05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 KASIM 2014 SALI 4 HABERLER Kilitlenen ‘çözüm süreci’ için iktidarın üslubunu eleştiren HDP heyeti diyalog çağrısı yaptı AKP Bu Oyunu İyi Oynuyor Yandaş medya ile iktidara bağlı kuruluşlar, Validebağ konusunda hep bir ağızdan CHP’ye veryansın etmeyi sürdürüyorlar. Saldırıların hedefine oturtulan CHP’ye yöneltilen suçlamalar, din düşmanlığı, cami düşmanlığı, ezan düşmanlığı. Hafta sonunda yandaş kuruluşlardan İnanç Özgürlüğü Platformu ile Kocaeli Platformu da aynı doğrultuda bildiriler yayımladılar. Bu iki kuruluş inanç özgürlüğü kalkanı ardında dini siyasete alet etmeyi hiç ıskalamazlar. Zaten AKP’nin oyunu da bu. 25 Ekim’de bu köşede “Validebağ Yağması AKP’nin Aynası” başlıklı yazıda da belirtmeye çalıştığım gibi, Validebağ’da oynanan tipik bir AKP oyunudur. Validebağ’da ranta yönelik olarak tarih ve doğa yağması söz konusudur. Bu amaca yönelirken her türlü hoşgörüsüzlük ve baskı yöntemlerinin uygulanacağı bizzat, “Bu memlekette fazla iyi niyet ve hoşgörü karşınızdakini azdırıyor” diyen AKP, Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen tarafından ilan edilmiştir. Nitekim öyle de olmuş, dozerler TOMA’ların korumasında inşaat alanı yapılmak istenen yere sokulmuştur. Bunlar yapılırken ada, pafta numaraları değiştirilerek, sahtecilikle, hukuk tanımazlıkla yargı kararları hiçe sayılmıştır. Bütün amaç, Validebağ’ı ranta açmaktır. Cami, yeni rant alanının kilidini açacak sihirli anahtar olarak tutulmaktadır. HHH Camiyi öne sürmek, klasik bir AKP taktiğidir. Böylelikle avantaya karşı çıkanlar din düşmanı olarak gösterilerek sindirilecektir. Bütün hesaplar bunun üzerine kurulmuş, bütün oyunlar bunun üzerine bina edilmeye başlanmıştır. Günlerdir, yandaş medya ile yandaş kuruluşlar, bu yönde propagandalarını sürdürmektedirler. Böylelikle konu saptırılmakta, Validebağ yağması ibadet özgürlüğü, dindarlık kalkanı arkasına yerleştirilmektedir. Oysa bölgede cami ihtiyacı olmadığı, İstanbul’un eski belediye başkanı Milli Görüş kökenli Ali Müfit Gürtuna tarafından açıklıkla dile getirilmiştir. Ama bütün bunlar bir anlam ifade etmiyor, AKP oyunu sürdürüyor. Oyun talan, yağma oyunudur. Oyun, kural tanımama, oyun her türlü baskıyı uygulama, oyun yalan söyleme, oyun hukuku hiçe sayma, oyun dini yalnız siyasete değil, aynı zamanda ticarete, daha da ötesi talana ve yağmaya alet etme oyunudur. AKP bu oyunu iyi hem de çok iyi oynuyor. AKP bu oyunu oynarken, yanlış algı oluşturup istediği yöne sürükleyebileceği bir tabana güvenmektedir. O tabanı bu denli güvenilir ve edilgen hale sokma görevi de yandaş medyaya düşmekte; yandaş medya bu görevi hakkıyla yerine getirmektedir. HHH Bir yandan talanı ve yağmayı hukuk tanımazlıkla şiddetlenen baskının, öte yandan dini yağmaya alet etmenin ardına saklayan bu oyunu, AKP’nin iyi hem de çok iyi oynadığının kanıtı da CHP’nin, oyunu AKP’nin çekmek istediği alanda kabul etmek durumuna düşmesidir. Nitekim, Validebağ’da olay mahalini ziyaret eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu şu açıklamayı yapmıştır: Mahkeme karar verirse, Diyanet İşleri Başkanı da buraya cami yapılacak derse, ben CHP Genel Başkan Yardımcısı olarak ilan ediyorum, bu camiyi biz yapacağız. Dostum Işık Kansu bu sözlere yer verdiği cumartesi günkü “Ankara Kulisi” köşesinde, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in 800 m2 üzerinde cami ve mescit yapılacağını açıkladığını da belirtiyordu. Görürsünüz, Mehmet Bekaroğlu’nun bu çıkışları hiçbir şeye yaramayacak, AKP kendilerini yine din, cami, ezan düşmanlığıyla suçlamaya devam edecektir. Sonunda ister misiniz caminin ihalesi CHP’ye kalsın! CHP camiyi inşa eder, AKP de rant yapılarını. Öyle olsa bile yine de sonuç değişmeyecektir. Camiyi CHP yapsa bile dindar AKP olacaktır; din düşmanı, cami düşmanı, ezan düşmanı da CHP. Dedik ya, AKP bu oyunu çok iyi oynuyor! Düzeltme: İki değerli okurum, Yücel Tangün ve Selim Akınoğlu uyardılar. Pazar günkü yazımda Einstein’ın olduğunu yazdığım tümce Rabelais’ye aitmiş, düzeltenlere teşekkür ederim. A.S. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Kobani eylemlerinden sonra kilitlenen çözüm sürecinde HDP heyeti; hiçbir şart olmadan Abdullah Öcalan ile mutabakat sağlanan konuların derhal hayata geçirilmesini talep ederken; “Çözüm sürecine mecbur ve mahkumuz” mesajı verdi. Hükümetin kullandığı dilin sürece zarar verdiğini bildiren heyet, sürecin hiçbir şeye kurban edilmemesi gerektiği vurgusunu yaptı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “HDP parti gibi davranırsa muhatap olmaya devam eder” sözlerine “Ne demek sen Anayasa Mahkemesi misin? Size mi kaldı had bildirmek?” yanıtını veren heyet, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Sabrın da bir sınırı var” sözlerine ise “Tam tersine en çok kamu düzeni bozuk olduğu ya da tehdit altında olduğu zaman görüşmeye ihtiyaç var. Heyetimize müdahale, kibir dili yol değil” karşılığını verdi. HDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Sürreya Önder’den oluşan HDP İmralı heyetinin dün yaptığı basın toplantısında hükümete sert eleştiriler yöneltilirken, süreçte yaşanan kilitlenmenin aşılması için diyalog çağrısı da yapıldı. HDP heyeti adına açıklama yapan Önder’in konuşmasındaki satır başları şöyle: Davutoğlu, “HDP bir parti gibi davranırsa muhataplığımız devam eder” diyerek çok üstten, buyurgan, itici, barışı öncelemeyen bir dille partimiz üzerinden ahkâm kesemez. Bu dili reddediyoruz. HDP’nin ‘Sürece mecburuz’ ‘İMRALI’DAKİ MUTABAKAT HAYATA GEÇSİN’ HDP’nin iktidara yönelik çağrı metninde şu ifadeler dikkat çekti: “Hükümete hiçbir şarta bağlı olmadan çağrı yapıyoruz. Sayın Öcalan ile belli bir mutabakat sağlandı ve bizimle son görüşmede bunu paylaştı. Bunun gereklerini kayıtsız şartsız yerine getirmeye davet ediyoruz. Bu; üçüncü bir göz olarak izleme heyetinin, müzakere heyetinin, sekretaryanın oluşması ve çalışma koşullarının düzenlenmesi... Görüşmelerin kırılgan ve şarta bağlı olmaktan çıkarılıp halkın doğrudan denetimine bırakılması. Şart olarak değil, hükümet ile Öcalan’ın vardığı mutabakat olarak yapılması gerekenlerdir. Öcalan bir uluslararası barış gözlemcileri birliğinin kurulabileceğini söyledi. Hatta çatışma süreçleri yaşamış ülkelerin temsilci vermesinin uygun olacağını belirtti. Bu uygun olur ama Sayın Öcalan’ın böyle bir ısrarı yok. Devlet heyetinin İmralı ile görüşmeleri devam ediyor sanırım. Hükümet bu hafta İmralı’yla görüşme irademizi biliyor.” neye benzediğini belirlemek kimsenin haddi değil. Bunu Sayın Davutoğlu’na aynen iade ediyorum. Bizim tehdit ve baskıya karşı nasıl bir tepki vereceğimizi merak ediyorlarsa, bilmek isterlerse ya da unutmuşlarsa; çok değil, bundan iki yıl öncesine gitmeleri kâfidir. Bizim üzüldüğümüz şey kaçırmak üzere olduğumuz, büyük endişe duyduğumuz barıştır. Hükümetle özellikle bu kritik eşikte alabildiğine özenli cümleler kurduk. Sayın Davutoğlu’nun söylediğine bakın: “Parti gibi olurlarsa.” Ne demek sen Anayasa Mahkemesi misin? Nereden karar verdiniz bizim parti gibi davranmadığımıza? Siz şirket gibi parti yönettiğiniz için olabilir mi bizim parti gibi davranmamamıza akıl sır erdirememeniz? Size mi kaldı had bildirmek? kamu düzeni gerçekleşir. üreci kurban etmeye kimsenin hakkı yok’ Barış süreci için üzerimize ne düşüyorsa fazlasıyla yaptık, fazlasıyla da yapmaya hazır olduğumuzu açık yürekliliğimizle bütün kamuoyuna ilan ediyoruz. Bunu şeffaf bir zeminde barışla yan yana durmayacak bir dilden uzak durarak yapmaya hazırız. Seçim atmosferine girerken, barış sürecini kurban etmeye kimsenin hakkı yok. 2 yılda olgunlaştırdığımız diyalog var, bu çok kıymetlidir. Olacak olanları hatırlamak istemiyorsak hiç dilimize almaya gerek de yok. Cumhurbaşkanına söylüyoruz: Bu söz olarak böyle kurulduğunda tehdit dili olarak algılanıyor. Bu dille bir yere varılamayacağını bilen en iyi hükümet de bu hükümet. Tam tersine en çok kamu düzeni bozuk olduğu ya da tehdit altında olduğu zaman görüşmeye ihtiyaç var. Heyetimize müdahale, kibir dili yol değil. Sayın Öcalan’a saygısızlık etmeyi aklınızdan bile geçirmeyin bir daha. Sayın Arınç “En çok da İmralı bu sürecin altında kalır” derken biz bu tehdit dilinin nerelere varacağını bilmeyecek kadar cahil değiliz. Barışı istiyorsak barış diline dönmeye mahkumuz. “Sürece mecbur ve mahkum değiliz” sözünün hiç edilmemesi gerekirdi. Sürece hepimiz insanlık adına hem mecburuz hem mahkumuz. ‘S ‘Tehdit dilini kullanmayın’ ‘Eski ezbere dönme eğilimi’ ‘Kimse had bildiremez’ Ne zaman süreç belli bir yola girecek hal alsa, derin güçler... Bunlardan biri Bingöl provokasyonuyla ortaya çıktı hükümet yayın yasağı koydu. Buradan çağrı yapıyoruz. Hayatını kaybeden polis memurlarının üzerinden çıkan mermilerle, sizin orada öldürdüğünüz insanların silahından çıkan mermilerin balistiğini halka açıklar mısınız? Niye yayın yasağı konulur bir şeye? Kobani olayları Meclis tarafından araştırılsın. Kobani olaylarını araştıralım, barışın kilidi orada yatıyor. Nasıl başlamış, hangi aymazlıklarla bu noktaya gelmiş? Tam da barış sağlanırsa ancak o şartla ‘Neden yayın yasağı var’ ‘Öcalan’a saygısızlık etmeyin’ ‘Kobani Meclis’te araştırılmalı’ Karikatür krizi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Almanya’da “Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung” adlı gazetede Kasım 2011’de yayımlanan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Almanya’da yaşayan Türk toplumuna hakaret içeren karikatüre bir eyalette okutulan yardımcı ders kitaplarında yer verilmesi üzerine, Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl, Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru, Büyükelçi Pohl’e söz konusu karikatürün Almanya’da yaşayan Türklerin uyum sorunları öne sürülerek bu kez Baden Württemberg Eyaleti’ndeki yerel yardımcı ders kitaplarında yer verilmesine Türkiye’nin tepkisini iletti. Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Büyükelçi Murat Esenli de yine dün Ankara’da bulunan Almanya Dışişleri Bakanlığı Siyasi Direktörü HansDieter Lucas nezdinde konuyu dile getirdi. Görüşmelerde Türkiye’nin bu ve benzeri uygulamaların bir an evvel düzeltilmesini talep ettiği ve bu tür durumların tekrarlanmaması için Alman makamlarının gerekli hassasiyeti göstermesini beklediği vurgulandı. 2011’de Frankfurter Allgemeine gazetesinin pazar ekinde yayımlanan karikatürdeki ahşap dağ evinde, ay yıldız logolu “Üzrüm’ün Alpler Saadeti’’ tabelası ve “Bugün göbek dansıyla kulübede büyüleneceksiniz’’ afişi asılı. Bahçede Bavyera eyaletine özgü biçimde giyinmiş halde nargile içip sigara tüttüren iki bıyıklı müşteri var, önünde tabak olan yüzü kızarmış ve eli boğazına gitmiş halde... Önlüklü mekân sahibi Bavyera’ya özgü deyimlerle “Allah kahretsin, ne bakıyonuz? Acılı aperatif ısmarlamadınız mı’’ diye sesleniyor. Bahçede dişlerini gösteren bekçi köpeğinin zincirlendiği kulübenin üzerinde Erdoğan yazıyor. Altyazıda ise “Türklerin Almanya’da 50 Yılı: Bir Başarı Hikâyesi” diyor. Söz konusu karikatür Friedrichshafen kentindeki bir lisede sosyoekonomik araştırmalarla ilgili ders kitabına konuldu. l Almanya büyükelçisi Dışişleri’ne çağrıldı Başbakan Davutoğlu Afyonkarahisar’da temaslarda bulundu. (Fotoğraf: AA) ‘HDP gerçek bir siyasi parti olarak hareket etsin’ Partisinin değerlendirme toplantısı nedeniyle Afyonkarahisar’da bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, çözüm süreci için temasların “belli bir kesimle değil, halkın bütünüyle olacağını” söyledi. Davutoğlu “Çözüm sürecinde ne olursa olsun kararlılığımız sabittir. Ama biz çözüm sürecinde, sürecini de tek bir aktöre, muhatap olarak tek bir aktöre, tek bir çevreye inhisar etmeyiz. Bu süreç her şeyden önce halkımızın sahiplendiği bir süreçtir. Dolayısıyla Kobani olaylarından sonra ki tamamıyla bir bahanedir, akil insanlar heyetiyle toplanmamız birçok temaslarda bulunmamız ki bu temaslara devam edeceğiz. Bu temaslar bu sefer sadece HDP ve belli bir kesimle değil halkın bütünüyle olacak. Her bir şehrimizde çözüm süreciyle ilgili kanaat önderleriyle özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde temaslarımızı yoğunlaştırarak devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. elişmeler tutuma göre seyreder’ Davutoğlu, HDP’ye de “HDP provokatif eylemlere yönelik, ülke istikrarını bozan bir grup değil gerçek bir siyasi parti olarak hareket edip, Türkiye’de anayasal ve yasal çerçevede davranmaya başlarsa bütün bu çerçevede muhatap olmaya devam eder ama kamu düzenini bozacak şekilde, kamu düzeni ‘G ni bozan uygulamalara cevaz verecek şekilde bir tutum takınırsa bu sadece çözüm süreci bağlamında değil Türkiye’deki iç siyaset bağlamında da kayba sebebiyet verir. Herkesin yasal sınırlar içinde kalmaya özen göstermesi Türkiye’de etnik ve mezhebi ayrımcılık, nefret dilini kullanmaması böyle bir ayrımcılığa temel teşkil edecek tutumlardan uzak durması, siyasi partilerin birinci, öncelikli görevi budur. Partiler Türkiye’de kitleye daha doğru mesajlar verir hem de muhatap olunacak aktörler haline halk nezdinde de bizler nezdinde de o hale gelir. Dolayısıyla göreceğiz. Zamanla tutumlarının ne olduğuna göre gelişmeler seyreder” sözlerini dile getirdi. ‘Kırmızı Kitap’ Bakanlar Kurulu’nda ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) paralel yapının Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne “kırmızı kitap”a girmesi yönünde tavsiye kararı almasının ardından, Bakanlar Kurulu en uzun toplantılarından birini gerçekleştirdi. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu planlanan saatinden 2 saat geç başladı. Toplantıda MGK’nin tavsiye kararı ile ilgili atılacak adımlar masaya yatırıldı. Ayrıca kolluk kuvvetlerinin yetkisini artıran yeni yargı paketi ile Ermenek’teki maden kazasına bağlı atılacak adımlar da görüşüldü. CHP’li Öztunç’a ‘dine sahip ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP kontenjanından RTÜK üyeliğine seçilen Ali Öztunç, odasında saldırıya uğradı. Saldırganın, “Atatürk’e sahip çıktığın kadar dine neden sahip çıkmıyorsun” diye bağırdığı belirtildi. Bir RTÜK çalışanı, CHP kontenjanından RTÜK üyeliğine seçilen Ali Öztunç’a saldırdı. Edinilen bilgiye göre saldırıya Öztunç’un danışmanı engel oldu. Saldırganın, “Atatürk’e sahip çıktığın kadar dine neden sahip çıkmıyorsun” diye bağırdığı belirtildi. Olayın ardından açıklama yapan RTÜK Başkanı Davut Dursun, bir kurum çalışanının Üst Kurul Üyesi Ali Öztunç’a saldırı girişiminin “üzücü” olduğunu belirtti. Dursun, yazılı açıklamasında, söz konusu kurum çalışanının uzun süreden beri psikolojik tedavi gördüğünü, vardiya usulü çalıştığını, olay saatinde kurumda görevli olmadığı halde, televizyondan RTÜK önüne siyah çelenk bırakıldığını öğrenince kuruma gelerek Öztunç’un odasına gittiğini kaydetti. Dursun, durumu öğrenir öğrenmez Öztunç’u ziyaret ettiğini ve ilgili personel hakkında gerekli idari işlemin yapılacağını bildirdi. çıkmıyorsun’ saldırısı Çözüm sürecinde bu hafta İmralı’nın tavrı kritik öneme sahip Yanıt belirleyici olacak MAHMUT LICALI ANKARA Kobani eylemlerinin ardından çözüm sürecinde yaşanan tıkanıklığın aşılmasında HDP heyetinin İmralı’ya ziyaret talebine hükümetten gelecek yanıt belirleyeci olacak. Hükümet HDP ile kamuoyunun önünde kavga ederken, İmralı’da devlet heyetinin görüşmeleri sürdürmesi AKP’nin seçim kaygısıyla hareket ettiğini gösterdi. HDP’nin adaya gitmesine vize çıkmaması durumunda çözüm sürecindeki tıkanıklığın daha da artabileceği ve doğacak güvensizlik ortamının provokasyonlara zemin hazırlayabileceği belirtiliyor. Kobani eylemlerinin şiddet olaylarına dönüşmesiyle çözüm sürecinde taraflar arasında yaşanan kırılma görüşme trafiğinin birdenbire kesilmesiyle birlikte tıkanıklığa neden oldu. Yaklaşık iki yıldır devam eden süreçte zaman zaman yaşanan tıkanıklıkların aksine süreçte yaşanan son tıkanıklık doğrudan kamuoyunun gözü önünde gerçekleşti. AKP hükümetinin Kobani eylemlerinde hayatını kaybeden 40 kişiden HDP’nin sorumlu olduğu açıklamalarıyla tırmanan gerginlik neticesinde yaklaşık 2 haftadır süreç kapsamında yürütülen görüşme trafiği de birdenbire durdu. Hükümet HDP ile kamuoyunun önünde bu tarz bir gerilim politikası yürüterek sürecin askıya alınacağı izlenimini verirken, İmralı’da Öcalan ile devlet heyetinin görüşmeleri sürdürdüğü belirtiliyor. Başka bir deyişle AKP, kamuoyuna “Sürece mecbur değiliz” mesajı verirken, İmralı’da devlet heyetinin müzakere öncesi yapılacak hazırlıklar konusunda görüşmeleri sürdürğü dile getiriliyor. HDP ile sürdürdüğü gerilim politikasında AKP’nin haziran ayında yapılacak seçimler öncesi milliyetçi seçmene mesaj verme kaygısı taşıdığı ifade ediliyor. 30 Mart yerel seçimleri öncesinde de süreçte benzer bir tıkanıklık yaşanmış, HDP heyeti yaklaşık iki ay sonra İmralı’ya gidebilmişti. Bu çerçevede HDP heyetinin geçen hafta içinde hükümete İmralı’ya gitme yönündeki iradesini iletmesinin ardından yaşanacak gelişmeler merak konusu oldu. Resmi başvuruyu bu hafta yapması beklenen HDP heyetinin İmralı başvurusuna hükümetten gelecek yanıt süreçte yaşanan tıkanıklığın aşılması ya da daha da derinleşmesine neden olacak. HDP heyetinin İmralı talebine vize çıkmamasının bölgedeki gerginliği artıracağı ve provokatif eylemlere zemin hazırlayacak bir güvensizlik ortamı yaratacağı ifade ediliyor. ‘Bin yıllık kardeşlik söylemini Çemişgezekliye nasıl anlatacaksın’ Yurt Haberleri Servisi Tunceli’nin Çemizgezek İlçesi’ne, 2005 yılında AKP’li yönetim döneminde ‘kardeş belediye’ protokolü imzalayıp, bir kepçe gönderen İstanbul’un Ümraniye Belediyesi, Çemişgezek’te seçimleri CHP’nin kazanmasının ardından kepçeyi haftasonu geri almıştı. CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na bir mektup yazarak “Sayın Başbakan, partinizin ‘kardeşlik’ anlayışı, yurttaşların seçimler zamanında yalnızca partinizin oy pusulasına mühür basmasına mı bağlıdır? Partinizin ‘bin yıllık kardeşlik’ söylemini Çemişgezek halkına nasıl izah etmeyi düşünüyorsunuz?” diye sordu. Güvensizlik ortamı Seçim kaygısı CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ve bazı CHP milletvekilleri, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) önünde, bir televizyon kanalında yayımlanan ve “Atatürk, İsmet İnönü, Cumhuriyet ve CHP’ye hakaretin alışkanlık haline geldiğini” belirttikleri “Resmi Tarihten Gerçek Tarihe” isimli programa ceza verilmemesine tepki gösterdi. Yayının “yalan, iftira, küfür, hakaret” üzerine kurulduğunu belirten Tezcan, “Bir televizyon kanalında bu memleketin en zor dönemlerinde namusunu, bayrağını kurtarmış kadrolarına böyle bir kurumsal hakaret sistematik biçimde devam ediyor. Bu yayın kuruluşlarını kontrol etmekle, denetlemekle görevli RTÜK, buna sessiz kalıyor” dedi. Daha sonra RTÜK önüne siyah çelenk bırakıldı. RTÜK’e siyah çelenk
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle