05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 KASIM 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 TÜSİAD’a göre her iki iş insanından biri gelecekte yolsuzluğun yükseleceğini düşünüyor Yolsuzluk artacak OECD: Endişe verici TÜSAD’ın toplantısına katılan OECD Rüşvetle Mücadele Çalışma Grubu Başkanı Drago Kos, Türkiye’nin 11 yıldır OECD’ye üye olduğunu ancak bu süre içerisinde yolsuzluk ve rüşvetle ilgili tek bir davanın açılmadığını, sadece 2 olayla ilgili mahkeme sürecinin başladığını ancak bunların da kısa sürede kapandığını söyledi. Bu durumu endişe verici olarak değerlendiren Kos, “Yüksek devlet yetkililerine getirilen suçlamalar var. Kolluk kuvvetlerinden görevden alınmalar oldu. Özel kişilerin çıkarları ön planda tutulamaz. Bu yargılamaların açık yapılması gerekiyor. Bu durum bizde kaygı uyandırmaya devam ediyor” dedi. Kos, ‘Dört eski bakanla ilgili Meclis soruşturma Komisyonu'nun çalışmalarıyla ilgili yayın yasağı kararı ile ilgili de “Örneğin dışarıda bunu soruşturmanın veya o soruşturmaya dahil edilen kişilerin imajını ya da prestijini korumak için yapabiliyorlar, ama bu yapılan araştırma komisyonu çalışmaları neticesinde belli bir sonuç ortaya çıktığında, bunun da kamuoyuyla paylaşılması gerekir. Medyanın soruşturmayı yayımlamasının, ele almasının yasaklanması başka bir şey, bir de bunun hiçbir zaman paylaşılmaması başka bir şey” açıklamasını yaptı. Ekonomi Servisi Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından hazırlanan yolsuzluk araştırmasına göre su götürmez yolsuzluk içeren ifadelere ilişkin dahi iş dünyası temsilcileri kesinlikle yolsuzluktur diyemiyor. Kanuna uymayan bir iş yaptırmak için kamu yetkililerine menfaat sağlanmasını iş dünyasının yüzde 5’i kesinlikle yolsuzluk değildir derken yüzde 10 da pek yolsuzluk sayılmaz diye niteliyor. TÜSİAD tarafından İstanbul’da iş dünyasını temsil eden 801 kişilik örneklem grubu üzerinden hazırlanan ‘İş Dünyası Bakış Açısıyla Türkiye’de Yolsuzluk’ araştırmasına göre iş dünyasının yüzde 46’sı önümüzdeki dönemde yolsuzluğun artacağını düşünüyor. Yolsuzluğun bugün itibarıyla sık ve boyutunun yüksek olduğunu düşünenlerin yüzde 57’si yolsuzluğun artacağını da vurguluyor. Yolsuzluğu en fazla sorun olarak algılayan sektör ulaştırma, en az sorun olarak algılayan sektör ise inşaat oldu. Proje lideri ve TÜSİAD üyesi avukat Gönenç Gürkaynak tarafından açıklanan araştırmada şu tespitlere yer verildi: * Vergilerin yüksekliği, işgücü maliyetleri ve kayıt dışı ekonomiyi daha önemli sorunlar olarak sıralayan iş dünyası, rüşvet ve yolsuzluğu orta derecede önemli bir sorun olarak nitelendiriyor. Ancak katılımcıların yüzde *Katılımcıların yüzde 20’si kamu gö37’si yolsuzluğun sektörünrevlilerinin yaptıkları bir iş karşılığında de sık veya yüksek boyutta belirli bir vakfa ya da derneğe bağışta buolduğunu düşünüyor. Bu lunmayı, sevap algısıyla yolsuzluk olarak görürkütücü bir orandır. BuTÜSİAD Yönetim Kurulu mezken yüzde 17’lik kesim de kamu ihalesinde günkü durumdan o kadar Başkanı Haluk Dinçer “Anhakedişten kamu görevlilerine pay vermeyi de yolda rahatsız olmayanlar suzluk olarak nitelendirmiyor. ket bize bir kez daha teyit * Uluslararası araştırmalar şirket cirolarından yüzde dahi geleceğe daha kaetti, Türkiye’de yolsuzluk 815 oranında kaynağın yolsuzluklara gidebileceğini ramsar bakıyor. var ve yolsuzluk algısı artkoyuyor. * Yolsuzluğun ne * İş dünyasının kafasıortaya ma eğiliminde” dedi. Yolyolsuzluğun tanımı hakkında kesindenleri olarak gelir suzluğun sadece dönemsel likle karışık. Kanunlara uygun olduğu halde bir iş yaptıradağılımında eşitsizdeğil, çok uzun zamandır bilmek için kamu yetkililerine menfaat sağlanmasını yüzlik, kamu görevlilede 4’lük kesim kesinlikle yolsuzluk değildir derken yüzde var olduğunu vurgulayan 10’luk kesim ise pek yolsuzluk sayılmaz diye açıklıyor. rinin kazanç ve güç Dinçer ancak sistematikelde etme istekleri * Türkiye mevzuat açısından yolsuzlukla mücadele edebile leştirme ve içleştirme ihticek çerçeveye ve kurumlara ve yapılara sahiptir. Sorun kaile yasal mevzuatın malinden de büyük rahatnunların yetersiz olması değil, uygulamanın eksikliği ve uygulanmaması sızlık duyduklarını söyledenetimin yetersizliği. öne çıkarken; di. Bugün gelinen durumun * Ankete katılanlar yolsuzlukla mücadele konusunda yüzde 6777 oranında dört farklı ortaklaşa eylem türünün katılımcıların yüztüm toplum kesimlerininin yolsuzluğu engelleyebileceğini veya farkındalığı artırabide 60’ı karşı karşıya doğrudan veya dolaylı payı leceğini belirtirken yüzde 54’lük kısım ise hukuki bağlakaldığı bir yolsuzluğu olabileceğini düşündükleriyıcılık, denetim ve yaptırımın olmasını önemli görüyor. ihbar etmeyeceğini beni aktaran Dinçer’in konuş* Araştırmada özel sektörün kendi içinde hâlâ yaplirtiyor. masının satır başları şöyle: ması gerekenler olduğu belirtilirken şirketlerin * Katılımcılar bu yüzde 46’sında etik kurallar belgesi bulunmadı* Siyasi rant veya kişisel ğına dikkat çekiliyor. na gerekçe olarak ise yaçıkar için kamu kaynaklarını * Yolsuzluk, haksız rekabet ve yatırımcı güsal bir ihbar mekanizması kötüye kullanan bazı siyasetçivenini sarsıyor. Buna karşılık toplumsal bulunmaması, ihbarın solerin, kendi menfaatları için adil etkisi ise güvensizlik. Ayrıca yolsuznuç vermeyeceğini düşünmerekabeti, çevreyi ve içinde bulunluğun hukuk devletinden uzaksi, kimliğinin ifşa edileceğinden dukları toplumu hiçe sayan bazı iş inlaşılmasına inananların oranı yüzde 63. çekinmesi ve bir ödüllendirme sissanlarının, etik değerler ile bağdaşmatemi olmamasını gösteriyor. yan ve yolsuzluğu ve rüşveti belirli ko T ÜSİAD’ın hazırladığı yolsuzluk araştırmasına göre yolsuzluğu en fazla sorun olarak algılayan sektör ulaştırma, en az sorun olarak algılayan sektör ise inşaat oldu. İnşaatçılar yolsuzluğun kendi sektörlerinde sık ve yüksek boyutta olduğunu düşünüyor, ama bunu bir sorun olarak algılamıyor. İ ş düynası temsilcilerinin yüzde 60’ı yolsuzluğu ihbar etmeyi düşünmüyor. Katılımcıların yüzde 20’si kamu görevlilerinin yaptıkları bir iş karşılığında belirli bir vakfa ya da derneğe bağışta bulunmayı, sevap algısıyla yolsuzluk olarak görmüyor. Bu Nasıl Bir Suç Ortaklığı Düzeni? Yolsuzluk operasyonlarında, yargıpolis ayaklarındaki ardı arkası gelmeyen operasyonlardan sonra ortada dava kalmamıştı.. Bir tek Meclis Soruşturma Komisyonu’nun sonuçlanmadan dosyanın kapatılması olanaksızdı. Soruşturmanın tarafı eski dört bakanın ifade vermelerine sıra gelmeden komisyon haberlerine yayın yasağı getirildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yasağın “sansür” , yurttaşın olup bitenlere ilişkin bilgi edinme haklarının gasp edilmesi olduğunun altını çizdi.. CHP lideri Kılıçdaroğlu Meclis’in ne zamandan beri hırsızların hamisi olduğunu sorguladı. Siyasetten, toplum örgütlenmelerinden ağır eleştiriler geldi.. Daha bir gün önce TGC’nin “medya siyaset ilişkileri”nin masaya yatırıldığı etkinlikte, İktidarlarının yandaş medya birebir patronları hedef alan vergiler de içinde çeşitli cezalandırmalarla, gazetecilerin işten atılmaları uygulamalarıyla, basının Cumhuriyet tarihinin en baskıcı, en ağır “sansürün uygulandığı” bir dönemi yaşamakta olduğu gerçeği ortaya çıktı. Doğaldır ki bu çok ağır otosansürü de üreten, kitleleri güdüleyen gerçekler, medyanın ayıplı konumunu da ortaya koyduğundan, medyamızda haber olarak bile hak ettiği yeri alamadı.. Medyanın haberciliğin olmazsa olmaz kuralları içinde yok sayamadığı dünyanın en büyük madenci cinayetleri peşe peşe geldiğinde, bir boyutu ile doğrudan hedef alınmış suçlanan İktidarları, sermaye grupları da sayılmayarak yaşanan toplumsal travmada neler oldu? Bol ağıt, işçinin dramatik, travmatik ucuz emek, ölümüne çalıştırma, ağır yaşam koşullarındaki yoksulluk, çaresizliğine bol bir o kadar boş yerinme, bire bir sorumluların hedef dışında kaldığı medyatik ilgi çeken acıklı öyküler.. Sonuçta neden üst üste dünyanın en büyük madenci cinayetlerinin yaşandığının asıl sorgulaması, hesaplaşılması arka planda.. Bu ülkenin enerji darboğazında, işsizlik, ekonomik çaresizlik koşullarında madenlerin üretimden vazgeçmesi, Özal’ın bir zamanlar denediği üzere ucuza maden satın alınmasının yükü çok ağırdı. Ekonomik verimlilik hesaplarında ithal kömüre ödenecek dövizin elde edilmesi, yüz binlerce işçinin işsiz kalması, var olan maden üretiminin ekonomiye katkılarının sıfırlanmasının sonuçlarına da bakılacaktı. İşçinin yaşam güvencesi, insanca yaşam koşulları için gerekli, zorunlu yatırım, önlemlerin alınması koşulu ile.. Oysa İktidarları doğru dürüst işletilebilecek kamu yatırımlarında bile taşaronları zengin ederek, özel işletme ihalelerinde yandaş kayırarak, akıl almaz kirli, kârlı bir vurgun düzenine sapmıştı. HHH Türkiye dünyada örneği olmayan söz konusu ilişkiler ağında, işçinin canı, sağlığı, insanca çalışmasının sömürüsü üzerinden, haksız kazanç sağlanan bir kömür işletmeciliği, holding patronajı yaratmıştı. Haksız, en vurguncu kârların olduğu inşaatı da geçen bir zenginleşme karşılığında, İktidarları siyaseten destekleniyor, kazançlar paylaşılıyor, seçmene bedava kömür dağıtma ağı kurularak bir de seçim kazanılıyordu. Yetmiyor yevmiyeli mitingciler gönderilerek, medyatik her tür destek verilerek ortaklık dayanışması sağlanıyordu.. Ölümlü kazalar zorunlu önlemleri, maliyet artışlarını getirince bu vicdansız kazançlar üzerinden paylaşım pastası küçülüverince, kimi ocakların kapatılması ile işsiz madenciler gerçeği ile birlikte seçmene kömür dağıtımı da zora girmiş diyorlar.. Zaten bedelini Ecevit koalisyon İktidarları, partilerinin ödediği bankalar krizi sonrası alınmış acı reçetelerin üzerine, Irak savaşında ABD’nin önünü açma sayesinde kurulmuş parti, İslam dünyasını günün koşullarında az bedelle yönetme adına üretilmiş radikal İslamın ters tepen silahında ılımlı İslam projesi ile dışardan da estirilen destek rüzgârlarında baştan işin doğası gereği iyi giden işlerde tıkanma, sistemin kirizi de gündeme girmişti. İktidarlarının baştan büyük gelir dağılımı bozulması, kuralsız düzenin piyasalar eksenli, toplumu cepheleştiren, yandaşları sadaka düzeninde kenetleyen, savaşların ganimetlerinden de pay alınarak, insanlar yoksullaşırken sanal büyümesinde de sistemin krizi gündeme girmişti. İktidarlarının son altı yılının ortalama büyümesi büyük çarpıklıkları içinde dahi yüzde 3.5’ler ortalamasına düşmüştü ki.. Bu Cumhuriyet tarihinin yüzde 5’lerde olan göreceli daha adil, insan ve yatırım eksenli büyümesinin gerisinde, kırılma göstergesiydi.. Ülkenin halkını yandaşlar ve karşıtları olarak ikiye bölüp, en yukarıdan en yoksula yandaşların kayrılmış olması, 12 yılın kamu kaynakları birikiminin onlara akıtılması, karıtların geriye püskürtülmesi, yoksullaştırılmaları gerçeği cabası.. Dün Cumhurbaşkanı yine yıllar önce yapılmış Galataport ihalesi için verilmiş yargının yürütmeyi durdurma kararını şimdi yolları ayrılmış, ölümüne savaştıkları cemaat, paralel devlet işi ve suçu olduğunu söylüyordu. Varsayalım ki öyle.. İktidarlarında sayısız kez değişen yasa ve yönetmeliklerle ihalelerin bakanlıklara, tek otoriteye bağlanması, ÇED, kamu yararı, yargı, uzmanlık örgütlenmeleri.. denetiminden kaçırılması nasıl bir suç ortaklığı paylaşımının önünü açıyor? Ciroların yüzde 15’i rüşvete gidiyor İçselleştirme ihtimalinden büyük kaygı duyuyoruz şullarda mazur gören anlayışın, bu süreçte payı olsa gerek. * Bu nedenle bireylerden kurumlara, özel sektör, kamu ve sivil toplumdan toplumun tüm kesimlerine herkes yolsuzlukla mücadelede gerekli iradeyi göstermedikçe ve elini taşın altına koymadıkça başarıyla ulaşmak mümkün gözükmüyor. * İş dünyası özelinde rüşvet ve yolsuzluk, bir yandan piyasada rekabeti bozarak verimliliği düşürürken diğer yandan sosyal yapıda uzun süreli hasarlara, hukuk devleti güveninde erozyona ve elbette ülkelerin itibar kayıplarına neden oluyor. Yolsuzluğun neden olduğu bu tür finansal, hukuki ve itibar riskleri yatırım ları da Haluk olumsuz Dinçer etkiliyor. BağKur’luya emeklilik kredisi Ekonomi Servisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, prim borcu nedeniyle emekli olamayan BağKur’luya Halk Bankası’nın kredi vereceğini söyledi. 4. Esnaf ve Sanatkârlar Şurası’nda konuşan Erdoğan, “SGK ile Halk Bankası arasında bugün protokol imzalandı. Bununla emeklilik imkânı var, fakat prim borçlarını ödeyemediği için emeklilik hakkını kazanamayan BağKur’lu kardeşlerimize inşallah Halk Bankamız 0.97 aylık faizle ve 36 ay vadeli olacak bir kredi verecek. Bundan 279 bin 422 BağKur’lu istifade edecek. Yapılandırmaya konu miktar ise 3.6 milyar lira” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle