29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 2014 SALI 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ama ne sonuç vereceği bilinmeyen bir mücadele sürdürüyor. Halkımızın büyük çoğunluğunun vergileriyle köprüler, tüneller vs’ler inşa ederek halktan topladığı paralarla yaptığı yatırımları benim eserlerim diye halka satan RTE’ye, 30 Mart’ta sandığın kaç ölçek destek vereceği bilinmeyen bir dönem yaşanıyor. Kalın çizgileriyle ülkenin sergilediği tablo bu. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım! Demokrasinin vazgeçilmez toplumsal özgürlüklerini hiçe sayan bu Başbakan’la; acaba hangi demokrasiden söz ediyoruz? Türkiye’yi bugün içinden çıkılmaz duruma dönüştüren sorumlu kim? Geçen hafta sonu meydan konuşmalarında; bir iki aydır değil, yıllardır toplumsal eylemleri terörist marifeti diye damgalayarak en basit özgürlükleri anlayamadığını kanıtlayan… …Toplumu onlar biz diye sürekli ikiye bölerek biz dediklerini himaye eden, onlar dediği muhalefet partilerini, AKP iktidarının adam olmaz demokrasi anlayışına ve aykırı politikalarına, davranışlarına karşı çıkan genç, kadın, erkek ayırt etmeden; ülkeyi karıştıranlar, hükümeti devirme girişimi diye yaftalayan… …Sütten çıkmış ak kaşık mübarek! Yalaka bir AKP’linin Allah’ın bir parçası dediği, işine geldi mi dününü inkâr ediveren, üstelik vereceği hesapların listesini içeren hayli yüklü faturasına yazılı her türlü kışkırtıcılığı, bölücülüğü partili partisiz muhalefete, siyasilere ve de medyaya bir an tereddüt etmeden yükleyen, herhalde RTE değil... Üstüne üstlük bu yadsınması olanaksız kimliğini kanıtlamak istercesine, inanılmaz bir yüzsüzlükle… …“Partilerin genel başkanlarına, siyasilere ve medyaya sorumluluk, samimiyet çağrısı yapıyorum. Kışkırtıcı, ayrıştırıcı üsluptan uzak durmalarını rica ediyorum” demez mi? Bir yaşanan gerçeklere, bir de bu söylemlerine bakarak RTE’nin elindeki demokrasimize ağlar mısınız, yoksa toplumun bütün dinamiklerini enayi yerine koyan bu söylemine güler misiniz? HHH Daha dün polisinin gaz kapsülü ile vurularak ölen 15 yaşındaki Berkin Elvan’ı poşu maskeli, elinde sapan, cebinde demir bilyelerle azılı bir PKK yandaşı gibi gösteren.. ama polis kurşunuyla öldürülen bir başka gencimizi şehit ilan ederek toplumu ikiye bölen mantığına, siyasal duruşuna taze bir örnek sunan ve kanıtlayan… …Zeytinyağı gibi ayrımcı, kışkırtıcı üslupla yaptığı konuşmaları yapan da herhalde RTE değil mi diyeceğiz?.. Bu kafa ve mantığa göre; demokratik bütün kurallara aykırı davranışların ustası RTE değil de muhalefet genel başkanları, medya! HHH Demokrasinin kurallarına aykırı tutumu nedeniyle RTE’ye yönelik saptamayı görsel medya için de yapmak gerekiyor. Pazar günü TV’lerden canlı olarak yayımlanan yerel seçim mitinglerini izleyenlerin tanık oldukları manzaraya bakarak bu gerçeği kanıtlayabiliriz. Aynı ölçüde muhalefet partilerinin yanıt hakkına riayet etmeden, vaatlerini halka anlatmasına fırsat vermeden iktidarı kollayan bu TV’lerle muhalefet partileri hak ettikleri sonucu nasıl alacaklar? Aydın Doğan’ın CNN Türk’ü önceki günler tarafsız biçimde meydan konuşmalarını yansıtmaya özen gösterirken… …Seçimlere 1415 gün kala; iktidar ağırlıklı canlı yayınlara geçiverdi. İzmir, hani RTE’nin gâvur İzmir dediği ülkenin yüz akı İzmir var ya; onu CHP’den koparabilmek, RTE’nin vazgeçemediği amaç… CNN Türk; pazar günü AKP’nin İzmir’de meydana yığdığı kalabalıkları… RTE’nin CHP’ye inanılmaz saldırılar içeren konuşmasını, sunucunun; “Başbakan’ın konuşmasından bir bölüm yayımladık” dediği miting haberini oysa uzunca bir süre, canlı olarak yayımladı. Şimdi seçim yayınındaki taraflı tutuma, yalakalık özentisine bakınız. Karaman’dan Antalya’ya geçen CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını iki üç dakika özetleyerek canlı yayımladı. Lütfen söyler misiniz: İktidara yandaşlık, yalakalık yapan medya dışında saydığımız… …CNN Türk gibi görsel medya da seçimlerde partilere eşit, adil ve de tarafsız davranmaz, iktidarı kollayan yayın yaparsa… …zaten RTE’nin elinde hali malum demokrasimiz bu seçimde bir adım ileri gidiyor diyebilir misiniz? HABERLER İki tanık Berkin’in vurulmasına neden olan emri veren polisi tarif etti: Sarışın ve yapılı CANAN COŞKUN Polisin attığı biber gazı kapsülünün başına isabet etmesi sonucu 269 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın vurulmasına ilişkin 2 görgü tanığı ifade verdi. Savcılıkta ifade veren Berkin’in arkadaşı Ö.K, ateş emrini veren polisin sarışın ve kalıplı birisi olduğunu belirterek “O gün Berkin’in polis müdahalesi sırasında sokağın başından geri döndüğünü gördüm. Elini kaldırarak ‘Ekmek almaya gidiyorum. Atmayın yeter artık’ diye bağırdı. Cadde üzerinde polisler tekrar ateş açınca Berkin ürkerek ara sokağa girmek istediği sırada başından vuruldu” dedi. Ö.K, gaz kapsülünün Berkin’in başına isabet etmesinin ardından bağırmaya başladığını belirterek “Kafasına biber gazı saplanmıştı. Eliyle vurup çıkardı. Bu esnada polislerin olduğu yerde kafasında gaz maskesi takılı bulunan sarışın, kalıplı bir şahıs, parmağıyla vatandaşları göstererek ve küfrederek polislere ‘Ateş edin’ diye bağırıyordu” dedi. Berkin’in vurulduğu anda bilincinin yerinde olduğunu anlatan Ö.K, “Biz kendisine sorular sormaya başladık. Kafasına ne geldiğini sorduk. ‘Bilmiyorum’ dedi. Birden bayılmaya başladı, gözleri kapandı. Berkin’i kucağımıza aldığımızda kusmaya başladı. Tuvaleti geldi, her şeyi boşaltmaya başladı” diye konuştu. Berkin Elvan’ın vurulması emrini veren kişinin sarışın olduğunu kaydeden Ö.K, “Çevrede başka gaz tüfeği kullanan polisler de vardı. Ancak sarı saçlı polisin yanında bulunan kişinin gaz kapsülüyle Berkin’i yaralandığını gördüm. Aralarında 20 metre mesafe vardı. Polisler KİM marketin önündeydi. Berkin’e ateş eden polis memuru da KİM marketin önündeydi. Ateş eden polis memurunun kafasında kask yoktu. Yüzünde gaz maskesi vardı” dedi. Bir başka görgü tanığı S.Y. de Berkin’in atılan gazlara doğru dönüp baktığı sırada kafasından vurulduğunu kaydederek özetle şunları söyledi: “Yanımızda 34 kişi daha vardı. Kafasını eğerek ve bir adım öne çıkarak polislere doğru baktı. Bu esnada bir gaz kapsülü kafasının sağ arka kısmına çarptı ve oraya yapıştı. Berkin eliyle vurarak gaz kapsülünü düşürdü. Vurulması üzerine ‘Anne’ diye bağırdı.” GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY ‘Anne diye bağırdı’ Eskişehir Emniyet Müdürlüğü eylemlere katılanların resimlerini sosyal medyadan paylaştı Emniyet kışkırtıyor ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Eskişehir Emniyet Müdürlüğü, kentte yapılan eylemlerle ilgili skandal bir uygulamaya imza attı. Eskişehir Emniyeti, eylemler sırasında Mobese ve diğer kemarelardan alınan görüntüleri, sosyal medyadan paylaşarak göstericileri fişledi. Göstericilerle psikolojik yolla savaşma yolunu seçen Eskişehir Emniyeti, ilginç bir uygulama başlattı. Emniyet, Facebook ve Twitter adreslerinde son zamanlarda gösterilerden elde edilen ve delil niteliğindeki görüntüleri takipçileriyle paylaşmaya başladı. Yapmış olduğu fişlemeyi alenen halkla paylaşan Emniyet, her resmi, ayrıntılarıyla açıklayıp kimin taş attığını, kimin patlayıcı attığını açıkça gösteriyor. Emniyet son olarak, Eskişehir’de Berkin Elvan için 2 gün boyunca yapılan eylemlere katılan göstericilerin resimlerini Facebook adresinden detaylı olarak paylaştı. Polisin başlattığı uygulamayı ‘skandal’ olarak değerlendiren sivil toplum örgütleri, uygulamaya son verilmesi çağrısı yaptı. Kentteki sivil toplum örgütleri adına yapılan açıklamada, “Eylemcilerin resimlerinin net olarak çekilip sosyal medyada paylaşılması, şehirde karşıt grupların çatışma tehlikesini doğuruyor. Ayrıca eylemciler hakkında açılan soruşturmalardan önce delillerin paylaşılması beraberinde yeni sorunlara da neden olabilir. Buradan yetkilileri göreve çağırıyor, yapılan uygulamanın tekrar gözden geçirilmesini bekliyoruz. Eskişehir polisinin fişleme yoluyla değil, halkı sokak aralarında sopalarla katletme yoluyla değil halkla yüzleşerek sorunların yok olacağına inanıyor. Ali İsmail Korkmaz’ı saygıyla anıyoruz” denildi. Harçlıkları ayakkabı kutusunda İstanbul Haber Servisi Gezi eylemleri sırasında polisin attığı gaz fişeğinin başına isabet etmesi sonucu 269 komada kaldıktan sonra yaşam mücadelesini kaybeden Berkin Elvan için babası Sami Elvan evlerinin önüne üzerinde “Berkin Elvan okul harçlığı” yazan bir ayakkabı kutusu koydu. Baba Sami Elvan, Berkin’in cenazesinin ardından CNN Türk’te Enver Aysever’in “Aykırı Sorular” programına konuk olmuştu. Baba Elvan programda, “Her gün Berkin evden çıkarken benden harçlık alırdı. Berkin’in harçlığını her sabah o ayakkabı kutusuna bırakacağım. O zaman belki Berkin’in katilini bulup getirirler” demişti. Örgütün adı: Taksim Dayanışması Gezi Direnişi’ne ilişkin yeniden yazılan iddianame bu kez kabul edildi CANAN COŞKUN Gezi Parkı Direnişi sürecine ilişkin Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi ÇED Danışma Kurulu Sekreteri Mücella Yapıcı, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu’nun da aralarında bulunduğu Taksim Dayanışması üyeleri hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Örgütün adı ve şüphelilere yönelik suçlamaların net olarak belirtilmediği gerekçesiyle iade edilmesi üzerine yeniden yazılan iddianamede örgüt, “Taksim Dayanışma Platformu” olarak tanımlandı. Haziran 2013’teki direnişe müdahalenin ardından İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu tarafından açılışının yapıldığı 8 Temmuz 2013’te Gezi Parkı’na gelen halka polis müdahalesinin ardından gözaltına alınan ve haklarında dava açılan Taksim Dayanışması üyesi 26 kişi, 12 Haziran’da hâkim karşısına çıkacak. Bir önceki iddianamede, Gezi Parkı eylemleri sırasında otomobillerinin yakıldığı iddiasıyla müşteki olarak bulunan AKP İstanbul İl Başkanlığı ve polise taş atması için platform üyelerinin oğluna para verdiğini iddia eden Muhittin Akat, kabul edilen iddianamede yer almadı. İddianamede, Yapıcı ve Çerkezoğlu’nun da aralarında yer aldığı 5 şüpheli hakkında “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma”, “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama” ve “Halkı kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşüne kışkırtma” suçlarından 5 yıldan 13 yıla kadar hapis cezası istendi. 21 şüpheli için de “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet ettikleri” gerekçesiyle 3 yıla kadar hapis cezası talep edildi. gidiş gösteriyor ki, 30 Mart’ta sanki seçime değil savaşa gidiyoruz. Başbakan’ın dilinden başlayalım... Siyasette karşıtlık üretmek diye tanımlanan bir yöntem vardır. Kendi taraftarlarınızı bir arada tutmak, aralarında herhangi bir gerilim ya da ayrılık olmamasını sağlamak için karşınızda bir parti ya da kesim oluşturursunuz. Arada bir oraya saldırır, gerilim yaratırsınız. Böylece siyasal iklimi siz belirlemiş olursunuz. Başbakan bu yöntemi öylesine ileri götürdü ki, bu siyasal karşıtlığı geçti, düşmanlığa dönüştü. Hani Başbakan’a biraz sıcak davranıp “Buyrun lokum ikram edelim” deseniz, şu karşılığı verecek: “Tepsi tepsi dinamit lokumunu dizmişler, güya bizi oyuna getirecekler. Biz sizin niyetinizi iyi biliriz. Sizin atalarınız da lokum severdi!” Oysa siyasette dil, belirlenen politikalardan bile önemlidir. Özellikle ülkeyi yönetenlerin iç barış iklimini kurmak için özen göstermesi gereken başlıca konu, seçtikleri dildir. Başbakan bunu tam tersi bir amaçla uyguluyor. Başbakan’ın konuşmalarını, toplumun her kesimine yönelik tehdit içeren söylemlerini birazcık format değiştirseniz, darbe dönemlerine uyarlayabilirsiniz. HHH Başbakan’ın miting yapacağı yerlerde alınan güvenlik önlemlerinin dozu da diktatörlerin yüzde 95’in altında oy almamak için uyguladıkları yöntemlerden farksız. Son üç gündür Aydın, Manisa ve İzmir’de adeta Başbakan terörü estiriliyor. Başbakan’ın Ege, Marmara, Akdeniz ve Orta Anadolu’dan insan taşıyarak yaptığı Gündoğdu mitingi öncesinde, İzmir’in binlerce evinin telefonu çaldı. Karşıda metalik bir ses vardı, Başbakan konuşuyordu. Onları mitinge çağırıyordu. Kimi aileler o anı şöyle anlattılar: “Aman Tanrım dedim, burada da mı dedim!.. Ev telefonumuza da mı girdi dedim. Telefonu fırlatıp atmışım...” Başbakan karşıtlık üretip taraftarlarımı güçlendireyim derken, insanlarda uyandırdığı nefret duygusu bu noktaya geldi. Dün Aydın’da da AKP mitinginin birkaç kilometre çevresindeki bütün araçlar başka bir yere çekildi, tüm esnafın TC kimlik numarası alındı. Nedenini soran yurttaşlara güvenlik güçleri, “Böyle emir geldi” deyip geçiştirdiler. TC kimlik numarasını vermek istemeyenlerin anında terörist muamelesiyle karşılaştığını söylemeye gerek yok. HHH Durun, AKP terörü bitmedi. Miting önlemleri için o günün konusu deyip geçebilirsiniz. Ama önlemler miting günleriyle sınırlı değil. Son günlerde okullarda başka bir hareketlilik yaşanıyor. Müfettişler, harıl harıl hükümetin, Başbakan’ın aleyhine konuşan öğrenci ya da öğretmen olup olmadığını araştırıyor. Teşkilat yapısı değiştirilerek müdüründen çaycısına kadar tüm personelin yeniden atanmasının yolunun açıldığı Milli Eğitim’de, müfettişlere yeni bir görev verildi. Okullara gidecekler, öğrencileri özel odalara çekecekler, istihbarat toplayacaklar. Aradıkları tek şey Başbakan’ın toplum içinde nasıl konuşulduğu... 30 Mart seçimlerine işte bu iklimde gidiyoruz. Korku imparatorluğunun yıkılmasından, halkın kendisini daha güçlü ifade etmeye başlamasından korkan iktidar, sandıktan çıkacak iradeyi seçimden önce kesinleştirmek istiyor. Dünkü yazımızda 30 Mart sadece yerel seçim değil demiştik; 30 Mart sadece seçim de değil. Toplumun bunca baskıya vereceği refleksin de karşılığı olacak. ÇOCUĞUNA BAKMAK İÇİN İŞE BİLE GİREMİYOR SARISÜLÜK AİLESİ: KAMU DAVASI AÇILSIN Tahliye olduğuna bile sevinemedi CANAN COŞKUN PKK üyesi olduğu gerekçesiyle 2010 yılında 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptıralan Gazal Dülek, 14 ay boyunca çeşitli seminer programlarına katılması koşuluyla tahliye edildi. Eşi cezaevinde bulunan ve küçük çocuğuna bakabilmek için çalışmak zorunda olan Dülek, söz konusu eğitim ve iyileştirme programlarına katılma zorunluluğu nedeniyle herhangi bir işte çalışamayacak. Tahliye edilen Gazal Dülek’e, Gebze 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 14 ay boyunca “İletişim becerileri”, “Değerler eğitimi”, “Motivasyon”, “Suç ve Suçlu Davranış”, “Öfke Kontrolü”, “Duygu ve düşünce davranış”, “Stresle başa çıkabilme”, “Dürtü kontrolü” gibi seminer programlarına katılma zorunluluğu getirildi. Dülek, seminerlere katılmaması durumunda denetimli serbestlik hükümlerini ihlal etmiş sayılacak ve tutuklanacak. Dülek’in avukatı Gülizar Tuncer ise karara itiraz etti. Tuncer dilekçesinde, müvekkilinin cezası kesinleştiğinde 10 aylık bebeği E.Ş. ile birlikte cezaevine girdiğini, baba da tutuklandığı için çocuğunu cezaevinde büyütmek zorunda kaldığını ifade etti. Tuncer, müvekkilinin “06 yaş grubunda küçük çocuğu olduğu için cezasının infazına 2 yıldan az süre kaldığında serbest bırakılması” gerektiği halde serbest bırakılmadığına dikkat çekti. Tuncer, Dülek’in pişmanlık yasası kapsamında, “şimdiye kadar yaptıklarından pişman olduğunu belirten bir dilekçe vermediği” için bu haktan faydalandırılmadığını ifade etti. Tuncer, küçük bir çocuğu bulunan ve eşi cezaevinde olduğu için çalışmak zorunda olan Gazal Dülek’in, eğitim ve iyileştirme programlarına katılma zorunluluğu nedeniyle çalışamayacağına ve zor durumda kalacağına dikkat çekti. Sahte rapor için suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sarısülük ailesi, Ankara’daki Gezi Parkı eylemleri sırasında Ethem Sarısülük’ü vurarak ölümüne neden olan polis memuru Ahmet Şahbaz’ın, olaydan sonra aldığı sağlık raporlarının sahte olduğu iddiasıyla raporları düzenleyen hastanenin adli tıp uzmanları T.A, U.B. ve Şahbaz hakkında suç duyurusunda bulundu. Aile, Adli Tıp uzmanları ve Şahbaz hakkında “kamu davası açılmasını” talep etti. Sarısülük ailesinin avukatı Kazım Bayraktar, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği suç duyurusu dilekçesinde, polis memuru Şahbaz’ın, 1 Haziran 2013’te Kızılay’daki eylemlerde Sarısülük’ü silahla vurarak öldürdüğünü anımsattı. Şahbaz’ın olaylar sırasında yaralandığı, ambulansla hastaneye götürüldüğü ve 3 kez istirahat raporu aldığı anlatılan dilekçede, yapılan araştırmalar sonucunda hastane tarafından verilen raporların sahte olduğu belirtildi. Dilekçede şunlar kaydedildi: “Raporlar adı geçen hastanenin bilgisayar sisteminde yer almamaktadır. Bilindiği gibi tüm sağlık kurumlarının hastalarının sağlık verileri ile ilgili kayıtları ‘sağlıknet 2’ sistemi ile merkezi sisteme bağlanmıştır. Tüm sağlık kurum ve kuruluşlarının USVS (Ulusal Sağlık Veri Sistemi) kapsamında yer alan verilerini ‘sağlık net 2’ sistemine göndermeleri zorunludur. Yasal zorunluluk nedeniyle bu sisteme kayıt yapılmadan hasta muayene, teşhis ve tedavisi yapılmamaktadır. Şüpheli doktorlar, gerçeğe aykırı içerikte ve geçmiş tarihli olarak düzenledikleri için bu raporlar USVS kayıtlarına girilmemiştir.” Dilekçede, raporların, Sarısülük ailesinin talebi üzerine Ankara Tabip Odası tarafından da soruşturma konusu yapıldığı ve bilirkişi heyetine inceletildiği kaydedildi. Ali İsmail Korkmaz bugün 21 yaşında MEHMET ALİ SOLAK HATAY Gezi Direnişi sırasında Eskişehir’de 2 Haziran’da polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı bir grup tarafından dövülen ve 28 günlük yaşam mücadelesini 10 Temmuz’da kaybeden üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz, bugün doğum gününde mezarı başında düzenlenecek törenle anılacak. aAli İsmail Korkmaz’ın 21. yaş doğum günü nedeniyle bugün sevenleri Ekinciler beldesindeki evinin önünde mezarı başına yürüyecek ve burada bir anma töreni düzenlenecek. İstanbul Haber Servisi Berkin Elvan’ın ölümünün ardından Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, eski başbakanlardan Tansu Çiller, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin de aralarında olduğu çok sayıda siyasetçi, sanatçı, gazeteci ve aydın, Elvan ailesine başsağlığı mesajı yolladı. Aileye mesaj gönderenler arasında Elvan’ın cenazesine katılanlara “Nekrofoliler” diye tweet atarak tepki çeken eski AB Bakanı Egemen Bağış’ın eşi Beyhan Bağış’ın da olması dikkat çekti. Özel’den Berkin için mesaj İsmi parkta yaşayacak İstanbul Haber Servisi Sosyal medya üzerinden örgütlenen ve “Liseliler Berkin Elvan Meydanı’nı kuruyor” adıyla kampanya yürüten lise öğrencileri, Beşiktaş’taki Küçük Kartal Meydanı’nda bir araya gelerek meydana “Berkin Elvan Meydanı” tabelası asacak. Halkevleri Hukuk Dairesi de dün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na müracaat ederek Başbakan Erdoğan’ın 14 Mart’taki Gaziantep mitinginde Berkin Elvan hakkında söylediği sözler nedeniyle “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” etmekten suç duyurusunda bulundu. Herkese soruşturma İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Konak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, ilçe genelindeki ortaokul ve lise müdürlerini toplayarak Berkin Elvan’ın ölümü sonrası yapılan protestolara katılan öğretmen, öğrenci ve idareciler hakkında soruşturma açılmasını istedi. Aynı toplantının Karabağlar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından da gerçekleştirildiğini açıklayan Eğitim Sen İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Bahri Akkan, “İlçelerden İl Milli Eğitim Müdürlüğü istemiş. Onlardan da güya bakanlık istemiş ama şifahi” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle