08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EKİM 2014 CUMA CUMHURİYET SAYFA [email protected] KÜLTÜR PARİS’TE BASIN KARİKATÜRLERİ SERGİSİ 17 Pekin’de Tiyatro en d n ’ i s e r g Kon r: e l m i n e l İz Dünya bir yana, biz öte yana yordu, kopup gelemedi. Eugenio Barba, ülkesi İtalya’da aradığı ortamı bulamayınca yollara düşenlerdendi. Grotowski’yle tanışıp ondan müthiş etkilenmesi, ardından Hindistan’da geleneksel “Kathakali”yi keşfetmesi, yaşamını değiştirecekti. Sonunda Danimarka’ya yerleşip Odin Tiyatrosu’nu kurdu. (1964) Araştırmaya dayalı, grup terapiye de yer veren, ifade biçimlerini (ses, beden, ayin) zorlayan yöntemler geliştirdi. Daha sonra çalışmalarına verdiği adla ISTA yani Uluslararası Antropoloji Tiyatrosu’nu kurdu. Oyuncunun kendini ve ilişkilerini “keşfetmesine” yarayan bir sistem geliştirdi. Hâlâ dünyanın dört bir yanında çalışmalarını sürdürüyor. Kongre günlerinde geleneksel Çin tiyatrosu yani “Pekin Operası” örneklerinden “Vişne Bahçesi”nin çağdaş yorumuna dek birçok oyun da izledik. Ama beni fetheden, oyunlardan ya da o görkemli opera binasında izlediğim Donizetti’nin komik operası “Don Pasquale” eserinden çok yapının kendisi Pekin Gösteri Sanatları Merkezi oldu. Mimarı Paul Andreu’ya, böyle bir sanat merkezi yapma kararı veren ve uygulayan devlet adamlarına şapka çıkardım. İçinde 3 dev salon barındırıyor: Opera bale salonu 2416 kişilik; müzik salonu 2017 kişilik ; tiyatro salonu 1040 kişilik. Sayısız toplantı salonu, sergi salonları, kafeler ve lokantalar barındırıyor. Kıskançlıktan öldüm, öldüm, öldüm... Ne demişler, her kent kendi layık olduğu operaya kavuşur. Lanet olsun İstanbul’u bu hale getirenlere!.. ‘Savaş Ne Aptalcadır!’ Kültür Servisi Le Monde gazetesinin başçizeri Jean Plantu tarafından 2006 yılında kurulan “La Fondation Dessins pour La Paix” (Barış İçin Karikatürler Vakfı), bu kez savaş karşıtı çizimleri “Savaş Ne Aptalcadır!” başlığıyla Paris’in merkezindeki Chatelet metro istasyonunda sergiliyor. Ülkelerin basın çizerlerini davetle üye kabul eden vakıf, dünyanın birçok farklı ülkesinde barış yanlısı sergi ve oturumlar düzenliyor. Yaklaşık 100 karikatür, her gün on binlerce insanın kullandığı istasyonda ay sonuna kadar izlenebilecek. Sergilenen karikatürler arasında, vakfın üyesi, gazetemiz çizerlerinden Semih Poroy’un, biri sergi afişinde de kullanılan iki çalışması da yer alıyor. Yazar Vecihi Timuroğlu yaşamını yitirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yıllarca Türkiye’nin hemen hemen her yanında edebiyat öğretmenliği yapan, araştırmacı yazar, şair ve Türkiye İnsan Hakları Kurumu’nun (TİHAK) kurucu üyesi Vecihi Timuroğlu 87 yaşında yaşamını yitirdi. Timuroğlu, bugün, Kocatepe Camisi’nden son yolculuğuna uğurlanacak. Sivas’ın Kangal ilçesinin Körpınar köyünde doğan Timuroğlu, ilk şiirini 1942’de Varlık dergisinde yayımlandı. 1977’de Cemal Süreya, Ragıp Gelencik ve Ahmet Say ile aylık Türkiye Yazıları dergisini çıkardı. Adam Sanat, Dost, Sanat Rehberi, Türkçe, Yarın, Yeditepe, Yücel, Varlık, Damar gibi dergilerde şiir, deneme, inceleme, söyleşi gibi çeşitli türlerde yazıları yayımlanan Timuroğlu, “Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü”nün de sahibiydi. Timuroğlu cenazesi bugün Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Kaderin cilvesi mi, yoksa politikanın cilvesi mi bilemiyorum: Ne zaman yurtdışında uluslararası önemli bir konferans ya da kongreye gitsem, Türkiye’den gelen haberlerle serseme dönüyorum. Hem de tam o sırada dünya uzmanlarının konuştuğu konu üzerine ters köşeden bir yumruk iniyor kafama, bir hançer daha saplanıyor böğrüme. Örneğin Kırgızistan’da Asya Ural Türkçe konuşanlar toplantısındayım; Türki Cumhuriyetler internet kullanımını yaygınlaştırmanın yollarını arıyor... Türkiye’den bir haber. Erdoğan açıklamış: Her geçen gün internete biraz daha ifrit olduğunu... Pekin’de, Fazıl Say konserinin afişlerini yedi düvel bana gösterdikçe, ben de böbürlenip caka sattıkça, güm bir haber: Ülkemde Fazıl Say’ın eserleri programlardan çıkarılıyor. Ne oluyor bize, ne yana gidiyoruz? Hırsızların aklandığı, katillerin baştacı edildiği, öldürülenlerin suçlandığı; öldürenin değil, ölenin yakınlarının daha yüksek ceza aldığı bu ülke yakında sadece rant çıkar kollayan despotlarla, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyen “lay lay lomcular” arasında mı pay edilecek! Yaklaşık 60 ülkenin üye olduğu, 1956’dan beri varlığını sürdü Eleştiri öldü mü? ren UNESCO’ya bağlı Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nin (AICT) Olağan Kongresi için Pekin’deydim. Kongrede tartışma konusu “İnternet çağında eleştiri” diye saptanmıştı. Öyle ya, bugün, izlediğiniz bir oyunu, daha oyun bitmeden, internete yükleyen, anında düşüncelerini değilse de aklına ilk geleni el telefonuyla paylaşan bir dünyada yaşıyoruz. Tek sözcükle, tek tümceyle yargısını paylaşan, yorumunu “beğendim” “beğenmedim” diye sınırlayan bir izleyici kitlesi var. Herkesin izlediği oyun, film ya da dinlediği müzik üzerine söyleyecek bir sözü olabiliyor... Eskiden bunu paylaşma imkânı yoktu, artık var! Bir bakıma herkes “eleştirmen” kesilebiliyor... Üstelik sanata, hele hele tiyatroya, tiyatro eleştirisine gazete sayfalarında ayrılan yer giderek azalırken... Böyle bir dünyada eleştiri nasıl yaşayacaktı? Yoksa eleştiri ölmeye mahkum muydu? İşte tiyatro insanları bu gibi soru ları ele alıp tartıştıktan sonra, paniğe gerek olmadığına karar verdiler. Hayır tiyatro eleştirisi ölmeyecekti. Belki biçim değiştirecekti. Belki gazete sayfalarından daha çok internete ama özellikle de uzmanlaşmış dergilere kayacaktı ama sürecekti. Cep telefonuna yüklenen anlık tepkiler, hiçbir zaman bilgiye, birikime, araştırmaya, uzmanlaşmaya dayalı özenli eleştiri yazılarının yerini alamazdı. Ciddi, okuma tadı da veren bir eleştiri yazısının verdiği güveni ve saygınlığı sağlayamazdı. Birçok ülke (yani çağdaş ülkeler) eleştiriye, süreli yayınlarla, dergilerle güç verme yolunu benimsemişti... Meslek dergileri, basılı ya da sanal ortamda hızla çoğalıyordu. Bizde? Yine kafama bir yumruk! Her kongrede bir tiyatro insanı ödüllendiriliyor. Bu yıl Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Ödülü 78 yaşındaki Eugenio Barba’ya verildi. Yazık ki, kendisi Çin’in bir başka köşesinde öğrencileriyle çalışı Eugenio Barba’ya ödül FAZIL SAY’DAN HÜKÜMETE AÇIK MEKTUP ‘Sanatçıdan korkma’ Kültür Servisi Besteci Fazıl Say, üç eserinin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın yeni sezon programından, Kültür Bakanlığı’nın talebiyle çıkarılmasının ardından bir açık mektup yayımlayarak AKP hükümetine seslendi. Çin Halk Cumhuriyeti’ndeki turnesi sırasında mektubu kaleme alan Say, programdan çıkarılan “İstanbul Senfonisi” eserinin bugüne kadar dünyanın çeşitli yerlerinde, birçok orkestra tarafından seslendirildiğini belirterek, “Bununla gurur duyabil. Korkma bundan, bu eser sadece bir müzik eseri. Gel bu bütün dünyada şaşkınlık ve öfke yaratan ‘yasakçı’ tutumunu değiştirebil. Yıkıcı olma. Gel bu eseri Ankaralılar da dinleyebilsin. Bırak kim neyi seviyorsa sevsin. Destek ol buna. Fazıl Say’ın 56 eseri var. 3 tanesi Ankara’da çalınamadı diye hiçbir şey değişmiyor Fazıl Say için. Dünya, bu ‘yasakçı’ tutumu ayıplıyor sadece” dedi. Hükümetin sanat alanında yürüttüğü sansürcü ve yasakçı politikayı eleştiren Say’ın mektubu şöyle devam etti: “Farklı yaşam tarzları korku ve tehdit altında kalırsa, bu çok sağlıksız bir toplum dokusu yaratmakta. Ne ezen mutlu olur ne de ezilen. Bırak Türkiye sanatta da dünya ile yarışsın. Gel operaları, tiyatroları, orkestraları kapatma, bırak izleyen izlesin, seven sevsin, halk karar versin neyin iyi olduğuna. Hatta, daha iyi olması için bütçelerini bile artır, dünya yarışında var olsunlar, bırak ne yapıyorlarsa yapsınlar, 21. yüzyıldayız, özgür bir dünyadayız, pozitif kılabil dünyayı, ‘Türkiye’de iyi sanat yapılıyor’ dedirt tüm dünyaya. Korkma sanattan sanatçılardan, karşındaki ‘askeri güç’ filan değil, karşındaki müzisyen, tiyatrocu, dansçı... İnsan... Sade vatandaş...” Fazıl Say, Antalya’da dünya çapında bir müzik festivali yaratan ekibin işine geri dönmesi gerektiğini de ifade etti ve hükümetin “Gel beraber büyüyelim” diyerek yanlışından dönmesini istedi. BAKANLIK YAN ÇİZDİ CSO olmadı İstanbul Senfoni var Kültür Servisi Kültür ve Turizm Bakanlığı, besteci Fazıl Say’ın üç eserinin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO) programından çıkarılmasıyla ilgili bir açıklama yaparak “Bakanlık tarafından herhangi bir müdahalenin söz konusu olmadığını” belirtti. Yazılı açıklamada, repertuvara senfoni orkestralarının yönetimlerinin karar verdiği ve belirlenen eserlerin Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün onayına sunulduğu belirtilerek şöyle denildi: “20142015 sanat sezonunda bir eseri 22 Mayıs 2015 tarihinde İstanbul Senfoni Orkestrası tarafından seslendirilecektir. Ayrıca 20092010 ve 20112012 sanat sezonlarında sanatçının hiçbir eseri programa dahil edilmemiştir. Bu yıl bir eseri programa alınmasına rağmen eserlerinin hiç seslendirilmediğinin iddia edilmesi kamuoyunu yanıltmaya yönelik bir tutumdur.” Ana Sponsor Ortak Sponsorlar Sponsorlar CoSponsorlar Resmi Havayolu Sponsoru thesofa.com Medya Sponsorları Uygulamayı indiriniz
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle