05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 EKİM 2014 PAZARTESİ 6 HABERLER Sayıştay Denetim Raporu’na göre SGK bazı kurumlara yersiz ödeme yaptı 167 milyon liralık vurgun OLCAY BÜYÜKTAŞ Sayıştay Denetim Raporu’na göre, SGK’nin mali disipline, SUT hükümlerine, kanunlara uymadığı, başta vakıf üniversiteleri olmak üzere Kamu Hastaneler Birliği ile kamu üniversitelerine bağlı resmi sağlık hizmet sunucularına yersiz ödemeler yaptığı saptandı. Oysa Sayıştay Başkanlığı tarafından 29.09.2014 tarihinde yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu 2013 yılı Sayıştay Denetim Raporu; SGK’nin kendisinin mali disipline uymadığı ve suiistimalleri(!) görmezden geldiği ortaya çıktı. Rapora göre, kurum Vakıf Üniversiteleri Dahil Resmi Sağlık Hizmet Sunucularınca Kullanılan ve Kuruma Fatura Edilen Kodlu Tıbbi Malzeme ve İlaçlar için ödemeye esas tutarların belirlenmesinde KDV Kanunu’na aykırı bir biçimde KDV hesaplanması sonucu 167.683.881 lira yersiz ödeme yaptı. Türk Tabipleri Birliği Delegesi Dr. Güray Kılıç ve SES İzmir Şubesi Denetleme Kurulu Üyesi Dr. Ergün Demir’in Sayıştay Raporu’ndan yaptığı çalışmaya göre; l 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrasında belirtildiği üzere genel bütçeli idareler, üniversiteler ve döner sermayeli kuruluşların hastane işletmek veya yönetmek suretiyle ifa ettikleri kuruluş amaçlarına uygun teslim ve hizmetleri vergiden istisna tutulmuştur. Dolayısıyla, Sağlık Bakanlığı ile vakıf üniversiteleri dahil üniversitelere bağlı resmi sağlık hizmet sunucularının kuruluş amaçlarına uygun mal ve hizmet teslimlerinde ilgili mevzuat gereği KDV hesaplanmaması gerekmektedir. Konu olan bu husus hakkında Maliye Bakanlığı’ndan görüş sorulmuş ve talep edilen bu görüş yazısına Maliye Bakanlığı’ndan kuruma iletilen 06.09.2013 tarih ve 84502 sayılı cevabi yazıda bahse konu işlem bedellerinin ödenmesinde KDV hesaplanmaması gerektiği belirtildi. l Söz konusu sağlık hizmet sunucularının MEDULA’da kayıtlı 2013 yılı işlemleri üzerinden Sayıştay yetkilileri tarafından yapılan incelemede, kurum sağlık hak sahiplerine sağlık hizmet sunucuları tarafından SUT’a ek listelerde fiyatlarıyla birlikte belirlenmiş olan tıbbi malzeme ve ilaç kullanım bedellerinin KDV dahil hesaplanarak ödendiği saptandı. l KDV Kanunu’na, Maliye Bakanlığı’nın yazısına ve SUT’un 3.1.1 başlıklı maddesinin 12 numaralı fıkrasında tanımlanan KDV istisna ve muafiyetlerinin geri ödemelerde dikkate alınacağı belirtilmesine rağmen kurumun hatalı uygulaması sonucu, Sağlık Bakanlığı’na bağlı resmi sağlık hizmet sunucuları tarafından 2013 yılı içinde MEDULA’ya girişleri yapılan SUT kodlu tıbbi malzemeler için 24.158.225,45 TL, ilaç kullanımlarına karşılık yapılan ödemelerde de 62.039.583,50 TL tutarında KDV hesaplandı. l Devlet ve vakıf üniversiteleri tarafından 2013 yılı içinde MEDULA’ya girişleri yapılan SUT kodlu tıbbi malzemeler için 27.681.703,88 TL ve ilaç kullanımları karşılığı yapılan ödemeler kapsamında 53.804.370,69 TL tutarında KDV hesaplanarak ödendiği saptandı. l Vakıf Üniversitesi Hastaneleri ve Özel Sağlık Hizmet Sunucuları geri ödeme kapsamında olmayan tıbbi malzemeleri kuruma faturalandırıldığı görüldü. l Ayrıca, vakıf üniversitesi hastaneleri ve özel sağlık hizmet sunucularının 2013 yılı içerisinde kurum sağlık hak sahiplerinin tedavilerinde kullandıkları serbest kodsuz tıbbi malzemelere ilişkin SUT kurallarına aykırı işlemlerin faturalandırılması sonucu aslında geri ödeme kapsamında olmadığı halde kurum tarafından karşı u Sayıştaş Denetim Raporu’na göre Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Vakıf Üniversiteleri Dahil Resmi Sağlık Hizmet Sunucularınca Kullanılan ve Kuruma Fatura Edilen Kodlu Tıbbi Malzeme ve İlaçlar için ödemeye esas tutarların belirlenmesinde KDV Kanunu’na aykırı bir biçimde KDV hesaplanması sonucu 167.683.881 TL yersiz ödeme yaptı. lanan tıbbi malzemelerin bulunduğu tespit edildi. Söz konusu hatalı işlemler sonucu 10.736.566,85 TL tutarında bir meblağ da ilgili sağlık hizmet sunucularının alacaklarından kesilmesi gerektiği halde kesilmedi. l Vakıf Üniversitesi Hastaneleri ve Özel Sağlık Hizmet Sunucularına yapılan serbest kodsuz tıbbi malzeme ödemelerinde SUT’ta yer alan en düşük beş fiyat kuralına riayet edilmediği görüldü. l Vakıf üniversitesi hastaneleri ve özel sağlık hizmet sunucularının 2013 yılı içerisinde Kurum sağlık hak sahiplerinin tedavilerinde kullandıkları serbest kodsuz tıbbi malzemeler ile SUT kodu olmasına rağmen fiyatı belirlenmemiş tıbbi malzemelere ilişkin MEDULA’da kayıtlı veriler üzerinden yapılan inceleme neticesinde, söz konusu sağlık hizmet sunucuları tarafından SUT kurallarına aykırı işlemlerin faturalandırıldığı tespit edilmiştir. Söz konusu hatalı işlemlerden örneklemeye düşüp kesinti ya pılmamış olanlarına ait işlem tutarlarının, Kurum mevzuatı doğrultusunda genellemeye tabi tutulması sonucu 2.016.438,22 TL tutarında bir meblağın ilgili sağlık hizmet sunucularının alacaklarından kesilmesi gerektiği halde kesilmediği tespit edilmiştir. l Sözleşmeli/protokollü sağlık hizmet sunucuları tarafından Kuruma 2013 yılı içerisinde düzenlenen faturalara esas olan işlemler üzerinden gerçekleştirilen inceleme neticesinde tespit edilen bu tarz hatalı işlemlerden örneklemeye düşenlerin Kurum ilgili mevzuatı kapsamında genellenmesi sonucu vakıf üniversiteleri dahil üniversite hastaneleri ile özel hastanelerden toplam 1.432.490,30 TL’nin mahsup edilmediği görüldü. Makul Şüphe Amasya’da Dünün en önemli haberlerinden biri, RTE’nin Büyük Türk Büyükleri mertebesine yükselttiği, kendine bağlı Başbakanlık kurumunu yöneten Davutoğlu’nun gittiği Amasya’da polisin esnaf içinde kimlik yoklaması yapması, vatandaşlık numaralarını GBT’den araştırması... Bu kadar hızla bir polis devleti düzeyine geçişin yapılacağını düşünmemiştim. Güvenlik önlemleri tamam da, Davutoğlu’nun geçeceği yollarda esnafın kimlik soruşturmasına uğraması ne demek? Makul Şüphe’yi, siyasi iktidarın tüm yurttaşlar için epey bir zamandır uygulamaya soktuğunu görüyoruz. Henüz “iç güvenlik yasa tasarısı” resmen Meclis’te yasalaşmadan, maddelerine işlerlik kazandırıldı... Amasya’daki uygulama, ‘Makul Şüphe’nin içeriğinin ve ruhunun anlamını dışa vuruyor: Aksi kanıtlanıncaya kadar herkes şüphelidir, herkes terörist olabilir, öyle olmadığını ya kendisi kanıtlayacak ya da güvenlik güçleri soruşturarak görecek... Şüphe esas... Hükümetin değil birkaç milletvekilinin önerisi olarak Meclis’e getirilen yeni iç güvenlik tasarısının ardında esas RTE’nin bulunduğunu varsayabiliriz. RTE ile Davutoğlu da birlikte, hükümeti safdışı bırakarak doğrudan bir grup milletvekilini kullandıkları görülüyor. Tasarı, AKP’nin özgürlükleri sürekli olarak baskılayan, kısıtlayan veya görünüşte varmış gibi gösteren özgürlük düşmanı ruhunu ve politikasını hemen her fırsatta, giderek daha çok ön plana çıkartıyor. RTE, 4+4+4 yasasını da, Milli Eğitim Bakanlığı’nı devre dışı bırakarak İmam Hatip Mezunları Derneği ve bazı milletvekilleriyle birlikte yapmıştı. Davutoğlu ve rejimin adamları, yasa tasarılarının haklılığını savunmak için, gösterilere maskeleriyle katılanları örnek veriyor. Eğer maske takıyorsa yasadışı bir iş yapıyor veya yapacak, kendisini gizliyor demektir diyor. Ama maskelilere izin vermemek için yeni bir yasaya gereksinimleri yok... Maskelileri sadece bahane için kullandıkları açık. Beşir Atalay da halkımızın bu yasayla mağdur olmayacaklarının altını çiziyor! Bu ne demek? Siyaseti genellikle aktif öncü kesimler yürütür, bu kesimler de parti vb. olarak örgütlenmiştir. Atalay, “halka” adeta diyor ki, biz göstericileri ezeceğiz, bu yasa ile sana bir zarar gelmez. Amasya’daki Davutoğlu uygulaması ise aslında herkesi şüpheli gördüklerinin kanıtı. İktidar ve adamlarının dışında herkes şüphelidir, sonra bu şüphe adım adım piramidin üst kesimlerine tırmanır. Önemli olan, Tek Adam ve iktidarda kalmasının güvenliğidir. İç güvenlik tasarısı yasalaşacak. Sürekli bir olağanüstü durum yaşayacağız bundan sonra... Çünkü, iktidarın politikaları giderek bunu zorunlu kılıyor. Toplumun daha sıkı gözetim altına alınmasının öncelikli gerekçesi, dış politika uygulamalarının doğurduğu sonuçlardır. Bunların başında şüphesiz IŞİD ve Suriye politikası geliyor. IŞİD içimizdedir, RTEDavutoğlu ikilisi bu durumu doğurdular, adeta esir de alındılar. Gözü kara bir köktendinci örgütün yaratabileceği tehdidi, Suriye ve Irak’ta görüyoruz. İkincisi, çözüm süreci politikasında gelinen nokta, PKK’nin somut sonuçlar beklentisine gelip dayandı. Kobani ile içeride yarattıkları olaylar, yapabileceklerinin ön provası olarak kabul edilebilir. İktidar, “idare ederim, oya tahvil ederim” politikasının sonuna geldi; bu anlamda da kendi “çözüm süreci”nin esiri haline geldi... PKK kanadını güçlendiren diğer bir olgu ise ABD ve Avrupa’nın dolaylıdolaysız, PKK ile ittifaka gidebileceğinin işaretlerinin giderek artmasıdır. ABD’den eski bakan yardımcısının dünkü Cumhuriyet’te Leyla Tavşanoğlu’na söyledikleri nettir: AKP iktidarı IŞİD’e karşı PKK ile bile güç birliğine gitmelidir. PKK, terör örgütü olmaktan resmen çıkarılma aşamasındadır. Artık bu yeni durum, IŞİD’in gerçekten ABD için bir numaralı güvenlik sorununa yükseltilmesinin sonucu mu, yoksa ABD ve Avrupa’nın, dünyada neredeyse resmiyet kazanan PKK ve hedeflerini kabul etmesini, Kobani bahanesiyle açıklaması mı... Bilmiyorum. Ama, RTEDavutoğlu ile ipleri resmi olmayan bir şekilde kopardıklarının ortaya çıkması, ABD’nin PKK konusunda ellerini serbest bıraktığı anlamına da gelebilir. 1 YIL SÜREN ‘DAVAYA KİM BAKACAK’ TARTIŞMASININ SONUNDA TRAJİKOMİK KARAR Fotoğraflar: VEDAT ARIK Yargı top çeviriyor İKLİM ÖNGEL ANKARA Adının Recep Tayyip Erdoğan konulması planlanan Türkiye’nin en büyük bütçeli projelerinden 3. havaalanı için açılan davalarda yargının karar vermekte “ağır” hareket ettiği ortaya çıktı. Çevre Mühendisleri Odası’nın (ÇMO) açtığı ilk davada yargı, hangi mahkemenin davaya bakabileceği tartışmasıyla tam 1 yıl süre kaybetti. Bu kadar süre sonra verilen kararda ise bu kez projeye ilişkin ÇED raporu olmasına karşın proje ÇED muafiyeti kapsamında değerlendirildi ve Anayasa Mahkemesi’nin ÇED muafiyetleriyle ilgili kararının yayımlanmasına kadar bekletilmesine karar verilerek yeni bir süre kaybına daha neden olundu. Kirliliğin artacağı, canlı yaşamının yok olacağı, binlerce ağacın kesileceğinin belirtildiği havalimanı projesine ilişkin ÇMO toplam 3 dava açtı. Oda, ÇED hazırlanmadan 3 Mayıs 2013’te gerçekleştirilen ihaleyi, ihalenin konsorsiyuma nın nerede görüleceğini tespit edebildi. Bu kez AYM’yi bahane etti Danıştay kararı ile bir yıllık gecikme ile davaya bakmak zorunda kalan mahkeme ise trajikomik bir karara imza attı. Mahkeme, projeye ilişkin ÇED raporu olmasına karşın, projeyi ÇED’den muafmış gibi değerlendirdi. Mahkeme, yürütmenin durdurulması başvurusunda, Anayasa Mahkemesi’nin ÇED muafiyetleriyle ilgili iptal kararlarının gerekçesinin yayımlanmasına kadar bekletilmesine karar verdi. Böylece yeni bir zaman kaybına daha neden olundu. ÇMO Başkanı Baran Bozoğlu, dava sürecinin uzatılmaya çalışıldığını belirterek “1.5 yıl önce açılan davalarda ara kararlar dahi verilmedi, doğa kaynaklarının talanı artıyor, her geçen gün aleyhimize işliyor” uyarısında bulundu. Bozoğlu, mahkeme heyetlerini daha tutarlı ve hızlı hareket etmeye çağırdı. İktidarın iki esir durumu bırakılmasını ve sonraki süreçte hazırlanan ÇED raporunu ayrı ayrı mahkemeye taşıdı. İhalenin Limak, Kolin, Cengiz İnşaat, Mapa İnşaat, Kalyon İnşaat Ortak Girişim Grubu konsorsiyumuna bırakılması ve idari sözleşmenin iptali davası, Ankara’da açıldı. Ankara 3 ay sonra İstanbul’un yetkili olduğunu belirterek dosya yı İstanbul’a gönderdi. Ancak bu kez de İstanbul “yetkisizlik” kararı verdi. Her iki mahkemenin de bu kararı üzerine Danıştay’a gönderilen dosyada, Danıştay Ankara 6. İdare’nin yetkili olduğuna karar verildi. Tüm bu usul tartışmaları nedeniyle tam bir yıl kaybedildi. Yargı, davanın açılmasından ancak bir yıl sonra dava Ankara Başsavcılığı, 301 işçinin can verdiği Soma faciasını protesto eden 43 kişi hakkında iddianame düzenledi Çakı taşımak da silah gibi suç oldu ADALET İÇİN AÇLIK GREVİNE BAŞLADILAR ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Manisa’nın Soma ilçesinde maden ocağında 301 işçinin hayatını kaybetmesine neden olan faciayı Ankara’da protesto eden 43 kişi hakkında, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet” ve “polise direnme” suçlarından dava açıldı. Savcılık, Soma’nın faillerinin bulunmasını isteyen 43 kişi hakkında 4 yıla kadar hapis cezası istedi. Soma’da 13 Mayıs’ta yaşanan maden faciası üzerine 15 Mayıs’ta Güvenpark’ta toplanan liseliler eylem yapmak istemiş, polis ise müdahale ederek grubu dağıtmıştı. Aynı günün akşam saatinde ise Ankara Dayanışması tarafından yapılan çağrı üzerine Güvenpark’ta eylem yapılmıştı. Polis, bu gruba da müdahale etmişti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da 15 Mayıs’ta yapılan bu eylemlere katılan 43 kişi hakkında iddianame hazırladı. İddianamede, protesto gösterilerine çeşitli sivil toplum örgütlerinin dışında “bazı marjinal grupların” da katıldığı, polisin ikazlarına karşın dağılmayan gruba tazyikli suyla müdahale edildiği belirtildi. Müdahale sırasında direnen bazı şüphelilerin gözaltına alındığı anlatılan iddianamede, şüphelilerin bazılarının ifadelerinde, “demokratik haklarını kullandıklarını”, bazılarının ise “olaylarla herhangi bir ilgilerinin bulunmadığını söyledikleri” kaydedildi. 1 yıldan 6 yıla kadar hapis istemi İddianamede, olaylara ilişkin incelenen görüntülerde, şüphelilerin kolluk kuvvetlerinin ikaz ve uyarılarına rağmen dağılmamakta ısrar eden grubun içinde yer aldıklarının tespit edildiği, böylelikle üzerlerine atılı suçu gerçekleştirdikleri belirtildi. Şüpheliler arasında bulunan Tamer M’nin yapılan üst aramasında bıçak ele geçirildiği, el konulan bıçakla ilgili olarak Ankara Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü’nden rapor alındığı belirtilen iddianamede, rapora göre, bıçağın ilgili yasaya aykırı olmadığının tespit edildiği kaydedildi. Buna karşın iddianamede, Tamer M. hakkında, “toplantı ve gösteri yürüyüşüne silahla katılmak” ve “direnme” suçundan 1 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası istendi. İddianamede ayrıca 9 şüphelinin “görevi yaptırmamak için direnme” suçundan 6 aydan 3 yıla, 33 kişinin de “direnme” suçundan 6 aydan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. İstanbul Haber Servisi Gülsuyu’nda uyuşturucu çeteleri tarafından başından vurularak öldürülen Hasan Ferit Gedik’in ailesi ve yoldaşları dün adalet istemiyle Kartal Meydanı’nda açlık grevine başladı. Açlık grevine ilişkin konuşan Hasan Ferit’in annesi Nuray Gedik (Meray) adalet istemiyle kurulan çadıra yöne lik çeteler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildiğini anımsatarak, “Bu saldırının açlık direnişimize başlayacağımız günün öncesinde olması düşündürücü. Oğlum 19 Kasım’da görülecek davasına kadar adalet için açlık grevi yapacağız. Biz katiller yargılansın, mahkememiz başka yere taşınmasın istiyoruz. Adaletin olmadığını da biliyoruz. Çünkü hem Ethem Sarısülük’ün annesinden oğlunu aldılar hem de dava açtılar. Yine Berkin’in katilleri halen aramızda. Bizim tankımız, tüfeğimiz yok. Biz de adaleti bedenlerimizi ortaya koyarak alacağız”dedi. Açlık grevinde olan Yusuf Er de “ Hukuksuz biçimde mahkemeyi başka yere taşımaya çalışıyorlar. Biz adalet alana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu. (Fotoğraf: KAAN SAĞNAK) ‘Yüzde 50’yi evlerinde zor tutuyorum’ İç güvenliğin giderek önplana çıkmasının diğer bir nedeni de, ekonomide artık giderek başarızlıklarının tescil edilmeye yönelmesini sayabiliriz. Ekonomide gelinen nokta, ciddi sonuçlara yol açabilir. Tabii, RTEDavutoğlu, bütün bu rahatsızlıkların ciddi bir şekilde sokağa yansıması durumunda, polisiye önlemlerinin yanı sıra, elinin altında tuttuğu diğer gücü, sopalı taraftarlarını veya haydutlarını da vitrine daha çok çıkartacaktır. Sopalılar, sözde “halkın tepkisi” olarak gösterilecek ama gerçekte ise iktidar tarafından örgütlenmiş paramiliter güçleri olacaktır. Bu tehlikeli politika, sonuçta halkın birbirine kırdırılması gibi, felaket bir amaca hizmet edecektir... RTE’nin kafasının, “yüzde 50’yi evlerinde zor tutuyorum” düşüncesinin işgali altında olduğunu hiç unutmayalım... RTE, Türkiye’yi yokuşa tırmandırıyor..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle