29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 2014 CUMARTESİ 4 HABERLER Şakacı bir dostum, Validebağ’da yeşilin yağmalanması ve bu konuda AKP’li yönetimlerin ısrarlı tavırları karşısında şöyle konuştu: Validebağ’dı. “Validenizi de alın da gidin! bağı” oldu, bir kez daha yeşili lüplediler. On hektar alana yayılmış yeşili lüpleme girişiminin başarılı olup olmayacağı henüz tam belli değil. Ama Validebağ’da yeşil yağması girişiminin AKP’nin temel politikasının bütün öğelerini içinde barındırdığı kesin. Abdülmecit’in, annesi Adile Sultan’a aldığı, üzerinde çeşitli tür sedir, çam ve defne ağaçlarının bulunduğu on hektarlık arazinin bir köşesine butik bir cami yaptırmak üzere, belediye, araziyi köşesinden başlayarak yeşil alandan çıkarıp ibadethane alanı haline sokuyor. Çevrede yeterince cami olduğu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Milli Görüşçü eski başkanı Ali Müfit Gürtuna tarafından da ifade edilmesine ve İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararı olmasına karşın, AKP’li Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, dozerleri araziye sokuyor ve inşaatı başlatmakta direniyor. Hilmi Türkmen açıklamalarında şunları da söylemekten geri kalmıyor: Bu memlekette fazla tolerans, fazla iyi niyet karşınızdakini azdırıyor. Başkan, Validebağ arazisini imara açacak girişimin durdurulması yolundaki İstanbul 7. İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararına ise hiç aldırmıyor. HHH Bölgede yeterince cami olduğu halde, (Ali Müfit Gürtuna da bu hususu teyit ediyor) camiyle başlayan, sonra tümüyle imara açılmayla sonuçlanabilecek olan girişim, tipik AKP politikasının tüm öğelerini taşıyor. Önce tipik bir tarih ve doğa yağmasıyla iç içe bir yağma ve talan girişimi. Bu yağmanın baş aktörlerinden Hilmi Türkmen’in şahsındaki somutlaşan tolerans düşmanı baskıcı, oldubittici tutum. Klasik kutsal kalkanlar arkasına saklanıp din ticareti politikası. Nitekim, Hilmi Türkmen, kendisine karşı çıkanları hemen şöyle suçluyor: Bunlar sahte çevreciler. Cami olunca, ezan olunca bunlar değişiyorlar arkadaşlar. Oysa, bütün AKP politikalarında olduğu gibi “yağma, avanta geldi cihane / cami, ezan bahane” Evet, mesele yeşil alanı rant alanına çevirmek, bu hep yapıldı, hep yapılıyor. Hem de kurnazca yapılıyor, yeşil sökülürken, kutsal cami kalkanı tutuluyor; sonra itirazları aştıktan sonra, yola devam ediliyor. Şimdiye kadar bütün uygulamalarda görülen pişkinlik burada da egemen, nitekim 7. İdare Mahkemesi’nin kararı, “Karar Üsküdar Belediyesi ile ilgili değil, İBB ile alakalı, bizi bağlamaz” diyerek ya da “Ada parsel numaraları aynı değil”, diyerek işi pişkinliğe vurup yargı kararının etrafından dolanılmaya çalışılıyor. Nihayet, şimdiye kadar birçok alanda görüldüğü gibi AKP’nin hukuk tanımazlık klasiği burada da kendini gösteriyor. Ve yürütmeyi durdurma kararına karşın yağma sürüyor. HHH Görüyorsunuz, AKP politikalarının bütün öğelerini barındıran bir olay ile karşı karşıyız. Avanta ve rant için yeşil ve tarih yağmalanıyor, bunun için din kullanılıyor ve kutsal kalkanı arkasına sığınılıyor. En ufak bir hak aramada, hoşgörülü, iyi niyetli maskeler düşüyor; sert ve baskıcı tavırlar öne çıkıyor, dozerler polis marifetiyle alana sokuluyor. Yalan söyleniliyor. Algı saptırması yapılıyor. Hukuk tanımazlık büyük bir pervasızlıkla alenen teşhir ediliyor. Validebağ olayı budur. Validebağ, yeşilimize tasalluttur. Validebağ, nefes alma özgürlüğümüze saldırıdır. Validebağ, hukukumuzun çiğnenmesidir. Validebağ, kutsalımızın kirlenmesidir. Validebağ, akla saldırı, izana tasalluttur. Ve Validebağ münferit bir olay değildir. Türkiye’nin dört bir yanında bu fiiller işlenmektedir. Ve bütün bunlar ile birlikte, Validebağ bir AKP klasiğidir. Fotoğraf: Necati savaş Validebağ Yağması AKP’nin Aynası Ak Saray’a gidip kirlenme ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunun Çankaya Köşkü yerine “Ak Saray” olarak adlandırılan yeni Cumhurbaşkanlığı binasında verilmesini “Gitmeyin, kirlenmeyin. Hangi cumhuriyeti kutlayacaklar? Yolsuzluklarını kutlasınlar, 4 bakanı çağırsınlar, Rıza Sarraf’ı da davet etsinler” sözleriyle protesto etti. CHP Parti Meclisi (PM), Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında toplandı. Toplantıya, grup başkanvekilliğine seçilen Levent Gök ve İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun istifası üzerine PM’ye yedekten giren Ali Özcan ve Kılıçdaroğlu’nun dış politika başdanışmanı Murat Özçelik de ilk kez katıldı. Kılıçdaroğlu, antik çağda Ispartalılarda hırsızlığın “serbest” olduğuna işaret ederek “Ama suç, hırsızlık yaparken kişinin yakalanmasıydı. Geldiğimiz süreç, o süreçtir” dedi. 17 Aralık dosyasını kapatan savcı Ekrem Aydıner’in kendisi hakkında tazminat davası açmasını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Açmazsan namertsin. Hırsızların dizinin dibine çökeceksin, dosyayı kapatacaksın, sonra kalkacaksın ‘ben savcıyım’ diyeceksin. Sen savcı falan değilsin, sen hırsızların avukatısın” dedi. Türkiye’nin iyi yönetilemediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Dış politikada tam bir çuvallama var. Yüksek tepede oturan kika şey çalıyor” dedi. Hakİş’in bir toplantısında ise belgeselci Suat Eroğlu’nun, “tahammül edemeyen” bir bakanı eleştirdiği için “yumruklandığını” anımsattı. AKP’nin hemen her yurttaşı “makul şüpheli” konumuna getiren yeni yargı paketini de eleştiren Kılıçdaroğlu, özellikle işadamlarının bu durumu çok iyi değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Gelecek hafta Cumhuriyet Bayramı olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, davetiyelerin geldiğini ancak gitmeyeceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi: “Bizi Ak Saray’da bekliyorlarmış. Gitmeyin, kirlenmeyin, gidenler kirlenecektir. O bina vatandaşların alın terleriyle verdikleri vergilerle yapıldı. Bir ülkenin cumhurbaşkanı, başbakanı kaçak binada, gecekondu binada oturur mu? Orada cumhuriyeti kutlayacaklarmış. Hangi cumhuriyeti? Alın teri ve gözyaşıyla kurulan cumhuriyeti mi, yolsuzlukların başkenti yaptıkları orayı, Ak Saray’ı, o cumhuriyeti mi? Biz cumhuriyeti meydanlarda halkımızla, fener alaylarıyla kutlayacağız. Yolsuzluklarını kutlasınlar orada. 17 Aralık ‘Hırsızlık Haftası’ olarak Ak Saray’da kutlansın. Dört bakanı çağırsınlar. Baş aktör olarak da Rıza Sarraf’ı davet etsinler.” CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan 29 Ekim resepsiyonuna protesto çağrısı: Sarraf ve o 4 bakan kutlasın şi, uçağa binerken ayrı, uçaktan inerken ayrı konuşuyor” dedi. Hükümetin çözüm sürecinde de “çuvalladığını” belirten Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya da “Vatandaş birbirini öldürdüğünde seyirci oluyorsun. O bakan o koltukta oturmamalı. ‘Şiddete misliyle karşılık vereceğiz’ ne demektir? Führer döneminin Almanyası’na baksınlar” tepkisini gösterdi. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın, dünyaca ünlü piyanist ve besteci Fazıl Say’a “ambargo” koymasına da sert tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Hangi gerekçeyle yasak getiriyorsunuz? Say eline silah mı, molotofkokteyli mi aldı? Yüzünü kapattı mı? Aydınlık bir yüzü var. Tek kullandığı piyanodur. Ama çalma anlayışı farklı. O piyano çalıyor, öbürleri baş 17 Aralık’a takipsizliğe itiraz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında takipsizlik kararı verilmesine itiraz etti. “Ortaya çıkan onca delil varken yolsuzluk ve rüşvet iddiaları görüntü ve ses kayıtlarıyla gözler önüne serilmişken takipsizlik kararı verilmesinin kamu vicdanını yaraladığını” belirten Tanal, delil niteliğindeki tapeler ve diğer belgelerin yok edilmemesi için gerekli tedbirlerin alınmasını istedi. Tanal, itiraz dilekçesini Ankara Başsavcılığı aracılığıyla İstanbul Sulh Ceza Hâkimliği’ne gönderdi. Tanal, dilekçesinde “Eksik inceleme yapılarak, gerekli bilgi ve belgeler istenmeden, tanıkların ifadeleri alınmadan, bilirkişi incelemesi yapılmadan, hukuki nitelendirmede yanılarak, soyut gerekçeler ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir” dedi. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda usulüne uygun mahkeme kararı olmadığının belirtildiğini anlatan Tanal, “Savcılığın mahkeme kararının usulü Tanal ve İzmir Barosu delillerin yok edilmemesi için başvurdu CHP PM TOPLANTISI İç tartışma ne uygun olup olmadığını takdir etme yetkisi yoktur. Savcılık, mahkemelerin bir üst amiri değildir. Dinlemeler mahkeme kararıyla yapılmıştır” değerlendirmesini yaptı. İzmir Barosu, 17 Aralık operasyonuyla ilgili verilen takipsizlik kararına itiraz etti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilmek üzere İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan itiraz dilekçesinde, “kovuşturmaya yer yoktur” kararının hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğu vurgulandı. uyarısı AYŞE SAYIN Guardian çizerinden Musa Kart’a destek için Twitter’da başlattığı kampanyaya yoğun ilgi TBMM’NİN 17 ARALIK KOMİSYONU İFADE ALAMADI ‘Dünya karikatüristleri Haber Merkezi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik yolsuzluk suçlamalarını resmettiği bir karikatürü nedeniyle ‘basın yoluyla hakaret’ davasında yargılanıp beraat eden gazetemiz çizeri Musa Kart’a dünyaca ünlü karikatürleristlerden destek geldi. The Guardian’ın ünlü çizeri Martin Rowson Musa Kart’la dayanışmak için Twitter’dan bir kampanya başlattı. “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’den bir karikatüriste 10 yıl hapis cezası istemiyle dava açtı” diyen Rowson, tüm karikatüristleri Erdoğan’ı çizmeye ve Twitter’da #ErdoganCaricature etiketi altında paylaşmaya çağırdı. Rowson, tüm çizerlerden eğer başlarını belaya sokmayacaksa Erdoğan’ın karikatürlerini tweet atıp kendisine bir parça alçakgönüllülük dersi vermesini istedi. Ünlü karikatüristin bu çağrısı Twitter’da fazlasıyla karşılık buldu. #ErdoganCaricature etiketi altında başta Rowson’ın olmak üzere Erdoğan’ın resmedildiği karikatürler yağdı. Sarraf ve Erdoğan’a karşı birleşin’ Güler sustu Hala ne olduğunu anlayamadın mı? Aleviler oruç tutuyor Muharrem ayı başlıyor İstanbul Haber Servisi Başta Aleviler ve Şiiler olmak üzere İslam toplumları tarafından kutsal sayılan, “yas ayı” olarak bilinen ve oruç tutulan muharrem ayı bugün başladı. Hz. Ali’nin oğlu İmam Hüseyin’in şehit olduğu günün muharrem ayının onuncu gününe rastlaması nedeniyle yas ilan edilen 12 gün boyunca oruç tutan Aleviler, 12 günün sonunda aşure pişiriyor. Aşura ayı da denilen muharrem ayında Aleviler ve Şiiler her tür eğlenceden kaçınıyor. 12 gün boyunca et yenmiyor, su içilmiyor ve tıraş olunmuyor. Muharremin onuncu gününde ise İmam Hüseyin için anma törenleri düzenleniyor. Haber Merkezi TBMM’de 4 eski bakanla ilgili 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamındaki iddiaları incelemek için kurulan soruşturma komisyonu, İstanbul Adliyesi’nde eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler ve Rıza Sarraf’ı tanık sıfatıyla dinlemek istedi. Komisyonun çağrısı üzerine adliyeye gelen iki isim de susmayı tercih etti. AKP Milletvekili Hakkı Köylü, AKP’li Yusuf Başer ve CHP’li Ercan Cengiz’den oluşan TBMM Soruşturma Komisyonu’nun İstanbul Adliyesi’nde gizlilik içinde yürüttüğü soruşturmada, 17 Aralık dosyasında ismi geçen tüm kişiler ifade vermeleri için komisyona davet edildi. Komisyona tanık sıfatı ile ifade veren ilk isim, Barış Güler oldu. Güler’in, komisyonun sorularını yanıtlamayarak “Söyleyecek bir şeyim yok” ifadesini kullandığı öğrenildi. İşadamı Sarraf da Güler gibi ifade vermemeyi tercih etti. Sarraf’ın CMK’nin 48. “Kendisi veya yakınları aleyhine tanıklıktan çekinme”, Güler’in ise CMK’nin 45. “Evlatlık bağı bulunması nedeniyle tanıklıktan” çekilme haklarını kullanarak tanıklıktan çekildikleri öğrenildi. 17 Aralık soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Ekrem Aydıner, 16 Ekim’de soruşturmayı tamamlamış, 53 kişi hakkında takipsizlik kararı vermişti. ANKARA CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, genel seçimlerin birkaç ay öne çekilebileceğine dikkat çekerek, partililere “Projelerimizi halka anlatalım, enerjimizi içe dönük tartışmalara harcamayalım, artık birbirimizi eleştirmekten vazgeçelim” uyarısında bulundu. Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında toplanan PM’de, seçim hazırlıkları masaya yatırıldı. Toplantının basına kapalı bölümünde PM’ye yedekten giren Ali Özcan ile dış politika başdanışmanı Murat Özçelik kendilerini tanıttı. Edinilen bilgiye göre PM’ye yeni giren Özcan’ın da aralarında bulunduğu bazı PM üyeleri seçimlerde milletvekili adaylarının “önseçimle” belirlenmesi önerisi getirdi. Özcan’ın “Önseçim olmazsa ben aday olmam” dediği öğrenildi. Toplantıda bazı üyeler ise 2 seçim geçiren ve adaylık süreçleri nedeniyle küskün ya da kırgın örgüt yönetimleriyle genel seçime gidilmesinin doğru olmayacağını, ayrıca bazı örgütlerde ise istifalar nedeniyle boşalmalar olduğunu belirterek, kongre takviminin öne çekilerek, örgütlerin yenilenmesini önerdiler. Önerileri yanıtlayan Kılıçdaroğlu’nun ise istifalarla boşalan örgütlerin büyük bölümünde olağanüstü kongreler yapılarak boşlukların doldurulduğunu belirtirken, “erken seçim” olasılığı nedeniyle kongre takviminin başlatılmasından vazgeçildiğini bildirdi. Kılıçdaroğlu, “Önemli olan örgütlerin bana yakın olması değli, parti için çalışması” görüşünü dile getirdi. Kılıçdaroğlu CHP’nin hiçbir partinin olmadığı kadar proje ve önerileri olduğunu belirterek, ancak bunları anlatmakta güçlük çektiklerini söyledi. Parti içindeki tartışmalardan rahatsızlığını da dile getiren Kılıçdaroğlu, “Birbirimizi eleştirme alışkanlığından vazgeçmeliyiz. Yüksek sesle çekinmeden partiyi savunmalıyız. Üç beş partili bir araya gelince partiyi ve diğerlerini eleştiriyor. Bundan kurtulalım. Projelerimizi halka anlatalım, enerjimizi dışarıda kullanalım” uyarısında bulundu. Kılıçdaroğlu, genel seçimlerle ilgili önümüzdeki günlerde partinin seçim bildirgesi ve siyasi tutum belgesiyle ilgili 9 bölge toplantısı yapacağını da dile getirdi. Öte yandan CHP’nin seçimlere dönük “Siyasi Tutum Belgesi” ve “Seçim Bildirgesi”nin milletvekilleriyle Antalya Kemer’de yapılacak kampta tartışmaya açılması bekleniyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Sencer Ayata, seçim bildirgesi ile ilgili “format ve içerik seçenekleri” taslağını hazırlayarak Kılıçdaroğlu’na sundu. Buna göre bildirgenin çok uzun olmaması, iç tutarlılığının olması, bildirgenin sağlam ve güncel verilere dayalı ve inandırıcı olması önerilerine yer verildi. Bildirgenin başında, seçmenlerin doğrudan genel başkan tarafından muhatap alındıkları ve vaatlerin bizzat genel başkan tarafından açıklanıp sahiplenildiği mesajının verileceği Kılıçdaroğlu’nun “önsözü” yer alacak. Bildirgenin ana ilkeleri ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, yasa dışı dinlemelerle ilgili “paralel yapı” iddialarına yönelik soruşturması kapsamında tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk edilen, eski İstihbarat Daire Başkanı Ömer Altıparmak’ın arasında bulunduğu 7 kişi, adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. Anayasal Düzene Karşı Suçlar Soruşturma Bürosu savcısı Tekin Küçük’ün yürüttüğü yasadışı dinleme soruşturmasında tutuklama çıkmadı. İstihbaratçı müdürler serbest 18 kişiyi kapsayan operasyon kapsamında önceki akşam mahkemeye sevk edilen 7 kişi, Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimi Yavuz Kökten tarafından sorgulandı. Kökten, 7 şüpheliyi de yurt dışına çıkış yasağıyla serbest bıraktı. Şüpheliler arasında Altıparmak, Terörle Mücadeleden sorumlu eski Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Lokman Kırcılı, eski Batman Emniyet Müdürü Hasan Ali Okan ve eski İstihbarat Şube Müdürü Ali Arslantaş da yer aldı. Altıparmak, serbest bırakıldıktan sonra adliye önünde açıklama yaptı. Kendilerine karşı yapılan algı operasyonunun tutmadığını öne süren Altıparmak, şunları kaydetti: “Anlatacak çok şeyimiz var. Ben bir konuşmamda ifade etmiştim ‘biz ihaneti gördük, ihaneti gören gözlerimizi çıkarmaya çalışıyorlar.’ Bize isnat edilen suçları işlediler. Kendi aynalarından bu suçları bizlere yıkmaya çalışıyorlar ama bu oyunlar gerçek hukukçular tarafından bozulacak.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle