29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MART 2014 SALI [email protected] 10 EKONOMİ The Economist’in Londra’daki zirvesinde, düşük fiyatla deprem sigortasının inceliklerini anlattı DASK örnek oldu Güney Asya Bölgesel İşbirliği Birliği’nin 8 ülkeden yaklaşık 500 delegenin katılımıyla nisanda Pakistan’da düzenleyeceği sigorta konferansına da davet edilen DASK, bu toplantıda da deneyimlerini aktaracak. Marmara depreminden sonra uygulanmaya başlanan zorunlu deprem sigortası ve bu sigortayı sunan DASK, The Economist dergisinin Londra’da düzenlediği Sigorta Zirvesi’ne katıldı. Geniş kitlelere düşük fiyatla deprem sigortası sağlamadaki deneyimlerini anlatan Doğal Afet Sigortaları Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı Selamet Yazıcı, “Bugüne kadar İtalya’dan Çin’e, İran’dan Meksika’ya kadar 20’ye yakın ülkeyle afet sigortası konusundaki deneyimlerimizi paylaştık. Bu ilgi hem ülkemiz hem de kurumumuz açısından son derece gurur verici” diye konuştu. DASK’tan yapılan açıklamada, kurumun zorunlu deprem sigortasıyla ilgili yenilikçi uygulamaları ve sağladığı başarılarıyla dünyada örnek alındığı belirtildi. Afet zararlarının dışında, küresel değişimlere uyum sağlama, sigortacılığı gelecek için hazırlama, dijital tüketici ile iş yapma, yeni teknolojilerden yararlanarak sigorta tüketicisine ulaşma ve mikro sigorta gibi konuların da konuşulduğu zirvede, DASK’ın zorunlu deprem sigortasının yaygınlaştırılmasına ve sürdürülmesine ilişkin deneyimleri da paylaşıldı. DASK, bugüne kadar aralarında Yunanistan, İtalya, Filipinler, Çin, İran, Güney Kore, Meksika, Makedonya, Arnavutluk, Endonezya, Romanya, Pakistan, Kuveyt, Yemen, Azerbaycan, Özbekistan ve Kazakistan’ın bulunduğu ülkelere zorunlu deprem sigortasını anlattı. Açıklamada, Güney Asya Bölgesel İşbirliği Birliği’nin 8 ülkeden 500 delegenin katılımı ile nisanda Pakistan’da düzenleyeceği sigorta konferansına da davet edilen DASK’ın, bu toplantıda da tecrübelerini geniş bir katılımcı grubu ile paylaşma imkânı bulacağı bildirildi. Açıklamada, birliğin üyeleri arasında Pakistan, Hindistan, Bangladeş, Sri Lanka, Nepal, Bhutan, Afganistan ve Maldivler’in bulunduğu hatırlatıldı. SEKTÖRDEN 4 TSB verilerine göre, geçen yılın ocak ayında 2 milyar 572 milyon lira olan prim üretimi, bu yılın aynı döneminde yüzde 7,4 artışla 2 milyar 763 milyon liraya ulaştı. Bu dönemde üretilen primin 2 milyar 431 milyon 433 bin lirası hayat dışı sigortalardan, 331 milyon 942 bin lirası da hayat sigortalarından sağlandı. Siyasi Liderlikte Cinnet Halleri... Hemen her gün birkaç haberden birden öğreniriz.. Çoğunlukla cinnet getiren baba, öncelikle karısını, sonra çocuklarını, önüne çıkanı, düşman bildiklerini öldürür.. Bazen sıra kendisine kadar gelir.. Öldürmemişse başı önde mağdur, çaresizliğin yansıması gibi bir fotoğraf karesinde teslim olması, elleri kelepçeli götürülüşünün görüntüsü eklenir.. Yüreğimizi buran, adalet terazisinin tartısından yana olması gereken duruşumuzu da bozan bu acındıran fotoğraf karesi yüzünden, cinnet getirmiş adamın öldürdüklerinden, canlarını aldıklarından çok onları gözünü kırpmadan öldürmüş adama acımakta olduğumuzun ayrımına varabiliriz.. İşte medya güdülemesi dediğimiz de tam da böyle bir şey.. Ne kadar ahlakçı, vicdanlı, haktan, gerçeklerden yana, bilinçli olduğumuzu sansak da, duruşlarımızda, önyargılarımızdan da beslenen, gerçekten yana değil de nasıl algılatıldığına, algıladığımıza bakan sonuç kararlarımız belirleyicidir.. İnsan hakları, hukuk devleti düzeni, demokrasi, basın özgürlüğü.. çağımızda boşuna mı, bir ülkede yaşayan her bireyin yaşamsal haklarının korunabilmesinin olmazsa olmaz koşullarıdır? Siyasetin, hele de siyasi liderliklerin iktidarlarını ayakta tutabilme uğruna, toplumu cepheleştirmeleri, ötekileştirmeleri derinleştirmeleri, çatışmalara, provokasyonlara iç savaşlara uzanacak boyutlarda ortam yaratmalarından korkulmaktadır? Hiç kuşkunuz olmasın siyaset, hele de karizmatik siyasi liderlikler, evrensel insan hakları kriterlerinden kopuşu yaşadıkları ölçüde, toplumda yarattıkları inanç, sevgi, örgütlülük bağları ile doğru orantılı olarak ülke barışına zarar verebilirler. Biz cinnet getiren insanı anlamaya, acımaya ne kadar eğilimli olursak olalım, başka insanların yaşam hakkı için, hukuk devleti gücünün, kamu yararı adına onları durdurma sorumluluğu vardır. Hele de bu cinnet getirme halleri siyasi liderliklere, İktidarları yönlendiren güç odaklarına kadar uzanıyorsa, demokratik, hukuk devleti düzeninde kamu yararı adına bu ürkütücü gidişi durdurma sorumluluğu öncelikle iktidarları güç odağının liderliklerine, sorumlularına düşer.. HHH Demokrasilerde anayasal düzen, hukuk devleti ilkeleri, güçler ayrılığı, bağımsız özgür kamu erkinin kullanılabilmesi.. olmazsa olmazlardır.. Akıl almaz bir cepheleşme, kaosun içinde, bilgi kirliliğinde giderek cepheleşmiş, aynı dili konuşmuyormuş, bilmiyormuş gibi iletişimsiz, önyargılı, öfke ve kaygı içinde yaşıyorsak, bu gidişten korkmayan aklını yitirmiş demektir.. Geldiğimiz noktada en deneyimli, bilinçli, aklı başında olanlarımızın, göreceli en sağlıklı duruşu sergilemeye çalışan siyasi liderliklerimiz, partilerimiz örgütlenmelerimizin.. bile sağlıklı kararlar veremeyecekleri, barış için birlikte yaşama atılacak olumlu adımların pusulasını izleyemeyecekleri ortada.. Çünkü haklı ve doğru bir yolda yürümek bile yetmiyor, yolunu şaşırmışlarla çatışmadan, iç savaşa giden yoldan çıkışı bulmak da kaçınılmaz oluyor.. Türkiye’nin hani çok başarılı olduğu savlanan, uzun soluklu, iktidarda büyümüş “ılımlı siyasal İslamcı” çizgideki İktidarları cephesinin, evrensel kriterlerin tümünü es geçmiş sivil diktatoryal eğilimdeki tüm icraatları ile hesaplaşmayı demokramizi daha sağlıklı işletebileceğimiz geleceğe erteleyelim.. Bir an için göreceli kendi değerleri, rejimi değiştirme projeleri çerçevesinde haklı ve başarılı olduklarını, ülkemizin geleceği, barışı adına kabullenelim.. Kutsanmış İktidarları ittifaklarının, BaşbakanGülen cephesi olarak bölünmesi süreci, simge 17 Aralık, sonrası gelişmelerde de, “aralarındaki iktidar çıkar çatışması bizi ilgilendirmez” yaklaşımıyla, seyirci bırakıldığımız hallere seyirci kalmaya devam edelim.. Bu ülkenin bireyleri olarak insan hakları, can güvenliğimiz, çocuklarımızın geleceğini kurtarabilir miyiz? 11 yıllık iktidarlarının bir tek aralarındaki ortaklığı bozma sürecinde yaşanan siyasi liderliklerinin cinnet halleri ile ortaya çıkanlara bir bakar mısınız? Erdoğan liderliğinin kameralar, on binler karşısındaki söylemlerine bakılırsa paralel devlet, yani cemaat önüne geleni, devlet erkini.. herkesi dinlemiş, kameralarla görüntülemiş.. Yetmemiş montajlarla yasadışı suçlar, terör örgütleri üretmiş.. Yetmemiş iktidar paylaşım düzeni içinde kendisine verilmiş yargı, hele de özel yargı eliyle, montaj suç belgeleri üstüne gerçekdışı tanıklıklarla binlerle TSK, her meslekten aydınlar olmak üzere, darbelere karşı savaş gerekçesi ile, darbe terör örgütleri üreterek yıllar süren ağır insan hakları ihlalleri, tutuklulukları gerçekleştirmiş.. Sıra iktidar ortaklığı paylaşım kavgası, hesaplaşması noktasına gelince de.. Babalar ve oğulların işin içine karıştıkları büyük yolsuzluklar, rüşvetlerin kasetleri ortaya çıkmış. İktidar gücünü elinde tutan Başbakanlık cephesi daha atak davranarak, “paralel devlet” operasyonuna geçince.. En acil yolsuzluk operasyonlarını düzenleyen yargı ile polis erki kadroları temizliğini.. Binlerle yargı erkini elinde tutan kilit yargıçlar, savcılarla, on binlerle polis, yüz binlere ulaşacağı bildirilen eğitim kadroları tasfiyesi eklenmiş.. Siyasi liderlikler cinnet getirince kaçınılmaz son, bu ülkenin geleceğini, çocuklarını yakmak oluyor... 4 Mapfre, 47 ülkede liderlik hedefliyor. İspanyol sigorta devi Mapfre, Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya pazarlarını büyüme alanı olarak belirledi. Grubun operasyon gelirlerinin, ABD’de online sigorta satışını da içeren aktivitelerinin yüzde 96’lık ödeme rasyosuna ulaşması bekleniyor. Vakıf Emeklilik’ten kadına pozitif ayrımcılık Şirketi ‘Kadın Dostu’ olarak tanımlayan Vakıf Emeklilik Genel Müdürü Mehmet Bostan, katılımcılarının yüzde 59’unu erkeklerin, yüzde 41’ini kadınların oluşturduğunu hatırlatarak, kadınların çalışma hayatına katılmalarının önemine vurgu yaptı. Bostan, Dünya Bankası’nın tam zamanlı çalışan kadınların oranında sadece 6 puanlık bir artışın, gelirleri yüzde 7 artırıp, yoksulluğu yüzde 15 düşürebileceğini tahmin ettiğini ifade etti. Türkiye’de kadınların çalışma hayatına katılma oranının yüzde 30’a yaklaştığını, Vakıf Emeklilik’te ise çalışanların yüzde 60’a yakınını kadın personelin oluşturduğunu belirten Bostan, “Kadınların refahının devamlılığının sağlanması ve artırılması çok önemli. Vakıf Emeklilik olarak gerçekleştirdiğimiz Mikro Emeklilik projesi ile (Türkiye İsrafı Önleme Vakfı) TİSVA’dan mikro kredi kullanan kadınlarımız aylık asgari 10 lira ile sisteme girebiliyor. Bu uygulama Türkiye’de bir ilk. Amacımız düşük gelirli kadınlarımızın da bireysel emekliliğin nimetlerinden faydalanmalarını sağlamak. En önemlisi de bu sayede düşük gelirli kadınlarımız da yüzde 25’lik devlet katkısından faydalanmış oluyor” bilgisini verdi. 4 BNP Paribas Cardif Yönetim Kurulu Başkanı ve Üst Yöneticisi Pierre de Villeneuve, Türk pazarına 200 milyon Avro yatırım yaptıklarını ve yatırıma devam edeceklerini açıkladı. Hürriyet’teki habere göre Villeneuve, yeni bir bireysel emeklilik şirketi alabileceklerinin de sinyalini verdi. Türkiye’nin de içinde bulunduğu 36 ülkede faaliyet gösterdiklerini, özellikle Avrupa, Latin Amerika ve Asya’da güçlü konumda olduklarını belirten Pierre de Villeneuve, dünyada sundukları işsizlik, kredi gibi koruma sigortaları ile kişileri teminat altına aldıklarını, bireysel emeklilik sistemi ile de emeklilik planları sunduklarını kaydetti. Bulut’ta mağaza TTNET, yazılım mağazası PlusClouds’la müşterilerine hizmet sunmaya başlıyor. Ekonomi Servisi TTNET, işletmelere iş süreçlerini internet üzerinden 7/24 yönetme imkânı sunan, hız, verimlilik ve maliyet avantajı sağlayan PlusClouds uygulamasını hayata geçirdi. Yazılım mağazası PlusClouds’ta bulut bilişim çözümleri ile 14 farklı kategoride 90’a yakın teknoloji uygulaması bulunuyor. PlusClouds yazılım mağazası, hukuk, kamu, IT, eğitim, sağlık, ticaret gibi farklı sektörlere yönelik yazılımlara ev sahipliği yapıyor. Efatura Platformu, kurumsal kaynak planlaması çözümü Netsis ERP ve online toplantı servisi Toplante de sunulan diğer çözümler arasında yer alıyor. TTNET Genel Mü dürü Abdullah Orkun Kaya başta KOBİ’ler olmak üzere tüm işletmelere avantaj sağlayacağını söyledi. Kaya, “Türkiye’nin kalkınmasında önemli bir yere sahip tüm kurumlar altyapı ve donanım masrafı yapmadan, ‘kirala ve öde’ modeli ile ihtiyaç duydukları yazılımları bulut teknolojisi üzerinden kullanarak maliyet avantajı sağlayacak, verimliliklerini artıracak ve iş süreçlerini kolaylaştıracak” dedi. Özel sektörün dış borcu korkutuyor Viko ve Panasonic güçlerini birleştirdi Ekonomi Servisi Panasonic ve Viko’nun kasımda başlayan ortaklık süreci karşılıklı imzaların atılmasıyla tamamlandı. Viko’un yüzde 90 hissesi Panasonic bünyesine katıldı. Viko Kurucu Ortağı Cahit Durmaz, “Panasonic ile ortaklığımızın Viko ürünlerini dünya pazarlarına sunmada büyük avantaj yaratacağına inanıyoruz. Alçak gerilim sektöründe dünyanın bir numarası olmayı hedefliyoruz” dedi. Panasonic Eco Solutions Şirketi Başkanı Tamio Yoshioka “Bu ortaklıkla Rusya, Ukrayna, Orta Asya, Ortadoğu, Afrika ve Avrupa pazarındaki konumumuzu güçlendireceğiz” diye konuştu. Ekonomi Servisi Özel sektörün yurtdışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu, ocak sonu itibarıyla 2013 yıl sonuna göre 0.5 milyar dolar azalarak 155.9 milyar dolar oldu. Kısa vadeli kredi borcu (ticari krediler hariç), 2013 sonuna göre 1.3 milyar dolar azalarak 39.9 milyar dolar olarak gerçekleşti. Merkez Bankası verilerine göre, bir önceki yıl sonuna göre bankaların kredi biçimindeki borçlanmaları 68 milyon dolar arttı. Özel sektörün yurtdışından sağladığı toplam kredi borcu, ocak sonu itibarıyla kalan vadeye göre incelendiğinde, 1 yıl içinde gerçekleştirilecek olan anapara geri ödemelerinin toplam 70.6 milyar dolar tutarında olduğu gözlendi. Başbakan her vesile ile ekonomideki başarılarının başına bölünmüş yolları koyuyor. Bilinçaltında hep bölünme olduğundan ve milletin bölünmesi, kutuplaşması üzerine bir siyaset yaptığından bölünmüş yolları bölünmüş milletin simgesi haline getiriyor. Yugoslavya parçalanmadan önce muhteşem bölünmüş yollar ve otoyolları ile övünüyordu. Ama ekonomide rakamlara bir başka gözle baktığımızda AKP’nin ekonomideki iddialarıyla vatandaşı yanılttığını görüyoruz. gelir havuzunda AKP ciddi para kullandı AKP öncesi 56 yıl ve 42 hükümet döneminde kullanılan para şöyle (milyar dolar): Alınan iç borç 95 Alınan dış borç 130 Özelleştirme geliri 8 Toplanan vergi 542 Toplam girdi 775 AKP (20022012 döneminde) kullanılan para (milyar dolar): Alınan iç borç 134 Alınan dış borç 207 Özelleştirme geliri 38 Toplanan vergi 1.100 Toplam girdi 1.500 56 yılda kullanılan para 775 milyar dolar, 10 yılda ise 1.5 trilyon dolar. Bu çok büyük bir fark. Bunda küresel ekonomideki paranın bollaşmasının elbette rolü var. Burada önemli olan kullanılan paranın tutarından ziyade kullanılma biçimi. lAileler borçlandı bu paraları Toplam Bölünmüş Yollar ve Bölünmüş Millet da paranın bol olduğu, sahte mutluluk yaratan bir dönemdir Dünyada bollaşan para gelişmekte olan ülkelere ve tabii ki bize de geldi. Bu bol para (likidite), AKP döneminde ithalatın ve tüketimin artmasına sebep oldu. Gelen paranın büyük bölümü yatırımlara, yüksek teknolojik ürünlerin üretimine, katma değer yaratacak alanlara gitmedi. Bu paralar verimsiz bir şekilde maalesef harcandı. Bu bol para bizde dış ticaret açığına, dolayısıyla cari açığa yol açtı. Cari açığın GSYİH’ye (gayri safi yurtiçi hasıla) oranı yüzde 8 oldu. Bu önemli bir oran! Dış borç 2002’de 110 milyar dolar iken 2013’te 380 milyar dolara çıktı. 20032013 dönemi dünya tüketimde harcadılar. lÖzel sektör borçlandı bu paralarla genellikle tüketime yönelik yatırım yaptı. lDevlet ise borçlanarak yapılan ithalat, yatırım ve tüketim işlemlerinden vergi topladı. olanaklarının ortadan kalktığını gösteriyor. KP öncesi ve AKP dönemi ekonomik göstergeler oldukça farklılık gösteriyor AKP öncesi dönemde: Ortalama büyüme oranı (56 yıllık) Yüzde 5.1 Birikimli cari açık (19502002) 44 milyar dolar Cari açık dünya sıralamasındaki yerimiz 41. sıra Dış ticaret açığı (19232002) 246.9 milyar dolar 2002 imalat sanayisinin milli gelir içindeki payı Yüzde 18 1990 dünya imalat sanayii ligindeki sıramız 13. sıra 2000’de dünya imalat sanayii ligindeki sıramız 15. sıra AKP döneminde: Ortalama büyüme oranı Yüzde 5 Birikimli cari açık 333 milyar dolar Cari açık dünya sıralamasındaki yerimiz 8. sıra Dış ticaret açığı 587 milyar dolar 2012 imalat sanayisinin milli gelir içindeki payı Yüzde 15.6 2012’de dünya imalat sanayii ligindeki sıramız 15’ten aşağı Devam edeceğiz… A SERBEST PİYASA ALIŞ ABD Doları Avro İngiliz Sterlini İsviçre Frangı 24 Ayar Altın Cum. Altını 2.2170 3.0890 3.6830 2.5320 97.90 643.14 SATIŞ 2.2210 3.0920 3.7000 2.5470 98.30 656.76 Hane halkı borcunun harcanabilir geliri içindeki nispi payı 2000’lerde yüzde 3 iken bugün yüzde 60’lara geldi. Tüketicilerin bankalara olan borcu 2002’de 2.2 milyar TL iken 2012’de 201 milyar TL’ye arttı. Tüketicilerin kredi kartı borçları ise 2002’de 4.3 milyar TL, 2012’de 72.2 milyar TL’dir. Ailelerin 100 TL geliri içinde borç tutarı 2002’de 4.7 lira, 2012’de 48 lira olmuştur. Görüldüğü gibi tüketicilerin kredi borçları ciddi bir oranda artmış bulunmaktadır. Bu da aile masrafları için gelirlerin azaldığını ve tasarruf yapma Hane halkının borcu arttı MERKEZ BANKASI CİNSİ 1 ABD DOLARI DÖVİZ ALIŞ SATIŞ 18 MART 2014 EFEKTİF ALIŞ SATIŞ 2.2216 2.2256 2.2200 2.2289 1 AVUSTRALYA DOLARI 2.0118 2.0249 2.0025 2.0370 1 DANİMARKA KRONU 0.41301 0.41504 0.41272 0.41599 1 EURO 1 İNGİLİZ STERLİNİ 1 İSVİÇRE FRANGI 3.0872 3.0928 3.0850 3.0974 3.6872 3.7064 3.6846 3.7120 2.5342 2.5505 2.5304 2.5543
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle