05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 KASIM 2014 CUMA 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ... Arada bir Öcalan’a gidip direktif alarak siyaset yapan partiyi temsil eden üç kişilik heyet açıkladı. Görüşmelerin tekrar başlamasının nasıl sağlandığını gazetelere düşen ayrıntılı haberler açıkladı. Yine MİT Müsteşarı Hakan Fidan sahnede. Hükümet HDP’nin kendi başına bu konuda karar veremeyeceğini bildiği için Fidan’ı tekrar Öcalan’a görüşmeye gönderiyor. Yazıldığına göre Fidan, cani Öcalan’a kimi koşullar içeren hükümet görüşünü götürüyor: “PKK’nin kent içi asayişi, genel güvenliği bozan eylemlerden hemen vazgeçmesi, mutlak eylemsizliğin mutlaka sağlanması, PKK’nin vakit geçirmeksizin sınır dışına çıkışlara başlaması” başlıklarında habere göre Fidan, Öcalan’ı “ikna” etti ve .... HDP ile hükümet arasındaki çözüm süreci toplantılarına; Öcalan’ın kabul ettiği yukarıdaki koşulların PKK tarafından uygulanması şartıyla devam edeceği kararlaştırıldı. HHH Öcalan’la bu ve buna benzer, önemli olan PKK’nin silahları bırarak yurtdışına çıkması koşulu kaç defa görüşüldü ve terör şefi bu koşulları kaç defa kabul ettiğini açıkladı ama... PKK ne kent ve ne de yurt düzeyindeki eylemlerinden vazgeçti. Aksine kimi koşulları hükümete kabul ettirmek için, Başbakan AD’nin de söylediği gibi, “eylemleri hükümetin tepesinde bir silah gibi” kullandı. Eylemlere devam etti, ediyor. Üstelik Öcalan’ın HDP heyetine ve Kandil’e bu koşulları bildirip bildirmediği bilinmiyor, yalnız “tansiyonu düşürün” diye görüşmeleri başlatan bir mesaj göndermekle yetiniyor. Üstüne üstlük hükümetle İmralı arasında söylenen koşulları içeren pazarlık mı desek yoksa görüşme mi, artık karıştırdığımız bu süreçte... Görüşmeleri hükümetİmralı arasında yine MİT Müsteşarı yürütüyor. Süreç toplantısına katılıyor, alınan kararda verdiği bilgiler, bu bilgilere dayalı herhalde yorumları etkili oluyor. HHH Bu sonuç neyi kanıtlıyor: Çözüm sürecinin tekrar başlamasını sağlayan irade ne hükümette ne de İmralı’nın iradesini temsilen parlamentoda bulunan HDP’nin elinde. Hükümetce de barış getireceğine bel bağlanan çözüm süreci görüşmelerinde ipler, AKP hükümetlerinin, tabii eski başbakan RTE ile bugün onun devamı siyaset izleyen AD’nin elinde değil. Öcalan, İmralı’dan kesin görüşmeleri deyince görüşmeler kesiliyor, PKK eylemleri başlıyor. Başlayın deyince başlıyor... Hükümetin de koşullar dayatmış da zafer kazanmış gibi sevindiği süreç yeniden başlıyor. HHH Üstüne üstlük Öcalan’ın süreci devam ettirmeyi öngörmesindeki neden: Vazgeçmiş göründükleri bağımsız Kürdistan’ı ya da buna ön hazırlık olarak, Barzani misali veya daha da ötesinde özel ve özgür bir yönetimi TC topraklarında kurulmasına varıncaya dek sahte iyi niyet ve barışçıl gösterilerle devam ettirmek elbette. HHH Türkiye konulu senaryolarda dışarıdan, okyanus ötesinde yazılan bir oyunun hemen her aşamada yeni bir sahnesi izleniyor. AKP hükümetleri de, kendilerinin kurguladığı izlenimini vererek bal gibi dış kaynaklı bu oyunu sahneye koyuyorlar. Oyunun son perdesi nasıl olacak ve bölünme sahnesiyle mi, nasıl sonuçlanacak, henüz senaryonun bu bölümünü bilmiyoruz. HHH AD, İmralı’daki caninin HDP’ye tansiyonu düşürün emriyle bir zafer kazanmış havasında konuşurken, birden konuyla ilgili can sıkıcı tartışmaların yönünü başka yöne çevirmek istedi. Birden yine RTE’nin ağzında yıllardır sakız olan Dersim’i gündeme getirdi. Genel başkan Dersim mağdurudur, diye bu konuda, istismarına gerekli yanıtları veremeyen CHP’nin yerine MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Dersim’le ilgili gerçekleri yansıtan şu açıklamaları yaptı: HDP’nin ve AKP’nin isitismar konusu yaptıkları Dersim katliamı yoktur, devletin bastırmak zorunda kaldığı Dersim isyanı vardır. Tunceli idaresi hakkındaki yasaya aşiret reislerinin başkaldırmasıdır. Dersim’deki eşkıyanın aklanması demek, PKK’nin meşruiyet kazanması demektir. Dersim isyanını demokratik hak arayışı ve isyanın elebaşısı Seyit Rıza ve onun gibileri masum olarak göstermek, PKK ve onun elebaşılarını da masum olarak göstermekle aynıdır. HHH RTE ve AD bindikleri devlet kayığını akıntıya kaptırdılar, ya farkında değiller ya da bilerek akıntıya karşı kürek çekmiyor ya da güçleri yok, çekemiyorlar. HABERLER Bir tartışmalı proje daha HAZAL OCAK Erdoğan’ın yapılmasını istediği Çamlıca’daki camiye 3 kilometrelik tünel yapılması planlanıyor ‘Yanlış üstüne yanlış yapıyorlar’ Teklife ret oyu veren CHP’li Meclis üyelerinden Yunus Can, tünele yüksek maliyeti ve trafiği daha da sıkıştıracağı için karşı çıktıklarını söyledi. Can, “Teklifte tünel Libadiye kavşağından başlıyor. Çamlıca’da yapımı süren caminin hemen karşısından çıkıyor. Tünel çıkışında hemen araçların duracağı ya da manevra yapacağı park yeri arayacağı bir çıkış yapılırsa trafik kaçınılmazdır. Böyle bir tünel her şeyden önce hem maliyeti hem de tünel içinde oluşabilecek sıkışmalar nedeniyle tehlikeli bir durum yaratacak. Bir ‘korku tüneline’ dönüşecek. Ciddi egzoz zehirlenmeleri bile yaşanabilir” dedi. Tünelin gereksiz devasa bir yatırım olduğunu vurgulayan Can, kamu yararı da taşımadığını sadece Çamlıca Camii’ne hizmet edeceğini belirtti. Can “Orada yeşil alana cami inşaa edilmesi birinci yanlıştı. O yanlışı başka bir yanlış ile devam ettirme gayreti içindeler” diye tepki gösterdi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “İstanbul’un her yerinden görülecek” talimatıyla Çamlıca Tepesi’ne yaptırılan caminin inşaatı tüm hızıyla sürerken; şimdi de gündeme “camiye rahat ulaşım sağlanması için özel tünel” projesi alındı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bugün yapılacak meclis toplantısında gündeme gelmesi beklenen teklife göre “3 kilometrelik tünelin” güzergâhı, Libadiye kavşağı ile Çamlıca Tepesi’nde inşaatı süren cami arasında olacak. “Bir korku tüneline” dönüşecek uyarısında bulunan CHP’liler “sadece camiye ulaşmak için yapılan projeye” tepki gösterdi. Son dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla yapılan ve kamuoyunda büyük tartışma yaratan projelere bir yenisi daha ekleniyor. Ankara’da yapılan Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Çengelköy’deki Vahdettin Köşkü’nün Devlet Konukevi olarak restore edilmesinin ardından tartışılan bir proje de Çamlıca’ya yapılan cami inşaatıydı. Çevrevilerin ve şehir plancılarının itirazına karşın inşaatı büyük bir hızla süren cami Çamlıca’da yükselmeye başlarken; İBB camiye özel tünel için kolları sıvadı. Projeye göre tünel Erdoğan’ın İstanbul’da Kısıklı’daki ikametgâhına yakınlığıyla dikkat çeken Libadiye’den Çamlıca Tepesi’ne uzanacak. Çamlıca’daki caminin yakınına kadar uzanacak tünelin uzunluğunun 3 kilometre olması planlanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin dünkü meclis toplantısının ardından gerçekleştirilen Ulaşım ve Trafik Komisyonu toplantısında İBB Planlama Müdürlüğü’nün LibadiyeÇamlıca tünel kazım teklifi tartışıldı. İmar ve Bayındırlık Komisyonu ile Ulaşım ve Trafik Komisyonu’nun ortak raporuna CHP’li üyeler ret oyu verirken AKP’li üyelerin “evet” oyu ile teklif meclise gönderildi. Teklifin bugün İBB Meclisi’nde oylanması bekleniyor. Kutuplaşma sürer FIRAT KOZOK ANKARA Birleşmiş Milletler’in uzun yıllar sonra hazırladığı “Türkiye” raporunda, AKP hükümetine sert eleştiriler yöneltildi. Raporda iktidarın, istikrarı siyasi kutuplaşma ve keskinlik pahasına gerçekleştirdiği belirtilirken, kutuplaşmaların sürebileceği uyarısında bulunuldu. Hükümetin, HSYK ve Yargıtay’ın da bulunduğu yargı üzerindeki kontrolünü artırmak için adımlar attığına işaret edilen raporda, cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet konularında Türkiye’nin kötü karnesi anımsatılıyor. BM’nin uzun yıllar sonra hazırladığı Türkiye raporunun taslağına Cumhuriyet ulaştı. BM’nin kendi bünyesindeki kurumları için “iç çalışma” niteliğinde hazırladığı “Ortak Ülke Değerlendirmesi” başlıklı rapor, bu yıl Türkiye’nin kalkınma planına paralel olarak bu yıl hazırlandı. Raporda, hükümetin istikrarı “büyük ölçüde mevcut ideolojik ve toplumsal fay hatları boyunca yükselen siyasi kutuplaşma ve keskinlik pahasına gerçekleştirdiği” belirtilirken muhalefetin AKP’yi güçler ayrılığı ilkesine karşı gelme, basın özgürlüğünü engelleme, yolsuzluk, siyasi İslam ve başta Suriye krizi olmak üzere uluslararası ilişkilerdeki başarısızlık ve güvenliğin tehlikeye atılması konularında suçladığı belirtiliyor. Raporda, “Hassas siyasi kutuplaşma sürecek gibi görülüyor” deniliyor. Hükümetin son çıkışları dikkate alındığında ortaya çıkan güce yoğunlaşma tablosunun bu kutuplaşmayı daha da artırabileceğine dikkat çekilen raporda, ülkenin demokrasi ve demokratik hesap verebilirlik konularında önemli bir sürece girdiğine işaret edilirken gündemdeki MİT’in yetkilerini artıran düzenlemelerin buna örnek olduğu anlatılıyor. AKP iktidarının son dönemde yargı üzerindeki kontrolünü artırmaya dönük bazı adımlar attığı anımsatılan raporda, 1725 Aralık sürecine de değiniliyor. Sürecin ardından emniyet içerisinde çok sayıda polisin tutuklandığına değinilen raporda, diğer taraftan da yolsuzluk operasyonlarında adı geçen bakanlar için kurulan Meclis komisyonunun çalışmalarının bir dönem ertelendiği anımsatılıyor. Raporda, bu durumun BM’nin de aralarında bulunduğu uluslararası aktörlerin Türkiye hakkında olumsuz bir tavır takınmasına yol açabileceği ifade ediliyor. Gezi Direnişi’nin de değerlendirildiği raporda polis şiddetine dikkat çekildi. Raporda cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddet konularında da çarpıcı saptamalar yapılıyor. Türkiye’de cinsiyetten kaynaklı şiddetin ulusal ve uluslararası kadın organizasyonları ile devletin en önemli kaygısı olduğuna değinilen raporda, “Neredeyse her gün eski eşleri tarafından öldürülen kadınlara ilişkin haberler yayınlanırken daha fazlası ise duyulmuyor” deniliyor. Kız çocuklarının, cinsiyet eşitsizliğini henüz çocukluk ve özellikle ergenlik süreçlerinde hissetmeye başladıklarına işaret edilen raporda, erkeklere nazaran ev işleriyle ilgilenen kız çocuklarının internet kullanımı, seyahat ve sosyal etkinliklerde daha kısıtlamalarla yüzleştiklerine dikkat çekiliyor. Uzun yıllardan sonra Türkiye raporu hazırlayan BM, sert eleştirilerde bulundu: YENİDEN YARGILAMA BAŞLADI KCK gibi Fotoğraf: AA ‘Şike de bekletilsin’ İstanbul Haber Servisi Futbolda şike iddialarına ilişkin aralarında Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticisi Şekip Mosturoğlu, eski Beşiktaş Spor Kulübü Asbaşkanı Serdal Adalı ile eski Giresunspor Başkanı Olgun Peker’in de aralarında bulunduğu 31 kişi hakkında yeniden başlayan yargılamada, mahkeme oybirliğiyle Yargıtay’ın kısmen bozma kararına uyulmasına karar verdi. Yargıtay’ın bozma kararının ardından başlayan davanın ilk duruşmasına Olgun Peker ile eski Türkiye Futbol Federasyonu yöneticisi Haldun Şenman ile ilk yargılamada suçtan zarar gördükleri gerekçesi ile katılma talepleri kabul edilen Trabzon Spor Kulübü, Fenerbahçe Spor Kulübü Derneği ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun avukatları katıldı. Diğer 29 sanık ise duruşmaya gelmedi. Yasa değişikliği ile kapatılan İstanbul 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nce 10 yıl 6 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılan Olgun Peker ile 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan Haldun Şenman ve sanık avukatları Yargıtay’ın bozma kararına uyulmasını istedi. Sanıklardan İbrahim Akın’ın avukatı Hakkı Kurtuluş, bozma kararına uyulmasının ardından yapılacak yargılamada delillerin yeniden değerlendirilmesini talep etti. Şekip Mosturoğlu’nun avukatı Naim Karakaya yasada yapılan değişiklikle örgüt suçlarının dinleme gerekçesi olmaktan çıkarıldığını anımsattı.Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu 6 kişi hakkındaki yeniden yargılama davasının “bekletici mesele” yapılması gerektiğini savunan Karakaya, bozma kararının ardından 31 kişi yönünden yeniden ele alınan dava ile 6 kişi hakkındaki yeniden yargılama davasının birleştirilmesini istedi. Sanık Haldun Şenman avukatı Ali Rıza Dizdar, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin KCK davasında anayasaya aykırılık iddiasını ciddi bularak konuyu Anayasa Mahkemesi’ne gönderdiğini anımsattı. Dizdar “Bu davada da mahkemenin aynı şekilde durma kararı vererek Anayasa Mahkemesi’nden bu konuda bir karar verilmesini bekletici mesele yapmasını talep ediyoruz” dedi. Mahkeme heyeti bağlantılı olduğu belirtilen iki dosyanın birleştirmesi yönündeki taleplerin, yargılaması Aziz Yıldırım’ın da sanıkları arasında bulunduğu dosya üzerinden değerlendirilmesine karar verdi. Mahkeme heyeti ayrıca anayasaya aykırılık iddiası ve “bekletici mesele” yapılması yönündeki taleple ilgili olarak da İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nden Anayasa Mahkemesi’ne başvuruya konu olan dava dosyasının istenmesine hükmetti. Duruşma 13 Ocak 2015’e erteledi. ‘Yargıyı kontrol adımları atıldı’ Dinleme operasyonunda CANAN COŞKUN ‘fişlemeler bulundu’ iddiası Edirne ve Tekirdağ İstihbarat Şubesi görevlilerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan “usulsüz dinleme” operasyonuna 4 Eylül 2014’te Mülkiye Müfettişi Turgay Alpman ve polis müfettişi Selim Kutkan’ın hazırladığı rapor dayanak oldu. Raporda Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü çalışmalarında kullanılan ve dokümanların bulunduğu ortak klasör üzerinde tespit edilmiş adreslerde kayıtlı dokümanlarda, imha edilmemiş tape şeklinde bilgilere ve bazı fişlemelere rastlanıldığı aktarıldı. Öte yandan gözaltına alınan 16 polis Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne sevk edildi. Alpman ve Kutkan tarafından Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde yapıldığı ileri sürülen usulsüz dinleme iddialarına ilişkin müfettiş, 4 Eylül 2014’te hazırlanan ek tevdi raporunda teknik takibi yapılan bazı GSM numaralarının gerçek kullanıcılarının gizlenerek, GSM abonesi ve kullanıcı bilgisinin farklılığından faydalanmak sureti ile gerçek hedef kişinin gizlenerek mahkemelerin yanıltıldığı iddia edildi. Raporda, teknik takip gerekçesi yazılırken, kişilerin kim olduklarını açıklayıcı meslek bilgilerine yer ve n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) 22 milyar 764 milyon 255 bin TL’lik 2015 yılı bütçe teklifi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edildi. MSB Bakanı İsmet Yılmaz sunumunda, Eylül’de Galler’de gerçekleştirilen NATO zirvesinde alınan bir kararı açıkladı. Karara göre, gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 2’si kadar savunma harcaması bulunmayan ülkelerin, 10 yıl içerisinde en azından bu oranı yakalamaları gerekiyor. Yılmaz’ın görüşmeler sırasında, “Bizim olduğumuz kadar Güneydoğu’da CHP de MHP de olsaydı belki sorun bu dereceye gelmezdi” sözleri tansiyonu yükseltti. CHP Milletvekili Müslim Sarı, “Siz bu hale getirdiniz” dedi. MHP Milletvekili Mehmet Günal, “Sen MHP’yi bırak, vatandaşlarını koru” dedi. Yılmaz ise, “Hakkari’de mting yapın senin mitingine katılacağım ben” dedi. Bu sözler üzerine CHP ve MHP milletvekilleri “Biz oraya binlerce korumayla gitmiyoruz” diyerek salonu terk etti. NATO’ya silah sözü ‘Kadına şiddet kaygı verici’ Hâkimlerin değişmesi beklendi rilmediği ifade edildi. Bazı müdahale taleplerinin hâkim tarafından reddedilmesinin ardından ret kararı veren hâkimin değişmesi beklenerek başka bir hâkimden gerekçelerde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın veya teknik takip için zorunluluk gerektirecek yeni gerekçeler ortaya koymadan aynı iletişim numaraları ile ilgili teknik takip kararı alındığı kaydedildi. Raporda, 2 Eylül 2014 tarihinde müfettişlik tarafından oluşturulan bir heyet tarafından düzenlenen tutanakta, Tekirdağ Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü çalışmalarında kullanılan ve dokümanların bulunduğu ortak klasör üzerinde tespit edilmiş adreslerde kayıtlı dokümanlarda, imha edilmemiş tape şeklinde bilgilere ve bazı fişlemelere rastlanıldığı aktarıldı. Raporda, “Usulsüz iletişime müdahale işlemlerinde bulundukları değerlendirilen, bazı tapeleri 10 günlük yasal süre içinde imha etmediği ve bazı kişilerle ilgili fişlemeler yapıldığı anlaşılan görevliler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca gereğinin takdir ve ifa edilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır” denildi. Söz konusu müfettişler daha önce İstanbul Terörle Mücadele Şube ve İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne yapılan operasyonlara gerekçe gösterilen raporlar hazırlamıştı. TSK’ye Afrika tezkeresi n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TSK, AB’nin Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mali’de icra ettiği harekat ve misyonlar kapsamında yurt dışına gönderilmesi için 1 yıl süreyle izin verilmesini öngören Başbakanlık Tezkeresi TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Tezkerede, Avrupa’nın güvenliğini ilgilendiren konularda gerek NATO gerek AB’yi kapsayan bütüncül bir siyaset izlediği kaydedildi. Hastane yatak kapattı! n İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki hemşire krizi yatak kapatttırdı. Çalışma koşullarına isyan edenlerin başka bir kuruma geçmesi ya da izne ayrılması nedeniyle oluşan boşluğu kendilerinin doldurmasının istendiğini belirten hemşireler, eylem başlatmıştı. Rektör Mehmet Füzün de, hemşire sayısının azlığı nedeniyle toplam 59 yatağı kapatmak zorunda kaldıklarını bildirdi. İstanbul Haber Servisi Eminönü Sarayburnu’nda Amerikan askerlerinin başına çuval geçirme eyleminin ardından gözaltına alınan 12 TGB’li serbest bırakıldı. 71 bordo numaralı USS ROSS adlı ABD savaş gemisinin 3 askerinin başına çuval geçirme eyleminin ardından TGB üyesi 12 kişi önceki gün gözaltına alınmıştı. 12 kişi dün adliyeye sevk edildi. Şüphelilerin Emniyet’teki ifadelerini inceleyen soruşturma savcısı 12 kişinin ifadelerini almadan dosya üzerinden serbest bırakılmalarına karar verdi. Serbest bırakıldıktan sonra TBG’liler adliye önünde açıklama yaptı. TGB Genel Başkanı Çağdaş Cengiz ABD Ankara Büyükelçiliği tara Çuval eylemcileri serbest fından yapılan “misafirperverlik” açıklamasına tepki göstererek “Bizde ezilmişle yoksullara dayanışma kültürü vardır. Ama zorbaların karşısında dik durmak onları tepelemek vardır. ABD elçiliğine mesajımız budur” diye konuştu. Adliyeye gelerek TGB’lilere destek veren CHP milletvekili Süheyl Batum ise “Bu gençler yapılması gerekenleri yaptılar” dedi. USS Ross adlı ABD savaş gemisi Çanakkale Boğazı’ndan Ege Denizi’ne doğru yol alırken zorunlu olmamasına rağmen Türk bayrağı çekmesi dikkat çekti. Amerikan kaynakları, bayrak açmasını “Jest” ve “Tavır” olarak yorumladı. Ala ve Pentagon kınadı ABD Savunma Bakanlığı Pentagon Sözcüsü Steve Warren, “çirkin ve rahatsız edici” olarak tanımladığı saldırıyı kınadıklarını söylerken bunu düzenleyenlerle ilgili “görünen o ki sokak eşkıyaları” ifadesini kullandı. Sözcü saldırının Türklerin ve Türkiye’nin bilinen misafirperverliğine leke düşürdüğünü ileri sürdü. İçişleri Bakanı Efkan Ala, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada olayla ilgili çok yönlü bir soruşturmanın başlatıldığını, bu tür olayların tekrarlanmaması için gerekli tedbirlerin aldığını söyledi. Ala, “Amerikan askerlerine yönelik çirkin saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Bu aynı zamanda Türk milletinin misafirperverliğine yönelik bir saldırıdır. Türkiye’nin imajını yıpratmaya yönelik marjinal eylemlere bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da müsamaha gösterilmeyecektir” ifadelerini kullandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle