29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 EKİM 2014 CUMA 14 HABERLER Kobani eylemleri ve Bingöl saldırısıyla yaşanan yalpalama, çözüm sürecinin aktörleri ile ülke kamuoyunu etkisi altına aldı Süreç AKP’nin kontrolünden çıktı u Değerlendirmelere göre, AKP’nin çözüm sürecinde bir daha eski durumuna dönmesi kolay olmayacak. Bölgede AKP’lilerin tersine HDP’lilerin güçlü, etkili nitelikleri öne çıkıyor. en önemli sürprizi DoğuGüneydoğu listelerinde yaparak, bölgedeki önemli isimler yerine “düşük profilli adaylar” diye nitelenen isimleri tercih etti. HDP’ye karşı sert suçlamalar ve bir ölçüde milliyetçi tezlerle yürüttüğü kampanyayla seçimlerden oyların yarısını alarak üstünlüğü tam kaptırmadan çıkabildi. Meydan HDP’ye kaldı: Ancak düşük aday profili sürekli kendini gösterdi ve Bingöl’de parti açısından baş ağrısına dönüştü. Bingöl saldırısının ardından cinayetin failleri olduğu iddia edilen 5 kişinin Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ifadesiyle “cezalandırılmaları” olayındaki şüpheler, AKP’nin bölgede inisiyatifi kaybettiğinin göstergesi olarak değerlendiriliyor. AKP’de, “2011’de bölge genelinde halkın itibar etmediği, yerel destekleri güçlü olmayan, sorun çözücü isimler aday gösterilmedi. Bingöl’de de öyle. Bingöl her zaman Güneydoğu’da bizim kalemiz olan bir yerken etkili isimlerimiz olmaması nedeniyle meydanı HDP’ye bıraktık. Şimdi Bingöl ve Karlıova olaylarında da faili meçhul iddialarının ortaya çıkıp yayın yasağı konulmasına kadar giden uygulamaların nedeni parti olarak süreci yönetemeyişimiz ve ortamı HDP’ye bırakmamızdandır” değerlendirmeleri yapılıyor. Lider isim yok: AKP’nin bölgedeki 60 kadar milletvekili arasında, “lider” kimlikli bir ismin olmamasına dikkat çekiliyor. Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu dışında bölgede karşılığı da olabilen ikinci bir isim saymakta güçlük çekiliyor. Milletvekillerinin bölgeden güç alan kişilikler değil, doğrudan Erdoğan’ın tek adam kimliğinin bölgedeki uzantısı olduğuna dikkat çekiliyor. Önceki dönemin etkili aktörü Dengir Mir Mehmet Fırat gibi bir ismin olmayışının boşluğu açıkça seslendiriliyor. ANKARA Kobani eylemleri sonrasında çözüm sürecinde yaşanan tıkanma, Bingöl’deki saldırıyla yalpalamaya dönüştü. Bu yalpalama, sürecin aktör ve taraflarıyla, ülke kamuoyunu da etkisi altına aldı. Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere iktidarla HDPKandil arasında yaşanan sert polemik, sürecin Kobani eylemlerinin başladığı andaki durumundan geriye gittiğinin açık kanıtı. 90’lardaki PKKHizbullah çatışmasını anımsatan HüdaPar HDP kavgası denebilecek olaylar ve son olarak Diyarbakır’da astsubayın maskeli saldırganlarca şehit edilmesi ise tam anlamıyla işleri başka bir boyuta taşıdı. “Neler oluyor” dedirten gelişmeler, sürecin uluslararası ve bölgesel gelişmeler yanında AKP tarafından yürütülüş biçiminin sorgulanmasına neden oldu. AKP’nin, baştan beri bu sürece çoğunlukla seçimlerde sonuç almaya ve iç siyaseti kendi üstünlüğüyle tahkim etme amacına yönelik bir enstrüman olarak bakmasının altı çiziliyor. “Bir daha eski durumuna dönmesi kolay olmayacak” gözlemiyle ifade edilen ve “AKP’nin kontrolü elinden kaçırması” olarak da görülen sürecin hiç olmadığı kadar yara alıp yalpalaması hatta sendelemesine ilişkin Ankara kulislerinde konuşulanlardan toparladığımız bazı notlar şöyle: Düşük profilli vekiller: Bugünkü tablo, AKP’nin 2011 seçimlerinde Doğu ve Güneydoğu’daki aday tercihlerine kadar götürülüyor. 2011’de Tayyip Erdoğan, KP görünür olmaktan çıkıyor AKP’lilerin tersine HDP milletvekillerinin bölgede güçlü, etkili nitelikleri öne çıkıyor. 30 Mart’ta HDP’nin AKP’deki çok sayıda belediyeyi kazanması, bölgede tartışmasız bir üstünlük sağlaması olarak görülüyor. HDP, Kobani eylemlerinde yaptığı çağrı üzerine tabanını eyleme çekmeyi başarırken AKP’nin parti olarak görünmez hale geldiği, bölgedeki AKP’lilerin artık parti kimlikleriyle değil bizzat iktidardevlet olanaklarıyla varlık gösterebildiklerinin altı çiziliyor. Çözüm sürecinde yaşanan sıkıntının birçok başka nedenleri yanında AKP içi nedenleri olarak sıralanan bu başlıklar çerçevesinde iktidar zeminlerinde de “tamam mı”, “devam mı” kararı için değerlendirmeler yapılıyor. AKP, bu kararı alırken öncelikle, sürekli yaptırdığı ve artık sürece desteğin düştüğünü gösteren anketler çerçevesinde öne çekmeyi düşündüğü 2015 seçimlerini ölçü alacak. Sürece, “Müslüman Kürtler” diye de severek girmesine karşın bölgeden “Güneydoğu’nun CHP’si” olarak gördüğü HDP’ye desteğin artması AKP’nin kararında ikinci önemli etken olacak. Son günlerde HDP’den ve ÖSO güçlerini ısrarla önerdiği PYD’den gelen açıklamalardaki “laik” mesajların ve sürecin CHP ile de yürüyebileceği yolundaki bakış açılarının AKP’nin gözünde süreci “sevimsiz” kılan en önemli etken olduğunu da bilmek gerekiyor. Şehit Necdet Aydoğdu’nun cenazesi törenin ardından havayoluyla Samsun’a oradan da memleketi Ordu’ya götürüldü. A Daha çocuğunu kucağına alacaktı DİYARBAKIR (Cumhuriyet) Diyarbakır’da önceki gün pazarda eşi ile alışveriş yaparken yüzü maskeli 2 kişinin silahlı saldırısı sonucu ağır yaralanan astsubay üstçavuş Necdet Aydoğdu kaldırıldığı hastanede şehit oldu. Necdet Aydoğdu için 8. Ana Jet Üs Komutanlığı’nda düzenlenen törende şehidin 4 aylık hamile eşi Esra ile annesi Selma Aydoğdu tören boyunca gözyaşlarına hakim olamazken, yakınlarının ve askerlerin destekleriyle ayakta durabildiler. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, şehit yakınlarının yanına giderek başsağlığı dileğinde bulundu. Öztürk’ün yanı sıra Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy, Muharip Hava Kuvveti ve Hava Füze Savunma Komutanı Orgeneral Abidin Ünal, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti, 7. Kolordu Komutanı Korgeneral İbrahim Yılmaz da törene katıldı. Astsubay Aydoğdu’nun, hamile eşi Esra Aydoğdu ile pazarda alışveriş yaparken hamile eşinin meyve istemesi üzerine meyve alırken, şehit edildiği iddia edildi. Şehit Astsubay’ın memleketi Ordu’nun Pelitliyatak Mahallesi’ndeki baba ocağında acı hakim. Aydoğdu’nun şehit edildiği haberi üzerine akrabaları ve komşuları tarafından şehit evine Türk bayrakları asıldı. Mahalle muhtarı Dursun Karayiğit, “Çok üzgünüz, eşi daha dört aylık hamile. Çocuğunu kucağına alamadan maalesef şehit oldu” dedi. Şehidin cenazesi bugün Ünye’de toprağa verilecek. Diyarbakır’da aşeren eşine meyve alırken vurulan astsubay şehit oldu 2011’de çözüm sürecinde aktif rol alacağı beklentisiyle karşılanan Burkay HakPar liderliğini bıraktı İki tarafı da suçlayan istifa ‘HİÇ KİMSE KUTSAL DEĞİLDİR’ TÜREY KÖSE TERÖR GÖLGESİNDEKİ MGK’DE GÜNDEM: PARALEL YAPILANMA 28 Şubat ANKARA Türkiye’ye 2011 yılında dönen ve çözüm sürecinde önemli bir “misyon” yükleneceği beklentisiyle karşılanan Kemal Burkay hafta sonu HAKPAR Genel Başkanlığı’nı bıraktı. Burkay süreç ve bölgedeki gelişmelerle ilgili olarak hem iktidarı, hem de PKKHDP ve PYD’yi sert bir dille eleştirirken; “Devlet sihirli bir değnek gibi Öcalan’ı kullanıyor. Öcalan bu rolü sürekli oynayamaz. Silah bıraktırmak için muhatap olur, ama çözüm için olamaz” görüşünü dile getiriyor. Şair kimliğiyle ve özellikle Sezen Aksu’nun seslendirdiği “İklim değişir, Akdeniz olur/ gülümse” dizeleriyle de tanınan Burkay, “Bugün bölgemizde ve ülkemizde olup bitenlere baktığımızda ‘Gülümse’ demek kolay değil” diyor. Burkay, 31 yıl 5 ay süren uzun bir sürgün döneminden sonra 2011 yılında Türkiye’ye döndüğünde AKP iktidarı tarafından büyük kabul gördü. Hatta Kürt siyaseti içinde bazı kesimlerde “AKP ve cemaatin çakma Mandela’sı” diye eleştirildi. Hafta sonu HAKPAR Genel Başkanlığı’nı bırakan Burkay, “Aktif siyaset parti yönetmekse, bırakıyorum. Görüşlerini söylemek, yazmak, konuşmaksa devam” diyor. Burkay, sorularımıza şu yanıtları verdi: Yurda döndüğünüzde ‘Sürece destek için geldim’ demiştiniz. Geldiğimiz noktada hâlâ iyimser misiniz? Aslında o zamanda o kadar iyimser değildim. Çözüm sürecine, demokratikleşmeye katkıda bulunmak istiyordum ama bunun kolay olmayacağını biliyordum. Yurtdışından yeni gelmiştim, iyimser bir mesaj vermek gerekirdi, onu yaptım. Hatta o zaman bir yazı yazdım, hükümet böyle dese de sadece PKK’ye silah bıraktırmak istiyor, onun dışında bir projesi yok ortada, diye. AKP iktidarı size bir misyon mu biçmişti? Bu misyonu yerine getiremediniz mi? Yalnız benim için değil Şivan Perver için, başkaları için “dönebilirler” demişti Başbakan. İçişleri Bakanı bana telefon açtı, niçin dönmüyorsunuz, diye. Hakkımda davalar var, ayrıca yurtdışında dönemeyen birçok başka insan var, dedim. Dava düştü, döndüm. Bir açılım süreci o zaman da vardı. Hükümetin bana karşı olumlu bir tavrı vardı. PKK silahlı eylemler içindeydi o zaman, silah bırakmasını istiyorlar. Kemal Burkay barışçı bir adam, olumlu bir rol oynayabileceğimi düşündüler herhalde. Başka rol biçtiler mi bilemem. Bazıları sanki Kemal Burkay geldi, parti kuracak hükümet de destekleyecek, PKK’nin hakkından gelecek diye yorum yaptı. Benim öyle bir niyetim, beklentim yoktu. Gelir gelmez, elimde sihirli değnek yok, dedim. Olumlu katkılarda bulunmaya çalıştım, herhalde olmuştur. PKK kesimi çok rahatsız oldu benim gelişimden, çok sert bir kampanya açıldı. ‘Gülümse demek kolay değil...’ Çözüm sürecinin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Hükümet Öcalan’la görüşerek, iyi ilişkiler sağlayarak süreci yönetmeye çalışıyor. Öcalan yakalanıp İmralı’ya konduktan sonra uzun bir süre askerle uyumlu çalıştı. Pişmanım, PKK’ye ben silah bıraktırabilirim, devletin hizmetindeyim, dedi. Kanımca böyle de yaptı. Silahları susturdu gerçekten, 45 yıl süreyle PKK tek kurşun sıkmadı. 2004’ten sonra durum değişti, PKK bir daha şiddete yöneldi. Öcalan’ın gönderdiği direktiflerle üstelik. Kim bunu yaptırdı? İmralı kimin denetimindeyse o dönem bunu onlar yaptılar. Sonra hükümetin etkisi arttı, askeri vesayet geriletildi, tutuklamalar oldu. O dönemde İmralı’yı denetleyen askerlerin bir bölümü tutuklandı, MİT’in yönetimi değişti, Öcalan’ın tavrı değişti. Daha önce askerle uyumlu olan Öcalan, bu sefer hükümetle uyumlu hale geldi, silahların susması yönünde etkisini kullandı, iyi de oldu. Ama bununla sorun çözülmez. İster asker, ister sivil yönetim olsun, Öcalan’ı bir sihirli değnek gibi kullanıyorlar. Benim elimde yok, demiştim ama galiba devletin elinde bir sihirli değnek var, bu da Öcalan. İmralı’yı kim denetliyorsa, Öcalan aracılığıyla PKK’yi, PKK aracılığıyla Kürt hareketini denetleyebileceğini sanıyor. Bu yanlıştır. Öcalan bu rolü sürekli olarak oynayamaz, hiç kimse böylesine kutsal değildir. ‘Demirtaş iyi sınav vermedi’ Demirtaş, Kobani eylemleri çağrısı nedeniyle eleştiriliyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? İleri görüşlü politikacılar kendilerine bağlı kitleyi sokağa çağırırken bunun nereye varacağını hesaplarlar. O taban taş, molotof atmaya şartlanmış yıllar içinde. Belki siyaset kanalları tıkandığı için öyle oldu. Ama şunu biliyoruz, Kürt sokağında siyaset yapmaktan çok, taş atmak söz konusu... Birikmiş öfke seli yıkıcı bir karakter kazandı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş’ı desteklemedik, seçimleri boykot ettik. Demirtaş olumlu puanlar toplamıştı o sırada. Ama daha sonra iyi bir imtihan verdiği söylenemez. Kürt siyasi hareketi şiddet konusunda özeleştiri yapmalı. gibi BARKIN ŞIK ANKARA Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, bu göreve gelmesinin ardından ilk kez başkanlık ettiği Milli Güvenlik Kurulu (MGK), 9 saat süren 28 Şubat MGK’si gibi bir toplantıya imza attı. 17 ve 25 Aralık operasyonlarının ardından Erdoğan’ın hedefi haline gelen devlet içindeki paralel yapılanmanın Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne “iç tehdit”olarak girmesi toplantıda ele alındı. Diğer önemli gündem maddesi ise Çözüm Süreci devam ederken PKK’nin gerçekleştiridiği “şehir infazları” oldu. Kritik toplantıya kurulun asker üyelerinin “hacimli” evrak çantaları ile katılmaları dikkat çekti. MGK Ekim ayı toplantısı, dün saat 14.25’te Çankaya Köşkü’nde toplandı. Daha önce Dışişleri Bakanı olarak toplantılara katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcıları Numan Kurtulmuş ve Yalçın Akdoğan ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Jandarma Genel Komutanlığı’na atanan Orgeneral Abdullah Atay açısından da ilk özelliği taşıdı. MGK, 28 Şubat 1997’deki gibi uzun bir toplantı gerçekleştirdi. 28 Şubat MGK’sinde irticai faaliyetlere dönük çok ağır yaptırım kararları alınmıştı. Dünkü toplantıda benzer bir şekilde gerçekleşti. MGK’nin dünkü toplantısının önemli gündem maddelerinden biri, paralel yapı ile mücadele kapsamıda Gülen cemaatinin faaliyetleri oldu. Erdoğan’ın toplantıda, MGSB’nin güncellenmesini ve paralel yapılanmanın “iç tehdit” olarak belgeye girmesini istediği belirtildi. MGK’de, IŞİD’in Suriye ve Irak’taki faaliyetleri ile Kobani’deki gelişmeler de ele alındı. Peşmergenin Türkiye üzerinden geçişi ile Çözüm süreci ve terör örgütünün son günlerdeki eylemleri de değerlendirildi. PKK’nin şehir eylemlerinin hedefi toplantıda anlaşılmaya çalışıldı. Toplantının görüntü ve fotoğrafları da, Cumhurbaşkanlığı’nın internet sitesine kondu. Görüntüde; Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ile Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk’ün hacimli evrak çantaları dikkat çekti. Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ ‘PKK ve PYD’ye güvenmiyorum’ Bölgedeki gelişmelerle ilgili öngörüleriniz neler? Suriye, sorunun çözümüne bağlı. Belki Kobani’nin IŞİD’in eline geçmesi önlenebilir. Ama mesele sadece bu değil. Kürtlerin orada nasıl bir statü kazanacağı, bir bütün olarak Suriye’nin sorunu nasıl çözülecek ona bağlı. Bize göre demokratik, federal bir Suriye ile sorun çözülür. Çözümsüzlük ve karmaşa çok büyük. Bir anlaşma yaptılar güya. Ama ben şahsen PKK’ye de, PYD’ye de güvenmiyorum. Demokratik örgütler değil. Ortadoğu’ya barış, özgürlük, demokrasi gelmesi kısa zamanda olacak şey değil. ‘PKK kesimi çok rahatsız oldu’ ‘HÜKÜMLÜ BİR İNSANLA GÖRÜŞMEK DOĞRU DEĞİL’ Size göre, çözüm sürecinde ‘muhatap’ kim olmalı? Öcalan gibi hükümlü bir insanla görüşmek doğru değil, kendisi iradesine sahip değil. Muhatap sivil siyaset olmalı. PKK silahları bırakmak için muhataptır, hükümetin silah bıraktırmak için Öcalan’la konuşması normaldir ama Kürt sorununun çözümü bakımından hayır. Öcalan “devletin hizmetindeyim” diyor. Devlet hizmetindeki bir insanla Kürt sorununu nasıl çözeceksin? 2015 seçimlerine giderken çözüm konusunda bir aşama kaydedilmesini bekliyor musunuz? Hükümetin politikaları hep PKK’ye silah bıraktırmaya yönelik ama bunu bile başaramadı. Şimdi beklentileri çatışmasızlık durumunu devam ettirmekten ibaret. Çatışmasızlık durumunun devam etmesini istemeyen kesimler vardır içeride ve dışarıda, PKK’nin içinde vardır bizzat, devletin içinde vardır. Hükümet elle tutulur bir proje ortaya koymadığı sürece sorun böyle sürüncemede kalır. Bu süreç çok kırılgan, her an yeni çatışmalar olabilir. ‘Bu ortamda gülümsemek zor’ Şiir yazıyor musunuz? Hâlâ, ‘Gülümse’ diyebiliyor musunuz? Şiir çok seyrek yazıyorum. Gülümsemek zor. İyimser olmak başka. Bir aydın, bir siyaset adamı geleceğe yönelik umutlarını yitiremez, yitirmemeli. Bu anlamda insanın hep gülümseyeceği şeyler olabilir. Ama ne yazık ki hem bölgemizde, hem ülkemizde olup bitenler insanı çok üzüyor. Yurt Haberleri Servisi Çığlı Jandarma Karakolu ekipleri, önceki gece Hakkâri Çukurca’ya bağlı Çığlı köyünde kaçakçılık operasyonu düzenledi. Bir araçta 1350 paket kaçak sigara ve 160 kilogram kaçak çay ele geçirildi. Daha sonra alınan arama kararıyla köydeki iki evde 99 bin 500 paket kaçak sigara ve 422 kilogram çay bulundu. Arbede yaşanırken 1 astsubayla birlikte 5 asker atılan taşlardan yaralandı. Kaçakçılık gerilimi: 6 asker yaralı Okul yaktılar, büst kırdılar Yurt Haberleri Servisi Şırnak’ın Silopi İlçesi’nde önceki akşam saatlerinde Yenişehir İlkokulu’na giren 3 kişi, öğretmenler odasını ateşe verip kantini talan etti. Güvenlik kamerası görüntülerine göre içeride kanepe ve koltukları ateşe veren saldırganlar, okul bahçesinde bulunan Atatürk büstünü kırdı. Habur’a giden uluslararası İpek Yolu’nda gece geç saatlerde bir grup YDGH üyesi, yolu trafiğe kapattı. Polis dağıttı. Mardin Nusaybin’de de kimlik kontrolü yapan YDGH üyelerine polis müdahele etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle