25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ŞUBAT 2014 SALI CUMHURİYET SAYFA 13 Adalet Verilmez Alınır “Hepimiz Ali İsmail’iz” diyen yüzler, binler Kayseri’ye akın etti. Ama daha da büyük bir kalabalık polis gücü “Hepimiz sanığız!” dercesine, daha önce davrandı... TOMA’larıyla mahkeme çevresinde mevzilendi. Çevik Kuvvet demeleri boşuna değil. Ali İsmail’in anası babası kardeşleri ile avukatları bağırıyordu: “Onu elimizden aldınız. Adaleti alamayacaksınız!” Aslında, ülkemizdeki her yurttaşın amacı “Adaleti almak”. Ama İktidarın vermeye niyeti yok! Eğitimi, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan... Ulaşımı, Ulaştırma Bakanlığı’ndan... Adaleti de Adalet Bakanlığı’ndan almak mümkün görünmüyor. Adaleti almak demek... Bazı yüksek bürokratları, bakanları ve hatta Bilal’i bile vermek demek. Baba yüreği. Mümkün mü bu? “Dinleyen söyleyenden arif gerek..” eskilerin sözü böyle! Bunu “Okuyan yazandan arif..” diye de söyleyebiliriz. Cuma yazısında, “Kâh çıkarım” diye başlayan Nesimi’nin ünlü beytini, “Gökyüzünden yeryüzüne” değil, yine “Gökyüzüne inerek” aktarmışız. “Aslında o da olabilir... Gökyüzü kat kattır!” da denebilir. Şimdi çok yaygın da olsa “zırva” ne yazık ki “tevil” götürmüyor!” HHH Bir başka eskiler sözü ile devam edelim: “İnsanı kâmil olmaya, lazım olan irfan imiş!” Cumhuriyet gazetesi de gücünü, 90 yıldır, hem arif, hem de Okuyan Yazandan Arif... yeterince olgun ve irfan sahibi olan okurundan alıyor. O günkü yanlışı zarif yorum ve latifeleriyle düzelten değerli okurlar Yıldıray Erdener, Ersen Tanyar, Mahmut Sarı, Latif Özer, Yaşar Atilla, Altay Çokaktaş, Cevat Eran ve daha nicesine teşekkürler. Nesimi inancından dolayı 1401 yılında Şam’da derisi yüzülerek öldürülmüş halk ozanı. Ünlü türküsü 6 asırdır, hâlâ dillerdedir: “Men melanet hırkasını, kendim geydim eynime, Ar ve namus şişesini, taşa çaldım kime ne. Gâh çıkarım gökyüzüne, seyrederim âlemi, Gâh inerim yeryüzüne, seyreder âlem meni. Ey Nesimi, sorsalar ki, yarin ile hoş musan, Hoş olayım olmayayım, o yar menim, kime ne. Haydar Haydar, o yar menim, kime ne”... HHH Keşke, Sayın Başbakanımız, Recep ayı yerine Haydarpaşa garında falan doğsaydı ve adı Haydar olsaydı... Ve ona sabah akşam bu türküyle seslenebilseydik: “Haydar Haydar o yar menim kime ne O can menim... O şarap menim kime ne”!.. Stres Ülkesi!.. El ele, kol kola askerlere, gazetecilere, yazarlara, siyasetçilere, bilim insanlarına, muhaliflere, kısaca kendinden olmayanlara zulüm, işkence, baskı yap, cezaevlerinde süründür, şimdi birbirini ye. İktidar cemaat kapışması, bütün kumpası, sahteciliği, kalleşliği ortaya döktü. Gerçekler gün gibi ortada. Halkın gözünde “asrın davaları” dedikleri tezgâhlar açığa çıktı. Sivil darbeciler anlaşıldı. Kendileri itiraf ediyor; suçsuz günahsız insanların çektiği eziyetleri, sağır sultanlar bile duyuyor artık. Medyalarından birbirlerine yönelik öfke nöbetlerini izliyoruz, “kullanışlı aptallar” yakıştırmalarını. Cemaat saflarından hükümet cephesine zıplayanlar için, “Beni kafeslediler” itiraflarını... Televizyon ekranlarında, ar damarları çatlamamış gibi, “Ben de hukuksuzlukları dile getirmiştim” yalanlarını... HHH Şimdi yeni bir beslenme diyetine girdiler. Birbirlerini yeme, bitirme savaşı bu. Ülkenin bağırsaklarını temizliyorlardı bir zamanlar, şimdi hazım sorunuyla yediklerini kusuyorlar. Pis kokuyor ortalık... Ne kadar da ilginç? Ülkenin Genelkurmay başkanını terör örgütü yöneticisi yapanlar, hükümeti, “iktidarı yönlendiren oligarşik yapı” diye suçluyor bugün. “Hizmet camiasının” terör örgütü kapsamına alınması yönünde, “şartların olgunlaştırılmak istendiğine dair şüphelerin güç kazandığını” savunuyor. Vah ki vah! Bumeranglar havada uçuşuyor. Eh AKP cephesinin de altta kalır yanı yok. Paralel yapının inlerine girme beyanından tutun da “örgüt, çete, darbeci, casus, in, Haşhaşi, ananas cumhuriyeti, âlim müsveddesi, içi boş veli, sahte peygamber, kula kulluk yapanlar”a uzanan bir söylem... HHH Nereye ulaştık? Ucube bir yönetimin pençesinde yeni olaylara gebe bir Türkiye fotoğrafı var karşımızda. “Cemaat mensubu”, “örgütçete elemanı” olarak bugün oradan oraya sürdüğü polisleri, düne kadar Gezi eylemlerinde “destan yazdılar” diye göklere çıkaran, paralel yapının savcılarını yüceltip sırtını okşayan bir anlayışa ne denebilir?.. Ama asıl önemlisi sarsıcı gerçekler. Ölüm var ortada çünkü, Gezi olaylarında hayatları söndürülen gençler. Döve döve öldürülen Ali İsmail Korkmaz’lar, üç metreden ateşlenen kurşunlarla yaşamını yitiren Ethem Sarısülük’ler.. Dünkü davada İsmail’in annesi haykırmış polislere, elinde çocuğunun fotoğrafıyla, “Gözlerime bakın” diye. Bakamazlar! Döverken “İyi stres atmışlar” çünkü. Bu ölümlerin, cinayetlerin, hukuksuzlukların, adaletsizliklerin hesabı verilmeden, bütün bir ülke stres altında kalacaktır oysa... İmanlı Mekânlar Uzgörü... Demek ki “Okyanus öteleri” Kandil’den daha net görünüyor. Cemil Bayık, gazeteci Ruşen Çakır’a “Cemaatin arkasında Amerika var!” demiş ve eklemiş: “ Hedef Erdoğan’dan kurtulmak!” Kandil rakımı çok yüksek bir dağ. Çok uzaklar, ön arka sağ sol, her yer görülebiliyor. PKK’li Bayık.. Bakmışken “PKK’nin arkasında kim olduğuna” da bir baksa! Çamlıca’daki aile boyu villa grubu biliniyordu. Urla’da da çifter olanları ortaya çıktı. Şimdi de ON ADET VİLLA daha. Bu kez Çatalca’da. Ülkemiz deprem kuşağında; riski dağıtmak gerek! ÇİÇEklİ Ne demişler? “Dünyada mekân, ahirette iman!” SİtEm İmam da o, hatip de... Mekân bolluğu, imanın da gaCHP’li Kamer Genç, bir rantisi! kokteylde, Onursal Yargıtay C. Baş Tutukluluk süresinin 5 yıla indirilmesi bir tür örtülü af! ılaştı. Eskiden ölçü “Şişli’de bir aparsavcısı Vural Savaş ve eşiyle karş Ve Başbakan’ın Gülen’e karşı, sempati ve destek kazanma i cidd , Bey tıman Yok ise halin duman!” idi. Bilinen teklifsiz haliyle Kamer taktiği. in eşin ve ş’ın Sava l Vura Hazım Körmükçü “Lüküs lı ve mesafeli tavır Son gülen bakalım kim olacak. Hayat”ta reçeteyi böyle vermişti. yanına gitti. Bunun için seçimleri, ülkeye demokrasi ve adalet gelmesini anlatini ettiğ ir takd ve i Şimdilik “Haberleri” yazılıyor. iğin sevd l nası Onu bekleyeceğiz. adı. başl a İleride bu dönemin trajedisi may mıyoYıllarca birlikte çalıştığın ve atadığın Genelkurmay Başkanı’na ve belki opereti de yazılır. Vural Savaş, elini kaldırıp “Sus, inan i: kest “terör örgütü lideri” damgası vurulmasına seyirci kalmış olnü sözü diye Ama kesin olan, “İddianamesi” !” sana rum manın bir açıklaması ve cezası olmalı. ile “Kararı”nın da mutlaka yaKamer Genç şaşırdı: Olacak da! zılacağı. “Nasıl yani?” diyecek oldu. “En fazla 5 yıl sınırı” bir tür gelecek planlaması da olabilir. Başroldeki de bunu biliyor. Vural devam etti Dönüp dolaşıp, yargıya ve yaMüebbetlik, ağır cezalık bir yığın suç işlendi. “Sevseydin eğer, beni de bir salara, ayar üstüne ayar çekmeye Ülkenin askeri sırları, sayısız kamu işletmesi, hazinesi talan edildi, ettirildi... kere olsun çiçek sulamaya çabalaması bu yüzden. götürürdün!” 5 yıl tutuklu kalıp çıkmak bir tür hayat garantisi! CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’a çelme takılacağı belli idi. Siyaset, bu kadar etkin / etkili muhalefeti de milletvekilini de kaldırmıyor. “ Başbakan’a böyle can sıkıcı soruları sormanın ve can yakıcı sorunların üstüne gitmenin bir bedeli var” dediler. Belli ki onu ödetmeye yö Umut Oran... neldiler. Arabası yerine, Allah korusun, kendisi de darp edilebilirdi. Soru önergelerinin internet sitesinden silinmesi yerine, bir yerlere sahte CD’ler de yüklenebilirdi. CHP’de başka “can sıkıcı milletvekilleri” de var. Onlar da dikkatli olmalı. Geçen seçimler öncesinde MHP’li milletvekillerine kurulan tuzak unutulmamalı! Ak Yasa Kara Gün İçin ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Ankara’da ‘SanatHukuk Buluşması’ ve Metin Feyzioğlu Bundan iki hafta önce Ankara’da Türkiye Barolar Birliği’nin çatısı altında, “HukukSanat Buluşması” düzenlendi. Tüm gün süren sunum ve tartışmaların yanı sıra Sanatçılar Girişimi, Tiyatro Platformu ve TOBAV başta olmak üzere, sanat kurumları ile TBB arasında bir güçbirliği deklarasyonu ve işbirliği protokolü imzalandı. Atılan bu son derece önemli adımı biraz daha açmak istiyorum. TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, konuşmasında sanata değer vermeyen toplumların hiçbir alanda ileri gidemeyeceklerini ısrarla vurguladı. Kendisine de bu başlıkla yapılan girişimin bazı çevrelerce “Şimdi her şey bitti de bunun sırası mı efendim?” diye dudak bükülerek bakıldığını ama işin özünde sanatsız ne ekonominin, ne adaletin, ne de genelinde ülkelerin gelişebileceğini en güzel sözlerle aktardı. Ben Feyzioğlu’nun bu sözleri samimiyetle sarfettiğine şahsen ikna oldum. Açık konuşalım mı? Sanmayın ki siyasi ortamımızın sanata hak ettiği değeri vermeyişi, yalnız AKP dönemi ile sınırlı. Maalesef Feyzioğlu’nun dile getirdiği sözlerin benzerini geçmiş dönemlerde de pek duyamadık. Evet tabii ki belki dünyada hiçbir hükümet, AKP kadar açıkça sanata ve özgür düşünceye karşı düşmanlık beslemedi, onu doğrudan hasmı ilan etmedi, sanatçıları hedef göstererek aşağılamadı. Ama hiçbir geçmiş hükümet de sanata hak ettiği bütçeleri vermedi, Türkiye’nin hiç olmazsa onurunu kurtarmak üzere ülkenin ilk resmi “Modern ve Çağdaş Sanat Müzesi”ni kurmadı, sanatçıları gösteriş ve açılışlar dışında adam yerine koyarak sorumlu noktalara taşımadı, bu koca alana “benimle ilgileniliyor” duygusunu hissettiremedi. Hem de Talat Halman, Ercan Karakaş, Fikri Sağlar, rahmetli Ahmet Taner Kışlalı veya rahmetli İsmail Cem gibi son derece değerli temsilcilerimizin kültür bakanı olmalarına rağmen! Dolayısıyla Feyzioğlu’nun girişiminin AKP’nin sanata yönelik saldırılarının ötesinde de bir anlamı var. Toplantının açılışına ayrıca Ataol Behramoğlu ve Orhan Aydın gibi isimlerle Barış Atay gibi genç sanatçılarımız da yaptıkları çarpıcı konuşmalarla damga vurdular. Yıllardır beraber mücadele verdiğimiz, Sanatçılar Girişimi, UPSD ve diğer kurumlardan sanatçı dostlarımızla olan kararlı tavrımızın bizler için temsil ettiği eşsiz değeri artık herkes anlamıştır. TBB’de yaptığım konuşmada birçok konuyu vurguladım. Zaten bir sanatçı olarak yıllardır sınırlarımı aşarak hukukun resmen içinde yaşadım. TCK’den 163. maddenin çıkarılmaması için yaptığımız 198890 arası kampanya, UPSD’nin sanat ortamımız için hazırladığı yasa tasarısı, CHP için hazırlanmasına ön ayak olduğum ve tamamladığım tüzük çalışması ve süren davalar hakkında (ErgenekonBalyozŞike) masa başında geçirilen yüzlerce saat... Bugün ise artık sanatçı olarak bizlerin devletle tek ilişkisi, ondan bize gelebilecek büyük zararların durdurulmaya çalışılmasından ibaret olan noktaya kadar gerilemiş! Hangi kitabımız toplatılacak, hangi Anadolu kentinde hangi oyun sansür yiyecek, hangi resim sergiden indirilecek gibi sorular! İlk olarak Türkiye’de STK’leri, sendikaları, sanatçılar ve yazarları 12 Eylül sonrası bir araya Taban Operasyonu getirmişti. Yıl 1993’tü. Erdoğan ve Gökçek’in hükümranlıkları henüz başlamamıştı. Toplumu “birleşin yoksa felaket geliyor” diye ikaz etmekten bitap düşmüştük. Sonra kendi bölgemizdeki değerli arkadaşlarımız bile bize kulak asmayınca, o seçimler kaybedildiği gibi, adım adım özgürlük sınırlarımızı kaybederek bugünlere kadar geriledik. Sanat ise maalesef yanlış politikacılar elinde muhalefet düzeyinde bile savunulamadı: “Aman şimdi içki yasaklarına karşı konuşmayalım, laikliği içkiye indirgemiş oluruz” diyen özürlü düşüncesiz zihniyet aynı şekilde “Aman şimdi erotizmi savunmayalım, sonra bize laiklik edepsizlik mi derler” şeklinde basiretsiz duruşunu sürdürdü. Siyasi sınırlarımız geriledikçe geriledi. Adam öldürmenin her saat yayımlanabildiği, ama rakısigara içmenin, öpüşmenin yasaklandığı aptal kutularına hapsedildik. Dile getirdiğim son vurgu şuydu: Bu “Hukuk Sanat Buluşması” daha önce gerçekleşebilseydi, mesela belki “İnsanlık Anıtı”nın yıkılması bu kadar kolay gerçekleşmeyebilirdi. Tiyatrolara karşı yaşanan sansür ve kıyım bu kadar geçiştirilemezdi. Tepki başka düzeyde olurdu! (Veya mesela ben bıçaklandıktan sonra Baro, o davayı ilgisizce uzaktan süzeceğine, avukat tahsis edebilir, konunun örgüt bağlantılarına inilmesini sağlayabilirdi.) Metin Feyzioğlu, son günlerde herkesin izlediği kritik önemli çıkışlar yapıyor. Ne ilginçtir ki, kendisini en çok desteklemesi gereken kişi ve kurumlar açığını aramakla meşguller. Allah akıl fikir versin! Bu konu hakkında söylenecek çok şey var... HARBİ SEMİH POROY BULMACA BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com SEDAT YAŞAYAN ACI KAYBIMIZ Cemiyetimiz üyesi, sürekli basın kartı sahibi, değerli meslektaşımız CENGİZ YARBAĞ 2 Şubat 2014 Pazar günü vefat etmiştir. Kaybı topluluğumuzda üzüntü yaratan Yarbağ’ın cenazesi 4 Şubat 2014 (bugün) Salı günü öğle namazının ardından Ataköy 5. Kısım Camisi’nden alınarak Topkapı Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. Cengiz Yarbağ’ı sevgi ve saygıyla anarken, ailesine, basın topluluğuna başsağlığı dileriz. TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ YÖNETİM KURULU SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Sac üze 1 rinde pi 2 şen yufka yı çevirme 3 ye yarayan 4 tahta araç. 5 2/ Bir şeyin 6 esas tutulan yüzü... Ja 7 mes Came 8 ron ’un ün 9 lü bilimkurgu filmi. 3/ 1 2 3 4 5 6 7 8 9 Bir çalışmaya 1 E L L İ A L T I yardım sağlamak 2 P U A N T E R S için düzenlenen 3 A L G U G İ Y A eğlentili toplantı... 4 N U A R A B A K Fas’ın plaka imi. R E F L Ü İ 4/ Tarımda kulla 5 Y 6 Ö D M O N E N nılan azotlu gübF A re... Aruz ölçüsün 7 L İ B E R O V E L OD R OM de, uzun okunma 8 sı gereken bir he 9 Ş A N Z A İ R E ceyi kalıba uydurmak için kısaltma. 5/ Atın eşkin yürüyüşü... Eski dilde yılan. 6/ Tatlı su ıstakozu. 7/ Rütbesiz asker... “Altın Oran” da denilen, yaklaşık 1.61 değerindeki sayıya verilen ad... Myanmar’ın (Birmanya) eski başkenti. 8/ Afrika’da bir ırmak... Ekmek parçası, lokma. 9/ Anayurdu Orta Amerika olan, kavuna benzer bir meyve. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ “Akparmak” da denilen ve şarap yapımında kullanılan beyaz bir üzüm cinsi. 2/ Teklif... Yüzeni içeriye çeken deniz akıntısı. 3/ İskambildeki dört işaretten her birine verilen ad... Bir nota. 4/ Dansta erkeğe eşlik eden kadın.., Yumurtadan yeni çıkmış civcivin ağzının kıyısında bulunan ve sonradan kaybolan sarı renk. 5/ Muşmulaya benzer bir meyve... İslam dinine göre haram sayılan faiz. 6/ Töre, gelenek... Bir zaman birimi. 7/ Bir gıda maddesi... Küba’nın başkenti. 8/ Denizcilikte, tören için mürettebatın küpeşte boyunca düzenli biçimde dizilmesi. 9/ Sergen... Tavana yakın küçük pencere.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle