05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 KASIM 2014 PERŞEMBE 12 DIŞ HABERLER [email protected] Kafkasya uzmanı Thomas de Waal Ferguson vakası, Amerikalıların ‘ırkçı adaletsizliğe’ isyanına vesile oldu. Obama: Başkanınız yanınızda Amerika adalet için ayakta Dış Haberler Servisi ABD’nin Missouri eyaletinin Ferguson kentinde ağustosta silahsız bir siyah genci öldüren beyaz polisin aklanmasının ardından patlayan protestolarda şiddet düştü ama talep değişmedi: “Siyahlar için adaletin yerini bulması.” Ulusal Muhafız askerlerinin sayısının üçe katlanıp 2200’e çıkması ve yüzlerce FBI ajanının devreye girmesiyle Ferguson savaş alanına döndüğü pazartesi gecesine kıyasla salıyı daha sakin geçirdi. Ülke çapındaki öfke, büyük jürinin tek bir vakada aldığı karara değil. Pek çok protestocu, 18 yaşındaki siyah Michael Brown’ı silahsız olduğu halde öldüren beyaz polis Darren Wilson’ın “yargılanmasına gerek olmadığına” hükmedilmesini, ABD’deki “ırkçı adaletsizliğin simgesi” olarak gördüğünü belirtti. Ferguson’da Brown’ın annesi Lesley McSpadden “Umursamıyorlar, asla umursamayacaklar” diye feryat ederken altı çocuklu bir anne, “Wilson’a hiçbir suçlama yöneltilmemesi, çocuklarımın geleceği olmadığı anlamına gelir” dedi. Los Angeles’ta protestoculardan biri şunları söyledi: “Wilson’a hiçbir suçlama yöneltilmemesi, sistemin siyahların hayatına değer vermediği anlamına gelir. Bu, polisin silahsız ve savunmasız bir siyah çocuğu öldürmesinin yanına kâr kalacağı anlamına gelir. Bence, bu, mücadele ederek, ayaklanarak polis terörizmini bitirmemiz gerektiği anlamına gelir.” Atlanta’da Public Enemy’nin “İktidarla Savaş’’ şarkısı eşliğinde düzenlenen gösteriye ellerinde “Yeter”, “Bir hashtag olmaya bir kurşun mesafesindeyiz”, “Katil polisleri durdurun” pankartlarıyla katılan yüzlerce kişiden biri olan ShaCzar Brown, “Bu adalet değil, maskaralık. 70 yıl evvel siyahları öldürmek yasaldı. Pratikte hâlâ yasal” diye konuştu. Ferguson’da pazartesi gecesi onlarca işyerinin yakılması, pek çok kişiye ekmek kapısını kaybettirdi. Salı gecesi belediye meclisinin camları indirildi ve bir polis aracı devrilip ateşe verildi. Güvenlik güçleri gaz bombaları ve plastik mermilerle yanıt verirken, protestocular taş, molotof, idrar dolu şişeler attı. Güvenlik güçlerinin bunun “izinsiz gösteri” olduğu ve bölgeyi terk etmeyenlerin tutuklanacağı uyarısıyla kalabalık dağıldı. Güvenlik güçlerinin yaralı bir kadını getirenlere de gaz ve plastik mermiyle saldırması, tepki çekti. 44 kişi gözaltına alındı. Komşu St. Louis’de 2 FBI ajanı vuruldu, ama Ferguson’la bağlantılı olmadığı söylendi. Seattle, Albuquerque, New York, Cleveland, Los Angeles, Oakland, Denver, Minneapolis, Atlanta, Portland, Philadelphia, Chicago ve Boston’da binlerce kişi sokaklara dökülüp trafiği kesti. Oakland “Occupy” eylemlerine karşı polisin orantısız şiddetinin hafızalardan silinmemesinin de etki Öfke tek olaya değil siyle şiddetli çatışma ve yağmalara sahne olunca, onlarca kişi gözaltına alındı. Manhattan’da Brooklyn Köprüsü’nü trafiğe kapatanlar gözaltılarla karşılaştı. ABD’nin ilk siyah Başkanı Barack Obama, yakıp yağmalayanlara “hiçbir sempati beslemediğinin” altını çizdi. Sivil haklarda ilerlemenin, ancak örgütlü seferberlikle mümkün olabileceğini söyleyen Obama, “Gördüğümüz hayal kırıklığı tek bir olayla ilgili değil. Renklerine bağlı olarak pek çok topluluk, yasaların her zaman herkese eşit ya da adil uygulanmadığı hissiyatında olduğundan, bunun derin kökleri var. Bunu anlıyorum, sizinle birlikte çalışmak, ilerleme kaydetmek istiyorum. Başkanınız yanınızda” dedi. AzeriErmeni çatışması alevlenebilir MİNE ESEN “İ aba ABD’ye küstü Dün baba Michael Brown MSNBC’ye çıkıp ağır konuştu: “Sandığım gibi bir ülkede yaşamadığımı öğrendim. Başkalarının hep söylediği gibi bu ırkçı bir devlet.” Savcının olayın kurbanı olan oğlunu takdim ediş tarzına “Karakterini haça gerdiler” tepkisini gösteren Brown, büyük jürinin kararıyla kendisini “ezilmiş” hisettiğini belirtti. B Amerika’nın 12 metropolünde protesto gösterileri düzenlendi. Binlerce kişi Brown davasının “ırkçı adaletsizliğin” simgesi olduğunu belirterek tepkilerini dile getirdi. (Fotoğraflar: AFP/AP/ REUTERS) ‘Public Enemy’ ile yürüyüş ‘Bana bunun için para ödüyorlar’ Yaralı kadına gaz sıktılar silahsız olduğu halde vurması için “Vicdanınım rahat... Karşımda bir beyaz da olsaydı aynı şekilde davranırdım” dedi. ABC’nin sorularını yanıtlayan Wilson, bazı tanıkların “kendisi ateş etmeden önce Brown’ın ellerini havaya kaldırıp teslim olduğu” iddiasını, “Bu doğru değil, kesinlikle imkânsız” diye reddetti. Brown’ın kendisine koşmaya başladığı sırada, “Bu adamı vurabilir miyim? Yasal olarak yapabilir miyim? Yapmak zorundayım. Yapmazsam, beni eline geçirip öldürecek” diye düşündüğünü aktaran Wilson, “1215 metre uzakta olmasına rağmen mi” sorusunu “Bana doğru geliyordu, şimdi durmazsa ne zaman duracaktı?” diye yanıtladı. Brown vakasının silahını kullandığı ilk vaka olduğunu belirten Wilson, “Vicdanımın temiz olmasının sebebi, işimi doğru yaptığımı bilmem. Ben sadece işimi yaptım. Bana bunun için para ödüyorlar. Aldığım eğitimin gereğini yerine getirdim” dedi. Ancak polislerle dolu bir aileden gelen St. Louis savcısı Robert McCulloch’ın büyük jüriye sunduğu dosyadan, soruşturmada pek çok hata yapıldığı anlaşılıyor: 1) Wilson olayın ardından ellerindeki kanı yıkamış. 2) Wilson’la ilk mülakatı yapan polis memuru not tutmamış. 3) Olay yeri fotoğrafları çekilmemiş ve Brown ile Wilson arasındaki mesafe ölçülmemiş. 4) Wilson’ın “Brown silahımı almaya çalıştı” iddiasına rağmen, silahında parmak izi testi yapılmamış, bu “Wilson silahının kontrolünü hiç kaybetmedi” diye gerekçelendirilmiş. 5) Wilson, Brown’ı öldürmesinin ardından silahını kendi eliyle kanıt torbasına koymuş. 6) Wilson’ın önce üstleri tarafından hastaneye götürülmesinden ötürü resmi sorgusu çok geç yapılmış. 7) Verdiği ilk ifade ile sonrakiler arasında çelişkiler var. Polis memuru Darren Wilson ilk kez medyaya konuşup 18 yaşındaki Michael Brown’ı ki taraf da doğru olamayacağı gibi iki taraf da yanlış olamaz.” Bu görüşün Kafkasya coğrafyasının “çözümsüz” meselelerinden Dağlık Karabağ için de geçerli olduğunu söyleyen isim İngiliz gazeteci ve yazar Thomas de Waal. Washington merkezli Carnegie Uluslararası Barış Vakfı’nın Rusya ve Avrasya programının kıdemli uzmanı De Waal ile Hrant Dink Vakfı Yayınları’ndan çıkan “Karabağ: Barış ve Savaş Süreçlerinde Ermenistan ve Azerbaycan” adlı kitabının tanıtımı için geldiği İstanbul’da konuştuk. İlk baskısı 2003’te yayımlanan, geçen sürede güncellenen ve bu konuda en kapsamlı çalışma olarak görülen kitabın Türkçe çevirisi yıllar sonra nihayet raflarda yerini aldı. De Waal, kitabın tanıtım etkinliğinde yaptığı konuşmada Baku ile Erivan arasındaki çatışmanın her an tazelenebileceği ikazı yaptı. Dağlık Karabağ çatışmasını “Kıbrıs meselesinden daha istikrarsız, İsrailFilistin meselesine göre daha az görünür” olduğunu söyleyen De Waal, son olarak karşılıklı şiddetin tırmanmasına ve Ermenistan’a ait bir helikopterin düşürülmesine atıf yaptı. Barışçı çözüm için görüşmeler sürse de De Waal’e göre “Kimse çıkıp çok stratejik önemi var, çözelim demiyor. Bu jeopolitik ilgi, çıkar eksikliğinden dolayı da durum iyiye gitmiyor.” De Waal, Erivan’ın 1993’te Karabağ’ı işgaliyle başlayan, Türkiye’nin Ermenistan’la sınırlarını kapatmasına yol açan çatışma halinin kimseye faydası olmadığını belirtiyor. Kitabında “iki toplum arasında tarihe dayalı derin nefret var, her şey Rusya’nın başının altından çıkıyor gibi doğru olmayan kimi mitleri yıkmaya çalıştığına” vurgu yapan De Waal, “Rusya gibi dış aktörlerin rolü önemli olsa da en fazla ikincil. Evet Rusya manipüle edebilir, iki tarafla da çalışıyor ama BakuErivan hattı gerçekten barış istese kimse onları tutamaz” diyor. Çözüm için iyimser olmayan De Waal, 1915 olaylarının gelecek yılki 100. yıldönümü öncesinde Türkiye’nin olası adımları sorulduğunda yanıtı şöyle: “Erdoğan Azerbaycan’ı desteklemenin Ermenistan’la ilişkilerin normalleşmesinden daha fazla oy getireceğini biliyor. Ama diğer yandan bunun bir dış politika meselesi olduğunu unutmamalı. Normalleşmeyle Türkiye’nin bölgede etkinliği artacaktır, Dağlık Karabağ sorununun çözümüne ilişkin artık dışarıda kalmayacaktır.” İki taraf barış istese... Alman şirketlerine nihayet yüzde 30 kadın kotası geliyor Dış Haberler Servisi Almanya’da Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) koalisyonu büyük şirketlerin yönetim kadrolarına yüzde 30 kadın kotasında nihayet uzlaştı. CDU’lu Başbakan Angela Merkel’in parlamentoya tanıttığı tasarı, 2016’dan itibaren borsaya kayıtlı en büyük 100 şirketin yönetim kurulları dahil denetleme kurullarında yüzde 30 kadın kotası uygulamasını, bu kota tutturulamazsa kadınlara ayrılan koltukların boş kalmasını öngörüyor. Buna göre sonraki 3500 şirket gelecek yıldan itibaren cinsiyet eşitliği hedefleri koyup rapor verecek. Almanya’da en büyük 200 şirketin yönetim kademelerindeki kadınların oranı yüzde 4. Kadın kotası, SPD’nin CDU ile “büyük koalisyon” için koyduğu şartlardan biriydi. Hükümet yasa taslağını 11 Eylül’de parlamentoya sunacak. Dün Merkel “Karar verildi, yapılacak. Kadınların becerilerinden kendimizi mahrum ederek başarılı olamayız” dedi. Adalet Bakanı Heiko Maas “Tarihi karar” diyerek ekledi: “Yeterince nitelikli kadın olmadığını düşünenler geçen yüzyılda takılıp kalmıştır.” Kadın Bakanı Manuela Schwesig, “Bu yasa cinsiyet eşitliği için çok önemli, çünkü işyerlerinde kültürel değişim başlatacak” diye konuştu. Yeşiller ile Sol Parti, sadece 100 şirketi etkileyeceği için “kotacık” diye alay etti. İşverenler Birliği “Belirleyici kriterin mesleki nitelik olduğunu görmezden geliyor”, Sanayiciler Birliği “Sabit kota dayatılmasına karşıyız. Bu ters teper. Esnek kota olmalıydı” açıklamalarını yaptı. gençlik liderleri tutuklandı Çin’in özerk bölgesi Hong Kong’da 2017 seçimlerinin serbest olması amacıyla iki aydır yürütülen gösterilerde sona geliniyor. Hong Kong polisi son iki günde kent merkezindeki üç protesto bölgesinden Mong Kok’daki kampı “temizlerken”, aralarında 18 yaşındaki Joshua Wong ile Ögrenci Federasyonu Başkanı Lester Shum gibi gençlik liderlerinin de bulunduğu 148 kişiyi tutukladı. Birisi mali merkez diğeri de alışveriş merkezi bölgesindeki iki protesto kampı ise henüz duruyor. Hong Kong yönetiminin 15 Ekim’de yönetim binalarının bulunduğu bölgedeki kampı temizleme operasyonunda bir protestocuyu fena halde döverken görüntülenen yedi polisi ise tutuklaması dikkat çekti. Çin Hong Kong’u temizliyor KKTC’den doğalgaz resti Dış Haberler Servisi Kıbrıs’ta KKTC’nin Başmüzakerecisi Ergun Olgun, Rum Yönetimi, doğalgaz aramaları için yaptığı anlaşmalardan vazgeçmezse adada barışın mümkün olmayacağını söyledi. Olgun, Reuters ajansına demecinde, barış anlaşmasının, Rumların Doğu Akdeniz’de ilan ettikleri münhasır ekonomik bölgede, çok taraflı doğalgaz aramalarına onay vermesi halinde mümkün olabileceğini belirterek şöyle dedi: “Dönüm noktasına doğru gidiyoruz. Rumlar doğalgazı paylaşacaklar mı, kendi kaynaklarıyla yalnız mı devam edecekler, buna karar vermeliler. Hidrokarbon kaynakları ortak bir mesele. Müzakerelerden ayrı düşünülemez.” KKTC yetkilisi, doğalgaz arama ve çıkarma faaliyetleri ve kârın nasıl bölüşüleceğine kurulacak ortak komitenin karar vermesini istedi. Aksi halde Türk tarafının da kendi başına doğalgaz arama ve çıkarma faaliyetleri yürüteceğini belirten Olgun, “Önerimiz birlikte çalışmak. Reddederlerse, haklarımızı kullanacağız. Bu tarafların yumuşak bir boşanmayı konuşmaya başlamasına yol açabilir” vurgusu yaptı. Rum kesimi, adanın güneyindeki doğalgazı çıkarmak için İtalyan ENI, Fransız Total ve Amerikan Noble Energy şirketleriyle anlaşmıştı. Türkiye’nin bölgeye araştırma gemisi göndermesi üzerine Rumlar görüşmeleri askıya almıştı. İş âlemi mırın kırın ediyor (AP) Türk gemisinde Suriyeli göçmen dramı irit’e içindeki 700 Suriyeli, Afrikalı ve Afgan göçmenle birlikte çekilen gemiye dair soru işaretleri büyüyor. Barış ismindeki yük gemisi Kiribati bandıralı ama bir Türk şirketine ait ve bir Yunan firmasına kiralandığı iddia ediliyor. Kalkış limanı İzmir Nemrut olarak gözüküyor. Önceki gün motor arızası bildirince fırtınada 3 metrelik dalgalarla boğuşarak müdahale edilen geminin ambarından insanlık dışı şartların görüntülerini yayımlayan yerel haber sitesi Createpost, yüzlerce kadın ve çocuğun da bulunduğu göçmenlerin 3 haftadır Akdeniz’de aç susuz dolaştırıldığını ileri sürdü. Göçmenler Lerapetra limanında ebola testinden geçirilecek ve spor salonuna yerleştirilecek. G (DHA)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle