07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 KASIM 2014 CUMA 4 HABERLER Başbakanlık’ın açıklamasından sonra konuşan Erdoğan, ‘Sanıyorum Başbakanlık açıklama yapacak’ dedi Rennan Pekünlü Hapis Yolunda Kasım ayıyla birlikte, eski Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü’nün hapse girmeden önceki sayılı günlerinin sonuna geliyoruz. Pekünlü eğitim ve öğretim özgürlüğünü kısıtlamak suçlamasıyla yargılandığı davada, İzmir 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılmış, cezası Yargıtay’ca onanmış, AYM’ye yaptığı başvuru reddedilmiş, aldığı sağlık raporuyla cezasının infazı ertelenmişti. Raporun süresi 20 Kasım’da doluyor ve Pekünlü’nün bu tarihten sonra 10 gün içinde hapse girmesi gerekiyor. Rennan Pekünlü aslında Anayasa Mahkemesi’nin kararına uygun olarak, YÖK’ün kendisine verdiği direktif doğrultusunda hareket etmiş. Üstelik, onun tespitten öteye geçmeyen eylemleriyle eğitim ve öğrenimi aksayan öğrenci de yok. Ama yine de hapse girecek. Çünkü o kurban seçilmiştir. Şimdi bu davayla ilgili olarak Yargıtay Onursal Başsavcısı ve Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu’nun hukuki değerlendirmesine bakalım: HHH “Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. E. Rennan Pekünlü, Matematik bölümü öğrencisi Fatma Nur Gidal’ın 2011 yılında eğitim ve öğretim hakkını engellediği iddiasıyla açılan davada takdiren ve suç kastının yoğunluğu gerekçe gösterilerek İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 13.09.2012 günlü kararıyla sonuçta 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldı. Yargıtay 4’üncü Ceza Dairesi 23.7.2013 tarihinde bu kararı oyçokluğu ile onadı. Bir üye, Ege Üniversitesi Rektörlüğü’nün Anayasa Mahkemesi kararına uygun genelgesine dayanarak karşı oy kullandı. Kesinleşen bu karara temel olan eylemler, müdahil hakkında tutanak düzenlemek ve tutanağı kanıtlamak amacı ile fotoğrafını çekmek olarak gösterilmiştir. Eylemlerin suç oluşturması ve ceza yaptırımı ise TCK’nin 112’nci maddesinde yer almaktadır. Maddi unsur, cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla eğitim ve öğretimin engellenmesidir. Olayı, suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin ışığı altında ve bu sınırlar içerisinde tartışmak ve irdelemek gerekmektedir. Eylemlerde cebir ve tehdit söz konusu olmadığına göre hukuka aykırı bir davranış olarak kabulü olanaklı mıdır ve öncelikle eylemlerde hükümlünün suç işleme genel kastı var mıdır? HHH Bilindiği üzere Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yükseköğretimde kıyafet kullanılmasına ilişkin 1989 ve 1991 tarihli kararları ile 1998, 2001 ve 2008 yıllarında verdiği parti kapatma davalarındaki tespit ve kabulü, 2008 yılında anayasanın 10 ve 42. maddelerinde yapılan değişiklikleri iptal eden kararı, türban olarak tanımlanan örtünün, dinsel bir simge olduğu ve anayasanın temelini oluşturan laiklik ilkesine aykırılık oluşturduğu yolundadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) gerek Refah Partisi’nin kapatma sonucu yaptığı başvuru üzerine Büyük Daire olarak aldığı karar ve gerekse bireysel hak ihlali tespitleri için yapılan taleplerle ilgili kararları, Türkiye’deki uygulamaların hak ihlali olmadığı yönündedir. Anayasanın 153/ son maddesinde, AYM kararlarının, yasamayürütmeyargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı öngörülmüştür. Öyleyse AYM’nin kararları diğer yetkili organlar yanında, öncelikle Anayasa Mahkemesi’ni de bağlar. AYM tarafından değiştirilmediği sürece mahkemesinin bir bölümü tarafından göz ardı edilemez ve yok sayılamaz. Buna rağmen AYM’nin ve AİHM’nin kararlarına bağlı kalınması ilkesi göz ardı edilmiştir. Pekünlü’nün adil yargılanma hakkı ile suç ve cezanın kanuniliği ilkesi yok sayılmıştır. Özellikle, derece mahkemesi kararının tespit ve sonuçlarının, adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir takdir hatası içermesine ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmesine rağmen, soyut bir ifadeyle AYM’nin bireysel başvuruları inceleyen Birinci bölümünün 23.01.2014 gün ve 2013/6401 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Böylece, Pekünlü hakkında açılan diğer dört davanın aynı biçimde sonuçlanmasının yolu açılmıştır. Eğer bir suç varsa, AYM kararlarını bir genelgeyle uygulanmadan kaldıran YÖK Başkanı ve bu genelgeye uyan üniversite rektörleri, değişik kararlarla buna yardımcı olan Ege Üniversitesi Rektörlüğü ve olup bitene sessiz kalan siyaset adamlarına aittir. Türkiye’de zor yetişen onurlu, ilkeli, gerçek bir bilim adamı ve adalet duygusu, dini her zaman olduğu gibi siyasete alet edenlere kurban edilmektedir. Adalet umudu, artık ne yazık ki Türk yargısında değil, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndedir.” Seçilmişlik kılıfıyla savunma ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakanlık, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın da “gösterişi ve maliyeti” nedeniyle eleştirdiği yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı “seçilmişlik” kılıfıyla savundu. Başbakanlık açıklamasında, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeni uçağı için “Tüm bu imkânların gerçek sahibi sadece millettir” denildi. Açıklamadan kısa süre sonra konuşan Erdoğan’ın “Bildiğim kadarıyla Başbakanlık bu konuyla ilgili açıklama yapmış olması lazım ya da yapacak” demesi, “Açıklama talebi Köşk’ten mi gitti?” sorusunu akıllara getirdi. Başbakanlık açıklamasında bu yönde hiçbir suçlama yokken Erdoğan’dan sonra yeni bir Cumhurbaşkanı seçildiğinde sarayın devredileceğinin vurgulanması dikkat çekti. “Uluslararası camiada” da tartışma konusu olan yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı ve Erdoğan’ın yeni uçağı ile ilgili eleştirilere, Başbakanlık yanıt verdi. Başbakanlık’tan yapılan açıklamada, son dönemde Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık binaları ile “kullanılan ulaşım araçları” üzerinden yapılan tartışmalarda kamuoyunun yanlış yönlendirildiği savunularak şöyle dendi: “Bu çerçevede gerek Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık binaları gerekse hava ulaşımında kullanılan araçlar her şeyden önce şahıslara değil bu hizmet makamlarına tahsis edilmiştir. Milletimizin oylarıyla bu görevlere gelen devlet ricali görevde kaldıkları süre içinde bu imkânları devlete ve millete hizmet yolunda kullanacak, anayasal çerçevede demokratik seçimlerle görevden ayrıldıklarında yerlerine gelenlere emaneti teslim edeceklerdir. Tüm bu imkânların gerçek sahibi sadece millettir. Emanetin kime verileceğine de yine sadece aziz milletimiz karar verecektir. Milletimizin ve devletimizin itibarını temsil eden hizmet binaları ve araçları üzerinden, tamamen art niyetli polemikler yapılması hiç kimseye fayda sağlamamaktadır. Bugüne kadar başta yargı kurumları, bakanlıklar ve birçok kamu binaları için büyük yatırımlar yapılmış devletimizin bir çok birimi hizmetin gereğine yakışır imkânlara kavuşturulmuştur. Türkiye büyümektedir. Ülkemiz dünyada hak ettiği yeri hızla alırken temsil ve hizmet imkânlarının aynı şekilde büyümesinden ve milletimize layık standartlara ulaşmasından kimse rahatsız olmamalıdır.” Türkmenistan ziyareti öncesinde gazetecilerin yeni saray ve uçakla ilgili sorularını yanıtlayan Erdoğan ise 1.8 milyar TL’lik harcamanın “Türkiye’nin prestiji için” yapıldığını savunurken, sözlerine “Bildiğim kadarıyla Başbakanlık bu konuyla ilgili açıklama yapmış olması lazım ya da yapacak” diye başladı. Erdoğan’ın bu ifadelerinden kısa süre önce Başbakanlık’tan açıklama gelmesi, “Açıklama talebi Köşk’ten mi gitti?” sorusunu akıllara getirdi. Erdoğan, şöyle devam etti: “Eski Türkiye’de araba yoksa yaya gidelim diyenler vardı. Allah rahmet etsin Özal geldi, Başbakanlık’a bir iki tane uçak aldı, ki onu ciddi manada eleştirenler hakaret edenler oldu. Ama o hakaret edenler sonra aynı uçaklara bindiler. Niye? Çünkü artık modern dünyada eğer büyüyecekseniz, atılım içinde olacaksanız, dünya ile bir rekabetiniz olacaksa bir şeyler yapmanız lazım.” Başbakanlığı döneminde yabancı heyetler için yapılan törenlerde Başbakanlık önündeki caddeyi trafiğe kapatmak zorunda kaldıklarını söyleyen Erdoğan, “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ne sokağı kapa, caddeyi kapa orada tören yap, bu yakışır mı? Biz dünyanın her tarafını dolaşıyoruz. Buralar ülkenin itibar makamlarıdır. Herkes buraya bakarak kararını verir. Ama bunların böyle bir derdi yok. Bunlar eski Türkiye. Onun içinde bu adımı attık” dedi. Binaya ayrılan bütçe konusunda farklı yorumlar yapıldığını söyleyen Erdoğan, “Bunlar duymaz uydurur cinstendir. Tüm hassasiyetlerimiz kullanılarak bu yatırım yapılmıştır” diye ekledi. Yeni alınan uçakla da “zamandan tasarruf” edileceğini savunan Erdoğan, hem sarayın hem de uçağın devletin “demirbaş listesine” kaydedildiğini söylerken, şunları kaydetti: “Tarifeli uçaklarla günlerini yollarda tüketen iktidar değil, icabında günübirlik gidip dönen bir hükümet. Biz öyle günler yaşadık ki, giderken uzun bir yolculuk, iki yerde üç yerde duruyorsun. Ama şimdi olay farklı ve daha yeni bu TUR uçağına sahip olduk. Artık nonstop gideceğimiz inşallah yerlerimiz olacak.” Erdoğan: Prestij Arınç’tan itiraf: İsraf ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde kızlıerkekli öğrenci evleri, dershaneler, dağda ölen PKK’liler için ağlama gibi birçok konudaki tavırlarıyla ayrı düşen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın son çıkışı Cumhurbaşkanlığı sarayı ile ilgili oldu. Arınç, sarayla ilgili eleştiriler konusunda “Ben mütevazı bir insanım ve tevazuyu severim, israfa da karşıyım. Bu benim şahsi düşüncemdir. Ben cumhurbaşkanı olsaydım, nasıl yapardım? Olmamış şeyi konuşmanın âlemi yok burada. Rakam yüksek, bu yükseklik neden kaynaklanıyor, tartışılabilir” dedi. Arınç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, kendisine bağlı kurumların yıllık bütçeleri görüşmelerinde milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtlarken 1 milyar 370 milyon liraya mal olan yeni Cumhurbaşkanlığı sarayı ile ilgili çarpıcı ifadeler kullandı. Saray hakkındaki eleştiriler üzerine, “Bir defa dünyanın her yerinde cumhurbaşkanlığı makamları, sarayları prestijli yerlerdir” diyen Arınç, şöyle devam etti: “Bu kadar mıdır onu kastetmiyorum. Çoğu yerlerde bir eski saray kalıntısı da olabilir. Bazen parlamento binaları da böyledir. Bazılarında da bir azamet göstermesi, bir debdebe göstermesi de gerekebilir. Bizim Osmanlı geleneğinde de böyledir. Pembe İncili Kaftan (Ömer Seyfettin’in Pembe İncili Kaftan’ı) ‘Uçak zamandan tasarruf’ bir güç gösterisidir. Dünyanın her yerinde cumhurbaşkanlığı makamları yani çalışma ofisleri şüphesiz daha büyük olur, daha görkemli olur. Burada orman çiftliğinin çok az bir yeri vardır, daha çok Orman Genel Müdürlüğü ve oradaki bazı lojmanların bulunduğu alandan istifade edilmiştir. ‘Burada 1 katrilyonun üzerinde masraf yapıldı. Bu kadar olmamalıydı’ derseniz bu tartışılabilir. Az bir para değil. Bunu incelediğimde şu çıktı karşıma. Özel imalat bunlar. O kadar ince işçilik kullanılmış ki biz de vakıflarda bunu görüyoruz. Haddim olmayarak çok da aklım ermez de ‘nereye gitti bu paralar, ne oldu’ falan dediğimizde zaten dün müteahhidin firması falan da açıklanmış. Bazı işler özel imalat olarak yaptırılmış. Bunlar doğrudur ama masraflıdır.” en cumhurbaşkanı olsaydım...’ Mütevazı bir insan olduğunu ve tevazuyu sevdiğini anlatan Arınç, israfa da karşı olduğunu belirtirken Meclis Başkanlığı döneminde akan suyun bile hesabını sorduğuna dikkati çeken Arınç, resmi konutu da kullanmadığını anımsattı. Arınç, “Bu benim şahsi düşüncemdir. Ben cumhurbaşkanı olsaydım, nasıl yapardım? Olmamış şeyi konuşmanın âlemi yok burada. Rakam yüksek, bu yükseklik neden kaynaklanıyor, tartışılabilir” dedi. ‘B YÖK başkanı azledildi SİNAN TARTANOĞLU Çetinsaya’nın yerine ‘Alo Fatih’in kardeşinin ismi geçiyor ASKERİ LİSELER YÖNETMELİĞİ BARKIN ŞIK TSK’den ‘Game of Thrones’ önlemi Emir Sarıgül de iddiaları yalanladı n İstanbul Haber Servisi Şişli Belediyesi Başkanvekili Emir Sarıgül, Belediye Başkanı Hayri İnönü tarafından yetkilerine el koyulduğuna ilişkin iddiaları yalanladı. Sarıgül, haberlerin maksatlı olduğunu ifade ederek “Bunlar yandaş medyada çıkan dedikodular, Şişli’nin lider ilçe olmasının önünü kesmek amaçlı yapılan haberler” dedi. Başkan Hayri İnönü’nün 20 günlüğüne ABD’ye gittiği vekâletini de yardımcısı Sarıgül’e verdiği öğrenildi. ANKARA Cemaate yakınlığı ile bilinen ve bu yüzden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tepkisini çeken YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya görev süresinin dolmasına bir yıldan fazla bir zaman varken görevden alındı. “YÖK’ün lağvedilmesi” gerektiğini açıklayan, akademiyi ise “susturulmuş” olarak niteleyen Çetinsaya’nın “azlinin”, YÖK’ün kuruluş yıldönümüne rastlaması dikkat çekti. Çetinsaya’nın yerine kamuoyunun 17 Aralık operayonunda internete düşen ses kayıtları nedeniyle “Alo Fatih” olarak tanıdığı Fatih Saraç’ın kardeşi, YÖK Başkanvekili Prof. Dr. Yekta Saraç’ın geçmesi bekleniyor. Çetinsaya, 11 Aralık 2011’de eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından atanmıştı. Ancak 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından hükümetin “paralel yapı” ile mücadelesinde etkin rol alamaması ile eleştirildi. Erdoğan’ın yaklaşık 1 ay önce Çetinsaya’nın istifasını istediği öğrenildi. Çetinsaya’dan “cemaate yakın öğretim üyelerini koruduğu, üniversitelerdeki cemaat yapılanmasının üzerine gidemediği” için rahatsızlık duyulduğu öğrenildi. Çetinsaya’nın ise akademisyenlerin maaşlarına zam öngören yasanın TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilmesini beklediği belirtildi. Öğrenciler İstanbul’da YÖK’ü protesto etti. (VEDAT ARIK) Protestolara gözaltı Haber Merkezi YÖK’ün kuruluşu yıl dönümü İstanbul’da çeşitli gösterilerle protesto edildi, çok sayıda öğrenci gözaltına alındı. YÖK’ün kuruluşunu protesto etmek amacıyla dün bir grup öğrenci İstanbul Okmeydanı’nda Sibel Yalçın Parkı’nda toplanarak İTO Ticaret Meslek Lisesi önüne yürüdü. Basın açıklaması yapan grubun dağılmaması üzerine polis biber gazı ve basınçlı suyla müdahele etti. Bu sırada ara sokaklardan çıkan bazı kişiler de polise taş ve molotof kokteyli attı. Ara sokaklara giren göstericilerle polis arasında çatışma gün boyu aralıklarla devam etti. Küçükköy Ticaret Lisesi, Esenyurt Lisesi, Bağcılar Yavuz Sultan Selim Lisesi, Boğaz Köprüsü, Sarıgazi Mehmetçik Lisesi, Marmara Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversitesi’nde de boykot yapan öğrenciler okullara pankart astı. Polis toplamda yaklaşık 20 öğrenciyi gözaltına alarak Emniyet’e götürdü. Gazi Mahellesi’nde ise Gazi Mesleki ve Teknik Lisesi öğrencileri tarafından işgal edildi. Diyarbakır’da KİPTAŞ ve Yeni Diyarbakır Anadolu Lisesi öğrencileri dersler boykot etti, 14 öğrenci gözaltına alındı. Akdeniz Üniversitesi yerleşkesinde yürüyüş yapmak isteyen öğrencileri polis izin vermedi. Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Meşelik Kampusu Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi önünde toplanan bir grup öğrenci rektörlük binası giriş kapısına“YÖK kaldırılsın, Berkin’in katilleri cezalandırılsın” yazılı pankart astı. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde de bir grup öğrenci protesto eylemi düzenledi. İstanbul’daki üniversite öğrencileri YÖK’ü protesto etmek için Vezneciler metro çıkışında buluşarak İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi binası önüne yürüdü. Bir grup öğrenci de fakülte penceresinden “12 Eylül’ü AKP’yi, polisi, çeteleri üniversitelerden kovacağız” yazılı pankart sarkıttı. Eğitim Sen üyesi öğretim görevlileri de İstanbul Üniversitesi içinde bir yürüyüş düzenledi. Akşam saatlerinde Taksim Tünel Meydanı’nda toplanan Üniversiteler Forumu pankartlar açarak alkışlar ve sloganlar eşliğinde Galatasaray Lisesi önüne yürüdü. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi önünde pankart açarak YÖK’ü protesto etmek isteyen 4 kişilik DEVGENÇ grubu, kampus önünde gerçekleştirdiği oturma eyleminin ardından Kızılay istikametine doğru yürüyüşe geçti. Güvenparkta yürüyüşlerini sonlandıran grup, pankart açtı. Sloganlar atarak pankart açan gruba sivil kıyafetli emniyet güçleri müdahale ederek yaka paça gözaltına aldı. Akşam saatlerinde ise yine Cebeci Yerleşkesi’nden Kızılay’a yürümek isteyen öğrencilerin önünü Kurtuluş Kavşağı’nda 4 TOMA ve onlarca çevik kuvvet polisi kesti ve tazyikli su sıkarak müdahale etti. Öğrenciler Cebeci Kampusu’na kaçmak zorunda kaldı. ANKARA Türk Silahlı Kuvvetleri, kendisine ait ortaöğretim kurumlarında okuyan öğrencileri “korumaya” yönelik bir dizi ek önlem aldı. Askeri liselerde dil eğitimini pekiştirmek için izlettirilen yabancı dizilere de sınırlama getirilen yönetmeliğe göre, “pornografi, cinsel sömürü” içerdiği gerekçesiyle “Game of Thrones” benzeri dizilerin okullarda izletilmesine izin verilmeyecek. Yapılan bir başka yönetmelik değişikliğiyle de “Temel dini bilgiler, Kuranıkerim ve Hz. Muhammet’in hayatı” gibi seçmeli derslerin askeri okullarda okutulmasının yasal altyapısı kuruldu. Yeni yönetmelik ile sözlü sınavlar da kalktı ve bunun yerini “performans sınavları” kavramı aldı. TSK Ortaöğretim Okulları Yönetmeliği’ne, “öğrencilerin korunması” başlığı ile yeni bir madde eklendi. Yönetmelikte, öğrencilerin, “cinsel sömürü, pornografi, teşhir, istismar, taciz ve hür türlü olumsuz davranıştan korunması” için gerekli tedbirlerin alınması öngörüldü. 2012 yılında “Game of Thrones” dizinin Maltepe Askeri Lisesi’nde öğrencilere izletilmesi üzerine, 2 albay, 1 kadın yarbay ve 1 yüzbaşı hakkında “Cinsel istismar ve Türklüke hakaret” soruşturması açılmış ve 4 rütbeli ordudan uzaklaştırılmıştı. Yeni yönetmelik ile bu tür dizilerin askeri liselere girişinin önü net bir şekilde kesilmiş oldu. ERDOĞAN İLE GÖRÜŞMESİNİ YAZDI Gazeteci Simon: Erdoğan saldırgan Haber Merkezi New York merkezli Gazetecileri Koruma Cemiyeti’nin (CPJ) Başkanı Joel Simon, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın gazetecilere karşı tutumunu eleştiren bir makale kaleme aldı. Simon, “Erdoğan bir grup uluslararası gazeteciye karşı bu şekilde davranıyorsa, özel olarak neler söylüyor kim bilir” dedi. İngiliz Guardian gazetesinde yayımlanan makalede geçen ay Türkiye’de basın özgürlüğü konulu bir görüşme için Erdoğan ile bir araya geldiğini hatırlatan Simon, daha önce basın ve devlet başkanları arasında yapılan toplantıların yöntemine ilişkin bilgi verdi. Toplantıların içerik olarak “Başkan veya başbakan, basın özgürlüğüne derin ve değişmez bağlılığını dile getirir ve daha sonra ülkenin bu prensipleri uygulamak konusunda başarısız olduğu yönleri tartışırız” şeklinde geçtiğini belirten Simon, Erdoğan’ın bu “senaryoyu” takip etmediğini belirtti. Simon, toplantının başlangıcından itibaren Cumhurbaşkanı’nın “saldırıya geçtiğini ve kavgacı bir duruş sergilediğini” kaydetti. ÖK lağvedilmeli’ demişti Çetinsaya, son olarak “Türkiye Yükseköğretimi İçin Bir Yol Haritası” başlıklı bir rapor hazırlamış, yükseköğretimi yeniden yapılandırmanın bir yolunun da “YÖK’ü lağv edip kötü hatıralarıyla tarihin derinliklerine göndermek” olduğunu belirtmişti. Çetinsaya bir başka demecinde ise “Susturulmuş bir akademik camia var” demişti. Başbakanlık başdanışmanlığı görevine getirilen Çetinsaya, büyükelçi sıfatı da taşıyacak. ‘Y Ankara’da ‘bir aradayız’ mitingi n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’nin eğitim, sağlık, güvenlik, çalışma yaşamındaki baskıcı politikalarının tamamı Gençlik Muhalefeti’nin çağrısı ile yarın Ankara’da protesto edilecek. Protestoya tüm siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve sendikalar katılacak ancak hiçbiri bayrak veya flama taşıyamayacak. Miting için çağrı, “Haziran 13’ün sıcağını Kasım’a taşıyalım. Bu sefer bir kış günü yan yana gelelim” ifadeleri ile tüm Ankara’da ve Ankara’daki üniversitelerde yapılıyor. Yarın saat 12.00’da Ankara Üniversitesi Cebeci Yerleşkesi’nde başlayacak yürüyüş 13.30’da Sakarya Caddesi’nde sonlanacak. Ankara’da TAZYİKLİ S U Y L A müda h ale ’dan basın toplantısına alınmamaya kınama Öte yandan, G9 Gazeteciler Platformu, Başbakanlık tarafından gazetecilere dönük akreditasyon uygulamasına ve gazetecilerin Bakanlar Kurulu sonrası basın toplantısına alınmamalarını kınadı. Platformdan yapılan açıklamada, AKP iktidarının giderek eleştiri ve farklı görüşlere tahammülsüzlüğünün arttığına, “otosansür”ün yaygınlaştığına dikkat çekildi. G9 Ankara’da polis göz açtırmadı. (NECATİ SAVAŞ)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle