09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EKİM 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 13 Müdür atamaları Kılıçdaroğlu dört bakana, eski Başbakan Ürgüplü örneğini gösterdi ‘Yüce Divan’a çıkın’ AYŞE SAYIN ANKARA CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında hakkında Meclis soruşturması açılan AKP’li dört eski Bakan Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar’a, eski Başbakan Suat Hayri Ürgüplü gibi Yüce Divan’da yargılanmayı talep etmeleri çağrısında bulunarak “Parlamentoya itibar kazandırmaları için Yüce Divan’a çıkmaları lazım. Eğer gidip aklanmak istemiyorum derse, onların üzerindeki şaibe hiçbir zaman kalkmaz” dedi. Kılıçdaroğlu, 17 Aralık dosyasıyla ilgili savcı Ekrem Aydıner tarafından verilen takipsizlik kararı ve gündeme ilişkin Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, Meclis Soruşturma Komisyonu’nun iktidar ve muhalefet partili üyelerinin “savcı” gibi görev yapacağına işaret etti. Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi: “Dört bakanın talebinin bu olması lazım. Eğer suçlanan bir bakan gidip aklanmak istemiyorum derse, o bakanın SELDA GÜNEYSU ANKARA Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katıldığı Hakİş’in “Emek” konulu kısa film ödül töreninde yumruklu saldırıya uğrayan “Fıtrat” adlı filmin yönetmeni Suat Eroğlu, filmi “içinde sigara görüntüleri yer aldığı ve küfür geçtiği için izlemek istemeyen” Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Davutoğlu’na, “Sayın Arınç, benim yumruğumu havaya kaldırmam kadar bana atılan yumruğun da takipçisi olacak mı? Sayın Başbakan da evdeki çocuklarıyla yemek yiyemediğini düşündüğü kadar beni televizyonda izleyen anne ve babamın duygusunun ne olduğunu anlayacak mı” sorularını yöneltti. Eroğlu, “Olay sonrasında şahsı kimler otelden çıkardı? Olaydan önce kimlerle görüştü? Arınç bu olaydan sorumluluk hissedip hissetmiyor mu?” dedi. Eroğlu, önceki gün “Emek” konulu kısa film ödül töreninde yaşanan yumruklu saldırı sonrası olanları ve saldırıya ilişkin düşüncelerini Cumhuriyet’e şöyle anlattı: ‘Sınavlarda ortaoyunu sergileniyor’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) İzmir’de 692 okul müdürünün belirleneceği sözlü sınavlar sürüyor. Yönetici adaylarına, “BM Genel Sekreteri’nin yardımcısı kimdir?”, “Ortaoyununda Kel Hasan’ın kavuğu kime verildi” gibi sorular yöneltilmesine tepki gösteren Eğitim Sen 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Ali Kılıç, “Sözlü mülakat AKP kadrolaşmasının bir parçası. Kimlerin müdür yapılacağı zaten belli. Sınavlarda adeta ortaoyunu sergileniyor” dedi. Sözlü sınavlara yaklaşık 2 bin 300 öğretmen başvurmuştu. Sonuçların açıklanmasının ardından atamaların gelecek ay sonuna kadar yapılması bekleniyor. Sözlü sınava giren öğretmenler, sorular karşısında şaşırdıklarını belirterek “Müdürlükle ilgisi olmayan sorular yöneltildi” dediler. Sınavlarda dikkat çeken diğer sorular ise şöyle: “Baraj yanına neden ağaç dikilir?”, “Midas’ın Kulakları eseri kime aittir?”, “Don Kişot nasıl ortaya çıktı?” babamı düşünür mü? Başbakan annemle üzerindeki şaibe hiçbir zaman kalkmaz. Parlamento tarihine baktığımızda da Yüce Divan’a giden bakanlar olmuştur, bazıları aklanmıştır, bazıları mahkum olmuştur. Aslında o dört bakanın Yüce Divan’da aklanmaları, sadece kendileri için değil, çocukları, aileleri, çevreleri, akrabaları için de çok önemli. O nedenle komisyonun vereceği Yüce Divan kararı, parlamentoya saygınlık kazandırır. Çünkü parlamento kirliliği kabul etmez. Parlamento der ki; ben soruşturdum, bilgiler var, belgeler var, fotoğraflar, ses kayıtları var, dolayısıyla ben bunları kapatamam, suçlanan bakanlar haklı olduğunu iddia ediyorsa, git mahkemede kanıtla haklıysan gel parlamentoda görevine devam et. Geçmişten Suat Hayri Ürgüplü örneği var. Gitti, Yüce Divan’da yargılandı, beraat etti, sonra başbakan oldu. O bakanlar da aynısını yapsın.” l Davutoğlu’nun katıldığı törende saldırıya uğrayan yönetmen Suat Eroğlu: Dört polis sorguladı, saatlerce hastaneye göndermediler Yumruktan sonra sorgu l Saldırgan talimat aldı mı? Arınç, bana orada, yumruğumu havaya kaldırmamam ve slogan atmamam gerektiğini söyledi. “İyi niyetle ben kendisini uyardım, ama o bana laf soktu” türünden sözler söyledi. Bu sözler ne yazık ki salonu tahrik etti. O konuşmadan etkilenen bir vatandaş, bana vurdu. Şimdi, bu şahıs talimat aldı mı? Saldırıdan önce kimlerle görüştü? Sayın Başbakan konuşmasında güvenlikle ilgili hazırladıkları yasalardan söz etti. Şimdi Başbakan’a ve Arınç’a soruyorum: Kendisinin bulunduğu bir ortamda güvenliği sağlayamayan bir siyasetçi, yasalarla ülkedeki güvenliği sağlayabilir mi? Kardeşliğin olmadığı bir ülkede hangi yasa güvenliği sağlar? Toplumu ayrıştırmanın önüne geçebilirler mi? Sayın Arınç, benim yumruğumu havaya kaldırmam kadar bana atılan yumruğun da takipçisi olacak mı? Sayın Davutoğlu da evdeki çocuklarıyla yemek yiyemediğini düşündüğü kadar televizyonda beni izleyen anne ve babamın duygusunu anlayabilecek mi? Biz saygı duyuyoruz ama... Anketten mobing çıktı baskı altında İstanbul Haber Servisi EğitimSen Üniversiteler Şubesi’nce 38 üniversitede 138 araştırma görevlisi arasında yapılan ankette araştırma görevlilerinin yüzde 68’nin onur kırıcı işlerde çalıştırıldığı, iş ve kadro kaygısı yaşadıkları ortaya çıktı. Anket çalışması dün Taksim’deki Eğitim Sen İstanbul 6 No’lu Üniversiteler Şubesi’nde düzenlenen toplantıyla açıklandı. Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, bilim insanlarının insantoplumdoğa yararına çalışmalar yapmasının engellendiğini söyledi. Ankette ortaya çıkan başlıklar şöyle: Araştırma görevlilerinin yüzde 75’i her sınav döneminde 5 veya daha fazla gözetmenlik, yüzde 52’si getir götür işi yapıyor. Yüzde 68’i mobinge maruz kalıyor ve sekreterlik, çay kahve işleri, hocaların çocuklarıyla ilgilenme gibi onur kırıcı işlerde çalışıyo. Doktoradakilerin yüzde 26’sı kadrosunun olacağını düşünürken geri kalanı belirsizlik yaşıyor. 50/D statüsünde çalışanların bir kısmı ve Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı’nda işe alınanların tamamı 120 ila 160 bin lira arasında borçlanma senedi imzalamış. Bu senet suskun kalmalarının nedeni. Yüzde 90’ı güvencesiz ve kısıtlı özlüklerden dolayı ya evlenemiyor ya da evlilik hayatları sorunlarla yürüyor. Geçimini zor sağlıyor. Araştırma görevlileri, YÖK’ün mevcut işleyişinin değiştirilmesini, akademik özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırılması talep ediliyor. Araştırma görevlileri Aydıner’in kararı hukuka darbe l Savcılığın dosyayla ilgili takipsizlik kararının ardından, Türkiye’de, başbakan ve bakanlar dahil hiç kimsenin “Adalet yerini buldu” diyemediğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “Adaleti savcı dağıtmaz, hâkim dağıtır. Ama hâkime giden bir dosya yok, dosya hâkimden kaçırıldığı için adaletin oluşmadığını hepimiz biliyoruz” dedi. Savcı Aydıner’in kararını “hukuka darbe” olarak nitelendiren CHP lideri, parti olarak Aydıner’le ilgili bir girişimde bulunup bulunmayacaklarına ilişkin soru üzerine ise bu konuda HSYK’nin gereğini yapması gerektiğini söyledi. Yeni seçilen HSYK’nin “Adaletin dağıtılmasında kararlı davranacağız” açıklaması yaptığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “HSYK o söyleminin arkasında duruyorsa o savcıyla ilgili gereğini yapmalı, görevden almalı ve oraya tarafsız bir savcı atamalı. Yapmazlarsa, ‘bu savcının yaptıklarını onaylıyoruz’ anlamına gelir. 76 milyon insanın vicdanını sızlatacak kararı verenden hesabının sorulması lazım” diye konuştu. ‘Davutoğlu ve l AKP’nin Kürt sorununun çözümü konusunda samimi olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, hükümetin “zaman kazanmaya çalışan” bir yaklaşım sergilediğini ifade etti. CHP lideri, “Eğer sorunu çözecekse, önünde hiçbir engel yok” dedi. ABD Başkanı Obama’nın Kobani’ye silah yardımı konusunda Erdoğan’ı aramasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Obama’nın Erdoğan’ı araması ne demek? Dışişleri Bakanlığı Erdoğan’a bağlı değil ki, Davutoğlu’nu araması lazım. Genelkurmay, Dışişleri, İçişleri, Davutoğlu’na bağlı ama Obama, Erdoğan’ı arıyor. Erdoğan başbakanken, Abdullah Gül’ü mü arıyordu? Hayır. Çünkü Obama da Davutoğlu’nun kukla başbakan olduğunun farkında. Türkiye’nin karşılaştığı şanssızlık bu. Bütün dünya bunu biliyor. Kimsenin takmadığı Başbakan. ” Kılıçdaroğlu, ABD’nin IŞİD’e karşı kullanılmak üzere PYD’ye silah yardımı yapmasına ilişkin soru üzerine ise “Biz IŞİD’e karşı Batı’nın takındığı tavrı olumlu buluyoruz. IŞİD’le Türkiye’nin komşu olması l 4 ayrı polis sorguya çekti Olaydan sonra otelden bir iki saat çıkamadım. Saatlerce sorguya çekildim. Polisler annemin kızlık soyadından, nerede okuduğuma, nerede oturduğuma dair pek çok soru sordular. Ben de bu sorulara tepki gösterdim. “Mağdur olan taraf benim ve hastaneye gitmem gerek. Kafama darbe aldım ve yere yığıldım. Şimdi hastaneye gitmem gerek” dedim, yine de salmadılar. “Otur, otur” dediler. Daha sonra avukatımın ısrarları sonucu hastaneye gidebildim. Sonra, saat 01.22’de karakolda saldırıya ilişkin tutanak yazdırmaya çalıştık. Abartmıyorum, bu süre saat 05.00’e kadar sürdü. Bana yumruk atan şahıs nerede? Evinde mi oturuyordu o saatlerde, ben sorguya çekilirken? Peki bana verilen ödül bu mudur? Anladım, benim ödülüm yumrukmuş. l Ali İsmail’i hatırlatıyor Ben hiçbir zaman toplumu ayrıştırmaktan yana bir tutum izlemedim. Törende de ayrıştırıcı bir konuşma asla yapmadım. Arınç’ın sözlerine ve tutumuna yönelik sitemlerimi ilettim. “Filmimi Soma’da yaşamını yitiren işçi kardeşlerime adıyorum” dedim. Gezi eylemlerine yönelik ifadeler de kullanmadım. Hatta Soma’dan Sayın Davutoğlu da söz etti. Ancak ne yazık ki sonrasında, otelden çıktıktan sonra birileri gelip, “Taksim’in o... çocukları” gibi bir üslupla bana saldırdı. Buna bir anlam veremiyorum. Olay saat 21.30’da yaşanmasına karşın gece saat 01.30’a değin hastaneye götürülmedim. Biz bunu daha önce de yaşadık. Bu olay Ali İsmail Korkmaz’ı, Ahmet Kaya’yı anımsatıyor. Ne yazık... l Öç alma meselesi Bu saldırı her şeyden önce bir tahammülsüzlüğün, kendini bilmezliğin ürünüdür. Bunun yeri, mekânı ve kişi ayrımı da yoktur. Bugün ne yazık ki aynı tür saldırılar konuşan, soru soran bir gazeteciye, filmi gösterilen bir yönetmene, Soma’da yakınını kaybeden bir işçinin yakınına da yapılıyor. Aynı üslubu kullanıyorlar. Kimseyi ayırt edemiyorlar. Bu saldırı her şeyden önce bir öç alma meselesi. Prof. Rennan Pekünlü ‘Türban kararı girişteydi’ Öcalan görüşüyor’ çok büyük tehlike” dedi. Kılıçdaroğlu, bir grup üniversite öğrencisini kabulde “PYD terör örgütü değildir” dediği yönündeki sözlerinin anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, “PYD’nin terör örgütü olup olmadığını sordular. Ben de onlara terör ve terör örgütü tarifi yaptım. Yani terörist kimdir? İşte ‘elinde silah, baskı uygulayan, genç kadın, yaşlı genç demeden insanları öldürenlere terörist denir, bunların örgütlendiği yer de terör örgütüdür’ dedim. PKK tipik terör örgütlerinden birisidir, PYD böyle bir şey yapıyorsa, insanları katlediyorsa, terör örgütüdür, değilse terör örgütü değildir” ifadelerini kullandı. l Kılıçdaroğlu, Bilkent Üniversitesi Politik Düşünce Kulübü toplantısında konuştu. Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Abdullah Öcalan arasında görüşme yapıldığını iddia eden Kılıçdaroğlu, “Sorun Öcalan ile dönemin başbakanı Erdoğan arasındaki bir görüşmeydi. Şimdi Davutoğlu ile Öcalan arasında görüşmeler yapılıyor. Ne görüşüyorlar ne vaatlerde bulunuyorlar kimse bilmiyor” dedi. Zorunlu rotasyondan 400 bin eğitimci etkilenecek Öğretmenin TEOG’u SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Binlerce okul müdürünü görevden alan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), şimdi de yüz binlerce öğretmeni sürgüne hazırlanıyor. Hazırlanan taslak yönetmeliğin yürürlüğe girmesiyle birlikte “aynı okulda 8 yıl kesintisiz görev yapan öğretmenler”, tercihine bağlı olarak bulunduğu ilin içinde başka bir okula zorunlu olarak gönderilecek. Yirmi beş okul tercihinden birine “atanamayan veya tercih yapmayan öğretmenler” ise TEOG’da öğrencilerin kilometrelerce uzaklıktaki okullara yerleştirilmesini anımsatırcasına, bakanlık tarafından belirlenecek başka bir ilde görevlendirilebilecek. Zorunlu rotasyona tabi tutulacak 8 yıllık öğretmen sayısının yaklaşık 400 bin olduğu hesaplanıyor. Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği Taslağı’nda “Öğretmenler, aynı eğitim kurumunda en fazla toplam 8 yıl görev yapabilir” ifadesi yer aldı. Taslağa göre, aynı eğitim kurumunda toplam 8 yıl görev yapan öğretmenlerin atamaları, “Aynı ilde alanlarında öğretmen ihtiyacı bulunan eğitim kurumlarına tercihleri doğrultusunda hizmet puanı üstünlüğüne göre” yapılacak. Yönetmeliğin bu haliyle yürürlüğe girmesi durumunda, yürürlük tarihinde içinde bulunulan eğitim öğretim yılının tamamlanması ile birlikte 8 yıllık görev süresini dolduran öğretmenlerden bulundukları ilin içinde 25 okulu tercih etmeleri istenecek. Yani yönetmelik bu yıl yürürlüğe girerse 2015 yılı Haziran ayında öğretmenlerin başka bir ilçe ve okul düşünmeye başlaması gerekecek. Bu öğretmenler, 20152016 eğitim öğretim yılında, başka bir okulda göreve başlayacak. Lise öğrencilerini çok uzak noktalara yerleştiren MEB, taslağın bu şekilde yürürlüğe girmesi durumunda öğretmenleri de “yerinden yurdundan edecek.” Sekiz yıllık görev süresini dolduranların tercihlerine göre başka bir ilçede başka bir okula yerleştirileceği belirtilse ve “Kadrolarının bulunduğu ildeki eğitim kurumlarında alanlarında norm açık bulunmayan öğretmenlerin yer değiştirme işlemleri bir sonraki atama dönemine kadar ertelenir” hükmü bulunsa da öğretmenlerin tercihleri dışında ikamet adreslerinden çok uzak bir okula atanmalarının önünde bir engel olmayacağı belirtildi. Zaten taslakta, tıpkı TEOG yerleştirmelerinde olduğu gibi “Tercihlerine atanamayanlar ile tercih yapamayanların atamaları ise alanlarında öğretmen ihtiyacı bulunan eğitim kurumlarına resen yapılır” ifadeleri kullanıldı. “Zorunlu rotasyon” uygulamasının en tartışmalı ayaklarından biri olan “sınıf öğretmenlerinin durumu”nda ise “istisna” uygulamasına gidildi. İlgili hükümle sınıf öğretmenlerinin 8 yıllık görev sürelerini doldursalar bile ilkokul öğrencilerini mezun etmelerine olanak tanındı. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nden emekli Prof. Dr. Rennan Pekünlü, türbanlı öğrencilerin öğrenim hakkını engellediği suçlamasıyla dün bir kez daha hâkim karşısına çıktı. Daha önce aynı gerekçeyle açılan davadan hüküm giyen ve gelecek ay cezaevine girmeyi bekleyen Prof. Dr. Pekünlü, yargı kararları doğrultusunda hareket ettiğini vurgulayarak “O dönem Danıştay’ın türban yasağı kararı okul girişinde asılıydı” dedi. İzmir 4. Asliye Mahkemesi, Fatma Nur Gidal adlı öğrencinin açtığı dava sonucu Prof. Dr. Pekünlü’ye 2 yıl 1 ay hapis cezası vermiş, ceza Yargıtay tarafından da onanmıştı. Pekünlü, 4 ay 16 güne indirilen cezasını çekmek üzere 20 Kasım’da açık cezaevine girecek. Pekünlü dün de İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesi’nde, 4 öğrencinin benzer suçlamaları nedeniyle hâkim karşısına çıktı. Bu kez hakkında 1 ile 3 yıl hapis cezası istenen Pekünlü, “Danıştay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin kararları vardı. Yasal olarak türbanlı vaziyette derse girmelerinin mümkün olmadığını anlattım” dedi. Duruşma gelecek şubata ertelendi. Bu arada tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) üyeleri, Pekünlü’ye destek verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle