03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 MART 2014 PERŞEMBE 4 HABERLER Şimdiye kadar ‘Tapeler montaj’ diyen Erdoğan, Ergin’le görüştüğünü doğruladı Bu İş Türkiye’yi Yine de Zorlar Fransız yazar Jean Giraudoux, İkinci Dünya Savaşı arifesinde yazdığı “Truva Savaşı Olmayacak” adlı tiyatro eserinde, bütün bilgelerin savaşı önlemek konusunda fikir birliği yaptıkları ortamda, yine de çatışmanın nasıl patlak verdiğini anlatır. Çağdaş dünyada ne zaman bir anlaşmazlığın ucunda zayıf da olsa bir savaş ihtimali belirdiğinde, barış için çaba harcayacak bilgelerin, tesadüfler karşısında yenik düşebilmeleri olasılığı tüylerimi diken diken eder. Rusya’nın birinci emniyet kuşağı olan Gürcistan ile birlikte ele alınması gereken ve ABD ile AB’nin ilk kez Kadife ve Turuncu devrimlerle adım atmayı denedikleri Gürcistan ve Kafkasya petrolleri ile birlikte ele alınması gereken Ukrayna sorununun savaşa kadar varıp varmayacağı sorusuna, hemen herkes “olamaz” yanıtını veriyor. Haksız değiller. Ne AB ne de ABD, Rusya ile Ukrayna özellikle Kırım için savaşı göze almaya niyetli görünmüyor. Rusya’nın da yüzde 60’ı Ruslardan oluşan Kırım sorununu zaten çözmüş olduğu, her zaman kendi toprağı olarak algıladığı Doğu Ukrayna’da kendi yandaşı bir yönetim ile ülkeyi işgal etmek yerine, bölerek sorunu çözmeyi kurduğu söylenebilir. HHH Bir savaş ihtimal dışında olsa bile, Ukrayna krizi Türkiye’yi yine de zora sokar. Kırım’daki gelişmeler, bir kez daha Kırım Tatarlarının durumunu öne çıkaracaktır. İkinci Dünya Savaşı’nın acı dolu olaylarından sonra, Stalin tarafından sürülmüş olan Tatarların trajedileri, yıllarca kamuoyumuzun içinde bir yara olarak kalmıştır. Umarız bu yaranın yeniden kanamasına yol açacak etnik temizlik olaylarına tanık olmayız. Bunun dışında, Batı ile Rusya arasında ilişkilerin gerginleşerek ekonomik yaptırımlara kadar varması ve Türkiye’nin de bunlara katılmasının müttefikleri tarafından talep edilmesi halinde Ankara güç durumda kalacaktır. Türkiye ile Rusya arasında 50 milyar dolara varan ticaret hacminin bulunduğu bir ortamda taahhüt işlerinde birinci pazarımız olan (yalnız 2012 yılında 4.5 5 milyar dolarlık iş alındı) yalnız turistleriyle ülkeye yılda 4 milyar dolar bırakan Rusya’ya ekonomik yaptırım uygulanmasına katılmamız kolay olmasa gerek. Unutmayalım ki, Türkiye doğalgaz ihtiyacının yüzde 70’ini Rusya ve Ukrayna’dan (yüzde 58 Rusya, yüzde 12 Ukrayna) karşılamaktadır. Bu durumda ekonomik yaptırım politikasından kim zararlı çıkar dersiniz? Doğalgaz alanında Rusya’ya bağlı olan Avrupa’nın durumu da bizden farklı değil. HHH Ukrayna krizinin Türkiye açısından baş ağrıtıcı yönlerinden biri de Karadeniz’in bir gerginlik alanına dönüşmesiyle birlikte Boğazlar’la ilgili Montrö Sözleşmesi’nin gündemin başına oturması olacaktır. Bilindiği gibi, Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler ile olmayanlar arasında, birinciler lehine bir fark gözeten Montrö statüsü, ABD’nin açık deniz politikasıyla çeliştiği için, bir süredir Washington tarafından tartışma konusu edilmekte ve değiştirilmek istenmektedir. ABD’nin, akit taraflardan birinin sözleşmenin uzatılmamasını temin zımnında feshi ihbar başvurusunda bulunmasıyla yeni statü arayışlarını başlatma niyeti kimsenin meçhulü değil. Ankara ise kendi bağımsızlığının Boğazlar üzerinde de geçerli olmasını sağlayan Lozan’ın adeta tamamlayıcısı olarak gördüğü bu sözleşmenin değişmesini istemiyor. Karadeniz’in bir gerginlik odağı olması, Boğazlar’dan geçecek Rus gemileri ile birlikte, bölgede bayrak göstermek isteyecek olan Amerikan savaş gemileri trafiğini yoğunlaştıracak, Montrö’nün getirdiği statü konusunda tartışmaları artırabilecektir. Bu da Ankara’nın en son arzu edeceği hususlardan biridir. Savaşa kadar varmasa bile, Ukrayna krizi Ankara’yı yine de zorlayacak görünüyor. Şimdi de Danıştay Haber Merkezi Başbakan Tayyip Erdoğan ile eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin arasında geçtiği iddia edilen konuşmalara bir yenisi daha eklendi. Konuşmada, Başbakan Erdoğan’ın Ergin’e talimat vererek Danıştay’daki başkanlık seçimlerine müdahale etmek istediği öne sürülüyor. “BAŞÇALAN” adlı Twitter adresinde yer alan ses kaydındaki iddiaya göre Erdoğan, Ergin’den Danıştay Başkanlığı seçimlerinde aday olmak isteyen Nevzat Özgür hakkında bilgi almak istiyor. Ergin’in ise Özgür’ü tanımadığını ancak başında bulunduğu Danıştay dairesinin imtiyaz sözleşmelerine yapılan itirazları görüştüğü için mevcut görevinde kalmasının kritik önemde olduğunu söylediği iddia ediliyor. Erdoğan’ın da bunun üzerine Özgür’ün diğer aday Zerrin Güngör lehine adaylıktan çekilmesi için girişimde bulunulmasını istediği öne sürülüyor. Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen “Bir kadın üyeyi Danıştay’a seçtirmenin dünyaya karşı önemli olduğunu” sözü konuşmalarda dikkat çekerken Ergin’in ise bu isteğine olumlu yanıt verdiği iddia ediliyor. 12 Haziran 2008’de Danıştay üyeliğine seçilen Güngör 18 Temmuz 2013 tarihinde yapılan seçimde Danıştay Başkanı olmuştu. Nevzat Özgür ise başkanlığa aday olmamıştı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan, Aydın Doğan ile ilgili bir dava konusunda eski Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e talimatlar verdiği, Ergin’in de “Hâkim Alevi” dediği yönündeki telefon konuşmalarını doğruladı. “Benim Adalet Bakanıma ‘bunu takip et’ dememden daha doğal ne olur? Ben bunu ülkem için, milletim için istiyorum” dedi. Erdoğan, yerel medya temsilcileriyle yaptığı toplantıda, telefon dinlemeleriyle ilgili skandal ifadeler kullandı. Erdoğan, konuşmasında ilk olarak isim vermeden önceki akşam kamuoyuna yansıyan Milli Gemi Projesi’ni Koç Grubu’ndan alarak kendisine yakın işadamına verme yönündeki çabalarına ilişkin ses kaydına değindi. Türkiye’de birçok ihaleler yapıldığına işaret eden Erdoğan, “Bu ihalelerde, diyelim ki bir tanesi saf dışı bırakılmış ve şahsıma müracaatı olabilir veya oluyor. Ben de kendisine ‘Dava aç’ diyorum. Dava neticesinde o ihalenin iptali çıkıyor. Burada bu ülkenin, bu devletin 100 milyon, 200 milyon dolar kazancı oluyor. Bu telefon görüşmesini dahi dinleyecek kadar bunlar seviyesiz” diye konuştu. Erdoğan, konuşmasında Ergin’le arasında geçtiği belirtilen skandal ses kaydını da şu ifadelerle doğruladı: “İşte dün (önceki gün) bir tane daha yayımladılar, Adalet Bakanımla benim görüşmem. Bugün malum gazete yayınlamış, çünkü kendileriyle ilgili. Dönen dolapları tabii biz biliyoruz. Benim Adalet Bakanıma ‘Bunu yakından takip et’ dememden daha doğal, daha tabii ne olur? Bana ilgili kuruluşumun verdiği bilgiler, SPK’nin verdiği bilgiler çok çok tehlikeli bilgiler ve paralel yapı veya paralel yapının dışında yapılar, kirli ilişkiler, ister istemez ‘Burayı yakından takip et’ dememi gerektiriyor. Bunu ben ülkem için, milletim için istiyorum. Çünkü bugüne kadar bu ülkede her şey maalesef bunların elleri ile iki dudağının arasındaydı. Şimdi tabii böyle bir hükümet işbaşında yok. Bu onları rahatsız ediyor.” İtiraf etti ‘Görüntü kaydı da var’ Hiçbir din, mezhep ya da kültürün, iki kişi arasındaki konuşmanın üçüncü bir kişiye aktarılmasına, hatta kitlelere ulaştırılmasına cevaz vermeyeceğini savunan Erdoğan, şöyle devam etti: “Dikkatinizi çekiyorum, bu olaylar içerisinde sadece dinleme de yok, aynı zamanda görüntüleme de var. Bir ailenin mahremine girecek kadar olan, aile dışında ilişkileri dahi görüntülemek suretiyle bunu da sosyal medyadan yayınlama hakkını size bir internet anlayışı veriyorsa kusura bakmayın ben böyle bir interneti kabul etmiyorum.” GÖRÜŞMELER Baştarafı 1. Sayfada E.: Yarın onun galiba duruşması varmış, alt mahkemede… S.E.: Evet efendim. E.: Olayı hızlandırma şeyleri var. Bazı çirkin şeyler işin içerisinde.. Ya, uzatma yolunu seçecekler. Öyle bir durum da söz konusu. SPK’deki bağlantılar da biraz dikkate alınması lazım. Yani sen yakın takibe şey yaparsan, salı gününe de olabilir duruşma. S.E.: Anlaşıldı efendim. E.: Onu bir takip et de yani ihmale uğramasın. Yazık olur. S.E.: Anlaşıldı efendim, zaten takipteydik. E.: Görünen şey, onunla ilgili çok ağır şey olacak. O bakımdan önem arz ediyor. S.E.: Anlaşıldı Sayın Başbakanım. E.: Ne var, ne yok Ankara’da? S.E.: Başbakanlık’ta toplantıdayız; Efkan Bey, Bekir Bey, ben... Diğer odaya geçtik. Askerlerin Yüce Divan’da yargılanmasına ilişkin konuyu... E.: Daha ne var ki? S.E.: Onu çalışıyoruz; nasıl olur, nasıl biter, usulle ilgili... Orada biraz Anayasa Mahkemesi’ni devlette en üst makama çıkaran birtakım düzenlemeler var. Arz ederim size. Takdir ederseniz… E.: Devlette değil de yargıda en üst makam! Yargı makamı orası, devlette niye en üst makam olsun ki? S.E.: Efendim sizin ve Cumhurbaşkanı’nın da üstüne çıkarıyorlar. E.: Nasıl çıkartıyorlar? S.E.: Onu size arz edeceğiz. Madde madde arz edeceğiz. E.: Nasıl çıkartıyorlar ya? S.E.: Efendim; iddianameyi de kendileri hazırlayacaklar, savcılık makamı da kendileri oluyor. İlgili komutanla, ilgili iddianame hazırlanmasını da kendileri alıyorlar. Kendi içlerinden 3 kişilik bir heyet seçiyorlar. Savcı gibi iddianame hazırlıyor, kararı da kendileri veriyorlar. Kendi kanunlarında ve anayasal kuruluşlarında böyle bir yetkileri yok. Anayasaya aykırı bir şey getiriyorlar. Biz size madde madde arz edeceğiz. Yarın teşrif ediyorsunuz herhalde Ankara’ya? E.: Hayır hayır, etmiyorum. Salı günü geleceğim, Meclis Başkanlığı seçimine… S.E.: Grup seçimlerinde yoksunuz? E.: Yok, onları Nurettin (Canikli) görüşecek. S.E.: Anlaşıldı efendim. Gerekirse biz gelip arz ederiz efendim. Peki. E.: Yani telefonla haberleşiriz. Sıkıntı olursa... S.E.: Peki efendim, peki efendim. İŞTE O ‘Ortalığa çok pislik dökülecek’ 17 Aralık’ı sürecini bir kez daha hükümeti için “darbe girişimi” olarak niteleyen Erdoğan, “Biz de hukuk içinde bu darbe girişiminden hesap sorulması için hazırlıklarımızı yaptık ve yapıyoruz” ifadesini kullanan Erdoğan, şunları kaydetti: “Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmayacak. Anayasayı, yasaları çiğneyenler, göreceksiniz, kısa süre zarfında bunun hesabını vermeye başlayacaklar. Ortalığa çok pislik dökülecek.” E rdoğan önceki gün Osmaniye mitinginden dönerken gazetecilere yaptığı açıklamada, Fethullah Gülen için “kâinat imamı” ifaİKİNCİ GÖRÜŞME desini kullandı. Erdoğan şunları söyledi: “Hesaplarını Türkiye’ye Humeyni gibi dönErdoğan: Alo... mek üzerine kurmuşlar. Mesih diyorlar, mehSadullah Ergin: Buyrun Sayın Başbakanım. E.: Ya, şimdi geçen gün Bakanlar di diyorlar. Bütün bunların hepsini söylüKurulu’nda da getirdin. Bu Ayyorlar. Örgütün şeması elimizde. Kâinat dın Doğan’la ilgili dava meİmamı diye başlıyor. Altta kıta imamselesinde.. Dedin ki, böyle ları. Mesleki imamlar... Aklınızın, böyle dava görülmedi fihayalinizin almayacağı şeyler. lan falan diye. Ee, dava görüldü… 30 Mart’tan sonraki etaplarS.E.: Mahkemeden da atacağımız, planımda aldığımız görüşme olan birçok adımlar var. gününü yazıp verAmacımız Cumhurbaşkanmiştim size. Bilgi nolığı seçimlerine Türkiye’yi tu olarak. Ergin, ses kayıtları için GDO’lu demişti. daha huzurlu sokmak.” E.: Ama işte bak, Kâinat imamı Başbakan Erdoğan’la eski Adalet Bakanı Ergin arasında geçtiği öne sürülen yeni ses kaydında Danıştay başkanlık seçimine de müdahale edildiği iddia ediliyor ‘BAŞBAKAN KENARA YAZACAK’ Dün akşam “Haramzadeler” isimli hesaptan paylaşılan kayıtta Bilal Erdoğan ve Usame Kutub’un ortak olduğu öne sürülen Bosphorus 360 şirketine enerji ihaleleri üzerinden rant sağlandığı iddiasına ilişkin ayrıntılar yer aldı. Başbakan’ın eski danışmanlarından Abdülkerim Çay ile Enerji Bakanlığı’nda görevli Murat isimli şahıs arasında geçtiği iddia edilen kayıtlarda, Tunçbilek termik santralı için yapılan görüşmeler yer aldı. Termik santralın alınmasının önemli olduğunu dile getiren Çay, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın yapacağı katkının Yıldız için bir sınav olduğunu, Başbakan Erdoğan’ın da sonucu takip ettiğini belirtiyor. “Başbakan kenara yazacak” diyen Çay’a Murat isimli şahıs “Beyefendi bunu direk ordan alın diye emir verdi” yanıtını veriyor. Zaman’dan ‘Kendim gibi dönerim’ videosu Haber Merkezi Zaman gazetesi, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Fethullah Gülen hakkında söylediği “Humeyni gibi Türkiye’ye dönecek” sözlerine, Gülen’nin 2008 yılında yayımlanan Humeyni ile ilgili sözlerinin yer aldığı video ile yanıt verdi. Videoda, Gülen kendisi hakkında “Humeyni” benzetmesi yapan kesimler ile ilgili olarak “Ben İranlı değilim ki Humeyni olayım; Humeyni’nin iddiasını hiçbir zaman taşımadım ki ben Türkiye’ye Humeyni gibi döneyim. Ben kendi ülkemin çocuğuyum” ifadelerini kullanıyor. TWITTER GÜNDEMİ lMetin Uca: İçinde nakit geçmeyen bütün ses kayıtlarını kabul etmek: insanlık için küçük ama asabi büyüğüm için büyük bir adım. lEyüp Can: Bu da oldu! Başbakan Erdoğan ‘o tapeleri’ doğruladı: İhale için şahsıma müracaat edilmiş olabilir. lAslı Aydıntaşbaş: Başbakan Sadullah Ergin’le görüşmesini de, MİLGEM’in iptali için çabalarını da kabul etti. Ne var ki, diyor. ‘Vahim’ hafif kalır... lÖzgür Mumcu: Erdoğan, Aydın Doğan’la ilgili ses kaydını kabul etti ve bu doğaldır dedi. Hadi geçmiş olsun. Bundan kelli dikiş tutmaz bu şahıs. lMurat Sabuncu: Başbakan dinlemeyi kabul ederek eski bakanı Sadullah Ergin’in GDO’lu demesini boşa çıkardı. Doğruları söylemeyen siyasetçi Sadullah Ergin. lEmre Uslu: Başbakan İHALEYE FESAT karıştırdığını da, Yargıya müdahale ettiğini de kabul etti. Bu sefer MONTAJ diyemedi. diğeri nasıl MONTAJ oldu bari. lFatih Portakal: Ne güzel Başbakan’a göre her şeye karışılabilir. Spor, iş, adalet... Her müdahale normal. Babacım rejim bu. Son sözü reis söyler! lBülent Mumay: Sadullah Ergin GDO’lu kayıtlar demişti. Baş ÖZGÜR ÖZKÜ @ozgurdiyebirisi Erdoğan’ı eleştiren bir gazeteci daha işinden odu Kültür Servisi Akşam gazetesi editörü gazeteci, yazar Sibel Oral’ın işine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili attığı bir tweet gerekçe gösterilerek son verildi. Akşam gazetesinde, hafta sonu kültür eki Akşam Trend’in sorumlusu olarak görev yapan Oral, yaptığı yazılı açıklamada, “Tarafıma yapılan resmi olmayan açıklamada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la ilgili attığım tweet’in ‘üst yönetim’de rahatsızlık yarattığı, artık benimle çalışmak istemedikleri ve üst yönetimin kararıyla işime son verildiği söylenmiştir” dedi. Sibel Oral’ın “yazmakta sakınca bulmadığım” dediği ve işten çıkarılmasına neden olan tweet şöyle: “Mavi Sakal’ın ‘Çektir Git’ diye bir şarkısı vardı. ‘Böyle adam olunmaz’ diyor ve ekliyordu, (çok afedersiniz) ‘Çektir git’ artık RTE.” direkt kabul etti. Organikmiş. GDO’lu Değil bakan lErtuğrul Günay: Yolsuzluk / hukuka / ihaleye fesat / ayOrganik Çıktı rımcılık..baskı yazık! “Bir uğursuz de vir, yine çiğnendi yeminler. Çiğnendi yazık, milletin temiz ümitleri” lCem Davran: Suçlar halkın oyuna sunulmaz, bu önce halka haksızlık olur. Nasıl bir ortaçağ ise kokusu, dokusu hâlâ sürmekte. lOsman Korutürk: 4/4 hiçbir işlem, soruşturma yapılmayacak mı? Aklama ya da mahkumiyet yargının işi değil mi? Böyle şeyler seçimle aklanabilir mi? lYunus Günçe: “Her şeyi milletim için yaptım” diyerek tapeleri kabul eden sayın başbakana sormak isterim: Benim payım nerde o zaman? 5 kuruş almadım ben? dava görüldü! Kararı verdi adam. S.E.: Mahkemenin hâkiminin Alevi olduğu yönünde bir bilgi de vardı. E.: Tamam ama işte adam 2 Temmuz’da kararı verdi. Ve, tek.. tek… Abuzer Kara. Bu adam kararı verdi, daha önce verilmiş karar üzerinde de direndi. Tabii SPK şok şu anda. S.E.: Şimdi direnmesi bir şey ifade etmeyecek, önce, şimdi de Yargıtay’a gidecek. E.: Ayrı da; şimdi burada hepsinin ayrı ayrı beraatlarına diye bir kararı verdi. Şimdi bundan sonra nereye gidiyor bu dosya? S.E.: Yargıtay’a gidecek tekrar efendim. E.: Tekrar da; Yargıtay’da nereye gidecek? S.E.: Efendim; oranın kararına direndiyse, genel kurula gider. Ceza Genel Kurulu’na gidecek. E.: Ceza Genel Kurulu’na gidecek; Ceza Genel Kurulu’ndaki durum ne olacak? S.E.: Pek bir sorun olmaz orda. Orada sorun olmaz Sayın Başbakanım. Şimdi, bireysel bir hâkimde çalışır da genel kurul dediğimiz kalabalık bir yapıdır. Orada bu iş sökmez efendim. E.: Yani şey olarak da... S.E.: Dinliyorum efendim. E.: Yani SPK’nin bu konudaki şeyi bayağı hassas. Kesinlikle diyor bunların mahkum olması lazım. S.E.: Sayın Başbakanım, orada bir tane münferit hâkim geleceğini buna adamıştır, o şekilde bir yaklaşım sergiliyordur. Olumsuz birisi olduğunu da söylediler bize! Bilgi notu verdiğimde duruşması olmamıştı herhalde. O daha sonra mı oldu efendim? E.: E, şimdi o zaman bu Yargıtay da bu işte direndiğine göre, yani suçlu bulduğuna göre... Bu işi yakın takibe al. Şimdi; Ceza Kurulu kaç kişi? 20 küsur muydu? S.E.: Efendim normalde daha kalabalık olur ama normalda 2530 kişi gibi bir yapıyla toplanır. E.: Yani, son çıkardığımız kanundan sonra son durum nedir? Biz onunla oynamış mıydık? S.E.: Şimdi 38 daire oldu toplam, Yargıtay’da. HâkimSavcılar kura çektiler. Yani stajları biten 370380 hâkimsavcı, onları kürsüye yolladık. E.: Bunlar ne? Avukatlıktan gelme mi? S.E.: Yok. Bunlar yeni mezunlardan. Avukatlıktan gelen 500 kişi. 200 kişi de idari yargıdan var. 700 kişi. Ocak ayında onlar başlayacaklar. Zaten daha önce başlatmıştık bir 500 kişi. Ekimde de 600 kişi ayrıca alıyoruz. Bu ekimde efendim. Avukatlıktan gelen yaklaşık 2000’e yakın arkadaşımız transfer oluyor sisteme. E.: Bunu artık, Ali’yle beraberiz, Babacan’la… S.E.: Ben Ali Bey’le de temas ederim. Ayrıca Ceza Genel Kurulu başkanımızla da pazertesisalı, Bakanlar Kurulu öncesisonrası bir görüşme yaparım. Gerekli hassasiyetleri de sağlarız. E.: Evet. S.E.: Bu Hüseyin Albay’ın durumu inşallah YAŞ’a yetişecek efendim, Şura’ya! O bozmadan sonra Yargıtay’daki Bozma’dan sonra, mahkeme 18’ine duruşmaya bıraktı. İstanbul Silivri Mahkemesi. 18’indeki duruşmada bitirilmesini öngörüyoruz inşallah. E.: 20’sinde tatil başlıyor... S.E.: Adli tatilden önce… Çıksa da şurada elimizi rahatlatır efendim. Başbakan E.: İnşallah. S.E.: Peki efendim, hayırlı çalışmalar...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle