07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 2014 ÇARŞAMBA 8 HABERLER GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada Bülent Arınç, Türkiye Cumhuriyeti’nin haysiyetiyle onuruna bu açıklamanızla ağır bir darbe vurduğunuzun farkında mısınız?.. Siz yarın başka biçimde açıklamalarla bugünkü sözleriniz için o çok kıvrak üslubunuzla yok yanlış anlaşıldım da diyebilirsiniz ama… …HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın çözüm sürecinde İmralı’dakine sekretarya ve benzeri konulardaki dayatmalarının “hem hükümeti hem de Öcalan’ı zor duruma düşürdüğünü” söylüyor ve... …sonra aynen “Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan’ı itibarsız hale getirmek istiyorsunuz?” diyorsunuz. HHH Türkiye Cumhuriyeti’nin düşürüldüğü şu hazin duruma bakın: Uluslararasında onurunu, haysiyetini her zaman koruyan bir devlet olarak bilinen Türkiye Cumhuriyeti’ni, bir Cumhuriyet bakanının, üstelik hükümet adına konuşan Bülent Arınç’ın düşürdüğü duruma bakınız: Öcalan’ın haysiyetini, itibarını savunma görevini Cumhuriyet hükümeti bakanı üstleniyor! HHH Ne amaçla? Üstelik ucu açık fikirlerini ve toplumsal barışa ulaşmak için hükümetin tek yol gördüğü çözüm sürecini evire çevire kullanan Öcalan’ın amaçlarını savunan, kamuoyuna duyuran parti HDP’nin eş genel başkanını … ….“Öcalan’ın bile talep etmediği şeyler ileri sürmekle” suçluyor. Daha düne kadar eski patronunun izinde yürüyen Arınç, HDP’nin bir siyasal parti gibi davranmamasından şikâyetçi idi. Bakanın sözünü ettiği Öcalan’ı zor durumda bırakan bir sorun varsa şayet, bunu İmralı’daki ile HDP aralarında çözümleyebilir. Şimdi lütfen açıklar mısınız Bay Arınç, Öcalan’ın itibarı neden sizin üstünüze vazife oluyor? HHH Ha bu ara unuttuk. Laik ve çağdaş Cumhuriyeti gerici bir Türkiye yaratmak için altüst eden ve etmeye devam edecek olan büyük patronunuz RTE’nin sahiplendiği bu ülkede her şey olabilir: Şimdi toplumlar arası barışı sağlamak için katiller katili Öcalan’ı kullanıyoruz ve bu nedenle onu savunmak, itibarını korumak da bizim görevimiz diyebilirler... Kendinizi de hükümetinizi de ve aslında temelde sarstığınız devletin onurunu ve haysiyetini de böylece korumuş, savunmuş olduğunuzu sanarak, vicdan huzuru ile Arınç hükümet sözcülüğünü, AKP’de iktidarını sürdürebilir. HHH Zaten bu devletin dününü karalamakta usta büyük patron RTE de aynı gün farkına varmadan Arınç’la yarıştı. Kadın ve Adalet Zirvesi toplantısında konuşan cumhurun değil AKP’nin Hakk’a yürüyünceye dek başkanı olan RTE, kadınla erkek eşit demek ne demek, diye bugüne dek yapageldiği kadınlarla ilgili açıklamalarından birini yaptı. Bu eşitlik kadınerkek fıtratına (yaradılışına) ters dedi. HHH Bu mavalın altında yatan ise... Mustafa Kemal Atatürk’ün kadının elini yüzünü açması; çocuk yapmak, eşinin ayaklarını yıkamak gibi aşağılık görevlerle sorumlu tutulan kadını evden çıkarıp… …RTE’nin asla tahammül edemediği kadına seçme seçilme hakkını tanıması; devlette, özel sektörde görev almasını; yargıç, doktor, mühendis olarak topluma hizmet görmesini sağlamasından kaynaklanan nefretin itirafı yatıyor. RTE’nin din ve artık dine tutsak olan kafasının bayatlamış kadın görüşlerine bugün Suudi Arabistan gibileri dışında dünyanın hemen hiçbir ülkesinde rastlamak olanaksız. Kadın artık her ülkede sosyal yaşamın yadsınamaz bir parçası.. Söylediğinin aksine kadın eğer vücut gücüne güveniyorsa madenlere inerek kömüre kazma vurabilir. Sosyal yaşamda hemen her alanda erkekle zekâ ve beyin gücü açısından aynı değerde, hatta daha üstün olduğu için her işi, görevi pekâlâ üstlenebiliyor.. RTE ise hayır, hemen hiçbir yetide erkekle eşit değildir, diyor.. Ya ona göre kadın nedir? Evde oturan, üçbeş dediği çocuk doğuran, erkeğin seksini tatmin etmek ve çocuk doğurmakla görevli bir araç! Karagöz gibi yar bana bir eğlence demeyin. Yanınızda görevinden henüz gelen eşinizle bakın ekrandaki her gün görünen RTE’ye… …. ailece sizleri güncel sıkıntılardan hiç değilse bir saat uzaklaştıracak hayli eğlenceli, tabii ciddiye alınmayacak keyifli dakikalar geçirebilirsiniz. Bizden söylemesi! ‘Bu çağın görüşü değil’ Fotoğraf: SİBEL BAHÇETEPE İstanbul Haber Servisi 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü’nde İstanbul’da alanlara çıkan kadınlar, AKP hükümetinin kadın düşmanı politikalarını eleştirdi. Türkiye’de her gün 3 kadının erkekler tarafından öldürüldüğüne dikkat çeken kadınlar, eşitliği kadının fıtratına aykırı bulan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam’ı protesto etti. Kadıköy’de düzenlenen yürüyüşte Kadıköy İskele Meydanı’na üzerinde son 7 ayda öldürülen kadınların isimlerinin yazılı olduğu maket ağaç konuldu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, bu yıl ekim ayı sonu itibarıyla 255 kadının öldürüldüğünü vurguladı. Taksim Tünel Meydanı’nda dün akşam saatlerinde bir araya gelen yüzlerce kadın, “Erkek, devlet, IŞİD şiddetine karşı isyandayız” pankartı açıp, “Kadın düşmanı Erdoğan, “Devlet elini bedenimden çek”, “Katledilen kadınlar isyanımızdır”, “Rojava’da direnen kadınlara bin selam” sloganları atarak, Galatasaray Meydanı’na yürüdü. Soğuk hava ve yağmur altında gerçekleştirilen yürüyüş sonrası yapılan açıklamada, “Başta Ortadoğu’da olmak üzere savaşlarda kadınları her gün öldüren, ganimet olarak görüp kaçırarak köle pazarlarında satan, tecavüz eden erkek egemen zihniyete karşı direnişteyiz” denildi. Eylem halaylarla son buldu. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu da Ankara Sakarya meydanında da “Kadınlar Omuz Omuza” eylemi gerçekleştirmek için toplandı. Polis yürüyüşe izin vermeyince kadınlar açıklama yaptıktan sonra dağıldı. Demokratik Örgütlü Kadın Hareketi üyesi yüzlerce kadın, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü nedeniyle Kobanili kadınlara destek vermek için Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde yürüyüş yaptı. Delegasyonu’ndan AB Türkiye GÜNDEM MUSTAFA BALBAY eşitlik ve fıtrat yorumu n Baştarafı 1. Sayfada Bölümü emekli öğretim üyesi Prof. Rennan Pekünlü cezaevine giriyor. Dünyanın bilime öncelik veren ülkeleri uzayın derinliklerinde araştırmalarını sürdürürken biz de bir yandan toprağın derinliklerinde kaybettiğimiz maden işçilerinin cesetlerini arıyoruz, bir yandan da bilim insanlarımızı hapse atmanın yollarını arıyoruz. Prof. Pekünlü, Türkiye’de hukuk ayaklar altına alınsa da hiç değilse kanunlar, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları geçerlidir diye düşündü ve 2011 yılında öğrencilerinin mevcut yönetmeliğe uygun olarak derslere gelmesini istedi. Buna karşı çıkan bir öğrencisine de AYM kararlarını ve YÖK’ün kıyafet genelgesini anımsatıp türbanla derse giremeyeceğini söyledi. Öğrencisi buna karşı çıkıp derse girince mevcut durumu tutanağa geçirmek için fotoğrafını çekti. İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesi bunda cebir ve kast var dedi, Prof. Pekünlü’yü 13 Eylül 2012’de 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırdı. Yargıtay cezayı 27 Temmuz 2013’te oyçokluğuyla onadı. Prof. Pekünlü adil yargılanma hakkı için AYM’ye bireysel başvuru yaptı. Reddedilince, cezanın infazı gündeme geldi. Rapor aldı. Rapor 20 Kasım’da dolduğu için 10 gün içinde teslim olmak durumunda. HHH Prof. Pekünlü yarın Bornova Büyük Park’taki Evlendirme Dairesi’nde “Evren ve Evrim” konulu son dersini verdikten sonra Foça Açık Cezaevi’ne teslim olacak. Prof. Pekünlü, cebir ve şiddet kullanarak öğrenim hakkını engellediği gerekçesiyle hüküm giydi. Oysa söz konusu öğrenci derse girdi, cebir ve şiddet de kullanmadı. Bütün bunlar bir yana, yargılandığı TCY’nin 112. maddesinde cezanın 2 yıl olması halinde ertelenmesi söz konusu. 2 yıldan 1 gün bile fazla olsa ertelenmiyor. Prof. Pekünlü’ye 2 yılın üzerine 1 ay ek yapılıyor. Bunun yorumu şudur: Ne olursa olsun Prof. Pekünlü hapse girecek, türbana karşı çıkmak, laiklik, bilimin özgürlüğü demek ne demek anlayacak. Bu konularda duyarlı olan kesimler de başlarına ne geleceğini bilecek! Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yıllar önce türbanla ilgili karar verirken şuna dikkat çekmişti: Eğitim kurumunda böyle bir izin, türban takmayanlar üzerinde baskıyı getirir. Onların inançsızlığı sorgulanmaya başlar! Prof. Pekünlü’nün karşı karşıya kaldığı durum tam da budur. Bilimin özgürce yapılmasını isteyenler Prof. Pekünlü’nün hapse girmesine karşı çıkmazsa, bu infazın durdurulmasını istemezse, AİHM’nin dikkat çektiği durumun yaygınlaşacağını görmemek için ya iktidar yandaşı olmak ya iktidardan bir şey bekliyor olmak gerekir. HHH Prof. Pekünlü uzay bilimcisi... Bu topraklarda uzay biliminin başlangıç öyküsü acıdır. Kahire’de doğan, İstanbul’da yetişen astronomi bilgini Takiyeddin 16. yüzyılın sonunda bir gözlemevi kurmak istedi. Padişah 3. Murat izni verdi, malzeme alımını sağladı. Aletler yerleştirilirken İstanbul’da bir veba salgını oldu. Bağnazlar bunu Takiyeddin’in gökyüzünü araştırmaya kalkmasına bağladılar. Bundan etkilenen 3. Murat şeyhülislamdan fetva istedi. Şeyhülislam, “Takiyeddin’in yaptığı Allah’a şirk koşmak” dedi. O gece gözlemevi yerle bir edildi. Bilim tarihi yazarı Adnan Adıvar şöyle der: “Gözlemevinin yıkılmasından sonra Osmanlı’da 150 yıl boyunca bu tür şeylerden uzak duruldu!” Özünde bilimin özgürlüğünü savunan Prof. Pekünlü’nün hepse girmesi Türkiye’nin büyük bir cezaevi olduğu gerçeğinin en somut göstergesidir. Buna hayır demeliyiz... MUSTAFA K. ERDEMOL GİRESUN Kamuoyu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kadın erkek eşitliğinin “fıtrata uygun olmadığına” ilişkin sözlerini tartışırken, AB Türkiye Delegasyonu Başkan Yardımcısı Andrea Schmidt, “Bu tür bir görüş bu çağın görüşü olamaz” dedi. AB Bölgeler Komitesi Türkiye Çalışmaları Grubu’nun Giresun’da düzenlediği toplantıda konuşan Andrea Schmidt Türkiye’de yerel idarelere kadın katılımı konusunda iyileştirmeler olsa da söz konusu katılımın az olduğuna dikkat çeAndrea kerek kadınların ve erSchmidt keklerin eşit temsilinin AB değerlerinden biri olduğunu belirtti. “Bunun tersini iddia etmek bu çağda olanaklı değildir” diyen Schmidt, Türkiye’de kadınların iş gücüne katılımının yeterli düzeyde olmadığını da vurgulayarak AB katılım sürecindeki Türkiye’de bu konuda neler yapıldığının görülmesini istediklerini belirtti. Schmidt, Türkiye’nin kadın cinayetlerini önleme konusunda AB üyesi ülkelerin deneyimlerinden yararlanması gerektiğini kaydetti. Erdoğan’a protesto ‘Erdoğan otomatikman feminist’ ANTALYA (DHA) Antalya’da Konyaaltı Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (KONYSİAD) düzenlediği toplantıda konuşan Alarko Holding Yönetim Kurulu Üyesi Leyla Alaton, Erdoğan’ın eşitlik ve feminizmle ilgili sözlerinin sorulması üzerine şöyle konuştu: “İki sene evvel bir toplantıda ‘Sizi çok feminist buluyorum. Çünkü bu kadar güçlü ve hepimizin bildiği, çok ciddi güçte olan bir karakterle berabersiniz, eşiniz çok güçlü bir kadın. Bu da sizi otomatikman feminist yapar’ dedim kendisine. Biraz kızarmıştı falan, ama sonra bir kompliman olduğunu anladı. Hakikaten bir kompliman olarak bunu söyledim ve bence çok büyük bir kompliman erkeğin feminist olması.” ‘ Avrupa Birliği Bölgeler Komitesi Türkiye Çalışmaları Grubu Başkanı Heinz Lehmann, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AB’ye yaklaşımını anlamakta zorluk çektiklerini söyledi. Lehmann, AB Bölgeler Komitesi Türkiye Çalışmaları Grubu’nun Giresun’da yapılan 16. toplantısında Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, “Kafasında ne olduğunu asla bilemediğimiz Erdoğan’ın kimi söylemleri bizi üzüyor” dedi. Bölgeler Komitesi’nin bir kurum olduğunu, ancak ikili ilişkilere de çok önem verdiğini belirten Lehmann, özellikle yerel yönetimlerle diyalog kurup AB Komisyonu için bir kanaat oluşturmaya, öneriler sunmaya çalıştıkHeinz larını belirterek “GöLehmann rüş ve istekleri bildiriyor ve takip ediyoruz. Bazen komisyonla çatışmalar da yaşıyoruz. Böylesi bir gayret içindeyken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kimi söylemleri bizi zor durumda bırakıyor” dedi. 350 üyelerinin bulunduğu Türkiye Çalışmalar Gurubu olarak AB’ye katılım süreci içinde olan Türkiye ile yararlı çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Lehmann, AB ile sürekli diyalog içersinde olunmasının negatif algıları, şüpheleri ortadan kaldırmaya yarayacağını belirterek, “Önyargıları yenmek ve ilişkileri geliştirmek için daha fazla çaba ve zamana ihtiyaç olabilir. Sonunda başarılacağına inanıyorum” şeklinde konuştu. Lehmann yönetiminde dün Giresun’da gerçekleştirilen toplantıda, “ABTürkiye katılım müzakereleri ve yerel idareler üzerindeki etkileri”, “Katılımcı yerel demokrasi”, “Cinsiyet eşitliği stratejilerinin yerel idareler tarafından teşvik edilmesi” başlıklı konular ele alındı. Erdoğan bizi üzüyor’ Kobanili kadınlar için yürüdüler ‘Sarhoş amca gibi’ Haber Merkezi Erdoğan’ın eşitlikle açıklamaları dış basında da yer buldu. Bazı yorum ve haberler şöyle: Foreign Policy dergisi, Erdoğan’ın açıklamalarını tuhaf bulduğunu saklamadı. Dergi haberine, Erdoğan’ı rahatsız edecek bir benzetmeyle başladı: “Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan giderek davet edilmediği halde Şükran Günü yemeğine gelen ve sözleriyle herkesi rahatsız eden sarhoş amcaya benziyor.” Foreign Policy, Cumhurbaşkanı’nın feministlere yönelik kurduğu “Feministler anneliği reddediyor” cümlesine de haberinde yer verdi. Erdoğan’ın Amerika kıtasını Müslümanlar keşfetti açıklamalarının da hatırlatıldığı haber, şu sözlerle sonlandırıldı: “Türkiye laik bir anayasaya sahip olsa da, Erdoğan’ın feministlerle ilgili fikirleri süpriz değil. Erdoğan’ın, kürtaja ve doğum kontrolüne kısıtlama getirmek gibi, kendi inanç değerlerini yasaya dönüştürme çabalarının bir geçmişi var.” WASHINTON POST: “Erdoğan’ın açıklaması geçtiğimiz hafta Amerika’yı Müslüman keşifçilerin keşfettiği açıklamasının ardından gelen son kışkırtıcı açıklamaydı” dedi. GUARDIAN: Dindar Müslüman Cumhurbaşkanı, biyolojik farklılıkların kadın ve erkeğin aynı fonksiyonları yerine getirmesini engelleyeceğini belirterek kadınların kırılgan doğasının her iş için uygun olmadığını ifade etti. The Guardian Erdoğan’ın açıklamalarının ardından, Bülent Arınç’ın “Kadınların herkesin içinde yüksek sesle kahkaha atması iffetsizliktir” sözlerini hatırlattı. Gazete “AKP Hükümeti’nin kadınlara olan tutumunun inceleme altında olduğunu” söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Genel Kurulu’nda kadına yönelik şiddet konusunda Meclis Araştırma Komisyonu kurulması kabul edildi. TBMM Genel Kurulu’nda; AKP, CHP, MHP ve HDP milletvekillerinin kadına yönelik şiddet ile ilgili Meclis Araştırma Komisyonu kurulması için verdiği 32 önerge birleştirilerek görüşüldü. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, birlikte çalışma çağrısı yaptı. HDP’li Sabahat Tuncel de İslam’ı STK’lerle işbirliği yapmamakla suçladı. Meclis, kadına şiddeti araştıracak 16/9 gökdelenleri ne olacak? Siluet tartışmasında yeni perde ÖZLEM GÜVEMLİ İstanbul’un siluetine bıçak gibi saplanan 16/9 rezidans projesine ait inşaat ruhsatının iptal edilmesi için dava açan mimar Yusuf Özden şikâyetini geri çekti. Özden davadan feragat ettiği için verilen “ruhsat iptal” ve yıkım kararlarının da düşeceği söyleniyor; ancak projeye karşı dava açan diğer isim avukat Cihat Gökdemir, mahkeme kararlarının değişmesinin mümkün olmadığını çünkü davanın bireysel menfaatlar için değil, kamu menfaatı düşünülerek açıldığını vurguladı. Zeytinburnu sahilinde yükselen gökdelenlere karşı iki dava açılmıştı. Mimar Yusuf Özden’in projeye ruhsatını veren kurumlara açtığı davada verilen “ruhsat iptal” kararı Danıştay 14. Dairesi tarafından onanlanmıştı. Projeyi yapan Astay İnşaat, karar düzeltme talebinde bulundu. Bu süreçte avukat Gökdemir, 3 gökdelenin silueti bozan kısmının yıkılması için dava açtı. Tıraşlanma kararı çıktı. Gökdemir, Danıştay’ın içtihatlerine aykırı olarak dava düşerse de itiraz haklarını kullanacaklarını açıkladı. Şikâyetinden vazgeçen Özden ise Vatan gazetesine “Davada karar çıkana kadar inşaat tamamlandı. Vicdanımı dinledim” diye konuştu. Friedrich Ebert Stiftung Derneği, Türkiye’deki basın özgürlüğünü raporlaştırdı ‘Avukatlık yapan basın makbul’ ALİ AÇAR Basın ve ifade özgürlüğünün durumunu ölçen Friedrich Ebert Stiftung (FES) Derneği tarafından hazırlanan Türkiye raporu açıklandı. Raporda öne çıkan bazı başlıklar şöyle: l Anayasa genel olarak basın ve ifade özgürlüğünü garanti altına almakla birlikte yasalar ve tüzükler yoruma açık ve hükümetin gündemine göre uygulanabilecek çoğunlukta belirsiz ya da iyi tanımlanmamış sınırlar içermekte. l Geçmişte sermaye sahipleri, hükümet yanlısı medya içeriği sağlayarak ekonomik çıkar sağlamaya çalışırken bugün kendi politikalarının avukatlığını yapan bir medya yaratma arzusundaki siyasi güçler, medya sahibi olmak için ihalelere girenleri teşvik ediyor. l RTÜK yayın yapma ruhsatı vermekten ve yayın kuruluşlarını denetlemekten sorumludur. RTÜK’de hükümetin seçtiği kişilerin ağırlıkta olması nedeniyle muhalif yayınlara karşı baskı uygulanması mümkün. l Yazıişleri Müdürleri hükümeti kızdırmamak veya patronlarını zor duruma düşürerek işlerinden olmamak için gazetecilik refklekslerini kaybetmiştir. Gazeteciler işinden olma korkusu yaşamaktadır. l Ergenekon ve Balyoz gibi özellikle üst düzey askeri komutanların hükümete karşı darbe hazırlıkları içinde olduklarına ilişkin iddialar üzerine mahkeme sürecinde yapılan yayınlarla masumiyet karinesi ihlal edilerek basının doğrudan siyasal iktidar tarafından ideolojik olarak kullanıldığını ortaya koymuştur. Raporda yer alan öneriler ise şöyle: l İfade özgürlüğünün korunması için yeni bir anayasa hazırlanmalı ve ilgili mevzuat oluşturulmalıdır. l Medyanın bağımsız olabilmesi için siyasi erklerle bağların kesilmesi için kanunlar çıkarılmalı. l Gazetecilerin ve habercilerin çalışma şartları iyileştirilmelidir. Havuz medyasında sular durulmadı Haber Merkezi Star Medya Yayıncılık Grup Başkanı Mustafa Karaalioğlu, Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Ziya Cömert ve Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Ocaktan’ın önceki gün işlerine son verilmesinin ardından AKP’ye yakın medyada tartışmalar sürüyor. Gün boyu sosyal medya üzerinden yeni iddialar ortaya atılırken yine gruba ait Güneş Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Kelkitlioğlu’nun da görevden alındığı belirtildi. Ancak bu iddia daha sonra yalanlandı. Star Medya Grubu ve Kanal 24 ile TurkMedya Grubu olarak da Akşam ve Güneş gazetelerini elinde bulunduran hükümete yakın işadamı Ethem Sancak, Karaalioğlu, Cömert ve Ocaktan’ın görevine önceki gün son verdi. Star Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Murat Sancak, yaptığı yazılı açıklamada, alınan karara ilişkin olarak “Star Medya Grubu’nun tüm yayın organlarıyla daha etkili ve ticari anlamda da daha büyük hedefleri önüne koyan bir yeniden yapılanma sürecine hazırlanıyor olması yapısal bazı dönüşüm hamlelerini de beraberinde getirmektedir” açıklamasını yaptı. Sosyal medya üzerinde yapılan yorumlarda ise, Karaalioğlu’nun, Star gazetesi yazarları Yiğit Bulut ve Cemil Ertem’in “Twitter operasyonu”na maruz kaldığı iddiası ortaya atıldıktan sadece birkaç gün sonra görevden alınması dikkat çekti. Öte yandan dün gün boyu Sancak’ın sahibi olduğu Star ve Akşam gazetelerinde yaşanan görevden almaların sürdüğü iddiası da ortaya atıldı. Güneş Gazetesi’nin Yayın Yönetmeni Murat Kelkitlioğlu’nun da görevden alındığı yalanlanırken, Star gazetesi köşe yazarı Mustafa Nihat Yükselir’in de görevine son verildiği belirtildi. ‘Erdoğan’ın bilgisi vardı’ iddiası 17 Aralık CemaatAKP tartışmasının ardından sosyal medyada ortaya attığı iddialarla adından söz etttiren “Fuat Avni” hesabından yaşanan havuz medya operasyonuna ilişkin yeni iddialar ortaya atıldı. Fuat Avni, operasyonun ardından Twitter mesajlarında, operasyondan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bilgisinin olduğunu, Doğan Grubu’nun yakında Ferit Şahenk’e satılacağını, medyada yeni tasfiyelerin olacağını iddia etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle