09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 EKİM 2014 CUMA 4 HABERLER Bilançoları ibra edilmeyen TTK iş güvenliği önlemi almadan kapalı sahada üretim yapmış Her Türk Suçlu Doğar 12 Eylül döneminde Metris Askeri Tutukevi’nin sakinleri, gecenin bir saatinde, rap rap postal sesleri ve bir sloganla uyanırlardı: Her Türk asker doğar!.. Her Türk asker doğar!.. Koşar adım postal sesleri yetmez gibi, bir de askerler ellerdeki copları sürterlerdi koğuş mazgal parmaklıklarına, böylece gürültü daha da artardı. Tabii slogan içeride yatanlar için geçerli değildi, Sadece “Öz” Türkler için varitti asker doğmak olgusu. Öbürleri, yani içeride yatanlar, onlar “kansızlar”dı, Kenan Evren’in deyimiyle. Onlar asker doğmaz, suçlu doğarlardı. Onların düzeltilmeleri, cezalandırılmaları, cezaevlerinde eğitilmeleri, değilse de eğilip bükülmeleri lazımdı. Gereken de yapılırdı. Düşünürdüm, rap rap giderken, “Her Türk asker doğar” sloganı atan bu halk çocukları, bir gün hapse düştüklerinde (ki istatistikler içlerinden bazılarının mutlaka düşeceğini söylerdi) o asker doğdukları günleri hatırlayacaklar ve mahpuslara artık daha insancıl bir şekilde bakacaklar mı diye. O zamanlar Türkiye bütün has Türklerin asker doğduğu, öbürlerinin ise öyle olmadığı için suçlu doğduğu koca bir kışlaydı. Aradan 31 yıl geçti. Metris artık anıların en uzak köşelerine sindi... HHH Ama Türkiye postalın yerini takunya seslerinin aldığı bir emir komuta yuvasıdır hâlâ. Şimdi yine zaman zaman bazı geceler bir ses bölüyor uykumu, postal yerine takunya eşliğinde başka bir slogana uyanıyorum: Her Türk süpheli doğar!.. Her Türk şüpheli doğar!.. Böyle gecelerde, bir kez uyandım mı uyku tutmuyor ve işin kötüsü böyle geceler gittikçe sıklaşıyor. “Demek ki, diyorum kendi kendime, pek bir şey değişmemiş. 31 yıl sonra yine kışla olmayı sürdürüyoruz. Askeri vesayetin değil, dinci vesayetin askeri olmayan kışlası ama yine de kışla işte!” Ve radyolar, televizyonlar, gazeteler, dergiler, azarlar gibi nutuk atan devletliler hep aynı şeyi, kâh fısıldayarak, kâh bağırarak, kâh paylayarak söylüyorlar: Her Türk şüpheli doğar, her Türk şüpheli doğar. Tabii burada her Türk lafın gelişiydi, yoksa biat edenler, yandaş olanlar, şüpheli de değillerdi, suçlu da. Onlar şüpheli Türklerin aksine, daha doğuştan masumdular. Hatta onlar, ayakkabı kutularında gönderilen rüşvetlerle de yakalansalar, şüpheli veya suçlu olamazlar. Diğerleri ise biat ettiklerini kanıtlayınca kadar şüphelidirler, şüpheliden de öte suçludurlar. Zaten şüpheli ile suçlu arasında fark yoktur. Asıl olan masumiyet değil, suçluluktur. Biat etmeyenlerin, yetim sofrasındaki hanı yağmaya itibar etmeyenlerin hepsi, aksini kendileri kanıtlayamadıkları sürece suçludurlar. HHH Zaten hepsi şüpheli doğmuşlardır, şüpheli olmaları için kanıta ihtiyaç yoktur, her zaman şüphelinin aleyhine çalışan makul bir şüphe yeterlidir. Makul şüphe demek, şüpheli aksini kanıtlayana kadar suçludur demektir. Hepsi şüphelidir, hepsi... Gösteri yapanı, ağacını savunanı, parasız eğitim isteyeni, fırsat eşitliği diyeni, sesini yükselteni, adalet arayanı, polis tarafından kasten öldürülmeye karşı çıkanı, piyano çalanı, şarkı söyleyeni, yazı yazanı, karikatür çizeni, türkü çığıranı, maç izleyeni.. hepsi şüpheliydi, hepsi... Evet her Türk şüpheli doğar ve şüphe demek suç demek olduğuna göre, her Türk suçlu doğar. Suçları mı? Suçları biat etmeyen, düşünen, konuşan Türk insanı olmaktır. Faciaya davetiye MAHMUT LICALI ANKARA Türkiye Taşkörümü Kurumu’nun (TTK) 2011 ve 2012 yıllarına ait bilançoları ibra edilmediği KİT Komisyonu’nda kurumun iş sağlığı güvenliği eksikliği nedeniyle kapatılan sahaların kaçak çalışmasına göz yumduğu, mekanizasyonu artırmak amacıyla alınan ekipmanlarının gerekli testler yapılmadığı için kullanılamadığı, yeraltına inmeyen personeline yeraltı mesaisi yazıldığı gibi skandallar ortaya çıktı. CHP Adana Milletvekili Turgay Develi, TTK’nin kapatılan sahadan kömür alarak, kaçağa göz yumarak faciaya davetiye çıkardığını belirtti. TBMM KİT Komisyonu’nda önceki gün TTK’nin 2011 ve 2012 yıllarına ait bilançoları ele Kantarda usulsüzlük yapıldı Sayıştay raporunda, satışı yapılan kömürle ilgili sözleşmede TTK’nin göstereceği kantarlarda tartılması hükmü bulunmasına karşın, firmaların kuracakları kendi kantarlarında tartılmasına izin verildiği belirlendi. TTK’ye bağlı bir müessesede kantar kayıtlarında yapılan incelemeye göre firmaya ait aynı plakalı bir kamyonun 9 saatlik sürede 10 kez kantara girdiği, kamyon darasının da her seferinde aynı olduğu toplamda 205 bin 720 kilogram kömür tartıldığı ifade edildi. Raporda, bir kamyonun 9 saat içinde bu kadar ağırlıktaki bir kömürü taşımasının mantıkla izah edilemeyeceği vurgusu yapıldı. alındı. Görüşmelerde iktidar ve muhalefet milletvekilleri resmi raporlara yansıyan pek çok usulsüzlük hakkında TTK yöneticilerine yönelttiği sorulara tatmin edici yanıtlar alamadı. AKP’li milletvekillerinin oylamada kabul oyu vermemeleri üzerine muhalefetin oylarıyla kurumun Kozlu müessesi hariç 2011 ve 2012 yılı bilonçları ibra edilmedi. Başka bir deyişle KİT Komisyonu kurumun bu yıllardaki bilançolarının yargıya taşınmasına vize verdi. apalı sahada kaçak üretim Raporlara yansıyan ve kurumu mahkemelik yapan skandalların başında ise TTK’nin kaçak sahanın çalıştırılmasına göz yumması oldu. Sayıştay raporlarına göre Çalışma Bakanlığı tarafından işçilerin yaşamı için tehlike oluşturması nedeniyle kapatılan bir ocağı işleten firmanın sözleşme kapsamında taahhüt ettiği üreti K mi yaklaşık 6.5 katına çıktı. Kapalı olması gereken ocakta TTK üretim yapılmasını göz yumarak, yapılan üretimi de rödovans karşılığı satın aldı. Raporda kapatılan ocaklarda iş güvenliğine ilişkin gerekli önlemlerin alınmadığı, ölümlü bir kaza olma olasılığının yüksek olduğu da vurgulandı. Sayıştay raporunda yapılan denetimde TTK’ye bağlı bazı müesseselerde yeraltına inmedikleri halde kartlarını okutan sözleşmeli ve yevmiyeli mühendis ve tekniker(AA) lerin yeraltına inmemelerine karşın yeraltına inmiş gibi kendilerine gösterdikleri, bazı personelin kart okutmalarında suiistimaller yaptığı belirlendi. Raporda, kurumun 4.2 milyon Avro ile 3.4 milyon Avro tutarında alınan lokomotiflerin sorun çıkardığı, yeraltında kullanılmak üzere alınan bazı lokomotiflerin sertifika sorunu nedeniyle yeraltına indirilemediği ve kullanılamadığı belirlendi. Develi’den tepki KİT Komisyonu üyesi CHP’li Turgay Develi, “Ciddi kusur ve iş güvenliği eksiklikleri olmasına karşın üretime devam edilmesi faciaya davetiye çıkarmaktır. Hem buna izin vereceksin sonra da kaza olunca Allah’ın takdiri diyeceksin. Böyle bir yönetim olmaz” diye konuştu. adalet alt komisyonunda eleştirilere kulak tıkadı AKP ‘makul şüphe’de ısrarlı EMİNE KAPLAN Bütçeye ‘krizli’ başlangıç ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 2015 bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeleri krizle başladı. Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile AKP milletvekillerinin zamanında gelmemesi nedeniyle muhalefet milletvekilleri salonu terk etti. Sayıştay raporları da bu yıl yine tartışma konusu oldu. Toplantı saat 14.30’da Maliye Bakanı Şimşek ve AKP milletvekillerinin salona gelmesi ile başladı. Muhalefet milletvekilleri Sayıştay raporlarının “kuşa çevrildikten sonra” komisyona gönderildiğini vurguladı. Şimşek’in açıklamalarına göre, 2015 bütçesinde bütçe giderleri 472.9 milyar lira, bütçe gelirleri 452 milyar lira olacak. Vergi gelirleri 389.5 milyar lira, bütçe açığı 21 milyar lira olarak öngörüldü. Maliye Bakanı Şimşek, dolaylı vergilerin dolaysız vergilere göre yüksek olduğuna ilişkin değerlendirmeler yapıldığına dikkat çekerek “Ancak temel problem dolaylı vergi yükümüzün yüksekliği değil dolaysız vergi gelirlerimizin yeterli düzeyde olmamasıdır” dedi. 2015 bütçesinin Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmeleri Üç yeni düzenleme Çevre kirliliğinin azaltılması ve enerji verimliliğinin sağlanması kapsamındaki çalışmalara da değinen Şimşek, bu konuda üzerinde çalışmakta oldukları üç önemli düzenleme olduğunu söyledi. Şimşek, bunları şöyle açıkladı: “Bunlardan birincisi binalardaki ısı yalıtımının teşvik edilmesidir. Hükümet olarak binalarına yalıtım yaptırmak isteyenlere, alacakları ürünler için taksit kolaylığını da içeren alternatifli bir çalışma yürütüyoruz. İkincisi, elektrik tüketiminde cimri beyaz eşyaların kullanılmasının yaygınlaştırılmasıdır. Bu çerçevede enerji verimlilik sınıfına göre ÖTV’de oran farklılaştıracağız. Üçüncüsü, karbondioksit salımı düşük olan araçları vergisel açıdan teşvik edeceğiz. Karbondioksit emisyon miktarını da bir vergileme ölçütü olarak trafiğe yeni çıkacak araçlar için kullanacağız.” Aramaya katılan polis, 35 kez ‘hatırlamıyorum’ yanıtını verdi ‘Casuslukta’ hafıza kaybı HAKAN DİRİK ANKARA TBMM Adalet Alt Komisyonu’nda, arama, dinleme ve teknik takibin kapsamını genişleten yargı paketinde değişiklikler yapıldı, ancak AKP muhalefetin itiraz ve eleştirilerine karşın arama kararlarında “makul şüphe”nin yeterli olmasına ilişkin düzenlemeden vazgeçmedi. TBMM Adalet Alt Komisyonu’nda, yargı paketi bazı değişiklikler yapılarak kabul edildi. Tehdit suçunda “mal varlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit eden kişi”ler için de 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası verilmesi, gizli “devletin güvenliğine karşı suçlar ile anayasal düzene karşı işlenen suçlar”da da gizli soruşturmacı görevlendirilebilmesi ile örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda cumhuriyet savcısının soruşturmanın yapıldığı yer sulh ceza hâkiminden de karar alabileceğine ilişkin maddeler metinden çıkarıldı. Adli yıl törenlerinde de geri adım yok ‘aramaların HukuksuZ olduĞu ortaya Çıktı’ Duruşmayı değerlendiren sanık avukatlarından Murat Ergün, “Bu davanın temelini oluşturan Sapanca aramalarının hukuksuz olduğu ortaya çıkmıştır. Aramalara önderlik eden polis şefi, dijital deliller bulunurken görmediğini, sonradan tutanağı imzaladığını söylemiştir. Tek başına bu durum bile davanın dayandığı temelleri çürütmüştür” diye konuştu. HDP’den Erdoğan’a suç duyurusu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) HDP; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Kobani eylemleri sırasında “ölen kişilerin katilinin HDP olduğu” yönündeki ifadeleri ile hükümete yakın gazete ve televizyonlarda HDP’ye yönelik hakaret içeren yayınlarını yargıya taşıdı. Hukuk işlerinden Sorumlu HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Meral Danış Beştaş, yaptığı yazılı açıklamada Kobani eylemleri sırasında kolluk güçleri ve kolluk güçleriyle birlikte hareket eden güçlerin saldırılarının ölümlere neden olduğunu kaydetti. Hükümetin bu olayların faillerini araştırmak yerine HDP’yi hedef göstermeye başladığını kaydeden Beştaş, Erdoğan ile ilgili kurum ve kuruluşlar için suç duyurusu yapacaklarını duyurdu. İZMİR Kamuoyuna “Askeri Casusluk” olarak yansıtılan İzmir’deki gizli bilgi ve belge bulundurma davasına temel oluşturan dijital delillerin aramasına katılan polisler, hafıza sorunu yaşıyor. Dava kapsamında tanık olarak dinlenen polis Fatih Karakuş, tam 35 kez “hatırlamıyorum” dedi. Tanık Karakuş’un hatırlayamadıkları arasında dijital delillerin bulunma anı, aramaya katılan polislerin eldiven takıp takmadığı, delillerin “barkodlu delil torbasına” konulup konulmadığı da yer alıyor. İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davanın dünkü duruşmasında, 1 No’lu sanık Bilgin Özkaynak’ın Sapanca’daki evinde yapılan aramalarda görevli polis amiri Fatih Karakuş, tanık olarak dinlendi. Karakuş, aramanın Sakarya Ka çakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Müdürlüğü birimleri ve İzmir’den gelen polislerle yapıldığını, kendilerinin “refakatçi” konumunda olduğunu söyledi. “Paralel soruşturma” kapsamında meslekten uzaklaştırılan İzmir’deki polis şeflerinden Emin Göktaş’ın emirlerini uyguladıklarını, “Talimatları Emin Müdür’den aldık” sözleriyle aktaran Karakuş, yaklaşık 00.45’te başlayan aramanın sabaha dek sürdüğünü söyledi. 15 gün önce gelmiş! Fatih Karakuş, Özkaynak’ın sorusu üzerine, aramadan yaklaşık 15 gün önce Sapanca kaymakamı, emniyet müdürü ve ilçenin bazı önde gelen kişileriyle birlikte aynı eve ziyarete geldiğini dile getirdi. Davanın ana konusunu oluşturan dijital delilleri, bulunma anında değil tasnif edilirken gördüğünü söyleyen Karakuş, buna karşın tutulan tutanağa neden imza attığını açıklayamadı. Karakuş, aramanın üç ekip halindeki polisler tarafından aynı anda evin farklı yerlerinde mi, yoksa birlikte mi yapıldığını hatırlamadığını söyledi. Toplam 35 soruya “hatırla mıyorum” yanıtı veren Karakuş, bu yönde bir sağlık sorunu bulunup bulunmadığı yönündeki soru karşısında ise sağlıklı olduğunu söyledi. Karakuş, yanlarında bilgisayarlardan imaj alma makinesi olup olmadığını da hatırlayamazken, arama yapılırken polislerin eldiven giyip giymediği de Karakuş’un hafızasının yetersiz kaldığı konular arasında yer aldı. Karakuş, delillerin, sonradan açıldığında kendini ele veren “barkodlu delil torbası” mı, yoksa açılıp tekrar mühürlenebilen torbalara mı konulduğu yönündeki soruyu, “Bez torbaya konup mühürlendi” diye yanıtlarken avukatların, aramanın dijital deliller üzerine olmasına karşın evin hemen girişinde bulunan bilgisayarlara neden el konulmadığı ve yalnızca kütüphaneden çıktığı söylenen materyallerle yetinildiği sorusunu ise yanıtsız bıraktı. Dinleme ve teknik takip yapılabilecek suçlar kapsamına eklenen devletin güvenliğine karşı suçlar yalnızca “devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçuyla sınırlandırılırken, malvarlığına el koyma maddesinde bir değişiklik yapılmadı. Paketin en çok tartışma yaratan aramalarda “makul şüphe”nin yeterli görülmesine ilişkin madde ise tüm eleştirilere karşın aynen kabul edildi. Buna göre, “yakalanabileceği veya suç delillerinin elde edilebileceği hususunda makul şüphe varsa şüphelinin veya sanığın üstü, eşyası, konutu, işyeri veya ona ait diğer yerler” aranabilecek. AKP, adli yıl açılış törenlerinin kaldırılması konusundaki ısrarından da vazgeçmedi. Törenleri kaldıran madde de kabul edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle