28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 2014 CUMA 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ‘Siz Çekip Gideceksiniz’ S Şükrü KARAMAN Gazeteci oma ve İstanbul’daki faciaların acısı henüz dinmeden, Ermenek’ten gelen acı haber bir kez daha yürekleri dağladı. Artık kanıksanan, günde ortalama 5 emekçinin canını alan iş cinayetleri neden önlenemiyor, neden işçiler ilkel, yeterli güvenlik önlemleri bulunmayan ocaklara bile bile ölüme gönderiliyor? Niye denetimler gereği gibi yapılamıyor, yapılsa bile göstermelik olan bu denetimler neden aşırı kâr hırsına tutulmuş işverenler üzerinde caydırıcı olamıyor? Kim koruyor bu işverenleri? Hani torba yasa ile madencinin ücreti iki asgari ücretten az olmayacak, çalışma süresi günlük 8 saatten 6 saate düşürülecekti? Bunlar hep kâğıt üzerinde kalıyor. İşte Ermenek’te su altında kalmaktan son anda kaçarak canlarını zor kurtaran emekçiler, “Öğle yemeğimizi yer üstünde yeseydik işçi arkadaşlarımız ölmezdi” diyerek işverenin üzerinlerinde nasıl bir baskı kurduğunu çok güzel özetliyor. Servis ve yemek yok, durmaksızın çalışmak, tuvalet gereksinimini pet şişeler yapmak. Nerede madenciyi koruyan, onların güvenlik önlemleri altında çalışmasını sağlayacak düzenlemeler, hani torba yasa ile getirilen yaptırımlar? Sadece yasa çıkarmakla emekçinin ça lışma koşulları düzelmiyor, aldıkları ücret yükselmiyor. DİSK’e bağlı Dev MadenSen Genel Başkanı, işçilerin yasa uyarınca hesaplarına yatırılan iki asgari ücretten birini işverene geri ödediğini belirtiyor. İnsanlık onuruna yakışmayan son derece önemli ve üzerinde ciddiyetle durulması gereken bu açıklamanın doğruluğu ne yazık ki işsizlikten bunalan, evine ekmek götürmekten başka bir amacı bulunmayan, her türlü ilkelliği, vahşeti kabullenerek adeta ölüme giden emekçiler tarafından da dile getiriliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, “Bu acı çekilecek gibi değil. Ocağı kapatmak istediğimizde 50 kişiyi devreye sokuyorlar. Sorumluluk hepimizde” diyerek acı bir itirafta bulunuyor. Sayın bakan itirafta bulunsa da ölen can lar geri gelmiyor. Denetimler, göstermelik değil, gereği gibi yapılsa, çalışma koşulları iyileştirilse, işçileri daha fazla üretim için zorlayan, ücretini tam ödemeyen, yeraltında yemek yemeye zorlayan işverene hapis cezası da dahil birçok yaptırımlar uygulansa bu ölümler yaşanır mıydı sayın bakan? İşçiler canlarını yitirdikleri ile kalmıyor, geride kalan gözü yaşlı anne, baba, eş ve çocuklarına verilen sözler de yerine getirilmiyor. Hani Soma işçilerine verilen sözler, neden paraları ödenmiyor? Ermenekli madenci annesinin yetkililere hitaben “Siz buradan çekip gideceksiniz. Biz ne yapacağız” sözleri tüm gerçekleri gözler önüne seriyor. Niye emekçi bile bile ölüme gönderiliyor, niye, niye, niye?.. Gerçek Bir Devrimci: Prof. Dr. Nusret Fişek Çağdaş Türkiye, Atatürk Devrimleri ve Prof. Dr. Nusret Fişek gibi bu devrimlerin hayata geçirilmesinde büyük emekler veren Demokrat ve Cumhuriyetçi devrimciler tarafından geliştirildi. HHH Ben bu büyük devrimciyi tanımak, onunla birlikte çalışmak şansına ve onuruna sahip olmuş mutlu biriyim. Prof. Nusret Fişek fiziki olarak da heybetli bir insandı... Çok dinler, az konuşur, çok çalışırdı... Tam bir Atatürkçüydü... Gardırop Atatürkçülerine de çok kızardı... Harvard mezunuydu... Çok parlak bir biyokimya kariyeri vardı... 1960’lı yıllarda Sağlık Bakanlığı Müsteşarı olmuş ve bu makamı Türkiye’yi çağdaşlaştırmak yolunda çok iyi kullanmıştı... Daha sonra Hacettepe Üniversitesi’nin kuruluşunda görev almış, burada da devrimci atılımlar gerçekleştirmişti. HHH Yaptığı devrimci işler saymakla bitmez; bazıları şunlardır: Tıbbın sosyalizasyonunu başlatmıştır. Nüfus planlamasını başlatmıştır. Hacettepe’nin kuruluşunda çalışmıştır. Tıp eğitimine Sosyal Bilimleri sokmuştur. Toplum hekimliği dalını kurmuş, geliştirmiş, yüzlerce öğrenci, hekim ve akademisyen yetiştirmiştir. HHH Fişek Enstitüsü Çalışan Çocuklar Bilim ve Eylem Merkezi Vakfı, Prof. Dr. Nusret H. Fişek Bilim Sanat Ortamı, 3 Kasım 2014 Pazartesi günü saat 17.00’de Ankara, Kavaklıdere’de, Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde, Prof. Dr. Nusret H. Fişek’in 100. doğum ve 24. ölüm yıldönümünde bir anma toplantısı düzenlemiş. Yönetim kurulu adına Oya Fişek’in imzaladığı davet mektubu çok anlamlı, aynen aktarıyorum: “Karanlık koyulaşıyor. Birçok alanda Cumhuriyet’in değerlerine karşı yoğun bir saldırı ile karşı karşıyayız. Ama biz nefes aldığımız sürece yüksek sesle doğruları söylemeye devam edeceğiz. Ve inanıyoruz ki, siz dostlarımızla birlikte, yan yana omuz omuza yürüyeceğiz. Karanlıklar aydınlığa dönüşene kadar her yıl aynı çağrıyı yineleyeceğiz. Çünkü bizler, yalnız ve güçsüz bırakılıp, sindirilmek isteniyoruz. Korkutulup, mücadeleden uzaklaştırılmak isteniyoruz. Toplumları yönetmenin en kolay yolu yüreklere korku salmaktır. Onları hiçbir şey yapamayacaklarına, çaresiz ve yalnız bireyler olduklarına inandırmaktır. Karanlığın gittikçe koyulaştığı, insanların korkuyla terbiye edileceğine inanan düşüncenin kol gezdiği günümüzde, yüreğini korkunun karanlığına kapamış yürekli konuşmacılar bu kez ‘özgürlük’ üzerine konuşacaklar. Bu değerli yürekli konuşmacılar, eşlik edecek sizleri bekliyorlar. Biz orada olacağız. Sizleri de aramızda görmek ve daha da çoğalmak istiyoruz. Sevgi ve dostlukla.” HHH Prof. Dr. Nusret Fişek’in anısı önünde saygıyla eğiliyor ve çağdaşlık savaşımında yalnız olmadığını görmek isteyenlerin bu toplantıya gitmesini öneriyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle