03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA 14 Pakistan Talibanı, ordunun idaresinde genelde askeri personelin çocuklarının gittiği 143 okuldan birine saldırdı. Sorumluluğun üstlenildiği açıklamada, hazirandan beri ordunun Taliban’a karşı yürüttüğü operasyonun intikamının alındığı savunuldu. Kan gölüne dönen okulda ise çocuklar başlarından vuruldu, gözleri önünde öğretmenleri yakıldı. DIŞ HABERLER [email protected] ‘Müptezellik Karinesi...’ Muhatabınız akıl dışıysa, üzerine üstlük ahlaki kriterleri de yerle yeksan ise yapacak fazla bir şey yoktur. Ya gülüp geçersiniz, ya tiksinirsiniz ya da bu akıl dışılığı ve ahlak düşkünlüğünü tekrar tekrar üçüncü kişilerin dikkatine sunmaya çalışırsınız. Meslek icabı ben üçüncüsünü yapmakla mükellefim... “Sivillik”, “komplo”, “ileri demokrasi”, “Yeni Türkiye”, “istikrar”, “normalleşme”, “emperyal vizyon”, “milli irade” gibi çiğnedikleri şekeri kaçmış sakızı, her seferinde tekrar eder dururlar. Geçen yüzyılda Mussolini’nin, Hitler’in şürekâsının söylemlerini postmodern İslam sosuna bulayıp bulayıp kullanırlar. Bir gün dediklerinin öbür gün tersini iddia etmekte bir beis görmezler, zira herhangi bir ahlaki standartları yoktur. Bu sebepledir ki ar damarı denen şey onlarda patlak kanalizasyondur. Bu ülkeyi yöneten siyasi heyetin sırf kendi iktidarlarını baki kılmak, yağma ve talanlarını örtmek üzere eski müttefiklerini “derdest ederken” kullandıkları argümanları öyle fazla irdelemeye ne hacet! Onlar haktan, hukuktan, demokrasiden yana ne kadar vardıysa, hepsini iktidar ve para hırslarına meze yapmakta zaten. Demokratik bir hukuk devletinde hükümetin istifasını talep etmenin en temel hak olmasına tahammül edemezler de, bu talebi dile getirdi diye bir taraftar grubunu “darbecilikten” yargılamaya kalkışırlar. Gerçekte Cumhuriyete karşı bizzat giriştikleri darbe yüzünden hesap vermekten çok korktukları için... Biz ülkeyi yönetenlerin tarafında olmadıkları gerekçesiyle bertaraf olanlardan geçilmeyen yönetim biçimine ne denildiğini gayet iyi biliyoruz. O yüzden hesapta “meslektaşlarımız”, aslında seviyesiz halkla ilişkiler uzmanı müsveddelerinin dediklerine bakalım. “Müptezellik ikliminin” en çarpıcı tezahürlerini onlar sergilemekte zira... Bu cins kişileri herhangi bir insani kıstasla değerlendirmek zor. “Kanaat önderliğine” soyunmuşlarsa üstüne üstlük, laboratuvarda mikroskop altında incelemek gerekir, tabii ki sterilizasyonu unutmadan; ne olur ne olmaz, bulaşabilir! Bunlar için dün dün, bugün bugündür; zira bellek yıkımı ahlaki yıkımın bir sonucudur. Mesela “reisleri”nin, eski ortaklarıyla elbirliği ederek operasyonlar düzenlenirken, meslektaşımız Ahmet Şık’ın kitabı için Avrupa Konseyi salonunda bağıra bağıra “O kitap bombadan daha tehlikeli” demiş olduğunu hatırlamak istemezler. Şık’ın bugün mağdur duruma düşen eski ortaklar için “Birkaç yıl önceki faşizm döneminin kudretli sahiplerinden Cemaat’in bugün yaşadığının adı da faşizmdir. Faşizme karşı çıkmak erdemdir” diyerek Cemaat’i Cemaat’e rağmen “savunmasını” da almaz bunların akılları. Erdem nedir bilmezler, insan gibi, haktan hukuktan yana duruşu, demokrat duruşu anlayamazlar. Çünkü onların demokrasiye, hakka, hukuka bakışı, “kısasa kısas” seviyesindedir. Geçmişte kötülük görmüş birinin o kötülüğü yapanların bugün maruz kaldığı faşizan uygulamalara karşı durmasına mana veremezler. Hukuk onların siyasi silahıdır. Hukukun, adil yargılanmanın herkese lazım olduğunu anlamaya naturaları yetmez... Adım adım faşizme gidilen bu yolda, cehenneme giden taşları döşeyen bu PR’cılardan birisi misal televizyonlara çıkıp “tüm sanıklar için masumiyet karinesi çıkarılmak isteniyor” gibi zırvalar yumurtlar. Bilmez ki hukukun evrensel uygulamalarından birisi “masumiyet karinesidir”. Aksi “engizisyona” girer... Yazık ki yanlış çağda doğmuşlardır. Üç beş kuruşluk alıntı dışında bir birikimi olmayan bu papağanlar zaten demokrasi nedir bilmez. Bütün bildikleri sandık goygoyudur ki, onu da kirletirler. “Ben ne dersem o olur”culara biat ederken, bayat demagojileri “ahali öyle istiyor”, “bu memlekette politika böyle yapılır” diye satmaya kalkışır. 17 ve 25 Aralık’ta herkesin soluksuz dinlediği yolsuzluk ve talanları tersine çevirip “darbe” sakızıyla tüm topluma algı operasyonu çekmeye çalışan bu lümpen muhafazakâr tayfa, üstelik bir de “liberal” geçinip faşistin dik âlâsı olur. Darbeci generallerden farkları yoktur, sadece daha zevzektirler! Sırf kendi intikamlarını almak için devlet gücünü kullanmaktan başka bir şey bilmeyenleri savunmak için ters takla, parende atıp dururlar. Araya bir iki de eleştirel cümle koyan bu “mandıra filozoflarının” seviyeleri aslında “devleti bu çeteden bir tek bu adamlar temizler” masalları anlatmaktan ibarettir. Bu AKP iktidarında “hukuk olmuş guguk”. Bunda payı büyük olan eski müttefiklerinin haline ahlanıp vahlanacak değiliz. Lakin bize düşen her durumda basın ve ifade özgürlüğünün, insan hakları, hukuk ve adil yargılanma hakkının yanında durmak. Bize düşen diktatörlüğün algı operasyonlarını bıkmadan teşhir etmek. En başta da bu “hemzeminlerin” müptezelliklerine teslim olmamak için... Pakistan Talibanı Peşaver’de okul basıp çocuk avına çıktı, en az 132 öğrenci ve 9 personel öldü Okul çocuklarını katlettiler Dış Haberler Servisi Eğitim kurumları gitgide daha çok radikal İslamcı saldırıların hedefi haline gelirken, Pakistan Talibanı’nın (TehrikiTaliban Pakistan/TTP) ordu idaresindeki bir okula saldırıp küçük çocukları katletmesi tüm dünyayı dehşete düşürdü. Pakistan’da askeri karargâhların bulunduğu Peşaver kentinde ordu idaresindeki bir okula hükümet güçlerinin üniformaları içinde sızan militanlar, önce intihar saldırısı olduğu sanılan büyük bir patlama gerçekleştirdi. Ardından tekbir getirerek sınıf sınıf dolaşıp çocuklara ateş açtı. En az 132 çocuk ile 9 personel öldü, 121 çocuk, 3 personel ve 7 komando yaralandı. Militanların intihar saldırısı düzenlemesiyle okulda en az 3 patlama da meydana geldi. Canlarını kurtaran öğrenciler, militanların aralarında muhtemelen Arapça olan bir yabancı dilde konuştuğunu söyledi. Cenazeleri kaldırılmaya başlanan kurbanların yaşı genelde 1016 arasında değişiyor. 12 yaşındaki oğlu öldürülen bir anne, sinir krizi geçirirken “Çocuğumun ve tüm bu çocukların günahı ne” diye haykırdı. dir” diye haykırarak ağladı. Kurbanların yaşı 1216 arasında değişirken 2 yaşında bir çocuk da var. Ordu, 8 saate yakın süren şiddetli çatışmaların ardından hepsi intihar bombacısı yelekli 7 militanın öldürüldüğünü açıkladı. Peşaver’in Varsak Yolu üzerinde 1100 kşinin bulunduğu okul, askeri personelin ve sivillerin çocuklarına eğitim veren Ordu Kamu Okulları ve Yüksekokulları Sistemi’ne bağlı ülke çapında 146 okuldan biri. Genelde bu okullara subay ve astsubayların çocukları gidiyor, kızoğlan karma eğitim veriliyor, askeri yetkililerin eşleri de öğretmenlik yapıyor. Pakistan Talibanı sözcüsü Muhammed Horasani, “çocuk katliamının” sorumluluğunu üstlenirken, ordunun Kuzey Veziristan’da düzenlediği operasyonlarda ölen Taliban savaşçıları, eşleri ve ailelerinin intikamını almakla gerekçelendirdi. Horasani, “Sevdikleriniz öldürüldüğünde ne kadar korkunç olduğunun acısını hissetsinler diye bunu yapıyoruz. Bizim ailelerimiz naDış Haberler Servisi Sınır Tanımayan Gazeteciler ör gütü, 2014’te dünya çapında en az 66 gazetecinin öldürüldüğünü, 119’unun kaçırıldığını, 178’inin hapse atıldığını, 139’unun ülkesinden kaçtığını, 853’ünün tutuklandığını, 1846’sının tehdit edildiğini ya da saldırıya uğradığını rapor etti. Raporda öldürülen gazeteci sayısı geçen yıla göre 5 azalsa da, IŞİD’in etkinleşmesiyle birlikte kafa kesme gibi daha vahşi saldırılara uğradıkları belirtildi. Raporda Türkiye gazetecilere tehditsaldırılar bölümünde öne çıkıyor. Pek çok ülkede protestolar sırasında gazetecilerin polisgöserici saldırısına uğradığı, bu yıl1846 gazetecinin hedef olduğu belirtildi. Ukrayna 215, Venezüella 134, Türkiye 117 gazetecinin saldırıya uğradığı ülkeler olarak listenin ilk üç sırasını paylaşıyor. 2013’te Gezi olayları sırasında eylemcilere yönelik polis şiddetine gerekli ceza verilmesindeki başarısızlığın ertesi yıl daha fazla polisi görevini kötüye kullanmaya cesaretlendirdiği vurgulanıyor. Polisin göstericilere orantısız güç uygulamasının gazeteciler için de ağır bedeli olduğu belirtiliyor. Gazeteciler için en kanlı ülke yine Suriye oldu. Bu yıl Suriye’de 15, Filistin’de 7, Ukrayna’da 6 gazeteci öldürüldü. Dünyada 2014 yılında cezaevinde bulunan gazeteci sayısı 178. Çin ise bu listede 29 gazeteci ile bir numara. Onu Eritre (28), İran (19), Mısır (16), Suriye (13) takip ediyor. Tehdit ve baskılar nedeniyle gazetecilerin terk etmek zorunda kaldığı ülkelerin başında Libya, Suriye ve Etiyopya gelirken, “Avrupa’da en büyük medya hapishanesi” denen Azerbaycan’ı da onlarca gazeteci tutuklanma kaygısıyla terk etti. Karma eğitim sıl yas tutuyorsa onların da aileleri yas tutsun diye bu yola başvuruyoruz” dedi. Haziranda başlayan ve resmi rakamlara göre 1600’den fazla militanın öldürüldüğü operasyonu ordu “büyük başarı” olarak sunuyordu. Taliban ise asker yerine çocukları hedef aldı. Kan gölüne dönen okulda çocukların başlarından vurulduğu, en az bir öğretmenin öğrencilerinin önünde diri diri yakıldığı yönünde tanıklıklar var. Askerlerin operasyon düzenlemesi üzerine birkaç militan intihar saldırısıyla karşılık verirken bazı çocuklar da parçalandı ve yandı. 16 yaşındaki Şahruh Han, çocuk avına çıkan militanlardan ölmüş numarası yaparak canını kurtardığını anlattı. Dört adamın içeri dalmasıyla sıraların altına girdiklerini belirten Şahruh, şunları söyledi: “Bir öğretmenim elinden vurulmuş ve ağlıyordu. Militan ona ağlaması durana Ölü numarasıyla kurtuldu dek ateş etti. Etrafım ölü ve yaralı arkadaşlarımla kaplanmıştı. Bir çift kocaman siyah botun bana doğru geldiğini gördüm. İki bacağıma ateş edince ölmüş numarası yaptım. Çığlıklarımı bastırmak için de kravatımla ağzımı tıkadım. Kocaman botlu, öğrenci aramaya ve bedenlerine kurşun yağdırmaya devam ediyordu. Mümkün olduğunca hareketsiz durup gözlerimi kapadım. Beni de yeniden vurmasını bekliyordum, tüm vücudum titriyordu. Ölümü çok yakından gördüm ve bana yaklaşan siyah botları asla unutmayacağım, bana yaklaşan ölüm gibiydi.” Çocukların kaldırıldığı hastanelerde evlatlarını kana bulanmış gören anne babalar gözyaşlarına boğuldu, sinir krizi geçirdi. 12 yaşındaki oğlu ölen 40 yaşındaki anne Irşadah Bibi, acı içinde yüzünü dövüp kendini ambulansın önüne attı, “Allahım oğlumu neden benden aldın? Çocuğumun ve tüm bu çocukların günahı ne Başbakan Navaz Şerif “Vahşilerin sebep olduğu ulusal trajedi” derken şöyle konuştu: “Onlar benim de çocuklarımdı. Bu benim de kaybım. Tüm ulusun kaybı.” Şerif “Son terörist ölene dek savaş devam edecek” diye ekledi. Pakistan’da kız çocuklarının eğitimini savunduğu için 2012’de Taliban tarafından başından vurulan ve bugün Nobel Barış Ödülü’nün 17 yaşındaki sahibi olan Malala Yusufzay, “Erkek ve kız kardeşlerim olan o çocukların yasını tutuyorum, biz asla yenilmeyeceğiz” dedi. ABD Başkanı Barack Obama, ülkesinin Pakistan halkının yanında olduğunu söyledi. BM Genel Sekreteri Ban Kimun “Böyle bir vahşeti hiçbir şey haklı gösteremez. Eğitim alan savunmasız çocuklara korkunç ve alçakça bir saldırı. Dünyanın kalbi sevdiklerini kaybeden anne babalarla birlikte çarpıyor” dedi. Pakistan’la kavgalı olan komşuları Hindistan ve Afganistan da saldırıyı kesin dille kınadı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, bugün Türkiye’de 1 günlük “milli yas” ilan etti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Pakistan liderlerini arayıp üzüntülerini iletti. Okul katliamı, TTP’nin tırmanışa geçtiği 2007’den beri şiddet döngüsüne binlerce kurban veren Pakistan açısından bile şoke edici. Pakistan’ın 67 yıllık tarihinde en fazla can alan terör saldırısı oldu. Ekim 2007’de yine Taliban’a mal edilen Başbakan Benazir Butto’ya suikast girişimi niteliğindeki patlamada 139 kişi ölmüştü. Türkiye’de milli yas En büyük katliam Gazetecilere saldırıda Türkiye üçüncü Gezi vurgusu Kafenin olduğu bölgede çiçek buketlerinden bir deniz oluşturan gözü yaşlı Sydney halkı arasında pek çok Müslüman da var. Çiçek bırakan örtünmüş Müslüman kadınlara sarılarak sahip çıkanlar oldu. Sydney saldırısı soru yumağı Dış Haberler Servisi Avustralya’nın Sydney kentinde bir kafede giriştiği rehin alma eylemi 17 saat sonra komando operasyonuyla sona erdirilen İranlı mülteci Man Harun Munis’in “terör izleme listesi”nde niye yer almadığı tartışılıyor. 2002’den beri 50 cinsel saldırı ve geçen yıl da eski eşinin 18 kez bıçaklanarak öldürülmesi ve cesedinin yakılmasında suç ortağı olma suçlamalarına rağmen kefaletle bırakılan Munis, Afganistan’da savaşan Avustralya askerlerinin ailelerine de nefret mektupları göndermekten mahkum olmuş, ama cezası kamu hizmetine çevrilmişti. Önceki günkü operasyonda iki rehineyle birlikte ölmesinin ardından geriye pek çok soru işareti kaldı. Başbakan Tony Abbott, “uzun zamandır suç ve akli dengesizlik sicili ile aşırılıkçılık eğilimi olan bir kişinin nasıl izleme listesinde olmadığı, elini kolunu sallayarak dolaştığı ve silah edisı sonucu, 38 yaşındaki üç çocuk annesi avukat Katrina Dawson’ın da hamile bir arkadaşını korurken öldüğü söyleniyor. Düzenlenen ayinde Johnson ile Dawson “başkalarının yaşayabilmesi için hayatlarını feda eden kahramanlar” olarak selamlandı. Hamile arkadaşını korurken ölen Dawson ile saldırgandan silahını alırken ölen Johnson kahraman ilan edildi. üslümanla yolculuk ederim’ ‘M nebildiğini” sorguladı. Hükümetin inceleme başlattığını duyuran Abbott, Munis takibe alınmış olsaydı böyle bir olayın hiç gerçekleşmeyebileceğini belirtti. Eyalet polisi, ölen iki rehineyi Munis’in vurup vurmadığına açıklık getirmedi. Ancak kafenin 34 yaşındaki işletmecisi Tori Johnson’ın Munis’in elinden tabancayı almaya çalışırken silahın ateş alma Müslümanlarla dayanışma içinde olduklarını göstermek isteyen Avustralyalıların açtığı #illridewithyou (seninle yolculuk ederim) hashtag’ine yüz binlerce tweet geldi. Bunu paylaşanlar, İslami görünüşleri sebebiyle toplu taşıma araçlarında saldırıya uğramaktan korkan Müslümanları kendi taşıtlarına almayı ya da yolculuk sırasında korumayı öneriyor. Kampanyaya aktör Russell Crowe, futbolcu Harry Kewell gibi pek çok şöhret destek verdi. Nusra’dan ABD silahlarıyla şov Kaide’nin Suriye kolu Nusra Cephesi Türkiye sınırındaki İdlib bölgesinde rejimin iki üssünü alırken, 100 asker, 80 militanın öldüğü, 100 askerin esir düştüğü iddia ediliyor. İdlib’den ABD destekli Hazm Hareketi ile Suriye Devrimciler Cephesi’ni de kovan Nusra, onların elinden aldığı ABD yapımı tanksavar füzeler TOW’ları kullanırken görüntülerini Twitter’dan yayımladı. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle