09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 2014 CUMA 8 GÜNCEL n Baştarafı 1. Sayfada HABERLER CÜNEYT ARCAYÜREK Dört yol, iki köprü, Boğaz’da bir de tüp... Bir elinde Kuran öteki elinde partili, partisiz muhalefete o gün nasıl saldıracağını içeren bir metin. İnanılmaz bir gerçek. Öyle bir yalancı ki, mumu yatsıya dek yanar diye adı ayyuka çıkanları yaya bıraktı. Demokratik kültüre erişememiş yığınları, “Yeni Türkiye yaratıyorum, Müslümansın karşı çıkma” diyerek bir güzel uyuttu ve 12 yıldır binlerce yatsı geldi geçti, mumu hâlâ yanıyor. HHH Yarattığı yeni Türkiye’nin simgesi de, Atatürk Orman Çifliği’nin adını Beştepe diye değiştirmek ve... ... Bu kocaman alana, halka başbakanlık binası diye yıllarca yutturarak, yargının yapımı durdurma kararları bana vızgelir diyerek umursamadan, görmemişlere özgü inşa ettirdiği bir saraya yerleşmek! HHH Devletin tepesine yerleşen bu kişi, yine sanıyor ki, Cumhurbaşkanı konutunu Çankaya’dan Beştepe dediği alana aktardı mı; tamam... Çağdaşlığa, aydınlığa ve gerçek demokrasiye açılan kapıyı kapattı mı, aslında halkın hâlâ anlayamadığı ne idüğü belirsiz yeni Türkiye palavrası artık yüz yıllarca sürecek! Devlet adamı olabildiğini her seçimi kazanarak ispat ettiğini... ... Ama Cumhurbaşbakanı olunca uluslararası diplomaside içeride kullandığı cart curtlara benzer girişimlerle başarı kazanacağını, üstelik dünya lideri olacağını da sanıyor. HHH Bu sanısının beş paralık değeri olmadığını bu sütunlarda birçok kez yazdık. Başbakan iken belki içeriden dışarıya dönük izlediği diplomatik yöntem geçerliydi, içe dışa yutturuyordu ama... ... Kobani siyasetindeki uygulamaları gerçek yüzünü aydınlatıverdi... Önce Türkiye ve dünya kamuoyları, Ortadoğu’nun önderliğine soyunan T.C. Cumhurbaşbakanı ve Başbakanı’ndan Kobani sorununda şu kesin siyaseti izledi. Türkiye, ABD’ye, IŞİD’le savaşan PKK’nin uzantısı PYD’ye malum nedenlerle asla silah yardımı yapılmamasını bildirdi. Günlerce Türkiye asla bir koridor açmayacağını ilan etti. İmdi: Bay ‘Cumhurbaşbakan’ı, yine bir dış geziye çıkarken ekranlarda; ABD’nin onca dayatmasına karşın PYD’ye havadan silah yardımı yaptığını ve… Atılan silahlardan bir kısmının IŞİD’in eline geçmesini ABD’nin yanlış politika izlediğinin kanıtı olduğunu savundu. Tabii ABD, silah yüklü bir kolinin IŞİD’in eline geçtiğini kabul etti, bu davranışın yanlış bir politikaya kanıt olamayacağını Bay Cumhurbaşbakan’a anımsatıverdi. Asıl insanların ağzını hayretle açarak kiminin pes, kiminin de yuh ya da dönekliğin bu kadarı da olmaz dedikleri açıklama, RTE’yi tabii çarkıfelek siyasetinin bir numaralı temsilcisi yapıverdi. Üstelik Amerika, silah yardımını daha önce Bay Cumhurbaşbakan’a bildirdiğini açıkladı. Tabii RTE, konuyu yalanlayan bir açıklama yapmadı, ama ne zaman ki bir paket silah IŞİD’in eline geçti... Bunu bir fırsat bilerek ABD’ye yüklendi, ama asıl dramatik gelişme, topraklarımızda koridor açılmasına asla izin vermeyeceğini ilan eyleyen T.C. Cumhurbaşbakanı… ... Peşmergelere koridor açılmasını Başkan Obama’ya kendisinin önerdiğini söyleyivermez mi? HHH Medyamızın da maşallahı var. Böyle başa böyle medya diyenleri haklı çıkardı. RTE’nin daha önceki, örneğin koridor konusundaki açıklamalarını tıpkı tıpkısına RTE gibi hiç ama hiç anımsamadan, söylenmemiş, açıklanmamış gibi gider ayak söylediklerini, RTE sanki yeni bir şeyler açıklamış gibi manşetlere çıkardı. Bu ülke siyasetinde insanları kafa karışıklığına sürükleyen olaylar bitip tükenmiyor. Daha dünlere kadar PYD’ye terörist demediği için RTE’yi eleştiren Kılıçdaroğlu; üniversiteli bir öğrencinin sorusu üzerine aynı örgütten YPG’yi “Terörist örgüt değildir” diye tanımladı Üstelik bu açıklama, ABD’nin PYD’ye bakışı ile koşut bir açıklama! Üstüne üstlük bu olay da al birini vur ötekine deyişini anımsattı... HHH Bu ülkenin iktidarı ve muhalefetinin açıklamaları ve davranışlarını izleyince, insanın içinden ister istemez, bu ne perhiz, ne lahana turşusu özdeyişini, bu partiler bize yaraşıyor diye neden temel kural ilan etmiyorlar, demek geçiyor. O zaman hiç değilse dönekliği ulusal bir politika yaptıklarını açıklamış olacaklar... ... Nihayet dün söylediklerini bugün yalanlayan iktidar ve muhalefet açıklamalarının ortak içerikte bir anlamı da olmayacak mı? Ali İsmail Korkmaz’ı döven polisin kamerayı kapatma görüntüleri ortaya çıktı Ses kaydından sonra görüntü de çıktı ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Gezi direnişinde Eskişehir’de polislerin de aralarında bulunduğu eli sopalı kişilerce dövüldükten sonra beyin kanaması geçiren ve 10 Temmuz’da yaşamını yitiren Ali İsmail Korkmaz davasında yeni görüntüler ortaya çıktı. Korkmaz’ın dövüldüğü sokağa bakan Beşik Otel’e ait güvenlik kameralarının kayıtlarının 20 dakikalık bölümünün kayıp olduğunun ortaya çıkmasının ardından, Korkmaz’ın ölümüyle ilgili yargılanan 5 polisten Hüseyin Engin’in otele girerek güvenlik kameralarına müdahale ettiği tanık ifadeleriyle ortaya çıkmıştı. Otelin güvenlik kameralarını inceleyen TÜBİTAK, Engin’in kameralara müdahale ettiğine dair ait ses kayıtlarını temmuzdaki duruşmada mahkemeye gönderilmesinin ardından kurtarılan görüntüleri de Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Görüntülerde, Engin’in güvenlik kamerasının kapatılmasını ve hatta geriye dönük olarak silinmesini istediği konuşmalar yer aldı. Olaya ilişkin ses kayıtlarının daha önce ortaya çıktığını anlatan avukat Selin Dağlar, mahkemeden bir an önce karar çıkmasını beklediklerini söyledi. Darbeyi Askerden Değil, Polisten Bekleyin Türkiye’de üç kuşak bu soruyla büyüdü. Sosyal uyanış, iktisadi büyümenin önüne geçtiğinde, muhalefet gemlenemez hale geldiğinde, siyasi tansiyon yükseldiğinde hemen gözler Genelkurmay’ın pencerelerine çevrilir, “Paşalar toplandı”, “Asker rahatsız” manşetleri atılırdı. Zamanla güç dengeleri değişti; askeri vesayet bertaraf edildi, ordu kışlasına çekildi. Darbe lafı tedavülden kalktı. Taa ki Öcalan, ekim başında, “Kobani düşerse Türkiye darbe sürecine girer” diyene kadar… Bu açıklamadan hemen sonra sokaklar karıştı, “Tek cenaze gelmiyor” tesellisiyle giden barış süreci, onlarca cenazeyle gölgelendi. Ve sokağa çıkma yasaklarının hemen ardından getirilen baskı yasalarıyla, devlet içindeki güvenlikçi refleks yeniden devreye girdi. “Bir darbe sürecine girildi.” HHH Muhtemelen Öcalan, “darbe süreci” öngörüsünü yaparken, devlet içinde, müzakerelere ayak direyen derin odakların provokasyonlarını kastediyordu. Ancak yeni yargı paketiyle polisiye tedbirleri devreye sokan, bizzat hükümet oldu. Daha önce getirdikleri nispi demokratikleşme paketini tersyüz edip polis devletine doğru ciddi bir adım attılar. Sıkıyönetim dönemlerinden kalma bir alışkanlıkla, “kişi hürriyeti”nin karşısına “devlet güvenliği”ni koydular. HHH Ben, bir askeri darbe sürecine girdiğimizi düşünmüyorum. Ancak bir polis darbesine doğru gidildiğinden kaygılıyım. AK Parti, askerin dişini söktükten sonra, ona rakip bir polis gücü yaratmaya koyuldu. İktidara geldikten sonra Emniyet mensubu sayısını yüzde 50’ye yakın oranda artırdı. 450 bin askeri olan Türkiye’de, 350 bin kişilik bir polis ordusu yarattı. Kişi başına düşen polis oranında, dünyada Rusya’dan sonraki en güçlü polis teşkilatı kuruldu. Polisin sayısı artırılırken, teçhizatı da güçlendirildi. AK Parti iktidarında 26 bin zırhlı/zırhsız araç alındı. Teşkilat, helikopterlerle, TOMA’larla, Kobra’larla donatıldı. 2014’te Emniyet’in bütçesi, bir önceki yıla göre yüzde 12.5 artırılarak, 17.5 milyar liraya çıkarıldı. Böylece Milli Savunma’nın 22.5 milyar liralık bütçesine yaklaştı. Son olarak TSK kontrolündeki Jandarma’nın da İçişleri Bakanlığı’na bağlanacağının açıklanmasıyla, hükümet kontrolünde bir kır polisi oluşturulmasına zemin yaratıldı. Bu, İçişleri Bakanı’nın emrinde, yaklaşık 200 bin kişilik yeni bir silahlı güç anlamına geliyor. Yani, sayıca askerden üstün bir polis ordusu… Giderek güçlenen özel güvenlikçileri saymıyorum bile… HHH Geldik “son darbe”ye: Bu devasa ordu, Kobani eylemleri bahane edilerek, son derece geniş yetkilerle donatılıyor şimdi... Baskı rejiminin ipleri sıkılaştırılıyor. Polisin sizi, evinizi araması, telefonunuzu dinlemesi için daha önce “somut delillere dayalı, kuvvetli şüphe” bulması gerekiyordu; hükümet, yeni yargı paketinde, kendi getirdiği reformu geri çekti. Artık arama, dinleme için somut kanıt gerekmeyecek; polisin kendince bulacağı “makul şüphe” yetecek. Halen polis, savcı onayı olmaksızın gözaltı yapamıyor; yeni düzenleme ile savcı onaylamadan istediği kişiyi 24 saat gözaltına alabilecek. Bu düzenlemelerin gerekçesini, dikta dönemlerinden hatırlıyoruz: “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs…” Son düzenleme ile darbelerin yasal kılıfı sayılan “Cumhuriyeti korumakollama yetkisi”, ordudan alınıp Emniyet’e verildi. Biz, “Asker darbe yapar mı”yı tartışaduralım, polis, kendi devletinin zeminini kurdu bile… İÜ’DE SOL GÖRÜŞLÜ ÖĞRENCİLERE ŞİŞELERLE SALDIRDILAR, 3 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI IŞİD yanlıları yine saldırdı İstanbul Haber Servisi İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi’nde afiş asan sol görüşlü öğrencilere, IŞİD yanlısı Müslüman Gençlik isimli bir grup beyzbol sopaları ve soda şişeleri ile saldırdı. Polisin müdahale ettiği olaylarda Müslüman Gençlik mensubu 3 kişi gözaltına alındı. Başına soda şişesi isabet eden 1 öğrenci ise hastaneye kaldırıldı. Fotoğraf: VEDAT ARIK işe ve sopalarla saldırdılar İÜ Edebiyat Fakültesi’nde dün sabah saatlerinde sol görüşlü öğrenciler, “Ortadoğu’da neler oluyor” başlıklı afiş astı. Bunun üzerine saat 09.50 sıralarında IŞİD yanlısı Müslüman Gençlik mensubu yaklaşık 1520 kişilik bir grup, tekbir getirerek beyzbol sopaları ve soda şişeleriyle öğrencilere saldırdı. Sol görüşlü öğrencilerin de karşılık vermesi üzerine üniversite içine giren polis, Müslüman Gençlik mensubu 3 öğrenciyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan 3 kişi ifadesi alınmak üzere emniyete götürülürken, başına soda şişesi isabet eden bir öğrenci ise hastaneye kaldırıldı. Öğrencinin durumunun iyi olduğu belirtildi. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde önceki gün TGB’nin astığı afişlerin indirilmesinin ardından dün de afiş asmak isteyen TGB’lilerle sol görüşlü öğrenciler arasında kavga çıktı. Kısa süreli gerginliğin ardından TGB’lilerin okuldan ayrılması ile olaylar yatıştı. Ş İstanbul Haber Servisi İlk defa 27 Mayıs 1995 günü başlayan Cumartesi Anneleri’nin kayıp yakınlarını sormak için Galatarasay’da yaptığı oturma eylemi yarın 500. haftasına giriyor. 500 haftadır adaleti arayan kayıp yakınları herkesi bir dal kırmızı karanfille yanlarında olmaya çağırıyor. “Kaybedilmek istenen insanlığımızdır” başlığıyla Cumartesi Anneleri tarafından hazırlanan çağrı metninde, 1013 gün önce devletin, gözaltında kaybetme politikasıyla yönetildiği günlerde 56 kayıp yakını ile başlayan eylemin daha sonra nasıl çoğalarak daha büyük mücadeleye dönüştüğü anlatıldı. Barış İçin Akademisyenler Girişimi de 500. Anneler 500 haftadır adalet arıyor kez gerçekleşecek eylem için dayanışma mesajı yayımladı. Türkiye Yazarlar Sendikası ve İnsan Hakları Derneği’nin, “Kalpleri Küçük Bir Bahçe Onların Kayıplar İçin Şiirler” adlı kitabı da oturma eylemlerinin 500. haftasına ulaşacak Cumartesi Anneleri’ne ithaf edildi. RedHack de Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun web sitesini hackleyerek sayfaya Cumartesi Anneleri’nin eylemlerinden görüntüler koydu. “Oğlumun kemiklerini bulursam, koynumda taşıyacağım. Çünkü oğlumu çok özledim” ve Berfo Ana’nın “Oğlumun katilini affetmeye hazırım. Siz sadece kimi affedeceğimi gösterin” sözlerini yayınladı. Kart’a ilk duruşmada beraat İstanbul Haber Servisi Türkiye’nin gündemini sarsan 1725 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmaları sonunda tüm şüphelilere takipsizlik verilirken yolsuzluk karikatürü nedeniyle hakkında dava açılan çizerimiz Musa Kart ilk duruşmada beraat etti. Mahkeme, beraat kararına gerekçe olarak sanığın suçu işlemediğinin sabit olmasını gösterdi. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmaya 9 yıl 10 aya kadar hapsi istenen çizerimiz Musa Kart ve avukatı Bülent Utku ile müşteki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı Hatice Özay katıldı. Çizerimiz Kart savunmasında, 17 Aralık’ta ortaya çıkan fotoğrafın bir haksızlık ve hukuksuzluğun fotoğrafı olduğunu vurgulayarak, “Bu fotoğraf karşısında sorumluluk duygusu taşıyan yazarların ve çizerlerin suskun kalması beklenemezdi” dedi. Yargıçların kararlarıyla konuştuğu gibi karikatüristlerin de çizgileriyle konuştuğunu ifade etti. Dava hakkında esas görüşünü açıklayan savcı Hasan Bölükbaşı da sanığa atılı suçların unsurlarının oluşmadığı, karikatürün basın özgürlüğü kapsamında kaleme alınmış olduğunun kabul edilmesi gerektiğini belirterek, Kart’ın beraatini istedi. Mahkeme de dosyayı karara bağlayarak çizerimiz Kart’ın beraatine karar verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan çizerimiz Musa Kart hakkında 1 Şubat 2014 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yer alan karikatürü nedeniyle suç duyurusunda bulunmuştu. AKADEMİSYENE KISKAÇ Bülent Kerimoğlu, New York’ta belediyeciliği anlattı n İstanbul Haber Servisi Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu, New York’ta düzenlenen yapılan Dünya Ticaret Merkezleri Birlik Toplantısı’na konuşmacı olarak katıldı. New York’ta düzenlenen “Yerel Yönetimlerin Ticaret Merkezlerine Desteği” konulu panelinde konuşan Dr. Bülent Kerimoğlu, Dünya Ticaret Merkezi çalışmalarının öneminden bahsetti ve yerel yönetimlerin ticaretteki rolü konusunda açıklamalarda bulundu. Türkiye’de yerel yönetimlerin ticari gelişmelere ciddi katkıda bulunduğunu ifade eden Kerimoğlu belediyelerin daha güçlü bir yapıya kavuşturulması gerektiğine dikkat çekti. n İZMİT (DHA) İzmit’in Kuruçeşme mevkisinde bulunan D100 Karayolu kenarındaki E Tipi Cezaevi’nde tutuklu ve hükümlüler dün saat 21.00 sıralarında isyan girişimi başlattı. Koğuşlardaki eşyaları ateşe veren tutuklu ve hükümlülerden bazıları da çatılara çıkarak kiremitleri ve yatakları çevreye fırlatmaya başladı. İtfaiye ekipleri yangına müdahale etti. Tutuklu ve hükümlülerin cezaevinde kapasitenin üstünde tutuklu ve hükümlü kalması, koşulların kötü olması, yapılan şikayetlerin karşılıksız bırakılması nedeniyle isyan başlattıkları öne sürüldü. Bu arada olay yerine gelen cezaevi savcısı ve yönetimi isyanın sona erdirilmesi için akşam geç saatlere kadar tutuklu ve hükümlülerle görüşmeler yaptı. Kocaeli E Tipi Cezaevi’nde isyan Yurt Haberleri Servisi Gezi direnişi sırasında Okmeydanı’ndaki evinin önünde polisler tarafından gaz bombasıyla vurularak öldürülen 15 yaşındaki Berkin Elvan için Karaman’da yapılan basın açıklamasına katıldığı ve dönemin Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhine slogan attığı gerekçesiyle Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Siyaset ve Sosyal Bilimler Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr Elifhan Köse’nin de aralarında bulunduğu toplam 3 kişi hakkında, “hakaret” suçundan dava açıldı. Köse, basın açıklamasına katıldığını ancak slogan atmadığını, söyledi. Eyleme katıldığını ancak slogan atmadığını söyleyen Köse, “Dindar kadın edebiyatı cinsiyet ve beden” , “Sessizliği söylemek” isimli kitabı ile gündeme gelmişti. Berkin eylemine dava Avukat Tanay’a silahlı saldırı ARDA, Ekimin yirmi dördünde Sensiz giriyoruz, Senin otuz üçüncü yaşına... Bin kere de sensiz kalacağımızı bilsek, Yine bin kere seni tanımak isterdik... n İstanbul Haber Servisi ÇHD’ye yönelik operasyonda gözaltına alınan ve bir süre tutuklu yargılandıktan sonra tahliye edilen eski Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şube Başkanı avukat Taylan Tanay, önceki gün gece Avcılar’daki evinin önünde silahlı saldırıya uğradı. Saat 00.10 sularında Avcılar’da Gümüşpala Mahallesi’nde bulunan evinin önündeki saldırıda Tanay, yara almadı. Saldırganlar sopalarla, Tanay’ın otomobilinin camlarını da kırarak olay yerinden uzaklaştı. ÇHD İstanbul Şubesi de yapılan saldırıyı kınayarak, geçmiş olsun dileklerini iletti. İstanbul Emniyeti’nin, kimi istihbaratlar nedeniyle iki kez koruma verme önerisinde bulunduğu Tanay’ın bu öneriyi reddettiği öğrenildi. Kılıçlı ve baltalı eylemci tutuklandı İYİ Kİ DOĞDUN... Arkadaşların, Annen, Baban, Herkes... n ANTALYA (DHA) Kobani eylemleri sırasında gözaltına alınan arkadaşlarına destek için adliye önünde toplanan gruba kılıçla saldıran T.D, savcılık talimatıyla serbest bırakıldı. Kılıcına el konan T.D. dün öğle saatlerinde tekrar adliye önüne geldi. Demircide yaptırdığı ‘Osmanlı baltası’nın sapına bez bağlayan T.D., teypten marşlar çalmaya başladı. Bir yandan da elindeki kağıtta yazan metni okumaya çalışan T.D., çevredeki vatandaşları IŞİD’e katılmaya çağırdı. Bağırmaya ve küfürler etmeye başlayan T.D. polis tarafından gözaltına alındı. “Terör örgütüne üye olmak” suçunu işlediği gerekçesiyle adliyeye sevkedilen T.D. mahkemece tutuklandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle