02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EKİM 2014 CUMARTESİ 6 HABERLER 17 Aralık’a takipsizlik CANAN COŞKUN Türkiye’yi sarsan 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması kapsamında, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, işadamı Rıza Sarraf ve eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın da aralarında bulunduğu 53 kişi hakkında takipsizlik kararı verildi. Savcılığın gerekçesi “suçun oluşmaması, usule uygun delil toplanmaması ve herhangi bir örgüte rastlanamaması” oldu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu savcılarından Ekrem Aydıner’in yürüttüğü soruşturmada, operasyondan 10 ay sonra 53 şüpheli hakkında takipsizlik kararı çıktı. Aydıner, aynı kapsamda soruşturulan eski Genel Müdür Aslan’a ilişkin “dosyasının ayrılması” kararı verdi. Dosyası, “Yardım Toplama Kanunu’na muhalefet” suçundan yürütülmek üzere başka bir esasa kaydedilen Aslan hakkında diğer suçlardan ise takipsizlik hükmü kuruldu. Dosyada şikâyetçi olarak Sarraf’ın üst düzey bir siyasiye rüşvet vererek görevden alınmasını sağladığı iddia edilen eski Fatih Emniyet Müdür Yardımcısı Orhan İnce’nin ismi yer aldı. Soruşturmada “rüşvet vermek ve suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçundan 74 gün tutuklu kalan Sarraf, 21 Aralık 2013’te çıkarıldığı mahkeme sorgusunda, “O.İ. isimli bir emniyet mü Aralarında bakan çocukları, Sarraf ve Aslan’ın bulunduğu 53 kişi hakkındaki dosya kapandı Sadece Meclis soruşturacak dür yardımcısından tehdit aldım. Benden 1 milyon dolar para istedi. Gayrettepe’ye gidip suç duyurusunda bulundum” demişti. Sarraf, dosyanın şüphelilerinden Rüçhan Bayar’ın kendisinin yanında çalıştığını ve genelde Çin’deki işleri takip ettiğini belirterek “Rüçhan Bayar Bey’i daha fazla para kazanıp borçlarını ödeyebilmesi için Çin’e yönlendirdim. Prim alıyor. Bunlar için Muammer Güler Bey’e veya oğlu Barış Güler’e herhangi bir para vermedim. Rüçhan Bey’in elde ettiği primlerden bana 200 bin dolar para verdi” demişti. Sarraf, Rüçhan Bayar’dan aldığı 200 bin doları Barış Güler’e Rüçhan Bayar’ın borcu olduğu için verdiğini iddia etmişti. Sarraf, İran’ın Türkiye’deki rezervlerinin altın ihracatı yöntemiyle çıkarılmasına yol verilmesi karşılığında Halk Bankası’ndaki İran parasının 0.05’inin rüşvet olarak Zafer Çağlayan’a ödenmesinin söz konusu olmadığını belirtmiş, kendisinin sadece Halk Bankası’nın resmi komisyonlarını ödediğini anlatmış Trabzon Sanat Günleri’nden… Geçen hafta ülkemizin en önemli uluslararası şiir buluşması olmaya aday Eskişehir Uluslararası Şiir Buluşması’ndan söz etmiştim… Bu hafta, ülkemizde ve bulunduğumuz coğrafyada yaşanmakta olan kötülükler üzerine yazmayı yine erteleyerek, bu kez de Trabzon Sanat Evi’nin düzenlediği sanat günlerinden söz edeceğim. Trabzon Sanat Evi 2007 yılında kurulmuş. 10 kişilik yürütme kurulunun başkanı, aynı zamanda Mizah Sanatı Derneği başkanı olan karikatür sanatçısı Adnan Taç. Yürütme kurulu üyelerinin başkan olarak sorumluluk üstlendikleri başkaca kuruluş adlarını sıraladığınızda, bu kentimizde sanat alanının nasıl örgütlü olduğunu görüyorsunuz: Çağdaş Yazarlar ve Sanatçılar Derneği, Trabzon Liselerinden Yetişenler Kültür ve Dayanışma Derneği, Trabzon Şehir Tiyatrosu Derneği, Karadeniz Plastik Sanatlar Derneği, Karadeniz Yazarlar Derneği, Trabzon Fotoğraf Sanatı Derneği, Trabzon Müzik ve Halkoyunları Gençlik ve Spor Kulübü Derneği, Türkiye Yazarlar Birliği Trabzon Şubesi… Bütün bu sanat kuruluşlarının katılımı ve ortak çabasıyla yaşam bulan Trabzon Sanat Evi, kuruluşundan bu yana sürdürdüğü başarısını da bu örgütlü birlikteliğe borçlu. HHH Bu yıl 1319 Ekim tarihlerinde altıncısı gerçekleştirilen sanat günleri, gençlere, sanatseverlere, edebiyattan sinemaya, tiyatrodan görsel sanatlara, karikatür sanatından fotoğraf sanatına, çok yönlü ve zengin bir program sunuyor. 6. Sanat Günleri’nin ilkinde sergi açılışları, ressam ve öğretim üyesi Prof. Hüsamettin Koçan’la söyleşi, horon ekibinin oyunları ile meddah gösterisi ve film gösterimi yer almış. İkinci ve üçüncü günlerde edebiyatçılarla söyleşiler, okur ve yazar buluşmaları, müzik dinletileri yer alıyor. İki tiyatro sanatçısının sunduğu “Mizahi Şiir Dinletisi”nde ünlü şairlerimizin mizahi şiirleri okunmuş. Bu dinletiyi özellikle izlemek isterdim. Karadeniz deyince akla mizahın gelmesi rastgele bir şey değil. Bunu her Karadeniz yolculuğumda ya da Karadenizli dostlarımla karşılaştığımda hep anımsarım… Benim katıldığım dördüncü sanat gününde Tekin Sönmez’in bir konferansı ve imzası, karikatür ve fotoğraf “saydam gösteri”leri, “Öylesine Bir Oyun” adlı tiyatro gösterisi vardı. Ben ise Trabzon’da 1960’lardaki yedek subaylığım sırasında bu kentimizde Türkiye İşçi Partisi’nin kurucu il başkanı olan, yarım yüzyıllık arkadaşım Attila Aşut’la katıldığımız “1960’larda Trabzon Günlerimiz” başlıklı oturumda konuştum. Sanat Evi sorumluları, salonu alışılmışın ötesinde doldurup bir bölümü konuşmalarımızı ayakta izleyen topluluğun bu ilgisinin sadece oturum konusuyla değil şiir sevgisiyle ilgili olduğunu söylerken haklıydılar. Nitekim toplantı sonrasındaki imzada uzun kuyruklar oluştu… HHH Karikatür sanatçısı, aynı zamanda şair ve oyun yazarı Hasan Seçkin’in “Çizginin Diliyle 35. Yıl” başlıklı karikatür sergisi ilginç ve etkileyiciydi. Karikatür sanatı Trabzon’da, onun da ötesinde ülkemizde gerçekten özel bir yere sahip. Gazetede masa komşum Kâmil Masaracı’nın önayak olduğu Karikatür Evi girişimleriyle, bu sanatın daha da yaygınlık kazandığı gerçeğini bu arada belirtmek gerek. Şiir sergisinde ise, kimiyle zaten tanışık olduğumuz Trabzonlu şairlerin güzel şiirlerini okudum. Bu sergide aklımda kalanlardan, Ömer Turan’ın, yanlış anımsamıyorsam “Ölü Çocuklara Ağıt” başlıklı şiirinden “Devlet her anneye bir oğul borçlu” dizesini, Bahri Ömeroğlu’nun Neruda ithaflı şiirindeki “Yarın bugünden kısadır” dizesini ve haikularını, Mehmet Kuvvet, Zekeriya Saka ve Hasan Kantarcı’nın usta işi şiirlerini anmak isterim. HHH EskişehirTepebaşı Uluslararası Şiir Buluşması’nda olduğu gibi, Trabzon Sanat Evi etkinliğinde de, bizde ve çevremizde yaşanmakta olan sıkıntılı ortamda ülkemizin aydınlık yüzüyle, sanatın insancıl sıcaklığıyla buluşmanın mutluluğunu yaşadım… İstanbul merkezli 17 Aralık operasyonu kapsamında 53 kişi hakkında takipsizlik kararı verilmesinin ardından 4 eski bakanla ilgili soruşturmayı TBMM Soruşturma Komisyonu yürütecek. CHP’li komisyon üyeleri Erdal Aksünger ve Rıza Türmen, Soruşturma Komisyonu’nun çalışmasına anayasa gereği devam edileceğini belirterek, “Yargı ayağında verilen kararı kamuoyunun vicdanına bırakıtı. Sarraf, Gana’dan sahte evrakla Türkiye’ye gelen 1.5 ton altın yüklü uçağa ilişkin ise altının Gana’ya geri gönderilmesi olayıyla ilgili hiç kimseye para ödemesi yapmadığını belirtmişti. Dosyaya giren bilirkişi raporunda ise altının tüm çıkış evraklarında, Türkiye Gümrük Bölgesi’ne giriş yaptığına ilişkin beyanında ve diğer belgelerinde 1.500 kg. olarak bildirilmesine karşın, 14 milyon 600 bin dolar değerindeki 292 kg. altının herhangi bir beyana, gümrük işlemine tabi tutulmaksızın Türkiye’ye sokulduğu kaydedilmişti. Sarraf, Egemen Bağış’a ağabeyinin Türk vatandaşlığına geçmesi ve diğer işlemler için rüşvet vermediğini öne sürmüştü. Sarraf gibi “rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek” suçlamasıyla 74 gün tutuklu kalan eski bakan Güler’in oğlu Barış Güler de, Sarraf ile tanışmasının şüpheli olan akrabası Rüçhan Bayar’ın Sarraf’ın yanında çalışmasıyla gerçekleştiğini belirtmişti. Rüşvet almak suçundan bir süre tutuklu kalan ve evinden ayakkabı kutuları içinde paralar çıkan Süleyman Aslan ise Sarraf’ı hayırsever birisi olarak tanımlamış, imam hatip yoruz. Artık soruşturmayı Meclis komisyonu olarak biz yürüteceğiz. Üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz” görüşünü dile getirdiler. Komisyon üyesi Aksünger, takipsizlik kararına dikkat çekerek “Başsavcı’nın dosyayı Meclis’e göndermeme nedeni şimdi verilen kararla daha net anlaşılıyor” dedi. Aksünger, Meclis’e gönderilmesi istenen raporun kamuoyuna açıklanmasını talep ettiklerini söyledi. rilmesine hükmedildi. Savcı Ekrem Aydıner tarafından verilen 63 sayfalık takipsizlik kararında, Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış’ın, Rıza Sarraf tarafından otel işletmesi için alınması düşünülen kredinin temini konusundaki yardımı, gazetede çıkacak haberlerin engellenmesi ve yurt dışına çıkış için alınacak vizelerde kolaylık sağlanması konularında rüşvet verildiğinin iddia edildiği ancak sayılan iş ve işlemlerin hiçbirinin Avrupa Birliği Bakanı’nın görev alanı ile ilgili olmadığı belirtildi. Bu nedenlerle rüşvet suçunun unsurlarının oluşmayacağı, haklarında soruşturma yapılan şüphelilerin bu eylemle ilgili olarak rüşvet verme ve rüşvete aracılık suçunu işlediklerinden söz etmenin mümkün olmadığı kaydedildi. Kararda, belgelerin sahteliğine göz yumulmasını sağladığı, Sarraf’a ait şirketlerin işlemleri için düşük komisyon uyguladığı gibi suçlamalar yöneltilen Süleyman Aslan hakkındaki iddialar için delil bulunmadığı vurgulandı. Aslan’ın evinde ele geçirilen paralar ile ifa ettiği görevle bağlantı kurulamadığı ifade edildi. Aslan ile ilgili olarak söz konusu eylemin görevi kötüye kullanma olarak nitelendirilemeyeceği kaydedildi. Güler bağlantısı Bağış bağlantısı projesine başlamadıkları için parayı kendi nezdinde tuttuğunu söylemişti. Soruşturmada İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca eski bakanlar Güler, Çağlayan, Bağış ve Erdoğan Bayraktar hakkında TBMM’ye bilgi notu gönderilmişti. Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar’ın oğlu Oğuz Bayraktar’ın da şüphelisi olduğu TOKİ dosyası ile Fatih Belediye Belediye Başkanı Mustafa Demir’in bulunduğu dosyada da takipsizlik kararı çıkmıştı. Bu dosyalar için verilen takipsizlik kararlarında da savcı Aydıner’in imzası yer aldı. Takipsizlik kararının kesinleşmesi durumunda Süleyman Aslan’dan elde edilen paraların İstanbul Valiliği’ne gönderileceği kaydedildi. Aslan’dan ele geçirilen 1 milyon Euro, Üsküp Eğitim ve Kültür Vakfı’na bağış parası olduğu gerekçesi iade edilmişti. Aslan’ın ayakkabı kutusunda 4.5 milyon doları aşkın para olduğu, evinde 2.5 milyon dolar ve 2. 5 milyon euro ele geçirildiği ifade edilmişti. Takipsizlik kararında, kararın bir örneğinin, Meclis Soruşturma Komisyonu tarafından soruşturma yapılan kişiler yönünden gereğinin yapılması için TBMM Başkanlığı’na gönde Paralar iade edilecek Çağlayan bağlantısı Cemaatçi polisler Silivri’de İstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde görevli Gülen cemaatine yakın polisleri hedef alan operasyon kapsamında tutuklanan polisler Metris Cezaevi’nden Silivri Cezaevi’ne nakledildi. Operasyon kapsamında aralarında “casusluk” ve “usulsüz dinleme” iddialarıyla tutuklu bulunan eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün ile dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan’ın da bulunduğu 51 Emniyet mensubu tutuklu bulundukları Metris Cezaevi’nden Silivri Cezaevi’ne nakledildi. Tutuklu polislerin aileleri, dün sabah saatlerinde açık görüş için Metris Cezaevi’ne geldi. “Sistem bozuk” denilerek 3 saat bekletilen ailelere ardından 51 Emniyet mensubunun Silivri Cezaevi’ne nakledildiği bilgisi verildi. Bunun üzerine aileler, yakınlarıyla görüşmek için Silivri Cezaevi’ne gitti. Aileler, “Hırsızları yakaladılar diye içeri attılar. İsterseniz Fizan’a sürün, oraya da gideriz” diyerek tepki gösterdi. Bayrak yürüyüşü kavgaya dönüştü EMRE DÖKER / CAN HACIOĞLU İZMİR / ESKİŞEHİR (Cumhuriyet) Ege Üniversitesi’nde 15 topluluğun destek verdiği Atatürk ve Bayrak Yürüyüşü sonrası iki grup arasında kavga çıktı. Ege Üniversitesi öğrencileri ellerinde bayraklarla Büyük Havuz’da toplanarak Merkez Kütüphane’ye kadar sloganlarla yürüdü. Öğrencilere ülkücü grupların da destek verdiği görüldü. Ülkücü grup, “Kobane düşerse Türkiye düşer” pankartı altında toplananlara saldırdı. İki grup arasında bıçak, sopa ve demir çubuklu kavgaya polis gaz bombası ve plastik mermiyle müdahale etti. Olayları görüntüleyen gazetemiz muhabiri Emre Döker’in makinesini alarak darp etmek isteyen bazı kişileri İnsan Hakları Derneği gözlemcileri engelledi. Anadolu Üniversitesi’nde de TGB’li yaklaşık 30 öğrenci Hukuk Fakültesi karşısındaki ağaçlara pankart asarak “Cumhuriyet Yürüyüşü” ile ilgili bildiri dağıtmak istedi. Çeşitli sol gruplardan öğrenciler ile TGB’liler arasında gerginlik çıktı. Üniversitenin özel güvenlik görevlileri kavgayı ayıramayınca çevik kuvvet polisleri müdahale etti. Öğrenciler daha sonra dağıtıldı. Bilal Erdoğan’ın da şüphelileri arasında bulunduğu 25 Aralık dosyasıya bakıyordu CHP, ‘kilit isimleri’ istedi AYŞE SAYIN ANKARA CHP, 4 eski bakan hakkında kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu’nda, aralarında işadamları Rıza Sarraf, Ali Ağaoğlu, eski Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Arslan, savcı Zekeriya Öz’ün de bulunduğu isimlerin dinlenilmesi talebinde bulundu. Eski AKP’li bakanlar Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Egemen Bağış ve Erdoğan Bayraktar hakkında kurulan TBMM Soruşturma Komisyonu’nun önceki günkü toplantısında alınan karar gereği, siyasi partiler pazartesi gününe kadar, soruşturma kapsamında dinlenmesini istedikleri isimleri hafta başına kadar komisyon başkanlığına bildirecekler. Soruşturmayı hızla “kapatmak” isteyen AKP kanadı, çok fazla ismin dinlenilmesine karşı çıkıyor. Muhalefet, suçlanan bakanların ikinci dereceye kadar yakınlarına çağrı çıkarılmasını isterken AKP, dinlemelerin mümkün olduğu kadar oluşturulan 3 kişilik alt komisyon tarafından yapılmasını istiyor. Komisyonun görev süresinin de 2 aylık uzatma alsa dahi 26 Aralık’ta bitecek olması nedeniyle, çok az sayıda kişinin dinlenebileceği belirtiliyor. Komisyonda “savunma” haklarını kullanacak olan eski bakanların yanı sıra CHP, Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan ile Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar’ın da komisyona çağrılmasını talep edecek. Savcıya ihraç istemi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – Hükümetin HSYK seçimlerini kazandıktan sonra AKP sözcülerinin “Cemaate yakın olan hâkim ve savcılar meslekten ihraç edilecek” açıklaması karşılık buldu. HSYK Başmüfettişi, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın da şüphelileri arasında bulunduğu 25 Aralık yolsuzluk soruşturmasını yürütürken görevden alınan savcı Muammer Akkaş için “meslekten ihraç, yer değiştirme ve kovuşturma izni verilmesini” talep etti. İstemi “yeni oluşacak HSYK 3. Dairesi” karara bağlayacak. Akkaş hakkında HSYK’nin başlattığı inceleme kapsamında görevlendirilen Başmüfettiş Ömer Kara, raporunu tamamladı. Müfettiş Kara, 3 klasörden oluşan raporunda, dosyadan alınmasından sonra Akkaş’ın yerine atanan savcı İsmail Uçar’ın, 25 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı verdiğini anımsatarak, soruşturmaya dayanak olduğu belirtilen Etiler Polis Okulu ihalesinin de yapılmadığı gerekçesiyle, Akkaş’ın meslekten ihracını istedi. Etiler Polis Okulu, geçen hafta Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile kapatılmış, araziye 100 bin metrekare inşaat hakkı tanınarak AVM, otel, rezidans yapılmasına izin verilmişti. Kara’nın, Akkaş’ın meslekten ihracını istediği raporunda, 25 Aralık soruşturmasını takipsizlik kararıyla kapatan savcı İsmail Uçar ve İrfan Fidan ile eski Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı’nın yerine atanan Mali Şube Müdürü Hakan Sıralı da tanık olarak yer aldı. Rapordaki ifadesine göre Sıralı, savcı Akkaş’ın arama ve gözaltı kararını kendisine bildirdiğinde, savcıya “hiçbir ön çalışmasının olmadığını” söylediğini anlattı. Savcı İsmail Uçar ise, müfettiş Kara’ya verdiği ifadesinde, “dosyada bilirkişi raporu ve teknik takip evrakları dışında” somut delil bulunmadığını, şüphelilerin Etiler Polis Okulu ile ilgili girişimlerinin de olmadığını söyledi. Savcı ve müdür tanık Savcı Akkaş: Vicdanım rahat 25 Aralık soruşturmasını yürütürken görevden alınarak Tekirdağ’a düz savcı olarak atanan Muammer Akkaş, HSYK müfettişi Ömer Kara tarafından ‘meslekten ihraç edilmesi’ önerisinde bulunulmasını, “Benim vicdanım rahat. Kaderde varsa çekeceğiz” diyerek yorumladı. Akkaş, “Ben 5 yıl müfettişlik yaptım. Bu tür davaların nasıl sonuçlanması gerektiğini iyi biliyorum. Uyarı cezası verilmesi gerekirken meslekten ihraç edilen Ferhat Sarıkaya olayı yaşandı. Benim vicdanım rahat. Doğru olanı yaptığıma inanıyorum. Soruşturmada bütün sorulara makul cevaplar verdim. Anadolu’da bir söz vardır; Meyve veren ağaç taşlanır. Kaderde varsa başa gelen çekilir” dedi. Akkaş, HSYK kararının kendisine henüz tebliğ edilmediğini ve işinin başında olduğu söyledi. Madenoğlu yeni müsteşar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Fahri Kasırga’nın Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olmasının ardından boşalan ve yaklaşık 1 aydır atama yapılamayan Başbakanlık Müsteşarlığı’na Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Kemal Madenoğlu getirildi.Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun hemşehrisi olan Madenoğlu’nu müsteşar yapmak istediği ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu isme çok sıcak bakmadığı kulislere yansıdı. Madenoğlu, atandığı gün Davutoğlu ile birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı Bilgilendirme Toplantısı’na katıldı. Madenoğlu, 1964 yılında Seydişehir’de doğdu. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden 1988 yılında mezun oldu. İlk ‘makul şüpheli’ gözaltına alındı! SAVAŞ KÜRKLÜ ADANA(Cumhuriyet) AKP hükümetinin Meclis’e sunduğu yeni yargı paketi daha kanunlaşmadan uygulamasına geçildi. Twitter fenomenlerinden “Fuat Avni” ile ilgili yazdığı “Fuat Avni Firavun Sarayındaki Musa” adlı kitapla gündeme gelen gazeteci yazar Aytekin Gezici, “makul şüpheli” olarak bir süre gözaltına alındı. Gezici, bir süre önce meslektaşlarına göz altına alınabileceğini söylemişti. Adana 2’nci Sulh Ceza Hakimi Sinan Sivri’nın gözaltı ve arama kararı üstüne polis dü sabah Gezici’nin evine gitti. Hakiminn, “Eylem niteliği, var kanıt vaziyeti ile muhtemel suç eşya larının ele geçirilmesi anlamında makul şüphesinin olduğu kanaatine varılmakla alakanın kabulüne karar eda etmek gerekmiştir” denilen kararı gösterilen Gezici gözaltına alınıp, evi arandı. Gezici, Güvenlik Şube Müdürlüğü Kamu Güvenliği Bürosu’na götürüldü. Gezici, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve AKP’ye yönelik Twitter üstünden yaptığı paylaşımlar ile ilgili sorgulandı. Hakaret ve halk kurumlarını küçük düşürücü paylaşımlarda bulunma suçu işlediği ileri sürülen Gezici, paylaşımları kendisinin yaptığını kabul etti. Gezici, “Yalnızca fikirlerimi paylaştım. Suç işlemedim” dedi. Telefonuna el konulan Gezici ifade sonrası serbest bırakıldı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM AB Uyum Komisyonu’ndaki 6 CHP’li üye, güvenlik güçlerinin yetkilerini artıran hükümetin yeni “yargı paketi”nin, AB normlarına aykırı hükümler içerdiği ve temel hak ve özgürlüklerde “geriye gidiş”e yol açacağı gerekçesiyle kendi komisyonlarında da görüşülmesi talebiyle TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e başvurdu. CHP’li TBMM AB Uyum Komisyonu Üyeleri Oğuz Oyan, Şafak Pavey, Ayşe Eser Danişoğlu, Aykan Erdemir, Aylin Nazlıaka ve Umut Oran, yazılı başvuruda bulundu. Öte yandan, TBMM Adalet Komisyonu, yeni yargı paketinin 21 Ekim Salı günü görüşülmeye başlanacağını duyurdu. Yargı paketi için Çiçek’e başvuru
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle