28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 2014 PERŞEMBE 18 SPOR HİKMET KARAMAN, TÜRK FUTBOLUNU KRİZDEN ÇIKARACAK REÇETEYİ C’E AÇIKLADI ‘Devrimi birlikte yapalım’ illi Takımın aldığı vagonum onlar yolcu”. Yani sonuçlar Türk hastalığı yeneceğini belirtmeye çalıştı. Türk futbolu da hastalığı futbolunun içindeki yenmeli. Almanya, Polonya’ya tüm unsurların bir kez daha yenildi ama Almanya için aynaya bakıp “Biz nerede üzerinde tartışılacak bir sonuç yanlış yaptık” sorusunu kendisine yöneltmesini Cumhur değil. Sağlam temeller üzerine kurulu yapısı var. Bizim de öyle sağladı. Ülkemizde başarı Önder ve istikrar için verilen Arslan olmamız gerekiyor. sözler hep havada kalırken; ‘su mu bulanık eğitim, altyapı, spor kültürü gibi temel konulardan kimsenin balık mı hasta?’ bahsetmediği de yadsınamaz bir l Türk futbolunun hastalığı gerçek. Oysa etrafımızda örnek nedir, sizin bir teşhisiniz var mı? alabileceğimiz o kadar çok futbol HİKMET KARAMAN: Su mu ülkesi var ki... İşte tam da bu bulanık, balık mı hasta? Devamlı noktada bir kişi bazı kesimlerin hiç balığı değiştiren bir ülkeyiz. bahsetmediği konulara ışık tutuyor. Bulanık su niye temizlenmiyor? Futbolun teknik ile taktik kısmını Bulanık suyu temizleyelim. yıllardır özümsemiş; bunlara felsefe Nerede hastalığımız var, neleri ve altyapı bilgisini de eklemiş, düzeltmemiz gerekiyor, o zaman uluslararası turnuvaları, maçları, balık sağlıklı bir yapıya kavuşur. seminerleri yerinde takip eden; Türk futbolunda devrimden Avrupa’da adı bile duyulmamış bahsediyoruz; devrim hep birlikte teknik adamların demeçlerinden yapılır. Bakıyorum herkes “Fatih dahi ders çıkaran bir isim... Terim istifa etmeli mi, gitmeli mi” Evet; Hikmet Karaman’dan diye tartışıyor. Ocak ayında teknik bahsediyoruz. Karaman, milli direktörler toplantısında Fatih takımın çöküşüyle ortaya çıkan Hoca ile fikirlerimi paylaşırken Türkiye futbol gerçeğini, sorunları bana “Hikmet bu kadar pesimist nasıl aşacağımızı, ne yapmamız olma” dedi. Ben de ona “Hocam gerektiğini Cumhuriyet için anlattı. ben pesimist olsam lig sonuncusu l Milli takım 3 maçta 1 puan Erciyes takımını almam” dedim. alarak hüsran yaşıyor; siz bu Fakat mevcut futbolun sevk ve durumu nasıl yorumlayacaksınız? idaresinde bir yere varmamızın HİKMET KARAMAN: çok zor olacağını, tesadüflerle Röportajdan önce asla kalıcı başarılar gelmeyeceğini Gaziosmanpaşa’daki tıp fakültesi ifade ettim. Diğer meslektaşlarımız onkoloji servisinde kemoterapi da farklı düşüncelerini aktardı. tedavisi gören hastaları ziyarete Gelinen nokta bizlerin gittik. Tedavi gören bir hanımefendi yanılmadığını gösterdi. şunu söyledi: “Ben trendeki M ‘70 milyonluk ülke bir Mesut ÖZİL çıkaramıyor mu?’ l Teknik direktörler kendini geliştirme konusunda yetersiz mi? HİKMET KARAMAN: Kişilere göre değişir. Ülkemizde biz teknik adamlar ne kadar gelişime açığız? (Futbolumuzu yönetenler için de geçerli). Örneğin; Dünya Kupası’ndan çıkan taktik, teknik, kondisyonel sonuçlar nelerdir? Şampiyonlar Ligi analizi, UEFA Kupası analizleri, Avrupa Şampiyonası analizleri, bunları yeterli derecede takip edebiliyor muyuz? Eğitim dairemiz bunları takip edip ülkemiz antrenörlerine sunum yapabiliyor mu veya uluslararası turnuvalara belli ekipler gidip analizler yapıp teknik adamların gelişimine sunabiliyorlar mı? Almanya, Mesut’u Nuri’yi, Altıntopları çıkarıp Real Madrid, Arsenal gibi kulüplere nasıl yetiştirip gönderebiliyor? Türk ailesinden doğan bir çocuğu geliştirip oynatma becerisini gösterirken, 70 milyonluk nüfusta biz bu oyuncuları niçin çıkaramıyoruz. Del Bosque geliyor, bizden gittikten sonra Avrupa ve Dünya şampiyonu oluyor, niye oluyor? Acaba Avrupa’da bir sistem var, bunun içinde mi insanlar başarılı oluyor yoksa Türkiye’de bir sistemsizlik var herkes kendine göre bir sistem mi kuruyor? ‘Futbol kültürümüz kalmamış’ l Teknik direktör değişikliği yaparak bir sonuca varabilir miyiz? HİKMET KARAMAN: Hayır, bulanık su temizlenmeli. Takımlarımız son derece formsuz, 3 ay 10 gün ara verilmiş (Ne kadar doğru tartışılır.) ve lig başlamış, takımlar 11’lerini kuramıyor. Seyirci yok, kulüplerde şampiyon olmuş, başarı sağlamış hocalar dışarıda.. Biri bir yerde çok başarılı oluyor, gidiyor, üstüne 3 antrenör değişiyor. Biri lig 4.’sü oluyor ayrılmak zorunda bırakılıyor. Ülke futbolu ve lig nerede? Ligden kimse memnun değil, taraftar maça gitmiyor. Derbilerde oyuncular birbirlerine giriyor. Futbol kültürümüz kalmamış, milli takımın görüntüsü de normal, nihayetinde oraya da yansıyor. l Futbolumuzda eğitim eksikliği göze çarpıyor mu? HİKMET KARAMAN: Evet. Eğitim dediğiniz şey onlara tarih, matematik öğretmek değildir. Onlara hayatı öğretiyorsunuz, karakterlerini geliştiriyorsunuz. Doğru karakteri geliştirdiğinizde sizi hayal kırıklığına uğratmazlar. Eğer bir devrim yapacaksak bu birlikte olmalı. Benim devrim felsefem, hepimizin birlikte mücadele edip birlikte kazandığımız başarıların birlikte pay edilmesidir. Futbolda da böyle olmalı, birlikte oynamak beraber hareket etmek. ‘almanya’yı örnek almalıyız’ l Hasta olan Türk futbolu için nasıl bir reçete yazarsınız? HİKMET KARAMAN: Reçeteyi birlikte yazacağız. En önemli tarafı temelden başlamak. İlhan Cavcav Bey geçenlerde öyle güzel bir ironi yaptı ki.. Hepimizin oradan ders alması lazım: “Bana gelsinler, antrenör yetiştireyim” dedi. Onu arayan gazeteci, “Size başkanım mı diyeyim hocam mı diyeyim” diyor, Türk futbolunun geldiği nokta bu. Alt ligler içler acısı çünkü orada çalışan teknik adamlarla istişare yapıyoruz çok enteresan olaylar var. Birlikte oturup, fikirler üretip bizi geliştirecek projeleri harekete geçirmemiz gerek. Almanya örnek alınmalı çünkü 3 milyon Türk yaşıyor. Kulüplerimizin, milli takımlarımızın bünyesinde gurbetçi oyuncuların ağırlıklı olduğunu görüyoruz. ‘MİLLİ TAKIMDA Maç bitse de gitsek durumu var’ l Futbolcuların milli takıma ‘HOCA ARAYIŞINDA ‘LUCESCU GELSİN’ DENİYOR NİYE?’ l Yabancı oyuncu sınırlaması Türk futbolunu nasıl etkiliyor? HİKMET KARAMAN: Bu konu gerçekten düşündürücü. Çok araştırılıp karar verilmesi gerekir. Kararı veren mercinin de konuya tam vakıf olması gerek. Kulüplerimizin mali yapıları denetlenip Avrupa ile UEFA kriterlerinin tam uygulamasına geçtiği an bu kadar transferleri; yani her sene kulüpler yabancı konusunda hovarda tutumunu sürdüremezler. Altyapıya, oyuncu gelişimine daha çok önem vererek geliştiren kulübe ekonomisiyle katkı yapan hocalara da yönelmesine sebep olacaktır. Aynı zamanda başkanların, yönetimlerin, dışsal baskılardan kurtulması gerek. Hocaların da sonuca göre değerlendirilmeyeceği baskı altında değil de geleceğe yatırım yapan düşüncede çalışıp futbol takımını, futbol kulübünü oluşturacaklarından kimsenin şüphesi olmasın. Alman Futbol Federasyonu’nun internet sitesine hiç girdiniz mi? Bir girin, bilgiyi dökmüşler. Oraya gir, bilgiyi al, kendini geliştir. TFF’nin de sitesi var kötü değil, gelişime yönelik linklerin olması lazım. Örneğin; UEFA sitesini federasyonumuz Türkçe’ye çevirsin. En azından alınan kararlar, antrenman bölümleri, elit teknik direktörlerin düşünce ve futbol felsefeleri, hatta bütün uluslararası turnuvaların analizlerinin çevrimi yapılsın. Zor değil ki bunlar.. Hep Almanya Futbol Federasyonu’nun www. konuşulup, tartışılıp dfb.de internet sitesinde birçok bilgi var. hayata geçmeli. Büyük takımlarımızda hoca arayışı olduğunda hemen başlıklar “Lucescu gelsin” diye atılıyor. Niye? Türkiye’ye sesleniyorum, bu ülkede hiç adam yok mu? O zaman bu ülkeyi hep yabancılar idare etsin. Almanlar beslenmeden tut, antrenmanın her çeşidine, her yaş grubuna kadar bilgiyi koymuş (DFB training). Futbol da, herkesin birlikte mücadele ettiği ve bundan pay alıp, bu payın da herkese dağıtıldığı bir mekanizma olmalı. Yaşam da böyle olmalı. Benim anladığım bu. Birlikte mücadele etmek, futbolu da buna benzetiyorum. Birlikte mücadele edeceğiz, ortada bir pay varsa payı da birlikte bölüşeceğiz. Şu anda Türk futbolunun buna ihtiyacı var. l Altyapılara gerekli önem veriliyor mu? HİKMET KARAMAN: En çok tedaviye ihtiyacı olan bölüm. Yapılması gereken birçok hamleler var. Alex Ferguson biyografisinde altyapıda yapılan çalışmaları yakından takip edip takımın 3 yıl sonra nerede olabileceğini görebiliyordum. Altyapı fiziki çalışma şartları nedir? Teknik kadrolar bu iş için yeterli midir? Ekonomik anlamda durum nedir? Futbolda gelişmiş ülkenin takımları yatırımlarını nasıl yapıp hoca kalitesini neye göre belirliyorlar? pek de isteyerek gelmediğini gözlüyoruz, buna katılıyor musunuz? HİKMET KARAMAN: Milli Takım’da sanki bir an önce bu maç bitse de gitsek durumu var. Dışarıdaki sporseverlerin milli takımdan uzaklaştığını, hatta ‘kaybetsinler’ duygusunda oldukları malum. Geçmiş dönemlerin ruhu sanki ortadan kalkmış. Polonya Almanya maçında stat tıklım tıklım dolu. Gerçi bazen sonuçlar, oynanan futbol, tatmin edip hedef de olursa taraftarın bakışı değişebiliyor. l Gökhan Töre krizi iyi yönetilemedi mi? HİKMET KARAMAN: Niye Fatih Hoca bu toplantıyı yapmak zorunda kalsın? Ertesi gün çok önemli bir maça çıkacak, demek ki o kadar baskı, zihinsel anlamda belli bir noktaya gelmiş ki toplantıyı yapmak zorunda kalmış. Toplantıyı oyuncular izliyor odasında, ondan sonra antrenmana çıkıyor. Fakat kafa başka yerde. Antrenmanda TV’den oyunculara baktım, beden dilleri düşük. O açıklama yapılacaksa başka birinin bu konuyla muhattap olması daha sağlıklı mı olurdu diye düşünüyorum. SİYASET ETKİ Ediyor mu? l Siyaset, Türk futboluna etki ediyor mu? HİKMET KARAMAN: Yok desek kim inanır... Pozitif gelişme anlamında evet (Tesisleşmede, kanuni yardım, ekonomik yardım, buna benzer olaylar için evet.) Hak etmeyen, yetersiz, vasıfsız kişileri göreve getirip olaylara dahil olmasına hayır derim. Örneğin Cumhurbaşkanımızın futbola ilgisi çok. Merak ediyorum, bilgi aktarımı yapanlar ne anlatıyor? lTürk futbolunda çok konuşulan devrimi nasıl yaparız? HİKMET KARAMAN: Ne istediklerimizi belirteceğiz. Zorlukları çıkaranları değiştireceğiz. Ölü balık gibi akıntı yönünde sürüklenmekten vazgeçeceğiz. Güvenin karşılıklı, sevgi ve saygının olduğu bir ortam yaratacağız. Futbolu çok iyi sahnelenen tiyatro oyunu gibi yapıp insanların sürekli gelmesini sağlayacağız. Sorumluluk alacağız, suçlamayacağız. Başarısızlığın bizi yıkacağını mı yoksa geliştireceğini mi gösterecek olan şeyin tutum olduğunu ortaya koyacağız. Son olarak da kendin başarı kazanmayı arzuluyorsan, başkalarının da başarıya ulaşmasına yardım et! KARAMAN: yok desek kim inanır ‘ALTYAPILAR TEDAVİ İSTİYOR’ Fotoğraf: KAĞAN SAĞANAK 1990’lara damgasını vuran bir şarkı vardı. Yanılmıyorsam Sibel Alaş seslendiriyordu. “Sevip de söyleyemediğim şarkılar var. Bir dizesini asla hatırlayamadığım şiirler” diye başlar, sonlarına doğru hepimizin gözlerini yaşartırdı. Şimdilerde de Türk futbolu, çoğumuzun “bilip de söyleyemediği” gerçeklerle boğuşuyor. Ve bu gerçekleri şu veya bu nedenle dile getiremediğimiz sürece de kayba koşacağız.. Kabul edelim, etmeyelim futbolumuz büyük bir çöküntüyle karşı karşıya. İşin kötüsü bu erozyon milli takımlarla da sınırlı değil. Liglerin seyri, kulüplerin yönetil(eme)mesi, TFF’nin garip uygulamaları, dün ‘yanlış’ denilenin, bugün geçer akçe ilan edilmesi, kaotik ortam; say say bitmez.. Peki ne oldu da 2000’li yıllarda kazanılan UEFA kupaları, dünya üçüncülükleri, Avrupa Uluslar Kupası yarıfinalistliklerinden buralara gelindi? Ne mi oldu? Tek cümleyle özetlenebilir aslında: “Futbolu futboldan gelmeyenlere yönettirirseniz olacağı buydu...” Evet, Türk futbolunun temel sorunu galiba ‘ehil olmayan’ kişilerce idare edilmek. Bu eleştiriden Fatih Terim sakın gocunmasın. Elbette onun kariyerinde ARİF 2. bir Türk hoca henüz yok ama onu işbaşına getirenler futbolun temel gereklerinden nasibini almadıkları için, Terim’in de eli zayıflıyor. Hiddink ve Avcı dönemini arar haldeyiz neredeyse! Örneğin, İzlanda yenilgisi sonrası içerideki Çek maçı hayati önem taşıyordu. Ama TFF’den bir aklıevvel biletleri 50150 lira bandına çekip zaten yenilenme sürecinde olan AyYıldızlıları 12. adamdan yoksun bıraktı. Şimdi diyeceksiniz ki maçı seyirci mi kazanıyor? Hayır, çok güçlüysen 12. adama gerek yok. Ama o gün hınca hınç dolu tribünler önünde oynasaydık, İsveçli hakem Arda’nın ceza alanı içinde düşürülüşüne seyirci kalmazdı. Penaltı gelir, 21 de günü kurtarırdı en azından! Biraz araştırdım, bilet fiyatlarını kim belirledi diye, sonunda ihale İstinye’deki bahçıvan kardeşimize kaldı! Çünkü kimse üstlenmedi. Elbette işin gerçeği böyle değil. Tam Kobani gerginlikleri sırasında, TFF’ye “Fazla seyirci toplanmasına gerek yok. Kadıköy; mazallah protesto falan olur, ‘Beyefendi’ üzülür” ricası gitti mi gitmedi mi bilinmez, ama bilet Bilip de Söyleyemediklerimiz fiyatları 50150 bandına çekilince seyirci maça gitmedi. Gezi eylemleri sırasında Saracoğlu’nda, Olimpiyat’ta, Telekom Arena’da yapılan protestoları susturmak için ebileti yalapşap devreye sokan gücün, milli maçlardaki olası protestoya engel olmak için bu bilet fiyat politikasını ayarlamadığını da kimse iddia edemez... Peki medyada bunu dillendiren oldu mu? Oldu. En azından ben Letonya’da tanıklık ettim. Tüm meslektaşlarım, iktidarın tribünlerde eskisi gibi seyirci yoğunluğu istemediğini ifade ediyordu. Yazarlar, yazmazlar beni ilgilendirmez ama “meslektaşım, büyüğüm” diyebileceğim çoğu kişi kabul etmişti iktidarın seyirci korkusunu. Elbette sadece seyirci değil Türk futbolunun sorunu. 3 Temmuz sürecinin başlangıcı, yargı süreci, verilip verilemeyen cezalar da Türk futbolunu kararttı. Hiç kimsenin ötekine güveni kalmadı. Ve bu kaotik ortamda doğal olarak futbolun yarınları eğitim, altyapı unutuldu. Şu sıralar Fatih Terim’in milli takım teknik direktörlüğü ile birlikte sürdürdüğü Türkiye Futbol KIZILYALIN Direktörlüğü koltuğunda son 6 yılda kaç kişi oturmuş bir bakın. Oysa futbolun en önemli yeri olan bu makamda devamlılık esastır. Ahmet gitsin, Ersun (Yanal) gelsin, Tolunay (Kafkas) gitsin, Selim (Koray) gelsinle bir yere varamazsınız; varılamadı da zaten. Birinin planını öteki beğenmedi, ötekininkini beriki istemedi. Kulüplere gönderilen altyapı yardımlarının transfere harcanmasına göz yumuldu, kulüp yönetimlerine ‘bizim çocuklar’ monte edildi. TFF’deki görevlendirmelerde liyakatten çok, “önemli kişilere yakınlık” derecesi önem kazandı. Bir göz atın bakalım futbolu yönetenlere; iktidara yakınlığı olmayan tek bir kişi var mı? Bulamadınız değil mi? Bulamazsınız da. Peki ne olacak halimiz? Ne mi? Yazının başındaki cümleye geri dönelim; futbolu futbolun dışındakiler yönettiği sürece, Türkiye’nin toparlanma şansı yok... Açıkçası tek umut, 2007’den bu yana bir televizyoncu, bir eski futbolcu, ara sıra da eski bir idareci vasıtası ile futbolu yöneten ‘Beyefendi’nin artık, “Karışmayayım şunlara” diyerek, bu işlerden çekilmesi. Yoksa koca koca kulüp başkanlarını, ihaleler nedeniyle kara listeye alır, falanca kulübün kongresine karışır, futbolcunun eşinin bikinisine takılırsan biz daha çok kan kaybederiz Usta!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle