05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 KASIM 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Atın Ölümü Neden Oldu? ‘1000 Odalı Adam’ ve Tedavi... ABD her şeye rağmen dost ve müttefikimiz. Obama da arada eline sopa alıp poz moz verse de Erdoğan’ın dostu. Ama Amerikan basını 1000 odalı KaçAk Saray için “Manyaklık buThis is insane!” diyor!.. Estağfurullah. ABD’de RTÜK yok. Belli ki sarayın yanında temeli atılan 250 odalı eklentiden henüz haberleri yok. Amerika’nın en çok izlenenlerinden HBO TV’nin sunucusu John Oliver’e “manyaklık” dedirten bizim Sayın Bülent Arınç’ın “1 küsur katrilyon TL” diye açıkladığı maliyet falan değil. Amerika zengin. Amerikalı için de paranın ölçüsü yok. Ama “oda sayısının” var: HBO TV sunucusu hayret içinde tekrar edip duruyor: “Bin oda! Bin oda!” diyor. “Yahu, insan 500 odadan sonrasında ne yapacağını düşünür!” Ve aynı anda Tayyip Bey’in 2003’te geçirdiği attan düşme kazasının görüntülerini ekrana getiriyor. Atın bir ayağı ile Tayyip Bey’in hayalarına basmış olacağını ima ederek ekliyor: “Ama sakın bu ‘bin odalı adam’a acımayın. Girsin odalardan birine ve t.şaklarını o odada tedavi ettirsin!” diyor. Sanılanın aksine İngilizce, Türkçe kadar zengin değil. Ama sunucu belli ki Türkiye kadar bizim deyimlerimizi de iyi biliyor ve Ak Saray ile çok affedersiniz, “t.şak geçiyor!” Ve Amerikan kamuoyu nezdinde bizim KaçAk Saray’ın göbek adı böylece konulmuş oluyor: “T.şAk Saray” Vatana millete hayırlı olsun! Hayvan hakları savunucuları da atseverler de ölen atın üstüne gitmediler. Çekindiler elbet. CHP’nin de aklına otopsi falan istemek gelmedi. At faili meçhule gitti demek elbette zor. Ama eceliyle öldüğü de kuşkulu! Tayyip Bey ise o günden sonra değil ata binmek, faytondan bile uzak durdu. (Motorlu aracın yasak olduğu İstanbul Büyükada’ya bile geçen yıl çıkartma gemisi ile taşıttığı zırhlı makam aracı ile geldi. Ve faytoncular kadar adanın atlarını da hayal kırıklığına uğrattı.) Tayyip Bey, karizma rüzgârına kapılmış tam gaz ve dört nala gidiyor. T.şAk KaçAk Saray en önemli menzili oldu. Bu durum, Türkmenistan’dan bile fark edildi ki, Devlet Başkanı Gurbanguli Bey, kendisine hediye bir at gönderdi. Atın kısrak mı, beygir mi olduğu açıklanmadı. Tayyip Bey de ata binip poz moz vermeye kalkışmadı. Ama hediye atın nerede yatıp kalkacağı da açıklanmadı. Herhalde kardeş Türkmenistan Devlet Başkanı’nın hediyesi de ahırda yatırılmayacaktı. ABD’li TV’cinin t.şak geçtiği odalardan birinin ata tahsis edilmesi ve önerilen tedavinin de bitişiğindeki bir odada yapılması uygun olacaktır. Bunlar işi şakası elbette. Ama çevresinde inanmış ve gerçek bir muhafazakâr olarak bilinen merhum Ömer Lütfi Mete’nin uyarısını Tayyip Bey’e hatırlatmanın zamanıdır: “Karizma müsrifi olanla felek uğraşır!” Felek kim? Fethullah Gülen...  Gezici gençler...  Derin Washington...  Yoksa İsrail mi?  Felek kim?  Hiçbiri veya mutsuz, işsiz ve umutsuz bıraktığın milyonlar dahil, hepsi! Zeytine İdam Fermanı!.. Yırca’da 6 bin ağacı keserken aslında insanlığı, doğayı, geleceği katlettiler ya... Şimdi bu yasadışı eylem nedeniyle topu taca atıyorlar. Kimse sorumluluğu üstüne almak istemiyor. Havuzcu yandaş şirket Kolin’in sözcüleri, “Bu bizim değil, devletin projesi” diyor. Hükümetin Sözcüsü Bülent Arınç, “Taraf değiliz, sorumluluk şirkette” buyuruyor! Üstelik Arınç Bey’e göre dağ taş zeytinle doluymuş! “Doğru söylemiyorlar desek”, hafif kalacak. Açıkça yalan. Üstü örtülemeyecek, karartılamayacak biçimde üstelik... HHH “Ağaçlara yazık olmuş” Kolincilere göre, Danıştay kararından haberleri yokmuş! Buna kim inanıyorsa, kendinde kalsın. Zeytinini korumak isteyen köylülere copu, kelepçeyi kim vurdu, yaşlı teyzeleri yerlerde kim sürükledi? 6 bin zeytin yerine, 60 bin ağaç dikeceklermiş. Peki, kesilen, o bazıları yarım asırlık ağaçların ömrünü kim geri getirecek? Yeni ağaçların yetişmesi için gereken en az 10 yılı kim verecek Kolinci beyler?.. Açıkça suç işlediniz, Zeytin Yasası’na aykırı davrandınız... HHH Gelelim hükümet sözcüsüne... O ağaçların kesilmesinden Başbakanlık dönemindeki uygulamaları ve yaklaşımlarıyla Tayyip Erdoğan sorumludur. Bugünkü Başbakan, AKP iktidarı, hükümet üyeleri sorumludur... Ancak savaş ve olağanüstü dönemlerde yapılabilecek, zeytin katliamının altyapısını sağlayan acil kamulaştırma kararına kimler imza attı? Köylülerin toprağını, zeytinini ellerinden alıp Kolin’e verdiniz. O kararda Bakanlar Kurulu üyesi olarak sizin imzanız yok mu Sayın Arınç? HHH Kaldı ki ortada daha vahim bir durum var. Yırca’daki katliamdan önce defalarca yazdık. AKP iktidarı zeytini, zeytin alanlarını yatırımlara açmak, çok daha büyük katliamların kapısını aralamak için çırpınıp duruyor. Zeytini koruyan yasayı değiştirmek için altı kez girişimde bulundular. Şimdi Meclis’te bir yenisi daha. “Elektrik Piyasası Kanunu ile Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” kâbus gibi ortada duruyor. Buna göre zeytin alanları madencilik, enerji, petrol, doğalgaz yatırımlarına, savunmaya yönelik stratejik ihtiyaçlara açılacak. “Zeytinliklere en az 3 kilometre uzaklıkta kimyasal atık oluşturacak tesis yapılamaz ve işletilemez” hükmü, ortadan kaldırılacak. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı hazırladı geçen haziranda, Tayyip Erdoğan imzasıyla Meclis’e sunuldu. Zeytinin idam fermanıdır. Buna ne diyeceksiniz Sayın Arınç? Mesele 6 bin ağaçla sınırlı değil, yasa çıkarsa milyonlarca ağaç kesilebilecek. Yeni termik santrallara, Akkuyu Nükleer Santralı’na yol verilecek... HHH Enerji adına, sanayi için geleceğimizi satıyorlar. İnsanı, doğayı, çevreyi karartıyorlar. Oysa farklı gerçeklerle yüz yüzeyiz. BM raporlarında 25 yıl sonra küresel ölçekte tarımsal ürün ve gıda sorunundan söz ediliyor. Gıda krizi kapıda. İstemeyiz ama bugün enerji kaynakları için sürdürülen küresel kavga, yarın tarım ürünleri ve gıdada kopacak büyük olasılıkla. Temiz hava, temiz su, toprak, doğa daha da değerli olacak. Parayla satın alınamayacaklar da... Karizma Müsrifliği Haram mı? İslamiyet israfın her türünü haram kılar mı bilmiyoruz. Ulemaya sormak gerek. Haram belki de ve sadece fakir fukaranın her kuruşunda hak sahibi olduğu devlet hazinesinin israfı değildir. Karizma israfı da haramdır. Onu da israf etmemek gerekir. Ama kul hakkına metelik vermeyenin karizmadan tasarruf etmesi mümkün mü? Değil elbette. Bunu ilk hissedip gündeme getiren Ömer Lütfi Mete oldu. At kazasının hemen sonrasında şöyle dedi: “Erdoğan, aslında her şeyini borçlu olduğu karizmasını da heba ediyor!” Kurtlar Vadisi’nin ünlü senaristi Mete, henüz havuza düşmemiş olan Sabah’taki köşesinde kaza ertesi şöyle yazmıştı: “Karizma israfına artık son ver! Hem ibadet ehli ol, hem de karizma müsrifi. Aynı anda Allah’ı ve Şeytan’ı memnun eden bir çizgi yok!” (1 Ağustos 2003)  Olayın üzerinden 11 yıl geçti. Bu arada Ö.L. Mete vefat etti.  Amerikalı TV’cinin hayranlık belirttiği o kişilik sahibi atın öldüğü de ertesi haftalarda açıklandı. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘Cumhuriyet Parantezini Kapatıyoruz!’ Bunu söyleme aymazlığına (gaflet) düşen kişi, “Türkiye Cumhuriyeti”nin “Başbakanı” olan “A. Davutoğlu”dur. Kendisinin bu bildirisi üzerine insan ister istemez, “Atatürk”ün “87 yıl” önce verdiği “Söylev”in sonunda gençlere seslenirken yaptığı: “Yurdunda yönetim başında bulunanlar ‘aymazlık’ ve ‘sapkınlık’ ve üstelik ‘hayınlık’ içinde bulunabilirler!” uyarısını anımsıyor... Kuşkusuz Başbakan Davutoğlu’na: “Bu parantezi siz mi açtınız ki, kapatmaya yelteniyorsunuz?” diye sorabiliriz. Yerinde bir soru olsa da, değer mi acaba? Çünkü bu parentezi açan, yani “Cumhuriyet”i kuran “Atatürk ve İnönü”yü kastederek “iki ayyaş” diyen; bugün ise onların yarattığı “Cumhurbaşkanı” sanını (unvan) taşıyan; “10 Kasım” gelince de “ayyaş” dediği o insanın, Atatürk’ün kabrine boyun büküp, diz kırıp çelenk koyan; huzurunda kendi söylemiyle “sap” gibi duran bir kişiye “Davutoğlu”, yeterince uygun bir “Başbakan”... Tam yerinde olarak halkımız böyle bir “ikili”ye, “Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş!” der... Gerek “10 Kasım” günü, gerekse ertesi gün, “Anıtkabir” törenini “TV”den izlerken; halkın bu “ikili”nin duruşunu, tutumunu bütünüyle anlatan başka bir değerlendirmesini de insan anımsıyor: “Tükürdüğünü yalamak!” Belki biraz kaba bir söylem ve benzetme denebilir, ama “ikili”nin özellikle “R.T. Erdoğan”ın, milyonların önünde “kin” ve “nefret” dolu bir sesle söylediklerini yine milyonların önünde bunları hiç söylememiş gibi kuzu kuzu bir duruş sergilemesi karşısında, bu halk deyişi en “hafiften” bir “değerlendirme” olmuyor mu? Öte yanda, “Anıtkabir” töreninde, “Cumhuriyet”i kuran ya da “Cumhuriyet Parantezi”ni açan parti “CHP”de vardı kuşkusuz. Genel Başkan “K. Kılıçdaroğlu”; protokoldeki yerini almıştı; insan kendisine şu soruyu sormak istiyor: “Atatürk’ün kurduğu “CHP” adına mı, yoksa “YCHP” adına mı oradasınız?” Sanırım bu soru pek yerinde bir soru değil değerli dostlar; neden derseniz, “Kılıçdaroğlu” aylar önce “CHP”nin artık “1930’ların Cumhuriyet Halk Partisi olmadığını”, dolaysiyle de “Atatürk’ün CHP”si olamayacağını ilan ederek verdi... Soruları sürdürmeyeyim diyorum ama izninizle bir soru daha soracağım; sorudan önce kısa bir anımsatma gerek. “1923 Atatürk Devrimi”nin temel direkleri olan “Devrim Yasaları”; bilindiği gibi “CHP” tarafından “19241934” yılları arasında gerçekleştirildi; bu “sekiz” yasanın “dördü”, türlü türlü yıllarda ama hep “Kasım” ayında kabul edildi; bunlar kısaca: “Şapka Yasası” (25 Kasım 1925), “Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması” (30 Kasım 1925), “Yeni Türk Harflerinin Kabulü”, (1 Kasım 1928), “Bazı Unvan ve Lakapların Kaldırılması”, (26 Kasım 1934). Bu yasalar tümüyle “Anayasa”larımızda yer aldığı gibi, “aymazlık ve sapkınlık” (gaflet ve dalalet) içinde olmayan iktidarlarca kutlandı; cumhurbaşkanlarınca da Atatürkçü “STK”larca da, kuşkusuz bunların sahibi olan “CHP” tarafından da kısa bir iletiyle de olsa anılmaya çalışıldı. Ne var ki, “Türkiye Cumhuriyeti”ne ve onu yaratanlara bu denli düşman olan bu iktidar döneminde, özellikle bu düşmanlığın baş temsilcisi “R.T. Erdoğan”ın cumhurbaşkanı unvanını taşıdığı şu yaşanan süreçte, “Kuran Kursları”nda, “56” yaşındaki çocuklara “kutsal” olduğu aşılanarak “Arap” harflerinin öğretilmesinin yoğunlaştığı günümüzde, “Harf Devrimi”nin “86. yılı” “CHP” tarafından vurgulana vurgulana kutlanması, anılması gerekmez miydi? Sanırım, “Devrim Yasaları”nın da “yeniden yorumlanması” engeline takıldı... Peki ama, “abece”nin (alfabe) yeniden, çağın koşullarına göre yorumlanması nasıl olacak? Kuşkusuz, “Harf Devrimi”nin “86.” yılını anmayan yalnızca “CHP” değildi; “Atatürkçü” doğrultudaki üstelik tüm “Devrim Yasaları”nı sahiplenen parti de yazılı ve görüntülü basın da, başta “ADD” olmak üzere“STK”lar da, Atatürk’ün büyük bir coşkuyla yarattığı “Türk TarihTürk Dil Kurumları” da. Son “iki” kurumdan artık bunu beklemek olanaksız olsa da, “28 Kasım”ı anımsayıp anımsatarak bir bakıma onlardan vurgulaya vurgulaya “hesap” sormak görevimiz değil mi? Bilindiği gibi “1789 Fransız1917 Sosyalist Devrimleri”, bilindiği gibi, “Rönesans” ve “Reform” süreçlerini yaşayan ardından “Aydınlanma”ya yönelmiş “Hıristiyan” toplumlarında gerçekleşti; bu bakımdan “1923 Atatürk Devrimi”nin “1300 yıl” önce insanların tüm “güncel yaşamını” en ince ayrıntılarına dek düzenleyen kuralları “kutsal kitabı”nda bildiren “İslam”ı kabul etmiş bir toplumda gerçekleşmesi hiç unutulmamalıdır. Bu açıdan bakıldığında “Devrim Yasaları”nın “anlamı”, değeri daha da açıkça belirir. Yarın çoğalarak “Beşiktaş”ta olalım! ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI [email protected] BULMACA SEDAT YAŞAYAN Barış savunucuları anılacak İstanbul Haber Servisi TKP İstanbul İl Sekreteri Merkez Komite üyesi Mustafa Hayrullahoğlu ve Barış Derneği kurucularından öğretmen, TKP üyesi Talip Öztürk, İstanbul’da 16 Kasım pazar günü düzenlenen bir dizi etkinlikle anılacak. Gözaltına alınıp polis işkencesinde öldürülen Hayrullahoğlu için ölümünün 32. yılında 16 Kasım Pazar günü Kulaksız Kimsesizler Mezarlığı’nda anma töreni düzenlenecek. Öztürk içinse katledilişinin 35. yılında sevenleri tarafından Topkapı Kozlu Mezarlığı’nda anılacak. Saat 13.00’te Topkapı Yeni Kozlu Mezarlığı gasilhane girişi önünde buluşan Öztürk’ün arkadaşları, mezarlık başında yapılacak anmanın ardından saat 15.00’te Aksaray TöbDer şubesi salonunda bir etkinliği yapacak. Öztürk, öğretmenlik yaptığı Fatih Ahmet Rasim Ortaokulu önünde 16 Kasım 1979’da uğradığı faşist saldırı sonucu yaşamını yitirmişti. CHP’den Sempozyumu Bahçeli’ye 4.9 kuruşluk tazminat davası TUNCELİ (AA) Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dilekçeyle başvuran Hüseyin Akgün adlı vatandaş, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Dersim olaylarına ilişkin sözlerinin “rencide edici” olduğunu savunarak, “4,9 kuruşluk” manevi tazminat talebinde bulundu. Akgün, avukatı Cihan Söylemez ile adliyeye gelerek tazminat talebiyle ilgili dilekçisini Tunceli Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sundu. Avukat Söylemez Bahçeli’nin “Dersimlilere yönelik iftira, hakaret ve suçlamalarda bulunduğunu” öne sürerek, “Müvekkilimin ailesinden 9 kişi, bunların 6’sı 18 yaşından küçüktür, biri 1.5 yaşında bebektir, Nazımiye’nin Avlosan Deresi’nde kurşuna dizilmek suretiyle katledilmişlerdir” iddiasında bulundu. 1. Dünya Savaşı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP, 1. Dünya Savaşı’nın 100. yılında İstanbul Beşiktaş’ta Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde bugün ve yarın “1. Dünya Savaşı” konulu sempozyum gerçekleştirecek. Açılış konuşmasını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapacağı “1. Dünya Savaşı” konulu sempozyumun koordinasyonunu üstlenen CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, sempozyuma ilişkin “Osmanlı’nın çöküşüne sahne olan, Türkiye Cumhuriyeti’nin doğumunu hazırlayan 1. Dünya Savaşı’nın sonuçları bugün de güncelliğini korumaktadır. Tarihimizi ne kadar iyi bilirsek bugünü o kadar iyi anlar, geleceği de o kadar sağlam kurarız” diye konuştu. SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Maden ocak 1 larının işletme 2 sinin kiraya verilmesi. 2/ Öz 3 gün çizim, ha 4 rita, plan gibi 5 şeylerin fotoğ6 raf tekniğiyle çoğaltılması... 7 Yarı memnun 8 luk anlatan bir 9 ünlem. 3/ Daha iyi, daha üs 1 2 3 4 5 6 7 8 9 tün... Katre. 4/ Göv 1 K I Z A M I K S de yapısı. 5/ Bir no 2 I L I C A A K A ta... Yavru yapmaya 3 K ON A K alışkın kümes hay 4 Z I H A C T A R AMA vanları için kullanıİ R lan sözcük. 6/ Boru 5 M A K A R A O R AMA K sesi... Aralarında top 6 I A Y A K lumca hoş karşılan 7 K A N A K AM İ K A Z E mayan ilişki bulunan 8 kadın ya da erkek 9 S A K A R K E F ten her biri. 7/ Tespihlerin baş tarafına geçirilen uzunca parça... Dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. 8/ Boksta dövüşemeyecek duruma gelen sporcunun karşılaşmayı bırakması. 9/ Gizli görevli... İnce ve düzgün dokunmuş pamuklu kumaş. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Maden işletmek için mülk sahibine verilen pay. 2/ İtina... Bir kimse ya da topluluğun başkalarında bıraktığı izlenim. 3/ Ağzı yayvan toprak kap... Bir tür kalın ve kaba kumaş. 4/ Toprağın nemi... Ünlü Hun hükümdarı Mete Han’ın babasının adı. 5/ Bezik, tavla gibi oyunlarda ortaya konan parayı iki katına çıkarma... Giysi kolu. 6/ Kazak başkanlarına verilen ad... Bir nota. 7/ “Taşlevreği, kötek” gibi adlar da verilen bir balık. 8/ Su taşkını... “Melâli anlamayan nesle değiliz” (Ahmet Haşim) 9/ Resmi işlerde devlet veznesine ödenen para... Saçı dökülmüş olan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle