06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 KASIM 2014 ÇARŞAMBA 4 HABERLER Kılıçdaroğlu’nun ‘MİT operasyonu’ iddiasında kapsam genişliyor ‘HDP de CHP gibi hedef’ ERDEM GÜL ANKARA CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ortaya attığı “MİT operasyonunda” kapsam genişleyerek CHP ile sınırlı olmaktan çıkıyor. Operasyonun, AKP’nin 2015 seçimlerinde başkanlık sistemine geçilecek anayasa değişikliği sayısını yakalama hedefi doğrultusunda HDP’yi de içine alarak “muhalefete operasyon” boyutuna dönüştüğü değerlendirmeleri yapılıyor. Kılıçdaroğlu’nun MİT’e yönelik “CHP’ye operasyon yapılıyor” suçlaması, kulislerde yeni boyutlarıyla konuşuluyor. Buna göre, “MİT operasyonu” yalnızca CHP’lilerin izlenmesi, dinlenmesi, teknik takibe alınması işlemlerinden daha kapsamlı nitelikler taşıyor. Operasyon, doğrudan AKP’nin 2015 seçimlerindeki hedefleriyle, B ve C planlarıyla ilişkilendiriliyor. AKP’nin seçimlerde başkanlık sistemine geçişi referandum yoluyla da olsa sağlayacak en az 330 oyu alma hedefi olduğu tartışmasız kabul görüyor. Bu hedef doğrultusunda özellikle CHP ve HDP’nin iki kritik parti ilan edilerek operasyon kapsamına alındığı vurgulanıyor. Kulislerde, seçime yaklaştıkça daha da yoğunluk kazanacağı belirtilen ve doğrudan siyasal hedefli görülen “operasyonun” nedenleri şöyle sıralanıyor: uzaklaşmış durumda. Ahmet Davutoğlu ile birlikte AKP klasik tabanıyla bir senkron sıkıntısı yaşıyor, seçmenini eskisi gibi kutuplaştıramıyor. Şu anda seçim olsa AKP yüzde 40 düzeyinde. Bu nedenle seçime kadar olan sürede muhalefetin toparlanmasını önlemek büyük önem taşıyor. Tezgâhta ‘Varoluşun Dayanılmaz Hafifliği’ Siyasi İslamın yazarlarının düşünsel dünyası, daha doğrusu gerçekliğin zihinlerinde oluşturdukları resmi (yazılarına yansıdığı kadarıyla) beni ürkütüyor. Çünkü bunlar, siyasi iktidardaki iradeyi temsil ediyor, onun düşündüklerini yansıtıyor, hatta onu yönlendiriyorlar. Ne zaman bu yazarlardan birinin tarihseljeopolitik analizlerini okusam aklıma, Gilles Deleuze’ün “Si vous êtes pris dans le rêve de l’autre, vous êtes foutu” (Başkasının rüyasına tutsak olmuşsanız, yandınız “oyuldunuz”) sözleri geliyor: Hepimiz bu siyasal İslamın rüyasında (projesinde) tutsak olmuş gibiyiz. Bu proje onlar için yüzyıllık bir “rüya” ama geri kalan için uyandığında bile, kendini kaçınılmaz olarak bir enkazın altında bulacağından, çeşitli biçimlerde daha uzun süre devam edecek bir kâbus... Bu sorunun iki boyutu var. Birincisi bu “proje”yi destekleyen gerçeklik tanımlaması (zihinlerdeki resim) çok yanlış; her pratik dönemeçte, “praksis” denemesinde tökezliyor, beklemedikleri sonuçlara yol açıyor. Ancak onlar, “bu kez farklı olacak” beklentisiyle yaptıklarını yapmaya, aynı hatayı tekrarlamaya devam ediyorlar; aynı sonucu aldıkça da, daha fazla dayatmaya, realiteye uyum sağlamaya çalışmak yerine, realiteyi projeye uydurmak için daha fazla simgesel, fiziki şiddet uygulamaya çalışıyorlar: Tüm engelleri ortadan kaldırır, tüm kafa karıştıran, tereddüt yaratan, lidere olan güveni sarsan sesleri kısar, tüm etkenleri kontrol altına alırsak, irademiz tümüyle özgür kalırsa... O zaman farklı olacak... İkincisi, realite direniyor, irade realiteden kurtulamıyor, planladıkları şeyi “eksiksiz” yapınca bile olmuyor. O zaman “Peki ama neden” sorusunun cevabı, tüm olumsuzlukların içine yazılabileceği, gereken her bağlama uygulanabilecek, anlama sürecindeki delikleri dolduracak bir “boş gösterge” olarak “onlar” devreye giriyor: “Başarılı olamıyoruz, çünkü”... Bundan sonra şöyle biten cümleler geliyor: “harekete geçirildi”, “dönüştürüldü”, “biliniyordu”, “derin .... (buraya istediğinizi yazınız)... ipleri elinde tutuyordu”, “önüne konulmuştu”... Karşımıza çıkan, bizi hazırlıksız yakalayan, şaşırtan hesapları bozan, irademize boyun eğmeyen, projeyi aksatan her şey, örneğin ‘Gezi İsyanı, 17 Aralık ve IŞİD aynı tezgâh’”. Bunlar realitenin içinde maddi (ekonomik, kültürel) ve mantıksalteorik olarak açıklanabilen gelişmeler değil, aslında işlerin normal akışı içinde (yani bizim projemize göre aktığında) olmaması gereken, yapay şeyler “birilerinin” tezgâhı. Birdenbire Alevi meselesinin önümüze konulmuş olması da... Birileri var bir yerlerde, bizi halletmeye çalışıyorlar... O yüzden... O yüzden yeni MİT Yasası, o yüzden yeni İç Güvenlik Yasası, O yüzden herkesi dinlememiz, her şeyi bilmemiz gerekiyor.... Ama siz sakın merak etmeyin, “diktatörlük yerleşiyor” diye korkmayın. Hz. Ömer’in dediği gibi,“Yasalar ne kadar kötü olursa olsun, eğer adil bir sultanın elindeyse oradan güzel neticeler doğar. Yasalar ne kadar güzel olursa olsun, zalim bir sultanın elindeyse oradan zulüm doğar”... Bakın, önemli olan yasalar değil, Sultan’ın iradesidir. “Ne sultanı?” mı dediniz? O bu günün sorunu değil... Henüz... Ülke bu projenin bu histerik telaşın, bu paranoyanın içinde tutsak olmuş durumda.... Bu durumu daha da ağırlaştıran, tehlikeli hale getiren bir etken daha var: Kendini büyüklük kompleksi olarak dışa vuran, hep boyunu aşan işlere kalkışan, bir narsisizm... “Onların”, yüzyıllık tarihsel saptırmasını biz düzeltiyoruz, tarihi biz tersine çeviriyoruz, etrafımızdaki ülkelerin hepsi “onların” tezgâhında, dağılma girdabında, yalnızca bizde “düzen getirme”, “birlik kurma, iradesi, gücü var”. Biz dünya çapında sorunlara çözüm örneği sunuyoruz. Zaten Amerika’yı da biz keşfetmedik mi? Durum işte böyle, bizim size tavsiyemiz, “bir yerlerde, bizi halletmeye çalışan birileri” tanımının (“onlar” boş göstergesininE.Y) kapsamı içine girmemeye çalışın. Eğer girerseniz, işte esas o zaman oyuldunuz! HP yüzde 30’un altında kalacak Başbakan değişimiyle partiden ayrılan seçmenin en büyük bölümünün gideceği parti ikinci büyük parti olması nedeniyle CHP. Bu nedenle özellikle CHP hedef alınıyor. CHP’nin kendi içinde büyük sorunları olan, asla büyümeyecek, tüm Türkiye’nin değil, belli görüş, çevre, mezhep ve etnik grupların partisi olduğu algısı yaratıl C ması planlanıyor. Seçime yaklaşılan süreçte seçmen algısında CHP açısından kritik eşik yüzde 30’ları aşıp aşmadığı olacak. Kampanya sürecinde anketlerde CHP’nin yüzde 30’ları aştığı bilgisinin seçmene iletilmesi, AKP’nin seçmen kaybını daha da katlayacak. Dolayısıyla CHP’nin yüzde 30’un altında kaldığı algısı yaratılacak ve parti içindeki malzemeler de bu algı için kullanılacak. 10 puan kaybetti AKP 3 ayda nasıl girecek? HDP seçime AKP’de yapılan anketlerde Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçiminde aldığı yüzde 52’lik oyun yaklaşık 10 puanı partiden AKP’de HDP’nin seçime parti kimliğiyle mi yoksa bağımsız adaylarla mı gireceği sorusu, en yakından izlenen konu haline dönüşmüş durumda. HDP içinde Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanı adayı olarak yüzde 9.8 oy alması nedeniyle seçime parti kimliğiyle girilmesi yönünde ortaya çıkan görüşler AKP’nin de bilgisi içinde. HDP bir süredir, kendi iç yönetim organlarında seçime nasıl katılınacağı konusunu değerlendirmeye başladı. Henüz bu konuda bir karar yok. AKP’den HDP’nin içine yönelik bizzat belli isimler zikredilerek tek tek kişiler üzerinden yapılan açıklamalar da bu partinin AKP’nin hesapları çerçevesinde operasyon kapsamında olduğunu gösteriyor. HDP parti kimliğiyle girip barajı aşarsa yaklaşık 60 milletvekili çıkaracak. Bağımsız adaylarla girerse yine 3035 sayısında kalacak. Parti kimliğiyle girip barajı aşamazsa HDP’nin alacağı milletvekillerinin tamamını AKP alacak. HDP, bu açıdan da AKP’nin yakın izlemesinde. Yeni isimler için yasadaki yetki kullanılacak MAHMUT LICALI ANKARA Çözüm sürecinde yaşanan tıkanıklığın ardından İmralı heyetinin 30 Kasım’da İmralı’ya gitmesi kesinleşti. HDP heyetinde yer alması beklenen DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle ve Demokratik Özgün Kadın Hareketi (DÖKH) üyesi Ceylan Bağrıyanık’ın “hangi sıfatla adaya gideceği, süreçte hangi görevleri yürüteceğiyle” ilgili hükümetin vereceği resmi karar bekleniyor. Hükümetin heyetin içine dahil olacak Dicle’ye sıcak baktığı, ancak Bağrıyanık konusunda bazı tereddütleri bulunduğu dile getiriliyor. Tıkanıklığın ardından HDP heyetinin 5 Kasım’da İmralı’ya gitme talebiyle yaptığı resmi başvuruya yanıt 15 gün sonra geldi. Bakanlar Kurulu’nda önceki gün ele alınan İmralı’ya gidiş tarihi dün HDP’ye Adalet Bakanlığı aracılığıyla iletildi. HDP heyetinin 30 Kasım Pazar günü ada ya gideceği açıklanırken, heyette yer alması beklenen DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle ve Demokratik Özgür Kadın Hareketi üyesi Ceylan Bağrıyanık’la ilgili herhangi bir açıklama yapılmaması dikkat çekti. ükümette Bağrıyanık tereddüdü Kulislere yansıyan bilgiye göre, HDP ile hükümet arasında heyetin genişletilmesi konusunda herhangi bir fikir ayrılığı yaşanmaz ve bu konuda prensip kararı alınırken, isimler üzerinde farklı tartışmalar yürütülüyor. Hükümetin Dicle’nin heyette yer almasına sıcak bakarken, Bağrıyanık’ın heyete dahil edilmesiyle ilgili bazı tereddütler yaşadığı dile getiriliyor. HDP heyetinde yer alan Pervin Buldan, İdris Baluken ve Sırrı Süreyya Önder’in milletvekili olması nedeniyle bugüne kadar adaya yapılan ziyaretler herhangi bir mevzuat engeline takılmazken, heyete dahil olacak yeni isimlerin milletvekili olmaması nedeniyle yeni bir formül ihtiyacı da gündeme geldi. Bu kapsamda Dicle ve Bağrıyanık’ın İmralı’ya hangi sıfatla gideceği, süreç kapsamında hangi görevleri yürüteceği konusunda hükümet kanadından resmi bir karar çıkması bekleniyor. Kulislere yansıyan bilgiye göre hükümetin hem HDP heyetinde görev yapacak yeni isimler, hem de izleme kurulu hakkında kapsamlı bir resmi karar verebileceği ve bu kapsamda 30 Kasım’da yapılacak görüşmelerde izleme heyetinin de hazır bulunabileceği iddia ediliyor. Çözüm sürecinin yasal statü kazandıran yasadaki, “hükümet tarafından görevlendirilen kişilerin idari veya cezai sorumluluğu olmadığı” hükmü kapsamında heyette yer alacak kişilere hukuki zırh da sağlanmış olacak. Öte yandan bu hafta içinde Abdullah Öcalan’a müzakere aşamasında yardımcı olacak hükümlülerin İmralı’ya nakledilmesiyle ilgili çalışmaların da tamamlanacağı belirtilirken, 30 Kasım’da yapılacak görüşmede Öcalan’a yardımcı olacak ekibin de hazır bulunacağı ifade ediliyor. Buna göre HDP heyeti ilk kez İmralı’da daha farklı bir yapıyla karşılaşacak. H Davutoğlu; Bahçeli ve Kılıçdaroğlu’nu sert dille eleştirdi Yüksekdağ’dan Erdoğan’a: ‘EŞİT DEĞİL’ İLE ‘SATMAK’ AYNI ZİHNİYET ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kadın ve erkeğin eşit olmadığı yönündeki sözlerine “Bilirkişi Erdoğan’a sorarsanız kadınlıktan da anlar, analıktan da anlar. Bütün kadınlara analık ve kadınlık dersi verir” diye tepki gösterdi. Yüksekdağ, grup konuşmasının tamamını 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla kadın sorunlarına ayırdı. Pek çok kadın örgütünün katıldığı toplantıya barış annelerinin yanı sıra Gezi direnişinde hayatını kaybeden Ethem Sarısülük’ün annesi de hazır bulundu. Türkiye’de her gün 5 kadının öldürüldüğünü, 2014 yılının ilk 10 ayında 227 kadının katledildiğini kaydeden Yüksekdağ, Meclis’in savaş tezkeresi çıkarmak için jet hızıyla toplanırken, kadın cinayetlerine karşı duyarsız kaldığına işaret etti. Yüksekdağ, “Meclis derhal ve acil gündemli olarak kadın cinayetlerini durdurmak için bir araya gelmelidir” dedi. Yüksekdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kadınla erkek arasındaki eşitsizliğin kadın ve erkeğin fıtratı gereği olduğunu söylediğini anımsatarak, “Eşitsizlik zihniyetini her düzeyde bütün devlet kademelerinde kurumsallaştırıyorlar. Cumhurbaşkanı ‘Eşitlik kadının fıtratında yoktur’ diyorsa; bu ülkede eşitliği ve adaleti mumla arasanız da bulamazsanız. Kadınla erkek arasında eşitlik sağlanamadığı için adalet sağlanamıyor, bu nedenle bu toplam demokratikleşemiyor” diye konuştu. Kadının fıtratında eşitlik olmadığını söyleyen zihniyet ile kadınları köle pazarında satan zihniyet arasında fark olmadığını söyleyen Yüksekdağ, “Ankara’dan konuşanla Şengal’den konuşan kadınları köle pazarına çıkaran zihniyet aynıdır” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu, kendisine yönelik hakaret içerikli açıklamalarına karşın kayınvalidesinin vefatı nedeniyle CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yanıt vermeyeceğini belirtti, ancak MİT’in CHP’yi dinlediği iddiasıyla ilgili olarak “7 Şubat’ta MİT’e yönelik operasyonun arkasında kimler varsa, bu iddiaların arkasında da o çevrelerle CHP’nin işbirliği var. Biz de MİT’i veya herhangi bir kurumumuzu böyle bir işbirliğine kurban etmeyiz” dedi. Davutoğlu, partisinin grup toplantısında özetle şu açıklamaları yaptı: Kıbrıs Rum Yönetimi’ne çağrıda bulunuyorum. Doğal kaynakları tekellerine almaya kalkarlarsa bilsinler ki buna izin vermeyiz. Eğer onlar sondaj, sismik araştırma yaparlarsa bizim Barbaros Hayrettin gemimiz de orada durur, durur, durur. Kimse bize Akdeniz’i kapatamaz. Gerekirse sondaj da yaparız. Kimse bizim emrivakilere gözümüzü kapatacağımız vehmine kapılmasın. ‘MİT’i kurban etmeyiz’ Vekillere ‘devam’ azarı TBMM Genel Kurulu çalışmalarına AKP’li milletvekillerinin yeterli katılım sağlamaması nedeniyle sık sık toplantı ve karar yeter sayısı bulunamamasına kızan Başbakan Ahmet Davutoğlu, milletvekillerini devamsızlık konusunda uyardı. AKP grup toplantısının kapalı bölümünde parti grubunun hazırladığı “en devamlı vekiller” listesinde yer alan milletvekillerine teşekkür eden Davutoğlu, diğer milletvekillerine ise “Bizim önceliğimiz yasama” diyerek genel kurul çalışmalarına katılmalarını istedi. Bazı milletvekilleri “Namaza giden milletvekilleri oldu” demesi üzerine Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş. Elitaş’ın sert bir biçimde “Bizim de namazımız var ama buradayız.” dediği kaydedildi. Fotoğraf: NECATİ SAVAŞ Genişletilmiş heyet, pazar günü İmralı’ya gidiyor belki üzülecekler ama Türk ve Irak halkının çok sevineceği bir haberi buradan duyurmak istiyorum. Türkiye ile Irak arasında 2009’da kurulan yüksek düzeyli stratejik ortak kabine toplantısının bir yenisini 2425 Aralık tarihlerinde Türkiye’de gerçekleştireceğiz.” ‘Halep, Yozgat re verdiği destek için kutlayan Davutoğlu, “Esad bizi dinleseydi Halep de Yozgat gibi olacaktı” dedi. Davutoğlu Irak’la ortak kabitoplantısı yapılacağını da açıkladı. Davutoğlu şunları söyledi: gibi olacaktı’ ne “Hani birileri ‘nerede o eski ortak kabine toplantıları’ diyordu ya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Iraklı Türkmenle Yasaları boş ver Sultan’a bak... Gerekirse sondaj da yaparız mızda gerekli cevabı vereceğim. Sekretarya hazır olacak (Tunceli ziyareti) Bundan rahatsız olanlar oldu, olacak da. Buradan meydan okuyorum. Diğer siyasi liderler de bir gün içinde (Patnos, Erzincan, Tunceli) bu üç yere ziyarette bulunsunlar, görelim. Cemevinden çıkışta bir Alevi dedesi elime kapandı, öpmek istedi. Ne haddimize, bizden yaşlı birine, bir dedeye el öptürmek. Ben de mukabele ederek eline sarıldım. Kimse bizim önümüzde, devletin önünde diz çökmeyecek, ellerini öpmeyecek. Çünkü bundan sonra amir olan millettir, memur olan da devlettir. El öpecek devlettir. ‘Devlet el öpecek’ (CHP’nin MİT tarafından dinlendiği iddiası) MİT bütün milletin hizmetindedir. Ben de ona talimat verirken herhangi bir parti veya gruba karşı tutum alması talimatı vermem. Onların devlet ahlakı da bunu yapmaz zaten. 7 Şubat’ta MİT’e yönelik operasyonun arkasında kimler varsa, bu iddiaların arkasında da o çevrelerle CHP’nin işbirliği var. Biz de MİT’i veya herhangi bir kurumumuzu böyle bir işbirliğine kurban etmeyiz. Bahçeli, ihanet kelimesini çok rahat kullanıyor. Dersim’de suçlu suçsuz bir hukuk içinde kendinde değerlendirilir. Rahmetli Türkeş ile ilgili dönemin savcısı Kazım Öçal, aynen bugün Bahçeli’nin kullandığı tabirle bunlara “ihanet içindedirler, bunlara zulmedildiği söyleniyor, doğru zulmedilmiştir, zulmedilmeye devam edecektir” demişse, hangi zihniyete sahip çıkıyorsunuz Sayın Bahçeli? Tek parti dönemine sahip çıkmak size mi kaldı? İhanet suçlamasını ise aynen kendisine iade ediyorum. 10 öneride bulunuyor. 10 önerinin 7’sini zaten biz yaptık sayın Bahçeli, günaydın, günaydın. ‘CHP’nin işbirliği var’ Bahçeli’ye yanıt ılıçdaroğlu’na acısı nedeniyle cevap vermiyorum Tunceli ziyaretimde Kılıçdaroğlu’nun kayınvalidesinin vefat ettiğini öğrenince kendisini üzecek tek kelime sarf etmedim, konuşmamın akışını değiştirdim. Fakat daha sonra Sayın Kılıçdaroğlu’nun yine bu eleştirilere, bana da hakaret ederek neredeyse devam ediyor olması beni derinden üzmüştür. Sayın Kılıçdaroğlu’nun tutumuna bakacağım, yarın (bugün) Şanlıurfa’daki il başkanları toplantı K eyet öneri projelerle adaya gidecek Öcalan’ın daha önce HDP heyetine genişletilmiş heyetle gelinmesini talep etmesi söz konusu görüşmenin daha farklı bir havada yapılacağının sinyalini de vermişti. HDP heyeti artık yalnızca Öcalan’ın mesajlarını kamuoyuna duyurmak yerine İmralı’ya giderken çözüm süreciyle ilgili HDP’nin öneri ve projelerini de götürecek. Bu kapsamda heyet artık mesajlara aracı olmak yerine masada süreçle ilgili görüş ve öneri sunacak müzakerelerin bir tarafı haline de gelecek. İmralı’da yapılacak görüşmede yer alması beklenen DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, kendisini HDP’den bu konuda arayan olmadığını söyledi. Dicle, Öcalan ile en son dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın talebi üzerine 1993 yılında Lübnan’da görüştüklerini, İmralı’ya itmesi halinde Öcalan ile 21 yıl aradan sonra görüşeceğini belirtti. H MHP lideri Bahçeli’den Başbakan Davutoğlu’na ‘Dersim’ tepkisi 21 yıl sonra görüşme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı, hükümetin “Alevi açılımı” paketini sert dille eleştirerek, “Davutoğlu, ilk fırsatta Tunceli ismini Dersim olarak değiştirecek, kendi ismini de ‘Ahmet Rıza’ olarak yenileyebilecektir” dedi. Bahçeli, Başbakan’ın Tunceli programında açıkladığı hükümetin Alevi açılımına yönelik, Davutoğlu’nun Türkiye’de çıkan isyanların elebaşlarının “avukatlığına soyunduğunu” kaydetti. Bahçeli, Davutoğlu ve AKP’ye, Alevi sorununun TBMM zemininde çözümüne ilişkin çağrıda da bulunarak, partisinin önerilerini ise şöyle sıraladı: “Aleviliğin nitelikli eğitim ve kadro ihtiyacını karşılayacak ‘Türkiye Alevilik Araştırmaları Merkezi’ devlet desteğinde kurulmalıdır. İlahiyat fakültelerinde ‘Tasavvuf İlimleri Bölümü’ kurulmalıdır. Din dersleri müfredatına Alevilerin katılımıyla şekillenmiş bilgiler dahil edil ‘Adını Ahmet Rıza yapsın’ Çavuşoğlu’ndan büyükelçiye Ermeni iddiaları uyarısı n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi John Bass’ı ilk kabulünde 1915 olaylarına yönelik Ermeni iddiaları konusunda uyardı ve “1915 olaylarının ABD gündemine konulması ikili ilişkileri olumsuz etkiler” mesajı verdi. Sabah saatlerinde gerçekleşen görüşmede Çavuşoğlu, Türkiye’nin 1915 olaylarına dair görüşlerini aktarırken, Bass’ı 100. yıl anma faaliyetleri nedeniyle de uyardı. Türkiye’nin hassasiyetlerinin ABD yönetimi tarafından dikkate alınmasını isteyen Çavuşoğlu, 1915 olaylarının 100. yılına yaklaşırken ikili ilişkilerin korunması ve kollanmasının önem taşıdığı mesajını verdi. İki ülke ilişkilerinin “iyi” devam etmesini istediğini belirten Çavuşoğlu ayrıca Türkiye’nin Erivan’a açılımını da sürdüreceğini belirtti. Görüşmede Türkiye ile ABD arasındaki ikili ilişkiler, Kıbrıs’ta müzakerelerin devamı ve Ukrayna konularının gündeme geldiği belirtildi. Diplomatik kaynaklardan alınan bilgiye göre, görüşmede son dönemde artan temaslar da ele alındı. melidir. Diyanet’te yapısal ve radikal düzenlemeye gidilmelidir. Devlet cemevlerine yardım etmeli ve genel bütçeden ödenek tahsis etmelidir.” Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın önceki gün Bakanlar Kurulu toplantısında HDP’yi hedef alarak, “Siz kimin sözcülüğünü yapıyorsunuz da Öcalan’ı itibarsız hale getirmek istiyorsunuz?” dediğini anımsatan Bahçeli, “Bir başbakan yardımcısının, canibaşının itibarıyla ilgili kaygı taşıması siyasi ve ahlaki iflastır” dedi. ‘Bahçeli, grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “MİT’in CHP’ye operasyon yaptığı” iddialarına ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine Bahçeli, “Bu böyle olmuşsa, bundan sonra herkes için de böyle olacak demektir ki bu da MİT’in güvenilirliğini sıfırlamıştır. Şimdi de devletin güvenlik güçleri sıfırlanmaktadır” diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle