Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 2014 PERŞEMBE 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ... IŞİD, içeriden PKK tehdidi her gün biraz büyüyerek gelişiyor. Kobani bahanesiyle polisler şehit edildi. Bir rakama göre 1700’den fazla kamu binası ve buna ilaveten yüzlerce okul yakıldı. Bankalar harap edildi. Soyuldu. Türkiye’yi yakıp yıktılar. 17 askeri noktaya ateş açtılar. Genelkurmay açıkladı: Saldırdılar ama gerekli yanıtı alınca susturuldular. Hayır! Sıkıyı görünce arkadan, kalleşçe vurmalarının sonuç alamadığını görünce tabana kuvvet kaçtılar. Bunlar alçak, korkak katiller sürüsü! HHH AKP hükümetleri yurtta sulhu katiller sürüsü PKK ile anlaşarak sağlayabileceği gibi inanılmaz bir gafletin içinde. Çözüm süreci diye bir programla, bu planın yürümesini sağlamak için İmralı’daki cani ve onun direksiyonundaki siyasal parti ile yola çıktı. Fakat barışı yalnız kendi dayatmalarının gerçekleşmesi koşuluna bağlayan hainler şebekesi, bu amaçla PKK’yi sürekli bir tehdit aracı, devlete karşı saldırıya hazır bir güç olarak kullandıklarının yöneticiler farkındaydı belki ama PKK, Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenlik güçleri karşısında ileriye başarılı bir adım atamaz diye aylarca yaptıkları açıklamalarla kendilerini de ülkeyi de aldattılar. Kobani bahanesiyle izlenen terör eylemleri bugünlere özgü bir sorun olarak kalacak değil. Sürecek. Ya devlet PKK’nin öne sürdüğü anayasal koşullara boyun eğecek ya da hükümetin teröre karşı ne yapabileceğini göreceğiz diye beklerken. Polis devleti önlemlerine başvurmaya girişti. HHH Oysa PKK ile barış sağlamak? Siyasal öngörüsüzlüğün basit dilde tarifi, enayiliğin ta kendisiydi. Son aşamada çözüm plan ve programını ayrıntılarıyla öğrenen İmralı, ya 15 Ekim’e dek istediklerini elde ederler, yoksa?.. diyen bir açıklama yaptı. İmralı’nın partisi HDP de PKK’ye ve taraftarlarının beklediği emri verdi: Sokağa çıkın! Sokaklar yangın yerine ve kan gölüne böyle dönüştü. Gafletin, siyasal yanılgının baş aktörü RTE, çıktı ekranlara, son eylemlerin sorumlusu sokağa çıkın emri veren HDP’dir, dedi... Hayır! Yalnız HDP değil sorumlu olan. Siyasal yanılgıların ürünü teröristlerle masaya oturup pazarlıklara girişen, böylece olayların mimarı olan sen de sorumlusun! HHH Bu hükümetin barış süreci başlatmasıyla dağdaki eşkıya güya silahları bıraktı, içerdekiler yurdu terk etti diyen haberler TV’de gösterilen filmler, tam anlamıyla bir PKK propagandasıydı... Nitekim kamuoyunda, PKK, terörü ve silahları bıraktı diye aldatmacaların bir yalan torbası olduğu bu son süreçte kanıtlandı. Ülkeyi terk edenlere geri dön emri verildi ve zaten 15 Ekim gelmeden önceki günlerde okulları yaktılar. Soygun yaptılar. Güvenlik güçlerine saldırdılar. HHH Saftirik hükümet PKK’nin aylardır sürdürdüğü terör eylemlerini nasıl değerlendirdi, anımsıyor musunuz? PKK terör eylemleri değildi bu eylemler. Çözüm sürecini baltalamak isteyenlerin işgüzârlığıydı! HHH Şimdi hâlâ aynı yanılgı içinde. PKK açık seçik yeniden terör eylemlerine başladığını yarattığı kanlı, yakıp yıkan eylemleriyle ilan etti. Hükümet, Kobani’yi gerekçe yaparak Türkiye’nin dört bir yanını yakıp yıkanlarla mücadeleye kolları sıvadı. Bu vesileyi kullanarak artık emrindeki yargıya da, polise de süper yetkiler vererek PKK terör eylemleriyle mücadele edebileceğini sanıyor ve hâlâ... …bir polis devleti oluşturmanın örtüsü olarak bu eylemleri önlemenin, dağdaki teröristleri de indirecek çözüm yolları içeren yasal yöntemlerin peşinde. Amaçlarına varmadıkça dağdaki, yurtiçindeki teröristler ne silah bırakır ne de eylemlerine son verir. Farkındalar mı acaba? HHH Ne çare, medyamız, aydınlarımız da hükümetin polis devleti oluşturmaya yönelik yeni önlemlerini destekler bir tutum izliyorlar... Dünkü ve bugünkü hükümetler zaten PKK ve siyasal uzantılarıyla hâlâ çözüm yollarında iç barışı sağlayacakları sanısı içinde. Başını kuma sokarak gerçekleri göremeyen devekuşları gibi… HABERLER İki polisin öldüğü saldırının ardından yapılan operasyonla ilgili kuşku yumağı Bingöl suikastında soru işaretleri artıyor AHMET ŞIK Bingöl’de, üst düzey iki polisin ölümüne yol açan silahlı saldırı ve ardından düzenlenen operasyonda 4 kişinin öldürülmesiyle ilgili olay bir kuşku yumağına döndü. Soruşturmanın tek tutuklu şüphelisi olan Ali Kılıçgedik ifadesinde, Bingöl’ün Genç ilçesinde öldürülenlerden üçünün kırsal alana gitmeye çalışan PKK’liler olduklarını ancak suikastla ilgilerinin olmadığını belirterek infaz edildiklerini söyledi. Suikasttan yaklaşık 2 saat sonra Genç ilçesi girişinde öldürülen ve PKK üyesi oldukları açıklanan kişilerden ele geçirilen iki Kalaşnikof tüfeğin yapılan balistik incelemesinde de polislere yönelik saldırıda kullanılan silahlar olmadığı iddia edildi. Kobani’ye yönelik IŞİD saldırılarını protesto gösterileri tüm şiddetiyle sürerken, bölgenin görece sakin illerinden biri olan Bingöl’de 9 Ekim gecesi Emniyet Müdürü Atalay Ürker’e suikast düzenlenmişti. Saldırıda Ürker ağır, koruması Uğur Atlı ise hafif şekilde yaralanırken Emniyet Müdür Yardımıcısı Atıf Şahin ve Başkomiser Hüseyin Hatipoğlu olay yerinde öldü. Olaydan yaklaşık iki saat sonra bir araca dur ihtarında bulunan güvenlik kuvvetlerine ateş açılması sonucu çatışma çıktı. Çatışmada öldürülen Ramazan Özmaskan (22), Emre Ekinci (15) ve Şehabettin Naşa’nın örgütün dağ kadrosundan oldukları, Bingöl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde memur olan Ali Bozan (46) ile bir turizm firmasında çalışan Erhan Şenyuva’nın (35) da şehir yapılanması içinde olduğu öne sürülüyordu. Araçta yapılan aramalarda suikastta kullanıldığı düşünülen silahlar ve mühimmat bulunduğu belirtiliyordu. Suikasta katıldığı ve ardından operasyonda öldürüldüğü açıklanan Erhan Şenyuva’nın ne ölüsü ne de dirisi ortada yoktu. Operasyondan sonra araçta bulunan cep telefonlarının görüşme trafiğini inceleyen polis Ali Kılıçgedik’in ismini tes GÜNDEM n Baştarafı 1. Sayfada MUSTAFA BALBAY İŞTE YANIT BEKLEYEN SORULAR l Bingöl suikastı 21.15 sıralarında. Genç’teki operasyon ise saldırıdan yaklaşık 2 saat sonra gerçekleşti. Bingöl merkezinden 20 kilometre uzaklıkta bulunan Genç’e gitmek 2 saat mi sürdü? l Emniyet müdürüne silahlı saldırı düzenleyen örgüt üyeleri başka bir yere kaçmak yerine neden, yakalanmaları kesin olan ve sadece bir köprüden giriş yapılabilen Genç’e gitti? l Ali Kılıçgedik’ ifadelerinde, öldürülen PKK’lilerin Bingöl merkezine hiç girmedikle rini söylüyor. Aksini kanıtlayacak bir güvenlik kamerası görüntüsü var mı? l Ali Kılıçgedik ile PKK’lilerin bulunduğu araçta olan Erhan Şenyuva ve Ali Bozan’la yaptığı telefon görüşmelerinin HTS kayıtlarından polislere yapılan saldırının bulunduğu bölgede olup olmadıkları tespit edildi mi? l Öldüğü açıklanan ancak cenazesi ortada olmayan, operasyon yapılan araçta kimliği bulunan Erhan Şenyuva nerede? İlk açıklamada neden öldüğü söylendi? l Operasyonda ele geçirilen silahların yapılan balistik incelemesinde, polislere yönelik saldırıda kullanılmadığının tespit edildiği iddiası doğru mu? cı durdurmadılar. Genç’e girerken Erhan Şenyuva’yı arayarak yolda askeri araçların bulunduğunu, çevirme yapmadıklarını söyledim. Erhan bana nerede olduğunu söylemedi. Biraz süre geçtikten sonra Genç merkeze gittim ve oradan Erhan’ı aradım, telefonu açan olmadı. Daha sonra mesaj attım. Cevap gelmeyince tekrar Bingöl’e doğru döndüm. 12 defa geri gidip geldikten sonra Murat Köprüsü’nün bulunduğu Genç girişinde geldiğimde yoğun bir şekilde askeri araç olduğunu görünce Bingöl’e doğru gitmek istedim ancak askerler beni durdurarak geri dönmemi söylediler ve oradan dönüp Diyarbakır yönüne hareket ettim.” Diyarbakır’a giderken yakınlarından birinin kendisini arayarak Bingöl merkezde silahlı saldırı olduğunu söylemesi üzerine olaydan haberdar olduğunu anlatan Kılıçgedik, “Olayın bizimle ilgisi yok. Polisleri şehit edenler kesinlikle bizimle bağlantılı değillerdir” dedi. pit etti. Telefonunun Soruşturma dosyası Diyarbakır’dan sinyal Haber sitelerine yansıyan iddialaverdiği tespit edilen Kıra göre gizlilik kararı bulunan soruşlıçgedik, arandığını öğturma dosyasında, saldırıyı düzenlerenince kendi isteğiyle yen teröristlerin Ali Kılıçgedik’ten yopolise teslim oldu. lun temiz olduğu bilgisi gelmesinSuikast soruşturmaden sonra Genç ilçesine doğru yola sının tek tutuklu şüphelisi olan Ali Kılıçgedik’in çıktıkları öne sürülüyor. Kılıçgedik’in “temiz gelin” bilgisinden sonra Janifadeleri polislere yönelik saldırıyla, PKK’lilere darma Özel Harekat ekiplerinin Genç yönelik operasyon ara girişinde güvenlik noktası oluşturdusında bir bağ olmadı ğu ve kırsal alana gitmek için yola çıkan teröristlerin güvenlik noktasına ğı kuşkusunu ortaya takıldığı iddia ediliyor. çıkardı. İfadesinde olay günü sabah 09.00’da Ali ha sonra ben önde tek başıBozan’ın araması üzerine göma kendi aracım ile diğer araç rüştüklerini belirten Kılıçgedik, ise Ali Bozan, Erhan Şenyuva Yayladere’de bulunan ve Lice ve Suriyeli siviller olmak üzekırsalına gidecek 3 kişinin götüre hareket ettik” dedi. rülmesi talimatı verildiğini anlattı. Kılıçgedik, “Yayladere kırsaontrole önden gittim lına vardığımda orda daha önKılıçgedik kendisinin yolun teceden hiç görmediğim iki örmiz olup olmadığını kontrol etgüt mensubu vardı. Bu kişiler mek için bir başka araçla önden bana ‘Birazdan 3 tane Suriyegiderek ve grupla haberleştiğili sivil şahıs gelecek, bunlar bini söyledi. Yola çıktıktan sonra zim işimize yaramıyor, sen bunKervansaray bölgesindeki bir ları Bingöl üzerinden Amed’de tesiste yemek için mola verdibulunan Şehit Evindar mevkiine ğini ve tesiste Kayseri’de yakagötüreceksiniz’ dediler. Ben kalanan aracın sahibi Hasan Poybul etmeyince Ali Bozan’ı araraz ile karşılaştığını belirten Kımamı söylediler. O da benden lıçgedik şunları söyledi: daha önce partiden tanımış “İki dakikalık sohbetten olduğum Erhan Şenyuva’nın sonra oradan ayrıldım. Dinumarasını istedi. Ve ‘Geliyoğer araçtakilere şu anda bir rum’ diyerek telefonu kapatsıkıntı olmadığını söyledim. tı. 22,5 saat sonra Ali Bozan Kervansaray’dan ayrıldığımve Erhan Şenyuva geldiler. da saat 21.00’i geçiyordu. HaAli Bozan bana ‘Bu Suriyelilevaalanı yolu üzerinden Genç ri Diyarbakır’a götüreceğiz, sen girişine geldiğimde askeri de bana eşlik edeceksin’ dedi. araçları yolun kenarında görErhan Şenyuva da Suriyelileri götürmek istemiyordu. Dadüm. Beni ve herhangi bir ara K erçekler ortaya çıksın Bingöl İnsan Hakları Derneği Başkanı avukat Nuran Aydın, “Ali Kılıçgedik polislere, gerçeklerin ortaya çıkması amacıyla teslim olduğunu söylemiş. Kim olduklarını bilmediği emniyet müdürüne saldırının faillerinin dışarıda olduğunu ve olayın aydınlatılmasını istediğini belirtmiş” dedi. G ABDULLAH ÖCALAN’IN İMRALI’DAN BİR KARA CEZAEVİNE NAKLİ GÜNDEMDE Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) en önemli ayağını oluşturan adli ve idari yargıdan 10 temsilcinin 12 Ekim günü seçilmesiyle değişik yorumlar gündeme geldi. Yargının Bakanlar Kurulu diyebileceğimiz bu kurul içinde kimsenin “ben kazandım” diyemeyeceği bir denge oluştu. Yargıyı siyasi eğilimlerden uzak tutmak gerekiyor ama bu eşik aşıldığı için görünen tabloyu şöyle özetleyebiliriz: Hükümetcemaat tahterevallisinin ortasında sosyal demokrat ve ülkücü eğilimli üyeler var. Onların takınacağı tutum karar verme sayısını sağlayacak. AKP’nin tam ve yarı resmi yayın organlarının iddia ettiği gibi ortada hükümetin kafasındaki her şeyi yapmasını sağlayacak denge yok. Başbakan’ın ve Adalet Bakanı’nın önümüzdeki 1.52 ay içinde cemaatçi kadrolara yönelik derin bir temizlik isteyeceği biliniyor. Bu yapılırsa HSYK’nin kadro ve benzeri istemleri çözülür. Yapılamazsa hükümet yeni arayışlara girebilir. HHH HSYK’deki bu yeni durum akla Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) getiriyor. AYM, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) Türkiye’den yapılan başvuruları azaltmak için yeni bir iç hukuk yolu olarak devreye girmişti. AYM nasıl bir rol oynayacaktı? İç hukuk yolunun uzamasına neden olan yeni viraj mı, yoksa hukuku ve özgürlükleri öne alan bir çıkış mı? AYM verdiği kararlarla ikinci çizgide durdu. Şu aşamada kesin yorum yapmak erken ama HSYK gerçekten yargının içinde yargının hukuksal gücüne dayanan bir birlik kurabilir. AYM deneyimi bu konudaki beklentilerin boş olmadığını gösteriyor. Bunun yanında şunu da vurgulamadan geçmemeliyiz. Hükümetin HSYK seçimlerinin hemen ardından Meclis’e getirdiği, adına “yargı paketi” dediği, özünde yargının tümüyle paketlendiği bir çalışma var. Ucu her yere uzanabilecek, AKP’yi korumaktan başka bir hedefi olmayan bu paketle özel yetkili polisler geliyor. George Orwell bu paketin yanında stajyer kalır. HSYK, cemaat ağırlıklı oluşsaydı hükümetin Meclis’e getireceği paket çok daha başka olacaktı. Hükümetin, hukuku tümüyle kendine ait bir iç organ haline getirme çabasının tipik bir ürünüyle karşı karşıyayız. Her şeye karşın HSYK’deki dengeler “iktidar gücüne rağmen hukukun içinde bir yargı mümkün” umudunu diri tutuyor. HHH HSYK seçimlerinin çarpıcı bir sonucu da şuydu: Ergenekon soruşturmasının mağdurlarından biri olan, bu dava kapsamında soruşturma geçiren Metin Yandırmaz’ın en yüksek (5836), Ergenekon yargılamalarının hâkimlerinden Hüsnü Çalmuk’un ise en düşük (35) oyu alması idi. Çalmuk, 5 yıl süren davanın naip hâkimi idi. Delillerin hukuka uygunluğu, istenen belgelerin delil durumu, gizli tanıkların dinlenme koşullarının sağlanması gibi sorumlulukları üstlendi. Sürekli yargılama kapsamında kürsüdeki 3 hâkimden biri olarak da görev yaptı. 2012 yılı yaz aylarında da mahkeme başkanlığını üstlendi. Mahkeme heyeti ile sanıklar sürekli yüz yüze olduğu için laf atmalar da olurdu. Çalmuk bunlara karşılık vermede ustalığı ve esprisi olan bir kişiydi. Bir gün bir sanık yargılamaya isyan etti, haykırdı: Bizi idam edin, bitsin bu iş. Çalmuk karşılık verdi: Olabilirdi ama kalktı maalesef! Kandil ve Demirtaş’a tavır HDP HEYETİ ÖCALAN VE KANDİL İLE GÖRÜŞECEK ERDEM GÜL ANKARA Kobani eylemlerini gece yarısı mesajıyla sona erdirmesi nedeniyle Abdullah Öcalan için hükümet çevrelerinden gelen olumlu söylemlere son olarak da “Artık Türkiye Öcalan’ın konumunu tartışmalı” çıkışı eklendi. Bu çıkışın Kobani sonrası yoğun biçimde Kandil ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ı suçlayan ancak İmralı’yı öven hükümet çevrelerinin planladığı çözüm sürecinin yol haritasının “şifai” adımlarıyla çakıştığı öğrenildi. Bu adımlar çerçevesinde Öcalan’ın konumunun, cezaevi değişikliğiyle başlatılması, İmralı’dan bir kara cezaevine taşınmasının gündemde olduğu belirtildi. Kobani eylemleri sonrasında hükümetin, “Çözüm süreci ile kamu güvenliği birbirinin karşıtı değildir” görüşüyle, özellikle Demirtaş ile Kandil’i DİYARBAKIR (Cumhuriyet) HDP grup başkanvekilleri Pervin Buldan, İdris Baluken ve İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’den oluşan heyet, çözüm süreci kapsamında hafta sonu Kandil’de KCK yöneticileriyle görüşecek. Heyet, Kandil’deki görüşmenin ardından 21 Ekim Salı günü de İmralı Adası’na giderek PKK lideri Abdullah Öcalan ile bir görüşme yapacak. Öcalan, geçtiğimiz hafta kardeşi Mehmet Öcalan aracılığıyla “15 Ekim’e kadar bekleriz, ondan sonra yapacağımız bir şey kalmaz” demişti. Öcalan’ın bu sözlerinin ardından HDP heyeti İmralı’ya gitmek için başvuruda bulunmuştu. Şafak’tan Abdulkadir Selvi’nin “Türkiye Öcalan’ın konumunu tartışmalı” çıkışıyla yeni bir boyut kazandı. Çözüm süreci boyunca Öcalan, devlet heyetiyle görüşmelerinin yanı sıra asıl olarak HDP heyeti aracılığıyla kamuoyuna mesaj verdi. HDP ve Kandil’le birlikte zaman zaman kendisiyle görüşen aile çevresi Öcalan’ın artık İmralı’dan alınıp bir kara cezaevine nakledilmesini talebini sürekli yineledi. Süreç boyunca hükümet, bu taleplere olumlu yanıt vermezken ancak odasına televizyon koymak, koşullarını iyileştirmek, İmralı’ya başka mahkumlar da koymak gibi adımları tercih etti. Hükümet, Öcalan’ın İmralı’dan çıkarılması konusundaki taleplere sürekli “seçimlerde oylarımızı aşağı çeker, milliyetçi oylar gidebilir” bakış açısıyla yanaşmadı. Hükümet, özellikle HDP’lilerin açıkça “Öcalan artık ev hapsine çıkarılmalı” şeklindeki taleplerini de kamuoyunda doğabilecek “Öcalan’ı çıkarmayı planlıyorlar” algısı nedeniyle geri çevirdi. Ancak Kobani protestoları sonrasında hükümetin, Kandil ve HDP’ye olan güvensizliği arttı. Hükümet çevrelerinde “çözüm sürecinde en güvenilir” muhatabın Öcalan olduğu ve “sık sık krize yakalanan sürece İmralı’dan müdahale edemediği” yaklaşımıyla konumunu cezaevi değişikliğiyle değiştirme yoluna gidilmesi formülleri gündeme geldi. Zamanlaması henüz netleşmemekle birlikte Öcalan’ın 15 yıldır tutulduğu İmralı’dan bir kara cezaevine nakledilmesi konuşulmaya başlandı. Bu adreslerin de Bursa ya da Sincan cezaevleri olabileceği de kulislerde konuşuluyor. Bu konum değişikliğiyle üç gelişmenin birden sağlanacağı değerlendirmeleri de yapılıyor. Bu gelişmeler şöyle sıralanıyor: l Öcalan’ın İmralı’daki özel tecrit koşulları ortadan kalkar. Ayrıca Öcalan’a ilişkin hiçbir değişiklik olmayacağı algısı yıkılır. Öcalan’la ilgili de birtakım gelişmeler yaşanabileceği algısı yaratılır. Psikolojik bir aşama kaydedilir. l Öcalan’ın dışarıya müdahale olanakları artar. Özellikle HDP’lilere ve dolaylı olarak Kandil’i daha iyi denetler. l Hükümetin cezaevi talebini kabul etmesiyle Öcalan’ın Kandil ve HDP’liler arasında eli güçlenir. KOBANİ EYLEMLERİNE ELEŞTİRİ Arınç: Dünyayı başlarına yıkarız Yurt Haberleri Servisi IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırılarını protesto için düzenlenen eylemlerde çıkan olayları eleştiren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Bu vahşeti yaşatanlara karşı polisin elini kolunu tutamayız. Duygusal kırılma yaşanınca adam öldürmek mi lazım, ortalığı savaş yerine mi çevirmek lazım? Demirtaş ve HDP’yi birbirinden çok farklı yere koymalıyız. Çok yanlış iş yapıyorlar. Bence şu olup bitenlerin içindeki ölümlerden, maddi ve manevi tüm zararlardan HDP sorumludur. Mesele Kobani değil, mesele Kobani bahanesiyle çok özledikleri ayaklanmayı gerçekleştirmek. Buna yıllarca muvaffak olamadılar, bundan sonra da olamayacaklar. Dünyayı başlarına yıkarız” dedi. Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş’ı makamında ziyaret eden Arınç, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Yaşanan olayların arkasındaki herkesi bildiklerini belirten Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunların bir kısmı öldürüldü, bir kısmı da canlı yakalandı. İçlerinden bir tanesi daha önce tespit edilmiş, yakalanmış ve mahkemeye sevk edilmiş ama hâkim tarafından serbest bırakılmış. Birincisi o insan ya paralel yapılanmanın esiridir. İkinci ihtimal ‘ben yeterli delil isterim arkadaş, yeterli delil yok bu işte, o yüzden dinlemiyorum da’ diyebilir. Sen nasıl delil istiyorsun? Güvenlik güçleri, ‘elimizdeki istihbarat, bunların eylem yapacağını bize gösteriyor’ diyor. En azından tedbir amaçlı dinlemenin ne zararı olabilir? Bunu konuştuğumuz zaman yapılacak birtakım işlerin olduğunu görüyoruz.” AKP Adıyaman Danışma Meclisi toplantısında konuşan Arınç, “Su uyur, düşman uyumaz. Ülkeyi birbirine katmak isteyen, birbirine düşman etmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Millet olarak uyanık olacağız. Ölenlerimiz oldu, memleketi yakıp, yıktılar. Bu dersten herkesin alacağı bir pay var. Şeytanlaşmış insanların, bu ülkeye kötülük yapmak isteyenlerin foyaları da ortaya çıkmış oldu. Çözüm süreci, avuçta ateş tutmaya benziyor. Bu zor işin altına bütün vücudumuzu koyduk. Çözüm süreci olmasın diye çalışanlar sadece Kandil tarafı değil, Türkiye içinde de bazı kurumların içinde de çözüm süreci olmasın diye gizliden çalışanlar var. Bunlarla da mücadele ediyoruz” dedi. Üzmez’i Aczmendiler defnetti n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) “Cinsel istismar” ve “küçük yaştaki çocuğun ruh sağlığını bozma” suçundan hüküm giyen ve İstanbul’daki Metris Cezaevi’nde cezasını çekerken cumhuriyet savcısı tarafından “cezanın infazının ertelenmesi” kapsamında tahliye edildikten 12 gün sonra ölen Hüseyin Üzmez toprağa verildi. Üzmez’in Karşıkaya Mezarlığı Camii’ndeki cenaze namazına yakınlarının yanı sıra Aczimendi tarikatı lideri Müslüm Gündüz ile tarikatın üyeleri katıldı. İmam eşliğinde ilk cenaze namazının kılınmasının ardından Aczimendiler, Üzmez için ikinci kez cenaze namazı kıldı. Üzmez cenazesi daha sonra Karşıyaka Mezarlığı’na defnedildi. hedef alan söylemleri tırmandırması dikkat çekiyor. Hükümetin, Öcalan konusunda ise tam tersine çok daha olumlu bir dil ve söylem tutturduğu gözleniyor. Özellikle, çözüm sürecinde bir ilk niteliğindeki gece yarısı mesajıyla Kobani eylemlerini bitirmesinden sonra hükümet çevrelerinde, “Öcalan psikolojik bir eşiği daha aştı” değerlendirmeleri yapılıyor. İktidar çevrelerindeki bu bakış açısı, Yeni HDP’ye güvensizlik Atatürk büstüne saldırı n İZMİT (DHA) Mehmetali Paşa Mahallesi’nde bulunan İbni Sina İmam Hatip Ortaokulu’nun bahçesindeki Atatürk büstü pazartesi sabaha karşı kimliği belirsiz kişilerce kırıldı. Saldırı Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinden yapılan açıklamayla ortaya çıkarken okul yöneticileri ise büstün top oynayan çocukların düşürmüş olabileceğini iddia etti. Soruşturma sürüyor. Cemaati işaret etti Telsiz alıcısına ateş açıldı ‘Bağdu cinayeti aydınlatılsın’ n İSKENDERUN (DHA) Genelkurmay Başkanlığı, İskenderun Deniz Üs Komutanlığı sorumluluğunda bulunan Alıcı Telsiz İstasyonu’na kimliği belirsiz kişi veya kişilerce taciz ateşi açıldığını bildirdi. Genelkurmay’ın resmi internet sitesinde yapılan açıklamada, “Açılan taciz ateşine anında karşılık verilmiştir” ifadelerine yer verildi. Adana’da önceki gün arkasından yaklaşan motosikletli bir saldırgan tarafından 5 kurşunla vurularak öldürülen Azadiya Welat çalışanı Kadri Bağdu’nun cenazesi dün HDP Milletvekili Adil Zozani, DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Aslan’ın da katıldığı törenle toprağa verildi. Yürüyüşün ardından Küçükoba Mezarlığı’na getirilen Bağdu’nun cenazesi burada toprağa verildi. Bağdu’nun mezarının başına Özgür Gündem ve Azadiya Welat gazeteleri bırakıldı. Öte yandan İstanbul Taksim’deki Özgür Gündem gazetesinin binası önünde toplanan yurttaşlar eylem yaptı. Saldırganlar hâlâ yakalanamazken DBP İl Başkan Yardımcısı Hasan Kocaman ve DBP Ceyhan İlçe Başkanı Tahir Özdemir’in de ölümle tehdit edildiği ortaya çıktı.