24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 EKİM 2014 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 biber gazı katmak demek değil, kimseyi kimseye kırdırmamak, kimseyi kimseye ezdirmemek, işlenen suçun cezasını yargısız infaz yoluyla polis eliyle değil, adil yargı yoluyla vermektir. Güvenlik birimlerine yönelik menfur suikast girişimlerini kovalayacaksın, yakalayacaksın, yargılayacaksın. Ama bunu yaparken, yargıya gizlilik koymayacaksın. Çünkü o zaman insanlar kuşkuya düşerler, “Acaba yanlış adam yakaladılar, suçluları yine elden kaçırdılar ve bizi kandırıyorlar mı?” diye. Ve bu kafayla giderseniz hiçbir şeyi çözmez sorunu büyütürsünüz. Nitekim sorun büyüyor. Bu konuda, Mardin’den adı bende saklı bir okurumdan aldığım mektubu sizlerle paylaşıyorum: HHH “Sizin ülke meselelerine olan duyarlılığınız ve siyasi değil insan odaklı olarak olaylara bakmanız nedeni ile Mardin’deki gözlemlerimi sizinle paylaşmak istiyorum. Son 35 gündür yaşanan olaylar Mardin’i çok gerdi. Malumunuz Mardin birçok etnik yapının beraber yaşadığı bir yer. Bu nedenle Diyarbakır, Van gibi illere benzememekte. Yerli insanlarla görüştüğünüzde Mardin hiç böyle sokak olayları yaşamamış. 1990’lı yıllarda bile sakin bir kentmiş. Son olaylar üzerine Arap nüfus ve aşiretler çok tedirgin. Malum belediyeyi de BDP aldı. Araplar ‘devlet bizi yalnız bırakıyor, güvenliği sağlayamıyor, çeteler dükkânlara ve kamu binalarına saldırıyor, belediye de onlarda’ diyerek kendi başlarının çaresine bakmaya başladı. Buraya kadar olanlar gözlemlerim. İnsanların anlattığına göre Arap aşiretleri bir araya gelip çözüm arıyor. Hatta yavaş yavaş silahlanıyor. Öğretmen olarak çalıştığım okulda öğrencilerin yüzde 70’i okula gelmiyor. Gelenlerle bu konular açıldığında lise çağındaki öğrenciler bile çok keskin. Hemen ArapKürt tartışması çıkıyor. 1980 öncesi Maraş, Çorum gibi şehirler de karışık etnik yapıya sahipti ve çok kanlı olaylar oldu buralarda. Maalesef Mardin’de de böyle bir potansiyel var. Sizin bu konuya eğilmenizi bekliyorum, duyarlı biri olarak bildirmek istedim.” Evet Mardin’de, duymasını bilen kulaklar için alarm zilleri çalıyor. Aman dikkat! ‘Dinlemeizlemeel koyma’ paketine hukukçulardan sert tepki ‘Yeni baskı paketi’ u TBB Başkanı Feyzioğlu, paketin yeni cadı avı başlatacağını belirtirken avukat Sarıhan özgürlük maskesi altında sunulmuş olan yeni kelepçelerle karşı karşıya olduklarını söyledi. hukukçu tepkileri şöyle: TBB Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu: Anlaşılan yakın zamana kadar özgürleşmeden söz eden hükümet, HSYK seçimi istediği gibi sonuçlanmasını takiben istediği kişinin özgürlüğünü sınırlayacak yeni bir baskı paketi çıkarıyor. Bu yargı paketi değil baskı paketidir. Adli yıl açılış törenini kaldırmaları önemli değildir. Biz meslektaşlarımız ve milletimizle brlikte kendi törenimizi yaparız. Zaten yargılama Türk millet adına yapıldığına göre millletle birlikte tören yaparak herkesle ne olduğunu gösterrirz. Ancak bu hükümet, daha düne kadar cemaatin paralel yapının kendilerini dinlediğinden şikayet ediyordu ve bu yetkilerinin kısıtlanmasından söz ediyordu. Ne oldu da şimdi dinlemeleri yaygınlaştıracak bir düzenleme getiriyorlar? Sorun kanunlarda değil ki... Onların uygulanmasında ve siyasetin yargı üzerindeki etkisinde. Bu yüzden bu olayları vesile kılarak özgürlükleri kısıtlayacak yeni cadı avlarını başlatacak paketi onaylamamız mümkün değil. Avukat Şenal Sarıhan: Bu yeni paket, esas olarak 12 Eylül hukukunu yeniden günde ALİCAN ULUDAĞ ANKARA Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, hükümetin Meclis’e sunduğu ve dinleme, izleme ve el koyma yetkilerinin kapsamını artıran yeni yargı paketine ilişkin, “Anlaşılan yakın zamana kadar özgürleşmeden söz eden hükümet, HSYK seçimi istediği gibi sonuçlanmasının ardından istediği kişinin özgürlüğünü sınırlayacak yeni bir baskı paketi çıkarıyor. Yeni cadı avlarını başlatacak paketi onaylamıyoruz” dedi. 12 Eylül dönemi ve 1990’lı yıllarında insan hakları savunuculuğu yapan CHP PM’nin hukukçu isimlerinden Avukat Şenal Sarıhan, özgürlük maskesi altında sunulmuş olan yeni kelepçelerle karşı karşıya olduklarını belirterek, bunu sıkıyönetim uygulaması olarak nitelendirdi. Tartışmalı yargı paketine ilişkin me taşımak anlamına geliyor. 12 Eylül hukukundan kastım sadece 1980 hukuku değil. 12 Eylül 2010 referandumunun açmış olduğu kapıdan özgürlük maskesi altında sunulmuş olan yeni kelepçelerle karşı karşıyayız. Bu sadece yanı başımıza bir kulağı getirmiyor. Hepimizin önüne demir kafesler getiriyor. Bu durum son derece kaygı verici bir durumdur. Hukukçuların yıllardır vermiş olduğu hukukun demokratikleşmesi mücadelesine de darbe vurmaktadır. Bu hukuksuzluk düzenidir. Yeni bir sıkıyönetim uygulamasıdır. Daha önce herhangi bir biçimde sokakta düşüncelerimizi açıklamamız terör faaliyeti sayılıyordu. Şimdi sokağa çıkmamamız için kapılarımıza kilit vuruluyor. Avukatların dosyayı ulaşmasını kısıtlıyorlar. Adli yıl törenlerinin yapılmasını istemeyen zihniyet esas olarak avukat, savunma istememektedir. Yap Yasa, Boz Yasa Al On Tane TOMA Cumhurbaşbakan Tayyip Erdoğan beş gün önce açıkladı: 14’ünden sonra yeni yasalar çıkacak, yeni önlemler alınacak. Görüyorsunuz, Cumhurbaşbakan siyasi yaşamın her alanına egemen. Egemen de ne oluyor? Yeni yasaklarla, yeni baskı yasalarıyla, her an demokrasinin kalan kırıntılarını da kemirerek sorunlara çare arıyor. Toplumsal olaylar karşısında yasaklarla, yeni baskı yasalarıyla önlem almaya çalışmak bir çare olsaydı, Türkiye şimdiye dek bütün sorunlarını çözmüş olurdu. Yasaklardın ebolayı, salgın dururdu; yasaklardın depremi, yer sarsılmaz hiçbir şey yıkılmaz olurdu. Ama olmuyor. Yasaklayarak sorunlara çare bulunmuyor, baskıyla toplumsal olaylar çözülmüyor. Yasa yaparak, hukuk devleti olunmuyor, TOMA alarak sorun çözülmüyor. Ama iktidarın yöntemi ne yazık ki bu, Cumhurbaşbakan emir veriyor, yeni yasalar hazırlanıyor. Düz Başbakan yakılan TOMA’lar üzerine buyuruyor: Bir TOMA gider, on TOMA gelir. HHH Yap yasa, boz yasa, al istediğin kadar daha TOMA, çözemezsin sorunları bu yolla. Ceza yasalarıyla, usul yasalarıyla oynayarak, halkı yanlış model yönlendirmeleriyle kandırarak sorunları çözemezsin. Artık içi boş çözüm süreci söylemiyle, karmaşık, içeriği yalnız Kürtlerden ibaret olmayan, Kürt sorununu daha fazla erteleyemezsin... Önce sorunu iyi kavrayacaksın. Yalnız yasakla, yalnız salt etnik tabanlı önlemlerle, bir inkârcılığın yerine başka inkârcılık ikame ederek hiçbir şeyi çözemeyeceğini anlayacaksın! Sorunun toplumsal yönlerini kavradıktan, ardından her türlü inkârcılığı bir yana bıraktıktan sonra, ülkenin hiçbir bölgesinde iktidar boşluğu bırakmayacaksın. İktidar boşluğu bırakmamak demek, baskıyı artırmak, TOMA’ya TOMA, biber gazına ‘Yasaya ihtiyaç yok’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni güvenlik düzenlemeleri ile ilgili olarak, “Molotof atmak, yüzü kapalı olmak bundan önce yasal mıydı? Önlemesi gereken hükümet. Yasal düzenlemeye ihtiyaç yok ki. Devletin eli kolu bağlı. Şimdi gözdağı vermek istiyorlar. Acizliğini yeni yasalarla geçiştirmeye çalışıyor” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, devletin olayları seyrettiğini, daha sonra koşa koşa İmralı’ya giderek olayı çözdüklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, CNN Türk’ün sorularını yanıtladı. Yargı ve güvenlik yasası ile ilgili soru karşısında Kılıçdaroğlu, “Bombalama, yağmalama yine yasadışı. Devletin yasaları vardır, istihbarat örgütleri vardır. Böyle büyük bir olay olduğunda istihbaratınız zayıfsa bu yasayı çıkarsanız ne olur çıkarmasanız ne olur? Sizin istihbaratınız güçlüyse bu olayların çoğunu başlangıçta önlersiniz. Eksikliği devlet kendisinde arayacak. Ne yapacağını bilmiyor. Ama bir şeyi çok iyi yaptılar. Koşa koşa İmralı’ya gittiler, çözdüler” dedi. Kılıçdaroğlu, “Aciz duruma düşüyorlar. ‘Biz insanları sıkarak çözmeye çalışacağız’ diyorlar. Molotof atmak, yüzü kapalı olmak bundan önce yasal mıydı? Yasal düzenlemeye ihtiyaç yok ki. Devletin eli kolu bağlı. Şimdi gözdağı vermek istiyorlar. Yasal düzenlemelerle şiddet önlenmez. Sen önce şu yasaları gereğini yap. Siz seyrediyorsunuz. Acizliğini yeni yasalarla geçiştirmeye çalışıyor. Devlet yönetiyorsunuz, aşiret değil. Baskı ile devlet yönetemezsiniz” diye konuştu. Erdoğan bir kente gitmeden öğrencilerin gözaltına alındığını anımsatan Kılıçdaroğlu, “Devletin elinde her şey var. O insanları sokağa çıkmadan önce gözaltına bile alabilirsiniz. Erdoğan bir yere gideceği zaman üniversite öğrencilerini nezarete koymuyorlar mı?” sorusunu sordu. Kobani protestoları ile ilgili olarak hükümetin CHP’yi de suçlamasının anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, “Hiçbir CHP’li bu olaylar içinde yer almadı. Bir bakan teşekkür etti. Saldırı bizim tezkere önergemizin üzerine oldu. Hükümetin ezberi bozuldu” dedi. CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU CHP MYK YENİ PAKETİ DEĞERLENDİRDİ: 12 Eylül’den daha tehlikeli Davutoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala ile basın toplantısı düzenledi. Başbakan Davutoğlu güvenlik paketini savundu ‘Maske takanlar alınıp götürülecek’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu, güvenlik paketi ile ilgili olarak, “Özgürlükten taviz vermeyeceğiz. Bir gösterinin barışçıl biçimde yapılması için güvenlik olması gerekir. Irak’ta Suriye’de barışçıl gösteri yapma imkânı var mı?” dedi. Davutoğlu, İçişleri Bakanlığı’ndaki brifingin ardından açıklamalar yaptı. Davutoğlu, “Üzerinde çalıştığımız iç güvenlik reformu özgürlüklerimizi kullanmayı teminat altına alıyor. Özgürlükten taviz vermeyeceğiz. Gösteri hakkı da fikir ifade özgürlüğü de en iyi şekilde korunabilirsin. Ama suç işleyenin de işlediği suç yanına kâr kalmaz, kalmamalıdır” dedi. niz” dedi. “Polisiye tedbirler artacak kelimesini reddediyorum” diyen Davutoğlu, “Avrupa’daki ülkelerden farklı hiçbir uygulama getirmeyeceğiz. Maske kullanarak gösteri yapılamaz. Molotof atamaz. ‘Molotof bomba sayılıyor’ derse evet bomba sayılacak. Maske takan alınıp götürülecek” diye konuştu. “Makul şüphe” tartışması ile ilgili olarak da Davutoğlu, “Yargı bir suç işledikten sonra başlıyor. Bir araba uyuşturucuyla gidiyor diye ihbar gelse, savcılık iznine gerek olmadan o araçlar durdurulacak aranacak. Suç unsuru varsa savcılığa sevk edilecek” dedi. Fransa’nın ve HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Kobani’de savaşmak isteyenler için sınırların açılması talepleri ile ilgili olarak da Davutoğlu, “300’e yakın PYD mensubu silahlarını teslim ederek Türkiye’ye geldi. Suriyelilerin Suriye’ye gitme konusunda sınırlar açık, gitmek istemediler. Zorla mı gönderelim? Suriye’den gelenler, savaşmak için gitmek isterse geldikleri gibi giderler” ifadelerini kullandı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP yönetimi, önceki akşam AKP tarafından Meclis’e sunulan ve Emniyet güçlerinin yetkilerini artıran ve dinleme, izleme ve el koyma yetkilerini genişleten yasa önerisini, “Faşizme çeyrek kala paketi” olarak nitelendirdi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, “CHP olarak, faşizme çeyrek kala uygulamalarına karşı, hem siyasi hem hukuki mücadele edeceğiz” dedi. CHP MYK, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlığında toplandı. Toplantıda polisin yetkilerini artıran yeni paket de değerlendirildi. Düzenlemenin 12 Eylül darbecilerinin çıkardığı yasalardan bile daha tehlikeli hükümler içerdiği değerlendirmesi yapılan toplantıda AKP’nin geçen mayıs ayında çıkarılan ve ÖYM’lerin kaldırılmasını içeren yasa paketinde “demokratikleşme” diye yaptığı düzenlemeleri, yeni paketle ortadan kaldırdığına dikkat çekildi. Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, yasayla ilgili çalışma yapmak üzere görevlendirilirken, AKP’nin başka isim altında ÖYM’leri yeniden getirebileceği değerlendirmesi de yapıldı. Parti Sözcüsü Koç, yeni paketle bireysel hak ve özgürlüklere “devlet kelepçesi” takılmak istendiğini söyledi. Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: “12 Eylül’ü aratmayan birtakım yaptırımlar getiriyor. Son yaşanan kışkırtma provokasyonlar gerekçe gösterilerek en temel demokratik haklar, kişisel özgürlükler hepsi kelepçelenmek isteniyor.” Köşk seçimlerinden sonra başbakanlık görevinin fiilen askıya alındığı bir dönemin yaşandığını belirten Koç, Davutoğlu’nu da Levent Kırca’nın “Küçük Hüsamettin” tiplemesine benzetti. Koç, “Başbakanlık sıfatı yakasına iliştirildiğini zanneden bir de küçük Hüsamettin rolünde biri var Türkiye’de. Bir müsteşar bile atayamıyor” dedi. Davutoğlu’nun “Bir TOMA yakılırsa 10 tanesini yaparız” sözlerine de Koç, “ Ne diyelim sana bu benzetmeden sonra, ‘TOMA Ahmet mi?’ diyelim” dedi. Davutoğlu’ndan ‘Yarım elma, gönül elma’ taktiği Koç: Özgürlüklere kelepçe ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Ahmet Davutoğlu, bölgelere göre milletvekilleriyle yaptığı toplantılara dün Karadeniz Bölgesi milletvekilleriyle devam etti. Toplantıda bir milletvekilinin “3 dönem kuralını da değiştiremedik” diye espri yapması üzerine Davutoğlu, “Seçimden sonra da sizlerden yararlanmaya devam edeceğiz. Bilgi birikiminiz ve deneyimlerinizle bize rehberlik etmeye, yol göstermeye devam edeceksiniz” dedi. ‘Molotof bomba sayılacak’ Davutoğlu, “Gösteriler haktır engellenmeyecektir. Şiddet içerirse, silah ve kaba kuvvet kullanılmaya kalkarsa, provokasyon, çatışma ve iç kargaşa çıkarma eylemi olarak görülür. Gösterilerde en müşfik şekilde Emniyet görevlilerimizi göreceksi Bilal’i de tespit edemediler Meclis’teki izleyici locasında parasız eğitim isteyen öğrenciler hapisle cezalandırılırken aynı locada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yemin töreninde CHP’yi protesto edenler belirlenememiş MAHMUT LICALI ANKARA Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Genel Kurul’daki yemin töreni sırasında İçtüzük’te yasak olmasına karşın dinleyici ve basın localarından CHP’ye yönelik yuhalama ve protestolarda bulunanların kimlikleri “yoğun uğultu” gerekçesiyle belirlenemedi. TBMM Başkanlığı da dinleyici ve basın localarından CHP’yi yuhalayanlar hakkında bu gerekçeyle işlem başlatmazken, aynı dinleyici locasında parasız eğitim isteyen öğrenciler hakkında Meclis Başkanlığı’nca başlatılan işlem sonucunda hapis cezası verilmişti. İçtüzüğe göre dinleyici ve basın locasında bulunanlar hiçbir şekilde Genel Kurul’daki olayları ne alkışlayabilir, ne de tepki gösterebilir. Ancak Erdoğan’ın yemin töreni sırasında basın locasında bulunan bazı kişiler Genel Kurul’u terk eden CHP’lileri yuhalayarak tepki gösterirları, elkol hareketlerinde bulundukları ve Erdoğan’ı alkışladıklarının kayıtla tespit edildiğini bildirdi. Kaplan TBMM Başkanlığı’na içtüzüğe aykırı davranan kişilerin tespit edilip edilmediğini sordu. TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, yanıtından yemin töreni başlamadan önce Genel Kurul içerisinde ve dinleyici localarında kısa süreli bir uğultu duyulduğunu belirterek, “Ancak uğultunun kaynağı yoğun katılım nedeniyle kesin olarak tespit edilemediğinden dolayı bir işlem yapılamamıştır” dedi. TBMM Genel Kurulu’ndaki localarda geçmiş yıllarda yaşanan benzer durumlarda müdahale edilmişti. 1996 yılında öğrencilerin paralı eğitime hayır pankartı mahkeme tarafından 10 ay, 2004 yılındaki pankart açan gençlere de Meclis Başkanlığı’nca başlatılan işlem sonucunda 6’şar yıl hapis cezası verilmişti. gitmeyeceğiz’ ‘Resepsiyonuna Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ev sahipliğinde düzenlenecek 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonuna davet alıp almadığı sorusuna Kılıçdaroğlu, “Davet aldım, gitmeyeceğim. Cumhurbaşkanı ilişkilerimizi resmi bir konumda tutacağız. Çankaya’da da olsa gitmeyecektik. Cumhurbaşkanı ile protokoler ilişki olacak. Cumhurbaşkanlığı koltuğu boş, AKP’nin genel başkanı o. Bizim muhatabımız Davutoğlu dedik. Ben konuşuyorum o araya parazit olarak giriyor” diye konuştu. Yeni Cumhurbaşkanlığı binası ile ilgili olarak da Kılıçdaroğlu, “Biz CHP olarak o binayı kullanmayacağız. ODTÜ’ye vereceğiz” dedi. Bilal Erdoğan, el hareketleriyle CHP’ye tepki göstermişti. ken, Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan da bazı el hareketleriyle CHP’nin tutumunu eleştirmişti. CHP Milletvekili Mehmet Kaplan; TBMM Başkanlığı’na yaptığı başvuruyla Erdoğan’ın yemin töreninde localarda diplomat ve üst düzey protokol bölümlerinde ilgisi olmayan kişilerin olduğunu; bu kişilerin tören sırasında CHP’yi yuhaladık Öğrencilere farklı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle