04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL … Bakanlar Kurulu’ndan sonra hükümet sözcüsüne açıklattığına göre: 7 bin kişiyi dinleten savcı ile dinleme izni veren hâkim bağımsız yargıya mensup oldukları için hükümetin bunları etkilemesi ve ne yaptıklarından haberdar olması mümkün değilmiş! Raftaki bu yalancı dolmayı kamuoyu önüne koyan sözcü Arınç’ın hükümetini savunmayı içeren bu sözlerine ancak yandaş saftirikler inanabilir. Türkiye’de bu iktidarın gerçekleri saptırma sanatındaki ustalığı bu kez de sahnede. Uçan sineğin kanat seslerinden bile bilgi sahibi olduğunu iddia eden bir hükümetin bu açıklamalarına inanacak mantık ve insaf sahibi tek bir birey bulamazsınız. Bu nasıl bir ikiyüzlülüktür yarabbi; bir değil beş on kez açıkladığı sözde gerçekleri, bir süre sonra halkın gözünün içine bakarak yalanlayan böyle bir iktidar ve liderini dünyanın beş kıtasında arasanız bulamazsınız. HHH Şimdi ne diyor? 2011’den beri Tevfik İslam diye tanımlanan, var mı yok mu fazla bilinmeyen bir terör örgütüyle ilgili, tabii yine imzasız bir ihbar üzerine savcının 7 bin kişiyi, üstelik mahkeme kararı ile dinlettiğinden her yerde gözü ve kulağı olan bu hükümetin haberi yokmuş... Şimdi kıyameti koparıyor. Ama fırsat bu fırsat 17 Aralık’tan beri üstünü örtmeye azmettiği ne kadar yolsuzluk ve rüşvet olayları varsa bunları paralel yapıya (Gülen cemaatine) yüklemeye… ... Ve hükümete sıçralayan mangırsal rüşvet iddialarının uydurma olduğunu bu son vesile ile kanıtlamaya hevesli iki iktidar borazanı yandaş gazete Başbakan’ın paralel yapıyla ilgili iddialarını desteklemek görevini bir kez daha üstlenmiş görünüyorlar ve... ... Önceki gün yapılan açıklamalar dikkate alındığında 7 bin kişiyi dinlemeyi içeren bombanın kimin kucağında patlayacağını kestirmek olanaksız. HHH Zira; Selam Terör Örgütü soruşturmasını başlatan savcı Adnan Çimen, aynı gün 7 bin kişinin dinlendiği haberini kıvırmadan, kimi sözde mazeretler ileri sürmeden yalanladı. Dinlendiği iddia edilen kişilerin birinin bile bu dosyada yer almadığını söyledi. Bir. İki: Daha önemlisi ancak kendine güveni olan insanlara özgü bir davranışla savcı; HSYK’den iddiaları incelemesi için müfettiş istediğini söyledi. HSYK de başlattığı incelemeyle gerçekleri arayacak olursa, ola ki savcının açıklamalarını doğrulayacak öğelere ulaşabilir. Üç: Skandalı ortaya atan iki gazetenin sorumlularına savcının, hâkimden bu dinlemeler için talep ettiği iznin ve mahkeme kararının metnini neden yayınlamadıkları soruldu TV’lerde. Soruya, hâkim kararı metninin ellerinde olduğunu ve yayınlayacaklarını söyleyerek, yanıt veremediler. Peki, dinlemelerin tapeleri var mıydı? Yanıt: Var diyorlar ama bizde henüz yok! Bir iddia öyle ki iki gazete dinleme skandalını paralel yapı diye anılan cemaate yüklediler manşetlerinde ve lakin skandal iddiaları doğrulayacak tek bir belgeyi dün de yayımlayamadılar... Ama burası Türkiye... Ergenekon ve Balyoz davalarında gerçek olmayan olayları doğru ve yaşanmış gibi yansıtan düzmece nice belgeler, tapeler gördüğümüz için… Bir de bakarsınız soruşturmayı yürüten savcının bile bilmediği bir dosya çıkarılabilir piyasaya. Ya HSYK incelemeleri savcının açıklamalarını doğrularsa... Kim ya da kimler ayıklayacak pirincin taşını! Başbakan düşünsün... HHH Şu hale bakın. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, son skandal patlak verince “Peki, ama 7 bin kişi dinlenirken hükümet o sıralarda neredeydi?” diye haklı bir soru yöneltti. Sözcü Arınç, espriden hayli yoksun yanıtında muhalefet liderinin “Mükemmel bir açıklama yaptığını” söyleyerek Kılıçdaroğlu’nun sorusunu alaya aldı, “Hükümet buradaydı ama savcı ve hâkimin yaptıklarından haberdar olmasının olanaksızlığından” söz etti. Oysa: CHP aylar öncesinden parti merkezinin dinlendiğini çok kez açıkladı. Başbakan işitmezlikten, bilmezlikten geldi. Kös dinledi ve... ... Bir gün AKP Grubu’nda Kılıçdaroğlu’nun dinlendiğinden haberi ve günü gününe bilgisi olduğunu ağzından kaçırdı: “Kılıçdaroğlu’nun nefes alışlarını bile izlediklerini” söyleyiverdi. Şimdi TV’lerden, hükümet sözcüsüne başta CHP ve bir yığın Rus salatası misali birbiriyle ne fikren ne de şeklen ilgisi olmayanların karışımı dinlenenler listesinden haberleri olmadığını; üstüne üstlük bu konuda sorumluluğun savcı ve hâkimde olduğunu içeren hükümet görüşünü gönül ve vicdan rahatlığıyla kamuoyuna açıklayabiliyorlar. HHH Yıllarca insanların konuşmalarını suçlamaya göre yeni baştan düzenleyenlerin varlığına ses çıkarmayan Başbakan ile, aynı biçimsellikte bir olay, oğlumuz Bilal’la yaptığı, üstelik evindeki paraları dağıttıktan sonra kalan 30 milyon Avro’dan gece karanlığında kurtulmasını salık veren telefon konuşma tapesi internete düşünce bu konuşma ahlaksızca montajdır diye feveran eden Başbakan aynı insandır. CHP’den ‘Alo Cemil’ tepkisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ’nun, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’a “paraları sıfırlama” talimatı verdiği iddia edilen ses kayıtlarını grup toplantısında dinletirken, Meclis TV’nin yayınını kesmesine CHP sert tepki gösterdi. Grup toplantısının ardından TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve Meclis TV yönetimi ile görüşerek kararı protesto eden CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, “Meclis Başkanı’nın konuşmalarından anladık ki talimatı veren kendisi. Türkiye’de Alo Fatih hattından sonra Alo Cemil hattı kurulmuştur” dedi. Meclis TV’nin CHP grup toplantısının TayyipBilal Erdoğan tapelerinin yayınlandığı bölüme “sansür” uygulaması üzerine, CHP grup toplantısının ardından İnce ve bir grup CHP milletvekili, Meclis TV bürosuna giderek, “yayını kesme talimatını” kimin verdiğini sordu. İnce’nin verdiğ bilgiye göre Meclis TV yöneticileri “Genel sekreter” yanıtını verdi. Daha sonra Çiçek’i ziyaret eden İnce, protestolarını ilettiklerini belirtti. İnce, şu şunları söyledi: Erdoğan’ın ‘paraları sıfırlama’ talimatı GÜNDEM verdiği iddia edilen kayıt grupta dinletilirken Meclis TV yayını kesti ‘Oyun bitti, suçüstü yakalandılar’ AYŞE SAYIN ANKARA CHP, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet opesyonuyla ilgili polis fezlekelerindeki iddiaları kitapçık halinde bastırırken internete düşen ses kayıtlarını da “Oyun bitti. Suçüstü yakalandılar” başlığıyla iki ayrı CD halinde hazırlayıp parti örgütleri ve milletvekillerine dağıttı. CHP’nin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’a “paraları sıfırla” talimatını verdiği iddia edilen ses kaydını da ayrı bir CD halinde hazırlayıp parti örgütlerine dağıtacağı bildirildi. Başbakan Erdoğan’ın, oğlu Bilal Erdoğan’a 5 ayrı evdeki “paraların dışarıya taşınarak sıfırlanması” talimatı verdiği iddiası da CHP “Meclis Başkanı’nın konuşmalarından anladık ki talimatı veren kendisi. Alo Abdullah, alo Cemil hattı artık Türkiye’de geçerlidir. İnternette 2 milyon kez izlenmiş bir görüntüyü anamuhalefet partisinin Genel Başkanı konuşurken sansürlemek kimsenin haddi değildir. Ey Meclis Başkanı: Erdoğan’ın ortağı mısın, yasamanın başı mısın? Bu sansürlemenin batarafından TBMM’ye taşındı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Erdoğan tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığ’na verdiği soru önergesinde bazı işadamlarına “para aktarılıp aktarmadığı” konusunda bilgi isteyerek telefon kayıtlarına ilişkin bilgiler yanısıra “Faik I. kimdir, siz veya oğlunuz Bilal Erdoğan tarafından 1 milyon Avro (borç) verildi mi? İşadamları Faruk K. ve Mehmet G.’ye 17 Aralık’tan sonra herhangi bir para aktarıldı mı? İşadamı Ahmet Ç.’ye 25 milyon Avro aktardınız mı” diye sordu. Erdoğan’ı istifaya çağıran Oran, “Siz ve birinci derece yakınlarınızdan herhangi birisi Şehrizar Konakları’ndan ev satın aldı mı” sorusunu da yöneltti. mi susturacaksın ben susturayım?’ demişti. Başbakan, Meclis Başkanı’nı da susturabiliyor” görüşünü dile getirdi. İnce, Erdoğan’ın CHP’lilere “cibilliyetsizler” diye hakaret ederken yayınlandığını ifade etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de “Kılıçdaroğlu’nun konuşması değil 76 milyonun vergileriyle yayın yapan milletin sesi kesilmiştir” dedi. şıysan, sen de Recep Tayyip Erdoğan’ın ortağısın o zaman. Medyaya sesleniyorum, yapmayın, siz de suç ortağı olmayın.” Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan İnce, Çiçek’in yayın kesilmeye “RTÜK Yasası’nın 8. maddesini göstererek, dolandığını” belirtti ve “Başbakan, Meclis Başkanı’na ‘Bunu sen Gerekçe RTÜK Yasası Mustafa Balbay, Fatih Hilmioğlu’ndan sonra Engin Alan’la görüştü Gül’e Silivri çağrısı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Balyoz Planı davasında aldığı 18 yıl hapis cezası onanan MHP Milletvekili emekli Korgeneral Engin Alan’ı Sincan Ceza İnfaz Kurumu’nda ziyaret etti. Ziyaret sonrası açıklamada bulunan Balbay, bugün (dün) “özgürlüğünün 77. günü” olduğunu söyledi. Cezaevinden çıktığı ilk günlerden beri Alan’ı ziyaret etmek istediğini belirten Balbay şunları söyledi: “Moralini çok yüksek buldum ama olup bitenleri çok kaygıyla izlediğini gördüm. Başbakan’ın olduğu iddia edilen ses kayıtlarını dikkatle izlediğini gördüm. Kendisini bir an önce Meclis’te görmeyi dilediğimi söyledim. Kendisi ‘Aynı statüde olmamıza rağmen Sayın Sabahat Tuncel şu an görevinde, bense demir parmaklıklar arasındayım’ dedi. Türkiye’deki hukuki sürece ilişkin, yakın süreçte özgürlüklerden yana olmayacak bir tablo gördüğünü söyledi. Ama 2014 yılının da çok gerilimli, başladığı gibi bitmeyecek bir yıl olarak gördüğünü de söyledi. Bütün tehlikelerin önüne ‘bölünme’ tehlikesini koyuyor Alan” diye konuştu. Balbay, Balyoz davasından hüküm giyen emekli Albay Ahmet Zeki Üçok’u da ziyaret etti. Balbay, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında da Engin Alan ve Fatih Hilmioğlu’nu ziyaretleri hakkında bilgi verdi. Alan’ın son tapelerle ilgili olarak “Biz çarmıha gerilirken nerelerdeydiniz” dediğini aktaran Balbay, “İktidar koalisyonu içindeki tartışma açılmış davaları çökertti. Bu davaların temeli bazı ÜÇOK’A DA ZİYARET Balyoz davasından hüküm giyen emekli Albay Ahmet Zeki Üçok’u ziyaret ettiğini söyleyen Balbay “Meclis’teki çalışmalardan çok umutlu değiller. Ama Anayasa Mahkemesi’nin bu süreçte belirleyici bir rol oynayacağı düşüncesindeler” dedi. İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba da Balbay’la birlikte Sincan Cezaevi’nde Alan’la görüştü. Uludere Gaz bombalı müdahale MAHMUT ORAL DİYARBAKIR Şırnak’ın Uludere ilçesinde 28 Aralık 2011’de 34 kişinin bombalanarak öldürüldüğü yere yapılan güvenlik yolu nedeniyle yaşanan gerilim sürüyor. Terör örgütü PKK üyelerinin önceki gün Irak tarafından iş makinelerine ateş açması sonucu bölgede gerginlik arttı. Köylüler, olası bir çatışmanın önüne geçebilmek için sınır hattına yürüyerek burada oturma eylemi başlattı. Gece de süren oturma eylemine BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, BDP Şırnak İl Eşbaşkanı Hami Akti ve BDP’li Uludere Belediye Başkanı Mesut Paksoy da destek verdi. Dün sabah bölgede yeniden askeri hareketlilik başlayınca operasyon hazırlığı yapıldığını sanan BDP’liler inşaatı devam eden güvenlik yolunda toplandı. Askerler, gruba dağılmaları uyarısında bulunup, aksi halde müdahalede edileceğini söyledi. Bunun üzerine BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız ve Uludere Belediye Başkanı Mesut Paksoy, komutanlarla görüşmek istediklerini söyledi. Ancak bir komutan, “Gelmeyin, yoksa size müdahale edeceğiz” dedi ve askerler, gruba gaz bombalarıyla müdahale etti. Müdahale sırasında gaz bombası kapsüllerinden biri BDP’li Sarıyıldız’ın başının hemen üzerinden geçerken, 1 gazeteci ayağına isabet eden gaz bombası kapsülüyle hafif yaralandı. Bazı eylemciler baygınlık geçirirken, bazı eylemciler tepelerden yuvarlanarak aşağı düştü. BDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız, “Askerler hedef gözeterek kitleye saldırdı. Bu saatten sonra burada yaşanacak en ufak bir çatışmadan ve can kayıplarından AKP hükümeti ve Şırnak Valisi sorumludur” diye konuştu. Önceki gün iktidarın tam resmi yayın organlarında çıkan binlerce kişinin telefonlarının cemaat kaynaklı olarak dinlendiğine ilişkin haberlerin daha yankısının nerelere kadar ulaşacağı belli olmadan “karşılık” geldi. Bu karşılık hiç de yabana atılacak cinsten değildi. İnternette hızla yayılan ses kayıtlarına göre, hükümet üyelerine yönelik 17 Aralık operasyonu sırasında Başbakan, oğluyla 4 kez konuşuyor. Konuşmaların içeriği çok ciddi iddialara gebe. Başbakan, oğluna geniş bir yolsuzluk operasyonu yapıldığını söylüyor ve evde ne kadar para varsa çıkarılmasını, sıfırlanmasını istiyor. Başbakanlık bu ses kayıtlarının montaj olduğunu açıkladı. Bunu netleştirmek çok zor bir iş değil. Başbakan şüpheleri gidermek istiyorsa bu kayıtların incelenmesini ister; gerçek çok kısa sürede ortaya çıkar. HHH İktidar koalisyonu içindeki kavganın su yüzüne çıktığı günlerde bunun çok uzun sürmeyeceği, sonuçta gücü paylaşan iki hareketin iktidarı kaybetmemek için uzun olmayan bir süreçte barışacağı görüşleri vardı. Buna karşılık kavganın çok derinlerde uzun yıllardır köklendiğini düşünenler, artık geriye dönüşün olanaksızlığına dikkat çekiyordu. İkinci şık kazandı. 1970’li yıllarda filizlenen cemaat hareketinin iktidara gelmek için çizdiği yol şuydu: Seçimlerle uğraşmayalım, devlet kurumları içinde adım adım güçlenelim, devamında iktidarı hiç kaybetmemek üzere elimize geçirmiş oluruz. Erbakan ile başlayan Milli Görüş hareketinin iktidara gelmek için belirlediği yol haritası ise şöyleydi: Dini siyasetin göbeğine oturttuğumuzda sürekli güç sahibi olacağımız bir hareket haline geliyoruz. Halkı adım adım arkamıza aldığımızda sandıktan biz çıkarız, iktidar gücünü tam olarak elimize geçirdiğimizde seçimlerin gerekmeyeceği bir rejim yaratırız. Mutlak iktidar hedefli iki gücün 3 Kasım 2002 seçimlerinde başlayan ortaklığı “zaferle” sonuçlandı. HHH Başkent kulislerinde iki gücün ortaklığının hiçbir zaman “aradan su sızmayacak” yakınlığa ulaşmadığı 2000’li yılların başından beri konuşuluyordu. 12 Haziran 2011 seçimlerinde cemaatin üç haneli rakamlara yakın bir milletvekili gücüne sahip olmak için seferber olduğu, ancak bunu başaramadığı iddia ediliyordu. Bütün bunlara karşın, iktidar pastasının büyüklüğü taraflara yetiyordu. Öyle anlaşılıyor ki, başta Cumhurbaşkanlığı seçimleri olmak üzere yeni dönemde oluşacak güç dengesinde “mutabakat” sağlanamadı. Taraflar bütün silahlarını cepheye sürerek kıyasıya bir savaşa girişti. Bu savaşın kazananı Türkiye olur... AKP gibi bir deneyimi yaşamamız gerekiyordu. Toplumlar, sobanın sıcak olduğunu ancak dokunarak anlar ve ondan sonra önlemini alır. Dinin siyasetin temeline oturtulup Batı’nın her isteğinin yerine getirildiği bir “sistem” içte ve dışta planlanan bir süreçti. “Batıİslam sentezi” diye özetlenebilecek bu deneyimin demokrasi getirmeyeceğini yıllar önce söyleyenler statükoculukla, yeni yüzyılı okuyamamakla suçlanıyordu. Şimdi bu büyük çatışmadan, 12 yıl süren şerden bir hayır çıkarma zamanı... n Baştarafı 1. Sayfada bundan ötesi olamaz dendiği bir anda, hiç beklenmeyen yepyeni bir savaş cephesi açılacak. MUSTAFA BALBAY ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün internet sansürü yasasını onaylamasının ardından AKP’nin jet hızıyla getirdiği Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na (TİB) mahkeme kararı olmadan sansür yetkisi tanıyan düzenleme TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. TİB’e siber bilgiliyle ilgili konularda sınırsız bilgiye erişim yetkisi veren hüküm son dakikada AKP önergesiyle yasadan çıkarıldı. Buna göre TİB, yalnızca mahkemelerce talep edilen trafik bilgilerini isteyebilecek. TİB Başkanı engelleme kararı verdikten sonra 24 saat içinde mahkeme başvurmak zorunda olacak, mahkeme 48 saat içinde karar verecek. Yasada son dakika değişikliği ‘Kutudaki para iade edilmedi’ tapeler ve gizli tanıklar” dedi. Hilmioğlu’nun 6 aylığına özgür olduğuna dikkat çeken Balbay, “Adli tıp raporuyla iyileştiği görülürse bu 6 ay sonunda cezaevine dönecek. İyileşirse cezaevi, kötüleşirse Azrail bekliyor” dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü, “Çankaya’nın gülü hükümete, dikeni topluma değiyor” diye eleştiren Balbay, “Cumhurbaşkanı yasaları onaylıyor, kendince hukuka uygun görmediği düzenlemelerin dü zeltilmesini istiyor. Gerçekten hukuk zemininde kaldığına inanıyorsa, yargı paketindeki özgürlükleri muallakta bırakan, toplum vicdanında kabul görmeyen davalardaki insanların özgürlüğe kavuşması için düzenleme yapılmasını istemeli, yasayı ondan sonra onaylamalı. Silivri dosyası 120 milyon sayfa. Bu davanın çökmesi ve dosyanın arşive kaldırılıp o insanların özgürlüğüne kavuşması gerekiyor” çağrısında bulundu. Haber Merkezi 17 Aralık operasyonu bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evinde bulunduğu belirtilen 4.5 milyon doların iade edilmediği öğrenildi. Savcılık kaynakları, Aslan’dan ele geçirilen paranın adli emanette olduğunu, herhangi bir şekilde iade edilmediğini açıkladı. Aslan’ın avukatı Ersan Şen de “Bize ulaşan böyle bir karar ve bilgi yok” dedi. Yasin el Kadı ve oğlu ifade verdi İstanbul Haber Servisi 25 Aralık soruşturması kapsamında işadamı Yasin El Kadı ve oğlu Muaz Kadı ifade verdi. Yasin el Kadı’nın 21 Şubat’ta, oğlu Muaz Kadı’nın ise önceki gün avukatlarıyla adliyeye gelerek soruşturmayı yürüten TMK 10. maddesiyle görevli savcılar İsmail Uçar, Fuzuli Aydoğdu, İrfan Fidan ve Murat Çağlak’a ifade verdiği öğrenildi. AP’de Alevilik konferansı Levent Kırca’dan Tekin ve Ersöz’e ziyaret İstanbul Haber Servisi İP İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı Levent Kırca, Çapa Tıp Fakültesi’nde tedavi gören Ergenekon davası sanıkları Muzaffer Tekin ve Levent Ersöz’ü hastanede ziyaret etti. Kırca, sağlık durumları nedeniyle Tekin ve Ersöz’le görüşemediğini, aileleri ile görüşerek geçmiş olsun dileklerini ilettiğini, koridordan gördüğü kadar sağlıklı ve mutlu olduklarını kaydetti. Kırca, “Bana bazı mektuplar verdiler. Muzaffer Tekin devresinin 40. yıl şapkasını, Levent Ersöz ise Atatürk resmi hediye etti” dedi. Kendisi ile tanışmak isteyen çocukları kucaklayan Kırca çocuklara, “Kusura bakmayın harçlık veremiyorum. Tayyip amcanız gibi ayakkabı kutularım yok benim” diye konuştu. Haber Merkezi TürkiyeAvrupa Parlamentosu İlişkileri Karma Komisyon Başkanı Helen Slautre ve Başkan Yardımcısı Maria Eleni Koppa’nın ev sahipliğinde, Avrupa Parlamentosu’nda Alevilik üzerine bir konferans düzenlendi. Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu tarafından organize edilen konferansa Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde faaliyet gösteren Alevi federasyonlarının başkanları ve yöneticileri katıldı. Konferansa Britanya, Belçika, Almanya, Fransa, Hollanda, Danimarka, İsveç, İsviçre ve Avusturya Alevi federasyonları katıldı. Konferansa İngiltere’den katılan Britanya Alevi Federasyonu Başkanı İsrafil Erbil, konferansa Yunan parlamenter Maria Eleni Koppa ve Fransız Parlamenter Helene Flautre’nin destek vermesinin çok önemli olduğunu belirterek, “Artık Alevilerin, Alevi kimliği ile tanınması, değer görmesi, Avrupalı yöneticilerin bu kimlik üzerinden bizi tanımaları ve tarif etmelerini istediğimizi dile getirdik” dedi. İstanbul Haber Servisi 119. Babı Âli Toplantıları’nın bu yıl onur konuğu olan eski CHP Genel Başkanı ve CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, “Uzun süreli tek parti iktidarlar yolsuzluklar yaptıkça yargı hedef haline geliyor ve yargıyı kontrol etmek gerektiği düşünülüyor. Bu durumda da yolsuzluk adaleti bitiriyor” dedi. Baykal, Türkiye’de sadece yasama ve yürütmenin değil özellikle yargı bakımından da kuvvetler ayrılığının ortadan kalktığını belirterek, “Yargı bağımsızlığı güvence altına alınmadan yürütmenin giderek yargıyı kontrol altına alması çok üzüntü verici. Bu dönem 140 yıla yaklaşan demokrasi hayatımızın en acı dönemidir” diye konuştu. Baykal: Yolsuzluk adaleti bitirir İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Kamuoyuna “askeri casusluk” olarak yansıtılan İzmir merkezli gizli bilgi ve belge bulundurma davasında hazırlanan ek iddianame İzmir 12. Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve ana davayla birleştirildi. Ek iddianamede, suç örgütü lideri olduğu savlanan Bilgin Özkaynak’ın evinde ele geçirilen örgütün veritabanı olduğu iddia edilen “Pandora”nın çözülmemiş bölümlerinin çözümünün yapıldığı ve buradaki verilerin diğer sanıkların bilgisayarlarından elde edilen verilerle aynı olduğunun tespit edildiği vurgulandı. Ek iddianame kabul edildi ‘AKP sorumlu olur’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun, “çete lideri” suçlamasıyla 397 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı davanın dünkü duruşması 2 dakika sürdü ve ertelendi. İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuksuz 129 sanığın yargılandığı davanın 8. duruşmasında mahkeme başkanı, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının gündemde olduğunu belirterek “Dosyaya bir daha biz mi bakarız bilmiyorum. Duruşma 13 Mayıs’a erteledik” dedi. İzmir Büyükşehir davası ertelendi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle