Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 2014 PERŞEMBE 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada “Saray başına vurdu. Atatürk’ün her manada tersi olmak istiyor” diye yazdı. Oysa, bu iddiasını ortaya atmasının nedeni ve gerekçesinin kendisine özgü bir yorumu vardır elbette. Batı medyasını ve bir türlü Türk diyemediği halkı hiç değilse bir süre güldüreyim de çatık kaşlı, zorba kimliğimin bari üstünü biraz olsun örteyim diye düşünmüş olabilir. HHH Dün ortaya atılan ve kanıtlarıyla açıklanan “bir gerçek” RTE’nin güldürü çabasına öyle bir ek yaptı ki, Cumhurbaşbakan’ın çok önem verdiği danışmanların başında meğer oğlumuz Bilal geliyormuş. Babacığının dünya tarihini sarsacak Amerika’yı önce Müslümanlar keşfetti açıklamasını delilleriyle o hazırlamış. RTE son konuşmasında iddiasının doğruluğunu kanıtlamak için Almanya’da oturan Prof. Fuat Sezgin’in Amerika’yı ilk evvel Müslümanların keşfettiğini yazdığı son kitabını kanıt olarak gösterdi. Aksini savunanları kıçüstü oturttuğunu sandığı da değil inandığı günün ertesi dünyayı gülmekten kırıp geçiren iddiasına öyle bir darbe vuruldu ki, kuşkum yok, şimdi dünya medyası artık kahkahalarla gülüyordur. Zira Sözcü iddianın doğruluğunu kanıtlamak için adeta halk dilindeki bir yalancının yalanını kanıtlamak için bozacının şıracıyı tanık göstermesini emsal gösteren bir olay açıkladı. Meğer Prof. Sezgin, Bilal oğlumuzun da üye olduğu bir vakfın yayımladığı Arapİslam Bilimleri Tarihi kitabında RTE’nin dört elle sarıldığı Amerika’yı Müslümanlar keşfetti iddiası yer alıyormuş ve... ...RTE’nin bu iddiasını açıkladığı gün, iddiasının kaynağı olan kitabın yazarı Prof. Sezgin, aynı gün oğlumuz Bilal’le kitabının tanıtım toplantısında samimi biçimde yan yana objektiflere poz veriyorlardı! HHH Böylece RTE’nin illa ki her şeyin ilk başı Müslümanlardır takıntısının kaynağı da, bu kaynağı yazan da Bilal’in çok yakın dostu bir Prof. Babacığına bir dostunun kitabında yazdığı iddiayı dünyada gündem yaratsın diye getiren de saptanmış oldu: Oğlumuz Bilal! RTE’yi alaya alan Washington Post’tan Daily Mail’e ve oradan İspanya basınına sıçrayan yayınlar karikatürlerle süsleniyor. Örneğin Alman basını, geçenlerde bir bilim aracı indirilen kuyrukluyıldızda RTE’yi yaptırdığı cami ile gösteriyor... El Pais bir yorumunda şunu yazıyor: “RTE bu durumdan memnun oluyorsa mesele yok” diyor. “Şimdi iş yerçekimi kanunlarıyla penisilinin ve russalatasının icadına kaldı!” RTE; iktidar sahibi olduktan sonra “Her derdin çaresi, çözümü Kuran’da yazılı” olduğunu bir konuşmasında doğruladı. Bu söylemiyle dünyada keşfedilen her yeniliğin ya da sorunun çözümünün daha önceleri Kuran’da yer aldığına inandığını açıklayarak!.. Yakında Batılılar kansere çare üretecek olurlarsa, hiç kuşkunuz olmasın RTE, TV’lerde okuyacağı Arapça bir ayette yüzyıllar öncesi kansere çarenin ipuçlarını zaten Kuran’ın verdiğini açıklayarak bir kez daha dünyayı hem şaşırtabilir hem de kahkahalarla güldürebilir. Aya ilk giden astronotun, Müslümanlığını gizleyen bir Amerikalı olduğunu ne zaman açıklayacağını merakla bekliyorum. HHH El Pais’nin RTE’nin bu çıkışıyla Türkiye’yi AB’ye almayı savsaklamanın rövanşını almaya mı çalışıyor diye yazıyor ve yorumu şu satırlarla sona eriyor. “Senyör RTE de uluslararası tiyatroda kendisine Putin gibi geçmişte yitirilen bir yer arıyor. Ancak süreçte ne yazık ki Türkler, gerçek kahraman olan Atatürk’le elde edilen kazanımları yitirecek.” HHH Ülkenin sürüklendiği köyü görmek için kılavuza da gerek yok. Gerçek, dünyanın dilinde ve sürekli gündeminde! HABERLER Müzakere masasında 30 kişi u Müzakere heyetinin; “İzleme grubu, HDP İmralı heyeti” ve devlet yetkililerinin de içinde yer alacağı grubun toplamından oluşacağına işaret eden Demirtaş, “tanıklık heyeti” olarak da nitelendirilebilecek “izleme heyeti”nin akil insanlar heyeti ağırlıklı oluşmasına ise mesafeli yaklaştı. Demirtaş, “Örnek olarak söylüyorum, Yaşar Kemal iyi bir isim bu konuda... Akillerden daha akil, vicdanlı... “ dedi. MAHMUT LICALI Demirtaş çözüm sürecinde izlenecek yöntemi Cumhuriyet’e anlattı: GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY Selahattin Demirtaş; Mahmut Lıcalı, Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül ve Ankara Haber Müdürü Ayşe Sayın’ın sorularını yanıtladı. n Yurt Haberleri Servisi IŞİD ile PYD arasındaki Kobani’deki çatışmalar sürerken, Genelkurmay Başkanlığı, Mürşitpınar’a 3 havan mermisinin düştüğünü, angajman kuralları çerçevesinde Suriye tarafından havan mermilerinin geldiği noktalara 6 havan atışı ile karşılık verildiği bildirdi. Genelkurmay’dan yapılan açıklamada, “Türkiye tarafına saat 15.33 ile 16.05 arasında, Suriye tarafından üç adet havan mermisi, Kara Kuvvetleri 3. Hudut Alayı (Şanlıurfa) Kapı Hudut Karakol Komutanlığı sorumluluğundaki boş bir bölgeye düşmüştür. Olayda herhangi bir can kaybı meydana gelmemiştir. Bu durum üzerine, mevcut angajman kuralları çerçevesinde, derhal hududun Suriye tarafından havan atışlarının yapıldığı tespit edilen koordinatlara, bölgedeki hudut birlikleri tarafından, altı adet havan atışı ile karşılık verilmiştir” denildi. Mürşitpınar’a 3 havan mermisi Karayılan: Harakiri istiyorlar n Yurt Haberleri Servisi KCK yöneticilerinden Murat Karayılan, AKP’nin seçime kadar zaman kazanmak istediğini belirterek, “AKP’nin yol haritası çözüm içermiyor. AKP’nin istediği PKK’nin kendisine ‘harakiri’ yapmasıdır. Bizden istediği budur ama bu mümkün değil” dedi. Azadiya Welat gazetesine konuşan Karayılan, AKP’nin çözüm sürecine seçim hesabı olarak baktığını savunarak, “Çerçeve yasası dışında herhangi bir yasal tedbir geliştirilmedi. Pratikte de gerekenler yapılmadı. Ateşkes için gerekli koşullara da uymadılar. Zihinlerinde Kürtleri oyalama ve zayıflatma var” dedi. Polisle derneğin bayrak savaşı n DİYARBAKIR (DHA) Diyarbakır’da Türkiye Kürdistan Demokrat Parti (TKDP) ile Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği tarafından asılan Kürt Bölgesel Yönetimi bayrakları polis tarafından kaldırıldı. Kürdistan Gençlik Hareketi Derneği çatıya çıkan polisler tarafından kaldırılan büyük bayrak yerine bu kez bürolarının bütün pencerelerine 6 bayrak astı. Dernekten yapılan açıklamada, “Çağrımız tüm Kürt halkına. Kürdistan bayrağına yapılan bu kirli saldırı karşısında sessiz kalmayın. İsteğimiz odur ki, herkes evinin balkonunda, penceresinde Kürdistan bayrağı dalgalandırsın. Bayrağı olmayanlar derneklerimizden bayrak temin edebilir” dedi. ANKARA HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinde müzakere aşamasının İmralı’da Abdullah Öcalan, devlet heyeti, HDP İmralı heyeti ve “tanıklık heyeti” olarak da nitelendirilebilecek “izleme kurulu”nun katılımıyla 2030 kişilik geniş ve kapsamlı heyetin aynı anda oturacağı bir masada yürütüleceğini ve ilk aşamada Kandil’in masada olmayacağını açıkladı. İzleme kurulundaki kişilerin, ünlü yazar Yaşar Kemal, kişiliğinde, herkesin “tanıklığına, vicdanına güvenebileceği” bir isim olması gerektiğine işaret eden Demirtaş, “Akiller mazbata mı almış... Heyette akilleri eleştirmiş, süreci eleştirmiş, ancak vicdanına güvendiğimiz insanlar niye olmasın” dedi. Demirtaş, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu da Dersim üzerinden “ucuz siyaset” yapmakla suçlayarak eski Almanya Başbakanı Willy Brandt’ın Yahudi anıtı önünde özür dilemesine gönderme yaptı. Demirtaş, “Başbakan Dersim’e gidecekmiş, orada Seyit Rıza anıtı var. Bizden duymuş olmasın ama Willy Brandt böyle yapmıştı; dua etsin, diz çöksün, özür dilesin” dedi. HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, Ankara Temsilcimiz Erdem Gül, Ankara Haber Müdürümüz Ayşe Sayın’a çözüm sürecinde müzakere aşamasının hangi yöntemle yürütüleceği, izleme heyetinin üye yapısıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı. Demirtaş’ın sorularımıza verdiği yanıtlar ana başlıklarıyla şöyle: Akiller içimize sinmemişti: Hatip (Dicle) Bey, Ceylan (Bağrıyanık ) Hanım bizim HDP İmralı heyetine önerdiğimiz isimler. Ama başka isimler de olur, bizim için kriz meselesi değil. “Gözlemci güç, izleme kurulu, “tanık heyeti” artık ne dersek diyelim. O heyet çok önemlidir. Heyette isimlerin temsil ettiği zihniyet sürecin selameti açısından önemlidir. Akil insanlar içimize sinmemesine karşın, çalışmaya saygı duyduk. İlk defa yapılıyordu; kimseyi yıpratmak istemedik. Yoksa içlerinde akillikle uzaktan yakından alakası olmayan insanlar var. Barış, demokrasi, özgürlükle sicilleri barışık olmayan birçok insan vardı. Gözlemci heyette böyle olmaması lazım. Hem AKP hem HDP hem de başka bir partiye doğrudan angaje olduğu bilinen, parti sözcüsü gibi davranan isimlerden oluşmaması lazım. Gözüyle izleyip, kulağıyla dinleyecek: İzleme heyeti özgürlük, barış ve demokrasiden yana olacak. Gördüğü hatayı, eksiği söylemek noktasında asla ikircikli olmayacak. Taraflar masada konuşurken tanıklık edecek. İzleyecek, kulağıyla duyacak, gözüyle görecek. İzleme heyeti “kim haklı, kim haksız, kim neyi kabul etmiyor, kim vicdansız yaklaşıyor” çıkacak bunu kamuoyuna açıklayacak. İmralı’daki, Ankara’daki Kandil’e gitmişse oradaki gözlemini tarafsız bir şekilde açıklayacak. “Hükümet ve Öcalan şunu diyor” ama burada haksızlık varsa “Öcalan haksız” ya da “Hükümet tıkadı bu işi” diyecek. Dışarıda gözlem yapacak aynı zamanda. Diyecek ki; “Ateşkesi, güvenliği şu bozdu.” Böyle bir heyet siyasi kimliğe sahip kişilerden oluşursa taraflar da halk da güvenmez. İsim önerileri yapılırken genel kamu vicdanını temsil eden isimlerden oluşsun istiyoruz. İzleme heyeti akillerle sınırlı tutulmamalı: Örnek olarak Yaşar Kemal iyi bir ması lazım. Öcalan ikili görüşmeleri artık istemiyor: Son görüşmede Abdullah Öcalan heyetimize şunu dedi: Ben bu tür ikili diyalogların fayda getirmeyeceğini düşünüyorum. Siz de gidip geliyorsunuz, bunlar faydasız değil. Ama bir sonraki görüşmeye üçünüz (Pervin Buldan, İdris Baluken ve Sırrı Süreyya Önder) çıkıp gelirseniz bunun hiçbir faydası yok. Bu şekilde gelmeseniz de olur. Genişletilmiş heyet olarak gelinmesinde ısrarcıdır. Bu önümüzdeki hafta bunu başarabilecek miyiz? İmralı’da 2030 kişilik masa müzakereleri yapacak: İmralı’ya bizim heyetimiz, izleme heyeti ve devlet heyeti hep beraber gidecek Brandt gibi Seyit Rıza’nın önünde diz çöksün Maraş, Çorum, Sivas, Gazi, Gezi, Roboski... Bunlar da partinin işi midir? Bunlarda herhangi bir partinin sorumluluğu mu vardır? Bunların hepsi devletin katliam geleneğinin parçalarıdır. Şu parti bu parti yaptı diyemezsiniz. İktidarda hangi parti varsa o gereğini yapacak. Önce gereğini yap, sonra başka bir siyasi ranta dönüştürmek için kullan. CHP çözemedi, ben çözdüm de... Sıfır adımla çıkıp CHP’yi suçlamak resmen ucuz siyasettir. Bir tane adım at ki CHP’yi eleştirmeye hakkın olsun. Devlet olarak, hükümet olarak Dersim’in acısını bir siyasi ranta dönüştürmek isteyebilirsin. Bu, Dersimliye hakarettir. Willy Brandt gidip Yahudi anıtının önünde plansız hesapsız diz çöktü, dua etti, özür diledi. İşte Başbakan Dersim’e gidecekmiş, orada Seyit Rıza anıtı var. Bizden duymuş olmasın ama Willy Brandt böyle yapmıştı; dua etsin, diz çöksün, özür dilesin. Dersim özrü ciddi bir şekilde yapılmalı. Grup toplantısında özür diledik geçiştirdik olmaması lazım. Batı Almanya Başbakanı Willy Brandt 1970’te Varşova Gettosu Anıtı önünde diz çökerek Yahudilerden özür dilemişti. isim bu konuda. Akillerden daha akil, vicdanlı. İzleme heyetinin akillerle sınırlı tutulmaması lazım. İzleme heyetinin illa akiller heyetinde yer alan isimlerden mi oluşması gerekiyor? Akiller mazbata mı almışlar? Akillerin dışında o dönem akilleri eleştirmiş, süreci eleştirmiş ancak vicdanına güvendiğimiz insanlar niye olmasın? Biz bu anlamda kapalı değiliz. Hükümetin de kapalı olmaması lazım. İmralı’daki görüşme süreçleri topluma mal olacaksa; gerçekten oraya giden heyetin toplumun ekseriyetinin belki de yüzde 90’ının karşılığını ifade etmesi lazım. Her insan oraya baktığında en azından kendi vicdanını temsil ettiğini düşündüğü bir aydının, yazarın, gazetecinin orada ol ler. Hakan Fidan ile Abdullah Öcalan arasında konuşulan mutabakata varılan konu şu: Devlet heyeti gelecek onlar da genişletilmiş heyetlerini oluşturacaklar; artık kim katılırsa, yasa gereği müsteşarlıklar vesaire bizim heyetimiz olacak masada, Abdullah Öcalan olacak, bir de izleme kurulu; hepsi aynı masada, aynı anda oturacaklar. Taraflar birbirine yol haritalarını sunacaklar. Müzakere süreci başlamış olacak. İmralı’da sosyal sorunlarla ilgili çözüm önerilerimiz budur diyecek devlet, biz diyeceğiz ki; bizim önerimiz budur. Ekonomik sorunlar, güvenlik, kadın, çevre sorunlarıyla ilgili öneriler gibi 89 başlık var. Taraflar bunu madde madde tartışacaklar. İzleme kurulu da bütün bunları izleyecek. Gerektiğinde katkı sunacak, gerektiğinde eleştiri yapacak. Bunlar kamuoyunun bilgisi dahilinde neresinden bakarsanız belki 2030 kişilik geniş ve kapsamlı bir heyet bunu tartışıyor olacak. Masadan çıkan so nuç Ankara ve Kandil’e gidecek: Öcalan diyor ki: “Bu heyetlere gerekirse İmralı’da kalacak, yer tahsis edilsin, gidişgelişle zaman da kaybedilmesin. 3 gün10 gün kesintisiz tartışalım, zaman kaybetmeyelim. Ortaya bir mutabakat metni çıkarırsak ortak bir prtokol olarak masadaki herkes imzalasın. Bu protokolü alın Ankara’da hükümete götürün, Kandil’de KCK’ye götürün. Deyin ki İmralı’daki müzakerelerden şu sonuç çıktı; ne diyorsunuz? İki taraf da evet biz bu protokole bağlıyız derse hemen karşılıklı adımlar atılsın. Martnisana kadar da bitirelim, çözelim bunu.” HDP heyeti müzakere masasına oturacak: HDP İmralı heyeti (Buldan, Baluken, Önder, Dicle ve Bağrıyanık) masada artık HDP olarak görüş önerilerimizi sunacağız. Kandil zaten “Öcalan bizi temsil ediyor” dediği için sorun yok. Hükümetin bir projesi, yol haritası var mı anlaşılmış olacak. Mesela anadilinde eğitimle ilgili ne düşünüyor, kadın konusunda, silahsızlanma derken ne anlıyor bütün bunlar netleşmiş olacak. Kandil müzakere masasına sonradan dahil olabilir: İmralı’da kurulacak müzakere masası olarak tanımlanabilecek heyetlerin içinde Kandil’den doğru bir temsilci yer almıyor. Ama olsun isteniyordu. Tutukluların değişimi de bu anlama gelmiyor. Tutuklu olanlar KCK yöneticisi sıfatı taşımıyor. Doğrudan KCK’nin resmi yöneticisi sıfatıyla birinin, belki ileriki aşamalarda, müzakere süreci ilerlerse katılması olabilir. Genel af konuşulmadı: Müzakere daha başlamadı. Öcalan “Bunların hepsini konuşmaya hazırım diyorum, siz de konuşmaya hazırsanız oturalım başlayalım” diyor. İsim olarak genel af hiçbir yerde kullanılmadı. Ancak bu iş nihai bir barışla sonuçlanacaksa insanlar elinde silah dağda beklemeyecek. Cezaevinde, Avrupa’da siyasi tutsaklarla ilgili toplumsal katılım yasası gibi bir şey gerekecek. Bu bir genel af mı olur, başka bir şey mi müzakerelerden sonra ortaya çıkabilir. Bir seçim daha kaldırmaz: Öcalan seçim öncesi bu işin bitirilmesini istiyor. Başbakan’la benim yüz yüze yaptığımız görüşmede bize söylediği: “Seçimden önce bitirelim bu işi noktasındayız.” Çünkü Kürt sorunu, bir seçim daha kaldıracak durumda değil. Ortadoğu genelindeki gidişata bakılırsa bunun olması lazım. Liderleri toplantısında tarih üzerine de derin saptamalar yaptı; Amerika’yı ilk keşfedenin Kristof Kolomb değil, Müslüman denizciler olduğunu söyledi. Bu keşfin ilan edildiği 15 Kasım’dan beri konu, pek çok yönüyle Türkiye ve dünya gündeminde. Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde, birlikte “medeniyetler buluşması” düzenlediği İspanya’da da yankılanan keşif, kimi ülkelerde de alay konusu oldu. Erdoğan keşfine tarih de veriyor; 1178 diyor. Konu daha çok kara mizaha uygun düşüyor. Bizim de aklımızda bu yönde motifler vardı ama bugün başka bir noktadan bakalım. 15. ve 16. yüzyıl Osmanlı’nın çağın akışından koptuğu süreçtir. Bu dönem keşifler ve aydınlanma çağı olarak tarihteki yerini almıştır. Osmanlı her ikisini de ıskaladığı için devamında duraklama ve çöküş gelmiştir. HHH Osmanlı’nın elinde bu dönemi yakalayacak, yön verecek olanaklar var mıydı? Vardı ama kullanamadı, hatta tam ters yöne saptı. Bunun somut örneklerinden biri Piri Reis’tir. 2013 yılı Piri Reis’in dünya haritasını tamamlamasının 500. yılı olarak kutlandı, haritaları yeniden gündeme geldi. Bilim tarihçilerinin bu konuda altını çizdiği gerçekler şunlardır: Piri Reis, Amerikan kıtasını haritaya ilk yerleştiren kişidir. Dünya haritasının belli bölümlerini içeren 33 çizimden yararlanmış, bunları birleştirmiş ve ortaya bilinen ilk kapsamlı dünya haritası çıkmıştır. Bilim insanı, araştırmacı ve gezgin kimliğiyle tanınan Piri Reis, 1513 tarihli bu haritanın birbirinden çok farklı yerlerde hazırlanan parçaların ustaca birleştirilmesiyle oluştuğunu kaynaklar göstererek açıklıyor. Yavuz Sultan Selim 1517’de Mısır’a giderken beraberinde Piri Reis’i ve onun çizdiği haritaları da götürüyor. Kitabı Bahriye isimli eserinde Çin Denizi, Hint Okyanusu, Kızıldeniz ve Akdeniz’le ilgili ayrıntılara da yer veren Piri Reis, 1554’te Kanuni tarafından “şüphe” üzerine öldürtülüyor. O süreçte sadece Piri Reis değil, haritaları da öldürülüyor. Medreselerde asılı olan Piri Reis haritaları dönemin şeyhülislamının “bunlar resme benziyor, medreselerde olamaz” fetvası üzerine kaldırılıyor. Dünyanın aydınlanmayı ve keşifleri konuştuğu o dönemde İstanbul’da da Ali Kuşçu’nun öğrencilerinin öncülüğünde bir rasathanenin kuruluşu gerçekleşmekteydi. Padişah buna izin vermeden önce bir de şeyhülislama sorulmasını istedi. Şeyhülislam, “Gökyüzünün derinliklerini incelemeye kalkmak Allah’ın gücüne gider” deyince bir gecede rasathane yerle bir edildi. Bilim tarihini de dikkate alan tarihçiler, Osmanlı’nın çöküşünü işte bu ana bağlarlar... HHH Erdoğan’ın Amerika’nın keşfinden pay istemesi tarihimizin pek çok dönüm noktasını da anımsatıyor. Bir köşe yazısının çerçevesi içinde vurgulamak gerekirse; Osmanlı’nın keşifler ve aydınlanma çağını yakalayamamasının, teğet geçmesinin nedeni, o dönem egemen olan gücün bugünkü Erdoğan zihniyeti olmasındandır. Erdoğan zihniyeti, bilim deyince nasıl geliştirilir diye değil, nasıl kullanılır diye düşünüyor. Bilimin gerçekten önünü açacak özgür düşünce, özgür araştırma yollarını kapatıyor. Ucu sadece kendisine uzanacak adımlara izin veriyor. Erdoğan, Osmanlı’nın tarihsel virajda savrulduğu anın temsilcisidir. Bu anlamda, Osmanlı’yı da Erdoğan’ın, AKP zihniyetinin elinden kurtarmak gerekir. Konunun bu yanını güncel boyutlarıyla birlikte işlemeye devam edeceğiz... Amerikan Patriot sistemi Kahramanmaraş’a n İSKENDE RUN (Cumhuriyet) ABD ban dıralı 43 bin 443 grostonluk RO SELVE adlı ge miyle İskenderun LimakPort’a getirilen Amerikan Patriot sistenin bir bölümü, 13 TIR’la karayolu ile Kahramanmaraş’a gönderildi. Malzemelerle birlikte bir grup ABD askerininde geldiği kaydedildi. Malzeme inmesi sırasında Sahil Güvenlik İskenderun Grup Komutanlığı’na ait bir hücumbot da limanda önlem aldı. Polis ise liman ve çevresinde güvenlik tedbiri oluşturdu. Astsubay Aydoğdu’nun şehit edilmesinde 2 gözaltı n ADANA (Cumhuriyet) Diyarbakır’ın merkez Bağlar ilçesinde şehit edilen Hava Astsubay Üstçavuş Nejdet Aydoğdu ile ilgili soruşturmada, yerde bulunan boş kovanların balistik incelemesi sonucu Yunus Emre T. ile C.A.’yı Muğla’nın Ortaca ilçesinde gözaltına aldı. 2 zanlı sorgulanmak üzere Adana’ya getirildi. Olayda kullanılan silahın Adana’da bir astsubayın evinden çalındığı ve narkotik operasyonunda polise ateş edilmesi olayında kullanıldığı belirlendi. Çadırlar kaldırıldı, eylem sürüyor n Yurt Haberleri Servisi Suruç’ta Kobani’ye destek eylemleri yapılan Miseynter köyüne Kirpi, Akrep ve TOMA araçlarıyla giden askerler, çadırların kaldırılmasını istedi. HDP Batman Milletvekili Ayla Akat Ata ve Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan, sorunun çözümü için Şanlıurfa Valisi İzzettin Küçük ve yetkililerle görüştü. Görüşmelerin ardından çadırların kaldırılmasına ancak eyleme devam edilmesine karar verildi. Polis gaza boğdu n Yurt Haberleri Servisi Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü nizamiyesine önceki gece kimliği belirsiz kişilerce ses bombası atıldı. Olayda ölen veya yaralanan olmadı. Nusaybin’de ise PKK’nin gençlik yapılanması Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi üyesi bir grup, barikat kurarak yolu trafiğe kapattı. Göstericiler polise molotofkokteyli, ses bombaları ve havai fişek attı. Polis de gruba gaz bombası ile müdahale etti. Polisin aşırı gaz kullanması nedeniyle yurttaşlar da gazdan etkilendi. Gaz bombalarından etkilenenler, hastaneye başvurdu.