03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 MART 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 13 Kira Alan Mükellef Dikkat! Geçen hafta “paradan para kazananların” ödeyeceği gelir vergisini yazmıştık. Şimdi de 1.5 milyonu aşkın kişiyi ilgilendiren “kira gelirlerinin beyanını” detaylandıracağız. Son yıllarda Gelir İdaresi, kira gelirlerini daha kolay takip ediyor. İdare; banka, tapu dairesi, elektrik, su, doğalgaz şirketleri, TOKİ kayıtları ve inşaat firmalarından aldığı bilgileri işliyor ve “önceden hazırlanmış kira beyannamesi sistemi”ni mükellefin önüne getiriyor. Özellikle bankadan tahsil edilen kira gelirleri doğrudan Gelir İdaresi tarafından mükellefler adına beyannameye intikal ettiriliyor. İşte bu nedenle mükellefler bu satırları daha dikkatli okumalı. vergisinden istisna. Kira geliri bu rakamın altında olanlar beyanname vermeyecek, diğer gelirler nedeniyle verilecek beyannameye bu gelir eklenmeyecek. Ancak gelir istisna tutarını aşıyorsa, aşan kısım için mutlaka yıllık gelir vergisi beyannamesi verilecek. Söz konusu istisna tutarı sadece konut için geçerli olup, ticari kazancı, gerçek usulde vergilendirilen zirai kazancı ve serbest meslek kazancı olan mükelleflerin de bu istisnadan faydalanması mümkün değil. Konut kira geliri elde etmesine rağmen beyanname vermeyenler ya da gelirlerini eksik bildirenler de bu istisnadan yararlanamayacak. Bu yıl konut kira gelirleri için yeni bir kısıtlama da var. Beyan edilsin veya edilmesin, kira gelirleri, ücretleri, menkul sermaye iratları ile diğer kazanç ve iratları toplamı 94 bin lirayı aşan mükellefler istisnadan yararlanamayacak. İşyeri Kira Gelirinin Beyanı ve Vergilendirilmesi (2013 Yılı/TL) Brüt Kira Gelir Vergisi Götürü Gider Gelir Vergi Hesaplanan İade Edilecek Ödenecek Geliri Stopajı (%20) Tutarı (%25) Matrahı Vergi Vergi Vergi 126.000 5.200 6.500 19.500 BEYAN YOK 26.001 5.200 6.500 19.500 3.365 1.835 50.000 10.000 12.500 37.500 7.770 2.230 60.000 12.000 15.000 45.000 9.795 2.205 80.000 16.000 20.000 60.000 13.845 2.155 100.000 20.000 25.000 75.000 19.095 905 110.000 22.000 27.500 82.500 21.720 280 114.480 22.896 28.620 85.860 22.896 120.000 24.000 30.000 90.000 24.345 345 200.000 40.000 50.000 150.000 45.345 5.345 gerçek gider Götürü ya da Konutta ‘istisna’ 3 bin 200 lira 2013 yılında elde edilen konut kira gelirlerinin 3 bin 200 lirası gelir Kira gelirlerinin tespitinde iki tür gider yönteminden birinin seçilmesi gerekiyor. Birincisi götürü gider yöntemi. Kiraya verilen mallarla ilgili herhangi bir belgeli gideri olmayanlar götürü gider yöntemini seçmeli. Bunda, hasılatın yüzde 25’i gider kabul ediliyor. 2012 yılı kira gelirlerinin tespitinde bu yöntemi seçenler 2013 yılında da devam ettirmek zorunda. İkincisi ise gerçek gider yöntemi. Özellikle, konut kira geliri elde etmesine rağmen, kendileri kirada oturanların, yeni aldıkları konutları kiraya verenlerin veya kredi kullanarak aldıkları taşınmazları kiraya verenlerin gerçek gider yöntemini seçmeleri daha avantajlı olabilir. Bu yöntemini seçenler Gelir Vergisi Kanunu’nun 74. maddesinde sayılan giderleri elde ettikleri kazançtan indirebilir. İşyerinde 114 bin liraya vergi yok İşyeri kiralarını ödeyenler her bir ödeme sırasında yüzde 20 oranında gelir vergisi kesintisi yapar. Stopaj yapılmış işyeri kira gelirleri 26 bin liranın altındaysa beyan edilmez. Bu rakamı aşarsa tamamı beyan edilir. Ayrıca bu rakamın aşılıp aşılmadığının tespitinde vergiye tabi diğer gelirler de toplama dahil edilir. 26 bin lirayı aşan işyeri kira gelirleri ise beyan edilir. Beyannamede hesaplanan gelir vergisinden yıl içinde yapılan vergi kesintisi mahsup olur. Mahsup ve giderlerin düşülmesi sebebiyle belli bir rakama kadar da ödenecek vergi çıkmaz. Hücreler 24 Saat Gözetim Altında Merhaba Sizlere Kırıklar 1 No’lu F Tipi’nden direnç yüklü selamlarımızı gönderiyoruz. Son dönemde izlenme ve dinlenme gerçeği üzerine çok konuşulduğuna, şikâyet edildiğine tanık oluyoruz. Geçmişte izlenip dinlenmekten sadece iktidar karşıtları şikâyet ederdi. Oysa şimdi AKP iktidarı da şikâyetçi! AKP’nin izlenmek ve dinlenmekten şikâyet etmesi, ahlak konusunda ahkam kesmesi emin olun ki biz tutsaklardan çok kimseye ikiyüzlüce gelemez. Çünkü izlenmedinlenme tartışmalarının yapıldığı günlerde Adalet Bakanlığı tarafından hapishanelerde hücrelere kameralar takılmakta ve avukat görüş kabinleri cam kabinlere çevrilmektedir. F tipi hücreleri; sekiz adıma altı adımlık hücre ve sekiz adıma on dört adımlık havalandırmadan oluşur. Hepi topu bu kadarcık alanı bir de kameralarla 24 saat izlemek istiyorlar. Bahanesi güvenlik meselenin güvenlik olmadığı bakanlık görevlilerince itiraf edildi bu arada olarak sunuluyor. Esas amaçlanan ise biz tutsakları 24 saat gözetim altında tutmak ve sürekli “denetleniyorsunuz” hissi yaratmak. İzlemenin ağır bir psikolojik işkence olduğu ve ciddi sonuçlara yol açtığı bilinen bir gerçek. Bakanlığın bunu bilmediğini düşünmek en hafif tabirle saflık olur. Biliyor ve amaçlıyor! AKP bütün halkı neden dinleyip izlemek istiyorsa biz tutsakları da o nedenle dinlemekizlemek istiyor; kimse direnmeye kalkışmasın, kimse düzene başkaldırmasın, devletin gözü kulağı herkesin üzerinde bilinsin... Elbette ki biz devrimci tutsaklar izlenmeyi, kamera işkencesini kabul etmiyoruz. Hücrelerimize kamera takmayı birden çok denediler. Biz ise kameraları sökerek hapishane idaresine iade ettik. Sonrasında mı? Siyasi tutsaklara verilen hücre cezalarının toplamı bin güne yaklaştı. Evet yanlış duymadınız; bin1000 gün! Açılan adli davalara istenen para cezalarını da ekleyin. Avukat görüş kabinlerini yıkarak dört tarafı cam olan kabinler yapıldı. Cam kabinler gardiyanlar tarafından izlenip dinlenebiliyor. Avukatmüvekkil ilişkisinin mahremiyeti, savunmanın gizliliği gibi haklar ayaklar altında. Cam görüş kabinlerine giren insan kendini adeta bir akvaryumda, fanusta hissediyor. Etrafından ise sürekli insanlar gelip geçiyor. Yani bakanlık tutsaklara teşhir hayvanı muamelesi yapıyor. Sizce bunun ortaçağ ya da köleci dönemde insanların kafesler içinde teşhir edilmesinden farkı nedir? Tabii artık daha “modern”, kafes değil cam kabinler kullanılıyor! Bizler bu uygulamayı kabul etmiyoruz, cam kafeslere girmeyi reddediyoruz ve bu nedenle avukatlarımızla görüştürülmüyoruz. Artık avukatlarımızı sadece mahkeme salonlarında görebiliyoruz. Hal böyle olunca ve biz de avukatsavunma hakkımızın gaspını protesto edince, yeni “disiplin cezaları” ile karşı karşıya kaldık. Bizlere hücre, ziyaret ve iletişim (mektuptelefon) yasağı “cezası” verildi. F tipi hapishanelerde; avukata, ziyarete, telefona çıkmanız engellenir, mektuplarınıza, kitaplara, dergilere, gazetelere el konulur ve hatta televizyon, radyonuza dahi el konulduğu olur; kamerayla izlenirsiniz, avukat görüşleriniz gözetlenir, çıplak bedeninize kadar her şeyiniz aranır, denetlenir. Yani denilmektedir ki: Tutsaklar hiçbir şeyden haberdar olamayacak, her şeyden tecrit edilecek ve biz onların her şeyini dinleyecekizleyeceğiz. Kameraları da, cam avukat kafeslerini de kabul etmeyeceğiz. Baskılardan, cezalardan yılmadan direneceğiz. Özgürlük isteyen, baskıya, izleme ve dinlemeye karşı olan herkesi tecrite karşı mücadelede yanımızda olmaya çağırıyoruz. Selamlarımızla. Ümit ÇOBANOĞLU 1 No’lu F Tipi Hapishane / İzmir SOSYAL GÜVENLİK 2014 yılı Ocak ayı resmi verilerine göre Türkiye’de sendikalaşabilecek kayıtlı işçi sayısı yaklaşık 11 milyon 600 bin. Oysa bunların yalnızca 1 milyon 97 bini sendikalı. Bir başka ifadeyle sendikalaşma oranı yüzde 10’u bile bulmuyor. Hal böyleyken, demokratik ülkelerde örneği görülmeyen bir şekilde, sendikalara işkolu ve işyeri barajı konulmasıyla işçi açısından durum daha da zorlaşıyor. Bu tabloya karşın, ağır aksak da olsa yürüyen bir yasa var, işkolu ve işyeri barajı sistemi buna göre işliyor. Sendikalar kuruldukları işkolunda faaliyette bulunur. Bir işyerinde İşçiye ‘Baraj’ın Kodları yürütülen asıl işe yardımcı işler yine aynı işkolundan sayılır. Bir sendikanın işyerinde toplu iş sözleşmesi yapabilmesi için ise iki şartın gerçekleşmesi gerekir. Sistem nasıl işliyor? Birinci şart, sendikanın kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde 3’ünün işçi sendikasına üye olması. İkincisi ise işyeri barajını aşmak. İşyeri barajı, toplu iş sözleşmesi yapmak için bakanlığa başvurulduğu tarihte işyerinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasıdır. Ancak işletme toplu iş sözleşmesinde farklı oran söz konusu. Bu; bir gerçek veya tüzel kişiye ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait aynı işkolundaki birden çok işyerini kapsayan sözleşmeyi ifade eder. Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde 3’ünün üyeliğiyle, işçi sendikası, işyerinde başvuru tarihinde çalışanların yarıdan fazlasının, işletmede ise yüzde 40’ının üyesi olmasıyla sözleşme yapabilir. İşletmede birden çok sendika yüzde 40 veya fazla üyeye sahipse, başvuru tarihinde en çok üyesi olan sendika yetkili olur. SORU CEVAP Emekli maaşım artar mı? 1963 doğumluyum, 2004 yılında emekli oldum. Emekli maaşım 930 lira. SGK’ye toplu yüksek bir prim ödeyerek maaşımı artırma imkânım var mı? Dilek Ener Ülkemizde emeklilik maaşı hesaplanırken, çalışma döneminde ödenen primlerle çalışma gün sayıları önem taşır. Düşük prim ödenmişse emekli olunca maaş da düşük olur. Emekli olduktan sonra SGK’ye toplu para yatırmayla maaş yükseltme olanağı yok. Sorularınız için [email protected] adresine mail atabilirsiniz. Tüm sorular eposta ile tek tek cevaplanacaktır. Tarihimizde Mart Ayının Önemi PERİHAN ERGUN KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet dönemine girildiğinde, ortada, eskiden kalan yasalarda yurttaşların haklarını savunabilecek etkin bir yasa yoktu. Sadece sözleşmelerin bir bölümüne değinilebilen “Mecelle” yürürlükteydi. O da 1868’de yazımına başlanarak 1876’da bitirilip yürürlüğe konabilmişti. Bu yoksunluk nedeniyle çağdaşlaşmayı ilke edinen Cumhuriyet yönetiminin ilerici yasalara gereksinimi vardı. Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un başkanlığında oluşturulan bir komisyonca devrim yasalarının temelini kısaca şu kuralları içeriyordu: “Çağdaş uygarlığa bağlı devletlerin ilk belirgin niteliği, dinle dünyayı ayrı görmektir. Oysa ‘Mecelle’nin temeli ve ana çizgileri dindir. Din kuralları değiştirilemez. Bundan dolayı dinlerin yalnız bir vicdan işi olarak kalması, çağdaş uygarlıkların öngörüsüdür. Eskiyle yeninin ayırım çizgisi budur” tanımıyla devrim yasalarının çalışılmasına girişilmişti. HHH 3 Mart 1924’te; Şeriye ve Evkaf ve Erkânı Harbiyei Umumiye Bakanlığı’nın kaldırılmasına ilişkin 429 sayılı yasa kabul edildi. Aynı gün; 430 sayılı Tevhidi Tedrisat (Öğretim Birliği) Yasası yürürlüğe girdi. Gene o gün; hilafetin kaldırılması ve Osmanlı hanedanının Türkiye Cumhuriyeti sınırlarının dışına çıkarılmasını öngören 431 sayılı yasa da öteki iki yasa gibi TBMM’ce kabul edildi. Bu üç temel yasa, çağdaş uygarlığa atılan adım oldu. Bugünlere kadar da değiştirilmesi hiç gündeme gelmedi. Yazık ki 3 Mart 2014 günlü medya haberleriyle ve Başbakan övünen tavırlı söylemiyle “Herkesin anadilini sözlü ve yazılı olarak kullanma hakkını dün gece Meclis’ten geçirdik” der demez PKKBDP beraberliğinin sözcüsü, sanki kendilerine özerklik verilmişçesine, Diyarbakır’da yapımını bitirmekte oldukları okulu Öcalan’ın doğum günü olduğunu söyledikleri 4 Nisan’da Kürtçe öğretimli olarak açacaklarını ilan etti. Böylece 3 Mart 1924’te oluşturulup yürürlüğe giren ‘Öğretim Birliği’ de katledilmiş oldu. HHH Gerçekte; 20 yılı aşkın bir süre ek görev olarak İtalyan Kız Ortaokulu’nda Türkçe öğretmenliğim ve İstanbul MEM’de Özel, Azınlık ve Yabancı Okullar Müdür Yardımcılığı yapmış olmam nedeniyle bildiğim 625 sayılı kanun gereği onların kendi dilleriyle öğretim yapmalarının yanında, başta Türk dili ve edebiyatı eşliğinde tarihin de okutulması önkoşuldur. Ayrıca Kürt asıllı vatandaşlarımız yabancı olmayıp Türkiye’nin asli vatandaşlarıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı bunu da mı bilmiyor? HHH Zaten 2002’de iktidar olduğundan bu yana, kendilerinden önce yapılanların hepsini yok sayarak ülkeyi onların imar ettiklerini meydanlarda bağırıp durmuyor mu? Onun gözünde ve içinde geçmişimiz silinip gitmiş. Ellerini neye değdirirlerse o yapıtı uçuruma yuvarlıyorlar. Karşı çıkanları da zindanlara atıyorlar. Son aylarda varlığını, iktidarını sürdürebilmek için A. Öcalan’a cankurtaran simidine sarılırcasına sarılıyor. Bir türlü de yaranamıyor. HHH Yolsuzluk ve rüşvet konularında ortalığa saçılan kasetlerle milyon dolarlar gerçeğinden sıyrılıp kurtulabilmek için gene can havliyle muhalefetle cemaat birlikteliğinin iftiracılığına sığınmaya kalktı. Bu konuda vatandaşları ikna edemediği gibi dıştaki, başta ABD olmak üzere, yabancıları da inandıramadı. Bu üzücü durumlar yetmezmiş gibi şimdi bir de gösteri ve sesli sanatlarımızı yok etmeye soyundu. Atatürk’ün tüm eserlerini yok saydığı gibi; “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuştur” özsözünü de önemsemeden can damarlarımızı da yok ediyor. Şöyle ki Devlet Tiyatrosu’nu, operasını ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın yönetimini Kültür Bakanlığı bünyesindeki bir heyete vererek bu kurumların kendilerine özgü sanatsal çalışmalarını da yok ediyor. Böylece “Elini neye atsa batırıyor” tanımını da ulusta pekiştiriyor. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com BULMACA SOLDAN SAĞA: SEDAT YAŞAYAN HARBİ SEMİH POROY Basıp çığlığı Geldin ya aramıza, Tam da mart ayında, Tam da tomurcuk zamanı. Umutlandık, çoğaldık, güçlendik... İSLAM ÇANKAYA Banka cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Sabiha Eryiğit Banka cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. Feriha Gülsen Kuza ARAS BEBEK! 1/ Artvin’in 1 Borçka ilçesin2 de, doğal gü zelliğiyle tanın 3 mış bir vadi. 2/ 4 Hayvanların kış5 lık yemi... Ege Bölgesi’nde mı 6 sıra verilen ad. 3/ 7 Karagöz oyunun8 da kullanılan kamış düdük... Uta 9 nına, hayâ. 4/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Kâfi gelmeyen... Kolza bitkisine verilen bir 1 K O C A G Ö L H başka ad. 5/ Türk mü 2 O T A Ğ K O Z A ziğinde bir makam... 3 C A M M Ü R E N Bir ana bitkinin çev 4 A M İ L A Z N A resinde yeniden beli 5 R A T A N K O Y ren sürgün ve filizler. H İ L A F 6/ Çok sevilen kimse 6 E K K O K O R O Z ya da şey... Fas’ın pla 7 İ ka imi. 7/ Küçük sal 8 S A L Ü D E B A kımlı bir üzüm cinsi. 8/ 9 L E P R A İ Ç Bir nota... Üstü kapalı olarak anlatma. 9/ Antalya ve Fethiye körfezleri arasında yer alan yarımadanın adı... İstanbul’un Şile ilçesine bağlı bir belde. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Karaman’ın Taşkale beldesinde, dik bir kaya kütlesine kat kat odacıklar biçiminde oyulmuş mağaralara verilen ad. 2/ Dökülen tohumlarla ertesi yıl çıkan tahıl... Kabadayı. 3/ Rus imparatorlarına verilen san... Düşünce birliği. 4/ Yaratılmış, yaratık. 5/ Yiyeceklerin besin değerini belirtmekte kullanılan enerji birimi. 6/ Toplum töresine uygun davranma... Peru’nun başkenti. 7/ Bir nota... Kalın bükülmüş sicim... “Söz ola ağulu aşı bal ile ede bir söz” (Yunus Emre). 8/ Töre, gelenek. 9/ İstavrit balığının küçüğü... Eski Mısır’da güneş tanrısı. 1 2 3 4 5 6 7 8 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle