03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 MART 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 Gölgesiz ve aydınlık bir seçim için “Gölge – Yüksek Seçim Kurulu” şarttı. Bu şartı CHP bu seçimde yerine getirmiş görünüyor. Takdir elbette seçmenin! Ama senin önce tedbirini alman gerek. Kaldı ki güvenmek kontrole engel değil! Seçimlerde bilgisayar düzenine geçildikten ve AKP’nin hile hurda düzenine olan eğiliminden sonra herkesin eli yüreğinde. Sandıktan çıkan oylar, ekrana aktarılırken ya sıfırlar el çabukluğu ile silinirse, ya yüzdelerin virgülü iki rakam öteye kaydırılırsa... Ya da Silivri’de ortaya çıkan “sehven modası”na seçim kurulları da uyarsa... Seçimlerin en büyük, tek büyük anayasal güvencesi “hâkim teminatı”. Yani ilçe seçim kurullarından Yüksek Seçim Kurulu’na kadar buralarda hâkimlerin görev yapması. YSK bulduğu sonuçları sandık ölçeğinde partilerle paylaşıyor ama maddi gerekçelerle seçmenle paylaşmak istemiyor. CHP ise YSK’den aldığı sonuçları şeffaflık gereği açıklamaktan yana. Ancak YSK bilgilerini yaymak suç sayılıyor. Bu nedenle “kutucu” bakanlara binbir naz ile düzenlenen “tezkere”nin benzeri anında CHP’li Halıcı için düzenlendi! Seçimlerin temel denetimini sağlayacak olan Sandık Takip Sistemi. Sandıkların tek tek izlenmesini ve sonuçların açıklanmasını “devlet” yapmaya yanaşmıyor. Bu takibi, bu seçimde CHP yapacak. Elbette en büyük destek de TSK büyüklüğündeki sandık gönüllülerinden gelecek. Sandığa sahip çıkmak ülkeye sahip çıkmaktır! Gölgesiz Seçim İçin... Denebilir ki “Memlekette hâkime, adalete güven mi kaldı?” Kalacak ve kaldı elbette. Yoksa, kökünü kazıyacağını ilan ettiği Twitter yasağını iptal eden yargıçlar nasıl çıkardı? Seçim güvenliği için CHP gerçekten çok iyi bir düzen kurdu. Sandık başlarında, arasında hukukçuların da yer aldığı yaklaşık 500 bin kişilik bir gönüllü ordusu görev yapacak. Daha da önemlisi, Genel Merkez’de bir tür Gölge Yüksek Seçim Kurulu oluşturulması oldu. Genel Başkan Yardımcısı Emrehan Halıcı ve arkadaşları, YSK’nin ilan edeceği rakamların sağlamasını yapacak. Halıcı, “Kurduğumuz takip sistemi ile Türkiye’yi gözetliyor olacağız!” diyor. Cehennem Hapı Merhaba, 15.03.2014 tarihli bir gazetede yayımlanan “Yeryüzündeki Cehennem Hapı” başlıklı habere göre İngiliz “bilim adamları”, tutsakların cezalarını daha uzun yaşayacaklarını düşündürebilecek hap geliştiriyormuş. Haberde Oxford Üniversitesi tarafından yapılan çalışmaların başarıyla sonuçlanması durumunda mahkumların kendilerine verilen bir hapla 8.5 saati 1000 yıl gibi algılayacağı belirtiliyor. Doktor Rebecca Roache bazı mahkumların gerçekten çok uzun süreli “ceza çekmeleri” gerektiğini, fakat intihar ederek bu süreyi doldurmadan öldüklerini belirtiyor aynı habere göre. Emperyalistlerin denetimi ve kontrolü altında olan, finansörlüğünü yaptıkları tecrit üzerine gerçekleştirilen araştırmalar, uygulamalar on yıllardır devam ediyor. Geçmiş tarihlerde Dr. Reich, Dr. Ludwig gibi tecrit üzerine araştırmalar yapan, egemenlerin Mengele’leri şimdi de emperyalistlerin onayı ve desteği ile tecriti daha da katmerleştirmek için canhıraş çalışmaktadırlar. Çünkü emperyalistler, düzenleri için tehdit oluşturanları tecrit etmekle yetinmeyip oları tecrit sistemi içinde kimliksiz, kişiliksiz, hasta ruhlarbeyinler; kendileri için zararsız nesneler haline getirmeyi amaçlıyor. Emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin sömürü düzenleri için baş tehdit unsuru devrimcilerdir tabii ki. F tiplerine işkence ve katliam yaparak devrimcileri sokanlar, tecrit zulmü altında ezmeye çalışanlar da emperyalistler ve işbirlikçileridir. Türkiye’yi AB standartlarına çıkartmış oldular böylece(!). Onlar için hiçbir tehdit uygulaması yeterli görülmüyor ve her geçen gün daha farklı yol ve yöntemlerle saldırıyorlar devrimci tutsaklara. Çünkü devrimci tutsaklar onların bilimlerini, yaratmak istedikleri cehennemi altüst etmişlerdir. Bundandır yeni yeni icatları, bundandır pervasızlıkları. Tecrit uygulayıcıları şimdi de 24 saat hücrelerin içini görecek şekilde monte edilen kameraları ve avukatla müvekkilin görüşmelerinin duyulup görülebileceği cam kabinleri eklediler tutsaklara saldırı araçları arasına... Hücrelerin içindeki faşizmin ve emperyalizmin gözleri, tutsakları 24 saat izleyip psikolojik baskı altına ve göz hapsine de almış olacak. Ancak özgür tutsaklar bu gözleri kör ederek bu saldırıları göğüslemektedirler. 4 tarafı camla kaplı “akvaryum” kabinlerle avukatmüvekkil arasındaki savunma mahremiyeti, ilişkisi yok edilmekte, savunma hakkı gasp edilmektedir. Bu kabinler de onların yaratmak istedikleri cehennemlerdeki şeffaf odaları olarak faaliyete geçirilmektedir. Ancak özgür tutsaklar, tecrit cehenneminin günah çekenleri, günahkârları asla olmamış, her türlü saldırıya direnişle karşılık vermişlerdir. Çünkü en büyük cehennemin insanın kafasındaki engeller ve umutsuzluklar olduğunu bilerek bu halkın direniş geleneğinden mayasını alarak hareket etmişlerdir. Şafak Yayla Tekirdağ 1 No’lu F Tipi Hap. C80 Tekirdağ Marco Polo Şahin Pek yakın çevre de dökülecektir ama bir dönemin bakanları başladı bile... Dünün İçişleri Bakanı ve “Ben Erdoğan’ın 45 yıllık dostu ve çalışma arakadaşıyım” diyen İdris Naim Şahin’in anlattıkları tape falan değil. Ne yazık ki, montaj iddiasına da müsait değil! Canlı canlı TV’lerden... Ortaçağın uzak coğrafyalar kâşifi, ünlü gezgin Marco Polo gibi konuşuyor. “Kimse bana inanmayacağı için, gördüklerimin yarısını bile anlatmadım!” Şahin’in sözlerinin “yarısının yarısı” normal bir yurttaşı bile müebbetlik yapar! Ama bu sözler yeni tapelerin ve ortalığın tozu dumanı arasında kalacak gibi görünüyor. CHP’li Umut Oran’ın Bolu’dan attığı feryat çok yerindedir. Cumhuriyet savcıları bu sözlere kulak versin! 45 yılık çalışma arkadaşı, eski bakanı, Sn. Başbakan için Başbakanlık ve Genel Merkez’de “kaset ve montaj çalışmaları yapıldığını biliyorum!” diyor. Bu sözler önceki gün ortaya çıkan “Baykal kasetinin bizzat Erdoğan tarafından yayına sokulduğu” tapeleriyle örtüşüyor. Bundan ötesi, kaldı ise cumhuriyete sahip çıkacak cumhuriyet savcılarının işi... Yoksa... İş yine seçmene kalıyor! Füze Tetikçiliği?! Başbakanlar dahil Avrupa’da birçok siyasetçinin dinlendiği geçenlerde ortaya çıktı. Pek kıyamet kopmadı. Çünkü hiçbirisi ne ülkesini savaşa sokma hesabı içindeydi ne de ayakkabılara milyon dolar sığdırmak ya da İncil ile dalga geçmek gibi zevzeklik peşindeydi. Dün bizde patlayan son tapeler akıllara seza: “Gerekirse Suriye’ye 4 adam gönderirim. Türkiye’ye 8 füze attırıp savaş çıkarırım!” “Komutanlar Fatih Camii’ni bombalayacaktı” yalanından “4 füze tetikçisi ile Suriye’ye savaş” durağına geldik. Sonrası? Yüce Divan diyorduk... Daha önce Divanı Harp gündeme gelecek gibi! ‘Youtube’ “Vanminits” çevirisiyle “sen tüpsün” anlamına geliyor. Tüp belli ki aklına “küp”ü getirdi. Küp ise doldurup malı götürmeyi çağrıştıran bir sözcük. Zaten “Twitter’ın arkasında You Tube var!” derken niyetini belli etmişti. Dün ardı ardına patlayan tapeler “You Tube”u kapatmayı da zorunlu kıldı. Yerel seçimlere, evrensel boyutları olan yasaklarla gidiyoruz. Belli ki bir danışmanı Amerikalıların ünlü sözünden bahsetmiş: “Yerel düşünevrensel davran!” Onun da elinden demek bu kadarı geldi. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘Kafatası Mağarası Plajı’ “2013” yılında, sözde “Ergenekon” ve sözde “Balyoz” davalarının, “Silivri”de, “Hadımköy”de, “Hasdal”da, “Maltepe”de bulunan asker ve sivil tutukevlerinde kalan “tutuklu”larımızla “kısıtlı” da olsa görüşme olanağım olmuştu. Geçen cuma günü de yine “Hasdal”daydım; açık görüşme vardı. Bu tutukevinde, “Deniz Kuvvetleri”mizin “Tüma”dan “Dz. Yb”sine dek şimdi “42” komutanı bulunduğu için yeni adı “TCG Hasdal” tıpkı “TCG Anıttepe” (Türkiye Cumhuriyeti Gemisi Anıttepe) gibi. Bu adı koyan da “Şükran Dalkanat”; oğlu Dz. Kur. Alb. Cenk Dalkanat’la birlikte tüm komutanların hâlâ bir “gemi”de görevli olduklarını düşündüğü için... Ne de olsa “ana yüreği” diyemeyiz, çünkü yerden göğe haklı ve yerinde bir “ad”... Her ne denli “TCG Hasdal”ın “42” komutanı: “Özgür olmak için mutlaka dışarda olmak gerekmez!” inancında olsalar da... Kuşkusuz bu “tezgâhlanmış” davalardan tutuklu, hükümlü olan “TSK”nin bütün “komutanlar”ı ve “yurtseverler” için de öyle. Önceki yıl “TCG Hasdal”da, “Cumhuriyet”in “90. yılı”nın kutlanmasına tanık olmuştum; tıpkı resmi bir törendeki gibi “Atatürk Ordusu”nun komutanları olmanın “onur”u ve coşkusu içinde kutladılar; üstelik “Yargıtay”ın verdiği olumsuz kararın bir bakıma “duş” etkisi henüz daha sürerken... Dahası, “Gen. Kur. Başkanı Özel”in, onların “suçsuz” olduklarına inandığını söylemesiyle “umut”ları artmış, yeniden “yasal” bir “süreç” başlatacaklarını belirtmişlerdi. Kuşkusuz çok “haklı” lar; çünkü kesinlikle herhangi bir “af” beklemedikleri gibi bunun sözünün edilmesine bile karşı çıkıp dikiliyorlar. Değerli dostlar; bu “af” konusu dile getirildiğinde, “27 Mayıs 1960” hareketinin komutanlarından “General Madanoğlu”nu anmadan duramam; o da çok karşıydı “af” fa; “genel af” ilan edildiğinde tutukevindeki “hücre”sinden çıkmamak için günlerce direndi durdu... Haklı mıydı diye sorulur sa kısaca şunu derim: “Yargı bağımsızlığı’nı her ortaya koyuşta, bunun evrensel ‘insan hak ve özgürlükleri’nin, ‘çağdaş demokrasi”nin ‘olmazsa olmaz’ı olduğunu her ‘vurguladığımız’da, ‘27 Mayıs’ın ‘ürün’ü olan ‘1961 Anayasası’ndan ‘söz’ ettiğimizi unutmamak gerekir!” Ayrıca, yarım yüzyıl sonra bugün, “27 Mayıs”a özellikle seçim alanlarındaki konuşmalarında sık sık saldıran “R.T. Erdoğan”ın, “yargı bağımsızlığı” nı ne duruma getirdiğine ne den li “maskara”laştırdığına bu “açı”dan da bir bakalım derim. Yeniden “TCG Hasdal” a dönelim; geçen cuma günkü görüşmede “umut” un daha da yeşerdiği bir ortam vardı; çünkü “17 Aralık Operasyonu” ve ardından ortaya dökülenlerle “iktidar”ın yoğrulduğu “hamur”un; rüşvet, yolsuzluk, hak yeme, yalandolan, yasaları çiğneme, ikiyüzlülük, yüzsüzlük, utanmazlık, pişkinlik, kara çalma, iftira, “yurtseverler”e düzenlenen insanlık dışı “tuzak”lar ve “ülkeyi bölen” açılımlar dolaysıyle de “TSK”ye kurulan “kumpas”la yoğrulduğu açığa çıkmıştı... “Bölünme” ile birlikte inanılmaz bir “vatan hainliği” olan bu “kumpas”ın, “Erdoğan” tarafından pişkince “itiraf” edilmesiyle “TSK”nin komutanlarının, askerlerinin “suçsuz” oldukları “ilan” edilmiş oluyordu; böylece “TCG Hasdal”da “da” yeni bir “ivme” oluşmuştu. Bu durum, “Amiral Abdullah Gavremoğlu”, “yeniden yargılanmak” için “18 amiral”in imzasıyla dilekçe verdiklerini söylerken sesinden de yansıyordu. Sanırım bu “ivme”nin verdiği umut ışığıyla, “TCG Hasdal”ın komutanları, dünyanın denizlerinde, okyanuslarda “seyir durumu”ndayken ya da bulundukları limanlarda yer yer yaşadıklarından, kimi anılarından söz ettiler; yazının başlığı da o anılardan biri. “TCG Giresun” gemisi, “Afrika”nın “Hint Okyanusu” kıyısındaki “Tanzanya”nın limanı “Der Al Salam”a demir attığında, kimi subaylar limandan azçok uzakta, “Zengibar” (Zanzibar) Adası’ndaki pek merak ettikleri ünlü “Kafatası Mağarası Plajı”nı görmek isterler; gemi Komutanı Kur. Alb. C. Dalkanat: “Gidin ama, bir emir gelirse anında hareket edileceğini de unutmayın!” der. Gerçekten de, bu uyarıdan çok kısa bir süre sonra, “M. Albama” adlı “ABD” gemisinin “Somalili” korsanlarca kaçırıldığı, “TCG Giresun”un da “Albama”ya destek olması için harekete geçmesi bildirilir. Bilmem anımsanır mı, bu kaçırılma olayı, ünlü oyuncu “Tom Hanks”in rol aldığı “Captain Philips” adlı filmle beyaz perdeye aktarılmıştı. Ayrıca, oluşan bu “umut” ışığını “söz”ün dışında, fotoğraflar üzerinde yaptığı düzenlemelerle de ortaya koymuş “Dz. Kur. Alb. Önder Çelebi”, sergilenmeleri gerekir. Pazar günü yapılacak “seçim” in de ülke için bir “umut” olduğuna inanıyorlar; bu “doğrultu”da kullanılan her “oy”un kendileri için de “umut” olacağını, ne de olsa “Hasdal’da sizden biri var!” seslenişiyle belirtmişler. Bu “ses”e “CHP”ye vereceğim oyla ben de yanıt vereceğim! ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK [email protected] SEDAT YAŞAYAN T.C. OSMANİYE 1. İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINIRIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2013/562 TLMT. Aşağıda cins, miktar ve değerleri yazılı mallar satışa çıkarılmış olup: Birinci artırmanın aşağıda belirtilen gün, saat ve yerde yapılacağı ve o gün kıymetlerinin %50’sine istekli bulunmadığı takdirde, yine aşağıda belirtilen gün, saat ve aynı yerde 2. artırmanın yapılarak satılacağı; şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen değerinin %50’sini bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olmasının ve bundan başka paraya çevirme ve payların paylaştırma giderlerini geçmesinin şart olduğu; birinci artırmadan on gün önce başlamak üzere artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap.gov. tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebileceği, birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden başlamak üzere ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebileceği, mahcuzun satış bedeli üzerinden aşağıda belirtilen oranda KDV.’nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasından görülebileceği; gideri verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği; fazla bilgi almak isteyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvurmaları ilan olunur.18/03/2014 1.İhale Tarihi: 16/05/2014 günü, saat 11.20 11.30 arası 2.İhale Tarihi: 17/06/2014 günü, saat 11.20 11.30 arası İhale Yeri: A.Yesevi Mah. Bölge Trafik Müdürlüğü Gözde Yediemin Otoparkı OSMANİYE MERKEZ/OSMANİYE No: 1 Takdir Edilen Değeri TL: 34.000,00 Adedi: 1 KDV: %18 Cinsi (Mahiyeti ve Önemli Nitelikleri): 01AVU17 Plakalı, 2011 model, Renault marka, kamyonet, 01AVU17 plakalı Renault master marka beyaz renk dizel 2011 model lastikler kötü araç kasa sağ yanında ezik olduğu, sağ arka lastik ön ve arkasında bulunan tamponların olmadığı, aracın çalışır vaziyette olduğu görülmüştür, aracın kilometresi 204.029’dur. (İİK. m.114/1,114/3) *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan Örnek 63’e karşılık gelmektedir. “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 20196) SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Açık tu 1 runcu renk. 2 2/ Türk müziğinde bir ma 3 kam... Suudi 4 Arabistan’ın 5 plaka imi. 3/ 6 Tavlada kullanılan oyun 7 aracı... Çöl 8 bölgelerin 9 de bazı çu kurların ta 1 2 3 4 5 6 7 8 9 banını kapla 1 T R İ K O T Ö Z yan tuzlu toprak. 2 R O B A E Ğ İ Ç 4/ Evrensel alıcı 3 O M E G A Ü R E olan kan grubu... 4 T A R İ K A T K Sanat yapıtlarının 5 U N R O L T E sergilendiği salon. 6 A T A N O K U L 5/ Fideleri gömA V E mek için toprak 7 R İ C A T Z E N A L A Z ta açılan çukur... 8 Kolaylıkla aldatı 9 E M M E N T A L labilen. 6/ Tıp dilinde “anüsle ilgili” anlamında kullanılan sözcük... Denizlerde yaşayan, iki çenetli ve iri bedenli yumuşakça cinsi. 7/ “Çökelek, ekşimik” gibi adlar da verilen bir cins peynir. 8/ Teknelerdeki hamuru kazımaya yarayan araç... Tellür elementinin simgesi. 9/ Yiyeceği ortaklaşa sağlanan toplantı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Körpe sürgünleri pişirilerek yenen, ıspanağa benzer bir bitki. 2/ Gaziantep’in bir ilçesi... Nazi partisinin hücum kıtasını simgeleyen harfler. 3/ İnce deri ya da ince kabuk... Halk dilinde fıtığa verilen ad. 4/ Eski dilde su... Maden ocaklarında açılan yeraltı yolu. 5/ Aranan birini saklayan kimse... Dizi, sıra. 6/ Yıllık... Sıcak bölgelerde yetişen bir meyve. 7/ “Âşık, vurgun, hayran” anlamında argo sözcük. 8/ Fırında ekmek, börek, çörek çevirmeye yarayan bir tür kürek... Bir cetvel türü. 9/ Arif olana yakışacak biçimde.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle