07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 KASIM 2014 PERŞEMBE 12 DIŞ HABERLER [email protected] ‘Özür krizi’ sonrası yarın Türkiye’ye gelen ABD Başkan Yardımcısı Biden, ‘kurumsal demokrasi’ mesajı verecek Tampon bölge değil demokrasi DUYGU GÜVENÇ ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden yarın Türkiye’ye geliyor. Gündeminde AKP hükümetinin Suriye’ye “tampon bölge” talebi yerine “demokrasi, güçler ayrılığı ve şeffaf seçimler” var. Biden’dan önce gelen IŞİD karşıtı uluslararası koalisyonun ABD’li koordinatörü John Allen “Uçuşa yasak bölge gündemimizde yok” mesajı eşliğinde IŞİD’e karşı savaşacak Suriyelilerin eğitilip donatılmasına dair işbirliğini ele aldı. Ardından Brüksel’e geçip temaslarını NATO’ya aktardı. Harvard Üniversitesi’ndeki konuşmada Türkiye, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni “Esad’ı devirmek ve SünniŞii vekâlet savaşı çıkarmak için Kaideciler dahil önüne gelene para ve silah akıtmakla” suçlayan, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için “Hatasını anlayıp bana ‘Siz haklıydınız’ dedi” iddiasında bulunan Biden, “Benim için tarih olmuştur” tepkisini gösteren Erdoğan’a telefon açmış, ama daha sonra “Özür dilemedim” demişti. Biden, işte öncesinde bu rüzgârların estiği ziyarette, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Erdoğan’la görüşecek. Fas ve Ukrayna’nın ardından yarın akşam geleceği İstanbul’da Davutoğlu ile çalışma yemeği yiyecek olan Biden’ı cumartesi Beylerbeyi Sarayı’nda Erdoğan ağırlayacak. En önemli mesajını ise Denge ve Denetleme Ağı ile buluşmasında vermesi bekleniyor. 183 sivil toplum örgütünü buluşturan, yeni anayasa için oluşturulan ağ, Türkiye’deki en büyük sivil toplum oluşumlarından biri. Demokrasi, seçim sürecinde şeffaflık, güçler ayrılığı gibi konularda faaliyet gösteriyor. Burada “Devlet kurumları arasındaki güçler ayrılığı ilkesinin nasıl destekleneceği” hakkında konuşacak olan Biden’ın, Erdoğan’ın mediğini söyledi. Biden’ın “Türkiye ile IŞİD karşıtı koalisyonu derinleştirmek üzere farklı yolları görüşeceğini” aktaran yetkili, “IŞİD’le mücadele, Irak’ın istikrarı, ılımlı Suriyeli muhaliflere yardımda stratejik olarak büyük ölçüde hemfikir olunduğunu” söyledi. Ankara’nın eğitdonat programına ev sahipliğini hatırlatıp “Türkiye zaten koalisyonun aktif üyesi” diyen yetkili, ilişkilerin düzeltilmesiyle ilgili soruya “Bunun için ayrıca gayret gerekmediği, ilişkilerinin profesyonel ve yakın olarak sürekli etkileşim içinde olduğu” yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise dün Cezayir ziyareti öncesi karşılanmayan taleplerinde ısrarını sürdürdü: “Uçuş yasağından güvenli bölgeye kadar, yanı sıra eğitdonat ile güçlendirilen adımlar atılmalı. Koalisyon güçleri kendilerine bizim de sorduğumuz ve tavsiye ettiğimiz bu adımları atmış değil. Sadece bazı emareler, ihtimaller var gibi bir süreci yaşıyoruz. Bu süreç gerçekleşmeden Türkiye’nin tutumu şu an nasılsa öyle devam edecek.” McCain Erdoğan’a ‘diktatör’ dedi ABD’de “neocon”ların önde gelen ismi ve Cumhuriyetçilerin 2008’de Barack Obama’ya yenilen eski başkan adayı Senatör John McCain, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için “İslamcı” ve “baskıcı diktatör” çıkışı yaptı. MSNBC kanalında “Morning Joe” programına katılan McCain, ABD yönetiminin Ortadoğu politikası ve IŞİD sorununu değerlendirirken, Türkiye ile ilgili soru üzerine, “Erdoğan gerçek bir İslamcıya dönüştü. Daha da kötüsü baskıcı bir diktatör oldu. Gerçek bir hayal kırıklığı” dedi. “Türk medyasının büyük baskı altında olduğunu” belirten McCain, “Türkiye’de hapisteki gazeteci sayısı İran’dan fazla” diye konuştu. Yeni cumhurbaşkanlığı sarayı için şaşkınlığını da “Yaptıkları sarayı gördünüz mü?” diye ifade etti. Sunucu Joe Scarborough, “Erdoğan’ın attığı adımla rın Atatürk’ün inşa ettiği yüz yıllık tarihe aykırı olduğunu” söyleyip “Eğer Türkiye, IŞİD’li teröristlerin geçiş yolu olacaksa, Kürtlerin silahlandırılması konusunda Türkiye’yi niye umursuyoruz ki?” diye sordu. Erdoğan’la ‘Yeni Dünya’ Kurma Sevgili okurum Tekin M. Ormancıoğlu “Osmanlı’nın cahil kaldığı yazılır da kimin bıraktığı yazılmaz” diyerek ekliyor: “Mesela II. Beyazıt’ın matbaanın Osmanlı topraklarına girişini yasakladığı (1485), oğlu bizde Yavuz, Batı’da Gaddar Selim’in 1515’te matbaa getirenin boynu vurulsun diye ferman çıkardığı yazılmaz, varsa yoksa fetih...” Ormancıoğlu’nun notu, Türkiye’nin Batı ile ilişkilerinde dönüm noktası kabul edilen “İnebahtı Savaşı” hakkında okuduğum bir kitabı aklıma getirdi… Aradan epey süre geçtiği için şimdi kitabın adını ve yazarını hatırlayamıyorum ama anlatılanın meali şuydu: Osmanlı’nın Hıristiyan dünya karşısında ilk büyük yenilgisi olan İnebahtı Savaşı, “Türklerin Avrupa’dan geri püskürtülmesi” olarak “Hıristiyanların belleğinde” mitos keresinde yüceltilerek kutsanır ama gerçekler farklıdır... Türklerin İnebahtı’da yenilmesinin ardından Akdeniz’deki statüko temelde değişmemiştir ama “İnebahtı Türklerin Avrupa topraklarında bir dize getirilmesi efsanesi” olarak sürekli anlatılagelmiştir…. Efsanenin müthiş bir “zafer” olarak yayılmasına olanak kılan araç o tarihte Avrupa’da var olan ve giderek yaygınlaşan ancak Osmanlı’ya henüz girmemiş olan “matbaa makinesi”dir... Hıristiyan Batı sahip olduğu “matbaa” sayesinde “tarih” yazmış; bu tarihi kitleler katında yaygınlaştırmıştır…. Müslüman Türkleri ağır yenilgiye uğratan olgu esasen “İnebahtı” değil ortaya çıkan bu “asimetrik durum”, yani matbaadan yoksun olmalarıdır. Hıristiyan Batı ile Osmanlı arasındaki, başka deyişle makası açan dönüm noktası özetle matbaanın Osmanlı İmparatorluğu’na 268 yıl gecikmeyle girmesi oluyor. Nokta net. Matbaa üç asır farkla! “tarihin Batı tarafından” yazılmasını sağlıyor. Bunun nedeni üstelik Batı’nın, Müslümanlara ya da Osmanlılara çıkardığı herhangi bir engel değil. Müslümanların heyhat! birebir kendisi yani o, bu nedenle Osmanlı topraklarına matbaanın girişini yasaklamaları oluyor. Yarışta yenik düşmenin sorumluluğu kıssadan hisse, “ecdada inanmayan ezikler”e değil, matbaaya geçit vermeyen “ecdad”a ait! Bu tespit Kolomb tartışmasında şu açıdan önemli: Amerika kıtası sahiden diyelim Erdoğan’ın dediği gibi Kristof Kolomb yerine 1178 yılında Müslüman denizciler tarafından keşfedilmiş olsun... Burada önemli olan yalnız Amerika kıtasına ilk varan olmuş olmak değil; bunu kanıtlamak ve dünyanın gerisine anlatmak ki, bu başlı başına, bir okyanusu aşmak kadar önemli. ABD sessiz sedasız dünyadan habersizce aya gitmiş olsa, o dönemde rakibi Sovyetler karşısında gücüne güç katmış olabilir miydi? İletişim yalnız bu çağda değil, “matbaa”nın icat edildiği günden beri önemli... Güç algısı ve ilişkiler hiyerarşisini sonuçta “kitlesel iletişim” belirliyor. Kolomb’un Amerika’ya ulaştığı 15. yüzyıl sonunda, Avrupa’da 1000’den fazla baskı makinesi var. “Wikipedia”ya göre, Batı Avrupa’da daha 1500’e girerken 20 milyondan fazla kitap üretiliyor. 16. yüzyılda bu rakam 150200 milyon cilde dek fırlıyor! Avrupa işte o kitaplarla “tarih”i kendi açısından yazıyor. Kolomb’un Amerika’yı keşfini de, İnebahtı bozgununu da o kitaplarla yedi düvele yayarak anlatıyor. Betül Mardin’in deyişi ile ifade etmek gerekirse sonuçta, “Bülbül ormanda ötmüş kimse duymamışsa, ötmemiş sayılır!” Müslümanlar 12. yüzyılda Amerika’ya gitmiş, bunu 2014’e dek, gölgede kalan birtakım yazarlar/tarihçiler dışında kitlesel manada duyuramamışsa, ne fark eder? Kime, bugün ne faydası var? Bu bir. İkincisi bilim ve araştırmaların bahsedilen tarihlerde yani 12. yüzyıl ile 15. yüzyıllarda ulaşmış olduğu farklı aşamalar. Kolomb, İspanyol imparatorluğunun hizmetine girmiş ama aslen Cenovalı bir denizci. Cenova’nın deniz müzesi “Galata”da, Kolomb’a ayrılan bölümü gezdiğimde bu kâşifin neden Cenova’dan çıktığını anlamıştım. Kolomb tarih sahnesine çıktığında Cenovalı denizciler denizlerin gizlerini çünkü çoktan çözmüş. Atlantik’i aşıp Amerika’ya varmak şaka değil. Büyük gemiler, araç gereç gerektiriyor. Keşiflere olanak kılan “pusula” örneğin. 1178 yılında henüz ortada yok. Mıknatıslı pusulanın denizlerde kullanılması, 13. yüzyıla ve 14. yüzyıl başına denk geliyor. Oysa Amerika’ya ulaşmak için denizcilerin elinde en azından “pusula”nın olması gerek... Cumhurbaşkanının söz ettiği Müslüman denizciler “Yeni Dünya”ya hangi araç gereçle ulaşmışlar? “Özgüven eksikliği” ve “eziklik…” Bugün bunları sormak değil. 836 yıl rötarla çıkıp altyapısı olmayan bir “Amerika’yı biz keşfettik!” deklarasyonunda bulunmak… Cumhurbaşkanı dedi diye Amerika çok yazık ki keşfedilmiş olmuyor. RTE’nin “eziklikle” sorunu varsa elindeki olanakları “Müslüman dünyası neden geri kaldı?” sorusunun araştırmasına vakfetsin. İslam uygarlığı için hayırlı bir iş yapmış olur. Not: İznimin bir bölümünü kullanmak için müsaadenizi istiyorum. Döndüğümde umarım gündem daha makul konulara yönelmiş olur. Erdoğan’ın ‘dediği dedik’ Denge ve Denetleme Ağı mesajı Batı’da “otoriter” olarak tasvir edildiği bir dönemde mesajları merakla bekleniyor. Biden’ın Atlantik Konseyi’nin Enerji Konferansı ve Fener Rum Patriği Bartholomeos ile de programı var. Biden’ın ofisinin ziyaretle ilgili bilgilendirme telekonferansında bir yetkili ise Ankara’nın IŞİD’le savaş için şart koştuğu Suriye’de “uçuşa yasaktampon bölge” önerilerinin şu an için düşünül Ankara, ABD Başkan Yardımcı Jones: Biden yeni nes, gelecek yılki konferansa üst sı Joe Biden’dan önce Amerikan düzey katılım beklediğini söyleTürk Konseyi’ne (ATC) evsahipli fikirler verecek di. Yeni cumhurbaşkanlığı sarayıği yaptı. ATC’nin eski başkanı Janı da ziyaret eden Jones, izlenimimes Holmes’ün Gezi olayları ve 17 Aralık’taki ni, “Güzel mimari bir yapı. Beyaz Saray’da tutumu nedeniyle istifa ettirildiği basına yansıda çalıştım. Ondan çok daha yeni ve hükümışken, yeni başkanı James Jones, “Biden’in met ihtiyaçlarına göre düzenlenmiş” diye yeni fikirler vermek üzere Türkiye’ye geldiifade etti. Biden’ın ziyaretini değerlendirirken, ğini” söyledi. Ankara, hazirandaki ATC kon“Türk hükümetine Obama’dan mesaj getiferansını “boykot etmişken”, Obama’nın esreceğine emin olduğunu” söyleyen Jones, ki güvenlik danışmanı James Jones, kurumun ABD yönetiminin Irak’a kara harekâtını dışlayeni başkanı olarak ilk kez Türkiye’ye geldi. Joyan açıklamalarını ise “talihsiz” diye niteledi. Batı, tarihi ‘matbaa’ ile yazdı Putin ‘yeni ufuk’ açmaya geliyor Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in merakla beklenen Türkiye ziyaretinin tarihi kesinleşti. 1 Aralık’ta Türkiye’ye gelecek olan Putin, dün “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yakın diyaloğumuz mevcut. Mevcut işbirliğinin dinamik biçimde daha ileri seviyelere taşınması için yapılacak Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi Toplantısı’nda ilişkilerimizin daha da geliştirilmesi için birlikte yeni ufuklar arayacağız” dedi. Putin, açıklamayı aralarında Türkiye’nin Moskova büyükelçisi Ümit Yıldırım’ın da bulunduğu Rusya’da görevli yabancı ülkelerin elçilerinin güven mektuplarını sunmaları vesilesiyle düzenlenen törende yaptı. İki ülke her yıl Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi topluyor. Ev sahipliğini geçen yıl Rusya yapmıştı. Amerikalı Yahudiler ölen hahamlar için Filistin temsilciliğinde gösteri düzenledi. Kudüs’te evleri yıkılan Şaludi’nin kız kardeşi Nibras “Yaşayacak yerimiz kalmadı, nereye gideceğiz” dedi. (Fotoğraflar: AFP) Dış Haberler Servisi Kudüs’te El Aksa gerilimi, önceki gün iki Filistinlinin sinagog basıp 4 haham ve bir polisi öldürmesiyle tavan yaptı. Biri Britanya, üçü ABD vatandaşı da olan hahamların ardından “Ebedi başkentimiz Kudüs için savaşıyoruz” diyen İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Filistinli saldırganların evlerinin yıkılması emri hemen uygulandı. İlkin, ekimde Kudüs’te bir tren istasyonuna aracıyla dalıp 3 aylık bebekle 22 yaşında bir kadının ölümüne yol açan ve polis tarafından öldürülen 21 yaşındaki Abdülrahman Şaludi’nin evi havaya uçuruldu. Kudüs’ün Eski Kenti’nin güneyindeki Silvan’ı sarsan patlamayla 3 katlı binanın cephesi delik deşik olurken, iç İsrail haham saldırısına ev yıkarak yanıt verdi duvarlar yıkıldı. Böylece İsrail’e saldırı düzenleyen Filistinlilerin evlerinin yıkılması politikası, Nisan 2009’da askıya alınması sonrası tekrar yürürlükte. ldürülenler en ünlü hahamlar Ö Önceki gece yüzlerce Yahudi genci Kudüs sokaklarına “Araplara ölüm” sloganıyla döküldü. Saldırıya uğrayan Har Nof semtindeki Kehilat Bnai Torah Sinagoğu dün açılırken, öldürülen haham lar içinde en öne çıkanı 59 yaşındaki Moshe Twersky. Boston’da doğan Twersky, Ortodoks Yahudiliğin en önde gelen iki ailesinden birinden. Anne tarafından büyükbabası ha ham Joseph Soloveitçik, “modern Yahudiliğin en yüce filozofu” diye biliniyor. Babası haham Isadore Twersky, Harvard Üniversitesi’nde Yahudi Araştırmaları Merkezi’ni kurmuştu. Baba tarafından büyükbabası haham Meshullam Twersky, Hasidi tarikatının “büyük hahamıydı”. “Prensler ailesinden geliyor” denilen Moshe Twersky, Kudüs’ün en önemli İngilizce eğitim veren dini okulu Toras Moshe Yeshiva’yı yönetiyordu. Öten bülbülü kul duymazsa Meksika’da tepkiler first lady’ye ‘sarayını’ sattırdı Meksika’nın First Lady’si Angelica Rivera, tepkilere dayanamayarak devletten ihale alan şirkete ait olduğu ortaya çıkan lüks evleri “Beyaz Saray”ı satmaya karar verdi. Rivera, web sitesinde yayımladığı videoda, “Beyaz Saray”ı pembe dizi yıldızı olduğu dönemde kazandıklarıyla aldığını ve ailesini yıpratmamak için satacağını duyurdu. Rivera, renginden ötürü medyanın “Beyaz Saray” diye andığı başkent yakınındaki 1414 metrekarelik evi 2012’de, eşi Enrique Pena Nieto başkan seçilmeden 6 ay önce 4 milyon dolara taksitle aldığını söylemişti. Ancak medya daha önce eşinden ihaleler alan ünlü işadamı Juan Armando Hinojosa’nın şirketine ait olduğunu ortaya çıkardı. Skandal, eylülde 43 öğrencinin polisle bağlantılı çetelerce katledilmesi nedeniyle başı dertteki Nieto üzerindeki baskıyı arttırmıştı. Savulun Kaptan Avro geliyor Dış Haberler Servisi AB’nin ortak pazar ve ortak para birimi kahramanı “Captain Euro” (Kaptan Avro) geri döndü. İlk kez 1990’larda ortaya çıkarak Avrupalılara ortak para birimini sevdiren “Kaptan Avro”, bu kez Almanya Başbakanı Angela Merkel’e cesaret, ABD Başkanı Barack Obama’ya akıl vermesi için yeniden devrede. Özel sponsorların desteğiyle Gold Mercury International isimli düşünce kuruluşunun önceki gün internette yayın hayatına döndürdüğü “Adam Andros” namı diğer Kaptan Avro AB’yle dalga geçerek sıkıcı yüzünü güldürüyor, artan AB karşıtlarına mesajlar veriyor, dünyaya AB değerlerinin promosyonunu yapıyor. “Hiçbir süper gücü bulunmaması, ama neredeyse süper ikna ve dil kabiliyetine sahip olması, insanlığın sorunlarını çözmek ve Avrupa’nın düşmanlarını yenmek için zekâ, strateji ve sağduyusunu kullanması” gibi özellikleriyle ideal Avrupalıyı karakterize ediyor. Almanların kalbini çalan ilk bölümde Kaptan Avro “Şansölye Merkel, nasılsınız” diye telefonu açıyor, Merkel “Sesini duymak ne güzel Kaptan Avro. Bu güvenli bir hat mı? NSA’nın dinlemesini istemem” yanıtını veriyor. Avro: “Tümüyle güvenli. Tam mahremiyet.” Merkel: “İçim rahatladı. Britanya’yı AB’de kalmaya ikna İlk bölümde Merkel’in dinlenme kaygısı ve Cameron’un Avrupa federalizmiyle derdi yer aldı AB’nin 1990’larda birlik fikrini yaymak için kullandığı çizgi karakter web sitesiyle geri döndü Merkel blöfü öğrenir mi? edebildin mi?” Avro: “Britanyalı siyasiler AB’ye şantaj oyunu oynuyor.” Merkel: “Biz Almanya’da böyle oyunlar bilmeyiz.” Avro: “İşte muhteşem Alman verimliliği! Ama onlar gibi poker oynamayı ve blöf yapmayı öğrenmelisin.” Merkel: “Poker mi? Blöf mü? Hiç denemedim.” Avro: “Merak etme, çok kolay. Bir şey yapacakmış gibi yapman sonra da sözünü tutmaman yeterli.” Merkel: “Yani şımarık çocuklar gibi davranacağım, her şeyi riske edeceğim ve ulusal ya da kollektif çıkarlar yerine siyasi kazancıma odaklanacağım?” Avro: “Aynen öyle!” Bu arada haberleri olmasa da uzaklarda biri onları dinlemektedir. Obama: “Çocuk gibi davranmak ve siyasi kazançlarından başka bir şeye odaklanmamak, ha. San Obama: Tıpkı bizim Kongre! ki ABD Kongresi’nden söz ediyorlar.” Kaptan Avro, AB müktesebatına uymamak için “AB’den çıkarım” resti ile Merkel’in başını ağrıtan Britanya Başbakanı David Cameron’u da “F” ile başlayan sözü söylemesi için 3 gün telefon kuşatmasına alıyor. Saat sabahın dördü, ama Kaptan Avro asla pes etmez! Avro: “Sayın Cameron yapabileceğinizi biliyorum, hadi, bir daha deneyelim.” Cameron: “Çok denedim olmuyor. Bir Tory için çok fazla!..” Avro: “Haydi, neydi o 7 harfli kelime?” Cameron: “Fe... Federal! Başardım ve bu kez o kadar acıtmadı. Her seferinde daha az acı verici oluyor.” Kaptan Avro’dan federalizm dersi alan Cameron, “Anlıyorum ki, federalizm Britanya’da işliyorsa Avrupa’da da işler. Tüm parçaların toplamından büyüktür. Tıpkı bizim İskoçya’yı tutmak istememiz gibi” deyiveriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle