29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA 12 DIŞ HABERLER [email protected] Sony’nin hack’lenmesi skandalının faili K. Kore’nin interneti 9.5 saat çökertildi. ABD misillemeyi yalanlamıyor Siber savaşta ABD intikamı Dış Haberler Servisi Sony Pictures’ın Kuzey Kore lideri Kim Jongun’a yönelik suikast sahnelerinin yer aldığı “The Interview” (Röportaj) filmi yüzünden kopan “siber savaş” kızışıyor. Sony Pictures’ın hack’lenmesi ve tehditler sonucu filmi geri çekmesi üzerine cuma günü ABD Başkanı Barack Obama, Kuzey Kore’yi sorumlu tutup “orantılı karşılık” tehdidinde bulunmuştu. Ardından Kuzey Kore’nin internet hizmetlerinin 9.5 saat tümüyle kapanması, “göze göz dişe diş” yorumlarına yol açtı. ABD Dışişleri misillemeyi yalanlamayan manidar bir açıklama yaptı: “Kamuoyu önünde olası karşılık seçenekleriyle ilgili operasyonel ayrıntıları tartışmayız ya da bu tür haberler hakkında yorum yapmayız, tek söyleyebileceğimiz, hayata geçirdiğimiz karşılıkların bazısını görebilirsiniz, bazısını göremeyebilirsiniz.” Kim Jongun başkanlığında toplanan Ulusal Savunma Komisyonu, ABD anakarasına saldırı tehditleri savurdu. Siber güvenlik firmalarına göre, Kuzey Kore’ye haftasonu başlayan saldırı şiddetlenerek pazartesi gecesi interneti tümüyle çökertti. 9.5 saat sonra, salı günü devlete bağlı Kore Merkezi Haber Ajansı (KCNA) iç ağ üzerinden sadece devlet kontrolündeki haber siteleri ile bir yemek pişirme sitesine erişilebiliyor. Kablosuz internet bağlantısı olan elçiliklerin çevresindeki evlere büyük talep olduğunu fark eden rejim, wifi’i kapatılması talimatı gönderdi. Dolayısıyla siber güvenlik uzmanları, Kuzey Kore’yi “çökertmek” için bir devletin seferber olmasının gerekmediği, bir hacker ya da grubunun “botnet” kullanarak bunu yapabileceğini aktardı. Arbor Networks’ün güvenlik araştırmaları başkanı Dan Holden, “Röportaj filmini izleyemediğine sinirlenen herhangi biri de yapmış olabilir” dedi. Siber güvenlik uzmanlarına göre asıl sorun, bu tür saldırıların artık ana akım haline gelmesi. Öte yandan Pyongyang, BM’de de eleştirilerin hedefi. BM Genel Kurulu’nun 120 bin kişinin işkence, tecavüz ve toplu infazlara maruz kaldığı kamplar üzerinden Kuzey Kore’nin Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sevk edilmesi talebi Güvenlik Konseyi’nde görüşülüyor. Toplantıda ABD , Kuzey Kore’yi “vatandaşlarına kâbusu yaşatmakla” suçladı. Pyongyang ise ABD Senatosu’nun CIA işkenceleriyle ilgili raporu üzerinden Washington’ın yargılanması çağrısı yapıyor. Türk Tipi Yalan Yeni Türkiye’de bir başka eksiklik daha tamamlanıyor. Hani tam vaktiydi desek yeridir. Akademisyenlerimiz sağolsunlar “Türk tipi yalan makinesi” icat etmek üzere kolları sıvamışlar. Projeyi geliştiren Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Nevzat Tarhan, “Batılıların yalan makineleri bize uymaz” demeye getirip durumu gayet güzel özetlemiş: “Onların ölçeğine göre yalan denilen şeyler bizim için doğal olabilir. Kişinin bunu yalan olarak algılaması çok önemli.” HHH Siyasi ve entelektüel hayatımız için çok “heyecan verici” ve Türkiye’ye “yaraşır” bir icat olacağı aşikâr. Misal, televizyonlardan yabancıların, bilhassa Batılıların ne menem “çifte standartlı” olduklarını halkımıza izah etmekle mükellef “organik yandaş aydınlarımız” açısından bir düşünün… “Avrupa Birliği’ne değil” fakat “Avrupa’nın özgürlükçü değerlerine” bağlılık beyanlarını eksik etmezken, gazetelerin basılıp gazetecilerin somut hukuki kanıtlar olmaksızın tutuklanmasını doğal karşılayan bu “organik yandaş aydınlarımız”, diyelim “yalan makinesine” girecek olsalar, artık “Batılı tipte” olanını seçmek zorunda kalmayacaklar. Böylelikle rahatça “hepsinin kellesi alına, gazetecinin ne ayrıcalığı var, atsınlar zindana” tadında esip üfürebilecekler. Çok “liberal” olduklarından, yarın aynı esip üfürmeyi muhalefetin seçilmiş temsilcilerine de “azınlıkta” oldukları gerekçesiyle yapma potansiyelleri yüksek. Hem böylece Türkiye’ye kendi “şablonlarıyla” bakan ve “ne Türkiye’yi, ne de kendisine has bir üsluba sahip liderini” anlayabilen Batılıların ve “yerli olmayanların” “yalanlarını” ve “çifte standartlarını” daha iyi ortaya serebilirler. Zaten Türkiye’yi anlayamayan bu Batılılar, nerde kaldı “yalanlarını” ayırt edebilsinler! HHH Türkiye hattı zatında “masumiyet karinesinin” geçerli olduğu evrensel hukuk lugatına “makul şüpheli” mefhumunu “kazandırmış” memleket. AB kulübüne girmek için başvurmuş, yasal ve hukuki çerçevesini Avrupa değerlerine uyarlamak için “müzakere eden” bir memlekete demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ikazları yapmak kimin haddi! Haliyle onlara “Türkiye ne, guguk devleti mi? Türkiye AB önünde kapıkulu değildir. Türkiye bırakın boynunu eğmeyi, asla ve asla azarlanacak, kendisine gündem belirlenecek bir ülke değildir” diye rest çekebilen bir liderimiz olması doğaldır. Üç beş gün sonra telefonda konuştuğu Avrupa Komisyonu Başkanı’na AB’nin Türkiye için “stratejik bir tercih olduğunu” söyleyip “Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde ilerleme sağlaması konusunda kararlıyız” da diyecek elbet. AB Bakanımız da “Üye yapmazlarsa o noktada Türkiye’nin umurunda olmaz” buyurabilir zaten. Alt tarafı “stratejik tercihimiz” fakat “umurumuzda bile değil”. Hem Batılının yalan makinesi Batılıya, bizimkisi bize… HHH Sadece Batılılar da değil. “Winwin” (kazankazan) şiarıyla uluslararası ilişkilerde geldiğimiz yerde kimseciklere ihtiyacımız yok Allah’a şükür. Örneğin Ortadoğu’da “değerli yalnızlığımızı” paylaştığımız mezhepçi Sünni ortağımız Katar’la ilişkilerimizde. Katar emiri, geçen hafta Ankara’yı ziyaretinden bir gün sonra Türkiye’yi yöneten siyasi heyetin ideolojik karşıtı ve can düşmanı Mısır yönetimine “tam destek” verdi. Onlar henüz “Arap tipi yalan makinesi” icat etmeye ihtiyaç duymuyorlar. Bu noktada Türkiye’nin izinden gideceklerine ise zaten şüphe yok. Ne de olsa Türkiye bölgenin “düzenleyici” ülkesi… HHH Hem “Türk tipi” yalan makinesi her şeyi ortaya serecektir. Zaten “tarafsız Türk polisine çocuk öldürten Avrupa Komisyonu’ydu”, “çadırları yakarak darbeye teşebbüs eden Cemaat’ti”, “Berkin’in annesini Papa yuhalattı”, “Sarraf’ın arkasında Esad vardı”… Say baba say, bunu AKP’lilerin saymasına da gerek yok, üç kuruşa beş takla atan “liberal kanaat önderlerimiz” var. “Batı tipi” yalan makinesi dediğimiz, bizimkilerin yırtık ar damarına direnemez, bozulurdu. “Türk tipi” yalan makinesi ise tam uyar, mesela günde iki kere doğru zamanı gösterir gibi iki kez doğruyu söylerlerse bu makine afallar. “Türk İhvanı”na işleyecek bir yalan makinesini yeryüzünde hiçbir teknoloji icat edemez. Zira bu makineler insanların belli bir ahlak, belli bir onuru olduğu üzerine kurgulanmıştır. ‘Dileyen çökertebilir’ (AFP) Çin çifte ithamı yalanladı ve Rodong Sinmun gazetesinin web siteleri geri geldi ama diğer sitelere ulaşılamadığından tam düzelme sağlanamadı Kuzey Kore internetini yöneten Yıldız Ortak Girişimleri’nin (SJV) tek hizmet sağlayıcısı ve ağ yönlendiricisi var: Çin Unicom. ABD’li yetkililer, perşembe Obama yönetiminin, Çin’den, Kuzey Kore’nin hizmet ve yönlendiricilerinin kapatılması için yardım etmesini ve ülkede faaliyet gösteren Kuzey Koreli hacker’ları saptayıp Pyongyang’a geri göndermesini talep ettiğini söyledi. Böylece Pekin’in Pyongyang’a bu tür eylemlerin hoşgörülmeyeceği yönünde güçlü mesaj vermesinin istendiğini belirtti. ABD taleplerine doğrudan yanıt vermediği kaydedilen Pekin, pazartesi Sony’ye saldırı dan Kuzey Kore’nin sorumlu olduğuna dair kanıt bulunmadığını, ama her tür siber saldırıya karşı olduğunu duyurmuştu. Bazı ABD’li yetkililerin iddiaları üzerine dün Çin Dışişleri hem Kuzey Kore’nin internetinin çökertilmesi hem de Sony’ye saldırılarda rol aldıklarıyla ilgili haberleri “sorumsuzluk” diyerek reddetti. Kuzey Kore’ye saldırıyı ABD’nin yaptığına dair de kanıt yok. Dünyadan tecrit haldeki Kuzey Kore’nin 24 milyonluk nüfusun 1 milyondan fazlası cep telefonu kullanıyor, ama ne ülke dışını arayabiliyorlar ne de dışarıdan aranabiliyor. Elitler hariç sıradan vatandaşın “world wide web” erişimi engelleniyor. Vatandaş Elitler erişebiliyor Nijeryalı küçük Wasila itirafına ‘parmak bastı’ (AFP) IŞİD kölesi olmaktansa kendilerini eşarplarıyla boğmaya çalıştılar! IŞİD’in Irak’ta ata topraklarından sürdüğü, erkeklerini katledip kadın ve çocuklarını esir aldığı Ezidilerle ilgili Uluslararası Af Örgütü’nün yeni raporu, seks kölesi yapılmaya dayanamayıp intihar edenleri ortaya çıkardı. IŞİD’den kurtulan ve “Cehennemden Kaçış” başlıklı rapor için konuşan 42 Ezidi kadının hemen hepsi intiharlara tanıklık etmiş. 20 yaşındaki Luna, Musul’da 10 yaşındakilerin de bulunduğu 20 kızla birlikte tutulduğunu, bir gün militanların kendilerine dansöz kıyafetine benzeyen elbiseler verip, yıkanıp giyinmelerini söylediğini, içlerinden 19 yaşındaki Jilan’ın banyoda bileklerini kesip kendini asarak intihar ettiğini anlattı. “Çok güzeldi, adamın biri tarafından götürüleceğini anlamıştı, o yüzden canına kıydı” dedi. Musul’da 200 kızla birlikte tutulan Hannah, içlerinden biri tecavüz edildikten sonra geri getirildiğinde, bileklerini kesip intihar ettiğini belirtti. 27 yaşındaki Vefa, Musul’da esirken, kız kardeşiyle birlikte intihara çalışmış: “Gece eşarplarımızla kendimizi boğmaya çalıştık. Bizimle tutulan iki kız uyandı, bizi durdurdu. Uyuyakaldıklarında yeniden denedik, yine uyanıp bizi durdurdular. Ondan sonra günlerce konuşamadım.” Hamileliği ilerlemiş annesiyle birlikte kaçırılan ve kendisinden iki kat yaşlı bir adamın tecavüzlerine uğrayan 16 yaşındaki Randa, “IŞİD hayatımızı mahvetti. Aileme ne olacak? Onları bir daha görebilecek miyim, bilmiyorum” dedi. Ezidi toplumu, 3 bin 500 kadın ve kız çocuğunun hâlâ IŞİD’in elinde olduğunu belirtiyor. Ukrayna artık ‘tarafsız’ ülke değil n Ukrayna NATO üyeliği yolunda tarihi adım atarak “bağlantısız” ülke statüsünü terk etti. Kiev’de Batı yanlılarının şubatta iktidarı ele geçirmesi üzerine Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi ve Doğu Ukrayna’da kaos ortaya çıkmasının ardından Ukrayna parlamentosu 2010’da ilan edilen ve herhangi bir askeri ittifaka üye olmamayı içeren bağlantısızlığın iptalini 8’e karşı 303 oyla kabul etti. Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko’nun “Ukrayna’nın rotası Avrupa ve AvrupaAtlantik entegrasyonlarıdır” diye selamladığı kararla NATO üyeliğine başvurunun önü açıldı. NATO’nun sınırlarına doğru genişlemesini en büyük tehdit gören Rusya ise kızgın. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov “Kiev’in tümüyle ters tepen adımlar atmayı kesmesini” isterken Başbakan Dimitri Medvedev “Bu karar, NATO’ya üye olmak anlamına geliyor ve bu Ukrayna’yı Rusya’nın potansiyel düşmanına dönüştürecek” dedi. Dış Haberler Servisi Nijerya’da gözler “evlendirildiği” 35 yaşındaki adamı fare zehiriyle öldürmekle suçlanan 14 yaşındaki kız çocuğunun akıbetinde. Savcılığın hakkında idam cezası arayışında olduğu Wasila Tasi’u’nun suçunu itiraf ettiği öne sürülürken yargılama sürecine tepki gösteren insan hakları örgütleri, çocuğun “suçlu değil kurban olduğuna” dikkat çekiyor. Halihazırda köktendinci Boko Haram’ın kız çocuklarını, kadınları kaçırması ve kanlı saldırılarıyla anılır hale gelen Nijerya’da, 14 yaşındaki Wasila’nın 14 yaşındaki şeriat uyarınca bir adamkız çocuğu 35 la “evlendirilmesinden” yaşındaki kocasını birkaç gün sonra onu fare fare zehiriyle zehiri ile öldürdüğü iddiöldürmekle ası geçen ay mahkemesuçlanıyor ye taşınmıştı. Kano eyaletinde geçen nisanda yaşanan olay ülkenin “çocuk gelin” utancını bir kez daha gözler önüne serdi. Yoğun ilginin olduğu önceki günkü duruşmada, yoksul, muhafazakâr bir aileden gelen, eğitim görememiş Tasi’u’nun polise ailesinin kendisini (AFP) “ikinci eş” olarak verdiği 35 yaşındaki Umar Sani’yi öldürdüğü yönünde mediğini ekledi. Duruşma 16 Şubat’a erteverdiği savunulan itirafı okundu. lenirken davaya insan hakları örgütleri tepecavüze uğramış olabilir’ kili. Tasi’u’nun 14 yaşında olmasına dikkat Çocuk metne, okuma yazma bilmediği için çekilirken verildiği adam tarafından tecavüimza yerine parmak bastı. Duruşmada ifa ze uğrama olasılığına işaret ediliyor, yaşınde veren Sani’nin ilk eşi Ramatu da, olayın dan ötürü çocuk mahkemesinde yargılanyaşandığı gün aralarının iyi olduğu Wasila ması gerektiği vurgulanıyor. Diğer yandan ile birlikte yemeği hazırladıklarını, kocasıy Tasi’u’nun kimi aile üyeleri bölgede 14 yala birlikte olma sırasının “kumasında” ol şında evlenmenin genel bir tutum olduğunu, duğu için yemeğini de onun servis ettiğini Tasi’u’nun talipleri arasından çiftçilikle uğanlattı. Ancak içine zehir konulduğunu gör raşan Sani’yi seçtiğini öne sürüyor. Kumasının itirafı ‘T Hâlâ 3500 kadın IŞİD esiri Sır olan Malezya uçağı ABD kurbanı mı? nKuala LumpurPekin uçuşu yaparken 8 Mart’ta 239 yolcusuyla birlikte radardan kaybolan ve akibeti hâlâ bilinmeyen Malezya Havayolları’na ait MH370 sefer sayılı uçağın ABD ordusu tarafından düşürülmüş olabileceği iddia edildi. Fransız Proteus Havayolları’nın eski başkanı ve uluslararası çapta saygın bir uzman olan Marc Dugan, Paris Match dergisindeki makalesinde, kaçırılma olasılığına işaret ederek ABD’nin uçağı 11 Eylül tipi saldırı korkusuyla Hint Okyanusu’ndaki askeri üssü Diego Garcia’dan hedef almış olabileceğini öne sürdü Dugan, Boing 777 tipi uçağın enkazının arama çalışmalarının Diego Garcia yakınına yönlendirilmesi çağrısı yaptı. Dugain’e Maldivler’de görüştüğü bazı kişiler benzeri bir uçak gördüklerini aktarmış. Dugain, Barah Adası sahilinde bir yangın söndürme tüpünün bulunduğunu, ABD’lilerin olayın üstünü örtmüş olabileceğini savundu. PEGIDA meydanı bırakmıyor Almanya’da “Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar” (PEGIDA) hareketi büyüyor. Doğudaki Dresden’de her pazartesi düzenlenen gösterilere katılım 2 hafta önce 10 bin, geçen hafta 15 bin, bu hafta 17 bin 500’dü. Noel şarkıları eşliğinde 10. gösteriyi geride bırakan PEGIDA, “Neonaziler” yakıştırmasını reddediyor, “Biz halkız” diyor ve “Almanya’nın göç ülkesi olmadığını” savunuyor. Dresden’de PEGIDA’nın toplandığı Semper Opera Evi ışıklarını söndürerek ve anayasanın “Gözlerinizi, kalplerinizi, kapılarınızı açın, insanlık onuru her şeyden üstündür” sözlerinin yazıldığı pankartlar asarak hareketi protesto etti. Göçmenlerle dayanışma için “Nazisiz Dresden” sloganıyla 4 bin 500 kişi yürüdü, Münih’teki “Göçmenlere yer açın” gösterisine de 12 bin kişi katıldı. CDU’lu Başbakan Angela Merkel “Almanya’da İslamofobinin yeri yok” tepkisi göstermişti. PEGIDA’yı anlamak gerektiğini savunan CDU’nun Parlamento Grup Başkanı Volker Kauder ise Seleficihatçı faaliyetlerden duyulan rahatsızlığa dikkat çekerken, Köln merkezli BIG partisine atıfla şu ifadeyi kullandı: “Almanya’da İslamcı parti kurulması noktasına gelinmemeli. Erdoğan’ın AKP’sinin Almanya’da kolunun olması zaten yeterince düşündürücü.” Nikaragua’da kanal öfkesi Nikaragua, Çin ile birlikte Panama Kanalı’na rakip olacak 50 milyar dolarlık yeni kanal inşa ediyor. Atlantik Okyanusu ile Büyük Okyanus’u bağlayacak proje için güneydeki Rivas’ta düzenlenen törene solcu Devlet Başkanı Daniel Ortega ile Çinli firma HKND’nin Başkanı Wang Jing katıldı. Ortega, toprakları istimlak edilecek çiftçilere adil tazminat vaat etti, projenin çevreye az zarar vereceğini ve ekonomilere olumlu katkı yapacağını söyledi. Ancak çevreciler ve çiftçilerin protestoları dinmiyor. 278 km’lik kanal bölgesinde yaşayan 30 bin kişi evlerini terk etmek zorunda kalacak. Çevreciler bölgenin en temiz su kaynağı olan Nikaragua Gölü’nün kirleneceğini, ekosistemin bozulacağını söylüyor. ‘AKP’nin kolu zaten var’ (AP) (REUTERS) C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle