24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 EKİM 2014 CUMARTESİ 4 HABERLER Öfke Önceki gün Altan Tan’dan yükselen sağduyunun sesini öven, yazıyı gazeteye geçmemden üç saat sonra, TBMM kürsüsünden HDP’li ve AKP’li hatipler öfke çığlıkları atıyordu. Bir öfke tartışması da Ahmet Hakan’ın dünkü sütununda yer alıyordu. Kendisinin, Kürt öfkesinden söz etmesi karşısında, Ümit Özdağ’ın, öfkeli Türklerin de olduğunu bir mesajla anımsatması üzerine, Ahmet Hakan da sağduyu çağrısında bulunuyordu. Gerçekten de öfkeli Kürtler de var, öfkeli Türkler de, hem de çok var. Toplumumuzda şu sırada eksikliği duyulan şey öfke değil. Hangi tarafa, hangi etnik gruba, hangi cemaate, hangi partiye, hatta hangi spor kulübüne bakarsanız bakın, bolca öfke görürsünüz. Herkesi ötekileştirerek insanları karşı karşıya getirip, birbirlerine düşman yaşatmayı şiar edinip, gerginliği artırmaktan medet uman iktidarların öfkeye fazlasıyla gereksinimi vardır. Bu yüzden şu anda, içinde yüzdüğümüz, yalnızca azgelişmiş demokrasimizin kalıtımsal mirası değil, aynı zamanda egemenler tarafından sipariş edilmiş ısmarlama bir öfkedir. Öfke selinin bizi ve bölgeyi içine düşürdüğü durumu yaşayarak hep birlikte görüyoruz. Şu anda, bölgeye olduğu kadar, Türkiye’ye de en fazla gerekli olan öfke değil, sağduyudur, özellikle de Kürt sorununda. HHH Kürt olsun Türk olsun, bu konuda öfkeli insan bulmak, o anda yoksa hemen oluşturmak çok kolay. Her iki taraftan insanların da öfkeli olmak için geçerli bir sürü nedeni olabilir. Dikkatle dinlediğinizde her iki tarafı da haklı görebilecek bir sürü neden bulunabilir. Ama bunlar bizi herhangi bir sonuca ulaştırmaz. Sonuca öfkeleri dindirerek, sağduyunun çağrısına kulak vererek ulaşabiliriz. Bölgede meydana gelen olaylar, Kürt sorununun yalnızca Kürt sorunu ya da KürtTürk sorunu olmaktan çıkıp, bölgesel bir mesele haline geldiğini kanıtlıyor. Bu durumda kaybedilen her zaman, çözümü biraz daha güçleştirecek, içine yeni elemanlar katarak, biraz daha karmaşık hale getirecektir. Her iki taraf da etnik sorunların baş göstermesiyle aynı anda fışkırmaya başlayan öfkeyi aşarak, Kürt’ün Türk’ün, Türk’ün de Kürt’ün düşmanı olmadığını görmek durumundadırlar. Hangi çözüm olursa olsun, Kürt Türk’e, Türk de Kürt’e muhtaç yaşayacaktır. Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde yaşayan Kürtlerin çoğunluğu, kimliklerine, anadillerine gerekli saygının gösterilmesi halinde, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı çerçevesinde bir arada yaşama fikrine karşı değillerdir. HHH Ama bir arada yaşamanın gerçekleşebilmesi için, sorunların barışçıl bir biçimde demokratik çerçeve dahilinde tartışılabilmesi şart. Bunun için öfke değil, sağduyu gerekiyor. Birinci yapılması gereken öfkeye öfke ile cevap vermemek, birbirlerinin karşılıklı duyarlılıklarına saygı göstermektir. Bunu yaparken sağduyu çağrılarının her iki toplumun da kendi içinden gelmesi zorunlu. Yani Kürt’ün Türk’e, Türk’ün Kürt’e “sakin ol!” demesinin bir anlamı yok. Sükunet çağrıları Kürt’ten Kürt’e, Türk’ten Türk’e olduğu takdirde etki yapmamaktadır. Bu yüzdendir ki, Kobani olaylarının ertesinde, Altan Tan’dan, Muhsin Kızılkaya’dan gelen Kürtlere yönelik sağduyu çağrıları çok değerlidir. Yoksa kendi haklı gerekçelerimizle karşı tarafı soğukkanlı olmaya çağırmanın fazla bir sonuç vermeyeceği ortada. Dün, bu sütunda bir sağduyu çağrısı yapıldı. Ama hemen görüldü ki, henüz öfke çığlıkları, sağduyu çağrılarından daha gür. Bu durumda iki yol var. Ya sağduyuyu bir yana bırakıp öfke çığlıklarına katılacaksın. Ya da bizi bölenden çok birleştiren öğeleri vurgulamaktan bıkmadan, sabırla, sağduyunun sesini egemen kılmaya çalışacaksın. Hangisi daha doğru dersiniz? Kanalizasyondan lüks araç çıktı İller Bankası, ihale alan firmalardan son model otomobiller temin ederek adeta araç filosu kurdu. Bazı araçların AKP’lilere verildiği iddia edildi l AB fonlarının harcama kaydı yok MAHMUT LICALI ANKARA İller Bankası, belediyeler adına kanalizasyon ve içme suyu altyapı inşaatı ihalelerinde, yapılacak işle hiçbir ilişkisi olmamasına karşın bankanın kullanımı için araç alımını da şartname ve sözleşmeye koyarak bu yöntemle yüklenici firmalardan son model lüks araçlar aldı. İller Bankası’nın bu kapsamda yüklenici firmalardan 31 araç aldığı belirlenirken; söz konusu araçların keyfi kullanıldığı ve bazı araçların da bankada görevi olmayan üçüncü şahıslara verildiği ortaya çıktı. TBMM KİT Komisyonu Üyesi Turgay Develi, rüşvetle adeta araç filosu kurulduğunu belirterek, “Bu yöntemle alınan araçların bazıları AKP yöneticilerine tahsis edilmiş” açıklamasını yaptı. İller Bankası söz konusu araçların kullanımıyla tasarruf yapıldığını ileri sürerken, üçüncü kişilere verilen araçlarla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı. İller Bankası’nın 2012 hesaplarının denetlendiği TBMM KİT Komisyonu’nda CHP’li üyeler bankanın ihalelerle ilişkisi olmamasına karşın yüklenici firmalardan 10’larca son model araç temin edildiğini ortaya çıkardı. Sayıştay raporlarına da yansıyan skandala göre İller Bankası, bazı kanalizasyon ve altyapı işleriyle ilgili ihalelerin şartname ve sözleşmelerinde, aracın model ve markasının yanı sıra “ABS, klima, otomatik vites, CD çalar, mp3 çalar” gibi ek özellikleri hüküm altına alarak firmalardan son model araçlar temin etti. Ayrıca söz konusu araçların yakıt, bakım, onarım masraflarının da firmalar tarafından karşılanması sağlandı. Sayıştay’ın tespitlerine göre İller Bankası bu yöntemle Ağustos 2013 tarihine kadar toplam 31 adet son model araç temin etti. Bazı firmalardan ihale kapsamında yapılan işle hiçbir ilişkisi olmamasına karşın bu yöntemle iki araç birden alındığı belirlendi. Firmalardan ihale hükmü kapsamında alınan son model araçlarla ilgili olarak Sayıştay; kanalizasyon ve altyapı inşaatı gibi ihalelerin amaçları dışında kullanıldığını tespit etti. Kanalizasyon ihalelerinden alınan söz konusu araçlar, İller Bankası’nın bazı yönetim kurulu üyelerine, genel müdür özel kalemine, banka bünyesindeki bazı başkanlıklara tahsis edildiği ortaya çıktı. Firmalardan alınan söz konusu araçlardan bazılarının ise banka dışındaki üçüncü kişilere verildiği belirlendi. Buna göre Sakarya’da yapılan bir kanalizasyon ihalesinden alınan 2013 model Opel İnsignia marka aracın Trabzon Bölge Müdürlüğü’ne gönderildiği, bu aracın daha sonra banka çalışanı olmayan üçüncü bir şahısa teslim edildiği ve aracın bu şahıs tarafından kullanıldığı ortaya çıktı. Aynı yöntemle Kayseri’nin bazı ilçelerinde yapılan içme suyu inşaatıyla ilgili ihalede de firmadan alınan aracın Trabzon’da banka çalışanı olmayan bir kişiye verildiği ortaya çıktı. ‘Çevre’ için alınan 144 İKLİM ÖNGEL ANKARA Bölgelerdeki ekonomik faaliyetleri canlandırmak, geri dönüşüm gibi yenilikçi enerji üretimi sağlamak, bu sayede çevrenin korunmasını ve sürdürülebilir kalkınma oluşturmak için AB fonlarından hibe yoluyla elde edilen milyonlarca Avro tutarındaki paranın nereye harcandığına ilişkin rapor tutulmadığı ortaya çıktı. Yasaya göre kamu kaynağı niteliğinde olan AB fonlarının muhasebe işlemine alınması gerekmesine karşın bakanlık tarafından “Çevre Operasyonel Programı” kapsamında kullanılan toplam 144 milyon 665 bin 319 Avro’nun kayıt dışı olduğu tespit edildi. Sayıştay’ın, AB Bakanlığı ile ilgili denetim raporunda 58 milyon Avro’nun takibinin yapılmadığı tespitinin ardından daha büyük bir AB fonu kaybı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda gerçekleşti. Bakanlıkta “Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı” (IPA) kapsamında alınan paraların harcandığı yerlerin kaydının tutulmadığı anlaşıldı. Sayıştay raporuna göre “Çevre Operasyonel Programı” kapsamında bakanlık Aralık 2013 iti milyonun akıbeti belirsiz barıyla 144 milyon 500 bin 437 bin Avro tutarında fon kullandı. Ancak bu fon kamu kaynağı olarak değerlendirilmediği gibi, raporlanmadı ve yapılan yatırım ve edinilen malların kaydı tutulmadı. Ayrıca IPA fonları kapsamında alınan 114 bin 882 Avro tutarındaki başta masaüstü, dizüstü ve tablet bilgisayar olmak üzere çeşitli demirbaşların taşınır kayıtlarının da yapılmadığı anlaşıldı. Kayıt dışı işlemlere ilişkin topu Hazine Müsteşarlğı’na atan bakanlık “Sayıştay Raporu’nda konu edilmesi üzerine bu kapsamda temin edilen malların Taşınır Mal Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde tespit ve kayıt işlemleri başlatılmıştır” açıklaması yaptı. ayıştay: Araçlar maliyeti gereksiz yere artırıyor Sayıştay raporunda; araçların teslim edildiği kişilerden derhal geri alınarak bugüne kadar yapılan tüm masrafların ilgililerden tahsil edilmesi, ayrıca söz konusu araçları bu şahıslara tahsis eden yöneticilerin idari yönden sorumluluklarının aranması gerektiği vurgulandı. Raporda, İller Bankası’nın ihale kapsamında araç temin etmesinin kriterlerinin belli olmadığı ve işin asıl sahibi olan belediyelerin işle ilgili maliyetleri gereksiz yere artırdığı tespit edildi. S ‘Rüşvetle kamu yararı olur mu?’ KİT Komisyonu’nun üyesi CHP Adana Milletvekili Turgay Develi, “Rüşvetle adeta araç filosu kurmuşlar. Bu araçların keyfi kullanıldığı ortadayken kamu yararı sağladıklarını savunuyorlar. Rüşvetle kamu yararı olur mu? Tüm bu araç tahsisi yapılan ihalelerin incelenmesi gerekiyor” değerlendirmesini yaptı. Develi, raporda da tespit edilen bazı araçların banka çalışanları dışına verildiği yönündeki tespitle ilgili olarak da “Bizim edindiğimiz bilgiye göre Trabzon Bölge Müdürlüğü’ne gönderilen araçlar AKP Gençlik Kolları başkan yardımcısına ve bazı AKP yöneticilerinin kullanımına tahsis edilmiş. Bunların hepsi tutanak altına alınmış resmi belgeler. Bu konuda banka yönetimi sorularımıza yanıt vermedi” diye konuştu. ller Bankası tasarruf edildiğini savundu İller Bankası ihaleyle temin edilen araçların resmi araç olmadığı için taşıtlarla ilgili mevzuata uyulması gerekliliği olmadığını savunurken araçların ihalelerin kontrollük hizmetini gerçekleştirmek amacıyla kullanıldığını belirtti. Banka, söz konusu araçların yakıt, bakım ve onarım maliyetinin firma tarafından karşılandığı için bu araçlarla tasarruf yapıldığını savunurken, bu araçların kullanımıyla bankanın akaryakıt ve kiralık araç maliyetlerinin düştüğünü bildirdi. Banka yönetimi Eylül 2014’te firmalardan temin edilen araçların kullanımıyla ilgili esasların belirlendiğini de bildirdi. İ evrecinin daniskası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Başbakanlığı döneminde çevrecilerin eleştirileri karşısında sık sık kendisini ve politikalarını “Ben çevrecinin daniskasıyım. Asıl çevreci benim” sözleri ile savunmuştu. Sayıştay raporu ile belirlenen vurgun, Erdoğan’ın bu sözlerini akıllara getirdi. Ç CHP, işsizlik sigortası fonunu Meclis’e taşıdı ‘Buhar olan paralar’ için araştırma istemi deniyle bundan doğan alacağı hakkında bilgi sahibi olmadığı ve alacağın takibine ilişkin herhangi bir işlem ANKARA CHP, Cumhuriyet’in yapmadığı dile getirildi. Başvuruda, “Paralar buhar oldu” başlığıyla Sayıştay raporunda şu tespitlerin yakamuoyuna duyurduğu, işçiden kepıldığına işaret edildi: “Sonuç olasilen paraların işsizlik sigortası forak yüzde 1’i sigortalı, yüzde 2’si nuna aktarılmamasını Meclis günişveren payı olmak üzere matrademine taşıdı. Sayıştay raporuhın yüzde 3’ü tutarındaki 6 milyar na konu olan tespitler konusunda 23 milyon 855 bin 789,92 TL’nin CHP, Meclis araştırması istedi. SGK tarafından foAralarında na aktarılması geUğur Bayrakturekmektedir. Buna tan, Gökhan Gükarşın 2013 yılında naydın ve Mufona toplam 5 milsa Çam’ın da buyar 850 milyon 24 lunduğu CHP milbin 797.42 TL aktaletvekilleri TBMM rıldığı, tahsil edilBaşkanlığı’na başmeyen 173 milyon vurdu. Başvuru830 bin 992.50 TL da, işçinin işsiz Cumhuriyet usulsüzlüğü tutarındaki alacağa kaldığında tek da6 Ekim’de duyurmuştu. ilişkin herhangi bir yanağı olan işsizişlem yapılmadığı lik sigortası fonuve bu tutarın muhasebe kayıtlarınna yine işçiden kesilen milyonlarca lida yer almadığı görülmüştür.” ranın aktarılmadığının ortaya çıktığıSayıştay raporunda prime esas kana vurgu yapıldı. Sayıştay’ın İŞKUR zancın SGK’den yapılan tahsilat üzedenetim raporunda, işçilerin işsiz kalrinden hesaplanması ve bu hesapdıklarında bir süre ücret aldıkları işlamanın alacağın tamamı üzerinden sizlik sigortası fonuna ilişkin usulsüzyapılamaması nedeniyle, işsizlik silüklere dikkat çekildiğine işaret edilen gortası devlet payı tutarının da ekbaşvuruda, işsizlik sigortası primlerini sik tahsil edildiğinin belirtildiğine diktahsil etmekle görevli olan SGK’nin, kat çekilen başvuruda, toplam kaybın İşkur’a eksik ödeme yaptığı, ancak 246 milyon TL olduğu kaydedildi. İşkur’un gerekli takibi yapmaması neMUSTAFA ÇAKIR n İstanbul Haber Servisi Dünyanın en büyük barolarından biri kabul edilen İstanbul Barosu Olağan Genel Kurulu, bugün Haliç Kongre Merkezi’nde başlıyor. Genel kurulun ardından avukatlar pazar günü yeni yönetimi belirlemek için sandık başına gidecek. Haliç Kongre Merkezi’nde saat 09.0017.00 arasında yapılacak seçimlerin ardından yeni yönetim belirlenecek. 32 bin 200 kayıtlı üyesi olan baronun seçimlerinde 5 grup ve bir bağımsız aday yarışacak. Önce İlke Çağdaş Avukatlar Grubu mevcut başkan Doç. Dr. Ümit Kocasakal, Çağdaş Avukatlar Grubu (ÇAG) Ayhan Erdoğan, İstanbul Milliyetçi Avukatlar Grubu Ali Rıza Kaplan, Hukukun Üstünlüğü Platformu Abdullah Arar ile yarışa girecek. Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu ise bu yıl bir ilke imza atarak seçime eşbaşkanlık sistemi ile girecek. Grup yönetim için Yıldız İmrek ve Ercan Kanar’ı aday gösterirken, avukat Nejat Kazan da bağımsız aday olarak yer alacak. İstanbul Barosu’nda seçim günü Çevirici, uzman ve eğitim öğretim planlamacıları unutuldu 3510 akademisyene zam yok SİNAN TARTANOĞLU ANKARA Akademik personelin maaşlarına zammı içeren yasa tasarısında 3 bin 510 akademisyenin muaf tutulduğu ortaya çıktı. Profesör, doçent ve yardımcı doçent kadrosunda bulunan akademisyenlere 726 TL, araştırma görevlisi öğretim görevlisi ve okutmanlara ise 835 TL zam öngören tasarıda; YÖK yasasına göre akademisyen olarak kabul edilen 3 bin 510 çevirici, uzman ve eğitim öğretim planlamacısının unutulduğu ortaya çıktı. Zam paketini bir ilk adım olarak değerlendiren akademisyenlerin talebinin ise maaşlarının OECD ortalaması olan 4 bin 12 TL’ye çıkarılması olduğu öğrenildi. Akademisyenlerin 14 yıldır beklediği zam yasa tasarısının Meclis’e eksik sunulduğu ortaya çıktı. 16 bin 990 profesörün, 11 bin 172 doçentin, 25 bin 468 yardımcı doçentin maaşına 726 TL; 41 bin 691 araştırma görevlisinin, 16 bin 80 öğretim görevlisinin ve 7 bin 205 okutmanın maaşlarına ise 735 TL zam öngören yasa tasarısında diğerleri gibi akademisyen olarak kabul edilen 3 bin 510 çevirici, uzman ve eğitim öğretim planlamacısının adlarının bile geçmemesi tepki çekti. Öğretim Elemanları Sendikası Genel Başkanı Vahdet Özkoçak 3 bin 510 akademisyenin durumuyla ilgili MHP ve CHP ile iletişime geçtiklerini, görüşmeler sırasında önerge verilebileceğini aktardı. n ANKARA(Cumhuriyet Bürosu) Yenimahalle Belediyesi binasında, telefonla yapılan ‘bomba’ ihbarı üzerine belediye çalışanları ve polis alarma geçti. Bina boşaltılırken polis ekipleri çevrede güvenlik önlemi aldı. Bomba uzmanlarının binada yaptığı aramada bomba bulunmadı. Belediyeye bomba ihbarı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle