06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MART 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA [email protected] EKONOMİ Taksitli harcama hızla düşüyor Ekonomi Servisi Taksitli kredi kartı harcamaları taksit sınırlamasının getirildiği 1 Şubat’a göre 5 milyar 637 milyon lira, yani yüzde 11.8 düştü. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ya göre, 14 Mart itibarıyla taksitli harcamalar bir önceki haftaya göre yüzde 1.9, 2013 sonuna göre yüzde 10.4 azaldı. Bireysel kredi kartı harcamaları ise 79 milyar 558 milyon liraya ulaştı. Kredi kartı harcamaları 14 Mart’ta bir önceki haftaya göre 616 milyon lira, 2013 sonuna göre 2.8 milyar lira azaldı. Diğer yandan bankaların kredi hacmi 1 trilyon 101 milyar liraya ulaştı. Kredi hacmi bir önceki haftaya göre 8 milyar 433 milyon lira, geçen yılın aynı dönemine göre 265 milyar 259 milyon lira arttı. 13 Balon Ekonomi Servisi Otomotivin ardından konut satışlarında da düşüş yaşanıyor. Türkiye’de konut satışları şubat ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 7 düşüşle 82.597 adet olarak gerçekleşirken, ocak ayına göre ise yaklaşık yüzde 6’lık düşüşe işaret etti. cnbce’ye açıklama yapan ünlü yatırımcı Marc Faber, Türkiye’de kredi büyümeGold sine izin verilerek hanehalkı borçlanması Teknooluştuğuna işaret etti, “Türkiye’de emloji Marketlak balonu diye tabir edebileceğim leri Pazarlabir durum var ve finanse edilmema Müdürü Kısi gereken büyük geniş cari açık lınç Orhan Erdevar. Bu sadece Türkiye için değil, diğer gelişmekte olan ülmir, kredi kartlarına keler için de geçerli. Büyütaksit sınırlaması getimede manidar bir düşüş ren düzenlemenin tüketiciolacak” dedi. lerin geniş bir kesimi tarafınSektör temsilciledan ‘Tüm ürünlerde taksit kalkri, borçlanma matı’ şeklinde algılandığını söyledi. liyetlerinin taErdemir, ziyaretçi sayısı ocak rihi düşük ayına kıyasla yüzde 2030 civaseviyelere gerilemesi ve yeni ruhsat alınacak konutlara uygulanan KDV artışının talebi öne çekmesiyle 2013’te büyük sıçrama yaşanan konut satışlarında, bu yıl faizlerdeki yükseliş, siyasi gelişmeler ve yüksek baz etkisiyle daralma öngörüyordu. TÜİK tarafından açıklanan konut satış istatistiklerine göre şubat ayında 38 bin 74 konut ilk defa satılırken, Türkiye genelinde konut satışları içinde ilk satışın payı yüzde 46.1 oldu. Söz konusu dönemde, 44 bin 523 adet de ikinci el konut satışı gerçekleştirildi. Konut satışlarında şubat ayında İstanbul yüzde 20.7 payla ilk sırada yer alırken, onu yüzde 11.4 payla Ankara ve yüzde 6.2 payla İzmir izledi. İpotekli konut satışları şubatta bir önceki yıla göre yüzde 35 düşüşle 24.059 olarak gerçekleşirken; toplam konut satışları içinde ipotekli satışın payı yüzde 29.1 oldu. Yabancılara şubat ayında 1.071 konut satışı gerçekleştirilirken; ilk sırayı 400 konut ile Antalya aldı. Bu şehri 301 konut satışı ile İstanbul izledi. patlayacak ‘Dr. Kıyamet’ lakaplı yatırımcı Marc Faber, Türkiye’de emlak balonu olduğunu söyleyerek büyümede ciddi bir düşüş öngördü. Şubatta konut satışları yüzde 7 düşüş gösterdi. İstanbul Mitinginin Arkasından... Başbakan Erdoğan’ın istediği gibi Yenikapı’da denizin doldurulmasıyla yaratılan meydanda teknik donanımları dört dörtlük mitingin ekranlara yansıyan kalabalığını yandaş medya milyonlar olarak ilan etti. Varsayalım ki birkaç katı abartılı, kalabalığın ölçülebilirliği zor alanda görüntü ustalığı ile yüz binlerden milyonlar izlenimi yaratılmış olsun.. Sonuç olarak kameralara yansıyan görüntü, bunun üzerinden toplumda yaratılmak istenen algılama önemli. Başbakan Erdoğan İzmir’de ve de İstanbul’da en çok, asıl konuşmasına uzun soluklu aralar vererek, halktan gönlündeki desteği aldığı için bol bol teşekkürler ederek, “Gücü, halk desteği tartışılamayacak tek lider imajı” üzerinden propagandasını yaptı durdu... Dikkatinizi çekti mi bilemem, en çarpıcı siyasal polemik bölümlerinde almadığı alkış, coşkulu sloganları bu aralarda aldı. Şimdi ben size Erdoğan İktidarlarının yıllardır oluşmuş iktidarseçmen ilişkisi içindeki bir tür alışveriş ilişkisinin karşılığı olduğunu söylesem... Başbakan “Aferin size istediğim görevi yerine getirdiniz. Emeğiniz karşılıksız kalmaz..” demek istedi. Mitinge katılan, sabahın köründen gece yarısına kadar ayakta çile çeken kitlelerin de görevlerini yerine getirme, maddimanevi borçlarını ödemiş olduklarının görülmesi, “takdir edildiğinin” ilan edilmesi karşılığında sevinçlerini ortaya koyduklarını anlatmaya çalışsam... Düş gücümün, gönlümdeki tepkilerin ağır bastığı uçuk bir senaryo olarak mı göreceksiniz? En azından İstanbul’da 48 yıldır gerçekleşmiş tüm sokak eylemlerini kaçırmama, içinden izleme iddiasındaki bir profesyonel gazeteci gözlemi ile, belki biraz abartılı, ancak çok gerçekçi bir olgudan söz ettiğimi belirtmeliyim... Örgütsüz, kendiliğinden, tepki ile gerçekleştirilmiş, İstanbul gibi darmadağınık bir kentte çıkarılan tüm engelleri aşarak toplanabilmiş gönüllü kalabalıklar ile, örgütlü, destekli katılımlar arasındaki farkın istenirse bir çırpıda gözlemlenebileceğini, ancak gerçeği yansıtmak gibi bir kaygısı olmayan medyamızın giderek tembelleşen habercilik anlayışı ile, işin bu boyutlarının tümden atlandığının altını çizmek isterim... Oysa bir zamanların sözleşme düzeninden payını alan örgütlü, sendikalı işçilerin sendikal hareketin yönlendirmesinde gereği görülen kitlesel eylemlere katılımları, siyasi partiler, hele de İktidarlarının iktidar gücünü sonuna kadar kullanması ile sağlanan kalabalıklar ile örgütsüz, tepki niteliğinde, çok ağır bedeller ödenen kendiliğinden oluşan kitleler arasında, nitelik ve nicelik, eylemin sonuç okunması farkları ölçülemez boyutlardadır... HHH Medyamız, görüntülü yayının kolaycılığı öne çıktığından bu yana, daha da çok en yüksek yerlerden, kürsüden görüntü verme, izleme alışkanlığına takılıp kaldılar. Biliyorsunuz Ankara’da Gökçek, Erdoğan’ın kürsüsünün görüntüsünü kestiği gerekçesi ile acımasızca ağaçları kestirdi de, yağdanlığın bu boyutlarına eleştirel birkaç haber dışında, aslında suç olan eyleme yönelik bedel ödemenin bir karşılığı olamadı... Yeri geldiğinde de kimi uzmanlar miting kalabalıklarının seçim eğilimleri için sağlıklı ölçümleme olmadığının doğru olarak altını çizer dururlar. Ancak kendiliğinden katılımlar desteği ile, toplama kitleler arasındaki farklılıkların anlamlı, karşılaştırmalı değerlendirmelerinden kaçınılır... Gezi olayları sonrası Başbakan Erdoğan’ın Yenikapı’daki güçotorite gösterisinde en çarpıcı tanıklığı yaşamış, sizlerle bu köşeden paylaşmaya çalışmıştım. Edirnekapı sapağından Kazlıçeşme’ye, sahilden Bakırköy’eSirkeci’ye uzanan ortalama anayolların iki yanlı ikişerüçer sıralı otobüsminibüs park zincirlerine, tüm kilitlenmiş meydanların altüst yollarına tüm bölge semtlerinin yan yollarını ekleyin... Önceki günkü Yenikapı mitingi için ana hareket yönünün YenikapıAksaray olduğunu, üstüne oraya ulaşmış MetroMarmaray kitle taşımasını eklemiştim. Sahil boyu kiralık büyük motorların katkısı cabası... Nabız yoklaması, kabaca sorgulamalarla katılımın yüzde doksanlara varan çoğunluğunun cebinden para ödeyerek, kendi olanakları ile gelmediğine yemin edebilirim... Gönüllü partililerin özverileri ile olsa şapka çıkarırdım. Ancak iktidar, baskı gücü kullanılarak zorunlu katkıların, üstüne üstlük kamu kaynaklarının, olanaklarının kullanıldığını gözlemlemekle içim sızlıyor. Katılımcılar neden, niçin destek verdiklerinin öylesine bilincindeler ki... Örneğin önceki gece mitingin bitmesinden saatler sonra daha Vatan Caddesi’nin Edirnekapı kavşağındaki üç sıralı boş otobüsler yolcularını almak üzere hareket edememişlerken, işleyen telefon konuşmalarında fazla beklemeye katlanamayanların kendi olanakları ile yola çıktıklarını, kendilerinin gelişinden sorumlu ağabey ya da ablalara bildirildiklerini duyuyordum. Özeti; bilinçli İktidarları seçmenleri, Başbakan’ın yanında durmayı sürdürdüklerinin coşkulu sergilenmesi kaygısı içindeki kalabalıklar, bir biçimde oralarda olduklarını gösterme gereksinimi içindeydiler. En çok oluşturdukları kalabalıkla onurlanıyorlar, kameraların zum yaptığı her noktada el kol hareketleriyle görünür olmada yarışıyorlardı... Cep satışı dip yaptı Bankaların kârı yüzde 10 eriyecek Ekonomi Servisi Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, bankacılık sektöründe bu yıl yüzde 10 civarı kâr düşüşü yaşanabileceğini; risk ağırlıkları azaltılırsa sektör için 25 milyar liralık kaynak yaratılabileceğini söyledi. Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde gazetecilere değerlendirmelerde bulunan Aydın, “Hem faiz marjında daralma, hem kredi hacminde düşüş söz konusu. Kârlarda 2014’te düşüş olacak, ama Ocak ayındaki gibi yüzde 40’lara varan bir düşüş olmayacak. Yüzde 10 gibi daha düşük bir kâr performansıyla karşılaşabiliriz” dedi. Sektörün ocak ayı net kârı,yüzde 43.9 düşmüştü. Aydın, risk ağırlıkları düşürülürse sektöre önemli bir kaynak yaratılabileceğini söyledi. Bunun için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile görüşme halinde olduklarını belirten Aydın, “Risk ağırlıklarında tuttuğumuz sermayenin serbest bırakılmasını istiyoruz. Örnek vermek gerekirse, ipotekli konut kredisinin ağırlığı bizde yüzde 150. AB’de ise yüzde 50. Bu oranlar gevşetilirse sektör 25 milyar liralık bir kaynağa sahip olur” diye konuştu. Aydın, BDDK ile ücret ve komisyon düzenlemesini ise tamamladıklarını açıkladı. Buna göre 1 Haziran’dan itibaren bankalar bazı işlem ücretlerini almaktan vazgeçecek. Kredi kalitesine bakıldığında rında düştüğüne işaret ederek, 1 Şubat’tan bu yana cep telefonu pazarında adet bazında yüzde 60 düşüş yaşandığını vurguladı. bireysel tarafta bir miktar bozulma Kalıp ve İskeleciler Derneği Başkanı Serdar Urfalılar, göz“İnşaat sektöründe çalışan her 100 kişiden 4’ü çeşitli lendi sebeplerden ötürü iş kazası mağduru oluyor. ğini be Bu kazaların büyük bir bölümü ise iskeleden lirten Ay dın, “Türkiye düşme sonucunda gerçekleşiyor” daha az büyüyededi. Urfalılar, inşaat sektörünün cekse, dünyada kayiş kazalarının sayısal çokluğu nak daralacaksa o zaman bakımından Türkiye’deki iş kolları Türk bankacılığının krearasında ilk sırada yer aldığını dileri de az büyüyecek, kredi söyledi. kalitesinde azalma olacaktır” diye konuştu. Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil de “Krediler 2014’te önceki yıllara oranla daha az büyüyecek, bu da kârlılığı olumsuz etkileyecek” dedi. 100 işçiden 4’ü kaza kurbanı Tatil iştahı bile kalmadı u Tura Turizm’in yönetim kurulu başkanı Öner, Türkiye’nin içinde bulunduğu kaos nedeniyle piyasanın yüzde 40 daraldığını belirterek ‘İnsanlarda tatil yapacak iştah kalmadı’ dedi. DEMET YALÇIN Abdi İbrahim Ruslarla işbirliğine gitti Ekonomi Servisi Abdi İbrahim, Rus ilaç firması Nanolek ile merkezi sinir sistemi tedavilerinde kullanılan ilaçların üretimine yönelik stratejik ortaklık antlaşması imzaladı. Şirketin açıklamasında, Nanolek ile gidilecek işbirliği çerçevesinde nöropsikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanılacak dört ürünün teknoloji transferinin gerçekleştirileceği belirtilerek; “5 yıl içerisinde 7.5 milyon dolarlık bir gelir elde etmeyi hedefliyoruz ve bu ürün için hedeflediğimiz pazar toplam olarak 51 milyon dolar civarındadır” denildi. Tura Turizm Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Kemal Öner, yılda Türkiye’ye 1 milyon turist getirdiklerini ancak son dönemde siyasetteki çalkantıların ve dövizin yükselişinin kruvaziyer turizmine darbe vurduğunu söyledi. Öner, şu anda erken rezervasyonlarda geçen seneye göre yüzde 40’lık bir düşüş olduğunu kaydederek şu değerlendirmeleri yaptı: 4 Bizler tur paketi alacaklar için kuru sabitliyor uz, çeşitli kampanyalarla zengin seçenekler ya da taksit imkânları sunuyoruz. Fakat bu belirsizlikler insanlarda tatile gitme algısını, isteğini ve merakını yok ediyor. 4 Genel olarak ekonomide ciddi bir etkilenme ve kırılma söz konusu. Yaşanan sıkıntılı süreç insanların ceplerindeki paraları saklama duyu sunu tetikliyor. İnsanlar kre di kartlarıyla harcamalarını azaltmaya başladı. Bunun en önemli nedeni temkinli davranma arzusu. 4 Hazırlıklarımız Avro’nun 3.40 olması, doların 2.45 seviyelerine gelmesi yönünde, mali işlerimizin bize verdiği verilere göre döviz kuru çok yükselecek. Maalesef ki TL de büyük değer kaybedecek. 4 Türkiye’ye gelen kruvaziyer gemilerin yüzde 65’ini biz oluşturuyoruz. Geçen yılki ciromuz 43 milyon Avro’ydu. Bu yılki hedefimiz bu rakamı 47 milyon Avro’ya çıkarmak. 190 kişiye istihdam sağlıyoruz. Greif, Hadımköy’ü durduruyor Ekonomi Servisi Hadımköy fabrikasının 10 Şubat 2014 tarihinden bu yana yasadışı olarak işgal altında olduğunu ileri süren Greif Esnek Ambalaj Ürünleri ve Hizmetleri Şirketi, üretimin önümüzdeki aylarda kademeli olarak azaltılarak sonlandıracağını bildirdi. Ambalaj ürünleri ve hizmetleri tedarikçisi olan şirketten yapılan yazılı açıklamada, işgal yüzünden fabrikadaki üretim durduğu, söz konusu tesis ile bağlantılı işlerin olumsuz etkilendiği iddiasına yer verilirken, Greif Türkiye’deki diğer tesislerin faaliyetini sürdüreceği belirtildi. Kur riski 7 sektörde zirvede Ekonomi Servisi Alacak sigortası şirketi Euler Hermes, Türkiye’de net ithalatçı olan ve dolardaki artışa karşı daha hassas olan sektörleri sıraladı. Euler Hermes’in araştırmasına göre kur riski en yüksek sektörler şöyle: Petrol ve temel kimyasallar, Metal arama ve üretimi (demir içeren sanayi artığı ve hurdaları, yarı bitmiş veya rulo demir ürünleri, işlenmiş bakır ve bakır alaşımları, işlenmemiş alüminyum ithalatçıları), tüketici odaklı elektrik/elektronik ürün dağıtımı (telekomünikasyon ürünleri ve bilgisayar ithalatçıları), plastik arama ve üretim sektörü, otomobil üretimi ve dağıtımı, gıda sektörü (tahıl ithalatçıları), tekstil sektörü (pamuk ithalatçıları).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle