25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 ARALIK 2014 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 15 Fransa’da bugün kadınların sahip olduğu tüm yasal ve sosyal hakların temelinde, Feministlerin “kürtaj yasağı”na karşı verdikleri mücadele vardır. 1920 tarihli bir yasaya karşı kazanılan bu mücadele, salt yasanın iptalini sağlamamış, topluma egemen “erkek” zihniyetini de değiştirmiş ve ortak bilince kadının hem erkeğe eşit hem de vücuduyla özgür, iradesiyle özgün bir varlık olduğunu yerleştirmiştir. 1971’de Simone de Beauvoir’ın hazırlayıp ünlü kadınların imzaladığı “343 Kaltak Manifestosu” ile başlayan sivil itaatsizlik sürecinin zirve yaptığı olay, 1972’de “Bobigny Davası” diye adlandırılan mahkeme sürecidir. Bu davada, uğradığı tecavüz sonucu hamile kalan bir genç kız yasadışı kürtaj yaptırmaktan, doktoru yapmaktan, kızın annesi ve annesine kürtaj için borç para veren üç arkadaşı da “yardım ve yataklık” etmekten yargılanıyordu. Avukat Gisele Halimi ve yazar Simone de Beauvoir, kamuoyuna taşıdıkları mahkemede davalıları değil, kürtajı yasaklayan yasayı yargılatmayı başardılar. Öyle ki, duruşmalardan birinde genç kızın annesi, mahkeme heyetine karşı “Suçlu olan ben değilim, sizin yasanız!” diye haykırıyordu. Davanın ara kararı, tutuklu yargılanan genç kızın salıverilmesi oldu. Ana kararında ise bazı cezalar verildi, ama hiçbiri uygulanmadı ve daha önemlisi, mahkeme heyeti “1920 yasasının uygulama niteliğini yitirdiğine” hükmetti. HHH Tarih sahnesine öteki Simone’un çıkış saati çaldı. 1974 yılında muhafazakâr sağın adayı Giscard d’Estaing, rakibi sosyalist Mitterrand’a epeyce fark atarak cumhurbaşkanı seçildi. Fransa’nın altın yaldızlı simgelerle süslü tarihi meclis kürsüsüne çıktığında; karşısındaki kırmızı kadife koltuklarda 481 erkek, 9 kadın milletvekili oturuyordu. Veil, “Geniş geneli erkek olan bu meclis bilmelidir ki, hiçbir kadın isteyerek kürtaj yaptırmaz, mecbur kalır...” diye başladı sözlerine. HHH 25 saat süren tasarı tartışmaları sırasında, ağızlarından köpükler saçarak saldıran vekillerin şiddet söylemine, ağza alınmayacak saldırılarına maruz kaldı. En ağır hakaretler, en belden aşağı vuruşlar, en ırkçı küfürler, kendi partisinin vekillerinden geliyordu. Ne kaltaklığını bıraktılar, ne orospuluğunu. Annesini, babasını ve erkek kardeşini öldüren Almanlardan hamile mi kaldığını soran da oldu, kaç kez çocuk aldırdığını da. Yahudi dölü olduğu tabii ki unutulmadı. Fransız soyunu kurutmakla görevli hain İsrail ajanı olmakla itham edildi. Ama Simone Veil, mıh gibi durdu. İradesi bir an bile sendelemedi. Meclisteki bir azgın erkek azınlığının, kudurmuş gibi sürdürdüğü saldırılara soğukkanlılığını, zarafetini yitirmeden göğüs gerdi. İktidar partisinin çoğunluğu kendisine düşman, kürtaj tasarısına da karşıydı. Ama Başbakan Chirac da Sağlık Bakanı’nın yanında ve serbest kürtajın arkasında… Tasarı, hükümete destek veren sosyalist muhalefetin oylarıyla yasalaştı. Kürtajın serbest bırakılıp ücretsiz kılınması, kadınlara istedikleri zaman, istedikleri için çocuk yapmak hakkını vermekle kalmadı. Kadının vücudunun tek sahibi ve özgür olduğunu tanımladı. Bugün Fransa’da kadın erkek eşitliğiyle kişisel özgürlükleri tam katılımla benimseyen toplumsal zihniyet, bu yasanın ürünüdür. “Kadına egemen ola n, her şeye egemen olu r. Kilise, bu yüzden ka dına egemen olmak ister ve demokrasi, tam da bu yüzden kadını Kilise ’nin elinden kurtarmalıdır .”  JULES FERRY Koltuklara Karşı Bir Kaltak bakan olduğu Chirac kabinesi de en devrimci hükümetti. Sağlık Bakanı Simone Veil, olağanüstü güzel bir kadındı. Annesi, babası, erkek kardeşi Alman konsantrasyon kamplarında ölmüş, kendisi de kız kardeşiyle birlikte ölmeden kurtulduğu AuschwitzBirkenau konsanstrasyon kamplarının numarasını taşıyordu bileğinde. Ağır ceza yargıcı ve üç çocuk annesiydi. HHH Solcu Simone’un tersine, merkez sağın Fransa’yı kurtaran efsane lideri De Gaulle’ün “yurtsever” çizgisini benimsemişti. Ama kadın özgürlüğü ve hakları için verilen mücadelede, bayrağı Simone de Beauvoir’dan alıp zirveye dikmek için en ağır yolu kat eden oldu. Bakanlık koltuğuna oturur oturmaz ilk işi, kürtajı serbest bırakan ve devlet hastanelerini ücretsiz kürtaj yapmakla yükümlü kılan bir yasa tasarısı hazırlamak oldu. Tasarı tıp, hukuk ve etik uzmanlarının üzerinde anlaştıkları, titiz ve ayrıntılı bir çalışmaydı. Hiçbir olasılık kural dışı, hiçbir kural da yoruma açık bırakılmamıştı. Simone Veil, 26 Kasım 1974 günü kürtaj yasa tasarısını savunmak için Fotoğraf: SIMONE VEIL Mağrurluktan Mağdurluğa Poyrazköy Davası’nı anımsıyor musunuz? İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen, büyük çoğunluğu deniz subayı olan 85 sanıklı bir davaydı. Tutuklu yargılanan 11 sanık uzun yıllar cezaevinde kalmıştı. Dava, TÜBİTAK’ın mahkemeye gönderdiği raporda, davanın en önemli delilleri arasında görülen 5 No’lu sabit belleğe saati geri alınmış bir bilgisayardan yapılan dosya aktarımlarına dikkat çekilmesi üzerine çökmüş, tutuklu sanıklar tahliye edilmişti. Bu düzmece davanın ilginç bir yanı daha vardı. Davanın sanıklarından Tuğamiral Fatih Ilgar savunmasında, Ankara Zir Vadisi’ndeki aramalarda bir adet açık yeşil renkli sis kutusu bulunduğunu söyleyerek sis kutusunun numarasının ve imal yılının göründüğü bir fotoğraf göstermişti. Daha sonra, Ankara Gölbaşı aramalarında çıkan açık yeşil renkli sis kutusunu da gösterdiğinde her iki sis kutusunun da stok numaralarının, imal yıllarının ve üzerindeki ezikliklerin aynı olduğu görülmüştü. Ilgar, olay yerinde ve emniyette çekilen mühimmatın fotoğraflarını ve tutanaklarını da göstermiş, fotoğraf ve görüntülerde 12 adet sis bombasına rastlanırken tutanaklarda 11 adet sis bombası yazıldığını fakat açık yeşil olan sis bombasının tutanaklara yazılmadığını belirtmişti. Savunmasının devamında emniyetin savcılığa gönderdiği Poyrazköy kazılarında ele geçirilen mühimmat listesini de mahkemeye sunan Ilgar, aynı açık yeşil renkli sis bombasının bu listede de göründüğünü belirterek, savunmasını, “Sis kutusunun özellikleri yazıyor bu listede ve Poyrazköy’de çıktı deniyor. Ama fotoğraflara baktığınızda 3 sis kutusunun da stok numarası, imal tarihi, üzerindeki çizikler ve ezikler aynı” diyerek bitirmişti. HHH Son günlerde adını sıkça duyduğumuz Tahşiyeciler’in izlerini süren polisler 30 Aralık 2009 günü İstanbulBahçelievler’de bir eve baskın yapmışlar, evde üç el bombasının yanı sıra bir de sis bombası “ele geçirmişlerdi”. Bu sis bombasının seri numarası 135270004080 idi. Ve tanıdık bir bombaydı! Bu bombanın yukarıda sözü geçen “kayıp” 12’nci bomba olduğunu söylememe herhalde gerek yok; mutlaka anlamışsınızdır. Görülüyor ki “efsane” polisimiz her daim elinin altında, sırasında laik yurtseverlere, sırasında Risalei Nur talebesi Müslümanlara karşı kullanacağı“çok amaçlı” kanıtlar bulunduruyordu. Bildiğimiz, dönemin polislerinin de, savcılarının da, yargıçlarının da o dönemin geçerli ve aynı zamanda iktidarın hempası olan bir “üstaklın” emir kulları olduğuydu. HHH Şimdi gelelim AKP iktidarının eski ortağı, işbirlikçisi Fethullah Gülen Cemaatine… Fethullah Gülen kimdir, nedir, ne yapar, ne ister, bunları yaşayarak, yaşananlara tanık olarak öğrendik. Medyadaki takipçilerini tanıdık. Bu ülkenin yurtsever aydınları, bilim adamları, yazarları, gazetecileri, sanatçıları, askerleri düzmece delillerle, düzmece kanıtlarla, yalancıgizli tanıklarla yıllarca cezaevlerinde çürütülürken televizyon ekranlarında, “Daha fazla ezin, daha fazlasını toplayın!” diye fetva çığlıkları atıyorlardı. O “üstaklın” buyruğundaydılar. Polislerin, savcıların, yargıçların hukuku ayaklar altına almalarına alkış tutuyorlardı. İnsanların insanlıktan çıkışlarının somut örneklerini sergiliyorlardı. Bu satırları yazarken, gözlerimin önüne geliyorlar, midem burkuluyor. HHH Bu tezgâhları kurarlarken yere düşene bir tekme daha vurmayı marifet sayarlarken iktidar ile cemaat ortaklığının amansız bir kavgayla sona ermesi üzerine bir anda mağdur duruma düşmüşlerdi. Ne yapmalıyız? Biz de onlar gibi mi davranmalıyız? Eden bulur, oh olsun, ne haliniz varsa görün mü demeliyiz? Yok! Yapamayız, onlar gibi olamayız, onlar gibi davranamayız. Biz, hukuka, adalete, özgürlüğe, insan haklarına inanmış insanlarız. Hukuk herkese eşit işlesin, adalet yerini bulsun isteriz. Öyleyse hukuka aykırı yaptırımlara maruz kaldıklarında onları da savunmayı görev bileceğiz. Kendilerini yeniden toparladıklarında hiçbir şey olmamışçasına belki de eskisinden daha büyük bir hırsla bize dişlerini göstereceklerinin bilincinde olarak savunacağız onları. Ne yapalım, insan olmak böyle bir şey işte! Başbakan atanan Jacques Chirac, sağlık bakanlığı koltuğunu bir kadına teslim etti: Simone Veil. Garip ama gerçektir, Fransa tarihindeki en ilerici reformları gerçekleştirecek, seçmen yaşını 18’e indirerek gençlerin politikaya taşınmasından kadın haklarına, ülkeyi her alanda özgür ve modern kılacak bu hükümet; solcu değil, sağcı ve muhafazakâr çoğunluğu temsil ediyordu. Oysa Fransa’yı bir sonraki yüzyıla taşıyan ve sosyalistlerin hayallerini bile sollayan reformları yaparken, kendisini iktidara getiren tutucu seçmenin suyuna gitmedi. Tam tersine, o tutucu seçmeni zihniyet değiştirmeye, çağ atlamaya zorladı! 1974 tarihinde Fransa’nın o güne kadar seçilen en genç cumhurbaşkanı Giscard d’Estaing, ilk kez dört kadının Simone Veil, bugün Fransa’da aşırı sağcısından aşırı solcusuna halkın en saygı duyduğu siyasal kişilik. “Veil Yasası” diye anılan kürtaj yasasının 40. yılı, 26 Kasım 2014 günü Fransız parlamentosunda, özel bir oturumla kutlandı. Yasa, bütün parti grup başkanlarının verdiği ortak önergeyle yeniden oylamaya sunuldu. 143 olumlu oya karşı 7 olumsuz oyla kabul edilen önergeyle, serbest kürtajın Fransa, Avrupa ve dünya kadınları için temel hak olduğu vurgulandı. Milletvekilleri, artık çok güzel ve yaşlı bir “hanımefendi” olan Simone Veil’e saygılarını, 40 yıl sonra ayakta alkışlayarak gösterdiler. Kılıçdaroğlu, Hayri İnönü ve Emir Sarıgül’ü Ankara’ya çağırdı Uzlaşın uyarısı AYŞE SAYIN/FIRAT KOZOK ANKARA Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ile Belediye Başkan Yardımcısı Emir Sarıgül arasındaki “kavgaya”, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu el koydu. Kılıçdaroğlu, Şişli Belediyesi’nde bir süredir yaşanan kriz üzerine dün tarafları Ankara’ya çağırarak 1 saate yakın yüz yüze görüştü. Edinilen bilgiye göre arabulucu olarak görevlendirilen ve taraflarla daha önce görüşen İstanbul Milletvekili İhsan Özkes’in de katıldığı görüşmede ilk sözü alan İnönü, başta Sarıgül olmak üzere bazı belediye meclis üyelerinin kendisini dinlememesinden yakınarak “Bu ekiple geçinemiyorum, meclis grubum bana saygısız davranıyor” mesajı verdi. Nişantaşı’nın süslenmesi tartışmasına değinen İnö ‘O, faşizmin fotoğrafı’ Kobani’de IŞİD saldısında yaşamını yitiren MLKP’li Sibel Bulut için taziye çadırı kurmak isterken dövülerek gözaltına alınan ve polislerin ağzını yırtmaya çalıştığı ESP’li Cebrail Günebakan (23), savcılıktaki sorgusunun ardından 9 arkadaşıyla birlikte serbest bırakıldı. Adliye çıkışında gazetemizin sorularını yanıtlayan Günebakan, “Çok canım yandı. Dudağımın kenarında yırtık ve tahriş var. Arkadaşımın birinin dudağı patlamış, diğerlerinde darp izleri var. Polis merkezinde de işkence gördük. Darp edildik, cinsel tacize uğradık. Suç duyurusunda bulunacağız” dedi. “Bu faşist saldırılar Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın polise cesaret veren sözlerinin sonucudur” diyen Günebakan, “O fotoğraf, işkencenin, AKP faşizminin fotoğrafıdır” ifadelerini kullandı. nü, “Belediyenin kaynakları yetersiz. Halkın parasının süsleme işine harcanmasını doğru bulmuyorum, belediye büyük borç altında, bu nedenle de bu süslemelere karşı çıktım” görüşünü iletti. Sonrasında söz alan Emir Sarıgül ise “Süslemeye karşıyım diyorsun, başkan olmadan önce 5 yıl belediye meclis üyeliği yaptın. O süslemelerin altında senin de imzan var. Madem karşıydın, neden o zaman karşı çıkmadın? Başkan olarak sen de süsleme için ihale açtın ama ihaleye kimse girmedi. Kamuoyunu ve genel başkanı yanıltıyorsun” görüşünü savundu. İnönü’nün halktan kopuk olduğunu, belediye meclis üyesinin yakınının cenazesine bile gitmediğini belirten Emir Sarıgül, İnönü’nün belediyede kaç müdürlük olduğunu dahi bilmediğini ileri sürüp kendisinin 24 saat halkla iç içe olduğunu anlattı. Sarıgül’ün istifasını yanında getirdiğini ve hemen sunabileceğini de söylediği öğrenildi. Karşılıklı tarafları dinleyen Kılıçdaroğlu’nun ise kamuoyu önünde yapılan bu tartışmadan son derece rahatsız olduğunu belirterek şu uyarıda bulunduğu öğrenildi: “İkinizi de uyarıyorum. İstifa veya görevden alma olmayacak. Seçilmiş bir belediye başkanı ve seçilmiş belediye meclis üyelerisiniz. Bundan sonra birlikte el ele verip çalışacaksınız, CHP’ye oy veren insanları mahcup etmeyeceksiniz. Aile içindeki sorunların dışarı bu şekilde yansıması doğru değil, sorunları kendi içimizde çözeceğiz ve sosyal demokrat belediyecilik anlayışıyla hizmet götüreceksiniz. ” KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Gezi sanığı polis: Görüntüleri izleyince kendi halime şaşırdım n Yurt Haberleri Servisi Gezi Direnişi sırasında Antalya’da AKP İl Başkanlığı önündeki protestolar sırasında, arkadaşlarıyla buluşmaya giden 25 yaşındaki Erdem Kara’yı coplayıp yerde tekmeledikten sonra gözaltına alan İl Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Ahmet Taşır, polis memurları Barış Baysal, Turan Keskin, Muhammet Demirel, Faruk Cebeci ile Yakup Sakarya hakkında 4.5 yıl hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması 28. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün yapıldı. Sanık Taşır, darp etme kastı olmadığını iddia etti. Sanık polis Turan Keskin ise “Yere düştüğünde tekme vurmaya çalıştı. Biz yine zor kullanmak zorunda kaldık” diye konuştu. Sanık Barış Baysal ise “Görüntüleri izleyince kendi halime ben de şaşırdım. Olayın psikolojisiyle hiç istirahat etmeden günlerce olayları kontrol etmek için çalıştık. O psikoloji ile bu kadar saat nasıl görev yapılır” dedi. Mahkeme duruşmayı 7 Nisan’a erteledi. G NOKTASI BULMACA SEDAT YAŞAYAN n Yurt Haberleri Servisi Kobani protestolarında çıkan olaylarla ilgili Iğdır’da tutuklanan 20 kişi hakkında “terör örgütü üyeliği”, “polise mukavemet”, “özel mülke ve kamu malına zarar verme” ve “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçundan toplam 647 yıl hapis istemiyle dava açıldı. Iğdır Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davaya 9 Ocak’ta başlanacak. Kobani eylemlerine 647 yıl hapis istemi PKK, tek tek isim verdi: Şehri terk edin n Yurt Haberleri Servisi Tunceli’de geçen ay dağıttığı bildirilerle il genelinde avcılık faaliyetlerini yasakladığını ve bu faaliyetlere devam edenlerin en ağır şekilde cezalandıracağını ilan eden PKK, dağıttığı yeni bildirilerle, avcılık yapan şahısların isimlerini açıklayarak şehri terk etmeleri uyarısında bulundu. Bildiride, alabalık avcılığı, orman kesme ve avlanma ile av ihalesine katılan şahısların isimleri verilirken, “Bu kişiler ve gruplar faaliyetlerinden vazgeçmelidir. Birçoğu defalarca uyarılmıştır. Bu söylediklerimiz bazılarına uyarıdır, artık yapmamaları durumunda affedilebilirler. Ama bazıları için artık geç olmuştur. Kesin cezalandırılacaklardır. Şimdiden şehri terk etmeleri salık verilir” ifadeleri kullanıldı. ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracı@gmail.com ‘Elle hakaret’ görüntüsü yok n İZMİR (DHA) İzmir Gündoğdu Meydanı yakınındaki evinin balkonundan yerel seçim mitingi için kente gelen dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a ‘el hareketiyle hakaret ettiği iddia edilen ve ‘Kamu görevlisine hakaret’ suçundan 2 yıla kadar hapsi istenen iki çocuk annesi, ekonomist Filiz Akıncı’nın yargılanmasına devam edildi. Hâkim, olay anının görüntülerinin yer aldığı 7 CD’nin bilirkişi tarafından incelenerek hazırlanan raporun mahkemeye ulaştığını bildirdi. Rapordan birer örnek tarafların avukatlarına verilirken raporda Erdoğan’ın otobüsünün beklediği sırada kamera görüşünün seçim çalışmaları için asılan bayraklar nedeniyle kapandığı, bu nedenle binalardan görüntü elde edilemediği, şüpheli Akıncı’nın elle hakaret konusunda herhangi bir tespit yapılamadığı belirtildi. Dava ertelenirken Akıncı’nın avukatı, müvekkilinin gözaltına alınmasıyla ilgili yaptığı şikâyet üzerine Başbakanlık korumaları hakkında soruşturma başlatıldığını dile getirdi. HARBİ SEMİH POROY SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Geceleyin 1 ateş çevresin 2 de davul zurna eşliğinde 3 oynanan bir 4 halkoyunu... 5 Çemberin 6 çevresinin çapına ora 7 nını göste 8 ren sayı. 2/ 9 Batı Anadolu köy yiği 1 2 3 4 5 6 7 8 9 di... Kirpik boya 1 M O B B İ N G U sı. 3/ Çiçekleri kat 2 O B R U K L AM merli ve mor renk 3 K O F A N A te olan bir tatula 4 T İ T P A N A Y I R türü. 4/ Kadınlara 5 O K U L T Ö Z düşkün, zampara 6 E M E R İ L Y erkekler için kulT A lanılan sözcük. 5/ 7 A T A M A N U N L OĞ Eskiden uzay boş 8 S U luğunu doldurdu 9 A M İ N A L A Y I ğu varsayılan esnek madde... Rütbesiz asker. 6/ Bir alay işareti... Küçük erkek kardeş. 7/ Bir cetvel türü... Musul kenti yakınında, Yezidiler tarafından kutsal sayılan hac yeri. 8/ Boru sesi... Civcivlikten çıkmış tavuk. 9/ İşaret olarak yere dikilen çubuk... “Kaddi dildâra kimi dedi kimi elif / Herkesin maksudu bir amma rivayet muhtelif” (Kanuni Sultan Süleyman). YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ağızdaki kokuları gidermek için çiğnenen baharlı bir madde... Uzaklık anlatmakta kullanılan söz. 2/ Bir işi yerine getirme... Yergi, hiciv. 3/ Gaziantep ve Kayseri yöresine özgü, yoğurt tatlısına benzer bir hamur tatlısı. 4/ Ceviz büyüklüğünde bir domates cinsi... Bir nota. 5/ Asya’da bir ülke... Güreşte bir oyun. 6/ Bir ilimiz... Mesafe. 7/ Yeni Zelanda’nın yerli halkı. 8/ Giysilerde içeriye doğru daraltılarak dikilmiş bölüm... Bir soru sözü. 9/ Vilayet... Oyunda, özellikle pokerde hile yapan kimse. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle