25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 NİSAN 2014 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr 13 ‘Müslümanız ama aracı istemeyiz’ Kıbrıs’ta gözler yeniden hareketlenen müzakerelere çevrilmiş durumda... Kıbrıslı Türkler adada AKP’nin din dayatmasına karşı ASLI ULUŞAHİN Kılıç Ayarının Kodları Değerli okurum Burhan Özbey, Marquez yazılarımı kutlarken Haşim Kılıç hakkında benim de hassasiyetle katıldığım bir yorum yapmış: “Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın şahsıyla ilgili alkışlama anlamında bir değerlendirme yapmayacağız” diyen okurumuz ekliyor: “Ancak yaptığı son konuşmada söyledikleri ve verdiği mesajları alkışla karşıladığımızı belirtmek isteriz. Keşke bu sözleri ya da benzerlerini çok önceleri söyleseydi ve sözlerine uygun tavrını icraatlarında ve kararlarında halka yansıtsaydı demekten kendimizi alamıyoruz. Haşim Kılıç’la farklı yıllarda kendisiyle aynı okul mezunuyuz ama aynı dünya görüşüne sahip değiliz…” Dört dörtlük okurla özdeşleşmek böyle oluyor. Benim de takıldığım çok çarpıcı bir noktaya parmak basmış Sn. Özbey: Bir günde acil “demokrasi kahramanlığına” terfi ettirilen Anayasa Mahkemesi başkanının düştüğü şu derin çelişkiye bakınız… Anayasa Mahkemesi’nin açık ve net biçimde yaptığı, “laiklik karşıtı odak” saptamasına karşın AKP’yi kapattırmamak için zamanında canla başla mücadele veren Haşim Kılıç’ın konuşmasında bugün yücelttiği ve sahiplenilmemesinden yakındığı değerlere ve hukuk devleti ilkelerine bakın hele… Hepsi seküler değerler, hepsi çağdaş ve evrensel hukukun değerleri. Adını haydi koyalım hepsi Fransa İhtilali sonrasında Batı’da gelişen değerler. “Laiklik karşıtı olan” bir parti; okurumuz Özbey’in değindiği ve benim de sonuna dek kucakladığım bu seküler değerleri niye savunsun ki? Ya biri… ya öteki… İkisi bir arada olmuyor. LEFKOŞA Lefkoşa’daki Büyük Han, 1571 yılında inşa edilmiş tipik bir Osmanlı yapısı. O dönem ziyaretçilerin konaklaması için yapılan handa, bugün kahvehaneler ile hediyelik eşya dükkânları yer alıyor. O dükkânlardan biri Aydan Lisaniler’in. 1962’de iç savaş yıllarında doğan Lisaniler, yaşamının hep toplumsal belirsizlik ve anlaşmazlık içinde geçtiğini söylüyor. “Önümüzü de aydınlık görmüyorum. Çocuklarıma aynı mirası bırakacağım. Bu en kötü miras” diyor. Kıbrıs’taki herkes gibi onun da kafasında sürüp giden müzakereler var. “Su, doğalgaz, petrol pazarlığı yapıldığı” görüşünde: “Ne olacaksa yine bizim dışımızda olacak, buna uyun diyecekler, uyacağız.” Nasıl bir çözüm istediğini “İki toplum, ama dışarıya karşı tek temsilcimiz olsun” diye özetliyor: “İki toplum elbette zor. 3 bine yakın bulunmamış insan var toprağın altında... Geçişli olacak, zamanla. Avrupa Birliği normlarının Türk tarafına gelmesini isterim. Çünkü devlet olarak dibe vurduk.” Lisaniler, dibe vuruşu şöyle anlatıyor: “Çöpümüzü bile topla Mehmet Ertürk, Mustafa Doğrusöz, Soner Maniler, Salih Bayraktar, Orbay Denizeırmak. vursa yine yumurta kırılır.’ Şimdi taş Türkiye. Ama Avrupa Birliği’nde samimi mi Tayyip Erdoğan? Kıbrıs’ta da durum tıpa tıp aynıdır.” rdoğan demokrasi dedi diktatörlük getirdi’ Mehmet Ertürk karşı çıkıyor: “O taş dinler mi seni? O taş seni ancak yönetmeye çalışır. Ama Kıbrıs Türk’ü boyun eğmez böyle bir baskıya. Direnir.” Soner Maniler, “Erdoğan, Kürt sorununa çözüm dedi, hiçbir şey olmadı. Türkiye’de demokrasi dedi, tersine diktatörlük getirdi. Ama Türkiye’ye rağmen çözüm olmaz” diyerek konuşmaya katılıyor. Onlar da AKP’nin Kuzey Kıbrıs’ta “din dayatması” yaptığı düşüncesinde. ‘E tamıyoruz. Okulların elektrik parasını kim ödeyecek, bütçede o para yok. Bütün kurumlar çiftlik gibi kullanıldı. Bu düzen hâlâ devam ediyor.” Lisaniler, Kıbrıs’ta çözüm için “İki toplum, ama dışarıya karşı tek temsilci” görüşünde. ‘İmam hatip liseleri, Kuran kursları açılıyor’ Türkiye’den neler beklediğini sorduğumda, sonrasında diğer Kıbrıslılardan sıkça duyacağım şu sözleri sıralıyor: “Türkiye’de asker sindirilmiş gibi görünüyor, ama biz hâlâ askerin egemenliği altındayız. Cumhurbaşkanının üzerinde burada asker var. Şimdi de din baskısı yapılıyor. Her yere camiler, imam hatip lise leri, Kuran kursları açılıyor.” Boynundaki, üzerinde dua yazılı kolyeyi gösteriyor: “Boğazımda dua taşırım ama aracı istemem. İstediğim gibi inanırım.” Hanın girişindeki kahvehanelerde “Con kahvelerini” içen Kıbrıslı emeklilerin, müzakere süreci ve AKP’nin politikalarıyla ilgili Aydan Hanım’dan daha sert eleştirileri var. Orbay Denizeırmak, bir Kıbrıs atasözüyle başlıyor anlatmaya: “ ‘Taş yumurtaya vursa yumurta kırılır. Yumurta taşa ‘Besleme sözünü unutmadık’ Mustafa Doğrusöz, Yunus Emre’nin dörtlüğüyle anlatıyor diyeceğini: “ ‘Bana namaz kılmaz diyen/ ben bilirim namazımı/ kılar isem, kılmaz isem/ o Hakk bilir niyazımı.’ Kimse beni camiye gitmediğim için dinsiz ilan edemez, bugün AKP dinsizsiniz diyor.” Hiçbiri, Başbakan Erdoğan’ın 2011 yılındaki “besleme” sözünü unutmamış. “Yavru vatan” ifadesi gibi, onu da kabul etmiyorlar. Orbay Denizeırmak, bu sözden çok yaralandıklarını söylüyor: “Ben 6370 arasında Türkiye’nin fasulyesiyle, nohuduyla doydum, battaniyesiyle ısındım ve direndim. Evet, besledi. Geçmişte aileler besleme çocuk alırdı. Kendi öz çocuğu gibi bakardı. Bir günden bir güne de sen beslemesin demezdi. Bu nasıl İslam kültürü? Kıbrıs Türkü hükmedilmek istemez. Ne Rum hükmetsin ne Türkiye hükmetsin. Ben Rum’la dost olayım, Türkiye ile sevgili olayım ama sevgilim bana hükmetmesin. Adam yerine koysun beni.” UKRAYNA KRİZİ Referanslar karmaşası Sn. Kılıç her şeye rağmen hâlâ “laik” özelliğini koruyan T.WC. anayasası maddeleriyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kurallarına, ilkelerine atıf yapıyor. Bu kurallar ve ilkelerin hepsinin dayanağı, Fransız Aydınlanması’ndan kaynaklanan “kuvvetler ayrılığı” ile Eski Kıta’nın “anayasacılık” kavramlarıdır. Anayasa Mahkemesi’nin zamanında “laiklik karşıtı odak”diye mimlediği parti; bu değerleri özde tanımıyor ki uygulamada bir karşılığını arasın/versin… Şeriat hukukunu referans alan komşu İran İslam Cumhuriyeti örneğin… Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’ni asla tanımıyor. “Şeriatın referans alındığı noktada” Haşim Kılıç’ın günün şartlarında yücelttiği “hukukun üstünlüğü”, “hukuk devleti”, “güçler ayrılığı”, “şeffaflık” ve “bireysel özgürlükler” gibi değerler bulunmuyor. Kılıç bugün sımsıkı sarıldığı bu “değerlerin” anlamını ve de tarihini geçmişte keşke sonuna dek düşünebilmiş olsaydı. G7’den Rusya’ya yeni yaptırımlar Dış Haberler Servisi Batı’dan Ukrayna krizi çerçevesinde Rusya’ya yönelik yeni yaptırım adımları gelirken Rusya yanlısı grupların Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’ndan (AGİT) bir heyeti kaçırması gerilimi daha da tırmandırdı. Ukrayna’nın doğusundaki Slavyansk’ı kontrolünde tutan Rusya yanlısı ayrılıkçıların lideri Vyaçeslav Ponamaryev, 7 kişilik AGİT heyeti ve onlara eşlik eden ajanlıkla suçladıkları 5 Ukrayna askerini tutuklu bulunan yandaşlarının serbest bırakılması karşılığında salıverebileceklerini belirtti. Batı’dan heyetin bir an önce serbest bırakılması çağrısına Rusya da destek verdi. Bu arada ABD’nin de aralarında olduğu G7 ülkeleri, Rusya’ya ek yaptırımların uygulanması yönünde karar aldı. Oluşumun açıklamasında, “Ukrayna’nın doğusunu istikrarsızlaştırmak için Rusya tarafından desteklenen ayrılıkçıların devam eden çabalarına yönelik derin kaygılar” dile getirildi Gençlerin gelecek kaygısı Tüm bunlar olup biterken hanın üst katında iki genç, biri keman, diğeri gitar çalıyor. Yanlarına gidip hal hatır soruyor ve onların en büyük sorununun ülkenin tanınmaması olduğunu öğreniyorum. Murat Özpaşa gitar çalmaya ara verip “Kimliğimizi, pasaportumuzu kimse bilmiyor. Hiçbir yere istediğimiz gibi gidemiyoruz. Burada sıkıştık” diyerek yakınıyor. Azerbaycan’da konservatuvarda keman eğitimi aldıktan sonra ülkesine dönen Mehmet Çoban da “Klasik müzik okudum ama düğünlerde çalıyorum” sözleriyle dert yanıyor: “Ülkemde iş bulamıyorum. Çünkü burada klasik müzik orkestramız yok. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası kurulsun diye bir çaba var ama tanınmayan ülkenin orkestrası sizi nerede temsil edebilir? Umarım bu kez çözüm bulunur, biz de önümüze bakarız.” A Yarım asırdan sonra ilk ziyaret ‘Tutarlılık’ geçer akçe olmayınca “Çelişki” ve “tutarsızlık” deyince dün öyle bugün böyle eyyamcılığının örneğini yalnız Kılıç’ta görmüyoruz. Kılıç’ın konuşmasına karşı çıkan AKP saflarının en önde gelen isimleri de bugün ters köşeye yatmış durumda. Cemil Çiçek örneğin…. Çok değil bundan üç ay önce Türkiye’de “hukuk devletinin” , “yargı bağımsızlığının” öldüğünden yakınan o değil miydi? “Demokrasilerde en belirgin ve belireyici kuralın kuvvetler ayrılığı” olduğunu iddia eden; “Anayasanın 138. maddesi bu memlekette ölmüştür!” diyen Çiçek’in dublörü müydü? Biz hayal mi gördük? Üç ay öncesinde bu ifadeleri kullanan Meclis Başkanı; Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş yıldönümünde tam aynı ilkeyi savunmaktan başka bir şey yapmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı şimdi topa tutuyor. “Hukuk nezaket”miş. “Hukukçuların nazik üslupla konuşması gerekirmiş!”, “Siyaset nezaket, hukuk zarafetmiş vs. vs…” Devletin âli temsilcileri heyhat! “Bunu bulamamışlar!” Bu nasıl bir çifte standart? Çiçek’in aklına, Allahın günü “Bunlar bunlar!” diye önüne gelene çemkiren başbakana “siyaset nezakettir!” uyarısı yapmak hiç gelmiyor da… Anayasa Mahkemesi Başkanı T.C. anayasası değerlerini devlet erkânına hatırlatınca birden “Hösst! Destur!” oluyor... NATO AFGANİSTAN helikopteri düştü Dış Haberler Servisi Afganistan’ın Kandahar bölgesinde NATO’ya bağlı Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü’ne (ISAF) ait bir helikopterin düşmesi sonucu, 5 görevlinin öldüğü bildirildi. Yetkililer helikopterin İngiliz güçlerine ait olduğunu, düşme nedeninin araştırıldığını duyurdu. Afganistan’da Faryab, Badgis, Sari Pul ve Cevizcan vilayetlerinde geçen perşembe günü etkili olan şiddetli yağışın yol açtığı sel felaketinde ölenlerin sayısının 100’e yükseldiği açıklandı. Yetkililer, bölgede binlerce kişinin evsiz (AP) kaldığına dikkat çekiyor. BD Başkanı Barack Obama AsyaPasifik turu çerçevesinde dün Malezya’ya gitti. 1966’dan bu yana bir ABD Başkanı’nın bu ülkeye gitmesi açısından ziyaretin tarihi bir önemi olduğuna işaret ediliyor. Obama Malezya Kralı Abdülhalim’in onuruna verdiği yemeğe katıldı. Bu arada Malezya öncesi Güney Kore’de temaslarda bulunan Obama, Kuzey Kore’nin olası bir nükleer test girişimine sert tepki göstereceklerini söyledi. Obama, Kuzey Kore için “parya devlet” ifadesini kullandı. Kuzey Kore’den ise önceki gün ülkeye girişinde vize kontrolü sırasında “uygunsuz davranan” bir ABD vatandaşının gözaltına alındığı açıklaması geldi. Kuzey Kore’nin resmi haber ajansına göre, Miller Matthew Todd (24) isimli ABD’li 10 Nisan’da ülkeye turist vizesiyle girdiği sırada pasaportunu yırttı ve bağırarak sığınma istedi. Haberde, Todd’un yasal düzeni “büyük ölçüde ihlal etmekten” gözaltına alındığı kaydedildi. (Fotoğraf: REUTERS) BREZİLYA’DA CUNTA YÖNETİMİNİN İŞKENCECİ ALBAYI Yaşadığı gibi öldü deki çalışanı sorguladığı, ifadeleriyle saldırganların robot resminin hazırlanacağı kaydediliyor. Malhaes, Brezilya’da 19641985 yıllarında askeri diktatörlük dönemi sırasında işlenen suçları araştırmak için kurulan Ulusal HakiMalhaes. kat Komisyonu’na geçen ay verdiği ifadede, siyasi mahkumların öldürülmesinde rolü bulunduğunu, işkence yaptığını kabul etmişti. Yaptıklarından pişman olmadığını söyleyen Malhaes, kurbanların cesetlerini parçalara ayırdığını, kestiği parmak ve çıkardığı dişleri kimliklerinin belirlenmesi gerekçesiyle sakladığını da ifadesinde anlatmıştı. İşkenceci albayın kurbanları arasında 1971’de öldürülen eski milletvekili Rubens Paiva da bulunuyordu. Komisyonun soruşturmasına rağmen, Brezilya’da 1979’da geçen ve hâlâ yürürlükte olan, diktatörlük sırasında işlenen suçları kapsayan af nedeniyle bu suçlamalardan henüz yargılanan kimse olmadı. Sel felaketi Dış Haberler Servisi Brezilya’da cunta dönemi sırasında siyasi muhaliflerin öldürülmesinde ve işkence görmesinde rol oynayan emekli Albay Paulo Malhaes evinde ölü bulundu. Polis, 76 yaşındaki Malhaes’in, Rio de Janeiro’nun kuzeyinde Nova Iguaçu’daki apartman dairesinde boğularak öldüğünün belirlendiğini açıkladı. Malhaes’in eşinin eve 3 kişinin zorla girdiğini, bir çalışanlarıyla kendilerini ayrı odalara koyduklarını söylediği belirtiliyor. Polisin Malhaes’in evin nayasacılık karşıtı ‘devlet benimcilik!’ Niye? Anayasa Mahkemesi’nin 52. kuruluş yıldönümünde görülen olay; “Batı anayasacılığının” 200 yıllık değerleriyle, bizde hâlâ geçerli olan “devlet benim!” anlayışının çatışmasıydı. “Çağdaşlık değerleri” ile “çağdışılığın”yüz yüze, kafa kafaya gelmesiydi… Anayasadaki 138. madde falan Çiçek için “alakart” manada önem taşıyor. Durum müsait olduğunda anımsanacak, “Dombra” müziği çalınca askıya alınıp kaldırılacak... “Sağlam irade” huzurunda yalnız hazır olda durulacak. Haşim Kılıç aslında nezaket sınırlarını aşan bir tek cümle sarf etmedi. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın yaptığı tek eylem; şimdiye değin gerçekte hep yapması gereken şey olan temel hak ve özgürlüklerin güvencesi anayasaya sahip çıkmaktı… Ancak “dün dündür, bugün bugündür” realitesinin geçerli olduğu topraklarda; anayasanın temel değerleri bile belli isimler arasında böyle, zamana ve mekâna göre değişen bir “sandalye kapmaca oyununa” dönüştürülüyor. A Ekvador, Pentagon’a kapıyı gösterdi Dış Haberler Servisi Ekvador Devlet Başkanı Rafael Correa, bu ay sonuna kadar ABD askeri personelinin ülkeden ayrılması kararı alırken ABD Savunma Bakanlığı Pentagon ile yapılan güvenlik işbirliği programını da iptal etti. ABD’nin Ekvador elçiliği de kendilerine ABD Savunma Bölümü’nden 20 personelin ülkeden ay sonuna kadar ayrılmasını içeren bir talebin geldiğini açıkladı. Resmi bir casusluk suçlaması olmadığından ABD’nin bu gelişmeye misilleme yapmasının beklenmediği ifade edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle