28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EKİM 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA kultur@cumhuriyet.com.tr KÜLTÜR 15 Derdin devası sevgi... İSTANBUL’DA 1117 EKİM TARİHLERİ ARASINDA GERÇEKLEŞTİRİLECEK Cem Yılmaz’ın ilk yönetmenlik denemesi ‘Pek Yakında’ sinema dünyasına göndermelerde bulunuyor u Yılmaz’ın hem yazıp hem oynadığı, ilk yönetmenlik sınavından geçtiği ‘Pek Yakında’, Yılmaz’ın en iyi işlerinden biri olmasa da ‘Hokkabaz’ın yanına konabilecek bir yapım. Filmin özenilmiş anlatımının yanı sıra abartılı oyunculuk göze çarpıyor. ‘Filmekimi’ başlıyor ASLI SELÇUK 1117 Ekim’de gerçekleştirilecek olan 13. Filmekimi’nde 43 film izleyicilerle çok yakında buluşacak. İstanbul’la birlikte Ankara, İzmir, Bursa, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Trabzon’u da ziyaret edecek olan etkinlikte JeanLuc Godard, David Cronenberg, Andrey Zviagintsev, JeanPierre ve Luc Dardenne, Ken Loach, Mike Leigh, Zhang Yimou, Abel Ferrara, Abderrahmane Sissako gibi ustaların yanı sıra Xavier Dolan, Gia Coppola, Lauren Cantet gibi genç yeteneklerin yapıtları da var. u Dardenne Kardeşler’in vahşi kapitalizmin aşağıladığı işçi Sandra’nın savaşımını anlattıkları “İki Gün Bir Gece“den, Godard’ın 3D teknolojisinin yardımıyla birçok deneysel sahneye imza attığı ‘Dile Veda’sına kadar birçok film seyirciyle buluşacak. Gralton’un 10 yıllık sürgünün ardından 1921’de sıra dışı bir dans salonu açmak için anavatanına dönüşünü irdeliyor. Jimmy’nin mekânında kasabalılar dans ederler, tartışırlar, okurlar, politik toplantılar yaparlar. Katolik kilisesi tarafından aforoz edilen, istenmeyen adam ilan edilen Gralton 1933’te İrlanda’dan sürülür. August Strindberg’in ünlü “Miss Julie”sini 15. kez sinemaya uyarlayan Ingmar Bergman’ın gözde aktrisi yönetmen Liv Ullmann, efendiyle uşağın, kadınla erkeğin yüzleşmesini betimler. 1890’da İrlanda’daki bir şatoda baronun kızı Julie uşağı John’la çatışır. Bu çatışmada soğukkanlılığını tek koruyabilense John’un nişanlısı aşçı Kathleen’dir. Ullmann 7. uzun metrajında iletişimsizlik, kendini ispatlamak temalarını sorgular. Filmlerinde varoluşun mitolojik boyutunu irdeleyen Andrey Zviagintsev, Leviathan’da günümüz Rusyası’nın çıkmazını Nikolai adlı vatandaşın üstünden aktarıyor. Rusya’nın kuzeyinde küçük bir kentte yeni karısı, ilk evliliğinden olma oğluyla dingin bir yaşam süren Nikolai’nin huzuru belediye başkanının önerisiyle bozulur. Başkan, Nikolai’nin evini, toprağını kamulaştırmak ister. Yönetmenin bir aşk öyküsü, evrensel bir trajedi olarak tanımladığı kara film, Rusya’nın temel desteklerine saldırarak demokrasi yanılsamasını, yozlaşmayı, di Rusya’nın çıkmazı ni, alkol bağımlılığını, adaletsizliği eleştiriyor. “İki Gün, Bir Gece”de Dardenne Kardeşler vahşi kapitalizmin aşağıladığı işçi Sandra’nın onuru için savaşımını yetkin bir dille anlatırlar. Cuma günü Sandra işten atıldığını öğrenir. O hastayken patronları işçilere bir seçim sunmuştur: Ya Sandra işinden olacaktır ya da herkes priminden vazgeçecektir. Sandra hafta sonunda mesai arkadaşlarını tek tek ziyaret eder. Sosyal gerilimlerinde her şey çıkışsız, umutsuzken Dardenne’ler umut ve aydınlıktan söz ederler. Hollywood’un yozlaşmış yüzünü yansıttığı kara komedisi “Yıldız Haritası”nda David Cronenberg, Stafford ailesinin dinamiklerini irdeler. Nevrotik yıldızları iyileştirerek zenginleşen psikanalist bir baba; yıldız oğlunun menajeri hırslı bir anne; alaycı, bağımlı 13 yaşında yıldız bir oğlan; ailesini ateşe vermekten ötürü dışlanan bir kız. Cronenberg gerçekle düşsellik arasında gidip gelerek Hollywood’un acımasız yüzünü sınır tanımadan eleştirir. Usta Godard’ın “Dile Veda”sında evli bir kadınla bekâr bir erkek karşılaşırlar, âşık olurlar, kavga ederler, ayrılırlar. Bir köpek kent ve köy arasında gidip gelir. Kadınla adam birleşirler, köpek kendisini kadınla adamın arasında kalmış olarak bulur. Öykü yalındır ama bu basit düşünce Godard tarafından anlatılınca her zamanki gibi bambaşkadır. Cem Yılmaz’ın ilk kez yönetmen olarak imzaladığı yeni filmi “Pek Yakında”, TV dizilerinde rol alan karısı Arzu’dan (Tülin Özen) boşanmak istemeyen, figüran eskisi, korsan kasetçi, CDDVD satıcısı Zafer’in (C.Yılmaz), duygusal dozu yüksek (ve biraz da uzun) tutulmuş hikâyesine dayanan, film içinde film çeşitlemesi de denebilecek, sinema sektörüne ilişkin ve Yeşilçam sinemasına saygı niteliğinde, popüler bir komedi. Komedyenoyuncu Yılmaz’ın senaryosunu da yazdığı filmde, Zafer’in bir ara şair Sunay Akın’ın Oyuncaklar Müzesi’ne de götürdüğü küçük oğluyla ilişkisi çok iyi ama özellikle porno oyuncusu olduğu geçmişini gizleyen, anasının (Ayşen Gruda) kuzusu, komşu Suat’ın (Cengiz Bozkurt bu kez hikâyenin kötü adamı) sürekli asıldığı güzel karısıyla arası limoni. Öyle ki oğlunun doğum gününe bile ancak karısının izniyle katılabiliyor Zafer. Polisin kebapçı dükkânı altındaki korsan DVD imalathanesini basmasından son anda kurtulan Zafer, Yeşilçam’ın yıllanmış, ünlü aksesuvarcısından esinlenilmiş, figüranlıktan dekorkostümcülüğüne atlamış, Ejder (Özkan Uğur) ağbisinin çıfıt çarşısından farksız deposuna sığınıp 1978’de yazdığı, Enis Fosforoğlu’nun oynayacağı “ŞahikalarKötülüğün Sonu” adlı senaryosunu yıllardır filme çekmeyi bekleyen, saçlarını setlerde ağartıp pamuk dedeye dönmüş, eski bir yönetmenin (Zafer Algöz) ekibine dahil oluyor ve başrolünü dönemin ünlü yıldızı Boğaç’la (Ozan Güven) Arzu’nun oynayacağı “Şahikalar” filminin yapımcılığını üstleniyor fedakâr koca Zafer annesinden kalma evi satıp filme sermaye yaparak, sırf karısını memnun etmek için. Ünlü aktör Boğaç’ı gerçek adıyla figüran Muharrem olarak “Pek Yakında”nın başındaki “Eşkıya” (1996) setinden tanıyan Zafer, ansızın bir otobüsün çarpmasıyla ayakları tutmaz olan Boğaç’ın bir çeşit dublörü gibi maskeyle oynayarak kitsch estetiğine sahip “Şahikalar”ın tamamlanmasını sağlıyor nice badireler atlattıktan sonra. Herkesin filmcisinemacı kesildiği, sevgisiz bir ortamda sevginin önemini vurgulayarak mutlu sona varan “Pek Yakında”, sinema âlemine (ve âlemimize) dair çeşitli göndermelerdokundurmalarla ve doğru dürüst kullanılmış beylik klişelerle sürerek eğlenceli bir iki saat vaat ediyor meraklısına. Hayli özenilmiş bir anlatımın, abartılı oyunculukların göze çarptığı bu film Yılmaz’ın filmografisinde “Hokkabaz”ın yanına konabilecek, samimi işlerinden biri ama en iyilerinden biri değil. E. Fosforoğlu, Y. Erdoğan, M. Alanson, Ü. Duru gibi “meşhur”ların da kısacık rollerde boy gösterdiği filmin öteki oyuncuları Ayşen Gruda, Zerrin Tekindor, Hare Sürel. imbuktu’nun kaderi “Timbuktu”da Sissako, bir zamanlar çölün incisi olarak tanımlanan, değişik halkların uyum içinde yaşadıkları Timbuktu’da haklarından fazlasını isteyen cihatçıların, köktendincilerin dolup taşmasıyla kentin radikal İslamcı bir kimliğe bürünmesini düşündürücü bir anlatımla vurguluyor. Dört yıllık aradan sonra Mike Leigh, üçüncü tarihi filmi “Mr. Turner”da ressamın son yıllarını, sanatçının benzersiz özgünlüğünü, babasını yitirince girdiği ağır depresyonu başarıyla işliyor. En önemli İngiliz ressamlarından biri olan, yenilikçi araştırmalarıyla tanınan, izlenimcilerin öncüsü, ışığın ustası Joseph Turner öyle bir yaratıcıydı ki fırtınayı resmetmek için geminin direğine tırmanabilirdi. Sinemayı bıraktığını açıklayan Ken Loach son filmi “Jimmy’s Hall”de 1909’da Amerikan vatandaşı olan İrlandalı komünist Jimmy T Arada kalan köpek Tayfun Pirselimoğlu’nun ödüllü filmi ‘Ben O Değilim’ gösterimde ODTÜ’yü bitirdikten, pisten çıktım diyerek gitu İstanbul Film Festivali’nde en iyi film, senaryo ve müzik tiği filmde, Necip olViyana’ya gidip resimgravür eğitimi aldıktan sonra aç ödüllerini kazanan, polisiye ağırlıklı bir yapım olan ‘Ben O ma çabasının bedelini fitığı resim sergilerinin yanı sınalde ödüyor, polis basDeğilim’ Başka Sinema salonlarında gösteriliyor. ra 4 roman (“Çöl Masallakınıyla yeniden hücrı”, “Kayıp Şahıslar Albüreyi boylayan Nihat. mü”, “Malihulya”, “ŞehNecip’in kaderini birin Kuleleri”) ve 2 hikâye le isteye üstlenen Nihat, kitabı (“Otel Odaları”, Pirselimoğlu’nun şeh“Harry Lime’ın En Yerin varoşlarında dolanıp ni Hayatları”) yazan ve sehabire çaysigara içen, naristlikle başlayan sinealt tabakadan, yoksul ma kariyerinde yazıp yöve sıradan kahramannettiği, çeşitli ödüller alan larının şimdilik sonunilk filmi “Hiçbiryerde”nin cusu. (2002) ardından çektiği, vicBaştaki ve finaldedan ve ölüm temalı, “Rıki hücre sahnesinde, za” (2007), “Pus” (2009), kendisinin ve Necip’in “Saç” (2010 İstanbul Film kimliğiyle aynı olayı Festivali’nin en iyi film ödüyaşayan Nihat’ın yinelüne layık bulundu) üçlemelemelerle vurgulanan, si gibi filmleriyle beğenip döngüsel dönüşüm öyönemseyerek kendine özküsünün kara film atgü bir vizyon ve üslup samosferinden sıyrılıp yer hibi, yaratıcı yönetmenleriyer fantastiğe göz kırpmiz arasına kattığımız Taytığı “Ben O Değilim”, fun Pirselimoğlu’nun İstankara mizah da içeren, bul Film Festivali’nde en iyi anaakım sinemaya özgü film, senaryo ve müzik ödülalışılmış zaman algısınlerini kazanmış son eseri dan sıyrılan, dingin an“Ben O Değilim” geçen haflatımı, etkileyici oyunta gösterime girmişti. cu performansları, sanat Varoluşsal sıkıntının yanı yönetimi, mekân kullasıra, “biri” iken bir “başkanımı, Angelopoulos’un sı” olma, öteki haline gelme kameramanı Andrekonusu, kimlik değişimi teas Sinanos imzalı göması, öteden beri hep ilgisirüntüleri ve Giorgios ni çekmiş (hatta takıntısı olKoumendakis’in ödülZaree) aşikâr ilgisini niye çektiğimuş) Pirselimoğlu, “Ben O lü müzikleriyle kuşkuni, Ayşe’nin davetiyle akşam yeDeğilim”de, önceki filmlerindesuz sinemaseverlere öğütlenecek ki gibi yine polisiye ağırlıklı bir at meğine ona gidip duvarda asıtürden, görülesi bir film sonuçta. lı bir fotoğrafı gördüğünde anlıyor. mosferde gelişen, farklı okumalaGitgide kendini aşan ve hapur huAyşe’nin 3 yıldır hapisteki ceberut ra açık bir fantastik anlatıyı perdepur, habire bir şeyler yiyip sigarasıkocası Necip’e ikizi kadar benzeye taşıyor. nı tellendiren Ercan Kesal’ın başamektedir Nihat, insanlar çift yaraPatates soymaktan yerleri silmerılı yorumuna ayak uydurmuş İran tılmıştır sözünü doğrularcasına. ye kadar her işi yaptığı bir hastanekökenli Maryam Zaree’nin yanı sıBıyıklarını kesip, kolundaki dövnin yemekhanesinde çalışan, yalnız ra yönetmenin fetiş oyuncusu Rıza mesine, gözlüklerine kadar kendiyaşayan, orta yaşlardaki Nihat (ErAkın’ın da sivrildiği “Ben O Decan Kesal) aynı yerde, birlikte buni benzetmeye çalıştığı, İzmir’de ğilim”, bizce yılın kaçırılmayacak laşık yıkadığı Ayşe’nin (Maryam tersanedeki işyerine bile ben hayerli filmlerinden biri. Kimlik kavramı üstüne
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle