Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2014 PAZAR 8 n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK GÜNCEL İlk kez bir taraftar grubu ‘hükümeti yıkma teşebbüsü’ ile suçlanıyor yazılarda, konuşmalarda başbakan ve bakan adlarının önüne mutlaka sayın sözcüğünü koyacağız. Hele hele herhalde hanımefendiye göre, örneğin Cumhurbaşbakanı’nın adı önüne sayın sözcüğü konmadan RTE diye söz edilemez. Ama AKP adına Meclis oturumu yöneten Bahçekapılı; canım, benim oturumu kapatmama neden olan gazetecinin veya gazetecilerin kullandığı dil değil. Neden, milletvekillerinden Kamer Genç’in Cumhurbaşbakan’a doğrudan adıyla hitap etmesiydi, diyebilir. Bu da pek çok kimseye, hele sözünü esirgemeyen Kamer Genç’e vız gelir, tırıs gider! Bu ülkede kimse kimseye, konuşmalarında ya da yazılarında kişilerden söz ederken şöyle böyle, örneğin, mutlaka sayın diye hitap edeceksin diyemez. HHH Bir anımsatma yapayım. Daha cumhurbaşkanı seçilmemişti. “Ben değişik bir cumhurbaşkanı olacağım... Anayasayı da tanımam” içeriğinde bir yığın nutuk atan RTE’ye, asla saygı duymadığımı ve hangi makamda olursa olsun, adı önüne sayın sıfatını asla koymayacağımı yazdım bu sütunlarda. Saraylı olduktan sonra hükümete emrederek bu ülkeyi yöneten, demokrasiyi, laik Cumhuriyeti yok etmeye çalışan birine saygı duymaya kimse beni zorlayamaz! Kamer Genç, RTE’den sayın diye söz etmeyen konuşmasından sonra oturuma ara veren Bahçekapılı’yı, “Ben ismimden utanmıyorum. RTE Saray’a sığınmış, zannediyor ki orada rahat edecek” diye yanıtlarken haklıydı elbette. HHH Ne yazık ki, TV haberlerini yöneten ve sunan kimi meslektaşlarımız, örneğin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın kürsü konuşmasını öve öve yere göğe sığdıramadılar. Oysa Arınç, kimi iddiaları haklı buluyor... Ama sonraki gelişmeler, Meclis Başkanı ile bir konuda anlaştı izlenimi veriyor. Kendilerinden önceki dönem milletvekillerinin maaşlarını bugünküyle kıyaslıyor. Öncekilerin yazlıkları, deniz kıyısında villaları olduğundan, onlar iktidara gelince laf olur diye hepsine paydos denildiğinden yakındı ya... ... Bir gün sonra Meclis Başkanı’ndan olumlu öyle bir yanıt geldi ki... Bu dönem milletvekilleri öyle keyiflendiler, iştahaları kabardı... Bırakalım villaları, yazlık evleri... Yasal düzenlemeyle vekil maaşlarının yükseltilmesi ve vekil hakkı 8 bin 190 lira da buna eklenerek 23 bin lira olmasını, tabii emeklilikten aldıklarıyla ilgili yeni olası yaşamı aralarında tartışıp dünden beri hesaplar yapıyorlar... HHH Vekillerin maaşlarına zam, ne zaman gündeme gelse toplumda eleştiriler başlar ve çoğu zaman zam önerileri reddedilir... Şu sıra iktidarda farklı bir süreç gündemde. İktidara geldikleri gün vekil olanlara lojmanı bile yasakladı RTE. Ankara’dakileri yıktırdı. AKP (RTE), halka, vekil olanların ayrıcalıklı konumda olamayacaklarını vaat etti... Ya şimdi? Başbakan Yardımcısı Arınç, Meclis kürsüsünden iktidarlarında torpille yandaşlara görev verildiğini, hatta oğluna böyle bir öneri de yapıldığını, ama kabul etmediğini yani partisinin gerçek yüzünü açıkladı. HHH Bu iktidarda, devlet olanakları ile görev dağıtarak yandaşları memnun etmek o kadar yaygın ki, İslamın israfa, lükse karşı çıktığını savunan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez; Diyanet Vakfı bütçesinden 1 milyon TL’ye Mercedes 5500 model yeni bir makam aracı alıyor. İsrafın ta kendisini yaşatıyor. HHH Bilinen bir atasözünü burada biraz değiştirerek kullanmak yaşanan dönemi ve yaşatanları, başta Saraylı’nın ve iktidarın gerçek yüzünü açıklayabilir, anlatabilir: Devletin malı haram değil, aslında yemeyen domuz! Öyleyse? “Yiyin efendiler yiyin. Patlayıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin!” Yargılanan çArşı değil, Gezi ruhu şi hakkında müebbet hapis cezası isteniyor. SiyahBeyazlı tribünlerin unu tulmaz lide ri Optik Başkan, bir deplasman sonrası karakolun önünde bekliyor. Arkasında bir kişi hariç tüm ekip. O bir kişi nezarette. Polis, “gidin” diye gözdağı veriyor. Optik duruyor, düşünüyor, sonunda amiri çağırıyor. Net konuşuyor: “Biz buraya 80 kişi geldik amirim 79 kişi dönmeyiz!” Dün yada ilk kez bir ta raftar grubu darbecilikle yargılanırken, Beşiktaş semti, çArşı davasını adeta Optik Başkan’a saygı duruşunda bulunarak değerlendiriyor. Genel kanı, başkanın o günkü duruşuyla örtüşüyor: “35 kişi gidip, 35 kişi dönecekler!” Balık pazarındaki restoranın garsonundan, kahvaltıcılar sokağı müdavimine, Ihlamurdere sakininden Köyiçi esnafına kadar herkes üç aşağı beş yukarı aynı değerlendirmede bulunuyor: “Dava komik, kısa bir süre sonra Türkiye bunu bir utanç madalyonu gibi göğsünde taşıyacak.” Semtin birikimi, “muktedirin” okuması için mahalle diliyle “Böyle başa, böyle tarak” misali bir dipnot iliştirmeyi de ihmal etmiyor: “Üç kornerden bir penaltı yaratmaya çalışmayın, ofsayta düşmeyiz. Bu dava sadece çArşı’nın değil, hepimizin!” n Baştarafı 1. Sayfada GÜNDEM MUSTAFA BALBAY ERK ACARER/ARİF KIZILYALIN Gezi Direnişi sırasında yapılan eylemlere katıldıkları gerekçesiyle Beşiktaş’ın taraftar grubu çArşı’nın yöneticileri hakkında “hükümeti yıkmaya teşebbüs” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması 16 Aralık’ta, 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Gezi Direnişi’nde gözaltına alınan ve çArşı grubu üyelerine yönelik soruşturmada hazırlanan iddianamede aralarında çArşı liderlerinin de bulunduğu 35 ki CEM YAKIŞKAN: Gücümüz vicdanımız çArşı grubunun liderlerinden Cem Yakışkan, davayı basit bir dille “İlk günden beri şaşkınlık içerisindeyim” sözleriyle özetliyor: “İddianamenin kabul edilebileceğini asla düşünmezdim. Demokratik bir ülkede yürüyüşe katılmak suçsa biz suçluyuz. Yine olsa yine yaparız. İnsanlar mağdurken bizden elimizi kolumuzu bağlayıp oturmamızı bekleyenler bizi hiç anlamamışlar. Bu davada sadece 35 kişi değil, Gezi ruhunu taşıyan herkes yargılanıyor.” çArşı’nın darbeyle suçlanması eşyanın tabiatına aykırı değil mi? Yakışkan, “Biz bu ka dar güçlü olsak, her se ne Beşiktaş’ı şampiyon yapardık” diyerek anlatıyor: “Elbette güçlüyüz, daha çok da vicdanen ve insani değerler açısından. İşte bundan korkuyorlar.” Namı diğer Sarı Cem, “Çocuklarımızın yüzüne gönül rahatlığıyla bakabiliyoruz. Halka teşekkürü de bir borç biliriz” diye sürdürüyor: “İddianamenin kabul edilmesiyle birlikte sadece Türkiye’de değil tüm dünyada bize destek oldular. Amerika’dan Avrupa’ya kadar her yerde eylemler yaptılar. Sao Paulo, Borussia Dortmund, FC Bayern Munich ve pek çok başka futbol kulübü yanımızda oldu. Ezeli rakibimiz Fenerbahçe’nin Başkanı Aziz Yıldırım duruşmaya geleceğini açıkladı. Tüm bunlar davanın ne durumda olduğunu özetlemeye yetiyor. Vicdan sahibi herkesin yanımızda olduğunu biliyoruz. Zamanında gencecik çocukları Deniz Gezmiş’leri de benzer nedenlerden yargıladılar. Onlar gibi yargılanmaktan onur duyarız. Bizim verilemeyecek hesabımız yok.” Orman hariç herkes yanında Ünü Türkiye’yi aşıp Almanya, Fransa, İngiltere, Arjantin ve Brezilya’da destek bulan Beşiktaş’ın etkin taraftar grubu çArşı’ya Gezi Parkı eylemleri süresince “İstanbul United” oluşumu ismi altında Türkiye’deki birçok taraftar grubu destek verdi. İzmir’de Karşıyaka ve Göztepe, Adana’da Demirspor, Ankara’da Alkaralılar çArşı’yla omuz omuza yürürken, Fikret Orman yönetiminin bu gruptan uzak durması SiyahBeyazlı camia içinde tepki ile karşılandı. Başkan Fikret Orman ve yöneticilerin, “Off the record” açıklamalarda çArşı’yı sürekli eleştirmesi, yönetici Ahmet Nur Çebi’nin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı sohbette, “çArşı Beşiktaş demek değil” demesi sıkıntı yaratmıştı. Son yapılan Beşiktaş Divan Kurulu toplantısında ise kulübe üyelik başvurusu yapanların arasında yer alan çArşı grubu üyelerine ait dosyaların bekletilme nedeninin, “Bunlar çArşı Grubu” denilerek açıklanması ise eleştiri oklarını Divan Başkanı Yalçın Karadeniz’e yönlendirmeye yetti. çArşı’ya Gezi sürecinde tek desteği ise Beşiktaş Kulübü’nün önemli isimlerinden, başkan adaylarından eski milli basketbolcu Hasan Arat verdi. ... özel yetkili mahkemenin önüne yüz bini aşkın yurtsever geldi. Bir hafta içiydi, günlerden perşembe. Bir zemheri ayazıydı, hava sıcaklığı sıfırın altında. Bir dağ başıydı, Silivri kırsal alanında... Türkiye’nin dört bir yanından Silivri’ye akan o insanlar, cezaevi duvarlarını anlamsız hale getirdiler. O sabahı unutamam... Her türlü korkuyu yenip duruşma salonuna gelen onlarca, yüzlerce kardeşimiz vardı. Ancak ilk kez böylesine yoğun bir çağrı yapılmış, 13 Aralık’taki duruşmaya yığınsal bir katılım beklentisi yaratılmıştı. Havalandırma kapısı sabah görevlileri tarafından 07.30 sıralarında açılıyor, 08.00 sıralarında da duruşma salonuna götürülüyorduk. Normal zamanlarda kapının geç açılmasına bozuluyor, yönetime bildiriyorduk. O gün eğer sabah işe gelecek infaz koruma memurları gecikirse demek ki, yığınsal katılım var, yollar sıkışık... Zamanında gelirlerse durum iç açıcı değil, katılım düşük... Gardiyanlar dakikalarca gelemediler. Gece nöbetçilerine sorduk, bizden özür dileyip duruşmaya gelenler nedeniyle servislerin geçemediğini söylediler. Tabii onları keyifle dinliyoruz! Kalabalığın ne kadar olduğunu öğrenmeye çalışıyoruz. HHH Gardiyanlar saat 08.00’i geçerken telaşla havalandırmayı açtıklarında, yolların ne kadar kalabalık olduğunu telaşlı ifadelerle anlatıyorlar, biz de ilk kez havalandırmaya geç çıktığımıza seviniyorduk. İçimizde özgürlüğe benzer bir sevinç vardı. Zira hapiste ayakta kalmanın önemli unsurlarından biri yalnız olmadığını elle tutulur bir şekilde hissetmektir. Bunu yaşamıştık... 13 Aralık 2012’yi özellikle mektup yazanlardan pek çok yönüyle öğrendim... Yollardaki dinlenme yerlerinde karşılaşıp birbirini hiç tanımadığı halde Silivri kucaklaşması yaşayanlar... Silivri önlerinde ana yollar kapanınca arazilere dalanlar... Ve tabii ki gaz yiyenler... Bir mektupta şu tümceler olduğunu anımsıyorum: “Gazın pek çok yan etkisi var... Biri de de şu; kardeşlik duygusu veriyor. Hemen yanınızdakine ne olursa olsun yardım etme duygusu içine giriyorsunuz. Sonrasında da dostluğunuz kalıcılaşıyor...” HHH O günlerde adalet arayanlara iktidarın ve medyasının önemli bir kesimi farklı gözle bakmıştı. Medya mahkemeleri zaten hapistekileri mahkum etmiş, onlara destek verenleri de yanlarına koymuştu. Bugün o kesimlerden bazılarının adalet haykırışlarının karşılık bulması için herkesin herkes için adalet istemesi gerekiyor. 13 Aralık 2012’deki Silivri buluşmasına katılanların özgürlük beklentisi sözde Askeri Casusluk davası dışında gerçekleşti. Sorun çözüldü mü? Hayır... Bu davaların geleceğinin belirsizliği bir yana; Meclis gündemindeki İç Güvenlik Yasası ve önceki gün cumhurbaşkanının onayladığı yargı paketi ile herkesin her an şüpheli olarak hukuksuzluk pençesine sürüklenmesi mümkün. O nedenle 13 Aralık’taki adalet için mücadele ruhunu hep diri tutmak gerekiyor. Hükümet ne tür yasalar getirirse getirsin; o ruhun çekirdeğini oluşturacağı direniş belirleyici olacaktır. Hiçbir yasa halkın vicdanından daha güçlü değildir. l Adalet Bakanlığı’na Mavi Marmara tavsiyesi ‘Alnımız ak’ Erdoğan eleştirdi İçişleri harekete geçti DUYGU GÜVENÇ ANKARA Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için tazminat ödenmesini öngören mutabakat metninin İsrail tarafından askıya alınmasının ardından, Mavi Marmara tartışması Türkiye’de kurumları ve eylemcileri karşı karşıya getirdi. Dışişleri Bakanlığı’nın, Haziran’daki mahkeme kararının ardından “kısa bir süre önce” Adalet Bakanlığı’na “baskın sırasında sorumluluğu bulunanları Interpol listesine alın” tavsiyesinde bulunduğu öğrenildi. Kaynaklar, bu süreye ilişkin detay vermezken, Dışişleri’nin tavsiyesinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Cemaatİsrail bağlantısına işareti ile peş peşe ortaya çıkması dikkat çekti. Dışişleri’nden yapılan yazılı açıklamada, “Mavi Marmara saldırısıyla ilgili olarak İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dört İsrailli yetkili hakkında kırmızı bülten çıkarılması talebi hususunda Bakanlığımızın istişari görüş ve değerlendirmesi ilgili kurumlarımızla paylaşılmıştır.” ifadelerine yer verildi. Mahkeme, Haziran’da aldığı kararla İsrail’in Genelkurmay Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında tutuklama ve kırmızı bültenle yakalama kararı çıkarıltılmasına hükmetmişti. Bu kişiler için Türkiye içerisinde arama kararı çıkartılırken, uluslararası polis teşkilatı olarak bilinen Interpol’e bildirim yapılmadığı Mavi Marmaracıların eylemi ile ortaya çıktı. Erdoğan, perşembe günü İsrail’i, “güneydeki ülke” diye tanımlayarak Cemaate destek vermekle suçladı. Erdoğan, “Paralel yapı bütün bu operasyonlarda sadece ve sadece maşa olarak kullanıldı. Birtakım çevreler özellikle de güneydeki sevdikleri ülke yönetimi bunları bir maşa olarak kullandı ve bugün hâlâ kullanıyor” görüşünü savundu. Diplomatik kaynaklar, 4 İsrailli komutanla ilgili Interpol tavsiyesinin iki ülke arasındaki tazminat mutabakatının şartına zarar getirmeyeceğini savundu. Mavi Marmara eylemcileri, Türkiye’yi Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı’na kanıt sunmamakla eleştirirken, Dışişleri elindeki tüm kanıtları BM Soruşturma Paneli’ne sunduğu Ulusal Rapor’da paylaştığını savundu ve Türkiye’nin mahkemeye taraf olmadığını anımsattı. CHP Milletvekili Faruk Loğoğlu da Başbakan Ahmet Davutoğlu’na yönelik soru önergesinde, “7. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı’nın bu karar verildikten 2 hafta sonra tenzili rütbeye uğratılarak düz hâkim olarak Bakırköy Adliyesi’ne atandığı doğru mudur?” dedi. çArşı neyle suçlanıyor? Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasına engellemeye teşebbüs etme, toplantı ve gösteri yürüyüşünde görevlendirilenlerin görevlerini yapmalarına engel olma, kanuna aykırı toplantı ve gösteri yürüyüşleri düzenleme, yönetme, bunların hareketlerine katılma, ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, görevini yaptırmamak için direnme, terör örgütü kurmak, yönetmek veya üye olmak. Oran, Sosyalist Enternasyonal ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Milletvekili Umut Oran, dünyada 168 siyasi parti ve organizasyonu bünyesinde barındıran Sosyalist Enternasyonal’in (SE) Başkan Yardımcılığı görevine seçildi. Oran bu göreve seçilmeden önce de Sosyalist Enternasyonal’in Başkanlık Divanı’ndan sonraki en önemli organı olan Etik Komitesi’nin 15 üyesinden birisiydi. SE Konsey toplantısı Cenevre’de Birleşmiş Milletler ofisinde 1213 Aralık tarihinde yapıldı. Seçim sonrasında Oran şunları söyledi: “Başkan yardımcılığına seçilmemi CHP’nin kendi özünü, Atatürk’ün modernleşme ve aydınlanma devrimlerini ve 6 ok ideolojisini koruyarak dünya sosyal demokrasisinin temel ilke ve politikaları olançoğulculuk ve katılımcılığıözgürlük, insan hakları ve hukuk devleti kurallarınıazınlık haklarına saygıyıeşitlik ve adalet ilkelerinidayanışmayıbarış ve hoşgörüyüemeğin önceliğini, çevrenin ve doğanın korunmasını benimseyen anlayışıyla güçlü bir biçimde kaynaşması yolundaki çabalarının bir karşılığı olarak görüyorum.” CHP, SE’ye, 1978 yılında, Bülent Ecevit başkanlığında girdi. Enternasyonalde bugüne kadar SHP’den Erdal İnönü, CHP’den Deniz Baykal ve Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra Oran 4. Türk olarak başkan yardımcılığına, Kılıçdaroğlu’nun yerine oybirliğiyle 2 yıl için seçildi. Başkan Yardımcılığı’na seçildi çArşı bir taraftar grubu olmanın ötesinde, toplumsal pek çok sorunda elini taşın altına koyan bir sivil toplum örgütü gibi. Engellilere yardımdan yoksul çocukların giydirilmesine, kan bağışından Gazze’deki insanlık dramına kadar pek çok konuda kendi tarzıyla çözümün bir parçası olma çabasında. Avukat Ali Rıza Dizdar, dosyadaki suç yaratma çabalarına dikkat çekiyor: Murat Karayalçın gün sayıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İstanbul İl Başkanı Oğuz Kaan Salıcı’nın yarın görevinden istifa etmesi ve Murat Karayalçın’ın il başkanlığına atanması bekleniyor. Eski SHP genel başkanı, başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı Karayalçın adına Twitter’da açılan hesapta dün “İnsanlık için, ülkemiz ve ayrımsız bütün yurttaşlarımız için çalışmaya, üretmeye, paylaşmaya İstanbul’da devam edeceğiz. Merhaba...” denildi. Milletvekili adayı olmaya hazırlanan Salıcı’nın yarın istifa etmesi ve CHP MYK’nin 17 Aralık’ta yapacağı toplantıda da İstanbul İl Başkanlığına Karayalçın’ın atanması bekleniyor. Beşiktaş’ın etkin taraftar grubu çArşı’nın, incir çekirdeğini doldurmayan deliller, eski tapeler ve zorlama iddianame ile başlanacak yargı süreci öncesi dava avukatlarından Beşiktaş Divan Kurulu Üyesi Ali Rıza Dizdar, “Eğer Türk adaleti leğendeki suyla iki kez yıkanmak istemiyorsa bu dava düşer” dedi. 2012 yılında Beşiktaş Kulübü Üyesi Ömer Faruk Yüksel’in şikâyeti ile açılan ve Beşiktaş Kulübü’nün müşteki olarak katıldığı soruşturmada, örgüt suçu için “görevsizlik” kararı verilmesine karşın, gizli bir muhbirin ihbarı ile Bu davanın düşmesi gerekir 15.06.2013 tarihinde açılan da vada es ki tapele re dayanılarak varılan “Çıkar amaçlı suç örgütü” tanımlamasının tüm modern hukuk teamülleri ile ters düştüğünü iddia eden Dizdar, “Bu dava hukuki bilgi ve emsallerin dışına çıkan, Beşiktaş’ın onurlu evlatları çArşı’ya yönelik bir harekettir” ifadesini kullandı. 1725 Aralık sürecinin ünlü savcısı Muammer Aktaş tarafından başlatılıp, sonrasında Emin Aydinç tarafından görevsizlik kararı verilen soruşturmanın, çArşı’ya yönelik Gezi davasını düşürmeye yeteceğini belirten avukat Dizdar, “15 Haziran 2013’te bir muhbir çıkıp, çArşı için ‘bunlar suç işlemek amacıyla çıkar amaçlı örgüt kuruyor’ deyince hemen yeni soruşturma başlıyor, 1 gecede toparlama yapılıyor. İddianamede, suçlama hükümetin görevini cebren değiştirmeye, darbeye kadar gidiyor. Ve Adem Meral imzalı bu dosyanın içinde Muammer Aktaş ile Emin Aydinç’in gö revsizlik kararı verdiği dosyanın dinlemeleri var. ‘Yuh’ diyeceğim, hukukçu kimliğim izin vermez. Bir önceki soruşturmadan alınan delillerle dava açılıyor. Oysa bu tapeler suç oluşum tarihinden önce kayıt edilmiş. Dava tarihi 15.06.2013, ama tapelere bakıyorsun 03.06, 11.06, 1.06, hatta 5. ay dinlemeleri var. 6222 ve bedava bilet iddiası ile açılan soruşturmada bile suç amaçlı olarak kabul edilmeyen tapelerden nasıl hükümeti devirmeye teşebbüs yorumu çıkarıyorsun ey yetkili!” dedi. Loğoğlu’ndan soru önergesi