06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DİZİ Balyoz davası hükümlüsü subaylara göre darbe tehdidi bugün dünden daha fazla 9 ‘Paraleller TSK’de üç birime yuvalandı’ Hasdal’dan da ‘paralel’ çığlığı Mamak’taki Balyoz mahkumlarının tespitlerine dün İstanbul’daki Hasdal Askeri Cezaevi’nden de destek geldi. “Devlet içindeki paralel yapının varlığının somut delili Balyoz davasında hükme esas alınan sahte dijital verilerdir” diyen Hasdal mahkumları, şunları kaydetti: “Esaret altında bulundurulduğumuz bu süreç, devletimiz ve yüce milletimiz için çok tehlikeli olduğu anlaşılan paralel yapılanmanın ortaya çıkartılmasına büyük katkı sağlamıştır. Bu nedenle şimdiye kadar cezaevinde bulundurulduğumuz her saniyeyi de vatanımıza kutsal bir hizmet olarak addettik.” ANKARA Mamak Askeri Cezaevi’nde Balyoz davası hükümlüsü subaylarla yaptığımız görüşmelerde, 17 Aralık soruşturmasının ardından Türkiye’nin gündemine damgasını vuran “paralel devlet” tartışmaları da gündeme geldi. “Emniyette ve yargıda paralel bir yapı varsa orduda da vardır” diyen Balyoz sanıkları, “Türkiye’de darbe tehdidi ortadan kalktı mı” sorusuna da farklı bir yaklaşım getirdi. Balyoz sanıkları, “Bu paralel yapı nedeniyle bugün ‘darbe’ tehlikesi bizi suçladıkları dönemden çok daha büyük bir olasılık olarak Türkiye’nin önündedir. MİT’e ait TIR’ların durdurularak aranması olayını biz Mamak’tan böyle görüyoruz” dediler. Tuğgeneral Mehmet Eldem: Bu Balyoz operasyonunu yapanlar arasında tabii ki TSK mensupları da var. İçeride de var. Emekliler de var. Bizce bunlar cemaatçi. İçimize sızanlar özellikle istihbarata karşı koyma (İKK), personel ve muhabere birimlerinde yuvalanmışlar. Ama sadece onlar değil, bu düzende polis de var. Strateji uzmanı da var. İstihbarat servisleri de var. Tümamiral Ahmet Sinan Ertuğrul: TSK içinde de paralel bir yapılanma varmış demek ki. Son 15 yıldır hep konuşulurdu. Demek ki varmış... ‘Pastör Dinlemesi’ne HSYK’den Sürpriz Karar çıkarılacak. Türk halkı süreç bittiğinde din kisvesi altında her türlü kandırma ve yolsuzluğun gözler önüne serildiği bir ortamda demokrasiyi daha iyi anlamış olacak. (“Darbe tehdidi ortadan kalktı mı sizce” sorusuna) Bence tam tersine çok daha güçlendi. Paralel emniyet varsa paralel yargı varsa bir paralel ordu da vardır mutlaka. Mesela TIR olayında biz bunu gördük. Küçük bir örnekti sadece. ‘Koordineli’ Hâkimlere Soruşturma Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), gazeteciler Yasemin Çongar, Mehmet Altan, Markar Eseyan, Amberin Zaman ve Mehmet Baransu’nun MİT tarafından kod isimler altında dinlenmesi kararlarına imza atan yargıçlar hakkında ‘soruşturma’ başlattı. HSYK’nin izinli ya da raporlu üyeler nedeniyle bir süredir toplanamayan genel kurulu dün ilk kez bir araya geldi. HSYK Genel Kurulu’nda ele alınan dosyalar arasında, gazeteci ve yazarların kod isimlerle MİT tarafından dinlenmesi kararına imza atan yargıçlar, Oktay Açar, Metin Özçelik ve Yakup Hakan Günay hakkında daha önce HSYK 3. Dairesi tarafından verilen “Soruşturmaya gerek yoktur” kararına yapılan itiraz dosyası da yer aldı. HSYK Genel Kurulu, 3. Daire’nin bu kararına yapılan itirazı haklı bularak üç hâkim hakkında inceleme başlattı. Yapılacak inceleme sonucunda hâkimler hakkında soruşturma açılmasının gündeme gelebileceği belirtildi. Gazeteci ve yazarlar Çongar, Baransu, Eseyan, Zaman ve Altan’ın telefonlarının ‘Pastör’, ‘Elizabeth’, ‘Arashi Quarzad’, ‘Çaşıt’, ‘Hossain Seyfullah’ ve ‘Quaramaddin Fatimi’ gibi sahte isim ve kod adlarla MİT tarafından dinlendiğinin ortaya çıkması üzerine, dinlenenler istihbarat görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. İstanbul Özel Yetkili Savcılığı’nca Müsteşar Hakan Fidan’ın ifadesi alınmak üzere çağrılmasıyla yaşanan 7 Şubat krizinin hemen ardından MİT Yasası’nda yapılan değişiklik nedeniyle istihbaratçıların soruşturulabilmesi için Başbakan’ın izni gerekiyordu. Başbakan ve Hakan Fidan imzalı bir yazıyla bu yargılamaya izin verilmemişti. MİT mensupları hakkında soruşturma izni verilmemesi kararı geçen hafta Ankara 12. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Savcılığın soruşturulmasını istediği istihbaratçılarla ilgili MİT’ten Başbakanlık’a gönderilen belgede “Gizli servis faaliyetlerinin doğası gereği gizli yürütülmesinin zorunlu olduğunu bilen/takdir eden hâkimlerle kurulan koordinasyon çerçevesinde tatbik edildiğinin anlaşıldığı” değerlendirmesinin yer alması, kamuoyunda ‘koordineli hâkim’ tartışması başlatmıştı. Altan’ın avukatı Ergin Cinmen, HSYK’ye de MİT’in talebi üzerine kod isimle dinleme kararlarını alan hâkimler hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. HSYK 3. Dairesi dinleme kararlarında imzası olan yargıçlar Açar, Özçelik ve Günay’ın 2’ye karşı 5 üyenin oyuyla soruşturulmalarına yer olmadığına karar vermişti. Daire kararında, kod adla dinleme hususunun ilgili hâkimlerin değil, yanlış bilgi ile talepte bulunan personelin (MİT) sorumluluğunu gerektireceği belirlemesi yapılmıştı. Dün yapılan HSYK Genel Kurulu’nda 3. Daire’nin kararına Cinmen tarafından yapılan itiraz ele alındı ve üç hâkim hakkında inceleme başlatılmasına karar verildi. Avukat Cinmen Cumhuriyet’e kararla ilgili yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Kod adlar altında bu dinlemeleri yapan istihbaratçılar ile dinleme kararlarını alan hâkimler hakkında başlattığımız hukuki süreçlerden alacağımız sonuçlar tüm vatandaşlar açısından önemli. Eğer bu süreçte sorumluluğu olanlar dan hesap sorulursa bundan sonrası için ‘caydırıcı’ etkisi olacak. Bundan sonra istihbaraçılar ve hâkimler hukuka aykırı böyle bir işlem yapmadan önce iki kere düşünecektir. Tazminat davası da açtık. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’ne de bireysel başvuruda bulunduk. Oradan sonuç alınamazsa da AİHM’ye gideceğiz. Bir daha böyle hukuk dışı şeylerin yapılmamasını sağlamalıyız.” Cemaatçiler kullanıldı Darbe tehdidi kalkmadı Albay Nihat Altunbulak: Bana göre bu olayların asıl planlayıcıları Türk değil. Aracılar, taşeronlar Türk olsa da. Polisleri yolladılar ABD’de suç üretme teknikleri üzerine eğitim aldırdılar. Ben paralel devlete inanıyorum. Bir gün mutlaka bunların hepsi ortaya çıkarılacak. Tüm kurumlardaki özellikle de TSK’deki yapılanmalar ortaya İşte o kritik birimler Mamak Cezaevi’nde yatan subayların paralel devlet ve bunun TSK içindeki uzantılarına ilişkin değerlendirmeleri şöyle: TSK’nin imamı olduğunu sanmıyorum. Cemaate mensup olanlar vardır. Kullanıldılar, kullanılıyorlardır. Ama öyle bir imam olduğunu sanmam. Kendilerinin etkin duruma gelmesi için TSK’yi vesayetçi yapı gibi gösterip sorgulayarak asıl gerçek vesayeti kendileri kurdular. Biz bu sürecin kurbanları olduk. Ülkemiz ileride yaşanabilir demokratik bir ülke olduğunda biz de, “Yaşadıklarımız ülkeye bir yarar getirdi” diyebileceğiz. ‘Pastör’ koduyla dinlendiler ÖZEL’İN MANİDAR SÖZÜ: BENİ DE BULAMAZSINIZ Sohbetlerimiz sırasında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’in, Yargıtay’ın Balyoz cezalarını onama kararı sonrasında 29 Ekim resepsiyonunda Çankaya Köşkü’nde yaptığı açıklamanın Mamak’taki subaylar arasında tartışıldığını da gördük. Tuğgeneral Mehmet Eldem’in bu konudaki sözleri şöyle: “Genelkurmay Başkanı’nın ‘Beni de bulamazsınız’ sözünü biz çok manidar bulduk burada. Bu sadece siyasetçilere değil, TSK’nin tutumunu eleştiren bizlere de yönelik bir ikaz gibiydi. Sanki ‘Eleştiriyorsunuz ama beni de ararsınız’ demek istedi diye düşündük.” Eldem’in bu değerlendirmesini başka subaylardan da dinledik. MİT ‘koordineli hâkim’ dedi Genelkurmay geç kaldı uharrem Üçüncü Daire önce reddetti Balyoz sanıklarından, Genelkurmay Başkanlığı’nın “TSK’ye kumpas kuruldu” iddialarının ardından yaptığı suç duyurusu ile Donanma Komutanlığı’nda çıkan 5 No’lu harddisk ile ilgili verilen soruşturma emri konusunda da itiraz geldi. Bu konularda “geç kalındığına” ilişkin ortak değerlendirmeler şöyle: Korgeneral Turgut Atman: 5 No’lu hard disk ile ilgili Donanma Komutanlığı’na verilen soruşturma emrinde ve “kumpas” iddiaları ile ilgili yapılan suç duyurusunda Genelkurmay Başkanlığı çok geç kaldı. Tümamiral Erdem Caner Bener: 17 Aralık olmasa belki bu girişimleri de yapmayacaklardı. Ortada bir samimiyetsizlik var. Gölcük’te yapılan aramanın üzerinden 3 sene geçti. Deliller karartıldı. Gölcük’teki askeri savcılar görevlerini ihmal etti, soruşturmayı akamete uğrattı. Savcılar da maalesef işbirliği ve kumpas içinde. Cinmen: Caydırıcı etki yapar Albay var’ ‘Kurumlara kinim Tuğgeneral Mehmet Eldem: Tüm bu yaşa et Eldem ral Mehm Tuğgene nanlara kinim var. Halka değil ama kurumlara karşı. Sadece TSK’ye de değil. Tüm Türkiye Cumhuriyeti kurumlarına. Beni korumadılar. Silah arkadaşlarımız bizden uzak durdular. Bizi sevmediklerinden değil ama korkuyorlardı işte... “Bizi de dam galarlar” diye düşünüyorlardı. Terk ettiler diyemem ama korktular. Tuğamiral Şafak Yürekli: Genelkurmay soruşturmaları aç lakmak için geç lığıykald ı. Arka la ortaya mızda hiç durçıkması için madı. Işık KoTürk halkını en ince ayrınşaner ile birliktısına kadar anlatmaya çate istifa eden lışacağım. Bunu yapanların Şafak kuvvet komu Tuğamiral adalet önünde hukuk kuralYürekli tanları dışında ları içinde yargılanmasını ve hiçbir komutan ceza almalarını istiyorum ve arkamızda durmadı. Asla des bunun olacağına da inanıyotek görmedik. Aileler kesin rum. Zamanı geldiğinde herlikle hiç aranmadı. Ben ami kese hesabı sorulacak. Gölralken beni ve ailemi aramı cük’teki soruşturmada o odaya yorlarsa alt düzeydeki subay girme yetkisi olanların sayısı ları hiç aramamışlardır. Be 12, 13 kişiyi geçmez. Çarpraz nim bedenim hapiste ama ru sorguyla çok rahat bulunabihum özgür. Dışarıdakilerin du lirdi. Çok söyledik, davacı olrumu ise tam tersi. duk. Ama hep üstü kapatıldı. hiç destek görmedik. Nusret Güner Paşa 5 No’lu harddisk için soruşturma açtırmak istedi. Üç kez engellendi. Komutanlara söyledik. Bize bunu yapanlara kin gütmüyoruz ama yargılanmaları lazım. M Genelkurmay’dan Vebalı muamelesi yaptılar Albay Nihat Altunbulak: Kendi sınıf arkadaşlarımız dışında hiç kimseden destek görmedik. Vebalı muamelesi yaptılar. Çıkınca gerçeklerin tüm çıp Filler tepişti, çimenler ezildi Yaklaşık üç yıldır önce tutuklu sonra da hükümlü olarak cezaevinde yatan subaylar sadece kurumlarına değil, siyasetçilere ve eski komutanları na da tepkililer. Aralarından “hiç itirafçı çıkmamasına” dikkat çeken komutanlar, “Seminerin yapıldığı dönemdeki orgeneraller arasında yaşanan husumetler bizi vurdu. Filler tepişti çimenler ezildi” diyerek şunları söyledi: Korgeneral Turgut Atman: TBMM çatısı altındaki tüm milletvekillerine “yüzleşme mektupları” yazdık. Tek bir yanıt bile vermediler. Kimse “Burada hukuksuzluklar yaşanmış ben bilmiyordum” diyemez. Yargılanan 300’ün üzerindeki kişi arasından bir tane bile itirafçı çıkmaz mı? İçlerinden birisi bile “Bana emir verildi ben de yaptım” demez mi? Böyle bir darbe girişimi yaşanmış olsaydı ceza almamak için aralarından mutlaka biri itirafçı olarak çıkardı. Tuğgeneral Mehmet Eldem: Benimle ilgili iddiaların olduğu dönemde üs komutanımız şu anda AKP milletvekili olan Şirin Ünal’dı. “Siz ı: acal Al beni tanıyorsunuz” diye mektup yazdım. Bırakın mektubuma yanıt vermeyi, Ergenekon’da tanıklık yaparken, “Mesai dışında ne yaptıklarını bilemem” dedi. Onun adına ben utandım burada. Tümamiral Erdem Caner Bener: Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman ifade vermeye gelselerdi mahkeme heyeti ne diyebilirdi ki? Seminerin yapıldığı dönemdeki orgeneraller arasında yaşanan husumetler vurdu bizi. Filler tepişti çimenler ezildi. Orgeneraller arasındaki çekişmeler bu sonuçları doğurdu. Darbe girişimi iddiaları doğru ise içimizden neden bir tane bile itirafçı çıkmadı? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu üzerine doğrudan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ağzından ‘dış güçler’ diyerek suçladığı ABD ile ilgili yumuşamayla tavır değişikliğine girme adımları atılmaya başlandı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in, ABD Büyükelçisi Francois Ricciardone ile yaptığı görüşme, Tarım Bakanlığı tarafından bilgi notuyla duyuruldu. Görüşmede Eker’in, “çevresel etkiler sebebiyle iki ülke ilişkilerinde zaman zaman yaşanan gerginliklerin iyi ilişkileri bozamayacağını” söylediği, büyükelçinin ise “Zaman zaman ikili ilişkilerde dalgalanma olsa da ilişkilerin sağlam temeller üzerine oturduğunu” kaydettiği belirtildi. Sorun ‘çevresel dalgalanma’ymış Öcalan’ın avukatı savunacak YARIN: Aklanırlarsa TSK’ye dönecekler mi? Neden hedefe oturtulduklarını düşünüyorlar? Ortak yönleri ne? TSK’ye yönelik operasyonlar kurumu zaafa uğrattı mı? Aileler bu süreçte neler yaşadı? Haber Merkezi Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında yakalanmasında oynadığı rolün ortaya çıkması istemiyle Yunan devleti aleyhine 2008’de açtığı davada avukatı olarak görevlendirdiği Yiannis Rahiotis, Atina’da geçen hafta yakalanan dört DHKPC’liyi savunacak. Rahiotis Yunan medyasına açıklamalarda bulunarak, Özdemir Sabancı’nın katillerinden İsmail Akkol’un sorgulamasında, örgütün hücre evinde ele geçirilen silahlarla Türkiye’de eylem gerçekleştirmeyi hedeflediğini söylediğini aktardı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, geçen ocak ayında bir gazeteciye söylediği “Ben olsaydım ebeni öperdim senin” sözlerinden dolayı TBMM Genel Kurulu’nda özür diledi. Yakut, yaptığı açıklamada, “Her zaman kullandığım bir kelimeyi kullandım. Hakaret kastı varsa tüm milletten özür dilerim. Özür dilemekte hiçbir şey yok” diye cevapladı. ‘Ebeni öperdim’ özrü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle