06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MART 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Komisyon Oranı mı? Bu yıl sorular ve yanıtlar gizli tutularak öğrencilerin alacakları puanın hesaplanması önlenmiştir. Bu bir “şeytanilik” değilse bile, örneğine hiçbir demokraside rastlanmayacak bir keyfiliktir. Kurumların hesap verirlik ve şeffaflık ilkesine de aykırıdır. Cemaatçi olmayan büyük dershane yöneticileri ile görüştük. ÖSYM’nin 4 yıllık tarihinde ilk kez oluyor. Soru ve yanıtlar gizli tutuluyor. Bunda amaç, adayların alabileceği puanı kendilerinin hesaplamasını önlenmek. Bu da iki niyetle yapılabilir: Belli adayların kâğıtlarında “oynamalar” yapmak için... (Bazı sayın bakanlarla ilgili rezaletlerden sonra, artık hiçbir olasılığı “ihtimal dışı” saymak kolay değil!) Her yıl yaşattığı “yanlış soru yanlış yanıt kepazeliğini”, bu yıl bu gizlilik kararıyla peşinen örtmek istiyor! AKP ülkenin başına gelinceye dek, ÖSYM üzerine kuşku gölgesi hiç düşmedi. Kimsenin aklına Milli Piyango’da hile yapılacağı gelmediği gibi, ÖSYM’den de kimse kuşku duymuyordu. Her kurumun suyunu çıkarıp kendi dümen suyuna sokan iktidar, gençlerin ve dolayısıyla ülkenin geleceğini belirleyen bu kuruma da el attı. Sonuçta hilebazlık, madrabazlık, hokkabazlık gölgesinden ÖSYM de payını aldı. Her yıl kamuya personel alımı dahil yüz binlerce yurtaşın yazgısını belirleyen bu kuruma duyulan güven de aşınmaya başladı. Önceki gün 2 milyon 86bin 87 Aileleriyle birlikte ülke nüfusunun neredeyse yüzde 10’luk bir kitlesini merakta bırakmanın makul ve mantıklı açıklamasını yapan yok! ÖSYM’nin Başkanı Prof. Ali Demir’den sadece zamanın ruhuna uygun bir itiraf var: “Havuz oluşturuyoruz!” Belli ki, Başbakan’a ima yolu ile saygısızlık yaptığının farkında değil. ÖSYM Başkanı ancak “küvet” oluşturabilir! “Soruları gizli tutarak, ilerisi için soru bankası oluşturuyoruz!” demek yerine “Havuz”dan söz etmesi biraz ayıp kaçtı! Neyse ki, “yanıtlar” için de “ayakkabı kutusu” tedariki yaptıklarını falan söylemedi! ÖSYM Bu Yıl Kolayını Buldu Seçme!.. 30 Mart çoktan bir yerel seçim olmaktan çıkmıştır, unutmamalı. Ülkenin geleceği çiziliyor, umursamalı. Bundan ötürü, Sandığa git, ana hedefe kitlen, ikincil, üçüncül sorunlarla uğraşma... HHH Ülkenin varını yoğunu yabancılara satanları, yandaşlarına peşkeş çekenleri, Toplumun büyük bölümüne hoyrat, saygısız, öfke ve kin duyanları, Kendinden olmayanı düşman belleyenleri... 12 Eylül’ün çocuklarını, 12 yıldır karanlığı çoğaltanları... Gezi olaylarında gençleri döverek, kafalarına gaz fişeği nişanlayarak öldürenleri, gözleri kör edenleri, Anaları ağlatanları... Özgürlüğümüzü kısıtlayan, haklarımızı ihlal eden faşist baskıcı diktatörleri, yasakçıları, sansürcüleri... Görülmedik uygulamalarla ülkeyi rezil edenleri, dünya genelinde itibarları kalmayanları... Havuzcuları, hortumcuları, Yolsuzluk yapanı, yalancıyı, yağmacıyı, hırsızı, cinayet azmettiricilerini, Koalisyon ortağı ve küresel güçlerle işbirliği yaparak, muhaliflere kumpas kuranları, onları cezaevlerinde çürütenleri SEÇME... HHH Küresel egemenlerin taşeronlarını, Ülkeyi tehlikeli sulara sürükleyenleri, komşularla savaşın eşiğine getirenleri, Uluslararası dinci terör örgütlerine yardım edenleri, destekleyenleri... Daha düne kadar cemaate, “Ne istediniz de vermedik” diyenleri, Atatürk’e, cumhuriyetin değerlerine, laikliğe saldıranları, kadını ikinci sınıf görenleri... İşçinin, memurun, çiftçinin canına okuyanları... Güzel yurdumuzun eşsiz coğrafyasını katledenleri; dağları, denizleri, dereleri, gölleri sürüngen gibi kemirenleri, yağmalayanları SEÇME... HHH Bölücüleri, işbirlikçileri, Sözüm ona barış isterken Nevruz’da “Ya müzakere ya savaş” çığlığı atan etnik milliyetçileri, Van Kalesi’ne terör örgütünün devasa bayrağını asanları, yol kesenleri ve bunlara seyirci kalan, göz yuman tepeden tırnağa, sivilasker, iktidarın tüm unsurlarını SEÇME... HHH AKP’nin değirmenine su taşıyanları... Unutma; bugünün iktidarı İstanbul’da, 1994 yerel seçimleriyle kuruldu, Erdoğan yüzde 25.1’le kazandı. Oysa SHP yüzde 20.3, DSP 12.3, CHP 1.3 oy almıştı. İstanbul 1999 yerel seçimlerinde, yine benzer bir manzara. RP 27.5, DSP 20.2, CHP 13.9... Ankara’ya gelince... 1994’te Melih Gökçek yüzde 27.3’le seçildi. SHP yüzde 26.8, DSP 7.7 ve CHP 2.08 oy aldı. 1999 seçimlerinde RP’nin oy yüzdesi 33.7’ydi. Buna karşılık CHP’nin 31.9, DSP’nin 10.5 oldu. Aynı yanlışlara düşmemeli, AKP karşısında kazanma olasılığı yüksek olanı görmeli, bölenleri SEÇMEMELİ!.. Yanlış Soruya En Yamuk Çözüm gencimiz üniversitede okuma hakkı kazanmak için 3 aşamalı sınavın ilkine girdi. Ama kurum tarihinde ilk kez, doğru yanıtların açıklanmasına yasak konuldu. (Ancak son dakikada liberal bir adım atılarak soru ve yanıtların yüzde 20’si yasaktan muaf tutuldu! Neden yüzde 20 bilen yok! Bazı iktidar büyüklerinin bu oran dahilinde işgördükleri ortaya çıktıktan sonra, demek ki ÖSYM de durumdan kendine vazife çıkarmak istedi!) Üç Basamağın İlki Ülkemizin en güvenilir kurumlarının başında yer alan ÖSYM, yeni başkan Ali Demir’in gelişiyle birlikte, şaibesiz hiçbir sınav yapamıyor. Buna Başbakan dahil herkes şahit... Ama Demir soyadı gibi, yerinde durmaya devam ediyor... Bu yıl da yanlış soru rezaleti yaşanabilecek. Ama bu kez, belli ki sorular yanıtlar açıklanmayarak “kendisini sağlama almak” yoluna gidiyor. Dün yüzde 20’lik kısmı açıklanan ÖSYM 1. basamak sınavına gelince... Konuyu birçok uzmanla konuştuk. 30 yıldır matematik öğretmenliği yapan ODTÜ’den Soner Tuncer’e matematik sorularının zorluğunu sorduk: “Matematik sorularının zorluğu hep gündemdedir. Ancak zorluk ‘göreli’ bir kavram. En yüksek puanlı bölümleri hedefleyen öğrenciler sınavlarda, özellikle de LYS sınavında ‘tam puana yakın net puan almak’ zorundadır. Matematik sınavında 5 tane fazlası ile zor soru sorulduğunda en yüksek puanlı fakülteleri hedef alan öğrencilerin büyük bir bölümü elenmektedir!” Soru Kıtlığı mı? Önceki günkü sınavlarla ilgili en can alıcı iki soruyu Ali Sirmen sormuştu: ÖSYM’nin kalabalık kadroları içinde yeni sorular hazırlayacak kimseler yok mu? Son yıllarda 13 soru yanlış olduğu için iptal edilmişti. Bu yıl da yanlışlar varsa nasıl ortaya çıkarılacak? “Soru sızdırma” bir ülkenin geleceği için müteahhitlerden dolar Avro sızdıran bakanlarımız konusundan çok daha vahim bir konu. Sızdırma şöyle gerçekleşiyor: Yüksek puanlı bir fakülteye girmek isteyen öğrencilere sınav soruları sızdırılacaksa, bu en zor 56 sorunun ve yanıtının sızdırılması yeterli oluyor. Süre baskısıyla en iyi öğrenciler bile genellikle bu zor soruların bir bölümünü yapamazlar. Bu durum 2. basamak için daha da geçerlidir. Çünkü 2. basamak sınavı ve LYS’ye soruların puan katkısı YGS’ye göre çok daha fazladır!” HHH ÖSYM’nin “yanlış soru” ayıbı TBMM’nin gündemine girmelidir. Eski meslek büyüklerinin malum sözüdür: “Soruyu yanlış sormuşsan, doğru yanıtı hiçbir zaman alamazsın!” Geçen yılki LYS sınavında Beş Altı çok zor olan 78 sorunun yanı sıra 2 tane de yanlış sorusu olduğu Yetiyor matematik belgelendi. Bu soruların yanlış olduğunu bilmeyen “yüksek hedefli” bir öğrenci bu soruları çözmekle boş yere uğraşırken çok zaman kaybetmiş olur. HHH Çok geniş bütçeye ve olanaklara sahip bulunan ÖSYM’nin yılda bir kez yaptığı bu en önemli sınavda yanlış soru sorması affedilebilir bir suç değildir. Piyasada satılan yüzlerce üniversiteye hazırlık kitabındaki yüz binlerce soruda bir tek hata çıkması ile mahkemelik bir suç sayılıyor iken, ÖSYM’nin üst üste her yıl “yanlış soru sorması” kabul edilemez! Kurumun, bu yıl, yanlışlığı düzeltmek ve yanlışlık yapılmayacak diye güvence vermek yerine, yanıtlara “devlet sırrı” muamelesi yapması milyonlarca öğrenciye ve ailelerine saygısızlıktır. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] Seçimlere Giderken Son Aklıselim Çağrısı Sona saklayacağımıza, sorumuzu baştan soralım: Farz edelim 4 gündür çölde kaybolmuş, aç, susuz ve de hasta geziyorsunuz; karşınıza bir şişe su çıktı. O anda kalkıp “Bu suyun demiri, çinkosu az mı, acaba bayat mı?” diye tereddüt edecek haliniz olabilir mi? Hemen orada kana kana içersiniz. İleride de daha iyisine rastlarsanız ve hâlâ canlıysanız içmeye devam edersiniz! İşte bu yüzden hâlâ “Ben şunlardan rahatsızım, CHP’ye oy vermem” deme şansımız da yok! Kritik 30 Mart seçimlerinden önceki, sizlerle olan bu son buluşmamıza son derece önem veriyorum. Başbakan’ın ülkeyi gitgide daha da çok gerdiği şu günlerde Twitter’ın kapatılması, Türkiye’de zaten yerle bir olan iktidarın prestijini daha da alt seviyelere düşürdü. Alevilere, sanal medyaya, kadınlara, aydınlara yönelik provokasyonlar yetmedi, pazar günü iş Suriye uçağını düşürüp savaş çıkarma provasına kadar geldi! Bu arada hepinize hatırlatırım ki bugün ayın 25’i. Yani internette bugün RTE’ye karşı hangi müthiş dosya patlayacak, herkes kadar ben de merak ediyorum. Başbakan’ın artık kimyası bozuldu ve çaresizliği onu her gün daha da kabul edilemez tavırlar sergilemeye itiyor! Halk artık “illallah” dedi… İşte bu ortamda 30 Mart seçimleri geldi çattı. Türkiye’de demokrasinin yaşamasını isteyenlerin büyük beklentileri var. Bizi kurtaracak tek formül, tarihin hazin sayfalarından ders alan muhalif kitlenin oylarını tek sepette toplayıp güç birliğini sağlaması. Peki, hangi gerçekle karşı karşıyayız? Hâlâ birçok küçük muhalif parti, akıl almaz şekilde AKP’yi rahatlatmak istercesine bu yarışa katılarak ana muhalefet partisinden oy çalmakla meşguller! Her biri işi gücü bırakmış, bu süreçte sabahtan akşama kadar CHP’yi hedef alan açıklamalar peşindeler. Şaka değil, kâbus gibi! Bazen tek oyla dev seçimlerin bir yana yahut diğer yana kayabildiği bir ortamda, Türkiye Cumhuriyeti var oluş mücadelesi verirken, Atatürkçü olduğunu her gün tekrarlayan muhalif adaylar, yalnız AKP’ye yarayacak bir oy bölme peşindeler! Hem de çoğu CHP’den aday olmaya çalıştığını unutup CHP’yi kötüleyerek! Hatırlatayım: 30 Mart, bir ideoloji tanımlaması yönünde kompozisyon yarışması filan değil, matematiksel bir sepet yarışıdır. O gece oylar sayılacak ve her yerde en çok oy alan aday başkan seçilecek! Ben CHP’nin mükemmel olmadığını ve birçok hata yaptığını da biliyorum. Medyada da CHP’yi en çok eleştirenlerden biriyim. Ama ne var ki tavır alma günü, kesinlikle bugün değil, olamaz. Çünkü burası Fransa değil! 2. tur yok! İlk turda en çok oy alan iki aday 2. tura kalmıyor. Kim tek bir oy fazla alırsa o bölgeyi kazanıyor! Demek ki AKP karanlığından kurtulmak isteyen herkes, oyunu stratejik olarak kullanmaya mecbur. Kim AKP’nin karşısında kazanmaya yakın adaysa, “ben muhalifim” diyen herkes ona oy vermeye mecbur! Gün, oyunu çöpe atma ve inat gösterisi yapma günü değil! Bu entelektüel aymazlığa ve intihar sendromuna düşenlerin, ardından yolsuzluk ve hukuksuzluktan şikâyet lüksleri kalmaz! Berkin Elvan’lar için ağlama hakları olamaz! Ayrıca bunun da ötesinde, Tanrı göstermesin, yeni demokrasi şehitlerinden de doğrudan sorumlu olurlar! Şunu unutmayalım ki, karşımızda “Hadi canım, onu da yapacak halleri yok ya!” dediğimiz her şeyi çekinmeden yapabilen bir başbakan var. Çünkü çaresizlikten köşeye sıkışmış ve can havliyle yapamayacağı yok! Türk Tabipleri Birliği, kendisinin ruh sağlığı durumundan büyük endişe duyduklarını bile kamuoyuna duyurdu. Kalkıp “Ben oy verebileceğim parti göremiyorum” diye müşkülpesentlik gösterisi yapanların veya “CHPAKP arasında fark yok ki” şeklinde yalan fetva verenlerin derhal akıllarını başlarına almaları şart! Boşa atılan veya küçük partilere verilen her oy, Erdoğan’a verilmiştir! Gezi şehitlerine de, sürülen aydın öğretmenlere de, parası “Sarraf’lara’, Bilal’lere yedirilen yoksul halkımıza da yazık değil mi? 30 Mart gecesi, bin bir pişmanlık içerisinde malum zatın muzaffer balkon konuşmasını dinlemek istemiyorsanız, kalan son beş günü iyi değerlendirin. Çalışın ve kararsızların, küskünlerin, solcuların oylarını ana muhalefet sepetine akıtın. Bir gün baraj da yok edilince, herkes ister Yeşiller’e, ister yeni kurulmuş bir partiye bile oy verebilir! Ama her şeyin bir mantığı var. Ben birçoğu yakın dostum olan farklı düşük oy potansiyelli partiden giren adayların, bugünlerde şık bir demokratik mesajla çekilmelerini bekliyorum. Pazar gecesi pişmanlıktan kafasını duvarlara vurmak istemeyenlerin, ilkokul matematik bilgilerini hatırlama günü geldi! Coşkulu bir pazar gecesi diliyorum hepinize! HARBİ SEMİH POROY BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Bir türe, 1 bir şeye öz 2 gü olan. 2/ 3 Zorba hü4 kümdar... Şube, dal. 5 3/ Bir gö6 rüntü, bir 7 yaşantı ya da bir dav 8 ranışın da9 ha iyi kavranmasını 1 2 3 4 5 6 7 8 9 sağlamak için 1 B O S T A N C I simgelerle göz 2 U R A N Ü A N S önünde canlan 3 Y A N G I İ C A dırıp dile getir 4 R D Ü A Z A K me. 4/ Birinin 5 U S A R E E L A buyruğu altın6 L A L B U I R da olan görevli... O R K O Z Belli bir ödeme 7 T L B K R nin ötesinde ve 8 U M U T rilen prim, ikra 9 A R O K A R Y A miye. 5/ Eski ve bilinmeyen bir tarihi anlatmakta kullanılan deyim sözü... Şekerkamışından elde edilen bir içki... Bir soru sözü. 6/ Tüm niceliklerin toplanıp, bu toplamın nicelik sayısına bölünmesiyle ortaya çıkan rakam. 7/ Bir işte bir kimse ya da şeyin üstüne düşen görev... Yüce, yüksek. 8/ Çok değerli bir akvaryum balığı... Hatay yöresine özgü, buğday ve etle yapılan bir yemek. 9/ Zarif, kibar, güzel giyimli... Tantal elementinin simgesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ambalaj ve yalıtım malzemesi olarak kullanılan, son derece hafif bir madde. 2/ Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı... Akdeniz havzasında görülen, çok kuru ve çok sıcak bir rüzgâr. 3/ Erden çavuşa kadar olan askerlere verilen ad... Muğla ilinde antik bir kent. 4/ Tabut... Eski Mısır’da güneş tanrısı... Köpek. 5/ Kastamonu’nun bir ilçesi. 6/ “Şellak” da denilen, cila ve verniklerde kullanılan bir tür reçine. 7/ Kendi alanında en önde gelen kimse ya da nesne... Altı düz, küçük gezinti vapuru. 8/ Çek Cumhuriyeti’nin para birimi... Telli bir çalgı. 9/ Bir öğretim kurumu... Mersin’in Silifke ilçesinde antik bir kent.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle