02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 EKİM 2014 PAZAR 6 HABERLER Erdoğan’ın ‘azami değişiklikleri’, düşüncesini açıklamak isteyen herkesi potansiyel terörist yapacak Sokağa sıkıyönetim İLK ÇALIŞMA YARIN ELE ALINACAK EMİNE KAPLAN / FIRAT KOZOK Edinilen bilgilere göre, ilk işaretini Erdoğan’ın önceki gün verdiği paketle ilgili çalışmalar aslında günler öncesinde başladı. Son Bakanlar Kurulu toplantısında bu konu gündeme geldi ve başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere ilgili bakanlıkların konuyla ilgili bir çalışma yapmaları benimsendi. Ortaya çıkan ilk görüşler Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında toplanan güvenlik zirvesinde masaya yatırıldı. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında geçtiğimiz perşembe günü yapılan görüşmede konu bir kez daha ele alındı. Tüm bu sürecin ardından ortaya çıkan taslak çalışma pazartesi günü toplanacak ilk Bakanlar Kurulu toplantısında ele alınacak. Kabul edilirse TBMM genel kurul gündeminde bulunan ve avukatların soruşturma kapsamındaki dosyalara erişimini kısıtlayan Ceza Muhakemesi Yasası’nda değişiklik öngören yasa önerisine eklenecek. 1) Savaş, Hep Yargı Üzerinden Bugün Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimi var. HSYK yargının tepe noktası, kumanda yeridir. Daha doğrusu “yargı kontrolüm altında olsun” anlayışı içindeki siyasi iktidarların, yargıyı getirdikleri yer “kumanda yeri” noktasıdır. HSYK şüphesiz yargının atamalarını yapması, terfi, özlük hakları, denetim vb. gibi adalet mekanizmasının doğru, düzgün, rahat, yasalara uygun işlemesini gerçekleştirecek çok önemli ve gerekli bir kuruldur. Aylardır, bu mekanizmanın nasıl daha mükemmel işlemesi, sistemin nasıl daha adaletli ve hakkaniyetli iş yapması gerektiğini tartışmıyoruz. Tartışılan, HSYK’ye kimlerin adamlarının yerleştirileceğidir. Salt bu olgu bile yargının nasıl raydan çıkarıldığının göstergesi. Oraya adamını seçtirmek, yargıyı kontrolde pay/hak sahibi olmak demektir. Neden böyle oldu? Çünkü yargı, üzerinden en önemli iktidar savaşlarının sürdüğü siyasal bir kurum niteliğine kavuştu, özellikle 12 yıldır, AKP iktidarından beri bu böyle. HHH İktidar olma, iktidarda kalma, muhaliflerini alt etme, iktidar savaşında karşılıklı birbirlerinin defterlerini dürme, kendini aklama, düşmanını pataklama gibi iktidara ait tüm pisliklerin ana aracı olarak hep yargı kullanılıyor. Bu nedenle “ele geçirme” birinci derecede önemli! Örneğin, GülenErdoğan iktidar çatışmasında, savaşın ana silahı yargı. 7 Şubat 1212 MİT üzerinden iktidara karşı hamle yargı üzerinden. Şike Yasası ve operasyonları yargı üzerinden. Ergenekon ve Balyoz, Odatv gibi siyasi davalar… Cemaat hükümet görüş farklılıkları ve aralarındaki dalaşmada, örneğin İlker Başbuğ’un tutuklanması yine siyasal yargı… Zaten 2010 Anayasa Referandumu da tamamen yargının yeniden biçimlenmesi ve ele geçirilmesi savaşıydı. Balyoz, Ergenekon ile defter dürme operasyonları da yargı eliyle sürdürüldü. Mesela Deniz Feneri davasını, iktidara biat eden mahkeme ve yargıç atamaları oyunlarıyla tamamen aklamaya varan girişimler, yargı ile İlhan Cihaner olayı, Silivri davalarında dönen yargısal ve hukuksal düzenbazlıklar, yüzlerce suçsuz subayın ve sivilin içeri atılması, ordunun derdest edilmesi; bütün bunlar da hep yargı üzerinden. R.T. Erdoğan’ın taa İstanbul Belediye Başkanlığı döneminde hakkında açılan yolsuzluk davalarının yargıçlar ve mahkemeler üzerinden bir bir temizlenmesi ve bu temizleme harekâtında başrol oynayan yargıçların yükselerek tepelere tırmandırılması... 17 ve 25 Aralık 2013 Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonları, CemaatRTE iktidarı mücadelesi, iki taraftan da yargı üzerinden. Bütün bunlar yargının iktidar olma, iktidarda kalma, muhaliflerini alt etme, birbirlerinin defterlerini dürme, kendini aklama, düşmanını pataklama gibi iktidara ait tüm pisliklerin ana aracı olarak kullanıldığının kanıtlarıdır. Aslında bütün bunlar aynı zamanda ülkemizde adaletin, yargı güvenilirliğinin, tarafsız ve bağımsız yargının olmayışının da büyük kanıtlarıdır. Darbeler, operasyonlar, toplumsal dönüşümler hepsi yargı ve adalet mekanizması üzerinden gerçekleştiriliyor. Büyük kirli iktidar savaşlarının her zaman iki yolu oldu: Birincisi askeri darbeler, ikincisi ise yargıyı ele geçirme ve yargılama yoluyla. Bu ikinci yolu ülkemizde yaşıyoruz. Buna sivil darbe de diyebilirsiniz. Sanki parlamenter düzen ve normal yargı içinde her şey hallediliyormuş, sistem düzgün ve tıkır tıkır işliyormuş süsü verilerek her şeyi kitabına, hesabına uydurarak veya uyduramayarak, yargıyı kendi yararınıza işleterek.. (*) Yargı, totaliter düşünceli bütün yönetimlerin ele geçirmeleri gereken 1 No’lu kurumdur, alettir... İktidar şimdi, bu kuruma sahip olma mücadelesi veriyor. Diğerleri de etkilerini yitirmeme mücadelesi… İktidar HSYK’de tam denetimi sağlamaya çalışıyor çünkü alabildiğine kirli dosyalar önünde yığılmış durumda. Bunları bir şekilde temizletmesi gerek.. Bu seçimlerde başaramazsa, HSYK yasasını referanduma götürmeyi bile göze alacak kadar önemli AKP’li bir HSYK. ANKARA Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Kobani protestolarında yaşanan olaylara tepki gösterirken ifade ettiği “14’ünden sonra gerekli bütün tedbirler alınacaktır. Azami ölçüde yasalarda gerekli değişiklikler yapılacaktır” sözlerinin ardından çalışmalarla ilgili ilk ayrıntılar çıkmaya başladı. Bu çerçevede Türk Ceza Yasası’nın “Mala zarar vermenin nitelikli halleri” ve “Görevi yaptırmamak için direnme” başlıklı maddeleri yeniden düzenlenecek. Daha önce gündeme gelen ancak uykuya bırakılan molotofun silah sayılmasına yönelik düzenleme yeniden ele alınacak ve kullananlara 8 ile 12 yıl arasında ceza verilmesi gündeme gelecek. Ayrıca polisin silah kullanımının sınırları genişletilerek polis, molotof kullanan göstericiye doğrudan ateş edebilecek. Erdoğan ile Davutoğlu’nun perşembe günü yaptıkları son görüşmede temel çerçevesi çizilen çalışma yarın Bakanlar Kurulu’nda masaya yatırılacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trabzon’da önceki gün katıldığı açılış törenlerinde Kobani eylemlerini eleştirmişti. Eylemleri Gezi eylemlerine benzeten Erdoğan, “Bütün bunlara karşı polisimiz ne yapacak? Hâlâ kalkan mı tutacak? Gereği neyse askerimiz de polisimiz de onu yapacaktır” demiş ve yeni bir düzenleme yapılacağını açıklamıştı. Erdoğan’ın bu sözlerinin ardından gözler yeni pakete çevrildi. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre, Erdoğan’ın sözünü ettiği çalışma İçişleri Bakanlığı tarafından yü rütülüyor. Ancak bakanlığın çalışmasında daha önce yapılan ve halen Meclis’te bekletilen bazı çalışmalardan da yararlanılıyor. Örneğin molotof kokteylinin silah olarak tanımlanmasını ve kullananlara 12 yıla kadar hapis cezası verilmesini öngören düzenleme bunlardan biri. TBMM İçişleri Komisyonu bünyesinde oluşturulan Silah Tasarısı Alt Komisyonu, son Gezi eylemlerinin ardından molotof kokteylleriyle ilgili bir düzenleme yapmıştı. Bu çerçevede, daha önce Yargıtay içtihatları doğrultusunda silah sayılan molotof kokteylinin yasada da silah olarak gösterilmesi benimsenmişti. Bu çerçevede molotofun bireysel kullanımına 8, örgütlü kullanımına 12 yıla kadar hapis öngörülmüştü. Bakanlık bünyesinde yapılan yeni çalışmayla bu düzenleme tekrar gündeme getirilecek. Aynı şekilde havai fişeklerin saldırı amacıyla kullanılmasına da 3 yıla kadar hapis cezası getirilecek. kullanma yetkisi veriliyor Molotofa karşı silah Erdoğan, dün Rize’de yine tartışmalı bir grup yatırımın toplu açılış törenini gerçekleştirdi. Erdoğan’ın kurdelasını keserek hizmete soktuğu yatırımlar arasında, Hemşin deresinin önü kesilerek yapılan yapay gölet, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı KİPTAŞ’ın yaptığı Hemşin Meydan Parkı ve Tunca Vadisi Tabiat Parkı’nın taş parke ile kaplanması da bulunuyor. İşte Erdoğan’ın dün toplu açılışını yaptığı yatırımlar: l Salarha Sporcu Kamp Eğitim Merkezi l Güneysu Kaptan Ahmet Erdoğan Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Ortaokulu: Erdoğan’ın babasının adını taşıyan okul, Çaykur’a ait Güneysu Çay Fabrikası’nın yerine AKSA Enerji’nin sahibi Cemil Kazancı tarafından yaptırıldı. 24 Derslikli ve 800 öğrenci kapasiteli okulda ayrıca 372 kapasiteli bir de yurt var. l Hemşin Göleti; Hemşin merkezinden geçen Hemşin Deresi’nin önü kesilerek, yapay gölet oluşturuldu. Yapay göleti, dünyaca ünlü Fırtına Vadisi üzerinde geliştirilen ve bölgedeki ilk HES projesinin sahini BM Holding adına Bülent Kuyumcu yaptırdı. l Hemşin Meydan Parkı: İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı KİPTAŞ yaptırdı. l Tunca Vadisi Tabiat Parkı’nın Taş Parke Kaplanması: Orman Genel Müdürlüğü tarafından mevcut 4 km’lik yola Arnavut kaldırımı döşendi. l Vakıflar İlkokulu Ek Bina: 16 derslik tamamlanmadı, geçici kabulü yapıldı. l Pazar Merkez İlkokulu: 8 derslikli okulun geçici kabulü 5 Eylül’de yapıldı. Geçici olarak İmam Hatip Ortaokulu’na tahsis edildi. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, yaşanan olaylara karşın Erdoğan’ın toplu açılış töreni düzenlemesini eleştirdi. Oran, “Ülkenin ekonomide, iç ve dış politikada ciddi bir darboğaza girdiği bugünlerde Erdoğan Trabzon’da 17, Davutoğlu Malatya’da 44 ‘tesis’ için apar topar ‘toplu açılış’ programları düzenledi. Ekonomi krizin, Türkiye savaşın eşiğinde; ülke yangın yeri, yağma faaliyetleri başlamış, Türkiye IŞİDPKK terörü arasına sıkışmış, birçok ilde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş; Türkiye hem siyasi hem ekonomik açıdan batağa saplanmış durumda. Böyle kritik bir süreçte, ne yazık ki Cumhurbaşkanı ve Başbakan ise sorumsuz biçimde siyasi şov peşinde, Erdoğan, zaten Eylül 2013’te Malatya’da 93, bu yıl haziranda da Trabzon’da 21 ‘önemli’ proje için toplu açılış yapmıştı. Proje ve tesis diye sayılanlar arasında ise anaokulu, kafeterya, belediyenin kaldırım, asfalt ve kanalizasyon işleri vb. bulunuyordu. Malatya’da bir projeye 3 farklı adla açılış yapıldı, yıllardır eğitim veren bir okul AKP mucizesi ile yeniden açıldı!” açıklamasını yaptı. Parke döşeme açılışı bile vardı ORAN: ŞOV PEŞİNDE Mevcut yasalarda güvenlik güçlerinin, eylemlerde “orantılı güç” kullanması öngörülüyor. Yapılacak değişiklikle, polisin yetkilerinin artırılması ve güç kullanımındaki sınırlamaların değiştirilmesi planlanıyor. Polis Vazife ve Salahiyat Yasası’nda polisin doğrudan silah kullanma yetkisi, yalnızca karşı tarafın silahlı saldırısı durumunda bulunuyor. Molotofun ateşli silah olarak değerlendirilmesi durumunda polis, molotof kullanan göstericiye doğrudan ateş edebilecek. Erdoğan Rize’de katıldığı toplu açılış töreninde yurttaşlara seslendi. (AA) ‘Paralel’e gözdağı RİZE (Cumhuriyet) Cumhurbaşka nı Recep Tayyip Erdoğan, “Kobani’yle Türkiye’nin ne alakası var? İstanbul’un Ankara’nın, Bingöl’ün, Siirt’in ne alakası var? Kobani’den 200 bin kardeşimiz geldi de içeri mi almadık? Bir taraftan dağa adam kaçıracaksın, bir diğer taraftan yatırımları durdurmaya çalışacaksın, bir taraftan da diyeceksin ki ‘Bunlar Kürtleri ihmal ediyor’. Kürtleri ihmal eden, ihanet eden sizsiniz. Siyasetçi kılığındaki korkaklardan da bunun hesabı sorulacaktır, bunun da bilinmesini istiyorum” dedi. Gülen cemaatine yönelik “paralel yapı” operasyonlarına da değinen Erdoğan, “Bu ay sonundaki Milli Güvenlik Kurulumuzun gündeminde yer almak suretiyle, onlarla ilgili çok daha farklı adımı atacağız. Bu operasyon lokal değil geneldir” ifadesini kullandı. Valilik önündeki toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan, yine çok sert mesajlar verdi. “PKK terör örgütü bugün de gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koyuyor, İslami değerleri hedef alıyor” diyen Erdoğan, bunları geçmiş yıllarda Türkiye’de çok kez gördüklerini anlattı. Sakal bırakanın, selam verenin, başörtüsü takanın “gerici, yobaz” diye yaftalandığını aktaran Erdoğan, bu kişilerin birçok imkândan da mahrum bırakıldığını vurguladı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İşte şu anda da PKK ve onun kuklası olan siyasi parti, Kürt kardeşlerimden, selam verene, namaz kılana, sakal bırakana, başörtüsü takana hiçbir irtibatı olmadığı halde, IŞİD’çi muamelesi yapıp, alçakça linç ediyor. Sizin IŞİD’ten ne farkınız var, o da terörist, sen de teröristsin. ‘Seninki olursa iyi terörist, onun ki olursa kötü terörist.’ Böyle bir mantık yok.” “Cumhurbaşkanı, bir siyasi partinin sözcüsü gibi konuşuyor” eleştirilerine sert çıkan Erdoğan, “Hükümetimizle hemfikir olduğumuz her konuda, sonuna kadar, onların arkasında durmaya devam edeceğim? Farklı cumhurbaşkanı olmak budur” dedi. IŞİD’i Ortadoğu’ya Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’ın musallat ettiğini ileri süren Erdoğan, “IŞİD terör örgütüne destek veren, silah veren, bu örgütle birlikte hareket eden kim? Beşşar Esed. Gittiler bu eli kanlı zalimi Şam’da ziyaret ettiler. Bunlar kim? 250 bin insanı katleden böyle bir katille resim çektirenlerin kimler olduğunu sizler biliyorsunuz, benim söylememe gerek yok. Şimdi çıkmışlar utanmadan, sıkılmadan ‘Türkiye IŞİD’e destek veriyor’ diye uluslararası propaganda değirmenine su taşıyorlar. El insaf. Hem IŞİD’in hamisi Beşşar Esed’e kol kanat gereceksin hem de kendi ülkeni IŞİD’e destek vermekle itham edeceksin” diye konuştu. Sokak eylemleri nedeniyle CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nu hedef alan Erdoğan, terör örgütüne destek vermek ve sokak çatışmalarına çağrı yapmakla suçladı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun harekete geçmesini kastederek Tanrıkulu’nun uyarılması gerektiğini söyledi. “Ey anneler, ey babalar bu çocukları, bu gençleri lütfen sokaklardan toplayın” diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Sizin gencecik evlatlarınızı, sizin çocuklarınızı kullanarak uluslararası karanlık çetelere maşalık yapıyorlar. Allah’ın izniyle bu uluslararası komplo, bu uluslararası operasyonla geldiği gibi gidecek” diye konuştu. “Paralel yapıya” karşı yeni çalışmalar yaptıklarını söyleyen Erdoğan, “Devletin içinde paralel devlet. Böyle bir şey olabilir mi? Bu da ay sonundaki Milli Güvenlik Kurulumuzun yine gündeminde yer almak suretiyle geleceğe, onlarla ilgili çok daha farklı bir adımı atacağız. Çünkü bu operasyon öyle lokal değildir. Geneldir. Çünkü Türkiye’de devlete alternatif bir adım atılamaz. Buna müsaade etmeyeceğiz. Eksikliklerimiz, hatalarımız olmuş olabilir. Ama bunu Allah bize erken gösterdi” ifadesini kullandı. IŞİD’i Esad musallat etti Düzenlemeyle, polise mukavemet ve kamu malına zarar vermenin cezaları da artırılacak. Türk Ceza Yasası’nın “Mala zarar vermenin nitelikli halleri” başlıklı 152’nci maddesiyle, “Görevi yaptırmamak için direnme” başlıklı 265’inci maddesi yeniden düzenlenecek. Bu maddelerde öngörülen cezalar artırılacak. Kamu görevlisine karşı görevini yapmasını engellemek amacıyla “cebir veya tehdit” kullananlara verilen hapis cezasının da artırılması düşünülüyor. Erdoğan’ın, “Polisimiz sadece kalkan mı tutacak” sözleriyle bu düzenlemeleri işaret ettiği belirtiliyor. Yeni düzenlemeyle toplumsal olaylar ve eylemler sırasında, kimliği gizlemek için yüzün örtülmesi halinde de daha fazla ceza verilmesi planlanıyor. Pakete, ceza sınırı 2 yılın altında olan suçlarda tutuklama yapılamaması nedeniyle, suçun tekerrürü halinde tutuklamaya olanak sağlayacak hüküm konulacak. Böylece eylemlere katılanların tutuklu yargılanmalarının önü açılacak. Hükümet tutuklama ile ilgili düzenleme için, Gezi eylemlerinin ardından bu süreyi 1 yıla indirmeyi planlamış, ancak tepkiler üzerine vazgeçmişti. Düzenleme, sürenin 1 yıl ile sınırlandırılması ya da tamamen kaldırılması biçiminde olacak. Bir başka formüle göre ise, tutuklama ile ilgili süre sınırı aşağı çekilmeden Ceza Muhakemeleri Yasası’nın tutuklama için sayılan katalog suçlarının kapsamı genişletilecek. Polisin yetkileri arttırılacak Eylemcilere tutuklu yargılama ‘IŞİD’ten ne farkınız var’ Katalog suçlar genişletiliyor 2) PKKHDP Provası Yaşadık ‘SURİYE İÇ MESELEMİZ’ SÖYLEMİ TAMAMEN DEĞİŞTİ GÜLEN CEMAATİNDEN ERDOĞAN’A YANIT: Kobani Erdoğan’a yeni sınır çizdirdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bugüne kadar Suriye’de yaşanan sorunları bir “dış sorun” olarak görmediklerini ifade eden Erdoğan, konu Kobani olunca söylem değiştirdi. Erdoğan, “Ya Kobani ile Türkiye’nin ne alakası var” dedi. Erdoğan, Suriye’deki iç çatışmaların tırmandığı dönemde 2011’de İstanbul’da yaptığı bir konuşmada Suriye konusunu bir dış mesele olarak görmediklerinin altını çizerek şöyle konuşmuştu: “Suriye meselesi bizim bir iç meselemizdir. Çünkü bizim Suriye ile 850 kilometre sınırımız var, akrabalık, tarih, kültür bağlarımız var. Dolayısıyla burada olanlar, bitenler bizim asla seyirci kalmamıza fırsat vermez. Tam aksine oradaki sesleri duymak zorundayız.” Ancak Erdoğan, Rize’de katıldığı programlardaki ifadeleriyle bu sözlerini inkâr etmiş oldu. Bazı kesimlerin algı operasyonlarıyla ülkeyi ameliyat etmeye giriştiklerini savunan Erdoğan, “Şimdi de aynı şekilde ‘Kobani’ diyerek, Türkiye’deki huzura, istikrara, güven ortamına ve kardeşliğe saldırıyorlar. Ya Kobani ile Türkiye’nin ne alakası var? İstanbul’un ne alakası var? Ankara’nın ne alakası var? ” şeklinde konuştu. Tahrik edici üslup, millete kötülük İstanbul Haber Servisi Gülen cemaatine yakınlığı ile bilinen Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ndan (GYV), Kobani eylemleri nedeniyle yapılan açıklamada, “Yetkili ve sorumlu makamlarda bulunanların sağduyu çağrısı yerine, sosyal barış ve hukuka aykırı açıklamalarda bulunması, tahrik edici bir üslup kullanması milletimize yapılacak en büyük kötülüktür” denildi. Yetkililer, siyasiler, liderler ve kanaat önderlerinin, toplumun her kesimini sükunete davet ederek terör örgütlerinin eylemlerini masum gösterecek her türlü ifadeden kaçınması gerektiği vurgulanan açıklamada, şu sözlere yer verildi: “Yıllardır hiçbir ayrımcılık yapmadan, toplumsal barışa ve eğitime katkı sağlamaya çalışan okul, dershane, öğrenci yurdu gibi Hizmet Gönüllülerinin açmış olduğu kurumlar da maalesef bu süreçte saldırıya uğramıştır. Buna rağmen, bünyesinde yüz binlerce gönüllü Kürt’ü ihtiva eden, Kuzey Irak’taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde herkesçe takdir edilen pek çok okulu olan Hizmet Hareketi’ni, şiddet olaylarının planlayıcısı gibi göstermek akla ziyan bir iftiradır. 1970’lerin şiddet sarmalına dönmek, ülkemizde demokrasinin rafa kalkmasına sebep olabilir ve herkes bundan büyük zarar görür... AB ve AİHM normlarına uygun, sivil bir anayasa ve gerçek bir demokrasi dışındaki tüm arayışlar çıkmaz sokaktır.” Fotoğrafın bir yüzünde şu var: HDP’liler, Demirtaş ve bazıları sokağa çıkın çağrısı yaptı, PKK ve diğerleri buna uydu, giderek 40’a yaklaşan ölüm veya cinayet, birkaç katı yaralı, 2500 kadar yakılan taşıt ve bina.. İçişleri Bakanı 120 bin kişinin eylemlere, olaylara karıştığını söyüyor. Demirtaş “biz şiddete çağrı yapmadık” desin. Evet cumhurbaşkanı adayı ve pek çok CHP’linin oy verdiği kişinin “yakıp yıkın” demediği bir gerçek! “Sokağa çıkın” çağrısı aslında demediğine de bir davettir. Adam gibi miting, gösteri yapın diyebilirdi mesela. Diyor ki “provokatörler” yaptı, “karanlık güçler, eller..” Komik! Olayın adının bu kadar net olduğu bir “karanlık güçolay” da yaşanmamıştı bugüne kadar. Kürt silahlı ve sivilsiyaset hareketi, genel bir prova yaptı. HÜDAPAR ile çatışma ayrıntı… Tam ne zaman? Yazdığımız gibi Kobani’yi İslami Devlet saldırısına karşı koyan Kürt silahlı hareketinin, PKK dahil dünya kamuoyunda yıldızının yükselmesi ve sempati toplamasının hemen ardından… Fotoğrafın diğer yüzünde de RTEDavutoğu iktidarının, neredeyse, İD Kobani’ye halletsin acımasızlığı.. Düştü düşecek müjdeli konuşmaları.. İktidar dersini aldı… Çözüm Süreci peki?! Ayrıntılar yarına.. (*) Yargı üzerine bu yazının büyük kısmını, nihayet bitirebildiğim iktidarcemaat savaşını konu alan kitabımdan aldım...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle