04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 ŞUBAT 2014 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Halkbank, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun kilit ismiyle ilgili TBMM KİT Komisyonu’nun sorularına müşteri sırrı olduğu gerekçesiyle yanıt vermedi 5 Sinan Tartanoğlu’nun dün Cumhuriyet’te manşetten çıkan haberi, Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu çok iyi anlatıyordu... Balyoz’dan hüküm giyen insanların çığlığı önceki gün Ankara’yı hareketlendirmişti. TGB’nin öncülüğünde “Ergenekon ve Balyoz tutsaklarına özgürlük” demek için birleşen insan yumağı, polis engeliyle karşılaşmıştı... İktidar Meclis’in önünde protesto edilmişti! HHH Devletin polisi tıpkı Gezi’de, pek çok eylemde olduğu gibi gaz bombaları attı, tüfekle plastik mermi sıktı... Polis yine acımasız ve düşmanca tavır içindeydi... Bir düşünceler ormanına dalmış, geçen yıllara doğru bir yolculuğa çıkmış gibiydim. Yıllar çabuk geçiyordu... Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy, Fuhuş ve Askeri Casusluk davaları sürerken hep kendi kendime sormuşumdur: “Bu kadar değişik rütbede askeri nasıl olup bir araya getirmişlerdi?” Tümü asker değildi! Bilim insanlarının, gazetecilerin yanı sıra katiller, JİTEM kurucusu olduğunu söyleyenler, psikolojik tedavi görenler bile vardı... Kimi kuvvet komutanları, eski Genelkurmay Başkanı yargılanırken başını dik tutarken, darbe iddialarını fısıltı gazetesi kulaktan kulağa yaydığında dönemin Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı nasıl özgür kalabiliyordu? Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına, Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur (öteki komutanlar ve subaylar) ağır cezalara çarptırılıp hayatları karartılmıştı. HHH Ankara hafif esintili... Bol bol siyaset konuşuluyor... Meclis’e yürüyen kitlelerin sloganları kulaktan kulağa dolaşıyor yine: “Meclis’te hırsız mı var? Ne zaman, nereden, hangi kapıdan girdi?” Öyle konuşuyorlar! Ne bileyim nereden girdiğini, camdan da girer bacadan da! Sarraf’a ‘sır’ koruma MAHMUT LICALI ANKARA Türkiye’yi sarsan 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun kilit ismi Rıza Sarraf, milletvekillerinin sorularına karşı “sır” gerekçesiyle korumaya alındı. Halkbank, TBMM KİT Komisyonu üyesi milletvekillerinin Rıza Sarraf’la ilgili sorularının tamamını “müşteri sırrı” gerekçesiyle yanıt vermeyerek Meclis denetiminden kaçırdı. Halkbank, İran Merkez Bankası’yla yürüttüğü işlemler konusundaki milletvekili sorularına da “banka sırrı” gerekçesine sığınarak yanıt vermedi. Rüşvet aldığı iddiasıyla tutuklanan eski Genel Müdür Süleyman Aslan dün tahliye edilirken Halkbank da KİT Komisyonu üyesi milletvekillerinin İran’la işlemler ve Sarraf hakkındaki sorularına yanıt vermeyerek Meclis’in denetim yetkisini umursamadı. TBMM KİT Komisyonu bünyesindeki alt komisyonda 29 Ocak 2014 tarihinde 2012 hesapları denetlenen Halkbank’a yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun kilit ismi Rıza Sarraf’ın Halkbank ile iliş Halkbank, 12 Şubat 2014’te milletvekillerinin yönelttiği Sarraf ve İran işlemlerine ilişkin sorulara bir yazıyla karşılık verdi. kileri ve İran işlemlerine ilişkin muhalefet milletvekilleri tarafından çok sayıda soru yöneltilmişti. Halkbank’ın vekillere gönderdiği yazıda, bankanın İran’a yapılan ihracatlarda Bahreyn şubesi aracılığıyla işlem yapılmadığı belirtildi. Doğalgaz ithalatının bedellerinin ödenmesinde Halkbank’ın da hizmet verdiği belirtilen yanıtlarda, bu işlemlerde Bahreyn bağlantısının bulunmadığı ifade edildi. Yazıda, İran işlemlerinde Halkbank’ın nasıl yer aldığı sorusuna karşılık ise yurtiçi ve yurtdışı yerleşik onlarca firmanın mevzuat sınırları içerisinde İran’a yönelik ticaret yaptığı kaydedildi. Yazıda, İran’a yönelik ticaretin finansal işlemlerinde izlenen yöntem ve iş akışı şöyle anlatıldı: “İran’dan ithal edilen petrol ve doğalgaz bedelleri, ithalatçı firmalar tarafından Bankamız nezdindeki hesaplara yatırılır. Bu hesaplarda biriken paralarla Türk ve yabancı yerleşik ihracatçıların İran’a satışı yasal olan ürünlerin ihracatından doğan alacakları ödenir. İşlemler yapılırken ülkemiz mevzuatına ek olarak BM, AB ve ABD başta olmak üzere uluslararası mevzuat da takip edilmektedir.” İran’a yapılan altın ihracatı konusundaki milletvekillerinin sorularına banka tarafından 1 Temmuz 2013 tarihine kadar altın ticaretinin külçe ya da işlenmiş farkı olmaksızın serbest bir şekilde olduğu yanıtı verildi. Bankanın yazısında “Bankamız, kıymetli ticaretinin yasağının yürürlüğe girdiği temmuz ayını beklemeden Haziran 2013 itibarıyla işlemlere aracılık etmeyi durdurmuştur” denildi. Halkbank, milletvekillerinin “17 Aralık operasyonunda adı geçen firmaların ve grup firmalarının bankanızda kredisi var mıdır? Rıza Sarraf’a ait firmaların bankanızda kredisi var mıdır? Varsa tutarı ve durumları nedir” sorularına müşteri sırrı karşılığını göstererek yanıt vermedi. Halkbank, milletvekillerinin bazı firmalara ait kredi dosyalarına ilişkin bilgi taleplerini de “banka sırrı” olduğu gerekçesine sığınarak yanıtsız bıraktı. Ankara’da Hava Durumu... İki gündür Ankara’dayım... Ülkemin başkentinden siyaset yazılır elbet... Ben başkent havasına, yerel seçim öncesi CHP içindeki sarsıntıya fazla değinmeyeceğim. Zaten televizyonlar, gazeteler bu gelişmelere geniş yer veriyor. Bu tartışmalar yerel seçimlere kadar sürer... Benim bugün üzerinde durmak istediğim, 17 Aralık 2013’te yapılan “yolsuzluk ve rüşvet operasyonu” ve bugüne gelinen süreç. Sabah İstanbul’dan gelen ilk haber, başkentin siyasi kulislerini hareketlendirdi. Nöbetçi İstanbul Sulh Ceza Mahkemesi, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ı serbest bıraktı. İranlı Rıza Sarraf, eski bakan çocukları Kaan Çağlayan ve Barış Güler ise hâlâ tutuklu. Türkiye’yi ayağa kaldıran bir operasyondu! Belki diğer üç kişi de bir süre sonra serbest bırakılıp tutuksuz yargılanacak... Bu gibi davalarda kimse kimseyi önceden suçlayamaz... Bir hukuk devletinde bunlar olmaz... Bu yolsuzluk operasyonu ve ardından polis ve yargıda yapılan görev değişimleri ülkemizde bir gerçeği öğretti bize: “İktidarCemaat ilişkisi...” Polisin bir başka birimi izlemesi, bunların gazetelere ve internete düşmesi... Bu ne demektir? Devlet içinde devlet, paralel devlet, derin devlet... HHH İlkyaz Ankara’ya da gelmiş tüm yurtta olduğu gibi... Büyük kentlerin kimi semtleri, ilçeleri koyu bir hüznü ve umudu birlikte yaşar. Bir insanın tutuklu kalması, örtülü davalar, sahte verilerle, gizli tanıklarla, sanıklara söz verilmeden sonlandırılan davalar... Zindanlarda geçen yıllar... Dışarıda yaşayanlar, demir parmaklıklar ardındaki o hayatı pek akıllarına getirmezler... İçeride yatanlar bilir oraları... İran’a altın ihracı ‘Kutu kutu para alırdık’ Haber Merkezi Türkiye, Somali’ye yaptığı doğrudan bütçe yardımını 2013 sonu itibarıyla kesti. Ancak Somalili yetkililerin “Mogadişu Büyükelçiliği’ne gider ve 4.5 milyon doları kutular içinde alırdık” sözleri ise “kutu içinde para” tartışmalarını bir kez daha hatırlattı. Türkiye, Somali’ye yaptığı doğrudan bütçe yardımını keserken, yirmi yılı aşkın bir süredir devam eden kaosun ardından ülkeyi yeniden inşa etmeye çalışan hükümet en önemli finansman kaynaklarından birini kaybetmiş oldu. Yürüttüğü insani yardım çalışmaları ile Somali hükümetinin en önemli müttefiklerinden biri haline gelen Türkiye, hükümete nakit para yardımı yaparak önemli ölçüde destek sağlamıştı. Reuters’a konuşan Türk Dışişleri’nden bir yetkili, Somali’ye yapılan doğrudan nakit yardımın 2013 sonu itibarıyla sona erdiğini söyledi. Hükümet bütçesinin 110 milyon dolar olduğu Somali’ye, Türkiye’nin 2013’te ne kadar nakit yardımı yaptığı bilinmiyor. Ancak Somali Merkez Bankası’nın eski başkanı Abduselam Ömer, görevde kaldığı yedi ay boyunca Türkiye’nin yaptığı yardımın aylık 4.5 milyon dolar civarında olduğunu ve bunun merkez bankasına nakit olarak verildiğini söyledi. Ömer’e göre ayda bir kez Türkiye’nin Mogadişu Büyükelçiliği’ne gidilir ve 4.5 milyon dolar kutular içinde teslim alınırdı. Abduselam Ömer, “Her zaman 100 dolarlık banknotlar halinde olurdu” dedi. Somali hükümetinden bir yetkili de yardımın 2013 sonu itibarıyla kesildiğini belirtirken, “Ödemelerin yeniden başlamasını ümit ettiklerini” söyledi. Türk yetkili ise ödemelerin yeniden başlamasına yönelik bir plan ya da bu yönde bir görüşme olup olmadığı sorusuna ise “Şu aşamada böyle bir planlamamız yok. Bu gündemimizde yok” sözleriyle yanıt verdi. Somali’de insani yardım projeleri yürüten Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı’ndan (TİKA) bir yetkili ise projelerinin etkilenmediğini ve devam edeceğini belirtti. Somali’de Merkez Bankası Başkanı Yussur Abrar’ın görevde sadece yedi hafta kaldıktan sonra, kuşkulu bazı anlaşmaları imzalaması için baskı yapıldığını söyleyerek istifa etmesinin yarattığı skandal, Somali’ye yardımda bulunan Batılı ülkelerin bu konudaki iyi niyetini zedelemişti. Somali’de Türkiye için iddia Bilal Erdoğan, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’le Mardin’de TÜRGEV için arsa bakmıştı. Savcılara ifade vermiş İstanbul Haber Servisi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın, Türkiye’yi sarsan rüşvet ve yolsuzluk operasyonu kapsamında 5 Şubat Çarşamba günü ifade verdiği belirlendi. Bilal Erdoğan’ın, Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 10. maddesiyle görevli İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nce yürütülen 25 Aralık soruşturması kapsamında, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na avukatlarıyla gelerek ifade verdiği ortaya çıktı. Erdoğan, burada soruşturmayı yürüten TMK 10. maddesiyle görevli Cumhuriyet savcıları İsmail Uçar, Fuzuli Aydoğdu, İrfan Fidan ve Murat Çağlak’a ifade verdi. Bilal Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel bir sayfalık yazılı açıklama yaptı. Özel, “Cumhuriyet Savcıları tarafından Bilal Erdoğan’a dosya kapsamındaki iddialar sorulmuş ve müvekkilim de tüm iddiaları ayrıntılı olarak cevaplamıştır. ” dedi. Erdoğan’a yönelik suçlamaların tamamının soyut iddia ve yorumlardan ibaret olduğunu belirten Özel, “Müvekkilimin sıradan olan telefon görüşmeleri kaydedilmiş, elde edilen tapeler tamamen keyfi şekilde değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır. Aynı şekilde Sayın Bilal Erdoğan’ın belli zamanlarda fotoğrafları çekilerek, bu fotoğraflar bir suç isnadı çerçevesinde son derece keyfi bir değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Müvekkilimi karalamak ve şüphe altında bırakmak suretiyle kamuoyu algısı oluşturularak siyasi bir sonuç elde edilmek istenmiş, bu amaç doğrultusunda da hukukun en temel ilkeleri çiğnenmiştir” ifadelerini kullandı. Bilal Erdoğan, savcı Muammer Akkaş’tan alınan “ikinci dalga” rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında, mali büyüklüğü 100 milyar doları bulduğu iddia edilen “kara para aklama, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma ve yolsuzluk” operasyonu kapsamında şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılmıştı. 100’er dolarlık banknotlar halinde Kılıçdaroğlu için iddia ediyor ama... Erdoğan ‘Rahşan IŞIK KANSU ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu en son “Oğlumla, şahsımla alakalı eğer namusluysan kalk bilgilerini ortaya koy. ‘Rahşan affı’ çıkmasa başka yerdeydin” diye suçlayan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, 2001’de “çete kurma” suçuyla soruşturulduğu dosyanın “görevi kötüye kullanma”ya dönüştürülerek “Rahşan affı” diye tanımlanan “Şartlı Salıverme ve Erteleme Yasası”ndan yararlandığı belirlendi. Erdoğan, son olarak 17 Ara lık yolsuzluk operasyonu sonrasında Kılıçdaroğlu’nun Rahşan affı ile kurtulduğunu söylemişti. Kılıçdaroğlu Erdoğan’ın bu iddialarını yalanladı. Ancak Erdoğan’ın Rahşan affı ile kurtulduğu ortaya çıktı. 2001’de dönemin İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın raporu üzerine, Tayyip Erdoğan hakkında, İstanbul Belediye Başkanı olarak “sahte fatura ve naylon fatura düzenlemek, rüşvet alıp vermek, yapılmamış işi yapmış gi Emniyet’e basın özgürlüğü dersi ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Ankara 12. İdare Mahkemesi, 17 Aralık operasyonunun ardından gazetecilerin Emniyet’e ve buradaki basın odalarına girişini yasaklayan Emniyet Genel Müdürlüğü’nün kararının yürütmesini durdurdu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Cumhuriyet gazetesinin bir yayını hakkında tedbir kararı alması üzerine AİHM’nin Türkiye’yi ifade özgürlüğü ihlalinden mahkum ettiği kararına gönderme yapan mahkeme, “Toplumdaki asayiş ve güveni sağlayan Emniyet birimlerinin faaliyetleri kamu yararını ilgilendirir. Bu faaliyetler hakkında haber yapılması basın özgürlüğü kapsamında yer alır” diyerek Emniyet’in Gazetecilere yönelik yasağı kaldıran mahkeme, gerekçesinde Cumhuriyet gazetesiyle ilgili AİHM kararına gönderme yaptı affı’ndan yararlanmış bi göstermek, teslim alınmamış işin ücretini ödemek” gibi suç iddialarıyla Türk Ceza Yasası’nın (TCY) “çete kurma” maddesinden soruşturma açıldı. Bu soruşturmaya İçişleri Bakanlığı da izin verdi. Erdoğan, bu iznin iptali için başvuru yaptı. Danıştay 2. Dairesi, 11 Aralık 2001 tarihinde verdiği kararla, Erdoğan’ın işlediği ileri sürülen suçların TCY’nin “çete kurma” değil, “görevini kötüye kullanma”ya ilişkin maddesine girdiğini belirterek verilen izni iptal etti. Danıştay 2. Dairesi aynı kararda, “görevini kötüye kullanma” suçlarının Anayasa Mahkemesi kararı gereği “Rahşan affı” olarak tanımlanan “23 Nisan 1999 Tarihe Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıvermeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun” kapsamına girdiğine hükmederek Erdoğan hakkındaki soruşturmanın ertelenmesine karar verdi. Erdoğan’ın “Rahşan affı”yla kurtulduğu dosyada, “ihalelerde usulsüzlük yaparak kaynakları Albayrak Şirketi’ne aktardığı” da savlanıyordu. ‘Zararın nedeni esnaf kredisi’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Halkbank, kuruma “görev zararları” başlığıyla ödenen 414 milyon TL’nin esnaf ve sanatkâra verilen düşük faizli kredilerden kaynaklandığını ve yasal dayanağının bulunduğunu bildirdi. Halkbank, gazetemizin 12 Şubat Çarşamba tarihli sayısında Maliye Bakanlığı verileri kullanılarak yayımlanan “Kutu Kutu Zarar” başlıklı habere ilişkin açıklama yaptı. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün Halk Bankası’na “görev zararları” başlığı altında 2013 yılında 414 milyon TL ödediği yönündeki bilgiye atıf yapılan açıklamada, bankanın yasalar çerçevesinde 2002 yılından bu yana esnaf ve sanatkârlara, faizin belirli bir bölümü Hazine Müsteşarlığı tarafından, yasayla tahsis edilmiş ödenek dahilinde, sübvanse edilmekte olan kredileri kullandırdığı ifade edildi. Açıklamada şöyle denildi: “2013 yılında Merkezi Bütçe Kanunu’na konan ödenek 514 milyon TL olarak belirlenmiş, esnaf ve sanatkârlara 2013 yılı içinde yaklaşık 7 milyar TL Hazine faiz destekli kredi kullandırımı gerçekleştirilmiş ve yukarıda belirtilen kanun ve kararname hükümleri doğrultusunda Hazine Müsteşarlığı’nca bankamıza faiz desteği olarak 414 milyon TL aktarılmıştır. Konu yukarıda izah edilen çerçevede olup, bankamızda herhangi bir görev zararı bulunmadığı gibi oluşması da yürürlükteki kanun hükümleri doğrultusunda mümkün değildir.” Halkbankası’ndan açıklama GAZETECİLER SOKAĞA ÇIKIYOR İstanbul Haber Servisi Dışarıdaki Gazeteciler (Pressout) grubunun internet sayfasında “Putları yıkalım, gazeteciliği yeniden ayağa kaldıralım” çağrısıyla yapılan duyuruda, tüm gazeteciler, 16 Şubat Pazar günü saat 15.00’te Cağaloğlu’ndaki eski Hürriyet binası önünde buluşarak valiliğe doğru yürüyüşe geçmeye davet edildi. Gazeteciler tarafından yapılan açıklamada, Türkiye medyasının uzun süredir baskı, sansür ve otosansür sarmalı altında can çekiştiği belirtilerek, “Son dönemdeki gelişmeler, antidemokratik ve otoriter tahakkümün vahim boyutlara vardığını sergiledi. Yayınlanan telefon konuşmaları akabinde medya yöneticilerinin dudak uçurtan itirafları artık malumun ilamı. Gazetecilik onurunu ayaklar altına alan bu krizi, gazeteciliği yeniden ayağa kaldırmak için fırsat kabul ediyoruz” ifadeleri kullanıldı. yasağının “açıkça hukuka aykırı olduğu” sonucuna vardı. Rüşvet ve yolsuzluk konulu 17 Aralık operasyonunun ardından Emniyet Genel Müdürlüğü, 22 Aralık’ta tüm valiliklere yazı göndererek gazetecilerin Emniyet binalarına girişini yasakladı ve basın odalarını kapattı. İstanbul Barosu uygulamanın yürütmesinin durdurulması istemiyle dava açtı. Baro adına başvuruyu yapan avukat Atilla Özen, Emniyet’in uygulamasıyla anayasa ile güvence altına alınmış basın özgürlüğü ile halkın haber alma hakkının kısıtlandığını vurguladı. Emniyet Genel Müdürlüğü ise idare mahkemesine gönderdiği savunmada, basın özgürlüğünün belli durumlarda kısıtlanabileceğini öne sürdü. Ankara 12. İdare Mahkemesi, 6 Şubat’ta aldığı kararla Emniyet’in gazetecilere yönelik aldığı giriş yasağının yürütmesini durdurdu. Gerekçeli kararında anayasanın basın özgürlüğü maddesindeki, “Basın hürdür, sansür edilemez” hükmüne dikkati çeken mahkeme, AİHS’nin konuya ilişkin 10. maddesine gönderme yaptı. İdare mahkemesi, gerekçesine AİHM’nin Cumhuriyet gazetesi kararını da dayanak yaptı. Söz konusu davada Cumhurbaşkanı Gül, bir İngiliz gazetesine verdiği demeçte “Türkiye’de Cumhuriyetin sonu geldi. Kesinlikle laik sistemi değiştirmek istiyoruz” şeklindeki ifadesini yayımlayan Cumhuriyet’in yayınına mahkeme kararıyla tedbir koydurmuştu. AİHM, ifade özgürlüğünün ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye’yi mahkum etmişti. 12. İdare Mahkemesi gerekçesinde şunları kaydetti: “Demokratik toplumda herhangi bir kısıtlamanın gerekliliği ikna edici yollarla ortaya konulmalıdır. Toptancı yaklaşımla basının bir kurumdan hizmete ilişkin haber alma hakkının tümden elinden alınması mümkün değildir. Emniyet birimlerinin faaliyetleri kamu yararını ilgilendirir. Basın özgürlüğü ve halkın bilgi ile görüş alma hakkı idarece kısıtlanamaz.” ERDOĞAN’DAN KATAR EMİRİNE BOĞAZ TURU Başbakan Tayyip Erdoğan, dün İstanbul’da Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hamad Al Sani ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Neçirvan Barzani ile bir araya geldi. İlk olarak Katar emiri ile Adile Sultan Yalısı’nda bir araya gelen Erdoğan, daha sonra Katar emiri ile Boğaz turuna çıktı. Kıyı Emniyeti’ne ait botla Boğaz turu atan ikilinin görüşmesi Yeniköy’de sona erdi. Başbakan Erdoğan daha sonra Dolmabahçe Ofisi’ne gelerek Barzani ile bir araya geldi. Basına kapalı yapılan görüşmeye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Barzani Yıldız da eşlik etti. Al Sani
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle