Katalog

SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 2014 PERŞEMBE 6 HABERLER Yedikule Bostanları’nın da bulunduğu ‘Dünya Mirası Alanı’ yeni projeler için imara açılıyor Bostana konut HAZAL OCAK Fatih’te Yedikule Bostanları’nın da yer aldığı “Dünya Mirası alanı” ve “Kara Surları İş Koruma Alanı”nda daha önce planlanan Yedikule Konakları’nın dışında yeni konut blokları yükselecek. Üzerine bir de açık spor tesisi inşa edilecek. Fatih Belediyesi’nin hazırladığı uygulamalı imar planı teklifi sert tartışmaların ardından oyçokluğuyla İBB meclisinden geçti. İmar ve Bayındırlık Komisyonu’nun CHP’li üyesi Esin Hacıalioğlu bu alanın dünya mirasında olduğunu belirterek, “Zemin altında tarih olabilir. Araştırma yapıldığına ilişkin tek bir rapor görmedik. Bostanları koruma kararları alınmıştı. Sosyal tesis, otopark, konut için imara açılıyor. Tarihsel doku zarar görür” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) meclis toplantısında dün Osmanlı devletine sebze yetiştiren Yedikule Bostanları ve civarı için hazırlanan plan değişikliği teklifi görüşüldü. Teklife göre 1875’ten beri bostan olan alan ve çevresi üzerine Botanik Park, açık spor tesisi ve konut yapılacak. Meclis toplantısında konuşan CHP’li Hacıalioğlu “Dünya Mirası listesine girmiş bir alan kültürel envanterleri tamamlanmadan herhangi bir park mantığı içinde düzenlenmemeli. Konunun reddedilmesini istiyorum. İyi niyetle planları hazırladık ama iyi niyetimiz suiistimal edildi. Onaylanması halinde bir kültür katliamının ortağı olursunuz” ifadesini kullandı. Yapılan Yedikule Konakları’nın yanlış olduğunu bizzat Fatih Belediyesi’nin de kabul ettiğini belirten Hacıalioğlu, “Kenara yeni konutlar ilave ediyorlar. Oysa kamulaştırılmalı. Bostanların yakınında yerleşik bir mahalle var. Buyrun bu mahalleye fonksiyon katalım” diye konuştu. Teklif için Ulaşım Planlama Müdürlüğü olumlu, Yeşil Alan ve Tesisler Yapım Müdürlüğü olumsuz görüş bildirdi. İstanbul Yenileme Alanları Kültür Çerkez Ethem İhanet Etmedi mi? Bülent Arınç öyle sıradan insan değil, Başbakan Yardımcısı ve artık tasfiye sürecinde olsa da AKP’nin ağır çekirdek toplarından... Bursa’da bir açıklama yaptı: Çerkez Ethem hain değildir. Konuştuğu kitle Çerkezler... Acaba Çerkezler de öyle mi düşünüyor bilmiyorum. Hainin milleti dini olmaz. Bu konuyu yazmaya karar verdiğimde, Kurtuluş Savaşı’nın üstelik çok özel yönleri üzerine nesnel mi nesnel araştırmalar yapan Zeki Sarıhan’ın yazısını bilgisayarımda buldum. Özetleyerek aktaracağım... Sarıhan’a teşekkür. HHH “Çerkez Ethem’in hain olmadığı iddiaları, 1950’lerde, Atatürk ve İnönü ile hesaplaşma anlayışıyla ortaya atıldı. Resmi tarihe karşı yöneltilen itirazların en zayıfı budur. Ethem Bey, Kurtuluş Savaşı’nın ilk evresinde büyük hizmetler görmüşken, bütün belgeler, 1921 başlarında bu davaya, kelimenin bütün anlamıyla ihanet ettiğini gösteriyor. Onu bu eyleme sürükleyen, Mustafa Kemal Paşa ile rekabete girişmesidir. Eğer yurdun işgale uğradığı bir dönemde, savunma mevzilerini bırakıp düşman tarafına geçmek ve yurtsever cepheye karşı düşmanca söylemlerde bulunmak bir ihanet değilse, ihanet sözcüğünü sözlüklerden silmek gerekir. Ethem, Kuvayı Milliye döneminde sayıları beş bine yaklaşan Kuvayı Seyyare birliklerinin başındaydı. Düzenli ordunun çok zayıf olduğu bir dönemde Anzavur, Düzce, Bolu, Yozgat isyanlarının bastırılmasında, Batı’da Yunan istilasının durdurulmasında büyük başarı gösterdi. Kahramanlığı üzerine hakkında marş yazıldı. O, bu saygınlığına güvenerek düzenli ordunun emrine girmeyi reddetti. Ankara Vali Vekili Yahya Galip Bey’i yargılamak üzere kendisine teslim etmediği için Mustafa Kemal’i Meclis’in önünde ayağından asacağını söyledi. Ethem’in asıl kusuru, 1920 sonlarında düzenli ordu kurulmasına çabalanırken Kuvayı Seyyare’yi ordunun emrine vermeyi reddetmesidir. O, ağabeyi Reşit ve kardeşi Tevfik Beyler, Meclis’teki bazı mebuslarla birlikte, düzenli ordunun bir başarı göstereceğine inanmıyor, Yunanlıların ancak seyyar birliklerle yıpratılıp yenileceğini düşünüyordu. Tam da Ocak 1921 başlarında Yunanlılar İnönü’ye doğru ileri harekâta geçmişken Ethem Bey, Yunanlılarla bir saldırmazlık anlaşması yaptı ve İsmet Bey’in emrindeki Batı Cephesi birlikleriyle çatıştı. ‘Çerkez Ethem’in İhaneti’ kitabımda belgeleri ile anlatıldığı gibi, Yunanlılar onu alarak İzmir’e götürdüler. Midesinden rahatsız olduğu için Hollanda Hastanesi’ne yatırdılar. İkinci İnönü Savaşları sırasında Ethem imzasıyla Türk mevzileri üzerine atılan bildiride karşılığında Papulas’ın Ethem’e beşaltı bin Drahmi ödediği bildiri: ‘Ey Türk zabitan ve efradı! Yunanlılar kendilerine teslim olanlara ve ellerine düşenlere iyi bakıyorlar. Bunun en büyük delili bizim vaziyetimizdir. Vatan için niyetleri temiz olmadığı aşikâr olan Ankara meşru hükümetinin şer aleti olmamak vatan vazifesi ve insanlık şiarıdır... Kuvayı Milliye Umum Kumandanı Ethem.’ Kardeşi Reşit Bey de Yunan gazetesine verdiği demeçte, kendisine yeterli kuvvet verilirse 15 günde Ankara’yı teslim alacağını söylüyordu. Ankara İstiklal Mahkemesi tarafından gıyabında idama mahkum oldu. 150’likler listesine alındı. 1938’de af çıktığında Ürdün’de yaşıyordu. Memlekete dönebileceği tebliğ edildiğinde ‘Hangi yüzle döneceğim?’ diyerek gelmedi. Bu olay bile onun ihanetinin büyüklüğü altında nasıl ezildiğini gösterir.” ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu da teklifi uygun buldu. Teklifte “Açık Spor Tesisleri” alanının bir kısmı konut alanına alınırken parklarda kalan bir kısım da açık spor tesisi alanına dahil edildi. Komisyon plan değişikliğine “Teklife konu alan içerisinde yer alan konut alanları bir bütün halinde değerlendirilerek Fatih Belediyesi tarafından kentsel tasarım projesi hazırlanacak ve ilgili kurul onayına sunulacaktır. Konut alanlarında yer alan blok ebatları bu projeye göre netleştirilerek kuruldan onaylı projeye uygun olarak 1/1000 ölçekli plana yeniden işlenecektir. Kuruldan onaylı projesine göre 1/1000 ölçekli planda yeniden düzenleme yapılmadan konut alanlarında yapı ruhsatı düzenlenemez” notunu ekleyerek meclise havale etti. CHP’li ve MHP’li üyeler plan değişikliği için ret oyu kullanırken AKP’li üyelerin “evet” oyu ile onaylandı. koruma kurulu da planları onaylarsa yürürlüğe girecek. ‘Nabız yokladılar’ HAZAL OCAK Taksim Gezi Parkı’nın yakınındaki İETT durağı bir gece yarısı operasyonuyla Gezi Parkı’na doğru çekilmek istendi. Taksim Dayanışması üyeleri ve yurttaşların tepkisinin ardından çevreciler, kazının durdurulması için nöbet tuttu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Avrupa Yakası Park ve Bahçeler Müdürlüğü çalışanları dün öğle saatlerinde çalışmayı durdurdu ve kazılan alanı kapattı. Beyoğlu Kent Savunması adına konuşan Deniz Özgür, “Gezi Parkı’nda yapılan bu işlem nabız yoklamadır” dedi. Gezi Parkı’nın Cumhuriyet Caddesi tarafındaki bir bölümünün kazılmış halde olduğunu fark eden 20 kişilik grup, caddedeki otobüs durağının Gezi Parkı’na alınacağı gerekçesiyle önceki gece saatlerinde park etrafında toplanmaya başladı. Sabahın ilk saatleriyle birlikte sivil toplum kuruluşlarından da tepkiler gelmeye başladı. Konunun sosyal medyada yayılması üzerine Gezi Parkı’nda kalabalık arttı. Polis ekipleri de olası bir gerginliğe karşı çevrede güvenlik önlemi aldı. Saat 11.00 sıralarında İstanbul Büyükşehir Be Taksim Gezi Parkı’nın yakınındaki İETT durağı için gece yarısı operasyonu Meşe zarar gördü Fotoğraf: VEDAT ARIK Beyoğlu Kent Savunması’ndan Deniz Özgür, önceki gece kazıya gösterdikleri tepkinin ardından İETT’nin alt taşeron firması yetkililerinin işlemin iptal edildiğini söylediğini belirterek “Bir tane meşe ağacına zarar vermişler. Polisin dahi haberi yok. Koruma iptal edilmiş bölge. Böyle bir şey yapamazsınız. Gece çalışmayı bitirmeyi umuyorlardı. Engel olduk. Sonra zaten iptal edildiğini söylediler” dedi. maya başladılar. Burada kendisini İETT müteahhidinin taşeronunun taşeronu diye adlandırılan herhalde hafriyat şirketinin yöneticisi. Onlar İETT’den aldıkları izinle bu çalışmayı yaptıklarını söylediler. Ellerindeki belge İETT’nin talimatıydı. Bu talimatın ekinde bir mühendis veya mimar tarafından çizilmesine asla ihtimal vermediğim, çok komik bir kroki vardı. Oklar, şu durak bu kadar metre geri alınacak diye. Proje olarak da onu gösterdiler. Biz kendilerine dedik ki bu yaptığınız çalışma usulsüzdür. İmar planına işli bir çalışma olması lazım. Bunlar kesinlikle yok. Her şeyden önce imar planı yok. Koruma Kurulu’ndan onay olması lazım” diye konuştu. Beyoğlu Kent Savunması’ndan Deniz Özgür, İBB stratejik planların da Taksim Kışlası’nın yer almasına da değinirken, “Projenin planlara konulmasının açık bir provokasyon olduğunu düşünüyoruz. Halkın onayı zaten yok. Seçim öncesi toplumu germe siyasetine yatırım. Tepki ölçüyorlar” diye konuştu. İBB, Taksim Topçu Kışla sı Projesi’nin 20142019 Stratejik Planı’nda yer almasıyla ilgili dün yazılı bir açıklama yaptı. İdare mahkemesinin verdiği iptal kararının temyiz edildiğini hatırlatan İBB açıklamasında, “Her ne kadar bu plan İstanbul 1. İdare Mahkemesi’nin 2012/778 E., 2013/1084 K. sayılı ve 06.06.2013 tarihli kararı ile iptal edilmişse de karar, temyiz ve tashihi karar yapılmış olduğundan henüz kesinleşmemiştir. Bu nedenle, daha önce Kadir Topbaş’ın ifade ettiği ‘Mahkeme Süreci’ henüz tamamlanmadığı için belediyenin bu projeye ilişkin yeni bir karar vermesi de söz konusu değildir. Mahkemenin ‘yapılamaz’ kararı olursa iptali, ‘yapılabilir’ kararı doğrultusunda ise ‘yapılması kararı alınması halinde bile halkoylamasına gidilmesi’ irade sigeçerlidir…” denildi. ‘Halkoyuna gideriz’ lediyesi bir kamyon toprak getirerek kazılan alanı kapattı. Çalışanlar daha sonra durağı kaldırdı. Belediye yetkilileri, duraklarının söküldüğü alana önümüzdeki günlerde bayrak durak yapılacağını söyledi. Taksim Dayanışması adına konuşan Cem Tüzün, önceki gece bir kepçe ve bir grup inşaat işçisinin parka gelerek çalışma başlattığını belirterek “Parkın içine doğru ağaçların köklerini ortaya çıkar ‘Bu bir provokasyon’ HES TEHDİDİ Sıra Kaz Dağları’nda MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Karadeniz’de tepki çeken HES’ler şimdi de tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü Kaz Dağları’na yapılıyor. Balıkesir Enerji Grubu projeleri kapsamında İkizcetepeler, Cüneyt, Dursunbey, Kızılkeçili, Kocadere, Mıhlı ve Susurluk’a toplam 7 HES projesi planlanıyor. Manastır HES projesi ise iptal edildi. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, CHP Balıkesir Milletvekili Haluk Ahmet Gümüş’ün soru önergesine verdiği yanıtta, çevresel, teknik, ekonomik ve sosyal açıdan uygun bir proje olması durumunda, firma tarafından gerekli izinlerin alınmasını takiben gerçekleştirileceğini bildirdi. Eroğlu, 7 HES projesinden birinci derecede etkilenecek yerleşim birimi bulunmadığını savunurken “İlgili kurumlar, enerji talebimizin bir şekilde karşılanabileceği ; ancak çevreye ve insana verilecek zararların telafisinin zor olacağı bilinciyle hareket ederek, ülkemizin enerjide büyük oranda dışa bağımlılığını azaltmaya yönelik olarak yenilenebilir enerji ve yerli kaynaklarımızın değerlendirilmesine yönelik çalışmalar yürütmektedir” dedi. CHP’li Gümüş ise Kaz Dağları’na inşa edilecek olan HES’lerin doğa, kültür, jeolojik ve tarihsel dokuya zarar vereceğine dikkat çekti. HES’lerin yanı sıra su toplama amaçlı baraj projelerinin de planlandığını dile getiren Gümüş, “Bu sularla bölgedeki yazlık evlerin su ihtiyaçlarının karşılanacağı ifade edilmektedir” dedi. Ermenek’te maden ocağında mahsur kalan 8 işçi toprağa verildi Birbirlerine sarılarak ölmüşler Yurt Haberleri Servisi Karaman Ermenek’te 28 Ekim’de su basan maden ocağında mahsur kalan ve önceki gün cenazeleri bulunan Bahri Üzer, Hüsnü Çolak, Osman Çoksöyler, Hüseyin Çolak, İsmail Gürses, Uğur İlhan, Mehmet Tokat ve Tezcan Gökçe dün toprağa verildi. İşçilerden üçünün cenazelerinin birbirine sarılı halde, diğer 5’inin ise birer metre arayla bulunduğu ortaya çıktı. Sarılmış işçileri gören görevlilerin gözyaşlarını tutamadığı belirtildi. Nezahat Ahmet Keleşoğlu Camii’nde düzenlenen cenaze töreninde Türk bayrağına sarılı 8 tabut yürekleri dağladı. Törene, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Lütfi Elvan, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya ile Karaman Valisi Murat Koca’nın da aralarında bulunduğu yetkililerin yanı sıra yaklaşık 10 bin kişi katıldı. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, 8 işçi için ayrı ayrı cenaze namazı kıldırdı. İşçi yakınları, tabutlara sarılarak gözyaşı dökerken işçilerden Hüseyin Çolak’ın yakını olduğu belirtilen bir kişi, “Bunlar şehitlerimiz, görün görün. Buna yürek dayanmaz” diyerek tepki gösterdi. Bakan Elvan da tabutları cemaatle birlikte omzunda taşıdı. İşçilerin cenazeleri kendi köylerinde toprağa verilirken Mehmet Tokat’ın eşi Zeynep Tokat, “Kaç gündür seni bekliyordum” diyerek ağladı. Gökçe’nin eşi Ayşe Gökçe ise çifte acı yaşadı. Mahsur kalan ve halen ulaşılamayan işçilerden Hüseyin Gültekin’in de kardeşi olan Ayşe Gökçe, “Kocamı toprağın altında koydular” diyerek ağladı. Oğlu Tezcan Gökçe’nin tabutuna sarılarak ağlayan baba Recep Gökçe’nin ayağındaki yırtık lastik ayakkabı ise yoksulluğunu gözler önüne serdi. Gökçe, kendi adını taşıyan torunu Recep’ten, günlerdir ağlayan eşi Ayşe’yi tören alanına çağırmasını istedi. Ayşe nine, yakınlarının desteğiyle geldi. “Oğlum, günlerce yolunu gözledim. Seni böyle mi görecektim” diye ağlayan Ayşe Nine’yi, yine 55 yıllık hayat arkadaşı teselli etti. “Benim oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ayakkabılar Oğlu Tezcan Gökçe’nin tabutuna sarılarak ağlayan baba Recep Gökçe’nin ayağındaki yırtık ayakkabı ise yoksulluğunu gözler önüne serdi. ne yaptı?” sözleriyle acının simgesi haline gelen Ayşe Nine “Yitirdim, yitirdim. Ben demiştim ‘oğlum yüzme bilmez’ diye, oğlumu bulamadılar. Şimdi kime yalvarayım da kime diyeyim” cümlesiyle yürekleri dağladı. Baba Recep Gökçe ise “Hep Tezcanım çıkıverip gelecek zannettim, yıkıldı dağlar, çare kalmadı” dedi. İşçilerden İsmail Gürses’in köyündeki törende “babam bana mama getirecek” diyerek günlerce babasının yolunu gözleyen oğlu 3 yaşındaki Mustafa da getirildi. Küçük Mustafa’nın hiçbir şeyden habersiz tabuta bakması törendeki herkesi ağlattı. Yırtık lastik Ethem, beş büyük yanlış yaptı. İlki, Mustafa Kemal Paşa ile kazanamayacağı bir liderlik yarışına girmesidir. Eğer Kurtuluş Savaşı ordusuna Ethem kumanda etseydi savaşın seyri bambaşka olur ve kazanılması büyük bir riske girerdi. Çünkü o, düzenli bir orduya komuta edecek siyasi ve askeri birikimden yoksundu. İkincisi, Kuvayı Seyyare’yi Batı Cephesi emrine vermemesi, yani İsmet Bey’den emir almayı reddetmesidir. Üçüncüsü, savaşı kaybedince kendisine yapılan öneriyi geri çevirmesi; dördüncüsü Yunanlılara teslim olması; beşincisi, bununla da yetinmeyip TBMM ve Türk orduları aleyhine faaliyetlerde bulunmasıdır... Ethem’in Yunanlılara teşekkürü (bugünkü dille): “General Papulas cenaplarının cidden iftihar edilecek kahraman ordusuna arzı hürmet ve teşekkür ederiz. Bu arada hürmetler ile yâdetmek istediğim İzmir Olağanüstü Komiseri Steryadis cenaplarının dünya çapındaki adil siyasetine karşı gerek kendim ve gerek saygıdeğer arkadaşlarım adına minnettarlık hislerimin basın yoluyla ilanına aracılık edilmesi istirham edilir efendim... Sabık Kuvayı Seyyare ve Kütahya Havalisi Kumandanı Çerkez Ethem” (Hâkimiyeti Milliye, 24 Şubat 1921)  Türk sosyalistlerinin ileri gelenlerinden Şefik Hüsnü diyor ki: “Olaylar kısa zamanda onun gerçekte alelade bir maceracı ve üstelik bir hain olduğunu kanıtladı.” Nâzım Hikmet, Kuvayı Milliye Destanı’nda bu ihaneti şöyle anlatıyor: “ve 29 Aralık Kütahya 4 top ve 1800 atlı bir ihanet yani Çerkez Ethem bir gece vakti kilim ve halı yüklü katırları koyun ve sığır sürülerini önlerine katıp düşmana geçti yürekleri karanlık kemerleri ve kamçıları gümüşlüydü atları ve kendileri semizdiler… Ateşi ve ihaneti gördük” HHH Evet, Arınç bunları bilerek mi konuştu yoksa bilmeyerek mi?.. Bilerek Çerkez Ethem’e politikacı aklaması yapıyorsa, Türkiye’ye yapılacak yeni hainliklere de kapı açıyor demektir. Yok, Çerkezlere politikacı palavrası atıyor ve gönüllerini hoş tutup oylarına göz koyduysa, hainliğin sırtından geçinmek hiç hoş değil. Bu vatanın çocukları Çerkezlerin de hainliğin milleti olmaz görüşünde olduklarına inanıyorum. Peki ama neden Arınç’a bir de ödül verdiler?! Ethem’in 5 büyük yanlışı Fotoğraflar: AA