07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 NİSAN 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 13 AKP iktidarının “paralel devlet” dediği cemaat, unutulmasın ki ABD’nin “ılımlı İslam projesi” dahilinde ürettiği, Türkiye’nin de güle oynaya içeri buyur ettiği Truva Atı’nın fedaileridir. Fotoğraf: ALİ ARİF ERSEN 12 Şubat 2014’te bu köşede yayımlanan “İki Zahit, Bir Ahit” yazımda, Türkiye’de 17 Aralık 2013’te yapılan yargı operasyonunda düğmeye taşeronun değil, ağası ABD’nin bastığını ve İran’ın uluslararası ambargoyu delmesine artık izin vermeyeceğini ileri sürmüştüm. Gün geçmiyor ki, bu yorum doğrulanmasın... Anımsayalım. 2013 yılının sonuna doğru, ABD ve AB, İranlı işadamı Babek Zencani’nin sahibi olduğu 50’den fazla paravan şirket aracılığıyla 20 üzerinden yaptığı para transferlerinin milyar dolar dolaylarında bir parayı incelenmesini isteyebiliriz” demek ambargodan kaçırdığını saptadığı istiyor olabilir mi? İran’ı “kara liste”ye aldı. Batı Ya da: “Zencani, Türkiye’de Kont bankalarında, Babek Zencani ve Rıza Grup ve Sorinet gibi adlarla onlarca Sarraf’ın hesaplarına el konuldu. Ne paravan şirket kurup kara paramı var ki bu hesaplarda para yoktu. aklarken, nerelerdeydiniz” diye mi Uluslararası ambargoyu delmek için soruyordur, acaba? kurulan tezgâh ortaya çıkınca, Babek Her neyse; burada ileri sürdüğüm Zencani hızla İran’a döndü, teslim hiçbir savı, işkembeden atmadığımı oldu, evrakta sahtecilik ve rüşvet bilmenizi isterim, sevgili okurlarım. suçlarından tutuklu yargılanıyor. İran, Konu, sürekli İran medyasının resmi açıklamalarda, “Bunların bize gündeminde ve Pers geleneklerine 3 milyar doların üstünde borcu var. yaraşır bir incelikle, oya gibi işleniyor! Biz de bu paranın peşindeyiz. Hatta Örneğin İran medyası, geçenlerde Türkiye, Malezya ve Tacikistan’daki Babek Zencani’nin yargıya bağlantılarına da ulaştık!” diyor. verdiği ifadeyi yayımladı. Bu ifade HHH tutanağında, sanığın İran’ın kara Bu açıklama, hem iz süren Batılılara parasına ilişkin, “Uluslararası suç yönelik bir nedamet mesajı, hem örgütünü ortaya çıkarabilecek bilgiye de Türkiye’deki “ilgili” makamlara sahip olduğu” yönündeki sözleri gözdağı kanısı uyandırıyor. dikkat çekti. İran, “Biz ambargodan çok zarar Derken İran milletvekilleri Ali gördük, tamahkâr komşularımız Purmuhtar ve Abbas Sultani, sayesinde soluk aldık. Bedelini Zencani’nin yurtdışındaki bazı ödedik. Üzerimize gelirseniz, “işbirlikçileri”nin adlarını verdiler. Zencani’nin ortağı Rıza Sarraf’ın, “Türkiye, Malezya ve Tacikistan’daki örneğin Çalık Grubu’na ait Aktifbank aracıların kimliklerini de biliyoruz” Ortaya Karışık Düşünceler dediler. HHH Peki, bunlar kimlere laf atıyor ve İran, bu ifadeleri dünyaya yaymakla kime mesaj veriyor? Elbette ABD’ye. Eski CIA yöneticisi olup, şimdi “Demokrasileri Savunma Vakfı” FDD’nin başkanlığını yürüten James Woosley, geçen hafta Hong Kong’daydı. Salt yerel değil, yabancı basına da küçük harflerle düşen haberden, Woosley’nin hangi nedenle Hong Kong’u ziyaret ettiği anlaşılamadı. Ama ziyaretin hemen ardından, “ABD Kongresi’nin yaptığı incelemeler doğrultusunda, İran’ın ambargoyu delerek edindiği 300 milyar doların izinin Hong Kong’da sürüldüğü ve para giriş çıkışlarında özellikle The Hong Kong and Shanghai Banking Corporation adlı kurumun öne çıktığı” açıklandı. Kumar masasında gerek ABD’nin, gerekse İran’ın eli güçlü. Bağırıp çağıran üçüncü kumarbazın blöf yaptığını biliyorlar. Ne dersek yapacaksın, ne istersek vereceksin, diyorlar. Öyle de oluyor, zaten. HHH Nasıl mı oluyor? ABD’nin 6. Filosu’na ait teknoloji harikası istihbarat gemisi “Husband Ear”, yani Koca Kulak, pervanesini çarptığı gerekçesiyle, Montrö Antlaşması’nın izin verdiği 3 haftayı çok aşan bir süre için Samsun Limanı’na demirledi. Hatta Rusya, konuyla ilgili bir nota verdi Türkiye’ye. Birkaç gün önce Çanakkale Boğazı’ndan ABD’nin en önemli füze destroyeri “Donald Cook” geçti ve Karadeniz’e gidiyor. Ertesi gün de Fransız askeri istihbarat gemisi “Dupuy de Lome” geçti, aynı güzergâha doğru… Oysa daha birkaç yıl önceye kadar Kuzey Deniz Saha Komutanlığımız, Montrö Antlaşması gereği Karadeniz’e sahili olmayan ülkelerin savaş gemilerine Karadeniz’e çıkış izni vermiyordu. Şimdi o amirallerin nerede olduklarına bakınız… Diyeceksiniz ki NATO ülkelerine ait savaş gemilerinin Karadeniz’e girip çıkmalarıyla İran’ın kara parasının ne ilgisi var? “Ne dersek yapacaksın, ne istersek vereceksin!” tümcesinin karşılığı, işte tam da burada, tabak gibi açık. Kabak gibi ortada. Yeni bir soğuk savaşın, yine uç NATO karakoluyuz. Rusya, bir kez daha düşmanımız. İran’a konulan ambargoyu delmeye giderken, Türkiye’yi süzgeç haline getirmek, vallahi kolay değildi. Pes! Yazarımızın yazısı elimize ulaşmadığından bugünkü yazısını yayımlayamıyoruz. ARADA BİR HÜROL BİLAL İnternet Küba’da Özgür 12 Nisan 2014 Havana, Küba... Birçok kez geldiğim ve bu seyahatimde 40 gün kaldığım Küba’da her gün yaptığım gibi internetten ülkemde ne olup bitiyor diyerek gazeteleri okurken, 8 Nisan tarihli Hürriyet gazetesinde sayın Levent Gültekin’in “Küba’dan Bildiriyorum” başlıklı yazısı gözüme çarptı ve merak edip okudum!.. Sayın yazar maalesef, bazı doğru tespitleri yanında tıpkı 7 Nisan 2008 tarihinde yine aynı gazetede yayımlanan skandal habere bir yenisini ilave etmiş. Bilindiği gibi yukarıda zikredilen tarihte Hürriyet yazarları Ayşegül Akyarlı Güven ile Merve Erdil imzalı yazıda, o yıl 82. doğum yılı kutlanan Küba Devrimi’nin lideri Fidel Castro’nun bir önceki sene vefat ettiği bildiriliyordu. Şimdi de sayın Levent Gültekin “Küba’da internet yok” diye yazıyor!.. İnternet yoksa ben bu yazıyı nasıl gazeteme iletiyorum?.. Herhalde Sayın Gültekin yazısında belirttiği gibi Havana’ya gelirken nasıl 3 uçağı kaçırmış ise Küba’daki interneti de o şekilde kaçırarak yok etmiş olacak. Evet Küba’da internet var!.. Hem de komünist rejimle idare edildiği halde YouTube, Twitter ve de Facebook da var. Üstelik bizdeki gibi şu anda yasak da değil. Birkaç yıl öncesinde sadece yabancılara açık olan bizdeki Telekom’un muadili ETECSA ofislerinde veya 5 yıldızlı otellerdeki internet şimdi tüm Küba vatandaşlarına açık. Ben bir aya yakındır kaldığım Camagüey şehrinde evde internet olmadığı için her gün ETECSA ofisine giderek saati 4.5 dolara internetten nasıl mail gönderiyor, alıyor ve gazete okuyorsam, yanımdaki Kübalı vatandaş da aynı şeyi yapıyor. Doğru, alınan ücret Kübalı vatandaşın kazancına göre çok pahalı ama Küba’da Miami’de yaşayan akrabalarından yardım alan pek çok insan yaşıyor!.. Şu anda Venezüella’dan çekilen kablo ile üniversiteler ve devlet dairelerinde de high speed internet var. Sene sonunda evlere de servisin başlayacağı söyleniyor!.. Mobil telefonlara internet verilmesine bu ay başlanıyor ki Twitter o zaman patlayacak!.. Bütün bunları bilmeden Küba’da internet yok demenin, okuyucuyu yanlış bilgi ile beslemenin ne âlemi var!.. Asıl düşünülecek konu, komünist bir rejimle idare edilen bir ülkede internet var ve bir kısıtlama yok iken bizim ileri demokrasimizdeki gülünç ve komik durum!.. Küba’da din ve inanç hürriyeti de sınırsız. Devlet her inançtaki insanına eşit hizmet sunuyor. Havana’da sayıları 400 civarındaki Müslümanların camisini bile devlet yapmış!.. Sizler ne dersiniz bilmem ama bana göre bu işin en can alıcı ve acı olan yanı, ileri demokrasimiz için ders alınacak bu olaylar zincirinin komünist rejimle yönetilen ama her gün yeni reformlara açık bir ülkeden gelmesi!.. “Ahlak kaçınca, para peşinden seğirtir. ” JACQUES PREVERT G NOKTASI MERHAMETSİZ SEVGİLİM   Dünya’da on kişi kalmış ve dokuz merhamet herkese vermişler de bir sen kalmışsın benim merhametsiz sevgilim.   A.KADRİ ERGİN GÖRÜŞ Ahmet ÖZGÜNEŞ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] Ukrayna’da Neler Oluyor? Ukrayna olayları yeni bir soğuk savaş başlatma potansiyeli taşıyor. Eğer günümüzde süregelen gerginlik artarak bir soğuk savaşa dönüşürse Türkiye için önemli sıkıntılar oluşacaktır. Türkiye doğalgaz ihtiyacının yüzde 64’ünü Rusya’dan ithal ediyor. Her yıl Türkiye’ye milyonlarca Rus turist geliyor. Rusya, Türk inşaatçıları ve ihracatçıları için önemli bir pazar. Sayılan sebepler gelişmelerin Türkiye için önemini ortaya koyuyor. Ukrayna olayları Avrupa Birliği’nin Ukrayna ile ilişkileri geliştirip Türkiye’ye teklif edilen İmtiyazlı Ortaklık benzeri bir statü oluşturmak istemesi ile başladı. Rus taraftarı Başkan Yanukoviç’in Avrupa Birliği’nin tekliflerini reddetmesi ile başlayan olaylar şiddete dönüştü ve sonunda Yanukoviç Ukrayna’dan ayrılmak zorunda kaldı. İşbaşına AB ile derin ilişkiler geliştirmek isteyen bir hükümetin gelmesi ile Rusya’nın tepkileri başladı. Acaba son olaylar Rusya açısından devenin belini kıran saman çöpü mü oldu, yoksa Rusya bu olayları bahane ederek Ukrayna’ya müdahale etmek mi istiyor? Olaylar ikinci hipotezin doğru olduğunu gösterdi. Hatırlayalım ki Sovyetler Birliği 26 Aralık 1991 günü tarihe karıştığında, bu birliğin hâkim unsuru olan Ruslar bir şaşkınlık dönemi yaşadılar. Boris Yeltsin’in başkanlık döneminde Sırbistan ve Moldova dışında bütün Doğu Avrupa ülkeleri Batı safına geçtiler, zaman içinde bunların tamamı NATO üyesi oldu, önemli bir kısmı da Avrupa Birliği üyesi olmayı başardı. Sovyetler Birliği’nin parçaları olan Estonya, Litvanya ve Letonya bağımsızlık ilan ettiler ve hem NATO hem de AB üyesi oldular. Yeltsin zamanında Rusya’nın doğal kaynaklarının Batı sermayesi desteğinde yağmalandığını da kaydetmek gerekir. 2000 yılında Putin’in başkan olması ile Rusya’da eski güce ulaşma gayretleri başladı. Yağmalanan doğal kaynakların önemli bir kısmı geri alındı ve Batı kamuoyunda çok bilinmese de Ruslar artık geri çekilmeyecekleri kararını aldılar. Rusya’nın Karadeniz ve bu denizin arkasındaki toprak parçaları üzerindeki politikası tarihi bir süreklilik gösterir. Çarlık zamanında Kuzey Kafkasya ve Kırım bölge halkları olan Tatar ve Çerkezler etnik temizliğe uğradılar, bu iki bölgede de Rus çoğunluğunun olması sağlandı. Stalin zamanında yeni bir etnik temizlik dalgası geldi. Kırım Tatarları, Kuzey Kafkasya’dan Balkarlar, Karaçaylar ve Çeçenler, Gürcistan’dan Ahıskalılar Orta Asya’ya insanlık dışı şartlarda sürüldüler. 1991 yılında Sovyetler Birliği dağılıp Rusya Federasyonu kurulduğunda, bu yeni devlet, Karadeniz’e Kırım üzerinden inebilmek için Sivastopol Liman’ındaki büyük deniz üssünü elinde tuttu. 1991 yılından sonra Çeçenistan’ın Rusya Federasyonu’ndan ayrılma kararı üzerine Rusya, Çeçenistan’da iki ayrı harekâta girişti, Çeçen ayrılık hareketi kanlı bir şekilde bastırıldı, 200 bin Çeçen öldürüldü. 2003 yılında Gürcistan’da Batı yanlısı idarelerin başa gelmesi ile Rusya, Gürcistan’ın Abhazya (nüfusun sadece yüzde 20’si Abhazdı) ve Güney Osetya bölgelerinde isyan başlattı ve güç kullanarak bu bölgelerin “de facto” bağımsız olmasını sağladı. Rusya Ermenistan’da üsler ve önemli miktarda asker bulundurarak bu ülkenin de Batı yanlısı bir idareye geçmesini engellemektedir. Yukarda sayılan örnekler Karadeniz’in kuzeyine hâkim olmanın Rusya için hayati önemi olduğunu göstermektedir. Ukrayna ile Rusya arasındaki gerginlikler bu devletle Avrupa Birliği arasında ekonomik ve politik ilişkilerin gelişme eğilimi göstermesi ile başlamıştır. Ukrayna’nın Batı yanlısı bir ülke olmasını isteyenler birkaç hata yaptılar. Bunlardan birincisi Avrupa Birliği’nin politik ve askeri gücünün olmadığını anlamamalarıdır. AB Ukrayna için güç kullanmak bir yana, Rusya’ya karşı bir ambargo uygulanması konusunda dahi karar alamamaktadır. Ukrayna önemli bir Rus azınlığa sahiptir ve bu toplum Rusya ile derin ilişkiler görmek istemektedir. Ukrayna, ekonomisi zayıf, yolsuzluklarla boğuşan bir ülkedir. Bu gerçekleri görmeden kurulacak politikalar kötü sonuçlar vermeye mahkumdur. Rusya, olayları bahane ederek Ukrayna devletinin bir parçası olan Kırım’ı ilhak etti. Kırım’ın ele geçirilmesinin öncesi o bölgede başlatılan olayların benzerleri Rusça konuşanların çoğunlukta olduğu Ukrayna’nın doğu bölgelerinde de başlatıldı. Rusya’nın bu bölgeleri de ele geçirmekte stratejik bir menfaati yoktur; Rusya’nın hedefi, bu bölgelerde karışıklık çıkarmak suretiyle Ukrayna’yı destabilize etmek, ülkeyi Rusya’ya bağlı ve federal bir devlet haline dönüştürmek olarak görülüyor. Tarafsız gözlemciler, beklenen gelişmenin Ukrayna’nın tarafsız ve tampon bölge olarak kalması olduğunu söylüyorlar; aynen II. Dünya Savaşı sonunda galip devletlerin Yalta’da Avusturya ve Finlandiya için uygun gördükleri statü gibi. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com HARBİ SEMİH POROY BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN 1/ Atlas Okyanu 1 su’nun batısında2 ki denize ve buradaki adalara ve 3 rilen ortak ad. 2/ 4 Köksapları par5 fümeride ve hekimlikte kullanı 6 lan otsu bir bitki. 7 3/ Ticaret eşya8 sı... Halk dilinde kızılcığa verilen 9 ad. 4/ Bir nota... 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Cilve. 5/ Kalp atışlarındaki düzensizlik... 1 Ç A Ğ A N O Z S Notada durak işare 2 A Ş S A R I C A ti. 6/ Bir cetvel türü... 3 L U G A Z R E N Mutfak. 7/ Gelece 4 A R A B E S K M ği bildiğine inanılan 5 Ğ B İ N İ MA kimse... Kötülük, feİ N C İ R nalık. 8/ Harman kal 6 A S A İ dırıldıktan sonra har 7 N A R İ N C E man yerinde kalan sa 8 L İ R A Z A N manla karışık taneler. 9 O T S E N A T O 9/ Adana’nın Kozan ilçesinde ünlü bir antik kent. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Rusya’nın doğu ucunda bir yarımada. 2/ Üye... Osmanlı Devleti’nin Müslüman olmayan uyruklarına verilen ad. 3/ Bir tür otomobil yarışı... İşyeri olarak kullanılan birkaç katlı yapı. 4/ Bir renk... Batı Hun İmparatorluğu’nun en büyük hükümdarı. 5/ “ attım da şeş oynadım/ Yine felek yendi beni” (Türkü)... Yaşadığı yerin yerlisi olmayıp başka yerden gelmiş kimse. 6/ Kanlı basur hastalığı... Eski dilde su. 7/ İstanbul’un Beyoğlu semtinin eski adı... Eskiden harman ürünlerinden onda bir oranında alınan vergi. 8/ Hoş kokulu meyveleri yemeklerde kullanılan otsu bir bitki. 9/ Mezar... “Mandagöz” de denilen bir balık. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle