05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ŞUBAT 2014 CUMA 8 CHP yönetiminin 30 Mart seçiminde aday göstermediği “küskün” il ve ilçe belediye başkanlarının bir bölümü seçimlere DSP listelerinden girme kararı aldı. DSP Genel Başkanı Masum Türker, dünkü görüşmemizde listelerinden adaylığı kesinleşen isimleri şöyle sıraladı: Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, Antalya Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcimen, Didim Belediye Başkanı Mümin Kamacı, Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, Dikili Belediye Başkanvekili Yusuf Altıparmak, Edirne Küplü (belde) Belediye Başkanı Raif Taşkın. DSP lideri Türker, CHP’deki küskün belediye başkanlarının transferiyle ilgili sorularımıza şu yanıtları verdi. CHP’de umduğunu bulamayan, liste dışı kalan isimlere mesajınız, bir açık çağrınız mı var? Türkiye’ye mal olmuş bu değerler kapı önünde bırakılmışsa bunların hepsini biz bağrımıza basmaya hazırız. Millete hizmet sağlamaları için üzerimize düşen bir şey varsa yaparız. Bu kişilerin çoğunluğunun ulusalcı, sosyal demokrat görüşte olduğunu düşünüyoruz. Bu bizim onları daha da çok sahiplenmemize neden oluyor. HABERLER DSP, CHP’de Liste Dışı Kalanlara Bağrını Açtı CHP’nin 2011 genel seçimleri öncesinde bizim belediyemizi transferi ne kadar normal ve etikse bu da o kadar ilkesel. 2009 seçimlerinde bizden seçilen 61 belediyenin 60 tanesini gözümüzün içine baka baka transfer ettiler. Çin işkencesi gibi, her gün bir DSP’li başkan CHP’ye geçti. Bugün CHP’nin İstanbul adayı Mustafa Sarıgül, Eskişehir adayı Yılmaz Büyükerşen, Ordu adayı Seyit Torun düne kadar DSP’liydi. Benim listemden seçilip CHP’ye gittiler. Bunlar normal miydi? İşbirliği yapılamaz mıydı? Sola darbe vuran parti CHP’dir. Gerçekten birlikten yana olsaydı bizim başkanlarımıza hiç dokunmazdı. Asıl etik, ilkesel davranmayan CHP oldu. Solu iktidar yapmak istiyorsan diğer sol akımlara yaşama hakkı tanıyacaksın. Sonra birlikte çalışıp koalisyon oluşturacaksın. 2011 seçimlerinde binde 25 oy almamızın tek sebebi belediyelerimizin CHP’ye geçmiş olmasıdır. CHP’nin bize bir özür borcu var. düşünenler çıkabilir... O benim meselem değil. Bizim için AKP ile CHP ikisi de rakibimizdir. Bizim hedefimiz AKP’ye kaybettirmek değil, iktidar olmak. Parti olarak nasıl güçlenip iktidar oluruza bakıyoruz. Mesela İzmir’de hâkim iktidar CHP’li. Yönetim anlayışına bakıyorsunuz, AKP’den ne farkı var? Bize saygı duymayan partiye saygı duymamız beklenmemeli. CHP’den gelmek isteyenler konusunda bir kriteriniz var mı? CHP’nin transfer edip şimdi liste dışı bıraktıklarını kesinlikle almıyoruz. Mesela Edremit’te bir beldemiz vardı CHP’ye geçen. Kapımızı çaldılar, “Almıyoruz” dedik. CHP’den transfer ettiğiniz isimler dışında iddialı isimleriniz var mı? İstanbul’da Muammer Aydın, Ankara’da Uğur Gürel sol ve Atatürkçü adaylar. İstanbul’da eğer kabul ederse Can Ataklı’yı Beşiktaş’tan aday göstermek istiyoruz. Konak’ta dostumuz Hakan Tartan henüz kararını vermedi... HHH CHP yönetimi, “kale” olarak gördüğü metropol ilçelerde halkın karşısına yeni yüzlerle çıkma kararı aldı. Anlaşılan o ki, liste dışı bırakılan o “eski” yüzler, CHP’nin karşısında ciddi birer rakip olarak geri dönüyor. NELER OLMUŞ NELER... 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonu, Başbakan, bakanlar, oğulları, hükümete yakın işadamları üzerinden yürürken “ağ”ın örgülerinin aslında yerel yönetimler tarafından kurulduğu ortaya çıktı. İpi TÜRGEV ile ilgili iddialar çekti. Bahçelievler, Kâğıthane, Sancaktepe, Güngören, Gaziosmanpaşa, Çekmeköy, Eyüp... İstanbul’daki birçok AKP’li belediyenin ihalelerinde “Neler Olmuş Neler” sorusuna yanıt aramış yazıişleri müdür yardımcımız ve meslektaşımız Aykut Küçükkaya son kitabında. Küçükkaya, AKP’li ilçe belediyelerinin AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne olan borçlarının nasıl kaybolduğunu, “fahiş fiyatlı” ihaleleri nasıl hep “aynı firmaların” aldığını, “danışıklı dövüşülen” ihaleleri ve daha nice dudak uçuklatan usulsüzlüğü bir bir, belgeleriyle gözler önüne seriyor “AKP’li Belediyelerde Neler Olmuş Neler” kitabında... Sadece İstanbul’un değil Türkiye genelindeki birçok AKP’li belediyenin “iç işleri”nin anlatıldığı kitabı okudukça “Neler Olmuş Neler” demekten kendinizi alamayacaksınız. Yerel seçimler öncesinde okunmasını şiddetle tavsiye ederiz... Millete mal olmuş değerler Yolsuzluk Savcısının Dubai Seyahati Ali Ağaoğlu’nun davetiyle Ataşehir’deki ofisinde bir öğle yemeği yedik dün. Şu meşhur “Savcı Öz’e Dubai gezisi” konusunda, Çağlayan Adliyesi’ne bu kez tanık sıfatıyla ifade vermeye gidecekti. Onun hemen öncesinde uzun bir sohbet yaptık. Kendisiyle ilgili epey haber yapmışımdır ancak ilk kez tanıştım. Türkiye’de her devrin öne çıkan işadamları vardır; Ağaoğlu da kendisi bu tariften rahatsız olsa da bu devrin işadamı olarak sivrildi. Bugüne dek 35 bin konut yapmış. Bir gazetecinin çalışma odasında haber kanalları açıktır. Belki bir polis şefininkinde güvenlik kameraları... Ağaoğlu’nun çalışma odasının duvarındaki kameralarda ise şantiyelerinin görüntüleri var. Hangi şantiyede inşaatın nasıl ilerlediğini anbean takip ediyor. Sadece koltuğunda oturmayıp o şantiyeleri tek tek gezdiğini de anlatıyor. Yemekte, kendisiyle ilgili iddiaları ve onun cevaplarını uzun uzadıya konuştuk. Soruşturma devam ettiği için bu konuda yazacaklarımı sonraya saklıyorum. Ancak “Dubai gezisi” konusunda anlattıklarını yazabilirim. Bunları dinleyince, Türkiye’nin en büyük yolsuzluk operasyonunu yöneten, dolayısıyla adına en ufak leke sürdürmemesi gereken bir savcının nasıl böylesine rahat davranabildiğine şaşıyor insan. HHH Sandığımın aksine Zekeriya Öz’le çok eski tanışmıyormuş Ağaoğlu. “Savcı Bey”, 2012 Kasımı’nda kendisini arayıp tanışmaya gelmek istediğini söylemiş. Gelmiş. Sohbet edip tavla oynamışlar. Ağaoğlu, 40 öndeyken “Misafire ayıp olur” diye düşünerek yenilmiş; oyunu 54 kaybetmiş, en azından kendisi böyle anlatıyor. Bir süre sonra yeniden gelmiş Öz... Yine tavla... Üçüncü buluşma, Ağaoğlu’nun babasının vefatından sonra olmuş. Zekeriya Öz, taziyeye geldiğinde, Ağaoğlu’nun odasında, şirketin Ortadoğu temsilcisi Halil İbrahim Demirhan da varmış. Öz, Demirhan’ı görünce, “Gel buraya üçkâğıtçı” diye şakalaşmış. Meğer eskiden tanışıyorlarmış. Ağaoğlu sonrasını şöyle anlatıyor: “Benim ofisimde, benim temsilcime ‘Üçkâğıtçı’ demesi dokundu bana. ‘Hayırdır savcım’ dedim. Meğer bizimki daha önce kendisini Dubai’de ağırlamış. ‘Beni piç gibi ortada bıraktı’ dedi. Oysa bütün masrafları üstlenmiş. Limuzinle karşılamış ancak söz verdiği halde, işi çıktığı için eskortluk yapamamış. Bunun üzerine bir daha gitme fikri doğdu. ‘Tabii emriniz olur’ dedim.” Biliyorsunuz o gezi, sonradan ortaya çıktı ve olay oldu. Öz’ün, yanında 8 kişiyle yaptığı bir haftalık tatilin, Ağaoğlu tarafından ödenen 77 bin 500 liralık seyahat faturaları yayımlandı. Savcı Öz, masrafları kendi cebinden karşıladığını açıkladı. Ağaoğlu, “Hayır, kendisini bizim temsilcimiz ağırladı” diyerek faturaları gösterdi. Bu arada Savcı Öz adına eski tarihli makbuz isteyen iki aracı, Ağaoğlu’nun ofisine geldi. Ağaoğlu’na onları da sordum: “Alnıma dayasan, o aşamada bir adım geri atmazdım. Onlara da ağızlarının payını verip yolladım” dedi. Savcı Öz’ün, bu sözlere dair fazladan bir diyeceği varsa, ona da burada yer vermek isterim. Ancak yalanlanamayan bu iddialar ve belgeler doğruysa, “yolsuzluk soruşturması” denilen operasyonun, nasıl birinin elinde olduğu sorusu da çıkıyor ortaya; tuzun kokması durumunda ne yapılacağı meselesi de. Bu kadar ucuz mu? CHP solla işbirliği yapmalı Can Ataklı’ya ‘Beşiktaş’ teklifi Onlar da 2009’da bizden aldı Düne kadar CHP’li olan isimlerin aday gösterilmeyince DSP’ye geçmesi normal mi, etik bir duruş mu? AKP de CHP de rakibimiz CHP’nin kalesi il ve ilçelerde güçlü bir rakip olmanızın AKP’ye yarayacağını AKP’nin 17 Aralık’ın ardından ardından Emniyet’te başlattığı tasfiyelere devam ediyor Korumalar da gitti ‘OLAY MÜNFERİT’MİŞ Yahudi iki işadamı lokantada dövüldü DUYGU GÜVENÇ ANKARA Kırklareli’nin Babaeski ilçesinde yemek yedikleri yerin işletmecisinin saldırısına uğrayan iki Yahudi işadamıyla ilgili İftira ve İnkâra Karşı Mücadele Birliği (ADL), Türk makamlarını “olayı detaylı olarak incelemeye ve dava açmaya” çağırdı. Türk Yahudi cemaati ise “Yapılan temaslar sonucunda münferit bir olay olduğu bilgisine ulaşılmış olup yine de sadece Yahudi olmaları hasebiyle yaşanmış olmasını kabul edilemez bir vaka olarak görüyoruz” dedi. İstanbul’da yaşayan iki Yahudi işadamı geçen hafta Edirne’deki temaslarının ardından Babaeski’de yemek molası verdi. Kendi ocağında balık pişiren ve bir lokantadan çok işportayı anımsatan mekâna oturan işadamlarının, Yahudi olduğunu anlayan işletmeci elindeki sopayla müşterilere saldırdı ve kovdu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Hükümet, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının ardından Emniyet’te başlattığı tasfiye operasyonu kapsamında dün 27 ilin Emniyet müdürünü değiştirdi. Yerlerine 23 polis başmüfettişi getirildi. Bununla da yetinmeyen hükümet, 3 emniyet genel müdürü yardımcısını görevden alırken, yerine iki yeni isim atadı. Merkeze çekilen Emniyet müdürleri arasında eski Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanı Mehmet Yüksel ile Başbakan’ın eski koruma müdürü Zeki Bulut’un yer alması dikkati çekti. Kararname kapsamında emniyet genel müdür yardımcıları Feridun Taşçı, Mustafa Çankal ve İsmail Baş merkeze alındı. Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı görevlerine ise merkez Emniyet müdürleri Mustafa Gülcü ile Faruk Ünsal getirildi. Gülcü ve Ünsal, 2009 yılında emniyet’ten “cemaat” ta TANIKLAR ÜZERİNDEN BÖCEK ARAŞTIRMASI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çalışma ofislerine dinleme cihazı konulması üzerine başlatılan soruşturma kapsamında dün yeni tanık ifadelerine başvuruldu. Soruşturmayı yürüten üç savcının, 10’un üzerinde polisin ifadesini aldığı öğrenildi. Getirilenler arasında dönemin şube müdürleri de yer alıyor. Ankara TMK Savcıları Hüseyin Şahin, Durak Çetin ve Sadık Bayındır tarafından yürütülen soruşturmada tanıklara, “Böceğin konulduğu gün neler yaptıkları, ofislere girip çıkan kişilerin isimleri, şüpheli bir hareket sezinleyip sezinlemedikleri, böceğin konulmasından haberdar olup olmadıkları” gibi birçok soru yöneltiliyor. Önceki gün de 4 polisin ifadesine tanık sıfatıyla başvurulmuştu. niyet Müdürlüğü’ne atandı. Bulut da, dünkü kararname ile merkeze çekildi. 33 gün kalabildi Liman soruşturması üzerine Ali Bilkay’ın yerine İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne atanan Sami Uslu, bu görevde 33 gün kalabildi. Dünkü kararname ile Uslu merkeze çekilirken yerine Celal Uzunkaya atandı. Uzunkaya da 2009’daki aynı dava ile pasifize edilen isimler arasında yer alıyordu. Siirt Emniyet Müdürü Mutlu Ekizoğlu da merkeze alınan müdürler arasında yer aldı. Ekizoğlu, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı iken Şike operasyonunu yönetti. Öte yandan Konya Emniy et Müdürlüğü’nde görevli 16’sı rütbeli, 72 polisin görev yerlerinde değişikliğe gidildi. Yerleri değiştirilen şubeler arasında Terörle Mücadele ve Güvenlik, Siber Suçlarla Mücadele Şube’de yer aldı. rafından pasifize edilen polis şefleri arasında yer alıyordu. O tarihlerde Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürüten iki isim hakkında isimsiz bir ihbar mektubu üzerine dava açıldı. Gülcü ve Ünsal, İzmir’de bu kapsamda açılan davada dolandırıcılık iddiasıyla 3 ay hapse mahkum edildi. Bunun üzerine iki isim merkeze çekilmişti. Merkeze çekilen 27 Emniyet Mü dürü arasında yer alan Nevşehir Emniyet Müdürü Mehmet Yüksel de bu görevden önce Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı yapıyordu. Başbakan’ın çalışma odasında dinleme cihazı bulununca Yüksel ve diğer koruma polisleri Eylül 2012’de görevden alınmıştı. Yüksel, bu kapsamda Nevşehir’e atanmıştı. Benzer şekilde o dönem Başbakan’ın koruma müdürlüğünü yapan Zeki Bulut da Denizli em Neye el kaldırıyoruz? ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda önceki gün geneli üzerine görüşmeleri biten AFAD’la ilgili torba yasa önerisinde ilginç bir kriz yaşandı. Yasa önerisinin birinci maddesi üzerine yapılan oylamada AKP’li milletvekilleri muhalefet partilerinin önergesinin oylandığını sanarak ret oyu verdi. Birleşimi yöneten TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçe kapılı, vekillerin ret yönündeki kararını açıklamadan aynı maddeyi bir kez daha oylattı. Bu sırada CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi itiraz ederek oylamanın bittiğini söyledi. Bahçekapılı da “Henüz sonucu açıklamadım” diyerek aynı maddeyi bir kez daha oyladı. Yeni oylamada AKP’li milletvekilleri reddedikleri maddeyi bu kez kabul etti. BDP’li Hasip Kaplan TBMM’de sağlıklı bir yasama görevi yapılmadığını belirterek “Yoklamaya koştur, el kaldır indir... BDP olarak üç partiden de çektiklerimizi anlatsak kitap olur” dedi. AFAD ile ilgili yasa önerisini de eleştiren Kaplan, öneriyi cebinden çıkardığı bir poşete koyarak “Poşet bir yasa bu. Şu poşete koysanız, al size demokrasi, aha, bütün demokrasi bu. Poşet demokrasisi” dedi. PKK 40 GÜN ESİR TUTTU ‘Komutanları öldürmemi istediler’ DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’da PKK tarafından kaçırılan ve 19 ay rehin tutulduktan sonra serbest bırakılan kaymakam adayı Kenan Erenoğlu ve 40 gün PKK’lilerin elinde kaldıktan sonra kaçan er Aykut Çelik yaşadıklarını anlattı. Arazide 1 ay yürüyerek Irak’a gittiklerini ifade eden Erenoğlu, “Irak’ta yoğunlaşma merkezi adı verilen cezaevinde 18 ay kaldık. Üzerimizde her türlü psikolojik taktik denendi” dedi. Çelik ise “Beni bırakacaklarını, ancak birliğime gittiğimde albay ve tuğgenerali öldürmemi istediler. Yapmazsam beni ve ailemi öldürmekle tehdit ettiler” diye konuştu. 12 Ağustos 2011’de kaçırılan kaymakam adayı Erenoğlu ile Mardin 70, Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı emrinde asker Çelik’in kaçırılması ile ilgili soruşturma tamamlandı. Erenoğlu ile Çelik, mağdur olarak yer alırken, değişik operasyonlarda yakalanıp tutuklanan PKK’li Eşref Işık ve Diren Yaşa’nın ise kaçırma eylemine katılan sanıklar olduğu belirtilerek 1’er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 42’şer yıl hapis cezası istendi. Erenoğlu, yaşadıklarını şöyle anlattı: “Bizi arazide 1 ay yürüterek Irak’a götürdüler. Devletin bizi unuttuğunu söyleyerek devlete isyan ettirmeye çalışıyorlardı. Mağara girişinden 100 metre aşağıda yerin altında 18 ay tutulduk.” Erenoğlu, kendilerini kaçıran grupta bulunan “Andok” kod adlı PKK’li terörist Eşref Işık ile ilgili çarpıcı bir bilgiyi de güvenlik güçleriyle paylaştı. Erenoğlu, “Özel eğitim aldığı belliydi. Babaannesine, ‘Sen zaten yaşlısın, öleceksin. Sana bomba bağlayalım, kendini patlat’ dediğini anlatıyordu” dedi. Er Aykut Çelik ise “Sen niye askere gidiyorsun? Sen Kürtsün, ne devlet ne ailen sana sahip çıkıyor. Gel bize katıl’ dediler” dedi. İddianamenin Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmesinin ardından sanıkların yargılanmasına başlandı. ‘Araştırılsın’ Olay, Yahudilerin kendi aralarındaki internet grubuna işadamları tarafından aktarılınca, Türk Yahudi cemaati de harekete geçti. Cemaatten yetkililerin dün Kırklareli Valiliği ve Babaeski Kaymakamlığı nezdinde de girişimde bulunduğu öğrenildi. Cemaat, olayın kapsamlı bir şekilde soruşturulmasını istedi. Türk Yahudi Cemaati’nin aksine ADL Ulusal Direktörü Abraham Foxman, yaptığı açıklamada, “Türkiye’de Yahudi oldukları için restorandan atıldıklarına dair haberler duymak şoke edici” dedi. Foxman, Türkiye’nin Yahudilere saygı ve kapsayıcılık konusundaki tarihini anımsatarak “Üst düzey yetkililer tarafından bu tip eylemlerin önlenmesi için daha fazlası yapılmalı ve Türk hükümeti, Yahudilerin emniyetinin ve güvenliğinin korunması için zorlanmalı. Türk yetkililere bu olayı detaylı şekilde inceleme ve sorumlular hakkında dava açmaya çağırır” dedi. DHKPC OPERASYONUNDA İLGİNÇ BİR İDDİA ORTAYA ÇIKTI ‘Hedef Davutoğlu’ydu iddiası Haber Merkezi Yunanistan’da Sabancı suikastı zanlısı İsmail Akkol ve örgütün yeni lideri Hüseyin Fevzi Tekin’in de arasında bulunduğu 4 kişinin yakalandığı DHKPC operasyonun, CIA, MİT ve Yunan gizli servisi EYP tarafından ortaklaşa düzenlediği ortaya çıktı. Yakalanan zanlıların Atina ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na suikast planladıkları öne sürüldü. Atina’da yapılan DHKPC operasyonunun ayrıntıları ortaya çıktı. Edinilen bilgilere göre, 4 DHKPC’liyi yakalatan süreç Ağustos 2013’te Sakız Adası’nda silah yüklü bir bot ve iki DHKPC’linin yakalanmasıyla başladı. Yunan polisi, teröristlerin üzerinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu hedef alan bir suikast planı da buldu. Alarma geçen Yunan gizli servisi EYP, suikast timini etkisiz hale getirmek için CIA ve MİT işbirliğiyle “Black MissionKara Misyon” adı verilen gizli bir operasyon başlattı. Aşk Kasvet bulutundan kurtulmuş bir şehirdir aşk; kendi iklimini tesis edebilen. “Saat kaç” telaşında yaşayan insanları “Hangi yıldayız” rehavetine sürükleyen bir gezegen... Ziyafet tadı veren bir kuru ekmek bazen; ilk ısırığı, sonrakilerin hiçbirine benzemeyen... Mucizevi bir merhem, kendi açtığı yaraları iyi eden... Yüksek ateşli bir hasta, iyileşmemek için dualar eden... İçeri doğru açılan bir kapı; üstünden kilitlenmeyen... Kaza süsü verilmiş bir cinayet; taammüden işlenen... Yeniden gösterimi olmayan bir film; izlemeyeni eksilten... Pembe sesli bir kuş, ki küstü mü pembesi kesilir dünyanın, öttü mü pespembe kesilir kâinat... Bütün sevgisizlere, sevgisizliğe inat; sevdalının bir busesinde gizlidir hayat... Kutlu olsun! NA örneklerinden kesinleşti Atina’da pazartesi günü bir apartmana düzenlenen baskında 4 kişi gözaltına alındı. Yakalananlardan üçünün, Sabancı suikastı zanlısı İsmail Akkol, Dursun Karataş’ın ölümünün ardından DHKPC’nin lideri sayılan Hüseyin Fevzi Tekin ile AKP Genel Merkezi’ne saldırıda gözcülük yaptığı öne sürülen Murat Korkut olduğu, fotoğraf ve DNA örneklerinden de kesinleşti. D Zanlıların Atina ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na suikast planladıkları öne sürüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle