06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 KASIM 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ [email protected] 11 İspanyol BBVA bankası, Doğuş Grubu’na bağlı Garanti Bankası’nın yüzde 40’ına sahip oldu İspanyollar Garanti’yi aldı uİspanya’nın en büyük bankalarından BBVA, Kasım 2010’dan bu yana Doğuş Grubu ile birlikte eşit hissedar olduğu Garanti Bankası’nın yüzde 14.89’una karşılık gelen toplam 625 milyon 380 bin nominal değerde hissesini 5 milyar 497 milyon TL’ye (2.5 milyar dolar) satın aldı. Ekonomi Servisi Halen Garanti Bankası’nda yüzde 25.01 payı bulunan Banco Bilbao Vizcaya Argentaria (BBVA), Doğuş Grubu’na ait 24.23 oranındaki paydan yüzde 14.89’luk kısmını alarak bankada hâkim ortak haline geldi. Hisse bedelinin 8.79 TL olarak tespit edildiği işlem sonucunda BBVA’nın hisse oranı yüzde 39.9’a çıkarken Garanti Bankası’nın payı yüzde 10 oldu. Halka açık kısım düşüldükten sonra bankadaki çoğunluk İspanyol gruba geçti. Doğuş Holding patronu Ferit Şahenk, bankanın yönetim kurulu başkanı olarak kaldı. Garanti Bankası’ndan Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan özel durum açıklamasında şunlara yer verildi: 4 Doğuş Grubu, Türkiye Garanti Bankası AŞ’nin çıkarılmış sermayesinin yüzde 14.89’una tekabül eden toplam 625 milyon 380 bin nominal TL değerde Garanti Bankası hissesini BBVA’ya satmak üzere 19 Kasım 2014’te bir hisse devir sözleşmesi imzalamış bulunmaktadır. 4 Satışa konu hisselerin toplam bedeli 5 milyar 497 milyon 90 bin 200 Türk Lirası, beher hisse bedeli ise 8.79 Türk Lirası olarak tespit edildi. Ayrıca, 2014 yılı faaliyet kârından dağıtılacak temettünün satışa konu beher hisse başına 0.11 Türk Lirası’na kadar olan kısmı Doğuş Grubu’na ait olacak. 4 Söz konusu hisse devrini takiben Doğuş Grubu’nun Garanti Bankası’ndaki payı yüzde 10 olacak. BBVA’nın Doğuş’tan satın almak üzere mutabakata vardığı hisselerin devri, Bankacılık DüErgun Özen Ferit Şahenk zenleme ve Denetleme Kurulu, Sermaye Piyasası Kurulu, Rekabet Kurulu da dahil olmak üzere yurt içi ve yurtdışındaki ilgili resmi merci onaylarının alınmasını takiben gerçekleştirilecek. Doğuş grubu ve BBVA arasında Garanti Bankasının sevk ve idaresi hususunda daha önce 1 Kasım 2010’da imzalanan hissedarlar sözleşmesi de dünden itibaren değiştirildi. Değiştirilen hissedarlar sözleşmesi alınması gereken yasal izinlerin te min edilmesini takiben gerçekleştirilecek hisse devri ile eşzamanlı olarak yürürlüğe girecek. 4 Değiştirilen Hissedarlar Anlaşması’na göre, Garanti Bankası Yönetim Kurulu 10 kişiden oluşacak ve 7 üye BBVA tarafından genel kurula aday gösterilecek. BBVA tarafından belirlenen bu adaylardan ikisi denetim komitesinde yer alacak ve her iki aday ilgili mevzuat gereği bağımsız üye sıfatına sahip olacak. 4 2 üye de Doğuş Grubu tara fından genel kurula aday gösterilecek ve son bağımsız üyelik için aday ortak kararla belirlenerek genel kurula aday olacak. 4 Doğuş grubu tarafından bankanın yüzde 1 hissesini temsil eden pay üzerinde BBVA’ya daha önce tanınmış olan alım opsiyonu ise ortadan kaldırıldı. Konuya yakın bir kaynağın Reuters’a yaptığı açıklamada, “Garanti Bankası’nda Ergun Özen genel müdür olarak görevlerine devam edecek” dedi. Garanti Bankası, 2014’ün ilk 9 ayında, 214.9 milyar TL aktif büyüklüğüyle 2.4 milyar TL net kâra ulaştı. Bankanın konsolide olmayan finansal tablolarına göre, nakdi ve gayri nakdi krediler aracılığıyla ekonomiye 165 milyar 787 milyon 785 bin TL destek sağladı. Bankanın özkaynak kârlılığı yüzde 14.0; aktif kârlılığı ise yüzde 1.6 seviyesinde gerçekleşti. Amerika’nın Keşfinden Kafa Kesmeye... Oğul Bilal’in vakfının tanıttığı bir kitapla ilişkisi kurulmuş olsa da, 17 Aralık operasyon kasetlerinin tapelerinde eklemeçıkarma olmadığına ilişkin yeni bilimsel rapor karşısında, kirlenen imajların aklanıp paklanmasında ne kadar işe yarayacağını zaman gösterecek. Vakıf kurucularından Prof. Fuat Sezgin’in kitabının tanıtımı, satışına katkısı olacağı ise kuşku götürmez. Batı dünyasında bizden baskın kara mizah konusu yapılan Amerika’nın keşfinde Müslümanların Kolomb’dan öncelik aldığı tezinin, bilimsel değeri olup olmadığını tartmak bizi aşar. Laf aramızda, günümüz yaşamının dayatan ülkemiz ve dünyanın yaşamsal gündem konularının ağırlığında ilgi alanımızın dışında da kalmalı... Amerika’nın Kolomb’un keşfine dayanan dünya resmi tarihini değiştirebilecek kimi gerçekler varsa, Müslüman kökenli kimi çabaların olduğu bilimsel verilerle kanıtlanabilirse çıkarılabilecek olumlu sonuç insanlık, inanç adına olumludur... Amerika’nın bilinen resmi keşfinden önce bilimi, kültürü olumlu kullanmada öne çıkmış aydınların İslam dinine inananlar içinden de çıktığının kanıtıdır. İslam dünyası, kültürünün egemen olduğu topraklarda yaşayanlar İslam dünyasında bugün yaşanan geriye doğru gidiş, toplumsal çöküşte, İslami inancın, kutsal kitabın olumsuz etkisinin söz konusu olmadığını hep savunup durmadık mı? Siyasal İslamcı kimi akımlar, şeriat yorumlarıyla, insan haklarına aykırı dayatılan diktatörlükler, ilkel inanç, yorum kalıplarının insanlara verdikleri acılar, ödettikleri bedellerin İslam dini ile uzaktan yakından ilişkisinin olmadığını bilmiyor muyuz? Batı dünyası RönesansReform, Aydınlanma çağı ile uyanıp gelişmeden önce, bilimin, kültürün, uygarlığın İslam topraklarında gelişmesi, insanlığa öncülük yapmış olması ile övünmedik mi? Zaten AmerikaAvrupa dünyasının gelişme sürecinde keşfedilmeden önce de Amerika’da yerli uygarlığın var olduğu bilimsel kanıtı değil mi? Elbette akıl ve mantık, tarihe yazılmış olumluolumsuz yaşanmışlıkların yerli yerine oturtulmasını önemseyerek, bugüne gelişe yansıyan ekonomiksosyalsiyasalkültürel sonuçlara bakarak dersler çıkarılmasını öngörür. Dünyanın her yerinde çok çarpıcı sonuçları ile görüldüğü üzere, Amerika’nın Kolomb’un keşfiyle yazılan tarihinin, kültürünün izleri, bugünün Amerikalıların yaşamında, kültürel varlıklarında çok baskındır... HHH İslam dünyası, Ortadoğu, bataklık, kan gölü, ırklar, ağırlıklı İslamcı şeriat yorumlarında, mezhepler, aşiretler üzerinden iç savaşlar kaosuna çekilmişse, bizi de çok boyutlu içine çekebilecek tehditler söz konusu ise, zaten bize yansımış sorunları sırtımızda kocaman bir kambur oluşturmuşsa... Yaşamsal gündemimizde Amerika’nın keşfine ancak gülümseyebiliriz. IŞİD’in aynı günlerde dehşet reklamı yapma adına yayımladığı kafa kesme infaz görüntüleri ile ürpeririz... Türkiye Cumhuriyeti’nin İktidarlarını temsil eden güçlerin, Cumhurbaşkanı, Başbakan’ın yaşamsal gündemi ve sorumluluklarında, ölümden, bataklıktan kaçmış milyonlarca göçmen de içinde olarak, bizim olmazsa olmaz yaşamsal sorunlarımız öncelik almalıdır. Bizim canımızı yakan, yaşamımızı biçimleyen öylesine ağır sorunlarımız varken, İktidarlarının, liderlik kadrolarının, Amerika’nın keşfi, Dersim üzerinden siyaset yapmaları, ucuz siyasetin ötesinde, halkı aldatmaya, düşler dünyasında güdülemeye yönelik gündem saptırmacadır... Diyeceksiniz ki... İktidarları medya çağında, silahtan etkin medya gücünü kullanmada, gündem saptırmada öylesine başarılı oldu ki... Cumhuriyet, demokrasi tarihimizin en uzun soluklu çoğunluk iktidarı olarak ayakta kalmayı bildi... Doğruya doğru da insan eksenli, insan hakları, insani gelişmişlik, hukuk devleti düzeni, demokrasinin olmazsa olmaz ilkeleri, laiklik, Türkiye Cumhuriyeti rejiminin ayakta kalabilirliği... Sınırlarımızın içinde barış içinde, birlikte yaşayabilme ilkeleri, düşmanlıklar, cepheleşmeden, çatışmalardan arınmış, sevgi, hoşgörünün egemen olduğu, gelecek düşlerinin kurulabildiği bir çağdaş yaşam, uygarlık düzeyini yakalayabilme, çocuklarımız için umutlu, güvenli olabilmede... Nerelerden, nerelere düştük? Siz, birkaç dakika sonra bıçakla başları kesilecek IŞİD esirlerinin yüzlerine, gözlerine yansımış korku görüntülerine bakabildiniz mi? Unutmamak için bakmaya çalışanlardan olarak, bıçak çekilmesi sonrasına hiç bakamadığımı itiraf ediyorum... Halkımızın önemli bir çoğunluğu içlerinin kaldırmadığını söyleyerek çoktandır haberleri izlemiyor. Anlaşılamaz değil, ancak en uzun soluklu sandıktan en güçlü çıkmış, İktidarda büyümekle övünen İktidarlarının, 1’inci, 2’inci sırada güçlü liderlerinin, ülkemizi artık çok sıcak tehdit eden radikal İslami terör, IŞİD’e yönelik ülkemizi koruma siyasetlerinin çerçevelerini biliyor muyuz? Alevi oylarını CHP’den koparma umuduyla Başbakan’ın “Dersim, Dersim” diye sayıklama, “Küba’da cami” diye tutturma hakları, son birkaç günün çatışmalarında IŞİD militanı olarak ölmüş vatandaşlarımızı ya da kardeşlerimizin kardeşleri olarak gördüğümüz Kobani’den cenazeleri gelenleri görmezlikten gelme, gündem dışında tutma lüksleri olabilir mi? Karı 2.4 milyar TL Kriz öncesine dönmek hayal Ekonomi Servisi IMF ve Dünya Bankası’nın ortak çalışmasıyla yaptığı araştırmada, dünya ticaretindeki büyümenin 2008 mali krizi öncesindeki oranlara ulaşmasının mümkün olmadığını belirterek, Çin’de üretimin iç piyasaya yönelmesinin ticaretteki yavaşlamada büyük etkisi olduğunu vurguladı. Raporda, ortada yapısal bir sorun olduğunun altı çizildi. İngiliz Financial Times’ta yer verilen araştırmada son iki yıldır uluslararası ticaretin küresel ekonomik büyümeden daha yavaş ilerlediği belirtilirken, bunun da bazı ekonomistlerin ‘hiper küreselleşme’ olarak adlandırdığı dünya ticaretinin küresel ekonomik büyümenin iki katına ulaştığı dönemin artık sona erdiğini gösterdiği vurgulandı. Birçok ekonomist Avrupa’daki ekonomik sorunların küresel ticareti de yavaşlattığını düşünüyordu. Ancak IMF ve Dünya Bankası ekonomistlerine göre sorun yapısal kaynaklı. Bu nedenle küresel ticaretin geçmişte olduğu gibi daha kapsamlı bir büyümeye katkı sağlayamayacağını belirtiyor. S&P’den ilk uyarı geldi Borç 130 milyar doları aştı Kısa vadeli dış borç stoku, eylül ayında geçen yıl sonuna göre yüzde 1.1 artışla 130.7 milyar dolara yükseldi. Merkez Bankası’nın (TCMB) 2014 yılının eylül ayına ilişkin verilerine göre, bu dönemde, bankalardan kaynaklanan kısa vadeli dış borç stoku yüzde 3.2 artarak 94 milyar dolar ve diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 3 azalarak 36.3 milyar oldu. Bankaların yurtdışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2013 sonuna göre yüzde 8 artışla 46.5 milyar dolar, yurtdışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 9.4 artışla 12.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Banka mevduatı, 2013 yıl sonuna göre yüzde 13.4 azalışla 22 milyar dolar ve yurtdışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları 2013 yıl sonuna göre yüzde 16.5 oranında artarak 12.9 milyar dolara çıktı. ‘Diğer sektörler’ altında yer alan ithalat borçları, 2013 sonuna göre yüzde 2.6 azalışla 27.1 milyar dolar oldu. Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2013 sonuna göre yüzde 7.5 artarak 18.9 milyar dolar ve özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 0.4 artarak 111,4 milyar dolar olarak gerçekleşti. u Kuruluşun raporunda, Türkiye’nin yüksek cari açık ve büyük bölümü kısa vadeli olan dış borcu nedeniyle sermaye akımlarındaki oynaklıklara karşı kırılgan olduğu ifade edildi. Bu, yarın Türkiye’nin kredi notuyla ilgili değerlendirmesini yayımlayacak olan S&P’den gelen ilk uyarı oldu. Ekonomi Servisi Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), Türkiye’deki bankaların aktif kalitesi ve sermaye oranlarının diğer gelişmekte olan ülkelerdekilere kıyasla iyi durumda olduğunu ancak 12 ay içinde vadesi dolacak borçların ağırlığı nedeniyle bankaların uluslararası piyasalardaki oynaklıklar karşısında kırılgan olduğunu belirtti. S&P, gelişmekte olan yedi ülkenin bankacılık sektörleri hakkında yayımladığı raporda, bankaların geri dönmeyen kredi oranlarının aktif satışları ve yeniden yapılandırılan krediler dahil edildiğinde yüzde 5’e yakın olduğuna dikkat çekti. Raporda, “Son yıllardaki hızlı kredi büyümesi nedeniyle geri dönmeyen kredilerin bu düzeyde devam etmesi halinde bankaların aktif kalitesi dış veya iç şoklara karşı kırılgan kalabilir” denildi. Bankaların küresel çapta yüksek likiditenin desteğiyle bu yılın üçüncü çeyreğine kadar olan dış borçlarını yeniden finanse edebildiğini belirten S&P, buna karşılık gelecek 12 ayda vadesi dolan borçların yüksek olduğunu ve Türkiye’deki bankaların dış borç ve sermaye piyasalarındaki olası geri çekilmelere karşı kırılgan kalmaya devam ettiğini belirtti. Türkiye bankacılık sisteminde yıl sonu büyümesinin yüzde 15’e yakın olacağı belirtilen raporda, “Bankaların bu eğilimi 2015 ve daha sonra sürdürüp sürdürmeyeceğini görmemiz gerekiyor” denildi. Raporda yüksek cari açık ve büyük bölümü kısa vadeli olan dış borç nedeniyle Türkiye’nin sermaye akımlarındaki oynaklıklara karşı kırılgan olduğu vurgulandı. Irak vanaları açıyor Ekonomi Servisi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, merkezi Irak hükümetinin marttan bu yana gerçekleştiremediği petrol sevkıyatının bugünlerde başlayacağını söyledi. Yıldız, Irak petrolünün ihracı konusunda merkezi yönetim ile Erbil’deki bölgesel yönetiminin vardığı geçici anlaşmanın Türkiye’yi nasıl etkileyeceği konusunda, “Satılan Irak’ın petrolü ve kuzeygüney demeden başından beri savunduğumuz v e Taner Yıldız KISA... KISA... 4 Türkiye, AB ve EFTA ülkeleriyle karşılaştırıldığında, yılın ocakekim döneminde yüzde 16.4 daralmayla Avrupa otomobil satışları sıralamasında 7. oldu. Avrupa Otomobil Üreticileri Birliği’nin verilerine göre, AB ve EFTA ülkeleri otomobil pazarı ocakekim döneminde 2013’ün aynı dönemine göre yüzde 5.9 artarak 11 milyon 20 bin 107 adete ulaştı. Satışlarını en çok artıran ilk üç pazar; yüzde 34.7 ile Portekiz, yüzde 30.4 ile İzlanda ve yüzde 29.6 İrlanda oldu. 4 Mali krizle mücadele eden Yunanistan’da AB, IMF ve ECB temsilcilerinden oluşan Troyka heyeti ile Yunan hükümeti arasında çıkan anlaşmazlık giderilemedi. AB Komisyonu’nun, Troyka ile uzlaşması konusunda Atina hükümetine tanıdığı süre dün sona erdi. 4 ABD Merkez Bankası’nın faiz toplantısı tutanakları ve bugünkü Merkez Bankası faiz kararı öncesi görülen kâr realizasyonu ile dolar/TL 2.2390’a çıktı. 4 Trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı eylül sonu itibarıyla 18 milyon 616 bin 82’ye çıktı. Bunun yüzde 52.1’ini otomobil, yüzde 16.3’ünü kamyonet, yüzde 15.2’sini motosiklet, yüzde 8,6’sını traktör, yüzde 7.6’sını da kamyon, minibüs, otobüs, özel amaçlı taşıtlar oluşturdu. 4 Bu yılın 10 ayında köprü ve otoyollardan geçen 332 milyon 411 bin 988 araçtan yaklaşık 713.5 milyon lira gelir elde edildi. Irak’ın normalleşmesine katkı koyacak bir gelirden bahsediyoruz. Mutlaka bu sistemin kurulması ve korunması gerekiyordu. Türkiye bu manada üzerine düşeni yaptı. Bundan sonra merkezi Irak hükümetinin günlük 150 bin varilden başlamak kaydıyla sevkıyatlarına şahit olacağız. Bu bölge için de, Irak için de sevindirici bir durumdur. Başından beri söylediğimiz konunun, prensiplerin kabul gördüğünü bir kez daha görüyoruz. Olan petrolün, satılan petrolün gelirleri paylaşılır. Satılmayan petrolün gelirleri paylaşılmaz. Bunu başında da söylemiştik. O yüzden merkezi Irak hükümetinin marttan bu yana yapılmayan sevkıyatı başlamış olacak.” Sevkiyatın tam olarak ne zaman başlayacağına ilişkin soruya da Bakan Yıldız, “İçinde bulunduğumuz günlerde artık başlar” yanıtını verdi. Petrol fiyatı dünya kulisini hareketlendirdi Ekonomi Servisi Petrol fiyatlarındaki tarihi düşüşün ardından gözler OPEC’te sözü en çok geçen Suudi Arabistan’a çevrildi. Öte yandan Rusya Enerji Bakanı Aleksander Novakkonu petrol fiyatları ile ilgili Venezüella ile görüşmeye başladığını duyurdu. OPEC üyeleri tarafından, petrol fiyatının düşmesinin engellenmesi için petrol arzının azaltılması yönünde lider konumdaki Suudi Arabistan’a baskılara direneceğini tahmin ettiğini AFP’ye açıklayan Sidney CMC Markets, Pazar Strateji Şefi, Michael McCarthy, “Şu ana kadarki tavrına göre Suudiler var olan pozisyonlarını değiştirmeyecekler gibi görünüyor” dedi. Novak ise, Venezülla ile petrol fiyatlarının düşüşünü engellemek istediklerini ancak detayların önümüzdeki hafta yapılacak görüşmelerde belirleneceğini dile getirdi. Ultra zenginler 30 trilyon servete ulaştı Ekonomi Servisi WealthX ve UBS’in Dünya Servet Raporu’na göre, dünyada 30 milyon dolardan fazla varlığa sahip olan zenginlerin sayısı bu yıl rekor düzeye ulaştı. Ultra zenginlerin sayısı 211 bin 275’e yükselirken sadece haziran ayında 12 bin 40 kişi listeye dahil oldu. Toplamda zenginlerin sayısı yüzde 6 arttı. Zenginlerin 183 bin 810’u erkek, 27 bin 465’i ise kadın. Ultra zenginlerin toplam serveti ise yüzde 7 artışla 30 trilyon dolara ulaştı. Bu rakam 17 trilyon dolarlık ABD ekonomisinin büyüklüğünü neredeyse ikiye katlıyor. Ultra zenginler yetişkin nüfusun yüzde 0.004’ünü oluşturmasına karşın, dünya servetinin yüzde 13’ünü kontrol ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle