02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EKİM 2014 CUMARTESİ 12 DIŞ HABERLER [email protected] Saddam’ın pilotlarından eğitim alan IŞİD militanlarının Halep’te savaş uçağı uçurduğu iddia edildi IŞİD göğe de hâkim olursa Dış Haberler Servisi ABD öncülüğündeki koalisyonun hava saldırılarına rağmen Suriye ve Irak’ta ilerleyen IŞİD’in, ele geçirdiği savaş uçaklarıyla uçuş eğitimi aldığı iddia edildi. IŞİD’e karşı savaşta bütün hesapları altüst edebilecek iddia, muhaliflerle bağlantılı Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Başkanı Rami Abdülrahman’dan geldi. Abdülrahman, IŞİD saflarına katılan eski Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin için çalışmış savaş pilotlarının Suriye’ye geçtiğini ve militanlara uçuş dersi verdiğini duyurdu. Buna göre, Halep’in doğusundaki El Cerrah Askeri Havaalanı’nda eğitmenler eşliğinde militanlar, örgüt tarafından ele geçirilen üç MiG 21 veya MiG 23’le deneme uçuşları yapıyor. Abdülrahman, “Bölge halkı pek çok kez havaalanından kalkış yaptıklarını görmüş. Suriye ordusunun radarlarına yakalanmamak için alçaktan uçuyorlar. Bu sadece moral zafer. Uluslararası koalisyon tarafından vurulmadan daha uzağa uçamazlar” dedi. ABD ise bilgisi olmadığnı söyledi. Haber doğruysa, IŞİD’in ilk kez karadan havaya geçmesi anlamına geliyor. Irak’ta önünden kaçan ordunun bütün silahlarına el koyan IŞİD’in, Suriye’de ağustosta ele geçirdiği Rakka yakınındaki Tabka askeri üssünde savaş uçakları ve helikopterlere el koyduğu belirtilmişti. Bunları kullanmasını ise Irak’ın Sünni ama laik eski Baas rejiminin adamları sağlamış gözüküyor. Kaide 11 Eylül 2001’de kaçırdığı yolcu uçaklarıyla ABD’de saldırılar düzenlediyse de ne Kaide ne Taliban hava gücüne sahip oldu. ABD ve AB’nin “terör” listesindeki örgütler de öyle. IŞİD ise, bu haliyle bile başa çıkılamazken hava gücüne de sahip olursa, tam bir felakete yol açabilir. IŞİD’in Irak’ta ilerlemesini sürdürdüğü Enbar eyaletinin başkenti Ramadi’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Ramadi’nin batısındaki Hit’e yardım yollarını kesen ve Hadise’yi kuşatma altına alan IŞİD, bir haftadır bölgeye gıda, ilaç ve yakıt girişini engelliyor. Bir tür IŞİD kuşatması altındaki başkent Bağdat’ta önceki gece Şiileri hedef alan bombalı saldırılarda en az 50 kişi öldü. Dış Haberler Servisi ‘Hurilere IŞİDKürt zıtlığını, Kobanili bakkal Cüneyt Hemo’nun kavuşmak anlattıkları gözler önüne seriyor. Suruç’u sığınan istedi, 33 yaşındaki Hemo, esir bir IŞİD militanını gönderdiler’ aldıkları hiç planlamadıkları halde nasıl öldürdüklerini anlattı: “Sokakta yakaladık, 20’li yaşlarındaydı, Azerbaycan’dan geldiğini söylüyor, Arapça konuşuyordu. Cihatçıların bize niye saldırdığını sorduğumuzda, bizim küffar olduğumuzu ve hepimizi İslam’ın yoluna sokma emri aldıklarını anlatıyordu. Alıp camiye götürdük, akla mantığa davet ettik, ama nafile. Durmaksızın tekrarlıyordu, ‘Siz küffarsınız. Beni öldürün de, cennette 40 huriye kavuşayım’ diye. Yiyecekiçeceği reddetti. Kaçmayı başarırsa intihar bombacısı kardeşleri gibi kendini havaya uçuracağını belirtti.” Hemo, YPG’lilerin, başta öldürmeyi planlamadığı IŞİD’liyi 24 saat dinleyip fanatizmine dayanamayarak başından vurarak öldürdüklerini söyledi. ‘Erdoğan Badireye Gidiyor’ İngiliz, Fransız, Alman basınında dün Erdoğan ve Erdoğan Türkiyesi’ni eleştiren ağır yazılar vardı… Le Monde’un, “Erdoğan ve Nöropsikiyatri/ Erdoğan et le neouropsychiatre” başlığını taşıyan yarım sayfaya yakın yorumu, Türk cumhurbaşkanının “güç sarhoşluğunu” patoloji boyutunda irdeliyordu… Daily Telegraph, fiilen Erdoğan’ın “IŞİD’le aynı safta yer aldığını” belirtiyordu. Almanya’nın etkili fikir gazetelerinden Frankfurter Allgemeine ise Türkiye’nin BM üyeliğine seçilememesini; “Türk dış politikasının iflası” diye nitelendiriyor; Erdoğan’ın “ sorumluluktan uzak dış politikasının ” Türkiye’yi bu noktaya taşıdığını vurguluyor, “Cumhurbaşkanı, ülkeyi, dış dünyadan izole bir konuma getirdiğini hâlâ kabul etmiyor” değerlendirmesini yapıyordu. Avrupa yayın organlarında bu eleştiri bombardımanı patlak verirken ben de Çizme’de tanınmış AkdenizOrtadoğu uzmanlarından Stefano Silvestri ile konuşuyordum… Dışişleri’nin BM uyarısını hükümet dinlemedi DUYGU GÜVENÇ Merkel’e nanik, Berlusconi ile kaçamak Milano’da Merkel’i bekleten, Berlusconi’ye gece ziyareti düzenleyen Putin, AB ve Ukrayna liderlerine “Rus gazı değil, Ukranya transiti sorun. Kiev’in borçlarını ödeyin” mesajı verdi Dış Haberler Servisi İtalya’da önceki gün ve dün düzenlenen AsyaAvrupa zirvesine Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin damga vurdu. Kışın Ukrayna üzerinden Avrupa’ya uğrayıp uğramayacağı meçhul Rus doğalgazının sarıp sarmaladığı bir atmosferde, Avrupa liderleri Ukrayna kriziyle ilgili yüksek basınç uygulasa da, Putin bildiğini okudu. Perşembe Belgrad’dan geçtiği Milano’da önce Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşmesi, ardından açılışa ve akşam yemeğine katılması gereken Putin, şansölyeyi saatlerce beklettikten sonra akşam yemeğinin ortasında çıkageldi. 4 saat gecikmeyle girdiği görüşmeden Merkel’in “temel görüş ayrılıkları” açıklaması eşliğinde 2.5 saat sonra çıkan Putin, soluğu eski ve sevgili bir dostunun yanında aldı: Yolsuzluk ve fuhuş davaları sebebiyle siyasetten yasaklanan eski İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi. Yargının özel izniyle Berlusconi’nin evine 01.45’te girip 03.45’te çıkan Putin, dün sabah Merkel’le, ardından Almanya, Fransa, Britanya, İtalya liderleri eşliğinde Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Paraşenko ile görüştü. Rus doğalgazı için Ukrayna’ya atıfla “transitte büyük riskler var” uyarısında bulunan Putin, Poroşenko ile gaz anlaşmasının temel parametrelerinde uzlaştıklarını, ama AB’nin Kiev’in borçlarını ödemesi gerektiğini söyledi. Kremlin sözcüsü de, “Maalesef bazı katılımcılar, Ukrayna’nın güneydoğusundaki gerçekliği anlamakta tümüyle isteksizdi... Görüşmeler gerçekten zor, tümüyle anlaşmazlık ve yanlış anlamalarla dolu” açıklamasını yaptı. ek başınıza tanzim edemezsiniz’ Çizme’nin en önemli düşünce kuruluşlarından IAIUluslararası İlişkiler Enstitüsü’nü yıllarca yöneten, savunma bakanı yardımcılığı, başbakanlık danışmanlığında bulunan, “askeri strateji” konularında uzmanlığı ile tanınan Silvestri; Erdoğan’ın Ortadoğu politikalarının kısaca ağır bir “badireyle” sonuçlanabileceğini söylüyor. Bunun “nedenlerini” sorduğumda; “Çünkü” diyor: “Türkiye, tek başına Ortadoğu’yu tanzim edemez. Ankara ile rekabet eden İran ve Suudi Arabistan var. ABD, Rusya gerçekleri var. Erdoğan bir başına ‘çözüm’ dikte edemez. Dayatmasında başarılı olamadığı için zaten bugün sıkışmış durumda...” “Nasıl?” dediğimde Silvestri “sıkışmışlığı”; “Ankara’nın yalnızlığını; ‘IŞİD müttefiki görüntüsüne girmeye’ dek vardırdığını” söyleyerek açıyor ve bunun haliyle “ideal pozisyon olmadığını” belirterek ekliyor: “Esad baş düşman, Bağdat düşman; İsrail, Mısır’da büyükelçiniz yok. ABD ile restleşiliyor. Bu durumda defacto biricik müttefik IŞİD olmuyor mu?” “ ‘IŞİD’e yardım’ iddialarını cumhurbaşkanının ‘ispatla’ yanıtıyla karşıladığını” söylediğimde; “Öncelik, IŞİD yerine Esad’ı tepelemek olduğunda, Ankara fiili biçimde IŞİD’den yana saf almış oluyor” diyor Silvestri: “Esad çöktüğünde, IŞİD güçleniyor. Ötesi var mı? Türk dış politikasının en hafif deyimle yolunu kaybettiği düşünülebilir. Dış politikanız ne Amerikalılar, ne Rus, ne Çinlilerle örtüşüyor. Nereye varacağı belli olmayan, ne istediğini açık etmeyen bir ulusal politika var ortada…” “NeoOsmanlılığın ne olduğu açık değil mi?” “Öyle ama neoOsmanlılık şimdiye dek kültürel… sunulageldi. Bu kültürel boyutun ötesinde bunun Osmanlı’nın eski nüfuz alanını ele geçirmek olarak tebarüz ettiğini görüyoruz şimdi. Putin’in Rus imparatorluğunun nüfuz alanını ele geçirmek istemesi gibi, Ankara da Osmanlı nüfuz alanını sanki (fiziken) yeniden tesis etmek istiyor. Ancak bunu; iç, dış tepkiler yüzünden açıkça söylemek istemiyor. Kartlarını tam açmıyor. Erdoğan’ın politikasına bu yüzden belirsizlik hâkim.” “Erdoğan Washington için vazgeçilmez olduğunu düşünüyor olamaz mı” sorumu ise tanınmış uzman şöyle yanıtlıyor: “Obama zayıf ve ne yapmak istediğini bilemiyor. Ancak Erdoğan, Obama’nın bu zayıflığından gücünü artırmak için yararlanabileceğini düşünüyorsa yanılıyor. ABD Başkanı bu fırsatı ona vermez çünkü başka öncelikleri var. Mısır ve Suudi Arabistan’la ilgilenmek, İran’la anlaşma kotarmak durumunda. Obama, Tahran’la anlaşırsa Türkiye önemini kaybeder. Çok bıçak sırtı yerde Türkiye. Komşularla, AB, NATO, ABD ile hep ‘değerli yalnızlık’ restleşmesine girmiş; kendisini yalıtmış halde. Yalıtılmışlık arttıkça bu ‘bıçak sırtı konum’ da derinleşir…” “Erdoğan bunca yalıtılmışlıkta neye güveniyor?” “Sandık gücüne ve Türkiye’nin bölgesel güç olduğu iddiasına… Ama ne ki bölgesel güç olmak için bölge ülkeleriyle farklı ilişkiler içinde olmak; bölgede siyaset belirleyen ve bölge ülkelerinin tercihlerinde referans alınan bir güç olmak gerekir. Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır, İsrail gibi ülkelerde referans görülen bir ülke değil Türkiye. Riyad ve Tahran’la… bölgesel güç iddiası üzerinde açık yarış var. Bölgesel gücün ayrıca bölge barışı tesisinde rol oynaması lazım. Türkiye bu rolü oynamıyor. Bölgesel güç olma ötesinde bir probleme dönüşüyor.” “Problemi T.C. kodlarıyla oynayarak Batı yaratmadı mı? Sorun ‘laik Türkiye modelinden’, ‘ılımlı İslam modeli’ çıkarmaktan kaynaklanmadı mı?” “AB’nin sorumluluğu çok büyük. ‘Batı yanlısı İslamcı model’ herkesin işine gelmişti. Bugünü göremediler. Şimdi hatayı herkes fark etti ama Ankara ile açıkça kavgaya tutuşmamak için kimse yüzlemiyor.” Silvestri ile Ortadoğu’nun SykesPicot ile tetiklenen harita tartışmalarını da konuştuk… O da yarına. ‘T ANKARA Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğini 3. turda 193 ülkeden 60’ının oyunu alarak kaybetmesi öncesi, Dışişleri’nin yenilgiyi öngörüp hükümeti uyardığı öğrenildi. Bu yılın ilk altı ayında ancak 100 kadar ülkeden destek ve sözlü güvence alan diplomatlar, yarışa devam etmenin imajı daha da zedeleyeceği görüşüyle hükümete yarıştan çekilme önerisi getirdi. Buna karşın hükümet, “yarışa devam edelim” diyerek yenilgiyi göze aldı, bu kararını da “dik durma” teziyle savundu. Türkiye’nin 5 yıl içinde yeniden aday olması yetmezmiş gibi Medeniyetler İttifakı’nda ortak olduğu İspanya’ya BM’de resmen bayrak açtığını yani ittifak yaptığı ülkeyle yarışmayı göze aldığını anlatan kaynaklar, “Bu yanlış bir karardı” dedi. Mısır ile yaşanan kırılmanın ardından 20 Arap ülkesinden sadece Sudan ve Katar’ın, 30 Afrika ülkesinden ise 20’sinin destek verdiği öğrenildi. Ankara’nın Mısır gibi Bangladeş’i de idam cezaları nedeniyle eleştirmesi, bölge politikaları nedeniyle Çin’in tersine gitmesi de oy erozyonunu artırdı. ‘RTE IŞİD’in müttefiki gibi’ ‘Yolunu yitiren dış politika’ Putin Merkel ile hem önceki gün hem dün görüşürken, Kremlin, Milano’daki liderlerin tutumunu “Gerçekliği kabul etmiyorlar, yanlış anlama içindeler” diye eleştirdi. (AP) Kobani siyaseti komedi malzemesi oldu Dış Haberler Servisi AKP hükümetinin IŞİD politikasındaki çelişkilerini ünlü Amerikalı komedyen Jon Stewart da diline doladı. 15 Ekim’deki programında, Türkiye’nin IŞİD karşıtı koalisyona üslerini açtığı ‘haberini’ alan Stewart sevinçten çılgına dönerek, “Her zaman güvenebileceğimiz bir ülke varsa, o da Türkiye!” dedi. Ama rejiden Türkiye’nin, İncirlik’i IŞİD’e karşı açacağı haberini yalanladığı uyarısı geldi. “Gerçekten mi? NATO müttefikimiz olan Türkiye niçin üslerini kullanmamıza izin vermesin? Acaba o üsleri kendileri kullandığı için mi” diye soran Stewart, bu kez AKP’nin Kobani’deki Kürtlere yardım etmesi beklentilerinin yükseldiği sırada PKK’yi vurmasıyla çarpıldı:“Yani biz Kürtlere yardım için Kobani’de IŞİD’i vuruyoruz ve bu sırada yakın dostumuz Türkiye birkaç km. ötede Kürtleri vurarak IŞİD’e yardım mı ediyor? Neden?” Dış Haberler Servisi Fransa’da aşırı sağcı parti Ulusal Cephe’de (FN) babakız Le Pen’ler arasındaki çatlak büyüyor. Ulusal Cephe’nin kurucusu ve onursal başkanı Jean Marie Le Pen, parti liderliğini devrettiği kızı Marine Le Pen’in partinin isminin değiştirilmesi yönündeki projesine köpürdü. Marine Le Pen gelecek ay yapılacak FN kongresinde partinin imajını daha da düzeltmek gerekçesiyle isminin değiştirilmesi önerisini masaya getirmeyi planlıyor. Bu çerçevede üyeleri ikna kampanyası yürütüyor. Ancak bu girişime en büyük tepki babasından geldi. Le Pen, Ulusal Cephe adının değiştirilmesi fikrine “aptalca, rezillik, ahlaksızlık” diye esip gürlerken “Mümkün değil” resti çekti. Bir partinin ya da şirketin adını değiştirmesinin bir sorun yaşadığını gösterdiğini söyleyen ‘onursal lider’, “Gide ‘Kızım gider ama Ulusal Cephe değişmez’ rek büyüyoruz, biz niye değiştirelim... Burada bulunmaktan rahatsız olan gitsin kendi partisini kursun” dedi. ‘Obama İran’la anlaşırsa…’ ‘Aptallık, rezillik, ahlaksızlık’ Ama FN’de boynuz kulağı geçti. Aşırı sağcı partiyi merkeze yaklaştıran ve Avrupa Parlamentosu seçimlerinden zaferle çıkarıp ilk kez Senato’ya sokan Marine Le Pen, gelecek cuhmurbaşkanlığı seçiminin en güçlü adayı haline geldi. Ancak babakızın kediköpek gibi kavga etmesi geçen ay kanlı bir boyut aldı. Marine, babasının eski evinde kalırken, Bengal cinsi kedisi babasının Doberman cinsi köpeği tarafından öldürülünce şoke oldu ve başka bir eve taşındı. Kediköpek (REUTERS) Biden’ın oğlu kokain yüzünden ABD donanmasından atılmış Altın Şafak için toptan hapis isteniyor Dış Haberler Servisi Yunanistan’da savcılık, aşırı sağcıırkçı parti Altın Şafak’ın 18 milletvekili dahil 70 yetkilisinin yargı önüne çıkarılması yönünde adım attı. Savcı Isidoris Dogiakos’un 700 sayfalık iddianamesindeki suçlamalar cinayetten silahlı saldırıya, göçmen, solcu ve eşcinsellere saldırılara kadar uzanıyor, içlerinde ırkçılık karşıtı rap’çi Pavlos Fissas ve Pakistanlı bir göçmenin katledilmesi de var. Bunlar, 30 yıldan fazla hapisle cezalandırılan ağır suçlar. Fissas’ın öldürülmesi üzerine tutuklanan çok sayıda Altın Şafakçıdan olan ve hâlâ cezaevinde bulunan parti lideri Nikos Mihaloliakos’un da yargılanması isteniyor. Altın Şafak’a yönelik dev yargılama sürecine ilişkin ön iddianame kabul edilirse, parti için bir tür kapanma sürecine dönüşebilir. Savcı Dogiakos’un raporunun 3 yargıçlı bir heyet tarafından inceleneceği ve gelecek iki ay içinde nasıl bir yol izleneceğine ilişkin nihai kararın verileceği söyleniyor. Dış Haberler Servisi ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın oğlunun uyuşturucu kullandığı gerekçesiyle ordudan kovulduğu ortaya çıktı. Deniz Kuvvetleri yedekler biriminde görevli 44 yaşındaki Hunter Biden’ın Haziran 2013’te uyuşturucu testinde kokain kullandığının tespit edildiği, soruşturmanın ardından da Şubat 2014’te donanmayla bağının kesildiği belirtildi. 2012’den beri görev aldığı ordudan atılmasıyla ilgili oğul Biden “Amerikan donanmasına hizmet benim için bir onurdu. Yaptığım eylemden dolayı derin bir üzüntü ve pişmanlık içindeyim. Donanmanın kararına saygılıyım” dedi. Biden’ın küçük oğlu Hunter, eski bir lobici ve avukat, orduyla ilişiğinin kesilmesi sonrası bir yatırım şirketinde çalışıyor. Bazı kaynaklar, geçen yıllarda Biden’ın kızının da kokain içerken kameralara yakalandığını söyledi. Haberlerde Harvard’da yaptığı konuşmayla Türkiye’yi kızdırdığı ve özür dilemek zorunda kaldığıyla birlikte anılan Biden’ın, ABD Başkan Yardımcısı olması, oğlunun cezalandırılmasına engel oluşturmadı. ‘Bölgesel güçten probleme’ ‘Hatayı anladılar ama…
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle