03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 ARALIK 2014 PAZAR 6 Fadime ayvalıtaş oğlu mehmet ayvalıtaş’ı kolları arasına aldı HABERLER ‘Çocuklar birleşmeyi öğretti’ İstanbul Haber Servisi Gezi eylemlerinin ilk kaybı Mehmet Ayvalıtaş’ın (20) acısına dayanamayarak hayatını kaybeden annesi Fadime Ayvalıtaş, ölümünün birinci yılında mezarı başında düzenlenen törenle anıldı. Törende, anne Fadime Ayvalıtaş’ın oğlunu kolları arasına aldığını resmeden anıtmezarın açılışı da yapıldı. Fadime Ayvalıtaş için Yeni Çekmeköy Mezarlığı’ndaki kabri başında dün düzenlenen törene, Ayvalıtaş’ın eşi Ali Ayvalıtaş, oğlu Muharrem, kızı Gül Ayvalıtaş, Fadime Ayvalıtaş’ın annesi Neslihan Karagöz, Taksim Dayanışması’ndan Dr. Ali Çerkezoğlu, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Şamil Altan, avukat Ömer Kavili, EHP Genel Başkanı Sibel Uzun, SODAP Sözcüsü Kezban Konukçu, Gezi Direnişi’nde bir gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya katıldı. Törende Gül Ayvalıtaş ile anneannesi, uzun süre birbirine sarılarak ağladı. Anneanne“Evini mermerden yapmışlar kuzum. Yavrularını yitiren analar gelsin yanıma” diye ağıtlar yaktı. Ali Ayvalıtaş, “Oğlumu kaybettim, hayatımızın hiçbir anlamı kalmadı, kolumuz kanadımız açılmadı. Yine de o halde ne devlete, ne milletimize kahrettik. Arkasından hayat arkadaşım, oğlunun peşinden gitti. Bizim ahdımız yerde kalmayacak” dedi. Halkın ve emekçilerin her zaman yanlarında olduğunu vurgulayan Ayvalıtaş, “Çocuklar bize birleşmeyi öğretti. Ben de elimden geldiğince birleştirici olacağım” dedi. Törenin ardından grup, Mehmet Ayvalıtaş’ın mezarını ziyaret etti. Ardından Ataşehir Belediyesi tarafından Şükrü Sarıtaş Parkı’nda yaptırılan “Mehmet Ayvalıtaş Fadime Ana Kütüphanesi”nin açılışı yapıldı. Ekranda İnönü Üzerine Bir Yalan Önceki hafta cuma akşamı Habertürk’te Didem Arslan’ın programında pek çok konunun yanı sıra Osmanlıca da tartışıldı. Tabii programın başaktörü, bence, örneğin okullarda kızlıerkekli eğitime karşı çıkan EğitimBirSen adlı sendikanın başkanı Ahmet Gündoğdu idi. Ekrandan aktardığı ve ne diyorsunuz diye bana da yönelttiği bir sözün yalan olduğunu, uydurduğunu yazacağım. Böyle bir sözü İnönü’nün söylemesi olanağı yoktu, biz de duymadık bilmiyoruz ama araştıralım öyle söyleyelim, dedik. Şimdi gerçekler... Gündoğdu bu yalanı yaydığı için utanır mı bilmem ama hiç sanmam. Gündoğdu, İsmet İnönü’nün hatıraları diye şunu okudu: “Harf Devrimi’nin tek amacı, hatta en önemli amacı okumayazmanın yaygınlaşmasını sağlamak değildir. Okuryazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zorluğu da değildi. Devrimin temel gayelerinden biri, yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arabistan dünyasıyla bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. Yeni nesiller eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazıyla çıkan eserleri de biz denetleyecektik. Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğu için okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı. İsmet İnönü, Hatıralar, Cilt 2, sayfa 223…”(*) İnönü böyle abuk sabuk şeyler söyleyebilir mi? Ama kaynağının sayfasına varıncaya kadar bir yalanı verince herhalde inandırıcı oluyor. “Bizim millet nasılsa açıp bakmaz (genellikle doğrudur!), biz de yuttururuz, doğrusunu bulsalar bile çoktaaan yalan gerçek olarak kabul edilir...” Düşünceleri ve genel tutumları bu... Tıpkı camiler üzerine söyledikleri yalan gibi. En tepeden en aşağı, kim varsa... Din üzerine yalan uydurdun mu, eh iki satırı araştıracak ve gerçek nedir soruşturacak oy deposu olarak görülen kitleler içinden kaç kişi çıkar? Çıkanları hemen dinsiz imansız der kafasına balyozu indirdiriz, diyen bir kaya yapısı dimdik ayaktaysa bu ülkede! Öğretmenin yükselmesi hem bakanlığın hem müdürün hem de öğrenci ve velisinin memnuniyetine bağlı Başarısını anket belirleyecek SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Milli Eğitim Bakanlığı, 3 yıldır üzeninde çalıştığı Ulusal Öğretmenlik Strateji Belgesi’ni açıklamaya hazırlanıyor. Edinilen bilgiye göre belgede, öğretmenliğin geleceğini belirleyecek çok önemli yasal düzenlemeler bulunuyor. Buna göre 850 bin öğretmen için, polis ve hekimlerde olduğu gibi bir Öğretmenlik Meslek Yasası hazırlanacak. Yasanın içinde öğretmenlerin atanmalarından yetiştirilmelerine, görevlendirilmelerinden meslekte yükselmelerine kadar geniş düzenlemeler yer alacak. Bu içerikte bir yasanın hazırlanması gerektiği, açıklanacak strateji belgesinde de vurgulanacak. Bir öğretmen eğitim fakültesindeyken stajyer öğretmen olarak okulda görevlendirilecek. Atanmasının ardından 2 yıl aday öğretmenlik süreci işleyecek. Asaleten atanmasının ardından kariyer basamakları sistemine göre sırasıyla öğretmen, uzman öğretmen, kıdemli uzman öğretmen ve başöğretmen basamaklarında yükselecek. Bu basamaklarda yükseliş ise performans sistemine benzer bir değerlendirme ile belirlenecek. Örneğin başöğretmen basamağına yükselen bir öğretmen “ölene kadar burada kalmayacak”. Bunun için binlerce okul yöneticisinin görevden alınarak öğretmen olmasına yol açan ve siyasi değerlendirmelerin etkin olduğu iddia edilen anket değerlendirmesi sisteminin aynısı 850 bin öğretmen için de uygulanacak. “Öğrencisi, öğrenci velisi, öğretmen meslektaşları, okul müdürü ile il ve ilçe milli eğitim müdürleri” öğretmen hakkında memnuniyet anketi dolduracak. Memnuniyet anketinde belirlenecek puan sınırının altında kalan öğretmenler, kariyer basamaklarında bir basamak aşağı kaydırılacak. Örneğin başöğretmen basamağındaki öğretmen, öğrencisini velisini memnun edemezse, kıdemli uzman öğretmen olacak. Ankette başarılı olan öğretmen ise bir üst basamağa taşınacak. Memnuniyet anketi 5 yılda bir yenilenecek. cretlendirme artacak ama... Öğrencisini, velisini, müdürünü memnun edemeyen öğretmenin, kariyer basamaklarında aşağılara düşmesi, öğretmenin maddi kaybı Ü anlamına da gelecek. Eğitim Sen Eğitim Uzmanı Erkan Aydoğanoğlu, uzman öğretmen ile öğretmen arasındaki maaş farkının 128 TL, başöğretmen ile öğretmen arasındaki maaş farkının ise 256 TL olduğunu bildirdi. Aydoğanoğlu, basamaklar arasındaki ücret farkı, ek ders ücretlerine de yansıdığından daha da arttığını söyledi. Edinilen bilgiye göre kariyer basamakları sisteminin yürürlüğe girmesi ile birlikte basamaklar arasındaki ücret farkı daha da artırılacak. Öğretmen ile başöğretmenin maaş farkı 500 TL’ye dayanacak. Bu durumda öğrencisini, öğrenci velisini, öğretmen meslektaşını, müdürünü anket formu sonuçlarına göre “memnun” edemeyen öğretmenin maaşı 250 TL ile 500 TL arasında düşecek. Fotoğraf: VEDAT ARIK yok Sayfalarda böyle bir zırvalık l Güler, Dink cinayeti sonrası polis okuluna müdür olmuştu yaşı büyütülerek idam edilen erdal eren, 34. ölüm yıldönümünde anıldı Baskıyı itiraf etti CANAN COŞKUN Hatıraları açtık, sayfanın öncesine sonrasına, önüne arkasına, ortasına baktık, böyle bir cümle bulamadık... Sayfa 223’te, uydurdukları metinle ilgisiz, İnönü’nün Harf Devrimi ile ilgili görüşleri var. Okurumuz Arıl Bircan, Gündoğdu’nun okuduğu yalanın, İnönü’nün fotoğrafı ile birlikte internette dolaştığını bulup gönderdi. Bu yalan metni internete Gündoğdu mu yükledi? Bilemem. Ama kendisine benzer aynı ekolden insanlar bu yalanı yayarak, Gündoğdu gibilerin alıp kullanmasını sağlıyorlar. Tabi akbaba gibi yalanın üzerine atlayarak. Arıl Bircan ayrıca İnönü Vakfı ile de yazışmış. Sormuş soruşturmuş, sayfalar istetmiş, bana da gönderdi. Ayrıca .kesinbilgiyayalim.org/?p=43 başlıklı internet sitesinde de bu yalanı belgeleriyle ortaya kokuyor. O sayfada neler yazdığını da... Sayfa 223 tam metin olarak orada var. Ben kısaca bahsedeyim: İnönü hatta önceleri Harf Devrimi’ne itiraz bile ediyor, Atatürk’ün kafasını karıştırıyor ve devrimi iki yıl ertelemesine bile neden oluyor! İnönü’nün değerlendirmesine gelelim, şunları söyler: Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katledilmesine ilişkin soruşturma kapsamında geçen günlerde Adalet Bakanlığı’nın izniyle şüpheli sıfatıyla ifade veren dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler’in, cinayetten kısa bir süre sonra görevini bırakması için kendisine baskı yapıldığını kabul ettiği öğrenildi. Güler, Dink cinayetinden kısa süre sonra İstanbul’da bir polis okulunda müdür olarak görevlendirilmişti İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Yusuf Hakkı Doğan’ın yürüttüğü soruşturma kapsamında Güler, geçen günlerde şüpheli sıfatıyla ifade vermişti. Savcı Doğan, Güler’den önce şüpheli sıfatıyla ifade veren dönemin İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’e de aynı soruyu yöneltmişti. Savcı Doğan, Yılmazer’e Güler’in Dink cinayetinden sonra Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilileri Coşkun Çakar ve Recep Güven tarafından Ankara’ya çağrıldığını belirterek, Güler’in durumu İstanbul İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’a bildirerek Ankara’ya gittiğini anımsatmıştı. Savcı Doğan, Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilisi Recep Güven’in konutunda Coşkun Çakar’ın da bulunduğu bir ortamda gerçekleşen görüşmede, Çakar’ın Güler’e “Biz seninle çalışmak istemiyoruz. Sen oradan ayrıl. İzmir’e gir. Biz oraya İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan atama yapacağız” dediğini belirtmişti. Bunun üzerine Güler’in “Başkanın haberi var mı?” diye sorduğunu, bu işlerin başkanın bilgisi dahilinde yapıldığı cevabını aldığını kaydetti. Güler’in bunun üzerine dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek’in konutuna giderek kendisine durumu aktardığı, Akyürek’in de “Doğrudur. Arkadaşlar öyle istiyor. Onlar ne derse olacak” dediğini aktardı. Savcı Doğan, bu anımsatmanın üzerine Yılmazer’e “Güler’in görevi bırakması için kendisine baskı yapıldı mı? Onun yerine sizin atanacağınız konusunda bilginiz var mıydı? Hrant Dink cinayetine polis tabiri ile yol mu verildi? Yani emniyet içerisindeki yapılanmanın gerçekleştirilmesi aracı olarak mı kullanıldı?” diye sormuştu. Yılmazer ise bu anlatımların doğru olduğunu bildiğini belirterek, “İstanbul, İzmir’e gelecekti. İzmir, Ankara’ya gelecekti. Ankara İstihbarat Müdürü de İstanbul’a gelecekti” demişti. ürk dilini ve kültürümüzü kurtardık’ “Harf inkılabının bizde tesiri ve büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. İster istemez Arap kültüründen koptuk. Arap kültürünün ve Arap dilinin tesiri hakkında, yeni nesiller bizim kadar fikir edinemezler. Bir misal olarak söylemek isterim: Benim çocukluğumda kültür sahibi adamlar, Türk dilinin kifayetsizliğinden, eksikliğinden meyus olarak bahsederlerdi ve bunun için ‘cemiyet içinde hem Türk diye bir millet olarak Araptan ayrılığı kaldırmalıydık, hem de sağlam bir dile kavuşmak maksadıyla Arapçayı kabul etmeliydik’ derlerdi.” “Anadolu’da ilk Türk devletini kuranların hepsi Türk beyi olarak devlet başına geçmişler ve milli hususiyetlerini muhafaza etmişlerdir. Sonra Osmanlılar devrinde, edebiyat vesilesiyle dil ihtiyacı genişledikçe sanatı Arap dili üzerinde işlemek hevesi milli kültürü zayıflatmıştır. Bizim devrimizde Latin harflerine geçmek Türk dilini ve milli kültürünü kurtarmak için esaslı bir etken olmuştur...” HHH İşte bu kadar... Gündoğdu gibilerin, Türklerin, din, dil, kültür, belki de hatta ırk olarak Araplaşmasının Atatürk ve devrimleriyle önlenmesi “kanlarına” mı desem yoksa inançlarına mı, dokunuyor olabilir. Ama Osmanlı da hiçbir zaman “Araplaşmadı”, ne dil ne kültür ne de din olarak. Türklerin dili ve kültürü, Osmanlı’nın genel politikasından bağımsızlaşması da Atatürk ile başlamadı... 1800’ler öncesine bile gidebilirsiniz. Abdülhamit’in de (ve Enver Paşa’nın) Latin alfabesine geçme projelerinin varlığını okuyoruz. Atatürk, Osmanlı’nın en başarılı, en devrimci “Genç Türk”üydü. Osmanlı’da filizlenen “Türkiye damarı”nın, temellerini atacak ve bu işi başarabilecek liderin kendisi olduğunu büyük devrimleriyle kanıtladı. Ne kadar çırpınsanız da, bunun boşuna olduğunu yakın tarih içinde göreceğiz... (*) Gündoğdu’nun bu konuşması, yalanı ile birlikte kendi sendikasının sitesinde de tekrarlanıyor: .egitimbirsen.org.tr/mansethaberleri/halkintercihlerinesaygigosterenbiregitimsistemiistiyoruz/2942/ ‘T ‘Erdallar yaşıyor, gençlik ayakta’ Haber Merkezi 12 Eylül darbesinden sonra yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren, dün ölümünün 34. yılında Karşıyaka Mezarlığı’ndaki mezarı başında anıldı. Erdal Eren için birçok kentte de çeşitli anma etkinlikleri gerçekleştirildi. Törene HDP İstanbul Milletvekili Levent Tüzel de katılırken, “Denizler’den Erdal’a gençlik emeğin saflarında” sloganları atıldı. Tüzel, “Darbecilerin astığı Erdal Eren’in mücadelesini bugünlere taşıyanlar baskılara, gericilige boyun eğmeyecek. Erdallar yaşıyor, gençlik ayakta” dedi. İstanbul’da ise LiseDer’li öğrenciler Erdal Eren’i Beşiktaş’ta andı. Açıklama yapan Efe Arar, “Sorgulayan, fikir üreten, siyaset yapan gençlik tüm iktidarların en büyük korkuları olmuştur” dedi. 15 yaşında polisin attığı biber gazı kapsülüyle hayatını kaybeden Berkin Elvan’ı anımsatan Arar, “Tayyip Erdoğan’ın polise verdiği emirle Berkin öldürüldü. 34 yıl önce Erdal Eren’i idam edenlerden, Kenan Evren’den ve darbecileri yargılamayan AKP hükümetinden hesap soruyoruz!” dedi. Tunceliler ise Seyit Rıza Meydanı’na yaptıkları yürüyüşle Erdal Eren’i andı. Emek Gençliği Bölge Yöneticisi Agit Aral, 12 Eylül darbesiyle gençliğin de hedef alındığını ve bunun için sembol olarak 17 yaşındaki Erdal Eren’in katledildiğini dile getirdi. Pertek ilçesinde de Erdal Eren için yürüyüş yapıldı. Diyarbakır’da Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi önünde toplanan öğrenciler adına konuşan Çağdaş Balçık,“34 yıl önce cunta karşısında dimdik duran Erdal Eren bize mücadeleyi yükseltme çağrısı yapıyor” dedi. Mersin’de de Özgür Çocuk Parkı’nda bir araya gelen Emek Gençliği üyeleri Eren’i andı. Yeni Osmanlı hayalleri SAVAŞ KÜRKLÜ NEVŞEHİR/ ADANA Başbakan Ahmet Davutoğlu , Nevşehir’de Damat İbrahim Paşa Spor Salonu’nda düzenlenen AKP kongesine katıldı. Kongrenin yapıldığı salona Osmanlıca “Seni seviyoruz güzel insan Ahmet Davutoğlu” yazılı pankart asılması dikkat çekti. Davutoğlu, “Bizim dedelerimiz, bir cihan imparatorluğunu korumak için 7 düvelle savaştı. İnşallah sizin nesliniz ve sizden sonrakiler, bizim torunlarımız, yeni bir cihan devletinin, küresel devletin vatandaşları olacak” dedi. Bütçe görüşmelerinde Kılıçdaroğlu ile yaşadıkları darbe tartışmalarını anımsatan Davutoğlu, “Biz ayağa kalktık mı herkes bize selam durur. Kılıçdaroğlu’na sorma vaktidir, madem ki darbeci değilsiniz, ‘27 Mayıs darbeydi ve biz de karşı çıkıyoruz’ desinler” dedi. CHP Sözcüsü Haluk Koç’un AKP’li bakan ve milletvekili yakınlarının sınavsız olarak işe alındığına ilişkin 85 kişilik torpil listesini açıklamasının ardından Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nu SGK Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde akrabalarını torpille işe aldırmakla suçladı. Kılıçdaroğlu’nun ispat edersen istifa ederim sözleri üzerine Davutoğlu ise müfettiş raporları olduğunu söyledi. Davutoğlu, Sayın Kılıçdaroğlu, ‘Bana bir 4 yıl verin neler yapacağımı görün’ diyor.Tabii gelecek ve AKP’nin doldurduğu Hazine’yi, rezervleri boşaltacak. Bu millet sana 4 yıl değil, 4 dakika bile iktidarı vermeyecektir’’ diye konuştu. Konuşmanın ardından Emine Şimşek adlı bir genç kız Davutoğlu’na ithafen yazdığı şiirin Osmanlıca metnini hediye etti. Ardından Nevşehir Valiliği’ni ziyaret eden Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın paralel yapı ile ilgili sözlerinin anımsatılması üzerine, “Türkiye’de sivil toplum görünümü altında faaliyet göstermekle birlikte diğer taraftan da son derece illegal ya da toplum huzurunu bozacak, kriminal nitelikte olaylara bulaşmalar söz konusu” dedi. Çözüm süreci ile ilgili açıklamalara değinen Davutoğlu,“Bundan sonra bizim planladığımız çerçevede ve takvimde çalışmalar sürer ama kimi görüşmeler açık olur, kimi görüşmeler kendi doğası içinde gizli seyreder. Tarih vermek, şu günde şöyle olursa böyle olur ya da tehdit veya şantaj diline benzer dil kullanmak, bir, sürece zarar verir” dedi. Osmanlıca pankartlarla karşılanan Davutoğlu cihan devleti vaat etti dana’da her yer protesto Adana’da ise “Gericiliğin ve savaşın mimarı Davutoğlu kentimizden defol” yazılı pankartla yürüyüşe geçen Halkevi üyesi gruba polisin müdahale etmesi sonucu 12 kişi yaka paça gözaltına alındı. Bir kadın fenalık geçirdi. Yüreğir Kapalı Spor Salonu’ndaki AKP kongresinde Davutoğlu salona girdiğinde, bir genç tribünlerden aşağı çekilerek gözatına alındı. Geçtiğimiz haziran ayında sokak eylemleri sırasında ateşli silahla başından vurularak öldürülen 15 yaşındaki İbrahim Aras’ın annesi Servet Aras ise “Oğlumu öldürdüler” diye bağırdı. Aras, korumalar tarafından dışarı çıkarıldı. Salonda “Ahmet Hoca Ahmet Hoca götür bizi Osmanlıya” sloganı atılması dikkat çekti. Davutoğlu, kürsüye çıktığında yanına gelen ak sakallı beyaz takkeli Cumali Öcal ile kucaklaştı. A Baskı yapıldı mı? n BOLU (DHA) CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan Bolu Kültür Merkezi salonunda “Büyük Halk Buluşması” adıyla düzenlediği programa katılan CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na çağrıda bulunarak “Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili elinizde hangi belgeler varsa çıkartmazsanız namertsiniz. Palavra konuşmayacaksınız, devletin mekanizmaları elinizde” dedi. Tekin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nı da 17 25 Aralık operasyonunda yolsuzluklar konusunda sessiz kalmakla suçlarken “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi bu pis işleri afişe etmektir. Diyanet İşleri uzmanı 17 ve 25 Aralık’tan önce haram ve yolsuzlukla ilgili çok güzel bir fetva gönderiyor. 17 ve 25 Aralık oldu diye bunu ortadan kaldırdılar. Böyle bir rezalet olabilir mi?” diye sordu. tekin: elinizde hangi belge varsa, açıklayın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle