03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Saygılı’nın çarpıcı iddialarını anlatan Aksünger, soruşturmayı kapattırmayacaklarını söyledi ‘İran’a da gideceğiz’ u CHP’li TBMM Soruşturma Komisyonu üyesi Erdal Aksünger, AKP’nin soruşturma komisyonunda birçok bilgi ve belgeye ulaşılmasını engellediğine dikkat çekti. Soruşturma komisyonunun çalışmalarını ay sonunda tamamlayacağına ve sadece rapor yazımının yeni yıla kalabileceğine dikkat çeken Aksünger, artık CHP olarak soruşturmayı devam ettireceklerini belirtti. Aksünger, bu kapsamda başta İran olmak üzere ABD’ye de Dubai’ye de gideceklerini söyledi. AYŞE SAYIN Aklama Çıkmazı Cemaat’e AKP saldırısını kimi arkadaşlar “uzun bıçaklar gecesi”ne, Hitler’in Sturmabteilung SA’ya; Fırtına Birlikleri’ne saldırısına benzettiler. “Teşbihte hata olmaz”, biraz benzer; SA’lar asıl olarak alanın temizlenmesi işinde üstün başarılar göstermişlerdi. SA’ların lideri Ernst Röhm gücünü fazla abartıp, “politikada, liderlikte daha fazla pay” isteyince işler karıştı. Hitler, SA liderini darbe yapmakla suçladı ve SA’yı bir gecede kanlı bir şekilde tasfiye etti. Benziyor mu? El hak, kanlı olmasa da, “elemanlar” birbirinin tam kopyası olmasa da benziyor. HHH Ama bu son gelişmenin bizi asıl ilgilendiren kısmı bundan sonrasıdır. Unutmamalı SA’ların tasfiyesinden sonra “görev” SS’lere geçmişti. SS’ler estirdikleri terör fırtınası ile önce Yahudileri, sonra komünistleri, daha sonra sosyal demokratları, sonra “Ari Alman ırkı”na uymadığını düşündükleri herkesi, sokakta ya da kamplarda öldürdüler, hızlı ya da yavaş ölüme terk ettiler. Papaz Niemöller’in “Benim için ses çıkaracak kimse kalmamıştı” tiradı bunu anlatır. HHH Bu kısa tarih dökümünden ders çıkar mı? Çıkar. Tarihte benzerlikler yaşanabilir ama hiçbir şey aynıyla yinelenmez. Yenilikler, yeni bakışlar, bilgiler, yorumlamayı hem kolaylaştırır hem de ayrıntılar iyi temizlenmez, soyutlama iyi yapılamazsa yanlışa düşmek kaçınılmaz olur. Kısası; Cemaatçi basına yönelen saldırıyı kınarken bakış açısını genişletmek ve Cemaat’i muhtemel bir müttefik, bağlaşık gibi görmek doğru olmayacaktır. Saldırının gerçekleştiği gün yazdığım yazıdan bir bölümü izninizle yinelemek istiyorum: HHH AKP saldırısı kaba bir baskı rejimi kurma hevesinden ibaret değildir. Onun ideolojik bir zemini var; bu zeminde Cemaat ile de aralarında derin bir ayrılık yoktur. İdeolojik ortaklıklar, arada bir bozulan stratejik ve taktik ortaklıkların çok kolayca yeniden kurulmasının yolunun hep açık olduğunu gösterir bize. CemaatAKP çatışması karşı cephede bir çatlaktan öte anlam taşımamaktadır. Cemaat’in sabıkalı yandaşlarını, gazetecileri bugün savunmak kuşkusuz gazetecilik etiğinin gereğidir, ama onlara güvenmek... O ayrı, apayrı bir konudur ve o babda sabıka kayıtlarını unutmamak gerekecektir. HHH Şimdi işin sıcaklığı içinde Cemaatten kimilerinin geçmişte yaptıkları “hatalar” ihbarlar, kindar yayın ya da doğrudan polisiye hizmetler için özür dilemeleri, aflar, kısmi aflar pek popüler olabilir; karşılıklı “güzellikler” yaşanabilir. Lütfen o kadarda kalalım. AKP ile eski ortak Cemaat arasındaki kavga Türkiye’nin bugününde yarınında politik mücadele arenasında hiç kuşkusuz büyük önem taşıyor. Sonuçları da olacaktır. Ama Türkiye’nin devrimci kanadı, ki potansiyeli, gücü sanıldığından daha fazladır, kendi işine bakmalı, dikkatini AKP’nin gittikçe yoğunlaştırdığı saldırıya yöneltmelidir. AKP’nin amacı, zemini her gün biraz daha sarsılan iktidarını sürdürebilmektir. Bunun baskıyı artırmadan mümkün olamayacağını, toplumsal muhalefetin her geçen gün yaygınlaştığını biliyorlar. Cemaat’e saldırı da bu baskının yoğunlaştırılması için kullanılıyor. İşte yasama, yürütme, yargının tekleştirilmesi operasyonu, yargının yeniden özel yetkilerle donatılması, polisin yetkilerinin artırılması tam da bugünlerde tamamlanmadı mı? HHH Peki, Cemaat’e hiç mi teşekkür borcumuz yok? Olmaz mı hiç. Cemaat üstün bir başarı grafiği çizdiği Ergenekon, Balyoz, Odatv operasyonlarında çok can yaktıktan sonra bu üstün hizmetin karşılığını almak, politikada daha fazla pay sahibi olmak için ucu “zamanın Başbakanı”na kadar uzanacak bir hamleye girişti. İçeriden destekle Erdoğan’sız, Fidan’sız yeni bir AKPCemaat ortaklığının kurulabileceğini düşündü. Yolsuzluklar operasyonunun “esbabı mucibesi” budur. İşte işin bu kısmında teşekkür borcumuz devreye giriyor. Hangi niyetle yapılmış olursa olsun AKP’li bakanlarla ilgili sağlam kanıtlara dayanan, halkın büyük bir çoğunluğunun gerçek olduğuna iman ettiği yolsuzluk iddiaları için kendilerine teşekkür ediyoruz. Ama o kadar; işi uzatmıyor, basın özgürlüğü kapsamını aşmıyor, Cemaati aklama çıkmazına sapmıyoruz. Milyonlarca Avro’luk sohbet CANAN COŞKUN İran’ın 200 milyar dolarlık petrol parasını kaçırdığı iddiasıyla tutukladığı Babek Zencani ile kapatılan 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının 1 numaralı şüphelisi Rıza Sarraf’ın milyonlarca Avro’luk konuşması dinlemeye takıldı. Takipsizlik kararının ek klasörlerinde yer alan ve mahkeme kararıyla kayda alınan tape kayıtlarında Sarraf ile İran’daki iş ortağı Babek Zencani arasında 9 Ekim 2012’de milyonlarca Avro’luk bir sohbet dikkat çekiyor. Sarraf, tahliye olduktan sonra bir televizyon programında yaptığı konuşmada, Babek Zencani ile arkadaş ve ortak olmadığını söylemişti. Buna karşın 17 Aralık dosyasına giren yasal dinleme kaydında Zencani, “arkadaşı olmayan” Sarraf’tan “5060 milyon Avro” borç istiyor. Üzeri örtülen 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının birinci yıldönümünde soruşturmanın 1 numaralı şüphelisi Sarraf’ın şimdiye dek ortaya çıkmamış tapelerine gazetemiz ulaştı. Geçen aylarda Cumhuriyet Savcısı Ekrem Aydıner tarafından takipsizlikle kapatılan soruşturma dosyasının ek klasörlerindeki tapelere göre 9 Ekim 2012’de Rıza Sarraf ile “Kont” olarak bilinen Babek Zencani 2 kez telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Kapatılan eski İstanbul 5. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 17 Eylül 2012 tarihli kararıyla dinlenen Sarraf’ın Zencani ile 9 Ekim 2012 günü 10.22’de gerçekleşen ve dinlemeye takılan ilk konuşmada Zencani, Sarraf’a, Ritz Carlton Oteli’nde olduğunu söylüyor. Sarraf ise Halkbank’a gittiğini, soruşturmanın diğer şüphelisi Süleyman Aslan ile toplantısı olduğunu belirtiyor. Aynı gün saat 15.41’de ikili arasında geçen konuşmada ise Zencani bu kez Sarraf’tan 3040 milyon Avro’luk borç istiyor. Zencani ödemenin Tahran’da gerçekleşeceğini söylüyor ancak Sarraf bunu kabul etmiyor. Sarraf, soruşturma kapsamında 74 gün tutuklu kalmış, ardından l Sarraf’a göre Zencani ‘ne arkadaşı, ne ortağı’ ama... 59 saniyede anlaşma 59 saniyelik görüşme şöyle: R.S.: Alo B.Z.: Gasemi Bey 3040 milyon Avro paran var mı R.S.: Hangi yer B.Z.: Aynı Türkiye’de R.S.: Türkiye valla kontrol etmem lazım nerde vermek istiyorsun B.Z.: ... R.S.: Yok karşılığını nerede vermek istiyorsun. B.Z.: Tehran’da tümen veririm R.S.: Tümen... ben gaz yollamıştım Türkmen gaz, kontrol edeyim haber vereyim sana inşallah B.Z.: O işi bitirelim... mesela 30 milyon ya da 5060 milyon... veririm R.S.:... Hayır olmaz şey olsun riyal olsun B.Z.: Riyal olsun... R.S.: Tamam B.Z.: Hızlı halledersen borçlu olurum Tümen: Azeri para birimi ANKARA Dört eski bakanla ilgili kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu’nun CHP’li üyesi Erdal Aksünger, 17 Aralık’ın yıldönümünde Cumhuriyet’e çarpıcı açıklamalarda bulundu. AKP’lilerin engellemesi nedeniyle geçen hafta partili üyelerle birlikte Silivri Cezaevi’nde, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu başlatan emniyetçiler Yakub Saygılı ve Hüseyin Korkmaz’ı ziyaret eden Aksünger’in sorularımıza verdiği yanıtlar ana başlıklarıyla şöyle: vamlı soru işareti var ve Sarraf ekibi, Şimşek ve Babacan’ın tehlikeli olduğunu düşünüyor ve “Bunlara keşke gitmeseydik, bir daha gitmeyelim” tarzında konuşmalar yapıyorlar... Yok efendim darbeymiş, o zaman niye Mehmet Şimşek, Ali Babacan üzerinden darbe olmuyor? Tüm ülkeler bu darbenin içinde(!) Bu işe bulaşanlar aslında bu işin bu kadar derinlere ineceğini tahmin edemediler. Bu kuyuya aslında bilmeden indiler bence. Ama şöyle ipuçları dediğiniz ipin ucu yok aslında, bence çektiğinizde ucundan dev yapıların çıkacağı koca koca urganlar var. Rakamlar, dayandığı ülkeler, Avrupa’nın resmi kurumlardan gelen ihbarlar, emniyetin, mali şubenin takipleri, MİT’in, Rusya’nın, İran’ın araştırmaları var. Eğer darbe yapıldı deniyorsa, tüm dünya ülkeleri bu darbenin içinde demektir. Güler fark edince, operasyon 3 ay öne çekildi Aslında Muammer Güler’in oğlunun takip ettirildiğini anlayınca operasyon başlıyor. 2 yıl önce emniyet istihbarat, Rıza Sarraf’la ilgili mali şubeye yazı yazıyor, “Tehlikeli, dolambaçlı işler var bu işin içinde, bunu araştırın” diyor. Mali şube Barış Güler’i sonradan görüyor Habbani’yi takip ederken. İlişkileri olunca Barış Güler’in Habbani ile... Barış Güler, kendisi ve yanında Özgür ve Hikmet diye birileri var, bazen onlar, bazen kendisi alıyor parayı. İşte Nuruosmaniye’de Habbani’nin bürosuna gidip geliyor. O zaman mali şubeye takılıyor. Muammer Güler de istihbarata diyor ki, “Bu adamlar kim, bizden hangi şubeye ait” diye soruyor. Yani önce Sarraf’ı izlemek için mali şubeyi görevlendiren emniyet istihbaratı, aradan bir yıl geçtikten sonra, Rıza Sarraf’ı korumak için Muammer Güler tarafından görevlendiriliyor. Aslında operasyon 35 ay sonra düşünülüyormuş, ama Muammer Güler’in oğlunun takip ettirilmesine uyanması üzerine, operasyona alelacele start veriliyor. O nedenle 17 Aralık’ta başlıyor. Dosyalarda, tape raporunun iki sayfası kayıp Aslında ben dosyanın bütününe bakarak bunları anlatıyorum. Ama komisyon çalışmasına baktığımız zaman doğru dürüst bir bilgi yok. Çünkü komisyona gelen dosyalarda belgelerin bir kısmı yok. Kuşa dönmüş dosyalar var. Tapelerle ilgili Adli Tıp Raporları geldi mesela, ilk kez söylüyorum, tapelerin ilk iki sayfası yok. Yani orada yok edilen kimlere ait tapeler, bunlar ortada yok. Bize gönderilen dosyalar zaten ayıklanmış, ama Adli Tıp raporunda da ayıklama olmuş. Bir kere tapelerin montaj olup olmadığını artık hiç kimse sorgulamıyor. Çünkü Adli Tıp raporu var ortada, onu inceleyen bilim kurulları var ve bu dinlemelerin montaj olmadığını söylüyor. Mesela bu iki kayıp sayfada 500 dinleme numarası olabilir. Ama kimler bunlar, sayfalar kayıp olduğu için bilmiyoruz. Mesela daha dün (önceki gün) Tayyip Erdoğan, “Kriptolu telefonlarımı dinlemişler” diyor, “Hayır benim telefonum değil bu” demiyor. tahliye edilmişti. Tahliyesinin ardından bir televizyon programında 17 Aralık operasyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulunmuştu. Sarraf, İran’da halen tutuklu bulunan Babek Zencani ile ortaklığının olmadığını söylemişti. Sarraf, İran’ın, yurtdışındaki mal varlığının peşine düştüğü ve Türkiye’deki bağlantılarını itiraf eden Zencani ile sadece 4 dakika görüştüğünü belirtmiş, “Babek Zencani’yle arkadaş da değilim ortak da. İran’da hakkımda tutuklama kararı yok. Dilediğim zaman gidip gelebilirim. Babam şu an orada” diye konuşmuştu. İran, nükleer çalışmalar nedeniyle İran’a konan ambargoyu delerek petrol parasını yurtdışına kaçırdığı iddia edilen Babek Zencani’nin yurtdışındaki ilişki ağının tespiti için Türkiye, Malezya ve Tacikistan’a heyet yollamıştı. Heyetin Zencani’nin ve Sarraf’la olan bağına ilişkin belgelere ulaştıkları belirtilmişti. Öte yandan dosyada yer alan ve 29 Kasım 2012’de Sarraf’ın soruşturmanın şüphelilerinden eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan arasında geçen konuşmada ise Aslan, Rıza Sarraf’a, İran Ulusal Petrol Şirketi’ne ödeme yapılacağını, bunun da sermayesine geçeceğini söylüyor. Heyet gelmişti Tapeler montaj değil ‘Niye Şimşek, Babacan üzerinden darbe olmuyor?’ Rıza Sarraf; Muammer Güler, Çağlayan üzerinden Başbakan’a ulaşmak istiyor. Aslında Sarraf ve adamları bakanları bölüşüyorlar. Egemen Bağış’ın Başbakan’a yakın olduğunu düşündükleri için onun üzerinden Başbakan’a ulaşacağını düşünüyor Rıza Sarraf. İstihbarat, Rıza Sarraf’ı takibe alın diye yazdıktan sonra Maliye’nin bunları denetime alacaklarından dolayı, Mehmet Şimşek’e ulaşmak istiyorlar ve gidiyorlar, taleplerini iletiyorlar. Ama Mehmet Şimşek “Böyle şey mi olur?” diyerek geri çeviriyor. Çıktıktan sonra Habbani, Sarraf’la konuşuyor ve diyor ki, “Yanlış yaptık bu adama gitmekle, bu adam onlar gibi değil, keşke hiç gitmese miydik?” diyor. Şimşek ters tepince, Ali Babacan da altın meselesiyle ilgili de Barış Güler geceliği 500 dolarlık rezidansta Gelecekte parmak çoğunluğu değiştiğinde böyle mi kalacak, bu soruşturma? Mahkeme kadıya mülk değil... Mesela Barış Güler çok genç yaşta uçuk paralar kazanıyor. Ritz Carlton rezidansta kalıyor. En ucuz odası 250 dolar, suit 500 dolar. Bu nasıl paralar kazanıyor ki bu kadar pahalı yerlerde kalabiliyor? Türkiye’nin en zengin işadamları, sanayicilerinin bile bu kadar rahat olduğunu sanmıyorum, israftır bunlar. Saygılı ‘O camilerden benim cenazemi kaldırmayın’ diyor Şimdi Yakub Saygılı, baktığımda iyi yetişmiş, müthiş, yabancı dillere hâkim, Amerika’da eğitim görmüş, dünyanın her yerinde eğitimler vermiş ve iddiası tabii, “Ben paralel yapıysam kendimi asarım” diyor. Hatta çok daha ileri gitti. Bu Mimar Sinan Camii ve Çamlıca Camii ile ilgili söyledikleri var ki biri beni çok etkiledi: “Ben Paralelciysem eğer beni asın, ama karıma da söyledim; bu camilerin kimlerin paralarıyla yapıldığını bildiğim için, eğer ölürsem, benim cenazemi bu camilerden kaldırma ihtimalini de kaldırın” diyor. Adam, çünkü “ben görevimi yaptım” diyor. “Ne yabilirdim ki, bir bu soruşturmaya başlamamış olsaydım, beni yargıladıklarında ne söyleyebilirdim ki. Bana öğretileni yaptım ben, ailemden bunu öğrendim” diyor. Cami meselesi çok derin bir mesele. Tüm ihalelerden, zorla alınan bağışlarla yaptırılan veya oraya para götürüp verenlerin parasıyla yapılmış. O paraların “günah paralar” olduğunu düşünen bir adam var karşımızda. Herkesten alınan “haraç” paralarla yapıldı, diyor. Bizim söylemlerimize benzer şeyler söylüyor. Ama özel yaşantısındaki inancı nedir, bilmiyorum, tanımıyorum. 2011’de göreve gelmiş, 2012’de başlamış soruşturmaya. “Bize Emniyet İstihbarat gönderdi bazı bilgileri” diyor. MİT’in raporları da var, MASAK raporları var. Zekâlarını gördük Tabii bu kadar genç insanlar nasıl bu kadar para kazanabiliyor, bu işleri yapabiliyorlar? Bakıyorsunuz hepsi müthiş stratejik, zeki(!) işadamları. Ama o zekâların, sorgulamalarında problem görünüyor. Mesela 1 milyonu “35 kuruş” diye ifade ediyor. Daha üstüne söyleyecek bir şey bulamıyorum, sorgulamalarda problem yaşamışlar mesela... İstanbul’u belediye değil bakanlık yönetiyor HAZAL OCAK 1725 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının ardından geçen bir yılda İstanbul’daki büyük ölçekli birçok proje, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) devre dışı bırakılarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlandı. İBB’nin CHP’li Meclis üyesi Hüseyin Sağ, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın istifasından sonra 1 yılda askıya 751 adet plan ve ÇED duyurusu çıktığını belirterek duyuruların yüzde 90’ının imar planı değişikliği olduğunu söyledi. Sağ, İBB’de “reddedilen” plan değişikliklerinin bakanlık eliyle yapıldığının altını çizdi. İstanbul’un büyük ve ranta dayalı birçok planı geçen yıl İBB Meclis gündemine dahi gelmedi. Kapalı kapılar ardında hazırlanan planlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İstanbul İl Müdürlüğü’nün web sitesinde askıya çıkıyor. Ve planlar için 30 günlük itiraz süresi başlıyor. Askıya çıkan plan değişikliklerinden çoğu kişi, haberdar olmadığı için itiraz hakkı da süresinde kullanılamıyor. CHP Meclis üyesi Sağ, yaklaşık 1 yılda İBB’de 285 adet plan askıya çıktığını belirterek “Büyükşehir belediyeleri eskisi gibi birer mü Çarpan etkisi yüksek Yolsuzluğun maliyeti, Halkbank’ı da dahil edersek, milyarlarca doları bulur. Ama komisyonun görüştüğü iddialara baktığımızda 200300 milyon dolarlık bir yolsuzluk ve rüşvetten söz edilebilir. Ama çarpan etkisi bence çok yüksek. Çünkü bir arazi için 300 milyon dolarlık bir rakam tespit edilmiş ama aslında o arazinin fiyatı 1 milyar dolar. Yani çarpan etkisini dikkate aldığımızda sadece 4 bakanla ilgili soruşturmadaki yolsuzluk ve rüşvetin boyutu 600700 milyon doları buluyor. l Tartıştırmadan projelere jet onay dürlük pozisyonuna getirildi. Belediyelerde, komisyonlarda, meclislerde tartışılmasın, ranta dayalı projeler çabuk ve tartışmasız geçsin diye böyle yapılıyor” dedi. Tüm boyutları gücümüz yettiğince soruşturacağız Komisyonda çalışmalar engellendi AKP tarafından. Biz ilk komisyon toplantımızda, süre uzatımını görüştük. Düşünün artık. Şu anda da komisyon çalışmasını fiilen tamamlamış durumda. İran’da dosya ile ilgili soruşturma yürüyor. Bu soruşturmalarımız kapsamında yurtdışına da gideceğiz CHP’li üyeler olarak. İran’a, Amerika, Rusya, Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri’ne gideceğiz. Belki bu seçime kadar olur ama seçim sonrasında da devam edebilir. Olayın tüm boyutlarını gücümüz yettiğince soruşturacağız. İBB Başkanı Kadir Topbaş’ın “Özellikle birtakım bakanlıkların, kurumların İstanbul’da plan yapma yetkisi kalkmalı” açıklamasını anımsatan Sağ, “Topbaş’ın haklılığı ortaya çıktı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şehri planlıyor. İBB ise dış kulvardan yetişmeye çalışıyor” dedi. Sağ’ın tespitlerine göre bakanlık tarafından yapılan önemli planlar şöyle: “Karaköy Salı Pazarı’ndaki Galataport’un ÇED dosyası. 1544 daire, 92 dükkân kapasiteli 100 metre yüksekliğinde 78 bin 639 metrekare arsa alanı üzerine Başakşehir Hoşdere 3. etap TOKİ. 692 konut, 338 ticarethane kapasiteli 100 metre yüksekliğinde Başakşehir Kayabaşı 4. etap TOKİ. 785 konut kapasiteli 100 metre yüksekliğinde 61 bin metrekare alan üzerine yapılan Ayazma Toplu Konut. 206 odalı, 18 bin metrekare arsa alanı üzerinre Başakşehir İkitelli Mall Of İstanbul.” Bakanlık şehri planlıyor MİT TIR’larında 19 kişiye dava n ADANA (Cumhuriyet) Adana ve Hatay’da, MİT’e ait TIR’ların durdurulmasına yönelik soruşturma sonunda, “casusluk” suçlamasıyla haklarında müebbet hapis istemiyle dava açılan ve tutuksuz yargılanan 13 askeri personel dışında 19 kişiye daha “Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamak” suçlarından Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açıldı. Davada gizlilik kararı bulunması nedeniyle Adana Adliyesi Medya İletişim Bürosu’ndan yapılan açıklamada, 41 şüpheli hakkında ise ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği belirtildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle