23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 KASIM 2014 PAZAR 4 HABERLER Dersim’e Bakmak Sevgili, Sana “tarihe bakmak arabanın dikiz aynasına bakmak gibidir” desem ilk bakışta biraz yadırgayacağını biliyorum. O kadar acele etme! 20. yüzyılın önemli siyaset bilimcilerinden Maurice Duverger her ulusun geçmişine isteklerini, arzularını geleceğe yönelişlerini haklı kılacak şekilde bakmakta olduğunu söyler. Doğan Avcıoğlu, hangi savı savunursanız savunun, onu tarihte destekleyecek bir sürü kanıt bulmanızın mümkün olduğunu söylerdi. Şimdi gelelim tarih ve dikiz aynası kıyaslamasına. Her ikisi arasındaki benzerlik de bakıştaki amacın geriye değil, ileriye yönelik olmasıdır. Yani arabada ilerlerken sollamak istediğinde veya sağa çekmeye karar verdiğinde, dikiz aynasından geriye bakarken bakışının açısını ileriye yönelik amacın belirler. Arkadaki gelişmelerin değerlendirmesi ileri dönük yönelişle bağlantılıdır. Evet dikiz aynası, ileriye yönelik amaçlarına bağlı olarak geriye göz atmanın aracıdır. HHH İnsanlar ve uluslar tarihlerine de öyle bakıyorlar. Sübjektivist ulus kavramının teorisyeni Ernest Renan, ulusun, ortak bir geçmişten kaynaklandığını söyler. Bununla da yetinmez, üstelik bu ortak geçmişin, gerçekte yaşanan geçmiş değil, “varsayılan” bir ortak geçmiş olduğunu belirttikten sonra da ekler. Yoksa, her an geçmişi olduğu gibi ansak işin içinden çıkamayız. Unutmayın ki merkezi iktidar, Fransa’nın güney bölgelerini kendisiyle bütünleştirmek için elli yıl süren vahşet ve zulüm girişimlerinde bulunmuştur ama artık insanlar bunu hatırlamazlar der. Gerçekten de öyledir, tarihimize bakarken Anadolu birliğinin sağlanması için, Osmanlı’nın Anadolu Türk Beylikleri’ne karşı uyguladığı politikanın, zulmün ayrıntılarını ne hatırlayan vardır, ne de hatırlatan. ABD’de henüz dün kadar yakın olan kuzeygüney savaşı ve savaşta, kuzeylilerin güneylileri kırması ikide bir dile getirilse ve de habire özür dilenmesi istense o Amerikan halkının birliği ve dirliği ne olur dersin? Kısacası tarihlerine, kendi birlikte yaşama arzularını güçlendirecek, ortak bir geleceğe yönelme emelini pekiştirecek şekilde bakabilenler ulus oluyorlar. Tarihte herhangi bir olaya ister saltanatın kaldırılması olsun, ister Tevhidi Tedrisat Yasası, ister Dersim isyanı, ona hangi amaçla baktığına bağlıdır. Şimdi olaya bu açıdan bakalım. Dersim’de Cumhuriyete karşı bir ayaklanma olmuştur. Bu ayaklanma bastırılırken vahşi zalim yöntemler kullanılmış, masum insanlar vahşice öldürülmüştür. Şimdi bu olaya nasıl bakacağız? Cumhuriyet tarihinin, kimileri gibi yetmiş küsur yıllık bir zulüm olduğunu düşünenler soykırıma kadar varan yorumlar yapacaklar. Durup dururken geriye bakmanın ve Dersim’i ısıtıp ısıtıp öne koymanın zaten ileriye yönelik bir amacı vardır. Tarih durup dururken hatırlanmaz. Cumhuriyeti Aydınlanması, Rönesansı eğitim seferberliği; sanayileşmesi sağlıktaki devrimi, sonunda çokpartililiğe evrilmesiyle birlikte bir bütün olarak ele alıp da genelde bilançosunun olumlu olduğunu düşünenler ise devletin bir isyanı bastırmakta haklı olduğunu ama kullandığı yöntemlerde, haksız ve kusurlu, hatta zalimce olduğunu kabul ederler. Cumhuriyeti desteklemek demek Dersim’de her olanı desteklemek değildir. Aynı şekilde demokrasiyi desteklemek demek, devletin isyanları seyretmesini istemek demek değildir. Unutmayalım her ulus devletin yaşamında utanılacak olaylar olmuştur. Bunun tek istisnası yoktur. Bu arada adı Cumhuriyet ile özdeşleşmiş olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorunu da Dersim olaylarını değerlendirirken bunu Cumhuriyetin bütünü içindeki yerine doğru dürüst oturtmak noktasında düğümleniyor. Önce sen Cumhuriyete nasıl baktığını, hangi geleceği istediğini söyle, sonra Dersim’deki yanlışları kınamak işin kolay yanı. ‘MİT, adındaki gibi ‘milli’ olsun’ ERZURUM (Cumhuriyet) “MİT, CHP içinde karışıklık çıkarmak istiyor” diyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, MİT’e yönelik iddialarını sürdürerek, “Milli İstihbarat Teşkilatı’nın adındaki gibi ‘Milli’ olmasını ve devlete hizmet etmesini istiyoruz. İktidardan gelecek talimatla ‘bir siyasal partiyi nasıl karıştırırım’ diye bir çabanın içine girmesini istemiyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, genel başkan yardımcıları Bülent Tezcan, Seyhan Erdoğdu, Tekin Bingöl ile Erzurum’a gitti. Merkez Yakutiye ilçesinde CHP Gençlik Merkezi’ne giden Kılıçdaroğlu, gazetecilerin MİT’in CHP’nin içinde karışıklık yaratması iddialarıyla ilgili sorularıı üzerine “Devletin kurumları devlete hizmet etmiyorlar. AKP’ye hizmet ediyorlar. Bunlardan birisi de MİT içindeki bir gruptur. Biliyorsunuz yasayla kurulmuştur. Almanya’da Gestapo’da yasayla kurulmuştur. Gestapo’nun özelliği neydi? Alman devletine değil, Almanya’daki iktidara hizmet etmekti. Biz Milli İstihbarat Teşkilatı’nın adı üstünde; ‘Milli’ olmasını ve devlete hizmet etmesini istiyoruz. Bir siyasal partinin içişlerine müdahale etmesini istemiyoruz. İktidardan gelecek talimatla ‘bir siyasal partiyi nasıl karıştırırım’ diye bir çabanın içine girmesini istemiyoruz. Bunu açıklıkla da ifade ediyoruz” dedi. Palandöken ilçesindeki Büyükşehir Belediyesi’ne ait Kültür Merkezi’nde partisinin bölge toplantısına katılan Kılıçdaroğlu, “Başbakan Kemal” ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz‘ sloganları ile karşılandı. Uğradığı kahvehanelerde yurttaşların Erzurum’un 6 milletvekili olmasına karşın sorunlarının TBMM’e yeterince dile getirilmediğinden yakındığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Şikayet ediyorsan Kemal Kılıçdaroğlu’na yetki vereceksin. Şikayet hakkın yok. Yetki verdiğin zaman, geleceğiz ve o zaman sorununu çözmezsem, ‘Neden sorunumu çözmedin?’ diye bana soracaksın. Yetki ver gör bakalım” diye konuştu. l CHP lideri Kılıçdaroğlu, devletin kurumlarının devlet yerine AKP’ye hizmet ettiklerini söyledi açak sigara satmaya devam et kardeşim! “CHP iktidar olursa sosyal yardımları kesecek” diye politika yapıldığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Onlar vergi ödüyor sen malı götürüyorsun. Artan kısmını sosyal yardım veriyorsun. Biz sosyal yardımları en az 2 katına çıkaracağız. Kahvede bir vatandaş anlatıyor: ‘Ben suçluyum kaçak sigara satıyorum. Onunla çoluk çocuğumu geçindiriyorum beni hapse atıyorlar. Çıkıyorum yeniden kaçak sigara satıyorum, başka yapacak işim yok’. Dedim ki ‘evine götürdüğün her lokma helaldir ve senin alınterinin hakkıdır’. Hiç korkma kaçaksa kaçak. Sigara satmaya devam et kardeşim. Ben senin arkandayım” dedi. Ermenek’teki maden faciasında ölen iş K çilerden Teczan Gökçe’nin babası Recep Gökçe’nin babasının yırtık ayakkabılarının fotoğrafını gösteren Kılıçdaroğlu, yetkililerin ona yine kara lastik göndermesini eleştirdi. Huzur, refah, iş, aş isteyenin, kan ve gözyaşı istemeyenin CHP’ye oy vermesini öneren Kılıçdaroğlu “Bize güvenin güzel Türkiye’nin kapılarını açalım. Kavgasız bir Türkiye’nin çağdaş uygarlığın yolunu açalım.” dedi. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Başbakan Davutoğlu’nun, Kılıçdaroğlu’nun “MİT” açıklamasına yönelik sözlerini değerlendirerek “Sayın Davutoğlu, siz Başbakansınız, ana muhalefet partisinin genel başkanı ciddi iddiada bulunuyor, size düşen bu iddiayı araştırmaktır” dedi. CHP Beykoz İlçe Başkanlığı’ndaki partiye katılım töreninde konuşan Hamzaçebi, “Buna karşı Sayın Davutoğlu, ‘CHP kendisine baksın’ diye değerlendirme yaptı” ifadesini kullandı. ‘HDP özür Yüksekdağ’dan Erdoğan’a ‘görevini yap’ çağrısı dilesin’ Ağrı’nın Patnos ilçesinde AKP İlçe Kongresi’nde konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, çözüm sürecini devam ettirmekte kararlı olduklarını vurgularken Kobani için sokağa çıkma çağrısı yapan HDP’yi de yaşanan olaylarla ilgili özür dilemeye davet etti. (Fotoğraf: AA) ‘Gelecekte sarayınla hatırlanacaksın’ SAMSUN (AA) HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Bugün saray yapanları, yarının halkları ve kuşakları barış yaptıkları için hatırlamayacak, demokrasi getirdikleri için hatırlamayacak. Saray yaptıklarıyla hatırlayacaklar. Cumhurbaşkanı seçildin, buyur evet görevini yap. Gerçek bir cumhurbaşkanı gibi davran” dedi.Yüksekdağ, Kobani için sokağa çıkma çağrısı yaptıkları için pişman olmadıklarını söyledi. Partisinin Samsun İl Kongresi’nde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, Türkiye’de halkların hak ve özgürlük mücadelesinin kritik bir aşamada olduğunu belirterek, AKP hükümetinin, toplumsal yaşamı kurguladığı diktatörlük anlayışı üzerinden düzenlemeye çalıştığını, baskıcı, antiözgürlükçü yaklaşımla hareket ettiğini vurguladı. “Bakmayın 2023’ten, 2071’den bahsettiklerine, yarın ne olacağını bile bilmiyorlar” diyen Yüksekdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bakın bugün Erdoğan, Cumhurbaşkanı olarak kendisini bu halkın öfkesinden, hesap sorma, hak arama mücadelesinden sıyırmak için cumhurbaşkanlığı makamını kendisini koruma kalesi ve mevzisi olarak görüyor. Sadece cumhurbaşkanı seçilmek de yetmedi onun için. Cumhurbaşkanı seçildin, buyur evet görevini yap. Gerçek bir cumhurbaşkanı gibi davran ama Tayyip Erdoğan’ın ilk yaptığı şey kendisine saray yaptırmak oldu. Bugün saray yapanları, yarının halkları ve kuşakları onları barış yaptıkları için hatırlamayacak. Demokrasi getirdikleri için hatırlamayacak. Saray yaptıklarıyla hatırlayacaklar. Uçak aldıklarıyla hatırlayacaklar ama bu ülkede, barışı yapacak olan, barışı inşa edecek olan, demokrasiyi kuracak olan tek bir siyasi güç vardır HDP” diye konuştu. Davutoğlu’ndan Kılıçdaroğlu’na MİT yanıtı ‘İhanet içindesin’ obani çağrısı için pişman değiliz’ Kobani için sokağa çıkma çağrısı yaptıkları için pişman olmadıklarını söyleyen Yüksekdağ, “Biz yanlış yaptığımızı düşünmüyoruz. Biz bir demokrasi merkezi olarak yapmamız gerekeni yaptık. Halkımızı yaşam için bir canilik saldırganlığına karşı direnmeye çağırmak haktır ve meşrudur. Biz bugün yaşanan bütün kayıplarımıza rağmen, kaybedilen, katledilen bütün canlarımıza rağmen, doğusundan batısına, Kobani’den İstanbul’a, Samsun’a kadar bütün bölge halklarının yeni yaşam bilincinde ve duruşunda birleştiğini gördük. Direnmek bizi birleştirir” dedi. ‘K Yurt Haberleri Servisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun MİT içindeki bir kanadın hükümetin talimatıyla CHP’yi karıştırmaya çalıştığı açıklamasına yanıt veren Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Elinde bir delil varsa Sayın Kılıçdaroğlu, çık ve söyle, çık ve ispat et. İspat edemiyorsan müfterisin, ispat edemiyorsan devlet kurumlarını zayıflatmak üzere faaliyet gösteren bir ihanet içindesin. MİT’in yapacak çok önemli işleri var, CHP’yle uğraşacak kadar yok” dedi. Ağrı’nın Patnos ilçesinde AKP İlçe Kongresi’nde konuşan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kobani için sokağa çıkma çağrısı yapan HDP’yi sert sözlerle eleştirdi. Yaşanan olaylar ve can kayıplarından HDP’yi sorumlu tutan Davutoğlu, “Çözüm sürecini, milletimizin bekası için hiçbir aksama olmadan sürdürmeye de kararlıyız. 67 Ekim olay Yurt Haberleri Servisi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “CHP’yi karıştırmak için MİT harekete geçti” açıklamasını eleştiren AKP Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay, “Dosyalar önüne geliyor. O bunu çok ciddiye alıyor, büyük açıklamalar yapıyor. Ama sonra kof çıkıyor. Eğer bunda ciddiler ise, bunun üzerine gitsinler. Biraz veri versinler kamuoyu bilsin. Şu anda hiçbir inandırıcılığı yok” dedi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise yaptığı açıklamada “Neymiş efendim Cumhuriyet Halk Partisi’ni MİT karıştırıyormuş. Sizi karıştırmak için dışarıdan birisine ihtiyaç var mı? Zaten bir milletvekili cevabını vermiş, ben bildim bileli bunların içi hiziptir ama bizim partimizde hizip yoktur, istişare vardır” diye konuştu. Çavuşoğlu: Bunların içi hizip ları aslında çözüm sürecine darbe vurmak için provokasyondu. Bu süreci başlatırken, kardeşler arasında fitneyi yok etmeye çalışırken, birileri de kardeşler arasında fitne sokmaya çalıştı. Eğer çözüm sürecinde samimiyseniz, 67 Ekim olayları dolayısıyla bir kere bu millete bir özür borcunuz var. Çözüm sürecinde samimiyseniz bir daha kimseyi bu toprakların mekânları üzerinde şiddete davet etmeyin” dedi. Kuzey Irak’a yaptıkları ziyareti anımsatan Davutoğlu, çözüm sürecine kimsenin engel olamayacağını söyleyerek, “Oradaki kardeşlerimizle kucaklaştık. Kürtler, Türkmen kardeşlerimizin, Arap kardeşlerimizin hepsinin size selamını getirdik. Türkiye’ye sesleniyorum; biz çözüm sürecini kardeşlik süreci olarak tamamına erdireceğiz ve sadece Türkiye’de değil sınırlarımızın ötesindeki bütün kardeşlerimizle buluşacağız, dün Kuzey Irak’ta, Erbil’de kardeşlerimizle buluştuğumuz gibi” ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu’nun MİT içindeki bir kanadın hükümetin talimatıyla CHP’yi karıştırmaya çalıştığı açıklamasına sert çıkan Davutoğlu “Kılıçdaroğlu kendi acziyetini örtmek için kendi zayıflığını örtmek için bir devlet kurumuna iftirada bulunuyor. Kılıçdaroğlu’na buradan sesleniyorum, iftiralar üzerine siyaset yapmayın. Devlet kurumlarını zafiyet içinde göstermeye çalışmayın, çünkü bu kurumlar hepimize lazım. Elinde bir delil varsa Sayın Kılıçdaroğlu, çık ve söyle, çık ve ispat et. İspat edemiyorsan müfterisin, ispat edemiyorsan devlet kurumlarını zayıflatmak üzere faaliyet gösteren bir ihanet içindesin. Milli İstihbarat Teşkilatı’nın çok önemli işleri var yapacak, CHP’yle uğraşacak kadar vakti yok. Ayrıca hiçbir şekilde, hiçbir devlet kurumu siyasetin içinde değildir ve olmayacaktır” dedi. ‘Devlet kurumuna iftira atıyor’ ‘Anayasa’ya bağlılık yemini ortada kaldı’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu, Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile ilgili olarak, “Yüksek yargı tarafından durdurulmasına karşın, ‘gücü varsa gelsin durdursun’ diyebilen, yapım ve tahsis amacını kendi konumuna göre değiştirip, adını da ‘saray’ koyan Sayın Cumhurbaşkanı’nın ‘Anayasaya ve hukuka bağlı kalacağına’ ilişkin yemini ne yazık ki ortada kalmıştır. İsraf, gösteriş, alayiş, debdebe, tantana ve Atatürk’ün anısına saygısızlık ayrı bir konu olmakla beraber, üzerinde durulması gereken, Cumhurbaşkanının, anayasadaki konumu ve hukukun üstünlüğü ilkesine indirilen darbe olmalıdır” dedi. Kanadoğlu yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye Cumhurbaşkanlığı’na seçilenlerin göreve başlarken, namusları ve şerefleri üzerine millet ve tarih huzurunda yemin ettiklerini, buna göre Türk milletinin birliğini temsil edeceklerini anımsatarak, “Tarafsız olmayan bir cumhurbaşkanının, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olan siyasi par Kanadoğlu’ndan ‘Cumhurbaşkanlığı Sarayı’ tepkisi Şahin: Kem göz olur ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, çözüm sürecinde üçüncü göz olarak adlandırılan izleme kurulu önerisi için, “Dışarıdan bir göz olacaksa, bu kem göz olur” dedi. Şahin, AA muhaberine yaptığı açıklamada, “Üçüncü göz”ün daha çok Kandil’den yapılan açıklama ile gündeme geldiğini ve ABD’nin, “üçüncü göz” olarak çözüm süreci içerisinde bulunması düşüncesinin ifade edildiğini söyledi. “Biz ne hükümet ne de parti olarak bu düşünceyi asla paylaşmıyoruz” diyen Şahin, “Çünkü çözüm süreci, milli bir projedir. Kendimize ait bir sorunu, kendi yöntemlerimizle çözmek amaçlı bir projedir. Başkalarını karıştırmak istemiyoruz” ifadelerini kullandı. ‘Önce kamu düzeni’ BARIŞ YAMAN KONYA Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm süreciyle ilgili katıldığı bir toplantıda “Çözüm süreci var diye kanunsuzluk, hukuksuzluk, şiddet olayları devam edemez. Kamu düzenini sağlamak hükümetin birinci önemli görevidir. Ne kadar yalvarırsa yalvarsınlar önce kamu düzeni sağlanacak. Seçim sürecine kadar bu işi götüreceğiz. Bugün örgüt tehditle baskıyla her seçimde oy almaya çalışıyor. Seçime kadar bu örgütün tehdit ve baskılarının da kamu düzeni açısından son bulması lazım” dedi Konya’da KuluCihanbeyli Yardımlaşma Derneği tarafından Dedeman Otel’de dü zenlenen “Çözüm Süreci” konulu konferansa katılan Arınç, sözlerine Konyalı Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu överek başladı. “Sayın Davutoğlu mükemmel bir insan” diyen Arınç, “Başbakanlık için ismi geçenlerden birisi de bendenizsem, kendi adaylığı ilan edildiğinde koşup önce tebrik etmiş, ‘Bana da sorsalardı seni söylerdim. Bu kadar bize zaman kaybettirdi, Tayyip Bey’in günahı var’ demiştim. İnanmış, ahlakı çok düzgün bir insan. Daha ne istiyoruz. Bundan daha iyisi olamaz” dedi. İmralı’ya gönderilecek heyetlerle ilgili de açıklama yapan Arınç, “Efendim sekretarya istiyormuş, gidenlerin sayısının artmasını istiyormuş. İstesin. Aralarına farklı kesimlerden de insanlar girsin. Bunlar suç değil. Vatan hainliği değil. Oraya akil insanlardan da iki kişi koysak, gazetecilerden bir kişi koysak, oradan da başka kesimden bir kişi daha koysak bence zararı olmaz” dedi. tiler arasında ayrım yapan, bu partilerden birini destekleyen, gizli genel başkanı gibi davranan ve giderek hükümet başkanlığı görevinin de üzerinde olduğu algılamasının oluşmasına gayret sarf eden bir cumhurbaşkanının Türk killetinin birliğini temsil etme yetkinliği ve olasılığı yoktur” dedi. Cumhurbaşkanlarının anayasa ve hukukun üstünlüğüne bağlı kalması gerektiğini belirterek, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadırlar, hiçbir suretle bunları değiştiremez ve geciktiremezler. Bu kararlar, aynı zamanda yürütmenin de başı olan Cumhurbaşkanını da bağlar” diyen Kanadoğlu, “Hükümet başkanlığı döneminde başlattığı bir inşaatın, yüksek yargı tarafından durdurulmasına rağmen, devamla ‘gücü varsa gelsin durdursun’ diyebilen, yapım ve tahsis amacını kendi konumuna göre değiştirip, adını da ‘saray’ olarak koyan Sayın Cumhurbaşkanının ‘Anayasaya ve hukuka bağlı kalacağına’ ilişkin yemini ne yazık ki ortada kalmıştır” ifadelerini kullandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle