29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 2014 CUMARTESİ 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Din Hukuksuzluk Aracı Olarak Kullanılmaya Başlanırsa A Prof. Dr. SEMA KALAYCIOĞLU Fotoğraf: VEDAT ARIK Demokrasi Hazımsızları Türkiye’deki demokrasinin en büyük sorunu, Cumhuriyet ve Demokrasi sayesinde iktidara gelenlerin, Cumhuriyeti ve Demokrasiyi yozlaştırmalarıdır. Genç Cumhuriyet henüz 23 yaşındayken Çok Partili Düzen’e geçildiğinde, Türkiye’de Cumhuriyeti ve Demokrasiyi kuracak ve taşıyacak olan çağdaş sınıflar, yani sermaye sınıfı ve işçi sınıfı yeterince gelişmemişti. Bu nedenle, siyasal partilere ve onların liderlerine, özellikle de demokrasinin nimetlerinden yararlanarak Çok Partili Düzen sayesinde iktidara gelenlere büyük bir görev düşüyordu: Cumhuriyeti, demokratik kurum ve kuralları yerleştirmek ve bunları topluma benimsetmek. Üstelik kendi oluşturduğu düzenle iktidardan inen İnönü’nün yerine iktidara gelen politikacılar Tek Parti Dönemi’ndeki muhalefetin liderleriydi... Sürekli olarak muhalefet hakkını savunmuşlar... Tek Parti Dönemi’nin güçlü yöneticisi İsmet İnönü’nün Çok Partili Düzen’e geçme kararı sayesinde iktidara gelmişlerdi. Ama ne yazık ki bu politikacılar Demokrasiyi ve Cumhuriyeti yerleştirmek, ileriye taşımak yerine, gerilettiler! O dönemde başlayan, Cumhuriyeti ve Demokrasiyi “Çoğunluk diktatörlüğü” olarak yorumlama eğilimi bugün de sürüyor! HHH 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla, İnönü Vakfı Ankara’da Pembe Köşk’te “Çok Partili Hayata Geçiş ve Uzlaşma Kültürü” adı altında bir sergi açıyor... Bu sergiyle Türkiye’yi demokrasiye geçirdiği unutulan ve Tek Parti Dönemi uygulamalarından dolayı acımasızca eleştirilen İsmet İnönü’nün en büyük eseri olan Çok Partili Düzen’e geçiş anılıyor. 27 Ekim’de açılacak ve 30 Kasım’a kadar sürecek olan sergi, halk ve okullar tarafından ücretsiz olarak gezilebilecek. İnönü ailesinin elindeki anılar, belgeler, mektuplar, eşya ve “12 Temmuz Beyannamesi” adı ile bilinen metin de sergileniyor: Cumhurbaşkanı İnönü “12 Temmuz Beyannamesi” ile Çok Partili Düzen’e geçileceğini ilan etmişti... Sonra da yeni düzeni hayata geçirmek için, yanına iktidar partisi CHP’den Nihat Erim’i ve muhalefet partisi DP’den Nuri Özsan’ı alarak bir yurt gezisine çıkmıştı.... Sergide bu olayın öyküleri ve fotoğrafları da var. HHH Bugün saat 14’te değerli araştırmacı İlter Ertuğrul, Pembe Köşk’te, “Zor Yıllar” ile ilgili bir konuşma yapacak. Artık aramızdan ayrılmış olan Nihat Erim ve Nuri Özsan’ın çocukları ve torunları da orada olacak. Ahmet Kudret Haker, hâkim olan babasının, 1946 seçimleri döneminde iktidarın yani CHP’nin aleyhine verdiği bir karardan sonra aynı yönetim tarafından cezalandırılmak yerine, nasıl terfi ettirildiğini anlatacak. HHH Ciddi bir demokratik rejim bunalımı yaşadığımız bu günlerde, keşke politikacılar da bugünkü konuşmaları dinleseler, bu sergiyi gezseler de tarihten ders alsalar diye düşünüyorum! ylardır Validebağ Korusu’na açılan 1100 merekarelik bir parsel için hukuk mücadelesi yürütülüyor. Bir bağış sahibi (yüklenici firma) ve himayesinde gibi görünen bir sivil toplum örgütü, önce bu alana bir dini tesis inşa edecek, sonra da koruyu belediyenin inayeti ile imara açarak yüksek rantlar kapacak. Alınan yürütmeyi durdurma kararına rağmen, kepçe çalışmakta ve hafriyat kamyonları filo halinde faaliyete katılmakta. Devletin polisi, belediyenin zabıtası maalesef hukuksuzluğun nöbetindeymiş gibi görünüyorlar. Mahalle, sanki terörle maruf. TOMA’lar siperde. Mahalleli her ihtimale karşı cepte limonla dolaşıyor. Kanunu tepeleyen yerel yönetim, mahalleyi inançsızlık ve cami karşıtı olmakla itham ediyor. İnanç ve Müslümanlık kimin tekelindeyse. bu yeni rant kapılarını aralamaya yarayabilecek şekilde yapılırsa, bu Allah’a çok mu hoş gelir? Âlemin zekâsını her vesile ile küçümseyen bir yönetim, acaba ne yaptığının farkında mı? eşil alan ile cami arasında bir tercih yapılması istenirse Y Hukuk haktan yana olsa bile Bugün Irak ve Suriye’de, baş kesen, kan döken, kadınerkek, gençihtiyar, çoluk çocuk demeden katleden bir örgüt, bunları din adına, Allah adına yaptığını iddia ediyor. Bir devlet kurma iradesi, bayrağı ve sözüm ona “iman”ı var. Ama insafı yok. Elde pala, kılıç ve bomba, astığı astık, kestiği kestik. Dini zorbalık aracı olarak kullanır, inanç istismarına, kanunun yanında olması gereken kolluk kuvvetlerini de alet ederek işe başlarsanız, yolun sonunda IŞİD’den farklı bir ufuk da olamaz. Bu mu Türkiye’yi gelecekte bekleyen? Türkiye bugün dünyanın hemen her yerinde, IŞİD’i içinde büyüttüğü, en azından hoşgörü ile serpilmesine göz yumduğu iddiası ile suçlanıyor. Açıkçası dünyaya hesap vermekle mükellef. İşte kendi içinde İnsafsız iman olabilir mi? bile dini ve dini sembolleri rant aracı olarak kullanmaya müsaade eden bir yerel yönetimi de desteklerse, bunun vebali elbette, daha büyük ölçekte, insafsız, itikatsiz ve acımasız olmakla suçlanmak olacaktır. Mahalle boyutunda yapılan şikâyetlere ve hukukun üstünlüğüne sırtını çeviren bir itikatsız ibadet, acaba Allah katında makbul olabilir mi? Yok yok, bence itikatsız ibadet olamaz. Olmamalı. Olursa Türkiye için hiç iyi olmaz. İnsanları bugün olduğu gibi böler ve bölerek yok edersiniz. kır da hukuksuzluğun nöbetini tutturursanız, bu ülkeyi uçuruma sürüklüyor olmaz mısınız? erekseydi fazlasını Valide Atik yapardı Validebağ adı üstünde, Adile Sultan’ın şehrin Anadolu yakasına kazandırdığı bir doğal alan. İçinde av köşkleri var. Valide Atik (eski valide) çok geniş bir alanı mamur hale getirip, imarethane, külliye, mescit, medrese ve hamamlarla bezemiş. Küçük yapıların sayısını sınırlı tutarak, doğal görüntüyü bozmamış. Bu kadar kalabalık olmayan bir nüfusa sahip Üsküdar’da, gerekliliğini veya hayırını düşünse idi daha fazla ibadethane de yaptırırdı. Hem de en güzel mimari örnekleri ile. Ama bugün ulaşılan nüfus kalabalıklığında bile, camilerin cemaati çoğu yerde 35 kişiyi geçmiyor. Cuma cemaati, daha çok göze görünür merkezi yerlerde kalabalık oluyor. Zaten dinen iki kişi bile olsa, biri imam rolünü üstlenirse bir cemaaat olabilir. Ama 2, 5 veya 10 kişilik bir cemaat için hukuk çiğnenerek yeni bir “dini alan” tesis edilmeye kalkılırsa, üstelik G Gazilerin protezlerine bile icra ve haciz geldiği bir ülkede yaşıyoruz. Şimdi hal böyleyken “kaz gelecek yerden tavuk esirgememek” mantığı ile, bir cami ile, nice yüksek katlı inşaatın yolu açılmaya çalışılıyormuş gibi gözüküyor. İsraf edilen kaynaklarla nice okul yapılır, kreş açılır, yaşlı bakım merkezi kurulur. Bugün güvenli yaşamamıza neden olan gazilerin protezleri haydi haydi icradan kurtarılır. “Yeşil alanları koruyamıyoruz” iddiası ile yola çıkanlar, hepimizden, ama en önemlisi bu ülkenin sayıları hiç de azımsanmayacak gençlerinden adeta yeşil alan ile cami arasında bir tercih yapmalarını istiyor. Daracık bir alana yapılacak bir “dini tesis”in, insanları, nice “iki cami arasında binamaz” bırakabileceğinin maddi ve manevi maliyeti hiç hesaba katılmıyor. Ne yazık! ma en kötüsü hedef göstermek için fırsat olarak kullanmak İnsanları cami karşıtı, inançsız, itikatsiz ve itaatsiz olmakla suçlayarak hedef gösteriyorlar. Yüreğinden geçeni saf ve temiz sözcüklere döken kadınların bileklerini büküyor, onları bölgeden uzaklaştırmak için saçlarından sürüklüyorlar. Diyalog ve uzlaşmadan yana hiçbir işaret vermeyen ve alenen hukuku çiğneyenler, “gösterilen tolerans”ın şımarttığı kalabalıklardan söz ediyor. Hangi tolerans? Neye? Ve hukuku ayaklar altına alarak mı? İnsanı kendi öz vatanında, mahallesinde düşman ilan ediyorlar. Bu reva mı? Yoksa sınırsız kabul edilen gücün yarattığı bir yönetim anlayışı mı? A olluk kuvvetlerine yakından bakınca Genç genç çocuklar hepsi. Çakı gibi. Dimdik duruyor, atik tetik koşuyorlar. Yemek zamanlarında kumanyaları almak için, nöbet değiştiriyorlar. Ama neyin nöbetini tuttuklarının bile farkında değiller. Onlara ve sorumlulara bilirkişi ve mahkeme kararları okunduğunda, istif bozmuyorlar. Ama doğrudan muhatap aldığınızda, size “Ne yapalım, işi mi bırakalım?” diye haklı bir soru soruyorlar. Eline silah verdiğiniz genç insanları, vicdan, sağduyu ve cüzdan arasında bıra K İtikatsız ibadet olmaz, olamaz YÜKSEK PERFORMANS, YÜKSEK KAPASİTE! FMG 703 C • Dynamic Inverter Motor • Büyük dijital ekran • 30 dk. hızlı yıkama FMD 823B • Dynamic Inverter Motor • LCD Ekran • 30 dk. hızlı yıkama • Kolay Ütü Fonksiyonu ¨ 899 ¨949 FMF 923 • Dynamic Inverter Motor • Dijital ekran • 30 dk. hızlı yıkama WMD 1044BX • Dynamic Inverter Motor • LCD Ekran • Parlak krom kapak • 30 dk. hızlı yıkama • Kolay Ütü Fonksiyonu ¨ 1.049 ¨1.399
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle